Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Âl-i İmran, 3/ 169-171.) Onlar Hâlık’ın merhametine kavuşmanın,<br />
mahluka şefkat göstermekten geçtiğini<br />
bilirler. Bilirler ki, muhtacın dünyasını aydınlatan<br />
aslında kendi ahiretini aydınlatır. “Kim ki dar zamanda<br />
el uzatır muhtaç olanlara, el uzatmış demek<br />
olur kendi yarınına.” (N. Bekiroğlu, Yusuf ile Züleyha,<br />
s. 196.)<br />
Rableri için harcayabilenler, O’nun sevgisi uğruna<br />
dünyada feda edilemeyecek, bırakılamayacak<br />
hiçbir maddiyatın bulunmadığının şuuruna varmışlardır.<br />
Onlardan bir şair bunu şöyle ilan eder:<br />
“Dünyada her nimeti bıraksam ne çıkar ki? / Orda<br />
O varken, burda bırakılmaz ne var ki?” (Necip Fazıl,<br />
Çile, s. 239.)<br />
Hak yolunda yürüyenler, “Sevdiklerinizden infak<br />
etmedikçe fazilete eremezsiniz.” mesajının sırrına<br />
taliptirler, malın kötüsünü değil iyisini verirler.<br />
İnanmışlardır ki, kendilerinin olan asıl mallar,<br />
dünyada tükettikleri değil, ahiret<br />
azığı olmak üzere tasadduk<br />
ettikleridir (Âl-i İmran, 3/192; Bakara,<br />
2/ 267; Tirmizi, Kıyame, 33.)<br />
Müminler, ahirette biçmek<br />
için dünya tarlasına<br />
tohum ekenlerdir. Onların<br />
toprakları verimlidir, kat kat<br />
ürün verir. İnanmayanların ve<br />
riya içinde olanların infakları ise, yalçın<br />
bir kaya üzerine ekin ekmek gibidir; ufak bir yağmurla<br />
birlikte kayıp gider veortada çıplak kayadan<br />
başka bir şey kalmaz. (Bakara, 2/264.)<br />
Vermede çeşme gibi olabilmek<br />
İnfakı anlık değil daimi yapabilmek ne güzeldir.<br />
Cömertlik denen bu haslet, malın azlığı yada çokluğuna<br />
değil, gönül zenginliğine dayanır. Şükür<br />
duygusuna kulak veren, aza da şükreder; şükürden<br />
mahrum olup, “aza şükretmeyen, çoğa da şükretmez.”<br />
(İbn Hanbel, Müsned, XXX, 390.) Başkalarına yardım<br />
arzusu ahlaki bir vasıftır ve ahlak, insanın nefsinde<br />
yerleşen huy ve melekelerdir.<br />
İnfakı<br />
anlık değil daimi<br />
yapabilmek ne güzeldir.<br />
Cömertlik denen bu haslet,<br />
malın azlığı yada çokluğuna<br />
değil, gönül zenginliğine<br />
dayanır.<br />
İnananların, mallarını hem varlıkta hem darlıkta,<br />
hem gizliden hem açıktan, hem gece hem gündüz<br />
harcayanlar olduklarını bildiren Kur’an ayetleri (Bakara,<br />
2/274; Âl-i İmran, 3/134; Rad, 13/22; İbrahim, 14/31; Fatır,<br />
35/29.), Allah için verme anlayışının daimiliğini<br />
ve mümin karakterinin ayrılmaz bir parçası oluşunu<br />
anlatır. Yaşayan Kur’an Hz. Muhammed (s.a.s.)<br />
de bunun en güzel örneği olmuştur. O insanların<br />
en cömerdidir. Bilhassa mukabele şeklinde Kur’an<br />
okumak için Cebrail ile buluştuğu ramazan ayında<br />
mutluluğuna ve cömertliğine sınır bulunmadığını<br />
anlatan sahabiler, onu esmekte sınır tanımayan ve<br />
rahmet getiren bir rüzgâra benzetmişlerdir. (Buhari,<br />
Bed’ü’l-Vahy, 5.)<br />
Mevlana, müminin yardımseverliğini ve genel ahlaki<br />
duruşunu şöyle tasvir eder: “Sabırda mermer<br />
gibi, şükürde çeşme gibi.” (S. Karakoç, Günlük Yazılar II:<br />
Sütun, s. 606.)<br />
İnançlı kişi, sabırda mermer gibi sağlamdır. Her<br />
türlü şartta sarsılmadan ve savrulmadan sabretmesini<br />
bilir. Elindeki nimetlerin şükrünü yerine<br />
getirmede ise çeşme gibi akar. Dilinden<br />
hamt zikri, elinden ihsan<br />
eksik olmaz. Mermer bir çeşmeden<br />
gürül gürül su akması<br />
ne güzel bir manzaradır!<br />
Allah için harcamada bulunabilenler,<br />
“İnfak ediniz, kendi<br />
kendinizi tehlikeye atmayınız.”<br />
(Bakara. 2/195.) buyruğuna uyarak<br />
yaptıkları hayırlarla hem dünyevi hem uhrevi tehlikelerden<br />
uzaklaşıp korunmuş olurlar. İnfak öyle<br />
bir sır taşır ki, kişiyi düşmanına bile sevdirir; cimrilik<br />
ve eli sıkılık ise, evladını bile kişiye küstürür.<br />
Cömertlik kişinin dünyevi ve uhrevi ayıplarının örtülmesine<br />
vesile olurken, cimrilik ayıpların ortaya<br />
çıkmasına, kişinin insanlar tarafından çekiştirilmesine,<br />
haset ve kine yol açar. (Maverdi, Edebü’d-dünya<br />
ve’d-dîn, s. 184.)<br />
Hülasa, nefsinin nankörlüğünden kurtulup sarp<br />
yokuşu tırmanabilenler, nimeti verene şükürlerini<br />
ödemiş ve kendi yarınlarını aydınlatmış olacaklardır.<br />
Şairin duasıyla (Âşık Paşa, Garib-Nâme, İstanbul 2000,<br />
s. 287.) bitirelim:<br />
“Hem Kerîmsin hem Rahîmsin hem Ğafûr<br />
Şükr içinde tut bizi sen Yâ Şekûr!”<br />
diyanet aylık dergi • Temmuz 2014 • sayı 283 35