Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sizin Düzeninize Bizim<br />
Kafalarımız Uymayacak<br />
Sayı: 294<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
13 Kasım<br />
2011<br />
“Düzene Uygun Kafalar Nasıl<br />
Oluşturulur” adlı kitabın 10. bölümünde<br />
İngiltere sömürücülerinin tarihinden<br />
bir bölüm aktarılıyor. 1970<br />
yılında İngiltere (diğer adıyla Büyük<br />
Britanya) televizyonunda İngiltere<br />
kraliçesiyle ilgili yayınlanan haberi kitabın<br />
yazarı şöyle anlatıyor:<br />
"3 Aralık 1970 Perşembe günü, akşam<br />
saat 18.40'ta ikinci televizyon kanalı<br />
'Taçlı Başlar, Büyük Britanya<br />
Kraliçesi ll. Elisabeth-Geleneklerle yaşamak'<br />
adlı bir program yayınlandı.<br />
Ekranda, nöbetçi askerlerin kraliçe<br />
önünde yaptıkları soytarılıklar gösterilirken,<br />
spiker: 'Kraliçe Elisabeth en<br />
zengini olmasa bile, dünyanın en<br />
zengin kadınlarından biridir... 50 yarış<br />
atı barındıran ahırı var... Güzel hayvanlar,<br />
hepsi aynı boy ve aynı renkte..<br />
Her yıl atların eğitimine 55 milyon<br />
mark harcar' diyordu. Spiker,<br />
parası olmayan insanlardan 'sıradan<br />
ölümlü' diye bahsederken gırgır geçmiyordu.<br />
Bu metinden sonra Hyde-<br />
Park kısaca tanıtılıyordu:<br />
'Hyde-Park'ta Krallığa sataşmadan<br />
herkes istediğini yapabilir ve söyleyebilir.'..."(E.<br />
A Rauter, Düzene Uygun<br />
Kafalar, syf 43)<br />
Sene 2011... Bu defa İngiliz antropolog<br />
Brain Hoey "Köpeklerin<br />
Önünde Değil" adlı bir kitap yayınlayarak<br />
kraliyet ailesinin, Buckingham<br />
Sarayı'ndaki yaşantısının ayrıntılarını<br />
aktarıyor:<br />
"- Saraydaki hizmetçiler asla köpeklerin<br />
önünde konuşmuyor. Çünkü<br />
köpekler koridorda görüldüğü anda<br />
kraliçenin de ardından belireceği<br />
kesin! Ancak çalışanların çoğu kraliçenin<br />
köpeklerinden hoşlanmıyor.<br />
Zira hayvanların tuvalet eğitimleri<br />
tam değil. Elinde sürekli poşet ve sodayla<br />
gezen bir temizlik ekibi bulunuyor."<br />
Antropolog Hoey'in kitabından<br />
aktarmaya devam ediyoruz:<br />
"Prens Charles ve eşi Camilla ile<br />
133 yardımcı ilgileniyor. Bunlardan<br />
bazılarının tek işi kıyafet seçmek.<br />
Ayakkabıcısı her biri 800 Sterlin değerindeki<br />
el yapımı Lobb of St James<br />
ayakkabılarını (50 çift) her gün cilalıyor.<br />
Charles’ın iç çamaşırları çıkarıldığı<br />
anda elde yıkanıyor. Çiftin<br />
giydiği hiçbir şey asla çamaşır makinesine<br />
atılmıyor. Mendillerin ise<br />
kuru temizlemeciye gitmesi bile yasak<br />
çünkü her seferinde çalınıyor. Prensin<br />
her biri 3 bin Sterlin değerinde 60<br />
takım elbisesi, 200 adet 350 sterlin değerinde<br />
gömleği var. Bir kahyanın tek<br />
işi Charles’ın ayakkabı bağcıklarını<br />
ütülemek."<br />
Üzerine elbise bile seçemeyen,<br />
başkasının seçtiği elbiseyi giyemeyecek<br />
kadar eli kolu kalkmaz bu asalakları<br />
yediren, onları giydiren, doyuran,<br />
kirlerini paklayan kimdir<br />
Onların bağcıklarına varan kadar<br />
ütüleyen ama kendisi ütüsüz gezen, aç<br />
açıkta gezen, dilenci gibi kendisine verilen<br />
sadakayla yetinen hatta buna sevinen<br />
bu ekmeksiz kalabalık kimi sırtında<br />
taşıyor<br />
Ve kitaptan son bir aktarma daha<br />
verelim, "Saray yemeklerinde patatesler<br />
önceden cetvelle ölçülerek servis<br />
ediliyor." (Milliyet, 4 Kasım 2011)<br />
Saray mutfağında ölçülü patatesleri<br />
eken, biçen, patatesleri ölçen,<br />
ölçülü patatesleri yemek haline getiren,<br />
onu bu asalakların önüne servis<br />
eden, sonra da onların bulaşığını yıkayan<br />
eller kimin elleri<br />
Bütün bunları kralın oğlu, kızı, torunu<br />
torbası mı yapıyor<br />
Yoksa o göze gelmeyen, her yerde<br />
olan ama hiçbir yerde görünmeyen<br />
açlar ordusu mu<br />
Prens ve prenses ile 133 "hizmetkar";<br />
"ayak takımından" 133 kişi<br />
aynı mekanda ama ayrı dünyalarda<br />
yaşarlar. İki ayrı dünyada... Asla uzlaşmayacak<br />
olan, biri var olduğu sürece<br />
diğerine hayat hakkı tanımayacak<br />
olan iki ayrı dünyada... İkisinin de<br />
bir arada yaşabileceğini savunan,<br />
olabileceğini düşünen bu durumu kabul<br />
görendir.<br />
Bu durumu İngiltere'ye, kraliyet ailesine<br />
özgü bir durum gibi gören yanılır.<br />
Çok yakından, çok yakın bir zamandan<br />
ama çok bildik bir örnek... Bizim<br />
örneğimiz:<br />
“Türkiye Taş Kömürü Kurumu'nda<br />
çalışan maden işçileri, kömür<br />
yardımı alamadıkları için protesto eylemi<br />
yaptı." (Hürriyet, 4 Kasım 2011,<br />
Yılmaz Özdil')<br />
Yerin yedi kat altına in, her inişinde<br />
ölümle buluş ve yeryüzünü bir<br />
daha göremeyeceğini bil; oğlunu, kızını,<br />
eşini, dostunu, anneni-babanı sarıp<br />
sarmalayamayacağını bile bile her<br />
gün o cehenneme gir, ciğerlerini o karanlıkta<br />
bırak da onun karşılığında üç<br />
kuruş ya al ya da alama...<br />
Ve...ISINAMA...ÇIKARDIĞIN<br />
KÖMÜRDEN HAK İDDİA ETME!<br />
Sömürü ha İngiltere'nin saraylarında<br />
olmuş ha burnumuzun dibindeki<br />
maden ocaklarında... Ha İngiliz asalaklarını<br />
İngiltere'deki ayaktakımı<br />
giydirip yedirmiş ha Karamehmetler'in,<br />
Koçlar'ı...<br />
Sömürenler de aynı sömürülenler<br />
de... Her nerede olurlarsa olsunlar onlara<br />
karşı öfke ve kinimiz de!...<br />
Trakya Halk Komitesi<br />
Ergene’ye Sahip Çıkıyor<br />
Trakya Halk Komitesi’nin,<br />
yürüttüğü “Ergene Trakyadır! Emperyalizmin<br />
Çöplüğü Değildir!”<br />
kampanyası kapsamında 1 ve 2<br />
Kasım günlerinde Tekirdağ Çınarlı<br />
Mahallesi’ndeki kahveler gezildi.<br />
100 adet bildiri dağıtılırken;<br />
13 tane de afiş asıldı. Ergene’nin temiz<br />
halini hatırlayan mahalleliler,<br />
o dönemde nehirden balık tutulup,<br />
suyunun içildiğini anlattılar. Komite<br />
üyeleri, tekrar geleceklerini<br />
belirterek mahalleden ayrıldılar.<br />
16