UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş
UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş
UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Devrimci ‹flçi<br />
Hareketi<br />
Bize kazandıracak<br />
kararlığımızdır<br />
Ülkemizin dört bir yanında işçi direnişleri sürüyor. İşten<br />
atılan, haksızlığa uğrayan işçiler direnişi seçiyor. Kimisi sendika<br />
istediği için işten atılmış örgütlü olmanın mücadelesini<br />
veriyor, kimisi çeşitli nedenlerle haksızlığa uğramış, kimisi<br />
ücretini alamamış hakkı için direniyor. İrili ufaklı birçok<br />
direniş çeşitli nedenlerden dolayı sürüyor. Sömürü düzeni<br />
devam ettikçe kimsenin kuşkusu olmasın bu direnişler<br />
sürecek.<br />
İşçilerin, emekçilerin haksızlıklar karşısında son süreçte<br />
artan tepkilerinde, hiç kuşkusuz Ankara’da 78 gün süren<br />
Tekel direnişinin etkisi büyüktür. Tekel işçilerinin Ankara’da<br />
78 gün süren direnişleri kitleselliği, militanlığı, fedakarlığı,<br />
işçilerin birliğini sağlaması yanlarıyla işçilere emekçilere örnek<br />
bir direniş olmuştur. Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde temizlik<br />
işçisi olarak çalışırken sendikal faaliyetlerinden dolayı<br />
işten atılan ve 118 günlük direnişiyle tekrar işini kazanan<br />
Türkan Albayrak direnişe başlamasında Tekel işçilerinin<br />
direnişinden etkilendiğini birçok sefer ifade etmiştir. Fakat<br />
Ankara’da 78 gün süren tekel direnişine 4-C’ye karşı verilen<br />
mücadelenin geldiği noktadan baktığımızda bir sonuç<br />
alınamadığını görürüz. Bunun birçok nedeni vardır tartışılması<br />
gereken ama bu direniş sorunun kesinlikle sayı meselesi<br />
olmadığını, kazanmanın yolunun sayıdan değil kararlılıktan<br />
geçtiğini öğretmesi yanıyla önemli bir ders vermiştir.<br />
Bu ders bugün süren ve yarın başlayabilecek direnişler açısından<br />
öğretici bir örnek olmalıdır.<br />
Evet biz direnişe başlayan tek kişide olabiliriz. Ya da sayımız<br />
bir elin parmaklarınıda geçmiyor olabilir. Hatta binlercemiz<br />
aynı durumda olmamıza rağmen içimizden direnişi<br />
tercih eden çok sınırlı bir katılımda olabilir. İşte bu noktada<br />
haklı ve meşru olmanın bilinciyle aylarca, yıllarca direnebilmeyi<br />
göze almaktır kararlılık. Bu kararlılıktır bize kazandıracak<br />
olan.<br />
"Kayayı delen suyun şiddeti değil, sürekliliğidir" denir.<br />
Tamda ifade etmek istediğimiz budur.<br />
Devrimci İşçi Hareketi olarak ülkemiz tarihine sabırla,<br />
kararlılıkla örülen işçi direnişleri yaratma sorumluluğuyla hareket<br />
ediyoruz. Biliyoruz ki bu mücadelelerle, direnişlerle yarını<br />
kuracağız. İşte bu noktada kararlılığımız bizim en büyük<br />
silahlarımızdan biridir diyoruz.<br />
Kamu Emekçileri Cephesi<br />
KESK ÜYELERİ VE TÜM KAMU EMEKÇİLERİNE<br />
KESK’te yaşandığı iddia edilen taciz olayı basında ve<br />
KESK’e bağlı sendikalarda bir süredir tartışılmaktadır. KESK<br />
Genel Sekreteri hakkındaki bu iddia ilk olarak 5 Ekim 2010<br />
tarihinde Demokratik Emek Platformu tarafından MYK toplantısında<br />
gündeme getirilmiştir. Aynı gün aynı toplantıda taciz<br />
iddiasında bulunan çalışanın da dilekçesi MYK’ya iletilmiştir.<br />
Kamu Emekçileri Cephesi olarak bizim de taciz iddiasından<br />
ve sonrasındaki gelişmelerden 5 Ekim’deki bu toplantıda<br />
haberimiz olmuştur. Olaydan KESK Genel Başkan’ının<br />
14 Haziran’dan bu yana haberdar olduğu aynı toplantıda<br />
taraflarca ifade edilmiştir. İddianın sahibi KESK çalışanı<br />
ilk olarak konuyu KESK Genel Başkan’ı Sami Evren’e<br />
iletmiş, Sami Evren de bu iddia üzerine konuyu KESK Genel<br />
Sekreteri’nin temsilcisi olduğu Demokratik Emek Platformu’na<br />
götürmüştür. 5 Ekim’deki MYK toplantısında Demokratik<br />
Emek Platformu, grup olarak yaptıkları araştırmanın<br />
sonucunda iddianın gerçek olmadığını açıklamıştır.<br />
Bizler örgütlülüğe inanan bir anlayışın savunucusu olarak<br />
Demokratik Emek Platformu’nun açıklamasını esas alıp<br />
KESK bünyesinde ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek görmedik.<br />
Demokratik Emek Platformu’nun araştırması farklı<br />
bir kanıt ortaya çıkıncaya kadar örgütlü düşünen herkes için<br />
geçerli ve yeterli olmalıdır.<br />
Ancak bu durum bir süre sonra çeşitli gruplar tarafından<br />
farklı amaçlar için kullanılan bir soruna dönüştü. Tüm KESK<br />
yönetimi istifaya çağrıldı. Biz Kamu Emekçileri Cephesi olarak,<br />
bu istifa çağrısını yanlış ve yersiz bulduk. Bu anlamda da<br />
KESK yönetiminde yer alan arkadaşımız istifa etmedi.<br />
Bu tartışmalar içinde önce KESK Genel Başkanı'nın, ardından<br />
Emirali Şimşek ve bazı yönetim kurulu üyelerinin istifası<br />
gündeme geldi. Emirali<br />
Şimşek ve Songül Morsümbül<br />
MYK’daki görevlerinden çekildiler<br />
ve MYK’da 8 Ocak 2010 tarihi<br />
için Olağanüstü Genel Kurul<br />
kararı alındı. Bu karara da katılmıyoruz.<br />
Demokratik kitle örgütlerinde zaman zaman benzer sorunlar<br />
yaşanabilmektedir. Ancak sorunların çözüm yöntemi<br />
şu ya da bu iddiayla ilgili soruşturma ve araştırma yapma biçimi<br />
birbirinin açıklarını arayıp bunların üzerinden politika<br />
üretmek olamaz. Kimse emekçilerin hakları ve özgürlükleri<br />
için kurulan bir örgütü felç edecek bu yöntemleri örgüte<br />
hâkim kılamaz. Sözü geçen taraflarca uygulanmaya çalışılan<br />
bu yöntem tüm ilerici, devrimci, demokratik kitle örgütlenmelerini<br />
provokasyonlara, komplolara açık hale getiren<br />
bir anlayışın ürünüdür.<br />
Kamu Emekçileri Cephesi olarak; konudan haberdar olduğumuz<br />
tarihten bu yana örgütlülüğü esas alan, örgütlülüğü<br />
savunan ve sorunların çözümünü örgütlü tavırda gören bir<br />
tutum aldık. İlerici, demokrat, devrimci olduğunu iddia edenlerin<br />
yaşayacakları sorunların çözümünde kendi aralarındaki<br />
hukuku işletmeleri örgütlü olmanın bir gereğidir. Bunun dışındaki<br />
çözümler örgüte zarar veren, mücadeleyi zayıflatan,<br />
düşmanı güçlendiren, düzen içi çözümlerdir.<br />
Eğer KESK içinde yer alan bazı grupların daha düzen içi<br />
sendikalar yaratma hesapları varsa ve bunun için kimi iddiaları<br />
bahane ediyorlarsa bu yapılanlar KESK tarihine, yüz binlerce<br />
kamu emekçisinin 1990’ların başından bu yana sürdürdüğü<br />
mücadeleye saygısızlıktır.<br />
KESK, bizim 1990’lardan beri verdiğimiz onurlu mücadelenin<br />
sonucudur. Kimse onu grupçu, rekabetçi ya da düzen<br />
içileştirme hesaplarına kurban edemez.<br />
6 ARALIK 2010<br />
Say›: 247<br />
Yürüyüfl<br />
19 Aral›k<br />
2010<br />
<strong>UMUT</strong> <strong>DÜZEN</strong> <strong>SOLUNDA</strong> <strong>DEĞİL</strong> <strong>DEVRİMCİLERDEDİR</strong><br />
17