27.06.2013 Views

açık kalp cerrahisinde homolog ve otolog kan kullanımının erken ...

açık kalp cerrahisinde homolog ve otolog kan kullanımının erken ...

açık kalp cerrahisinde homolog ve otolog kan kullanımının erken ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TRALI’yı klinik olarak akut respiratuar distres sendromu’ndan (ARDS) ayırmak olası<br />

değildir.Bu nedenle transfüzyondan kısa bir süre sonra gelişen ARDS tablosunda TRALI<br />

akla gelmelidir. ARDS’den farklı olarak TRALI kendini sınırlayan bir tablodur <strong>ve</strong> yeterli<br />

solunum desteği sağlanması durumunda genellikle 48-96 saat sonra kendiliğinden<br />

düzelmektedir. Kardiyak nedenlere bağlı gelişen pulmoner ödem tablosunun TRALI’dan<br />

ayrılması gerekir (35). TRALI varlığında %90 oranında donör plazmasında lökosit<br />

antikorları gösterilebilmektedir. Çok doğum yapmış kadınların <strong>ve</strong>rici olarak kullanılması bu<br />

antikorların en önemli kaynağını oluşturduğundan bunların plazma içeren <strong>kan</strong> ürünleri donör<br />

olarak kullanılmamalıdır (35). TRALI gelişen olguları tedavisinde mutlaka hızlı bir şekilde<br />

solunum desteği sağlanmalı, O2 <strong>ve</strong>rilmeli, gereğinde entübasyon <strong>ve</strong> ardından me<strong>kan</strong>ik<br />

<strong>ve</strong>ntilasyona geçilmeli <strong>ve</strong> medikal tedavi (iv. steriod) ile de desteklenmelidir (24,27).<br />

Mortalite oranı %5’tir.<br />

4. Ürtiker <strong>ve</strong> anaflaktik reaksiyonlar: Kan komponentlerinin transfüzyonu<br />

sonrasında allerjik reaksiyonlara sık rastlanmaktadır <strong>ve</strong> klinik olarak bu reaksiyonların<br />

şiddeti farklılıklar göstermektedir. Genellikle <strong>kan</strong> komponentlerinde bulunan plazmada yer<br />

alan proteinlere <strong>ve</strong> nadiren diğer maddelere (ilaçlar vb.) karşı gelişen bu reaksiyonlarda<br />

immünolojik olan <strong>ve</strong>ya olmayan bazı me<strong>kan</strong>izmalar rol oynamaktadır. Allerjik reaksiyonlar<br />

lokal deri reaksiyonları (ürtiker <strong>ve</strong>ya anjioödem) şeklinde kendini gösterebileceği gibi,<br />

hafiften ağır derecelere kadar değişen şiddette sistemik reaksiyonlar (hırıltılı solunum, nefes<br />

darlığı, yaygın ürtiker/anjioödem, obstrüktif larenks ödemi, şok, aritmi, bilinç kaybı) şeklinde<br />

de izlenebilmektedir. Bu reaksiyonlar ile karşılaşılınca transfüzyon durdurulmalı,<br />

reaksiyonun derecesine göre antihistaminik, inhaler <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya iv. steroid <strong>ve</strong> adrenalin ile tedavi<br />

hemen planlanmalıdır. Bu reaksiyonların önlenebilmesi için plazmada bulunan protein vb.<br />

maddelere karşı allerjik reaksiyon geçiren kişilerde daha sonraki transfüzyonları sırasında<br />

yı<strong>kan</strong>mış ES’lerin kullanılması yararlı olmaktadır. İgA eksikliği olan <strong>ve</strong> anti-İgA antikor<br />

geliştirdiği saptanan kişilerde elektif girişimler öncesi <strong>otolog</strong> transfüzyon programı<br />

uygulanabilir. Trombosit <strong>ve</strong>rilmesi planlanan durumlarda trombositleri yıkayarak plazmayı<br />

uzaklaştırma işlemi teknik zorluklar nedeni ile başarısız olduğu için alıcı gibi İgA eksikliği<br />

olan <strong>ve</strong>ricilerin kullanılması iyi bir alternatif çözüm olabilir (36).<br />

5. İmmünmodülasyon: Kan transfüzyonundan sonra alıcıların bağışıklık<br />

sistemlerinde meydana gelen değişikliklerin bir kısmı eritrosit, trombosit, lökosit <strong>ve</strong> HLA<br />

antijenlerine karşı alloimmünizasyon şeklinde immün sistemin uyarılması yönünde<br />

21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!