23.07.2014 Views

Diyanet Dergisi

Temmuz 2014 | Sayi 283

Temmuz 2014 | Sayi 283

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hz. Peygamber ramazan ayında oruç tutmanın yanı<br />

sıra diğer ibadetlerini de arttırır; ramazanın son 10<br />

günü ise mescitte itikâfa girerek ibadetle meşgul<br />

olmayı tercih ederdi. Zira Hz. Peygamber’in (s.a.s.)<br />

uygulamasında oruç, sadece aç kalmaktan ibaret<br />

bir ibadet değildir. Allah Rasulü (s.a.s.), orucu Müslümanları<br />

kötülüklerden koruyan bir kalkan olarak<br />

görür. İnsanlarla ilişkilerinde daha çok sabırlı olmak,<br />

kötü söz söylemekten kaçınmak, oruçlunun<br />

temel özellikleri arasındadır. Allah Rasulü (s.a.s.),<br />

“Allah’ın, kötü söz ve davranışları terk etmeyen<br />

adamın yemeyi ve içmeyi terk etmesine ihtiyacı<br />

yoktur.” buyurur. (Buhari, Savm, 8.)<br />

Hz. Peygamber (s.a.s.), ramazan ayının son on günü<br />

içinde bulunan Kadir Gecesi’nde Müslümanların<br />

ibadete ve duaya önem vermelerini tavsiye etmiştir.<br />

Kendisi de ramazanın son on gününü ibadetle<br />

geçirerek manevi açıdan arınmaya örneklik etmiştir.<br />

Cebrail (a.s.), ramazanda her gün Hz. Peygamber’e gelir;<br />

o yıl nazil olan vahyi mukabele ederlerdi. Hz. Peygamber<br />

(s.a.s.) Cebrail’le (a.s.) buluştuğu zamanlarda<br />

esen rüzgârdan daha cömert olurdu. (Buhari, Savm, 7.)<br />

Allah Rasulü (s.a.s.), ramazan ayında günlük hayatını<br />

aksatmamaya çalışır; oruç günlerinde yapması<br />

gereken işleri varsa onları yerine getirirdi. Nitekim<br />

ramazanda birçok sefere çıktığı görülmektedir.<br />

Ramazan orucunun farz kılındığı yıl, Bedir seferine<br />

çıkmıştır.<br />

Ramazanda çıktığı seferlerden biri de Mekke’nin fethidir.<br />

Rasulüllah (s.a.s.) fetih yılında 10 Ramazan’da<br />

Medine’den yola çıktı. Yol güzergâhındaki Kedid’e<br />

ulaşıncaya kadar oruç tuttu. Ancak oradan itibaren<br />

yolda oruç tutmadı. Ashabın çoğu da onun gibi<br />

yaptı. (Buhari, Savm, 34.) Ebu Said el-Hudri, ashabın bir<br />

kısmının oruç tutmaya devam ettiğini, bir kısmının<br />

ise oruçlarını yediklerini, ancak düşmanla karşılaşma<br />

tehlikesi ortaya çıkınca Hz. Peygamber’in<br />

(s.a.s.) artık oruç tutmamalarını emrettiğini ifade<br />

eder. Sefer sırasında oruç tutan, tutmayanı kınamadığı<br />

gibi oruç tutmayan da tutanı kınamadı.<br />

Ramazanda Müslümanların önemli dayanışma<br />

ibadetlerinden biri fıtır sadakasıdır. Fıtır sadakası,<br />

Müslümanların nisap miktarını aşan mallarından<br />

zekât vermelerinin farz kılınmasından önce başlayan<br />

bir yükümlülüktü. Fıtır sadakası, küçük, büyük,<br />

kadın ya da erkek herkes için hurmadan, arpadan<br />

veya kuru üzümden bir sâ kadardı. Buğdaydan<br />

da iki avuçtu. Rasulüllah (s.a.s.), bayram gününden<br />

iki gün önce konuşma yapar, bayram namazı için<br />

mescide gelmeden önce fıtır sadakasının fakirlere<br />

verilmesini emreder ve “Onları, yani miskinleri,<br />

bugün aç dolaşmaktan müstağni kılın.” derdi.<br />

Rasulüllah (s.a.s.), bayram namazından dönünce fıtır<br />

sadakasını paylaştırırdı. (Darekutni, Sünen, c. 2, s.141.)<br />

Rasulüllah (s.a.s.), bayram namazını bayram günü<br />

hutbeden önce mescitte kılardı.<br />

Hz. Peygamber (s.a.s.), hem kendisi ramazan orucu<br />

dışında oruç tutar; hem de Müslümanlara oruç tutmalarını<br />

tavsiye ederdi. Şevval’de tutulan altı günlük<br />

oruç bunlardandır. Ancak Müslümanların birkaç<br />

gün devam eden sürekli oruç (visal orucu) tutmalarına<br />

izin vermemiştir. (Buhari, Savm, 48; Ebu Davud,<br />

Savm, 24.)<br />

Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Rasulüllah<br />

(s.a.s.) o kadar çok oruç tutardı ki, “Artık hep<br />

oruç tutacak.” denilirdi. Bazen de orucu öyle bırakırdı<br />

ki, “Artık hiç tutmayacak.” denilirdi. (Ebu Davud,<br />

Sünen, 2430.)<br />

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) tuttuğu oruç, İslam medeniyetinin<br />

insan yetiştirme hedefinde nefsi ve ruhu<br />

terbiye etmenin bir yöntemi olarak hayati bir role<br />

sahip olmuştur. Bu sebeple bedeni ibadetlerin ikincisi<br />

olarak İslam’ın şartları arasında yerini almıştır.<br />

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Yüce Allah’ın emrettiği<br />

diğer ibadetleri yerine getirmede azami<br />

gayret gösterdiği gibi oruç ibadetini yerine<br />

getirmede de çok hassas davranmış;<br />

farz orucun dışında da şükür<br />

ifadesi olarak nafile oruç tutmaya<br />

önem vermiştir. Böylece Müslümanların<br />

nefislerini terbiye hususunda<br />

ilahî iradenin gösterdiği<br />

bir yöntemi nasıl uygulayacaklarını<br />

kendi hayatında göstermiştir.<br />

diyanet aylık dergi • Temmuz 2014 • sayı 283 65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!