You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sayı: 294<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
13 Kasım<br />
2011<br />
şirket çalışanları, denetim süreci sonunda<br />
ise, müfettişler ilden ayrılırken,<br />
sarı zarfla para verildiğini öne sürdüler.<br />
Şirket çalışanları, sarı zarfın içinde<br />
ne kadar para olduğunu bilmediklerini<br />
anlatırken, rüşvet ajandasında ise<br />
müfettişlere 15 bin lira verildiğine<br />
ilişkin notun bulunduğu öğrenildi."<br />
Kısacası iktidarın boylu boyunca<br />
içinde yer aldığı bir düzendir binaların<br />
çürük olmasının nedeni.<br />
Ve böyle olduğu içindir ki Ağaoğlu<br />
da, Çelik de hala dışarıdadır ve itiraf<br />
etmelerine rağmen yakalarına yapışan<br />
tek bir kişi yoktur. İzmir'de vb. yapılan<br />
bazı bürokratları içine alan operasyonla<br />
sözde temizlik yapılmakta,<br />
içlerindeki "çürükler" ayıklanmaktadır.<br />
Ancak halk için çürük binalar yapanlar<br />
bakanlık koltuklarında oturmaya<br />
devam etmektedir.<br />
Her türlü hırsızlığı yapıp, çalıp<br />
çırptıkları malzemelerle binalar konduran<br />
ve bunlardan yüksek karlar sağlayan<br />
ve dahası bu binalar yüzünden<br />
depremlerde insanlarımızın ölmesine<br />
sebep olanların hepsi dışarıda ellerini<br />
kollarını sallayarak dolaşmakta ve<br />
tüm pervasızlıklarıyla suçlarını alay<br />
edercesine ortaya koymaktadırlar.<br />
Yıkanın deprem olmadığı; işte<br />
Faruk Çelik gibi, Ali Ağaoğlu gibi müteahhitler<br />
ve onları destekleyen, bakanlık<br />
koltuklarına oturtarak takdir<br />
edenler olduğu bir kez daha tüm çıplaklığıyla<br />
ortaya çıkmaktadır. Gerçek<br />
katiller işte bunlardır. Bunları tanımalı<br />
ve bunların yakasına yapışılmalıdır.<br />
Ancak bunu yapan yoktur. Hiçbir<br />
devlet yetkilisinden şu ana kadar ne<br />
Ağaoğlu’na ilişkin ne de Faruk Çelik’e<br />
ilişkin tek bir söz duymadık. Bu<br />
kadar pervasızca açıklamayı yapan<br />
Faruk Çelik hala bakanlık koltuğunda<br />
oturmaya devam etmektedir.<br />
Oturmaktadır, çünkü bunların yaptıkları<br />
açıklamaların bir yanı kendi<br />
yaptıklarını meşrulaştırmak ve bunu dönem<br />
ve koşullara bağlamak iken diğer<br />
yanı ise yeni yıkımların önünü açmaktır.<br />
“İşte bakın bu kadar bina çürük yapılmış.<br />
O zaman mutlaka bunlar yıkılmalıdır”<br />
yaygaralarını güçlendirmektir.<br />
Bunlar öyle acımasız katillerdir ki,<br />
hem yıkılacak yerleri yapıp insanların<br />
içinde ölmelerine neden olurlar ve<br />
hem de yaptıklarını bu şekilde anlatarak<br />
insanların başlarına evlerini<br />
yıkmanın yolunu açarak kendilerine<br />
yeni rant alanları açmaya çalışırlar.<br />
Ve bunlar öyle katillerdir ki, şu ana<br />
kadar hangi binaları çürük yaptıklarını,<br />
bunları kime sattıklarını dahi<br />
açıklamamışlardır ve kimse de bunları<br />
sormamaktadır. Madem yaptın ve<br />
sattın bu binaları, o zaman yarın olacak<br />
bir depremde buralardaki insanların<br />
öleceği de şimdiden bellidir. O<br />
zaman tez elden önlem alınsın ve insanlar<br />
ölümden kurtulsun diye de kılını<br />
kıpırdatmamaktadırlar.<br />
AKP, halka saldırıya gelince hiçbir<br />
sınır tanımaz. Başbakan kimsenin<br />
gözünün yaşına bakmadan kaçak evleri<br />
yıkacağız diye nutuk çeker, ama<br />
kendi bakanı çürük yapı yapanların<br />
başında gelir, ona sesi çıkmaz. Bu ne<br />
yalancılık bu ne riyakarlıktır.<br />
İşte bu yalancıların ve riyakarların<br />
yönettiği bir ülkede yaşıyoruz. Ve<br />
bunlar yarın bizim tek göz kondumuzu<br />
yıkmaya gelecek olanlardır.<br />
Ve bunlar bizleri çürük binalara mahkum<br />
edenlerdir.<br />
Ve bunlar depremlerde doğru dürüst<br />
yardım toplamayan, yardımları bile<br />
şova dönüştürüp insanların acılarını paraya<br />
dönüştürmeye çalışanlardır.<br />
Ve bunlar öyle ahlaksızdırlar ki,<br />
topladıkları yardımları gerçekten muhtaç<br />
olanlara vermeyip tekellere peşkeş<br />
çeken ve onların kasalarını doldurmak<br />
için kullananlardır. Bunu 1999 depreminde<br />
yaptıkları gibi son Van depreminde<br />
de yapacakları daha şimdiden<br />
bellidir. Zira toplanan onca paranın büyük<br />
bir kısmı depremzedelere ulaşmamış<br />
ve halkın hala en basit çadır ihtiyacı<br />
dahi giderilmemiştir.<br />
Halka Yine Halk Yardım<br />
Etmiştir, Edecektir!<br />
Halka gerçek anlamda yardım<br />
edenler yine halk olmuştur. Elinde<br />
avucunda ne var ne yoksa sunmuş ve<br />
bir an önce depremzedelere ulaştırmaya<br />
çalışmıştır. Ancak bunlar dahi devlet tarafından<br />
Van'a girişte engellenmiş, el<br />
konulmuş ve halka dağıtılmayıp depolarda<br />
beklemeye alınmıştır. Bu durumu<br />
gören halk da kendi olanaklarıyla<br />
bu tür engellemeleri aşarak Van halkına<br />
yardımları ulaştırma çabası içinde olmuş<br />
ve ulaştırmıştır.<br />
Yaşanan son deprem ve yardımlarda<br />
ortaya çıkan durum gerçekte<br />
devletin, iktidarın nasıl kof ve çürümüş<br />
olduğunu da gözler önüne sermiştir.<br />
Halkın kendi sorunlarını kendisinin<br />
çözmesi yönündeki çabası da<br />
devletle halkın arasındaki uçurumun<br />
derinliğini göstermektedir.<br />
İşte leş kargalarının yönettiği bu<br />
düzenin yıkılıp yerine halk için halktan<br />
yana bir düzenin, halkın kendi iktidarının<br />
kurulmasının ne kadar gerekli<br />
olduğunu ortaya çıkaran bir<br />
tablodur depremde yaşanan gerçekler.<br />
Acılarımızı dahi kendi karlarına<br />
malzeme yapanların düzenini yıkıp<br />
halkın iktidarını kurmadığımız sürece<br />
yıkımlarda ölen de, evsiz barksız bırakılma<br />
pahasına evleri başlarına yıkılan<br />
da hep biz olacağız, halk olacaktır.<br />
AKP, bir hasta tutsağı daha katletti<br />
Hapishanelerde siroz, tüberküloz ve kanser hastalığına yakalanan Latif<br />
Badur, 7 Kasım’da Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde<br />
yaşamını yitirdi. Tüm girişimlerine rağmen tahliye edilmediğini<br />
söyleyen Ramazan Bodur, “Babam ölüme terk edildi” sözleriyle tepki gösterdi.<br />
Ramazan Bodur “son zamanlarını ailesinin yanında geçirmesi için yapılan<br />
başvuruların cevapsız kaldığını söyledi. Balcalı Hastanesi’nden<br />
Adalet Bakanlığı’na gönderilen raporda, “Hasta yüzde 90 yaşam fonksiyonlarını<br />
kaybetmiştir. Bu koşullar altında cezaevi koşullarında yaşamını<br />
sürdürmesi mümkün olmamakla birlikte bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir,<br />
denilmişti. Ancak buna rağmen tahilye edilmeyerek bir kişi<br />
daha katledildi.<br />
8