25.04.2017 Views

J.R.R. Tolkien - Hobbit (Resimli)

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kınından çekilmiş kılıçlarla oturmuş koca gözlerle kapıyı ve kapıya giden yolu gözlüyorlardı. Uyanık,<br />

cin gibi ve her şeye hazır haldeydiler.<br />

Onlar onu, o onları görmeden önce gördüler. Evet, onu gördüler. Ya kazayla ya da yeni efendisini<br />

benimsemeden önceki son numarası olarak yüzük parmağında değildi. Goblinler keyif çığlıklarıyla<br />

üzerine doğru koşturdular. Korku ve yitim sancısı Gollum'un çaresizliğinin yankısı gibi Bilbo'yu sardı<br />

ve kılıcını çekmeyi bile unutarak, ellerini ceplerine soktu. Ve yüzük hâlâ orada, sol cebindeydi ve<br />

parmağına geçti, Goblinler birdenbire durdular. Ona dair hiçbir şey göremiyorlardı. Ortadan<br />

kaybolmuştu. Öncekinin iki katı kuvvetle bağırdılar, ama o denli keyifle değil.<br />

'Nerede?' diye yırtındılar.<br />

'Geçit, geçitten yukarı gidin!' diye bağırdı bazıları.<br />

'Bu taraftan!' diye çığlık attı bazıları. 'Şu taraftan!' diye çığlık attı diğerleri.<br />

'Kapıyı gözetleyin!' diye kükredi şefleri.<br />

Islıklar çalındı, zırhlar şangur şangur birbirine çarptı, kılıçlar tıngırdadı, goblinler küfrettiler, beddua<br />

ettiler birbirlerinin üzerlerine düşerek ve gittikçe daha da kızarak oraya buraya koşuşturdular.<br />

Korkunç bir bağrış çağrış ve karışıklık vardı.<br />

Bilbo müthiş derecede korkmuştu, ama ne olduğunu anlayacak ve goblin muhafızlar için içecek dolu<br />

büyük bir fıçının arkasına sessiz ve gizlice sokulacak ve böylece ayak altından çekilip, ezilerek<br />

ölmeyi ya da dokunulup yakalanmayı önleyecek kadar aklı başındaydı,<br />

'Kapıya ulaşmalıyım. Kapıya ulaşmalıyım!' diye kendi kendine söylenip durdu, ancak denemeyi göze<br />

almadan önce epey zaman geçti. Sonra her şey bir körebe oyunundan da beter oldu. Etraf koşuşturan<br />

goblinlerle doluydu ve zavallı hobbit bir o yana bir bu yana kaçtı ve neye tosladığını bir türlü<br />

anlamayan bir goblinle karşılaştı ve tam zamanında, dört ayak üzerinde güçlükle ilerleyip goblinlerin<br />

şeflerinin bacaklarının arasından kayıverdi, kalktı ve kapıya doğru koştu.<br />

Kapı halen yan açıktı, ama goblinlerden biri itip nerdeyse kapattı. Bilbo çabaladı, ama oynatamadı.<br />

Aradan geçmek için iteledi kakaladı, iteledi kakaladı, iteledi kakaladı ve araya sıkıştı. Bu korkunçtu.<br />

Düğmeleri kapıyla kapının dikmesi arasına sıkışmıştı. Dışarda açık havayı görebiliyordu; Yüksek<br />

dağların arasındaki dar bir vadiden aşağı koşmaya bir iki adım kalmıştı. Güneş bir bulutun ardından<br />

çıkıp kapının dışında parıldamaya başladı, ama o dışarı çıkamadı.<br />

Birden içerdeki goblinlerden biri bağırdı. 'Kapının orada bir gölge var. Dışarda bir şey olmalı!'<br />

Bilbonun yüreği ağzına geldi. Korkunç bir mücadele verdi. Düğmeler kopup her yöne fırladılar.<br />

Bilbo kurtuldu ve sersemlemiş goblinler güzel pirinç düğmelerini kapı eşiğinden topluyorlarken, o<br />

yırtık bir yelek ve ceketle bir keçi gibi zıplayarak basamaklardan indi.<br />

Tabii çok geçmeden av köpekleri gibi havlayıp baykuşlar gibi öterek ağaçlar arasında peşinden

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!