28.10.2022 Views

İstikbal Gazetesi 29 Ekim Özel Dergisi

Eskişehir'in en çok okunan yerel gazetesi İstikbal Gazetesi 29 Ekim Özel dergisi yayında

Eskişehir'in en çok okunan yerel gazetesi İstikbal Gazetesi 29 Ekim Özel dergisi yayında

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1986 yılında Yıldız Ecevit’in toplumsal

cinsiyet bağlamında ücretli

emeği konu alan doktora

tezi, ardından gelecek, sosyal

politikalar ve çalışma yaşamında

kadın konusunu ele alan çalışmaların

önünü açmıştır. Türk

toplum yapısı içinde İslam öncesi

kadın ve Osmanlı’da kadın

üzerine yapılan çalışmalar da

yeni Cumhuriyet kadınını okurken

önemli görülmekte ve

1990’lar sonrasında geçmişten

bugüne tarih okumaları yapılmaktadır.

Serpil Çakır, Şefika

Kurnaz, Emel Doğramacı tarihsel

okumalar bağlamında önemli çalışmalar

ortaya koymuştur. Necla

Arat, Necla Mora, Fatmagül Berktay,

Meryem Koray ve Ayşegül

Yaraman’ın araştırmaları toplumsal

yaşamda kadın, siyasal

yaşamda kadın, din ve kadın olgularına

açıklık getirirken,

1990’larda Türkiye’de kadın ve

kadın sorununa referans kaynaklar

olarak girmiştir. Akademik

düzeyde yapılan ve yeni

nesil araştırmacılara ait yüzlerce

çalışmada hep aynı ortak amaca

hizmet etmekte ve “kadın kimdir?”,

“kadın bu toplumda nerede?”

sorularına cevap

aramaktadır. Anadolu topraklarında

bilgeliğin, üretkenliğin, barışın

ve sevginin adı olan

kadının Türk toplumunda konumunu

Türk destanlarının izinde

sürüldüğünde kadının, bazen ailenin

reisi; her zaman Türk evinin

direği olduğu görülmektedir.

Erkeğin vefalı arkadaşı olan

kadın, her şeyden önce evlatların

anasıdır. Yaratılış Destanı’nda

Tanrı’ya insanları ve dünyayı yaratması

için fikir ve ilham veren

bir kadındır (Savcı, 1973).

Cumhuriyet kazanımları ile tekrar

hak ettigĭ statuÿe kavuşma

yoluna giren Türk kadınının söyleyen

kadın olma mücadelesindeki

ilk adımlarını, cılız da olsa

Jön Türklerle birlikte atmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nda ise

özellikle Iṫtihat ve Terakki liderlerinin

çağrısı ile Türk kadını

idari isļerde, sağlık hizmetlerinde

ve egĭtim alanında resmen

erkeklerle birlikte çalışmaya

basļamış, hatta savaş dolayısıyle

görevlerinden ayrılmak durumunda

kalan pek çok erkegĭn

işini de üstlenmisţir. Osmanlı kadınlarının

statüsü, 1919-23 yıllarında

verilen Bağımsızlık

Savaşı sırasında yükselmiştir.

Savaş, hem erkeklerin askere

alınması dolayısıyla onların görevlerini

kadınların devralması,

hem de kadınların erkeklerle

omuz omuza savaşması nedeniyle

önemli rol değişmelerine

yol açmıştır. Bu dönemde kadınları,

içinde bulundukları durum

ve faaliyetleri bakımından birkaç

grupta toplamak mümkündür:

İşgal bölgesinde maruz

kaldıkları tecavüz ve taarruzlar

sebebiyle erkekleri göreve çağıran

mazlum kadınlar, eline silah

alarak bizzat savaşa katılanlar

veya cephe gerisinde hizmet verenler,

geniş kitleleri uyandırmak

için dernek ve basın

faaliyetlerine katılanlar. Türk

topraklarının içine düştüğü acı

durumdan kurtarılması için ülkenin

her tarafında yabancı işgaline

karşı protesto mitingleri

başlamıştır. İstanbul’da ilk miting

19 Mart 1929’da İnas Dârülfununu

öğrencileriyle Asri Kadınlar

Cemiyeti üyeleri tarafından

düzenlenmiş ve işgal kuvvetleri

protesto edilmiştir. Bu mitinglerde

Halide Edip, Şükûfe Nihâl,

Nakiye Elgün, Münevver Saime,

Meliha, Sabahat ve Naciye Hanımlar

da yerlerini almışlardır.

Bunlardan Halide Edip ve Münevver

Saime Anadolu’ya kaçarak

Milli Mücadele’ye

katılmışlardır. Mitinglerde konuşan

hanımların çoğu öğretmen

veya İnas Dârülfunun’unda okuyan

öğrencilerdir. Bu da Meşrutiyet

döneminde açılan kız

okullarının Milli Mücadele’ye

milliyetçi, aydın bir kadın potansiyeli

hazırladığını göstermektedir.

Bu kadınlar böylece, milli bir

heyecan dalgası doğmasına

sebep olmuşlar, diğer kadınlara

ve erkeklere öncülük etmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı döneminde etkinlik

kazanan Türk kadınının

Osmanlı İmparatorluğu’nun son

döneminde aktif olarak siyasal

yaşamın içinde olduğugözlenmektedir.

Erken 1900’lerde talepleri

“iyi anne, iyi eş, iyi

Müslüman” olabilmek noktasında

eğitim olanağı olan Osmanlı

kadınının II. Meşrutiyet

döneminde Osmanlı Demokrat

Fırkası’nda ve İttihat ve Terakki

Cemiyeti ile Islahat-ı Esasiye-i

Osmaniye Fırkası içinde yer aldıkları

görülmektedir. Balkan Savaşları

ile birlikte Teali-i Nisvan

Cemiyeti’nde beş bin kadının katılımıyla

düzenlenen toplantılar

kadının siyasal yaşama aktif katılımının

da ilk örnekleri olarak

kabul edilirken yirminci yüzyılın

LİDER GAZETE ESKİŞEHİR’İN SESİ

41

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!