Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ben Senin Cemaziyelevvelini Bilirim<br />
Ben üniversite öğrencisi iken Ajda Pekkan süper starlığının zirvesinde idi. Herkes Pekkan’ın albüm çıkarmasını merakla bekler,<br />
çıktığı anda da yüzbinlerce satar, bir yıl boyunca da şarkıları kimsenin dilinden düşmezdi.<br />
Günümüzün süper starı ise Tarkan. Her yıl Açıkhava konserlerinde yüzbinleri toplayan Tarkan, uzun zamandır (son yaptığı Türk<br />
Sanat Müziği albümü Ahde Vefa hariç) bir pop albümü yapmamıştı. Nihayet geçen ay son albümü -10- arz-ı endam etti ve bir iki<br />
hafta içinde çift haneli milyon TL’lik bir ciro yakaladı. (ortalama bir fiyatla 457 bin kalıp baskı fiyatı kadar) Açıkhava konserlerinde<br />
ise her zamanki gibi basamaklar bile satılmış vaziyette imiş. Stadyumlarda basamaklarda maç seyretmenin yasak olduğunu<br />
şimdilik bir kenara koyalım.<br />
Tarkan’ın albümünde Sezen Aksu’nun bir şarkısı var. “Ben Senin”… Sözlerin nakaratında ise şöyle diyor: “Ben senin,<br />
Cemazülevvelini karıştırıyor muyum?<br />
Herkesin diline pelesenk olma durumunda ve bir de Osmanlıca’dan bî haber olanlar için acul bir kelime bütünü şeklinde dillerde<br />
dolanıp dolanıyor. Mevsim yaz; bu sayfada bu ay da şu Cemaziyelevvel neymiş okuyalım, azıcık da eğlenelim.<br />
Cemaziyelevvel Mayıs’ın Hicri takvimdeki karşılığıdır. Yani hicri takvimin beşinci ayı. Bu sözün ise matrak bir hikayesi var:<br />
Osmanlılarda arşivciliğe büyük önem verilirdi. Devlet dairelerinde bu iş için çuvallar kullanır ve her aya ait biriken belgeler bir<br />
torbaya doldurarak korunur ve arşive kaldırılan belgelerin arandığı zaman kolayca bulunabilmesi için torbaların üzerine iri yazı ile<br />
ait olduğu ayın adı yazılır, sıraya konulurmuş.<br />
Yıllardan birinde cemâziyelevvel ayına ait belgelerin bir sandığa konulup, sandığın kapağı mühürlenerek belgelerin başka bir<br />
yere götürülmesi gerekmiş… Arşivde görevli dar gelirli bir memur, istenilen belgeyi sandığa boşalttıktan sonra eski yıllara ait boş<br />
torbayı alıp evine götürmüş. Serde fakirlik de olunca bu torbadan kendine iç çamaşırı diktirmiş ve giymeye başlamış. Torbanın<br />
üzerindeki saf bezir işi mürekkep, çamaşırın birkaç kez yıkanmasına karşın çıkmamış ve torbanın üzerindeki cemâziyelevvel<br />
yazısı, iç çamaşırın arka bölümünde olduğu gibi kalmış.<br />
Bir gün hamama giden katip, orada daire arkadaşı ile karşılaşmış. Arkadaşı katibin iç donunun üzerinde yazılı kalan<br />
cemaziyelevvel yazısını fark etmiş. İşi anlamış ama ses çıkarmamış.<br />
Gel zaman git zaman katip mesleğinde terfi ederek müdür olmuş. Hamamda rastladığı arkadaşı da onun emrinde<br />
çalışıyormuş. Bir gün aralarında bir tartışma çıkmış. Gururu kırılan arkadaşı eski katip yeni müdüre işte tam da bu sözü söylemiş:<br />
“Ben senin cemaziyelevvelini bilirim…”<br />
Oysa dinimiz ve geleneksel kültürümüz bizi birbirinin ayıbını araştırmaktan men eder. Ancak biz matbaacılar olarak birbirimizin<br />
cemaziyelevveline pek bir meraklıyız. En azından müşterilerimizin ve onların bastırdığı işlerin…<br />
Bırakalım da Tarkan’ın bu şarkısından sonra herkesin giydiği, kendisine kalsın…<br />
Ne dersiniz?<br />
Saygılarımla