Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Öykü: Erol ÇELİK<br />
İllüstrasyon: Eren ERSOY<br />
Öykü<br />
TENEKE<br />
gel.”<br />
“Nerdesin lan?”<br />
“Evdeyim oğlum, ne oldu?”<br />
“İncirlideki sosisçiye gel hemen.”<br />
“Ne yaptın oğlum?”<br />
“Lan pezevenk, konuşup durma da sosisçiye<br />
“Tamam, on dakika sonra ordayım.”<br />
“Ne on dakikası lan? Hemen gel, arabayı<br />
da getir. İki dakika sonra burada ol, hiç zamanım<br />
kalmadı. Gelirken biraz parada getir.”<br />
“Teneke benim başımı da belaya<br />
sokacaksın.”<br />
“Hay ağzına sıçayım korkak herif, beni şimdi<br />
tek başıma mı bırakacaksın?”<br />
“Tamam geliyorum. Hay anasını ya.”<br />
“Çabuk oğlum, her şey berbat olmak üzere.”<br />
Teneke, ankesörlü telefonu kapadı.<br />
Kalbi balçığa bulanmış gibi ağrıyor, kafası feci<br />
zonkluyordu. Korku beklemediği kadar, tüm<br />
cesaretini silecek kadar sarmıştı vücudunu. Eğer<br />
elinde olsaydı eve gidip bir temiz uyuduktan, iyice<br />
dinlendikten sonra tekrar düşünmek isterdi. İflas<br />
etmek üzereydi, zamanı gerçekten kalmamıştı. Eğer<br />
polisler kendinden önce patrona ulaşırsa, her şey<br />
mahvolurdu.<br />
Yirmi dakika olmuştu. Patronun evi,<br />
bulunduğu sosisçiden en fazla beş dakikalık<br />
mesafedeydi ve arkadaşı acele ederse, herifi evinde<br />
yakalayabilirdi.<br />
Sosisçi, İncirli caddesinin üzerindeki, gece geç<br />
vakte kadar açık olan, bu saatlerde yoğun olduğu<br />
için dikkat çekmeyen bir yerdi. Bir şey yemiyordu<br />
çünkü yerse hemen kusacağını biliyordu. Ankesörlü<br />
telefondan uzaklaşarak bir köşeye ilişti.<br />
Elindeki poşeti, taksiyi değiştirirken çöpe<br />
atmış, içinden işine yarayan adresi bulup çıkarmıştı.<br />
Elektrik faturasının üzerinde oto yıkamanın adresi<br />
olmadığı için, adamın ev adresi yazıyor olmalıydı.<br />
Piç kurusuna artık çok yakındı.<br />
Bekledi. Aklı, onu gerçekle yüzleşmesini<br />
engellemek için durmuştu. Sadece patronu öldürme<br />
planı vardı içinde. Eğer polisten önce ona ulaşırsa,<br />
herifi vuracak ve yine kaçacaktı.<br />
Her şey bu kadar kolay olabilir miydi? Herkesi<br />
vurup, olaydan sıyrılabilir miydi? Olabilir miydi<br />
böyle bir şey? Kafasını iki yana sallayarak daha basit<br />
düşünmeye çalıştı. Yapacak başka bir şeyi yoktu ki.<br />
Dört kişiyi öldürdüğü silahı belinde taşıyordu ve az<br />
sonra olayla ilgili başka birinin yanına yaklaşacaktı.<br />
Yaptığı gerçekten ahmakçaydı.<br />
Ya adamın evinin önünde polislerden<br />
biri nöbet tutuyorsa, ya hısımı var mı diye herifi<br />
gözetlemeye başladıysalar? Ama daha yirmi<br />
dakika olmuştu, polis bu kadar hızlı bir şekilde<br />
davranamazdı herhalde.<br />
Metin’in arabası, ankesörlü telefonların<br />
önünde durduğu zaman, bitkin vücudunu arabaya<br />
tıktı. Eğer karakteri uysaydı, arkadaşına kendisini<br />
bu beladan kurtarması için yalvaracaktı. Oysa<br />
madalyonun bu yüzü öyle değildi.<br />
“Ne oldu oğlum anlatsana?”<br />
“Bak Metin, başım çok kötü belada, anasını<br />
satayım en büyük aksilik oldu.”<br />
70 71