You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
olacaktır. Şükürden kopan insanın kulluk bilincini<br />
de yitirmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple şeytanın bütün<br />
çabası kulları şükürden alıkoymaya yöneliktir.<br />
(A’raf, 7/16-17.) Allah Teala ise pek çok ayette, “şükret”,<br />
“şükredin”, “şükredesiniz diye…”, “şükretsinler<br />
diye…” “şükredenlerden ol”, “şükretseniz ya!” şeklinde<br />
çeşitli ifade üslupları içinde insanı şükre teşvik<br />
etmektedir.<br />
Kulluk bilinci ile şükür olgusu arasında doğru<br />
orantılı bir ilişki bulunuyor. Biri arttıkça öbürü<br />
de artar; azaldıkça öbürü de azalır. Buna göre kulluk<br />
bilinci konusunda en ileri noktada olan peygamberlerin<br />
şükrüde aynı şekilde en ileri noktada<br />
olacaktır. Nitekim Peygamberimiz geceleri kalkıp<br />
ayakları şişinceye kadar namaz kılmasını anlamakta<br />
zorlanan Hz. Aişe’ye; “Ey Aişe! Şükreden<br />
bir kul olmayayım mı?” (Buhari,<br />
Teheccüd, 16.) şeklindeki cevabı<br />
şükre bürünmeyi somutlaştıran<br />
en güzel örnektir.<br />
Şükür kalbin ameli, bedenin<br />
ameli ve dilin ameli olmak<br />
üzere üç cepheli bir yapıya sahiptir.<br />
Bunlardan birinin eksik<br />
olduğu şükür asıl anlamını yakalayamamış<br />
şekilci bir tutumun<br />
ifadesinden başka bir şey<br />
olmayacaktır. Bu sebeple şükür sürekli olur ve davranışa<br />
dönüşürse gerçek şükür olur. Bu da özel bir<br />
çaba ve bilinç ister. İşte burada Hz. Peygamber’in<br />
“Allah’ım! Senden nimetine şükretmeğe muvaffak<br />
kılınmayı diliyorum.” (Tirmizi, Daavat, 22.) şeklindeki<br />
duasını daha iyi anlıyoruz.<br />
Şükür ile teşekkür arasında<br />
hem anlam, hem de sebep<br />
sonuç ilişkisi bulunmaktadır.<br />
Nimetler karşısında sergilenecek<br />
özel tutum şükür;<br />
insanlardan gördüğümüz<br />
iyilik ve güzel davranışlar işin<br />
teşekkür ederiz.<br />
Şükür ile teşekkür arasında hem anlam, hem de<br />
sebep sonuç ilişkisi bulunmaktadır. Nimetler karşısında<br />
sergilenecek özel tutum şükür; insanlardan<br />
gördüğümüz iyilik ve güzel davranışlar işin teşekkür<br />
ederiz. “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a<br />
şükretmez.” (Ebu Davud, Edeb, 12.) buyuruyor Rasulüllah.<br />
Buna göre teşekkür, şükür için bir tür eğitim<br />
uygulamasıdır. Görülen iyiliğe minnettarlıkla karşılık<br />
veren, teşekkür eden yürek şükür için daha “idmanlı”<br />
ve “hazır” olacaktır.<br />
Amellerin sevap katsayısının büyüdüğü özel zamanlardan<br />
biri olan ramazan ayı şükür yönelişi bakımından<br />
da özel bir anlam taşıyor. Bu ay mümin<br />
gönüllerin kavuşmayı şevkle beklediği özel nitelikli<br />
bir mevsimi ifade ediyor. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in<br />
“Allah’ım! Recep ve şaban aylarını bizim için bereketli<br />
kıl.” diye dua ederken, ramazan hakkında özel<br />
bir talepte bulunmaksızın sözünü “Allah’ım bizi ramazana<br />
ulaştır.” diye tamamlaması anlamlıdır. Ramazan<br />
vesilesi ile istenebilecek sayısız iyilik, güzellik<br />
ve nimet bu ayda zaten fiilen yaşanacaktır.<br />
Kur’an nimeti ve onun indirilmeye başladığı Kadir<br />
Gecesi ramazan ayının bize bahşedilen büyük nimetlerdir.<br />
Daha geniş bir pencereden bakalım: Bu<br />
ayın başı Allah’ın rahmetin kavuşmaya,<br />
ortası bağışlanmaya,<br />
sonu da cehennemden kurtuluşa<br />
vesile olacak amellerin işlenebileceği<br />
süreçler olarak Hz.<br />
Peygamber tarafından işaretlenmiştir.<br />
(İbn Huzeyme, Sahih, Sıyam,<br />
5.) Özellikle, cehennem<br />
ateşine kaşı bir kalkan diye nitelendirilen<br />
(İbn Mace, Sünen, Fiten,<br />
12.) ve riya karışma ihtimali<br />
çok düşük olması bakımından özel bir yere sahip<br />
oruç (Nesai, Sünen, Sıyam, 43.) ibadeti kul açısından ne<br />
büyük bir fırsat, ne büyük nimet veşükür vesilesidir!<br />
Tüm faziletlerinin bilinci ile geçirilen ramazan ayı<br />
sadece bu zaman diliminde sağlanan manevi kazanımların<br />
değil, sonraki dönemlerde elde edilecek<br />
kazanımlar için de düğmeye basıldığı süreç olur.<br />
Bu ayda edindiği özel tecrübelerle pekiştirdiği kulluk<br />
bilinci ve bunun fiili yansımaları ile ruhu arınan<br />
mümin bütün hayatı süresince sahip olduğu<br />
nimetlere şükretme kabiliyetine sahip olur.<br />
Gerçekte “Şükreden kendisi için şükreder.” (Lokman,<br />
31/12.) Ama yine de,“ Allah şükredenleri<br />
mükâfatlandıracaktır.” (Âl-i İmran, 3/144.)<br />
32<br />
diyanet aylık dergi • Temmuz 2014 • sayı 283