07.06.2015 Views

30445f9962a3c6046225e85e15e9e288

30445f9962a3c6046225e85e15e9e288

30445f9962a3c6046225e85e15e9e288

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aporlar yazacağını söyleyerek bizi tehdit ediyordu. Öteki satıcılarla da<br />

bozuşmuştuk. Ülkenin bu ıssız köşesinde birkaç kişiden ibaret küçük<br />

topluluğumuzda huzur içinde yaşamayı beceremiyorduk.<br />

içimin yorulduğunu hissediyordum. Her geceyarısı yarım kalan uykular, tren<br />

düdükleri, anlayışsız ve cahil ya da rahat ve kendini beğenmiş bir müşteri<br />

kalabalığına yeni hikâyeler bulma zorunluluğu, hastalığı gittikçe ağırlaşan genç<br />

Yahudi ve gittikçe huysuzlaşan istasyon şefimiz... Hangi tarafa yetişeceğimi<br />

bilemiyordum. Sevgilim de yorgun ve bezgindi; onun da hikâyelerine yardım<br />

etmek zorundaydım.<br />

Düşüncemin bulandığını seziyordum. İstasyon dışındaki dünya ile ilişkilerim de<br />

gittikçe zayıflıyordu. Günlerin nasıl geçtiğini izleyemiyordum artık. Hikâyelerim<br />

için güncel olaylar bulmakta, insanları ve maceraları birbirine bağlamakta eski<br />

becerim kalmamıştı. Önemli olayları bile öğrenemiyordum çoğu zaman. Evet bazı<br />

olayları biliyordum: Savaş bitmişti. Cephelerden akın akın dönen askerler<br />

geçiyordu trenler dolusu. Onlardan kırık dökük bilgiler toplayarak savaş hikâyeleri<br />

yazdım bir süre. Bu arada birçok şeyi hatırlayamıyordum: Savaş bizim ülkede mi<br />

geçmişti? Yoksa uzak çöllerde mi savaşılmıştı? Topraklarımız genişlemiş miydi,<br />

daralmış mıydı? Genç Yahudi bitkin gülümsemesiyle karşılık veriyordu bana:<br />

Bizim istasyon hep aynı yerde kaldığına göre, bunların önemi var mıydı? Top<br />

sesleri duymadığımıza göre, savaş hiçbir zaman bizim istasyona yaklaşmamıştı.<br />

Sonra, hikâyelerime asık suratla göz gezdiren yataklı vagon yolcularının<br />

yüzlerinden savaş biteli çok olduğunu anladım. Bir yolcu da şehir isimlerinde<br />

önemli yanlışlıklar yapmaya başladığımı söyledi bir gün. Yöneticilerimizin<br />

adlarını da birbirine karıştırıyor ya da unutuyordum. Öyle ya yıllardır insan adlarını<br />

hiç yüksek sesle söylememiştim. İstasyon topluluğumuzda yıllardır birbirimize<br />

seslenmiyorduk. Böyle bir gereği hiç duymamıştık. İstasyonun adı bile, sadece yan<br />

duvara, badananın üstüne yazıldığı için silinip gitmişti, unutulmuştu. Gereğinde<br />

kelimeleri aramak için bir sözlüğümüz bile yoktu. Her gün yazmak zorunda<br />

olduğum hikâyelerin dışında kalan kelimeleri hatırladığımdan da kuşkuluydum.<br />

Yiyecek satıcılarıyla konuşmuyorduk. İstasyon şefi de aksiliğini artık yalnızca<br />

hareketleriyle ifade eder olmuştu. Genç Yahudi artık konuşamayacak kadar<br />

hastaydı, istediklerini başıyla işaret ederek belirtiyordu. Genç kadınla sessizce sevişiyorduk.<br />

Bu duruma kısa sürede alıştım.<br />

Aslında geçen sürelerin kısalığı hakkında kesin bir yargıya da yaramıyordum.<br />

Alışmaktan başka çarem yoktu bu duruma. Artık çok genç değildim. Hikâye<br />

yazmaktan başka bir iş de bilmiyordum. Artık büyük şehire gidemez, kendime yeni<br />

193

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!