Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yazar
Pınar Baltacı
Nakışı çağdaş sanata kazandıran sanatçı;
PELDA AYTAŞ
53
ÇAĞDAŞ SANAT
Tarihi M.Ö. 6500’lü yıllara dayanan nakış sanatını
günümüzün çağdaş sanatına kazandıran
sanatçı Pelda Aytaş ile üretimlerinin hikâyesini
ve nakış sanatının inceliklerini konuştuk. Eserlerinde
tematik olarak kadın bedenini işleyen Aytaş; “İpliği
kadın tarihini ve kimliğini sorgulamanın bir aracı olarak
kullanıyorum” mesajı verdi.
Öncelikle son katıldığınız
“Nude/ Covered” karma sergisini
sormak istiyorum. Hangi
eserinizle yer aldınız sergide?
C.A.M Galeri’deki sergiye, tekniği
bez üzerine nakış olan 66*44 cm
ile 77*42 cm olmak üzere iki isimsiz
eserim ile katıldım. Daha önce
bu seriden olan eserlerime “Abluka”
diyordum. Çünkü kadın bedenini,
kültürün kadının ablukasını
ürettiği yer olarak görüyordum.
Ancak sonra fark ettim ki, kadın
imgesi söz konusu olunca isimle bile sınırlandırmak istemiyorum.
O yüzden isimsiz eserler.
Eserleriniz, tarihi yüz yıllar öncesine dayanan nakış
sanatıyla hayat buluyor. Bize nakış sanatıyla nasıl
tanıştığınızı anlatır mısınız?
2019 yılında yüksek lisans bitirme tezim, sanat tarihi boyunca
erk gözünden kadınların nasıl imgelendiği üzerineydi.
O sıralar inşaat telleriyle figürler yapıyor, teller aracılığıyla
sesimizi çıkarmak ve özneleşmek istiyordum. Fakat
benim pratiğini yapacağım inşaat teli eril bir dil ve “Biz de
buradayız” derken, ben eril bir dil kullanmış olacaktım. Birinci
dalgadaki hata ile erkeklerle aynı haklara sahip olmak
için erkekleşmekle aynı şeydi bu. O yüzden o hatayı tekrarlamak
yerine feminen ve sırf domestik bir malzeme olarak
görüldüğü için güzel sanatlar kategorisinden dışlanan bir
malzeme kullanmalıyım dedim ve bunun için en uygun
malzeme olarak iğne ve ipliği gördüm. Evde uğraşlarım, çalışmalarım
başladı. Önce siyah beyaz yaptım, sonra renkler
ve kumaşlar ekledim. Ardından kumaşları çıkardım, çalışmaları
büyüttüm. Hâlâ sürekli olarak malzemenin sınırlarını
deniyorum.
Tekniğe dair detayları da paylaşır mısınız?
Dışarıdan bakıldığında bir hayli zahmetli görünüyor...
Evet, emek ve sabır isteyen bir iş... Ayrıca boya resmindeki
gibi hatanın üzeri pek örtülemiyor, bağışlayıcı değil nakış.
İpin sık ya da gevşek duruşu bile bozabiliyor işinizi. Hataya
açık olan, benim de hala şaşırdığım şeylerden biri de renkler.
Bazen nakışını yaptığınızda eskizdeki gibi iyi durmayabiliyor.
Saatlerce uğraştığınız bir yeri söküp baştan yapmak
zorunda kalabiliyorsunuz. Ve tabi çok vakit alıcı bir teknik...
Eserlerinizde kadın figürleri oldukça belirgin...
Bu bağlamda tematik olarak çalışmalarınızı nasıl
anlatırsınız? Neye dikkat çekiyorsunuz?
İpliği kadın tarihini ve kimliğini sorgulamanın bir aracı olarak
kullanıyorum. Sanat, mitoloji, edebiyat, din ve bunların
popüler kavramlarını oluşturan ideolojileri, birbirine bağlı
iki fikir geliştirmiştir. Bunlardan birisi, kadın bedeninin
kirli ve tehlikeli olup, kötülük sunmasıdır; diğeri ise kadın
bedeninin kutsal besleyici ve asekseül görülmesidir. Anne-fahişe
ideolojileri, kadınların kendi vücutları ile rahat
olmasını engellemektedir. Bu yüzden eserlerimde kadın
bedenini aseksüel görünüme zorlayan ideolojilere karşı olduğumu
ve kadının kendi bedeninden zevk alması gerektiğini
vurguluyorum. Arzunun nesnesi olmaktan çok öznesi
olmanın mümkünlerini araştırıyorum. İğne ve iplikle ataerkil,
eril zihniyet tarafından üzeri örtülen kadın deneyimini
yeniden keşfetmeye ve sanat alanını erkek egemen olmaktan
çıkarıp, feminist hareketin önemli bir alanı hâline getirmeye
gayret ediyorum. Ayrıca, nakışı çağdaş gerçekçi figür
resmi için boyayla rekabet edebilecek alternatif bir teknik
olarak konumlandırıyorum.
Yakın zaman planlarınızdan ve sergi takviminizden de
bahseder misiniz?
İzmir 2023 Fiber Bienali’nde yer alacağım.
İstanbul Sanat | Ekim / Kasım / Aralık 2022 / 09