Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Müfide Kadri
Bu dönemde yurt içi ve yurt dışında açılan birçok Türk
karma resim sergisinde, çok başarılı kadın ressamların da
eserleri bulunduğu hâlde, zamanın basınında ünlü erkek
ressamlar ve bunlar gibi ressamlar da vardı diye isimleri
geçiştirilmiş. Ancak her hâlükarda aşağılanan kadınlarda
umudun olması da pek mümkün değilmiş. Düşünür Ernst
Fischer’in dediği gibi; “Sanatçı azgın canavara boyun eğmez,
onu evcilleştirir.”
İşte sanatın ve sanatçı olmanın varlık nedenini çok iyi kavrayan
bu ataerkil Osmanlı toplumundaki öncü kadın ressamlar
da yaşadıkları ortam ve çağın kültüründen kopmadan,
değişime pozitif anlamda direnç göstermişler. İçten gelen
bir coşkunlukla, “Sanatın görevi, açık kapıları yıkmaktan
çok, kilitli kapıları açmaktır” sözünden de anlaşıldığı gibi ilk
kadın ressamlarımız da bu işi başararak, sonuçta özgürce ve
bilinçle resim yapmışlar.
İtalya’da 1945’te, Fransa’da 1944’te, dünyanın en zengin ve
özgürlükler ülkesi olan İsviçre’de ise 1971 gibi çok geç bir
tarihte, zorlu mücadeleler sonucunda bu kanuni haklarını
elde edebilmişlerdir. O zaman ülkemizdeki zamanın ileri
görüşlü insanlarına ve tabii ki Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk ve arkadaşlarına sonsuz teşekkürler diyerek, biraz
da öncü kadın ressamlarımız kimlerdi onları irdeleyelim.
1914’te açılan İnas Nefise-i Mektebi’nin resim bölümünün
başına, Ressam Mihri Müşfik Hanım getirilir. 1889-
1912 yılları arasında yaşayan Müfide Kadri, Osmanlı
İmparatorluğu’nun bilinen ilk Müslüman kadın ressamı
ve öğretmenidir. Aynı zamanda yurt dışından, Almanya’dan
ödül kazanan ilk kadın ressamımızdır. Celile Hanım
(1880-1956), eserlerinde yoğun bir şekilde nü kadın
temasını kullanan ve resimlerini alacak olanlara da “Bunu
yatak odasına değil, salona asın lütfen” diyecek kadar açık
sözlü ve özgür düşünen bir kadındır. Aynı zamanda Nazım
Hikmet Ran’ın annesidir. 1916’da Birinci Galatasaray
Sergisi’nde Celile Hanım’ın ismi ile birlikte Müfide Esat,
Müzdan Sait, Harika Lifij’in (Avni Lifij’in eşi) isimlerine
rastlıyoruz. 1929’da ise Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar
Birliği’nin kurucuları arasında, Mihri Müşfik’in yeğeni
Ressam Hale Asaf da vardır.
Yine 1900’lü yılların başında doğan Aliye Berger, Bedia
Güleryüz, Emel Cimcoz (Korutürk), Fahrünnisa El Zeyd,
Şükriye Dikmen Tiraje Dikmen, Güzin Duran, Maide Arel,
Eren Eyüboğlu, Leyla Gamsız ve isimlerini sayamayacağım
kadar çok olan, resim öğretmenliği ve resim yapmış kadınlarımızın
yalnızca dört-beş elin parmakları kadar olanlarının
ad ve eserleri günümüze kadar gelebilmiş, müzelerde özel
koleksiyonlardaki yerlerini alabilmişlerdir.
Not: Biz kadın ressamların günümüzde öncülerimizin yüzyıl
öncesi yaşadıkları problemlerin bir bölümünü hâlen yaşıyor
olmamız bilinen bir konudur ve ayrı bir yazının konusu
olacaktır.
55
RESIM SANATI
Osmanlı’da 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından
kurulan Sanayi-i Nefise Mektebi’nden (Güzel Sanatlar
Mektebi) sonra bu kez 1914’te, kızlara resim ve heykel sanatlarını
öğretmek amacı ile İnas Sanayi-i Nefise Mektebi
kurulur. 1918-1919 öğretim yılında ise ilk kez erkekler ile
birlikte yükseköğrenim okullarına ve akademiye kız öğrenciler
alınmaya başlar. Evet, Avrupa kıtasında 1614’te
Artemisia Gentileschi (1593-1652), İtalya’da akademiye
kabul edilen ilk kadın ressam iken, bizde neden üç asır
sonra? Ama düşünün, bu kabul o günlerdeki Müslüman
Osmanlı toplumu için ne denli büyük bir atılım ve açılımdır.
Ve bence bu konu, aynen Türk kadınının 5 Aralık
1934’te Cumhuriyet’in yaptırımları içinde en önemlisi
olarak görülen Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının
verilmesi kadar önemlidir.
O tarihlerde bazı Avrupa ve yine Kuzey Amerika’nın bazı
üniversitelerine kız öğrenci kabul edilmezken, aynı zamanda
kadınların dünyanın birçok ülkesinde seçme seçilme
hakları da yoktur. Kadınlar, sanatın merkezi olarak bilinen
Hale Asaf
İstanbul Sanat | Ekim / Kasım / Aralık 2022 / 09