You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Tarihteki ilk medeniyetler yerleşim bölgelerini hep göl,<br />
nehir su kaynaklarının yanı, çöllerde vahaların yakını veya<br />
deniz kenarlarında kurmuşlardır. Böylece, suyun taşınımı,<br />
en ilkel bir biçimde en aza indirilmiştir.<br />
Su, insanın yaratılması ile beraber ondan ayrılmayan,<br />
onun vücudunun dışında her zaman yanında<br />
bulunması gereken en temel maddedir. İnsanın susuz<br />
olarak en fazla birkaç gün durabilmesine karşılık<br />
yiyecek olmadan daha uzun süreler (bir ay gibi)<br />
dayanması mümkündür. İnsan oksijene mutlak ve<br />
tam bağımlıdır. Ancak, oksijen onun istemediği kadar<br />
her yerde bedava bulunmaktadır. İnsan âdeta<br />
oksijenle sarılmıştır. O kadar ki, insan hayatını devam<br />
ettirebilmesi için oksijen aramak zorunda değildir.<br />
Oksijenin bulunduğu yerleri keşfetmek zorunda<br />
da bırakılmamıştır.<br />
İnsanın bağımlı olduğu diğer temel madde sudur.<br />
Su, oksijenin aksine her yerde ve zamanda istenilen<br />
miktarlarda bulunmaz. İşte bu bulunmazlığın<br />
sonucu olarak insan, tarih boyunca su kaynaklarının<br />
önceleri kolayca bulunduğu yerlerde yerleşime<br />
geçmeye alışmıştır. Tarihin derinliklerinden başlayarak<br />
bugüne kadar tüm medeniyetler su kaynaklarının<br />
başında, özellikle de, yüzeysel su kaynaklarının<br />
başlıcaları olan akarsu ve göller etrafında gelişmiştir.<br />
Su, sadece insanlar için değil, bir ölçüye<br />
kadar insanın üçüncü sırada bağımlı olduğu yiyecek<br />
kaynakları olan bitki ve hayvanlarında gelişmesi<br />
için gereklidir. Çok eski medeniyetlerden Mısır,<br />
Mezopotamya, Hindistan, Çin ve Maya toplulukları<br />
yerleşim sahaları olarak sırası ile Nil, Dicle-Fırat, İndüs,<br />
Sarı, Amazon nehirleri kenarlarını tercih etmiştir.<br />
Böylece, su kaynaklarının kolayca kullanılması<br />
ve taşınması mümkün olmuştur. İnsanın suyu tarımda<br />
kullanmasını öğrenmesi binlerce yıl almıştır.<br />
Yaklaşık 10 bin sene önce, insan toplulukları sulu<br />
ziraat ve tarım yapmayı öğrenince, çalışmadan doğadan<br />
yararlanmak yerine, mevsimlerin, yağışların<br />
ve arazi geometrisinin etkilerini de göz önünde tutarak,<br />
ondan en büyük fayda temin edecek şekilde<br />
çalışma yoluna gitmiştir. İlk teknolojik gelişmeler,<br />
alet ve edevatın kullanılması tarımın mevsimlere<br />
ve toprak türüne göre daha verimli olduğunun<br />
anlaşılması ile ortaya çıkmıştır.<br />
Hatta, Hindistan yarım adasının<br />
engebelik ve kısa mesafelerde<br />
yükselti farklarının fazla<br />
olması sonucunda, su kaynakları<br />
başındaki değişik topluluklar,<br />
hangi tür bitkinin nerelerde ve nasıl yetiştirildiği<br />
konusunda bilgi birikimi sağlamıştır. Birbirinden<br />
fazlaca uzak olmayan farklı yükseltilerde<br />
değişik bilgi birikimlerinin meydana çıkması ile insanlar<br />
aralarında bilgi alış verişini sağlamak amacı<br />
ile ilk bilgi dayanışması cemiyetlerinin kurulmasını<br />
da başarmışlardır. Bunlar aracılığı ile hangi bitkinin,<br />
hangi usullerle nerelerde, nasıl yetiştirileceği<br />
bilgileri, artık insanlar arasında cömertçe yayılmaya<br />
başlamıştır. İşte bu hareketler bilim tarihinde<br />
bilgi bakımından toplulukların dayanışmasına<br />
ilk misalleri teşkil eder. İlk ortak bilgi kullanımı ve<br />
dağıtımı işlemlerinin yine sudan kaynaklanan çalışmalar<br />
ile olduğu bilinmektedir. Buna benzer gelişmeler,<br />
Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya<br />
medeniyetinde de ortaya çıkmıştır. Mısır<br />
medeniyetinde tarıma paralel olarak her sene taşan<br />
Nil suları, civardaki arazi sahiplerinin mâlik oldukları<br />
arazilerin sınırlarını tanınmaz hâle getirmesi<br />
ile toplum sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu soruna<br />
çözüm bulabilmek için, yani taşkın sularından<br />
sonra mümbit toprakların çökelmesi ile izi kaybolan<br />
arazi sınırlarını yeniden tespit edebilmek için,<br />
arazi ölçümleri ve bunun sonucunda da geometrinin<br />
ilk bilgileri bu medeniyette kullanılmaya başlamıştır.<br />
Bunun kökeninde su sorununun bulunduğu<br />
aşikârdır. Böylece, tarih boyunca su kaynaklarının<br />
nimet ve külfetleri, insanları sürekli olarak su sorunları<br />
ile karşı karşıya bırakarak, çözümler üretilmesine<br />
sebep olmuştur. Su, ilk insan bilgilerinin filizlenerek<br />
gelişmesinde çok önemli rol oynamıştır.<br />
Suyun yukarıda belirtilen bilgi üretimine katkıda<br />
bulunmasının yanında, üretilen bilgilerin yine insanın<br />
kayığı bulması ile nehir boyunca hareket<br />
ederek bunların diğer topluluklara da nakil edilmesine<br />
yardımcı olmuştur. İlk ulaşım damarları olarak<br />
su yolları, bölge ticaretinin yaygınlaşarak gelişmesine<br />
ve toplum olaylarının hareketliliğine meydan<br />
vermiştir.<br />
68<br />
diyanet aylık dergi • Temmuz 2014 • sayı 283