03.12.2015 Views

İÇİNDEKİLER

golge-derg-Aralik-2015sy-99

golge-derg-Aralik-2015sy-99

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Ne oldu?”<br />

“Sür arabayı Yenimahalle’ye.”<br />

Metin derin bir soluk aldıktan sonra arabayı<br />

hareket ettirdi.<br />

“Dört kişiyi vurdum ama patron eve gitmiş.”<br />

“Eee?”<br />

“E si ne lan, o piçi de vurmazsam, beni ele<br />

vermez mi?”<br />

“Yok be oğlum, seni nerden hatırlayacak?”<br />

“Hatırlamaz mı lan, aklına ilk ben geleceğim.<br />

Eminim arabanın plakasını bile almıştır.”<br />

“Yok lan, olur mu öyle şey. Hadi bize gidelim.”<br />

“Hayır, doğru bu adrese gidiyoruz.”<br />

“Hay anasını ya. Oğlum plakayı alırsa alsın<br />

lan, senin yaptığını gören oldu mu?”<br />

“Hayır ama fark etmez, işimi şansa bırakamam.<br />

Eğer o şerefsizi de öldürebilirsem olay çözülür.”<br />

“Yakalanacağız.” Metin inledi.<br />

“Korkma seni yine bulaştırmayacağım. Param<br />

yok, getirdin mi?”<br />

“Elli lira getirdim.”<br />

“Tamam yeter. Beni yine uygun bir yerde<br />

bırak ve eve git, ben seni yine arayacağım, o zaman<br />

konuşuruz.”<br />

“Dönüş yok ha. Beni dinlemeyeceksin yani.”<br />

“Olurda yakalanırsam, bu gün hiç görüşmedik<br />

tamam mı?”<br />

“Tamam.”<br />

“İşte burası, beni burada bırak. Ben evi bulup<br />

pusuya yatacağım. Bakalım ne olacak. Hiçbir planım<br />

yok. Bir tek, adamın yüzünü hatırlıyorum, o kadar.”<br />

“Bak son kez söylüyorum. Şimdi vazgeç, belki<br />

kurtulursun. Polisler seni bulursa birkaç soru sorar,<br />

sende yalan söylersin. Adamlar mafyaysa kesin<br />

hısımlarının üzerine kalır ama şimdi herifin peşine<br />

düşersen, kesin yakalanırsın. Haydi vazgeç Teneke,<br />

ne olur.”<br />

“Bırak beni sen git, merak etme, bu beladan<br />

kurtulacağım. Şimdi eve git, ya da dur eve gitme, bir<br />

yerlerde takıl, arayacağım seni.”<br />

“Tamam dikkatli ol.”<br />

“İnşallah.”<br />

Teneke, arabadan indiğinde hemen etrafa<br />

bir göz attı. Yenimahalle semtinde bir ara sokaktı<br />

burası. Yolun iki tarafına da arabalar park etmişti<br />

ve binaların çoğunda dairelerin ışıkları yanıyordu.<br />

Hava güzeldi ama kimse balkonda oturacak kadar<br />

cesaretli değil.<br />

Arkadaşı uzaklaştıktan sonra sokağın başında<br />

tekrar etrafı incelemeye başladı. Polis yoktu, en<br />

azından üniformalı olanlar. Cebindeki faturaya<br />

tekrar göz geçirdi ve bina numarasını buldu.<br />

Apartmanların girişlerine bakarak dikkat çekmeden<br />

ilerledi. Sanki öylesine oradan geçen biriymiş gibi.<br />

Buldu.<br />

Bina oldukça eskiydi. Bu tezat onu korkuttu.<br />

Adam patrondu, böylesi köhne bir apartmanda<br />

oturamazdı ya. Acaba elindeki fatura işçilerden<br />

birine mi aitti? Olamazdı, ofis denen o boktan<br />

yerdeki iki faturada da bu adres vardı. Binayı geçerek<br />

yürümeye devam etti. Az ilerde binanın karşısındaki<br />

sokaklardan birine girdi ve durup yumruğunu ısırdı.<br />

Sokağın ortalarında bir kahvehane vardı. Aklı bir kez<br />

daha karıştı. İçgüdüleri o pis herifin kahvehanede<br />

olabileceğini söylüyordu. Kahvehanenin önüne<br />

yürümeye başladığında, içinden orda olmamasını<br />

diledi.<br />

Kahvehanenin karşı kaldırımında çaprazda<br />

durarak, içeriye bir göz gezdirdi. Kalabalıktı. Heyecan<br />

ve korku ikiye katlanmıştı. Gözleriyle içeriyi taradı<br />

ama aradığını bulamadı. Aslında tam bakamamıştı<br />

ama yoktu işte, tekrar adamın oturduğunu zannettiği<br />

binayı gözlemeye gitti. Birkaç dakika içinde dikkat<br />

çekmeye başlayacaktı. Ya kahvehaneden çıkan biri,<br />

ya da balkona veya cama sigara içmeye çıkan biri<br />

tarafından görülebilirdi.<br />

Cep telefonuyla annesini aramak istedi,<br />

meraklanmaya başlamış olmalıydı ama sesindeki<br />

heyecanı yenemeyeceğini bildiği için, bunu<br />

yapmayacaktı. Arabasını evinin üç sokak arkasına<br />

park etmiş ve arkadaşını çağırarak buraya gelmişti.<br />

Şimdi bu olayı atlatmaya konsantre olmalıydı.<br />

Diğerleri önemli değildi. Annesine söyleyecek o<br />

kadar çok yalan bulabilirdi ki. Babası nede olsa dört<br />

yıl önce akciğer kanserinden öldüğü için, ona bir<br />

şey söylemesine gerek yoktu.<br />

Bir buçuk dakika sonra bir hareketlenme<br />

oldu. Kanı donmuştu. Etrafı, binaları, sokakları<br />

araştırdı. Her şey yolundaydı. Adamın oturduğu<br />

binanın merdiven otomatiği yandı. Kalbi artık<br />

ağzında atıyordu. Elini beline götürdü.<br />

Planı hemen yaptı, adam kapının önüne<br />

çıkar çıkmaz herifi kafasından vuracak ve hemen<br />

koşmaya başlayacaktı. Bakırköy meydanına kadar<br />

ara sokaklardan geçecek ve yine bir taksiyle<br />

özgürlüğüne kavuşacaktı. Eğer binadan o çıkarsa,<br />

bu plan işleyebilirdi.<br />

Aklı tekrar bir su birikintisine takıldı. Binadan<br />

çıkan patron denen şerefsizse, bunun bir anlamı<br />

olabilirdi. Adam olaydan haberdar olmuştu ve<br />

işyerine gidiyor olacaktı. O zaman olaya polis<br />

karışmış demekti. Polis haberdarsa buraya gelmiş<br />

olmalıydılar. Binanın dış kapısı açılırken nefesini<br />

tuttu ve aklındaki tüm çöplüklerin üzerinden atladı.<br />

Evet oydu. Allaha şükretmenin yeri miydi,<br />

yoksa bunu hak etmiyor muydu? O şerefsizleri<br />

öldürmekle nasıl bir günah işlemişti? Kalbinin<br />

ritmi bozulduğu için ellerini kontrol edemiyordu, o<br />

yüzden adama biraz yaklaşmalıydı. En azından piç<br />

herif ölürken cellâdının yüzünü görmeliydi.<br />

Adam apartmanın demir dış kapısını koşarak<br />

açtığında teneke telaşlandı. Eğer kaçırırsa, onu<br />

kovalamak tehlikeli olabilirdi.<br />

“Hey!”<br />

Adam, sesin geldiği yöne baktı ve Azrail’iyle<br />

tanıştığında, dondu kaldı. Sanki her şeyi anlamış<br />

gibiydi.<br />

“…ospu çocuğu. Hatırladın mı lan beni?”<br />

Adam bir şeyler söyleyecekti ama sanki<br />

günah işlemekten korkuyormuş gibi yutkundu.<br />

“Ne oldu lan, dünya senin etrafında mı<br />

dönüyor zannediyordun ha? Mafya babasısın ya …<br />

koyayım, en güçlü sensin ya.”<br />

“Bak delikanlı.”<br />

“Neye bakayım lan ha?”<br />

Teneke ilk kez, kendini kaybettiğini<br />

bilmiyordu. Bağırıyor, zaman geçiriyor, insanların<br />

dikkatini çekiyordu. Ama umurunda değildi. Elindeki<br />

son fırsatıydı bu ve en azından bu fırsatın biraz olsun<br />

tadını çıkarmak istiyordu. Bu yüzden hata yapıyor,<br />

bir sonraki adımı düşünmüyordu. Varsın olsun bu<br />

kadarını hak etmişti.<br />

“Dört arkadaşını vurdum, sıra sende lan!”<br />

Hata!<br />

“Seninde ananı …”<br />

“Oğlum çocuklarım var, lütfen yapma.”<br />

Teneke’nin beyni sulandı. Korktuğu şey başına<br />

gelmişti. Eğer olayın duygusal yanını düşünmeye<br />

başlarsa, başaramazdı. Sakın çocuklarını düşünme<br />

ve tetiği çek. Gözleri de sulanmaya başladı. Eğer<br />

cesaret edebilirse başını kaldırıp adamın oturduğu<br />

daireden bakan olup olmadığını görecekti.<br />

“Tarık abi!”<br />

Teneke ardından bir bağırış duyunca,<br />

hayatının belki en büyük aptallığını yapıp, sesin<br />

geldiği yöne döndü.<br />

“Ulan ne oluyor?”<br />

“Tarık abi kaç.”<br />

“Yakalayın şunu.”<br />

“Laaan!”<br />

“Dikkat edin, elinde silah var.”<br />

Kahvehanedeki herkes dışarı çıkmaya başladı.<br />

Her şey mahvolmuştu. Kahvehaneden çıkan<br />

herkesi de vuramazdı ya. Oysa onlar Teneke’nin<br />

yüzünü görmüşlerdi. Çabuk düşünmeliydi.<br />

72 73

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!