You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
mesleki yaşantımı gözeterek Ankara’dan ayrılıp, İstanbul’a
taşındım. Burada ise tamamıyla konserlere ve kayıtlarıma
odaklı bir hayat yaşıyorum.
Bu zamana kadar iki albüme imza attınız. Bu iki albümü
ayrı ayrı anlatır mısınız? Yakın zamanda yeni bir albüm
çalışması olacak mı?
Yayınlamış olduğum ilk albüm, Pentagram grubunun enstrümantal
parçalarının piyano düzenlemelerini yapıp, icra
ettiğim bir çalışmaydı. Ardından ise Chopin’in Nocturne’lerinden
örnekler yayınladım. Daha sonra, Rodrigo’nun
“Concierto di Aranjuez” ve Rammstein’ın “Mein Herz Brennt”
adlı şarkısını piyanoya düzenledim. En son da Chopin’in
Ballade’larını icra edip yayınladım. Bu çalışmaların hepsi üç
sene içinde gerçekleşti. Klasik müziğin yanında rock müziğin
de bendeki yeri farklıdır. Bunu kayıtlarımda ve konserlerimde
de belli ediyorum. Sevdiğim, bana yakın olan tüm
müzikleri elimden geldiğince dinleyicilerin beğenisine sunmaya
çalışıyorum.
Bu yüzden hiç azımsanmayacak bir tarih bilgisine sahip
olabiliyor sanatçılar. Geçmişte yaşanılanları iyi okuyup,
ona göre günümüzün problemlerini tahlil etmek çok zor
olmuyor. Bu yüzden gerçek sanatçılar aydındırlar. Bunu da
halka en açık şekilde anlatmak, yaptığımız işe duyduğumuz
inançtan ve saygıdan kaynaklı.
Son olarak, bir süredir yaşadığınız İstanbul’u sizin
sözcüklerinizle dinleyebilir miyiz? Şehirdeki sanatsal
faaliyetleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki seneyi doldurdum İstanbul’a geleli. Her yönüyle
bambaşka bir şehir... İşin doğrusunu söylemek gerekirse
henüz hakkını verip, gezme vaktim çok olmadı. Görmem
gereken çok yer var. İmkân oldukça zaman ayırmaya
çalışıyorum keşfetmek için. Sanatsal faaliyetler açısından
çok değerli bir yer İstanbul. Dünyaya açılan bir kapı
burası. İmkân oldukça en iyi şekilde yaşanması gereken
bir şehir...
63
MÜZİK
Sanat dünyasının önemli isimleriyle çalışma olanağı
bulmuş biri olarak, bu deneyimlerinizi
nasıl anlatırsınız?
Hem klasik müzik camiası hem de rock müzik camiasından
değerli isimlerle tanışma ve çalışma fırsatı buldum. Genel
olarak bir şey söylemek gerekirse, her insanın birbirinden
farklı olduğu gibi herkesin müziğe bakış açışı da çok başka.
Bu sebeple farklı müzisyenlerden öğrendiğim, beslendiğim
konular oldu. Yaşadığımız her şeyden bir tecrübe edindiğimiz
gibi öğrencilik zamanlarımda aldığım eğitimin yanı sıra
gitmiş olduğum masterclasslar, şimdi de profesyonel hayatımda
çalıştığım müzisyenler illa ki bir iz bırakıyor. Yaşadığımız
sürece de bu devam edecektir.
Klasik müziğin Türkiye’de yeteri kadar ilgi görmediğini
düşünüyor musunuz? Dinleyicilerden ne gibi tepkiler
alıyorsunuz?
Klasik müziğin ülkemizde çok popüler olmadığı bir gerçek...
Cumhuriyet’in kurulması sonrasında güzel sanatlara daha
çok ağırlık verildi ama hiçbir zaman yeterli olmadı. Büyük
bir gelişme kaydedilemedi, çünkü bu bir kültür politikası.
Her şeye rağmen güzel sanatlara ilgi gösteren, takip eden,
değer veren bir kitle mevcut. Bu sayının daha da çoğalması,
kültür politikalarının değişmesinden geçiyor.
Sizi toplumsal sorunlara duyarlı bir sanatçı olarak
tanıyoruz. Bir sanatçının çevresinde, ülkesinde var olan
sorunlara ses çıkarabilmesi neden önemli?
Aslında ‘duyarlı sanatçı’ diye bir kavram yok, sadece ‘sanatçı’
var. Sanat, tarih boyunca olan tüm yaşanmışlıkların
yansıması... Acısıyla, hüznüyle, sevinciyle, umuduyla...
Bunu hakkını vererek icra eden kişiye ‘sanatçı’ diyebiliriz.
Geriye kalan şey de pop kültürünün bir parçası olmak...
Güzel sanatların her alanında bulunan eserlerin çok eski
tarihlerden günümüze ulaşması sebebiyle bu eserleri icra
edenler, o eserleri öğrenmek için sadece notayı değil; bestecinin
hayatını, o dönemleri, ülkelerinin durumlarını,
politik konumlarını ve birçok bilgiyi araştırarak öğrenir.
İstanbul Sanat | Ekim / Kasım / Aralık 2022 / 09