27.10.2014 Views

UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş

UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş

UMUT DÜZEN SOLUNDA DEĞİL DEVRİMCİLERDEDİR - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eylemde yozlaşma<br />

Geçen hafta gündemin bir kaç<br />

gün boyunca en önemli(!) tartışma konularından<br />

biri “yumurtalı eylem”di.<br />

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />

Fakültesi’nde düzenlenen “Türkiye’de<br />

Anayasa” konulu sempozyuma<br />

katılan CHP Genel Sekreteri Süheyl<br />

Batum konuşturulmazken, aynı sempozyuma<br />

katılmak üzere gelen AKP<br />

milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu<br />

Başkanı Burhan Kuzu yumurta<br />

atılarak protesto edildi.<br />

Buraya kadar herşey sıradan bir<br />

protestonun ötesinde değildi. Ancak<br />

bu protestolar sırasında bazı televizyon<br />

kanalları canlı yayına geçtiler, ilk<br />

kez bir “yumurtalı protesto” eylemi<br />

televizyon ekranlarından uzun süreli<br />

bir naklen yayın biçiminde veriliyor<br />

olmalıydı. Ardından “yumurta”<br />

merkezli yaygın bir tartışma başladıldı.<br />

“Yumurta atmak şiddet mi değil<br />

mi?” diye tartışmanın boyutları genişletildi.<br />

Bu eylemler Avrupa’dan<br />

çalınmıştır<br />

Yumurta, pasta, boya atma biçiminde<br />

gerçekleştirilen protesto eylemleri,<br />

Avrupa burjuva demokrasisinin<br />

vitrinlik eylemleridir. Avrupa sivil<br />

toplumculuğu veya “muhalif” olmayı<br />

sadece protesto etmekle sınırlayan<br />

anlayışlar da bu biçimleri kabul<br />

etmişlerdir; bunun sonucunda yumurta,<br />

pasta atma eylemleri, yıllardır<br />

Avrupa’nın en temel muhalefet ve eylem<br />

biçimlerinden biridir. Yumurta,<br />

pasta atma, bir anlayışın simgesi olarak<br />

anılmaktadır burada; değilse bu<br />

Dört milyarın yoksul, bir<br />

milyarın aç bırakılması, günde<br />

24 bin kişinin açlıktan öldürülmesi,<br />

göbek havasıyla protesto<br />

edilemez. Yapılan eylemlerde<br />

tam bir apolitikleştirme<br />

vardır.<br />

anlayış, “soyunmak”tan, elini<br />

yüzünü boyamaya, yerleri süpürmekten<br />

saç kesmeye düdük<br />

çalmaya kadar çok çeşitli biçimler<br />

de üretmiştir kendi içinde.<br />

Bu biçimlerin hemen hepsinin<br />

ortak özelliği, sulandırılmış,<br />

bireyselleştirilmiş, militanlıktan<br />

ve sınıfsallıktan<br />

uzaklaştırılmış, düzenin kabul<br />

edebileceği sınırlar içine çekilmiş<br />

eylemler olmalarıdır.<br />

Sadece potestoculukla yetinen<br />

bir eylem anlayışıdır.<br />

Bunun görünürde bir “örgütlülük”<br />

içinde yapılıyor olmasının bir anlamı<br />

yoktur. Burjuvazinin icazetinde, burjuvazinin<br />

kabul edebileceği sınırlar<br />

içinde bir muhalefet anlayışıdır.<br />

Temelinde devrimcilik değil düzeniçilik<br />

vardır. Emperyalizmi ve<br />

oligarşiye seçilen bu eylem çizgisiyle<br />

“zararsız” olunduğu güvencesini<br />

verme vardır.<br />

Ülkemizde de bu tür eylemler, soldaki<br />

reformistleşmeye, düzeniçileşmeye<br />

bağlı olarak ortaya çıkmıştır.<br />

1996’da bir grup ÖDP’li genç kızın<br />

Ankara Güven Park’ta “soyunarak”<br />

yaptıkları eylem, denilebilir ki,<br />

reformizmin bu yozlaşmış eylem biçimini<br />

benimsemesinde dönüm noktalarından<br />

biridir. Onu yaptıktan sonra,<br />

elbette, artık hiçbir şey yoz gelmeyecek,<br />

hiçbir şey “aşırı” görünmeyecektir.<br />

Yumurtalar, faşizmin<br />

demokrasicilik oyununun<br />

vitrininde süstür!<br />

Her eylemin bir amacı, bir hedefi<br />

vardır. Eylem, sloganıyla, biçimiyle,<br />

kitlelere birşey anlatır. Bilinçlendirir.<br />

Örgütler... Kitlelerin mücadeleye<br />

çekilmesine hizmet eder.<br />

Peki bu eylem tarzı, kitlelerin<br />

ekonomik demokratik mücadelesinin<br />

geliştirilmesine ne kadar hizmet ediyor?<br />

Kitleleri bilinçlendirmeye ne<br />

kadar hizmet ediyor?<br />

“Kolektif yumurta şenliğine hoş<br />

geldiniz”<br />

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />

Fakültesi’ndeki eylemin pankartında<br />

bu slogan yazılıydı. Bu slogan<br />

kime ne anlatıyor şimdi?<br />

Bu eylemi yapanların tek tek kişiler<br />

olarak kendilerini “muhalif” bir<br />

konumda görüyor, “muhalif” bir eylem<br />

yapıyor olmaları, eylemin niteliğini<br />

değiştirmiyor.<br />

Bu eylemler gençliğin mücadelesine<br />

ne katıyor? Hiçbir şey. Tam tersine<br />

bu tür eylemler gençliğin dinamizmini,<br />

taleplerini sulandıran, yozlaştıran,<br />

düzen içine çeken bir işlev<br />

görmektedir. Faşizm koşullarında<br />

haklar ve özgürlükler mücadelesi<br />

büyük bedellerle yürütülüyor. Düzen,<br />

bu tür eylemlere verdiği icazetle, faşist<br />

yüzünü gizliyor, bu eylemleri yapanlar<br />

da, faşizmi meşrulaştırıyor.<br />

Ne anlatılmak isteniyor yumurta<br />

atarak? Egemenlere duyulan öfke<br />

mi? Hayır. Bu, kitlelerin öfkesinin düzeniçi<br />

sınırlara çekilmesidir.<br />

Bakın bir örnek: Bo ğa zi çi Üni ver -<br />

si te si’nde emperyalistler tarafından<br />

dü zen le nen “5. Eko no mi Zir ve si”nde<br />

bu kesimlerin attığı slogan şuydu:<br />

“Sermaye pabucu yarım, çık dı şa rı<br />

oynayalım.” Zirveden çıkan te kel le -<br />

rin tem sil ci le ri ise aynı öğrenciler tarafından<br />

“göbek havası” eş li ğin de al -<br />

Say›: 247<br />

Yürüyüfl<br />

19 Aral›k<br />

2010<br />

<strong>UMUT</strong> <strong>DÜZEN</strong> <strong>SOLUNDA</strong> <strong>DEĞİL</strong> <strong>DEVRİMCİLERDEDİR</strong><br />

43

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!