Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tarihten Sayfalar<br />
Prof. Dr. Adnan Demircan<br />
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi<br />
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Orucu<br />
Hz. Peygamber (s.a.s.), Mekke’deyken yılın belirli günlerinde oruç tutardı.<br />
Medine’ye hicretinden sonra ayda üç gün oruç tuttuğu ve bunu ashabına da<br />
tavsiye ettiği rivayet edilir. Bu sünnetin, Müslümanları ramazan orucu ibadetine<br />
hazırlama süreci olarak değerlendirilmesi mümkündür.<br />
Hem insan ruhunu, hem bedenini, hem de toplumu<br />
terbiye eden oruç ibadeti, Müslümanlara<br />
mahsus bir ibadet olmayıp diğer dinlerde<br />
ve Cahiliye Döneminde de bilinen bir ibadettir. Cahiliye<br />
Arapları, aşure orucu tutarlardı. Bundan başka<br />
“Mudar kabilesinin ayı” olarak da isimlendirilen<br />
haram aylardan, kameri takvimin yedinci ayı olan<br />
recep ayında putları ziyaret ederek oruç tutarlardı.<br />
Aşure orucu, muharrem ayının 10. gününde tutulurdu.<br />
Medine’deki Yahudiler de aşure orucu tutuyorlardı.<br />
Arapların aşure orucunu Yahudilerden almış<br />
olabilecekleri iddia edildiği gibi bu ibadeti, Hz. İbrahim<br />
ve Hz. İsmail döneminden kalan bir ibadet olarak<br />
sürdürmüş olabilecekleri de söylenmiştir.<br />
Ramazan orucu farz kılınmadan önce Hz. Peygamber<br />
Mekke’deyken aşure orucu tutuyordu.<br />
Medine’ye hicretten sonra da bu orucu tutmaya devam<br />
etmiş; ancak ramazan orucunun farz kılınmasından<br />
sonra Aşura günü oruç tutma hususunda<br />
Müslümanları serbest bırakmıştır. (Buhari, Savm, 69.)<br />
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Yahudilere benzememek<br />
için muharremin onuncu günü (aşure) ile birlikte<br />
dokuz ve on birinci gününde de oruç tutulmasını<br />
tavsiye etmiştir. (Buhari, Savm, 69.)<br />
Müşriklerde sükût (susma) orucu denen bir oruçtan<br />
da bahsedilir. Kişi, gün boyunca konuşmayacağına<br />
niyet ederek akşama kadar susmak suretiyle<br />
oruç tutardı. Benzer bir orucun Yahudilerde<br />
de olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Yüce Allah Hz.<br />
Meryem’e hitaben şöyle buyurmaktadır: “Ye, iç, gözün<br />
aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan,<br />
“Şüphesiz ben Rahman’a susmayı adadım. Bugün<br />
hiçbir insan ile konuşmayacağım” de.” (Meryem,<br />
19/26.) Bu oruç, İslam döneminde kaldırılmıştır. (Ebu<br />
Davud, Sünen, III, 293-294.)<br />
Ramazan orucu, Medine döneminde, hicretin 2. yılında<br />
(hicretten 18 ay sonra) şaban ayında farz kılınan<br />
bedeni bir ibadettir. Bu yıl, fıtır sadakası yükümlülüğü<br />
de getirilmiştir.<br />
Ramazan orucu, bir ay boyunca sabahtan akşama<br />
kadar süren uzun bir oruçtur. Cahiliye Döneminde<br />
Araplar ramazan ayı boyunca oruç tutmadıkları<br />
gibi Medine’de yaşayan Yahudiler de böyle bir<br />
oruç tutmuyorlardı. Bir insanın Allah’ın rızasını gözeterek<br />
bir ay boyunca imsakten güneşin batışına<br />
kadar disiplinli bir şekilde çeşitli nefsani arzulardan,<br />
yemeden ve içmeden uzak durması, önemli<br />
bir nefis terbiyesi yöntemidir. Orucun bireysel ve<br />
sosyal hayatta birçok faydası vardır.<br />
Ramazan ayının oruç ayı olarak seçilmesi, ilahî iradenin<br />
emirleri doğrultusunda gerçekleşmiştir. Ramazan<br />
orucu, kameri takvime göre tutulduğu için,<br />
bir insan hayatında iki ya da üç kez güneş yılının<br />
bütün günlerine denk gelecek şekilde oruç tutmuş<br />
olmaktadır. Öte yandan güneş yılına göre tutulmadığı<br />
ve zamanı değiştiği için yazdan kışa her koşulda<br />
yerine getirilen bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim, bu<br />
ay içinde bulunan, Kur’an’ın bin aydan hayırlı olarak<br />
nitelendirdiği Kadir Gecesi’nde inmiştir.<br />
Hz. Peygamber (s.a.s.), Mekke’deyken yılın belirli<br />
günlerinde oruç tutardı. Medine’ye hicretinden<br />
sonra ayda üç gün oruç tuttuğu ve bunu ashabına<br />
da tavsiye ettiği rivayet edilir. Bu sünnetin, Müslümanları<br />
ramazan orucu ibadetine hazırlama süreci<br />
olarak değerlendirilmesi mümkündür.<br />
Kur’an-ı Kerim’de orucun geçmişte yaşayan kavimlere<br />
de, Müslümanlara da farz kılındığı açıkça ifade<br />
edilir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten<br />
sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı<br />
gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183-185.)<br />
64<br />
diyanet aylık dergi • Temmuz 2014 • sayı 283