20.08.2015 Views

SAYI 192 Nisan 2009 - Birleşik Metal-İş

SAYI 192 Nisan 2009 - Birleşik Metal-İş

SAYI 192 Nisan 2009 - Birleşik Metal-İş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

28Birleşik <strong>Metal</strong>-İş<strong>Nisan</strong> <strong>2009</strong>Su sorunusudan bir mesele değildir5. Dünya Su Forumu toplantıları, örgütlenen muhalefet,yükselen bir dizi tepkiye karşın 16-22 Mart <strong>2009</strong>tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. Su, inşaat, enerji, gıdave finans şirketlerinin taleplerine uygun olarak tasarlanmışolan forum içeriği, aynı zamanda, muhalefetinsesinin kesilmesi hedefini de kapsıyordu. Öyle ki, aralarındasendikamızın da yer aldığı, içersinde 100’ü aşkındemokratik kitle örgütü barındıran Türkiye SuyunTicarileştirilmesine Hayır Platformu’nun 16 Mart’taSütlüce’deki forum binası önünde yapmak istediği kitleselbasın açıklaması bile polisin saldırısı, cop darbelerive göz altılarla engellendi ve kitlenin forum binasınınönüne kadar yürümesine izin verilmedi.Dünya Su Forumunun uzun yıllara dayanan gündemiİstanbul’da da değişmedi ve suyun değerinin piyasadabelirlenmesi hedefinden hiçbir şekilde geri adım atılmadı.Muhalif Platformun örgütlenme sürecinde ve resmiforum sırasında yine Platform tarafından düzenlenenetkinliklerde en fazla sorulan soru şu oldu: “Su, uzunyıllardan beri gerek Türkiye’de gerekse dünyada zatenpara karşılığında satılan bir şeydi, bu yeni süreçte ne değişecek?”Kuşkusuz bu kadar kısa bir yazıda değişenin ne olduğunubütün detaylarıyla anlatmak mümkün değil. Ama,suyun değerinin piyasa koşullarında belirleneceği buyeni sürecin eskisinden çok farklı olacağı açık. Zira, birmalın değerinin piyasada belirlenmesi için öncelikle omala bir talebin olması, ardından da söz konusu malınarzının oluşturulması gerekir. Suya olan talep konusueskiden beri açık ve bilinen bir konudur: Sanayi, tarımve insani ihtiyaçlar. Asıl sorun, suyun arzının yaratılmasıdır.Değeri piyasada belirlenen bir malın arzı kapitalistsistemde hiçbir zaman toplumsal ihtiyaçlarla sınırlı değildirve her koşulda ihtiyaçları çok aşan miktarlardamal üretimi yapılır. Örneğin en temel ihtiyaç maddesigıda ürünleridir ve bütün gıda maddelerinin üzerinde“son kullanım tarihi” diye bir not vardır. Gıdalar, verilenbu tarih içersinde tüketilmediklerinde topluca imhaedilir, ama bu, aynı anda dünyada her gün milyonlarcaçocuk açlık yüzünden ölürken yapılır. Yani, gıda mallarıbile toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için, ya da toplumunihtiyaçlarına denk düşecek miktarlarda değil çokdaha fazla miktarlarda üretilir.Bu aşırı üretim olgusunu su kaynaklarına uyguladığımızdaise ortaya çok daha vahim bir tablo çıkmaktadır.Bilindiği gibi su, insan emeği ile üretilebilecek bir metadeğildir aslında. Ama, suyun endüstrinin, kapitalistleşentarımın ve insanlığın hizmetine sunulmasının tek koşuluinsan emeğinin su çıkarımı ve iletimi süreçlerine dahiledilmesidir. Bu çıkarım ve iletim işleminin ihtiyacı aşanoranda yapılması, yani piyasada bir su arzının oluşmasıise, yer altındaki bütün su kaynaklarının yer üstüne çıkararakdepolanmasını, yer üstündeki akar sular üzerinebinlerce baraj inşa edilmesini zorunlu hale getirmektedir.Suyun değerinin piyasada belirlenmesinin başka birkoşulu yoktur, su arzı oluşturulmak zorundadır.Fakat bu durum, aynı zamanda su kaynaklarının eskiyeoranla çok daha hızlı kuruması ve dünyanın büyükbir hızla çölleşmesi ile sonlanacak bir durumdur. İşinilgici, gözünü yeryüzünün sularına dikmiş olan sermayegrupları da bu gerçekliğin farkındadır ve “ihtiyaçtanfazla suyun çıkarılmasının eko-sistem üzerindeki etkilerininaraştırılması” gerektiğini beyan etmektedir.Özetlemek gerekirse, su sorunu sudan bir mesele olmadığıgibi tıpkı emek gücünün kendisi gibi meta olmadığıhalde metaymış gibi davranılan, üretim süreçlerinibirebir ilgilendiren ve sınıf mücadelesinden izole edilmesimümkün olmayan bir sorundur.Ayrıca, suyun bir meta gibi piyasada alınıp satılırhale gelmesi ve su arzının kaynakların çok daha hızlıtüketilmesine yol açacak şekilde arttırılması su fiyatlarıüzerinde baskı oluşturacağı ve fiyatlar diğer pek çokülkede de görüldüğü gibi hızla yükseleceği için suyunmetalaşması reel ücretlerin hızla düşmesi anlamına gelecektir.Çünkü hiçbir firma, su fiyatlarındaki artışı işçilerinücretlerine yansıtmayacak, ücretler aynı kalırkensuyun pahalanması ücret gelirleri ile satın alınabilecekgeçim mallarının daralmasına, yani hızla yoksullaşmayayol açacaktır. Kaldı ki, gerek susuzluk, gerekse suyunmetalaşmasının en fazla vuracağı kesim de işçi sınıfının,yani yoksulluğun kendisidir.Bu nedenlerden ötürü, sendikamız, suyun metalaşmasıkarşısındaki muhalif konumunu ve mücadelesinidiğer demokratik örgüt ve kurumlarla birlikte sürdürmeyekararlıdır.4. Uluslararası İşçi Filmleri Festival başlıyorBu yıl dördüncüsü düzenlenecek Uluslararası İşçi FilmleriFestivali, 1–7 Mayıs tarihleri arasında İstanbul, İzmirve Ankara'da eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek. Festivaldaha sonra geçen yıllarda yılda olduğu gibi Adana’danArdahan’a, Bursa’dan Eskişehir’e kent kent süren ve bütünyıla yayılan uzun bir yolculuğa çıkacak.Temel amaçları Türkiye ve dünyadan emekçilerin yaşamlarınıve mücadele deneyimlerini izleyicilerle buluşturmakve ülkemizde işçi filmi üretimini özendirmek olan festival,her yıl düzenleyen ve destekleyen sendika, meslekodası sayısının artmasıyla daha da güçlü bir şekilde izleyicininkarşısına çıkıyor. Dördüncü Uluslararası İşçi FilmleriFestivali, Halkevleri, Sendika.Org, Sine-Sen (DİSK), DevSağlık-İş (DİSK), Birleşik <strong>Metal</strong>-İş (DİSK), Hava-İş (TÜRK-İŞ), Petrol-İş (TÜRK-İŞ) ,Ses (KESK) ve Türk Tabipleri Birliği(TTB) tarafından düzenleniyor.Festival dördüncü yılında yine Kriz, işsizlik, güvencensizlikledolu emek öykülerini perdeye yansıtacak. Mahallelerde,işyerlerinde ve sendikalarda özel gösterimlerin sayısıönceki yıllara göre artacak. Tüm gösterimler her yıl olduğugibi ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.Festivalin açılışı 2 Mayıs Cumartesi akşamı İstanbulBeyoğlu Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde 1990-1991 yıllarındakibüyük Zonguldak grevi ve yürüyüşünün belgeseli"Yüzbin Kişiydiler" gösterilecek.Açılış gecesini ve filmleri izlemek ücretsizdir. Festivalde50 film gösterilecektir. Filmlerden 12’si uzun metrajlı kurmaca38’i ise belgesel film olacak.Gösterimler İstanbul'da Fransız Kültür Merkezi, BeyoğluYeşilçam Sineması, Halkevi İstanbul Merkez Şubesi, KazımKoyuncu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Ankara'dakigösterimler Alman Kültür Merkezi’nde, Çağdaş Sanatlarmerkezi düzenlenecek. İzmirli izleyiciler ise festivali Konakbelediyesi sinema salonlarından Dr. Selahattin Akçiçek KültürMerkezi, Alsancak Kültür Merkezi, Gültepe Halkevi, ÇiğliHalkevi’den takip edebilecek. Ayrıca bu üç kentte de birçokmahalle, sendika ve işyerinde özel gösterimler gerçekleştirilecek.Önceki üç yılda olduğu gibi bazı gösterimlere yönetmenlerkatılarak izleyicilerle sohbet edecek ayrıca çeşitlipaneller gerçekleştirilecek.Festivalle ilgili ayrıntılı bilgi için:İnternet adresi: http://www.festival.sendika.org/E – posta: festival@sendika.org

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!