11.07.2015 Views

HASAN SELİM GÖNEN'İN KATİLİNİ İSTİYORUZ! - Yürüyüş

HASAN SELİM GÖNEN'İN KATİLİNİ İSTİYORUZ! - Yürüyüş

HASAN SELİM GÖNEN'İN KATİLİNİ İSTİYORUZ! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Libya’da Amerikan Elçiliği Basıldı4 Amerikan Ajanı Cezalandırıldı!Mesele, Müslümanlara Hakaret İçeren FilmMeselesi Değil,Halkların Emperyalizme Olan Öfkesidir!www.yuruyus.comwww.yuruyus.comHaftalık Dergi / Sayı: 33123 Eylül 2012Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)info@yuruyus.comHasan Selim Gönen’in Katilini İstiyoruz!AKP’nin Katil Polisleri İşkence ve Saldırılarına Devam Ediyor!ORTADOĞUHALKLARI,ORTAK DÜŞMANEMPERYALİZMDİR!Yakın! Yıkın! Ortadoğu’yuEmperyalizme Cehenneme Çevirin!info@yuruyus.comHala Adalet İstiyoruz!VermezsenizZorla Almaya Devam Edeceğiz!


ÖğretmenimizAçıklama: 394Tarih: 20 Eylül 2012İşbirlikçi AKP’nin Polisi Feda Eylemimiz KarşısındakiAczini Kontra Yayınlarla Örtmeye Çalışıyor!Polis, Partimizin, “Eylemlerde özellikle hayattan bir beklentisi kalmamış sabıkalı veyakanser hastası olan militanların canlı bomba yapılmasını istediğini” söylüyor!Hadi ordan; İşkenceci katiller!Siz onu kokuşmuş, çürümüş düzeninizde arayın!Biz kanser hastası yoldaşımız Güler Zere’yi hücrelerinizdençekip almak için tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdık!11 Eylül 2012’de işkencecilerin merkezlerinden Gazi PolisKarakolu’na yaptığımız feda eylemimizden sonra işbirlikçiAKP polisi acz içinde, devrimcilere saldırmaya devam ediyor;gözaltına alıyor, işkence yapıyor. Korkusundan karakollarınyakınına araç park etmeyi yasaklıyor. Bunlar polisin aczidirve BOŞUNADIR!Devrimcilere ve halka saldırdığı sürece işkenceci polisleriçin güvenli bir yer yoktur. Kendilerini en güvende sandıklarıyerde beyinlerinden vurmaya devam edeceğiz!İşbirlikçi AKP’nin polisi kontra haberlerle acizliğininüstünü örtmeye çalışıyor.18 Eylül 2012 tarihinde burjuva basında yayınlanan poliskaynaklı haberlerde; “Türkiye’nin Suriye politikası nedeniyletüm hücrelerini uyandıran DHKP-C’nin, eylem değişikliğinegidip canlı bombalı saldırılar yapacağı, örgüt yönetiminin‘vur kaç taktiği’ yerine ‘ölünceye kadar çatışma’ talimatıverdiği,Ele geçirilen örgütsel dökümanlarda örgütün eylemlerdeözellikle hayattan bir beklentisi kalmamış, sabıkalı veya kanserhastası olan militanların canlı bomba yapılmasını istediği”yazıyor.Birincisi; Emperyalizmin Suriye halklarını katletmesineve AKP’nin Amerikan uşaklığına sessiz kalmayacağız.İkincisi; Kuşatıldıkları üslerde işkenceci katil polislerleTel: (0-212) 251 94 35sonuna kadar, “ÖLMEK VAR DÖNMEK YOK” diyerek çatışmakMahirler’den bugüne 42 yıllık Parti-Cephe geleneğidir.Üçüncüsü; Amerikan uşağı AKP’nin polisleri de çok iyibilir ki; Cephe’nin her savaşçısı BAĞIMSIZ, DEMOKRA-TİK, SOSYALİST BİR TÜRKİYE kurmak gibi büyük bir iddianınsahibidir. Bu uğurda canlarını feda edecek kadar gelecektenumutludurlar.Dördüncüsü; Polis yalan söylüyor. Ele geçirdiği örgütselbir döküman yoktur!Burjuva basının yaptığı bu haber polis tarafından yaptırılmışhaberlerdir. AKP polisinin feda eylemimiz karşısındakiaczi içinde yaptırılmıştır. İşkenceci polis acizliğini psikolojiksavaşla örtmeye çalışıyor...Burjuva basını uyarıyoruz; işkenceci polislerin halka vedevrimcilere karşı psikolojik savaş aracı olmayın.YAŞASIN HALKIN ADALETİ!HALKI VE DEVRİMCİLERİ KATLEDENİŞKENCECİ POLİSLERDENHESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ!www.yuruyus.comDevrimci Halk Kurtuluş Cephesiinfo@yuruyus.comSavaşımızı büyütmek,düşmanın saldırılarınıboşa çıkarmak,kaybettiklerimizin yerinidoldurmak için;kadrolaşmaya ve kitleselleşmeyehız vermek zorundayız.Yöneticilerimizin, savaşçılarımızın,komutanlarımızın sayısınıçoğaltmak zorundayız!Her kadromuzdaParti-Cepheli bir kişiliğiyaratmak zorundayız!Gerisi Hayat...Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu / İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Faks: (0-212) 216 41 79Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 FrankHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro


İ ç i n d e k i l e r4 Hasan Selim Gönen’in katiliniistiyoruz! Vermezseniz zorlaalmaya devam edeceğiz!İBRAHİM (İRFAN)ÇUHADAR ÖLÜMSÜZDÜR!6 Polisin “biz çok değiştik” yalanınainanmayın, işkence ve infaz birdevlet politikasıdır!8 Dünyanın en soylu damarıdevrimcilerin cenazelerinisahiplenmemizi kimseengelleyemez!10 Susmayacağız! Gerçekleri halkaulaştırmaya devam edecek, adaletsavaşçılarını sahipleneceğiz!11 Savaşı büyüterek sahi̇pçıkacağız mi̇rasına14 Armutlu halkına; “Büyük ailemizinbir sıra neferi, bir feda savaşçısıolmanın onurunu, gururunuyaşıyorsam!”17 TAYAD: Cenazemizi geleneklerimizegöre gömdük! Hi̇çbi̇r şehi̇di̇mi̇zi̇ncenazesi̇ni̇ sahi̇psi̇z bırakmayacağız!18 İşbirlikçi AKP, tekellerin krizinihalka yüklüyor; A’dan Z’yeyüzde yüzü bulan zam!19 Emperyalizme ve işbirlikçilerinekarşı direniş meşrudur20 Devrimci Alevi Komitesi OlarakDiyoruz ki: AKP’ni̇n eği̇ti̇mi̇geri̇ci̇leşti̇rmesi̇ne i̇zi̇n vermeyeli̇m21 TMMOB-İMO’nun emekdüşmanlığı sürüyor!23 Emeğimize, geleceğimizesahip çıkmak içinörgütlenmeliyiz -2-26 Devrimci Okul: Örgütbilinci ve örgüt ruhu27 Savaşan Kelimeler:Nefret suçuÜlkemizde Gençlik28 Gençliğin Gündemi:Başbakanın itirafları29 4+4+4 sömürününformülüdür, çözümü hakalma mücadelesidir30 GençlikFederasyonu’ndan:Komplolarla tutuklananDev-Genç’lilerimücadelemizle zulmünelinden alacağız31 SOL’un Köşe Taşları:Hüseyin Aykol’a31 Hayatın Öğrettikleri:İşlerimize iki elle değil,dört elle sarılacağız32 TarihimizdenÖğreniyoruz: UlucanlarKatliamı, devrimcitutsakları teslim alamadı!33 Sağlıklı ve Güvenli Bir Yaşam:Sağlık hakkımızı para kazanma aracıhaline getirenlerden hesap sormalıyız!34 Ortadoğu halkları, ortak düşmanemperyalizmdir! Yakın, yıkınOrtadoğu’yu, emperyalizmecehenneme çevirin!37 Devrimci İşçi Hareketi: “Sosyetikkebapçıda eylem var” ROSETEKSişçileri hakları için direnişte38 Emek Haber: Cansel Malatyalıaçlık grevine başladı!40 Devrimci Memur Hareketi: Kamuemekçilerini politikleştirmek,mücadeleye sevk etmek içinmemur meclislerini örgütlemeliyiz42 Haklıyız Kazanacağız: Yıkımlarınbaşında, midye kabuğundanbeton döken Bayraktar var!Bayraktar'dan bunun hesabını soralım44 Emperyalizmin, halklarıninançlarına saygısı olamaz!46 Halk Düşmanı AKP:Emperyalizmin fahişesi AngelinaJolie, emperyalizmin kanlı yüzünügizleyemez!48 Avrupa’da <strong>Yürüyüş</strong>...52 Yitirdiklerimiz54 Avrupa’daki Biz...55 Öğretmenimiz


Hasan Selim Gönen’in Katilini İstiyoruz!AKP’nin Katil Polisleri İşkence ve Saldırılarına Devam Ediyor!Hala Adalet İstiyoruz!Vermezseniz Zorla Almaya Devam Edeceğiz!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012u Yüksek güvenliklikarakolları onlarıkorumaya yetmedi!u Mobeseleri, adım başıkameraları yetmedi!u İşkenceci polisler şimdihezeyan içindekarakolların yakınına araçpark etmeyi yasakladı!u Polis, feda eylemikarşısındaki aczini, kontrahaberlerle örtmeyeçalışıyor!u Acz içinde,devrimcilere saldırmayadevam ediyor; Şehidimizİbrahim Çuhadar’ıncenazesine sahip çıkan 30kişiyi Adli Tıp önündengözaltına aldı.u Gözaltında alçakçaişkenceler yaptı. GrupYorum’un solisti SelmaAltın’ın kulak zarını patlattı,Kemancısı Dilan Balcı’nınbilekleri ve parmaklarıkırılmak istendi.u Hasan Selim Gönen’ikatleden polislere halasoruşturma açılmıyor!u ADALET <strong>İSTİYORUZ</strong>!Önlemleriniz boşuna:Yüksek güvenliklikarakollarınızı başınızayıkacağız!Bir feda savaşçısı İbrahimÇuhadar’ın, YüksekGüvenlikli Gazi Karakolunuharabeye çevirmesiyle, işkencecipolisler hezeyaniçinde sağa sola saldırıyor.Gölgelerinden korkmayabaşladılar.Adli Tıp Kurumu önünde,cenazeyi almak isteyendevrimcilere saldırdı. Onlarcakişiyi gözaltına aldı.İşkencelerden geçirdi.Cenazelerimizden korkuyorlar.Adli Tıp önüne polisten barikat oluşturdular.Terörle, işkenceyle cenazemizesahip çıkmayacağımızı sandılar.Tüm terörlerine rağmen engel olamayınca,kuduz köpekler gibi gazbombalarıyla, basınçlı suyla, coplarlaazgınca saldırmaya başladılar.Saldırılarınız çaresizliğinizdir. Herkoşulda şehitlerimize sahip çıkarız.Ve şehitlerimizin hesabını soracağız,kanları yerde kalmayacak.Onlar halkın savaşçılarıdır. Onlarhalkın adalet özlemidir. Onlar halkınkahramanlarıdır. İşkencelerle, terörle,katliamlarla onlara sahip çıkılmasınıengelleyemezsiniz. Onlar halkın kahramanlarıdır.İşkenceciler korkularından karakollarınyakınına araç park etmeyiyasakladılar.Önlemleriniz boşunadır. İşkenceyapmaktan, devrimcileri, halkı katletmektenvazgeçin.Vazgeçmediğiniz sürece korkularınızıbüyüteceğiz. Yaptığınız hiçbirşey yanınıza kar kalmayacak!Halk çocuklarını sokak ortasındakatletmenizi unutmayacağız. Ak saçlıanaların, babaların gözlerinden dökülenher damla yaşın bir hesabıolacak. Anaların yaktığı ağıtlardaadalet feryadı var. Anaların öfkesinden,feryadından korkacaksınız.Daha çok silah satın alın. Gazbombaları, kimyasal silahlar, zırhlıaraçlar alın, CIA, MOSSAD dahaçok eğitsin sizi, işkence tekniklerinizidaha da geliştirin.Ama hepsi boşuna, İbrahim Çuhadarlar’dankaçamayacaksınız. Halkınadalet özlemi yakanıza yapışacak.Boşuna “kahramanlık” hikayeleriuydurmayın: Halkımız bilir kiminne kadar cesur, “kahraman” olduğunu.“Kahraman Polis” hikayelerinizkoca bir yalandır. Halkımız sizin ohikayelerinizi, korkak, işkenceci, tecavüzcü,psikopat, ahlaksız polisleriniziçok iyi tanır. Ahlaksız polislerdenkahraman yaratamazsınız.Gazi Karakolu’nda ölen polistenkahraman yaratmaya çalışıyorlar.Kahraman polis, canı pahasına faciayıönlemiş. Karakolunuzun her tarafıkameralarla dolu, çıkartın gösterinşu kahramanınızın kahramanlıklarınıda halkımız öğrensin.Halkımız sizin “kahraman” polisiniziçok iyi tanıyor. Oturduğu apartmandakimsenin sevmediği bir ahlaksızdır.Beline silahı takınca herkesitehdit etmeyi, küfür etmeyi kendinehak gören bir ahlaksız, korkaktır.Gidin oturduğu apartmana sorun, opolisi seven kaç kişi çıkacak...Polisin öldüğünü öğrendikten sonrao apartmanda oturanlar sevincindençıkıp sokakta oyun oynadı. Geçin4<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


u kahramanlık hikayelerini... Polistenkahraman yaratamazsınız.Silahını halka doğrultan, halkıkatleden, işkence yapan, Amerika’nınuşaklığını yapan halk düşmanı birkurumdan, kahraman çıkması mümkünmü?Ama ahlaksız, katil, işkenceci,tecavüzcü, şerefsiz, alçak... ararsanız,istemediğiniz kadar bulabilirsiniz.Bu konuda Sedat Selim Aylar’danHüseyin Çapkınlar’a, AbdülkadirAksular’dan, Mehmet Ağarlar’a onlarcaörnek sıralayabiliriz.Kahraman diye; halkı için bedelödeyene, bedel ödettirene denir. Tıpkıİbrahim gibi. Silahını halka doğrultanlarıvurana denir. Tıpkı Hasan SelimGönen gibi. İşkencecilerden hesapsorana denir. Tıpkı Erdal Dalgıç gibi.Halk, kahramanını bağrına basar,onun için her türlü bedeli göze alır.Tıpkı İbrahim’in cenazesini, karakolunuzunönünden hesap sorarakgeçirdiği gibi... Polisten kahramandeğil, işkenceci, tecavüzcü, hırsız,kumarbaz, sapık çıkar.Demagojilerinizle kimseyi inandıramazsınız.Ülkenizde herkes polisinne halt olduğunu bilir. Sahtekahramanlık öyküleriyle kimi kandırabilirsiniz.Kim olduğunuzu, kimehizmet ettiğinizi, ne yaptığınızı buhalk iyi biliyor. Silahsız insanlarınüzerine kurşun yağdıran, insanlarısırtından vuranlara, halk kahpe der,alçak der, kahraman demez...Katil Polis, “Canlı Bomba”Haberleriyle Yeni KatliamlaraZemin Hazırlıyor!Feda eyleminden hemen sonraAKP’nin işkenceci polisinin demagojilerindenbir tanesi de “9 canlıbomba” yalanı idi. Meğer çok öncedenistihbarat almışlar, bekliyorlarmış,yüksek güvenlikliarıyorlarmış, daha8 tanesi varmış vb.her zamanki polisinbildik “her şeydenhaberimiz var”yalanları...Çaresizliklerindenkontra haberleriyaymaya başladılar: Yeri yurdubelli olan, evinde-okulunda olan insanlarınisim ve resimlerini “canlıbomba” diyerek basına servis ettiler.Ki bu polisin yeni başvurduğu biryöntem de değildir. Daha önce dedevrimci demokrat faaliyetler içindeyer alan bir kişiyi bir süre göremedimi hemen aynı şekilde yaftalamaktadır.Bu konuda hiç bir yasa-hukuktanımıyorlar.Hasan Selim Gönen’i de aynı şekildeafişe ederek katliamlarını meşrulaştırmayaçalıştılar. Şimdi AKP’ninkatil polisleri bu tür haberlerle yenikatliamların yolunu yapıyor.Ancak yalanları çabuk açığa çıktı.“Canlı bomba” diye afişe ettiklerikişiler basının önüne çıkarak kendilerininhedef haline getirildiklerinive devrimci-demokrat kurumlardaçalışan devrimciler olduklarını açıkladılar.Yalanları açığa çıkan polisbu sefer de “biz liste yayınlamadık”diye açıklama yapmak zorunda kaldı.AKP’nin Polisi ÇaresizliğiniBurjuva Basına YaptırdığıKontra Haberlerle ÖrtmeyeÇalışıyor!Feda eylemleri, burjuvazinin korkularınıgizlemek için yaptığı demagojilerdekigibi bir intihar değil, çokyüksek bir bilinç, vatan ve halk sevgisiyleyapılan eylemdir.Polis kontra haberlerle bu gerçeğinüzerini örtmeye çalışıyor. En son,burjuva basına dikte ettirdiği haberlerdeörgütün, ‘canlı bomba’ yapmakiçin “hayattan bir beklentisi kalmamış,sabıkalı veya kanser hastasıolan militanlarını” seçtiğini söylüyor.Tam bir acizlik...Halka ve devrimcilere saldırılarınız,katliamlarınız sürdükçe, fedaeylemleri sizi en güvenlikli merkezlerinizde,beyninizden vurmaya devamedecek. Feda eylemleri halkındağ gibi büyüyen adalet özlemidir.Halkın öfkesinin patlamasıdır. Sizinkorkularınız da bu öfkenin patlamasındandır.Psikolojik savaş yöntemleriylebu gerçeği değiştiremezsiniz.Halkın öfkesini dindiremezsiniz.Tek Gözü Açık UyumasınıÖğreneceksiniz!Yalanlarla, demagojilerle, kontrahaberlerle katil polisi aklayamazsınız.Polis halka karşı terör estiren, işkence,katliam yapan bir kurumdur.Halktan korkusundandır ki, yüksekgüvenlikli karakollara ihtiyaç duyuyor.Ancak ne yüksek güvenlikli karakollarıne de yüksek teknolojik önlemleri,işkenceci polisleri koruyamaz.Çünkü polis, halk düşmanlığına,işkencelere, katliamlara devam ediyor.İbrahim Çuhadar’ın cenazesininAdli Tıp Kurumu’ndan alınması sırasındadevrimcilere azgınca saldırıpterör estirdi. Cenazelerimize bile saldırıyor.30 kişinin üzerinde devrimciyigözaltına alıp işkencelerden geçirdiler.Grup Yorum elemanlarına özel olarakişkence yaptılar. AKP’nin yargısı,cenazemizi sahiplenmeyi dahi tutuklamagerekçesi saydı.Bütün bunların hesabı sorulmayacakmı?Diğer taraftan Hasan Selim’i katledenpolislere dava bile açılmıyor.Katillerimiz cezasız mı kalacak?Hayır! Halkın da bir adaleti var.Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak.Halka zulmedenler, devrimcilerikatledenler, halkın adaletinden kurtulamayacak.Halka zulmettiğiniz sürece, tekgözünüz açık uyumasını öğreneceksiniz.Yüksek güvenlikli karakollarınızsizi koruyamayacak.Cehennemin dibine de gitseniz,yılanın deliğine de saklansanız bulupçıkaracak; zulmünüzün, katliamlarınızın,hesabını soracağız...Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ!5


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012POLİSİN “BİZ ÇOK DEĞİŞTİK” YALANINA İNANMAYIN,İŞKENCE VE İNFAZ BİR DEVLET POLİTİKASIDIR!DHKC savaşçısı İbrahim Çuhadar’ıncenazesini almak için 14 Eylülgünü Adli Tıp önünde bekleyen HalkCepheliler’e polis saldırdı. GüvenlikŞube Amirleri’nin emri ile çevikkuvvet polisleri, 14 Eylül’de yaşlı,çocuk ve engellilerin de içinde bulunduğuonlarca insana saldırdı. Saldırısonrasında 28 kişi gözaltınaalındı. Gözaltına alınanların isimlerişöyle: İlkay İşler, Ali Kaygusuz, MesutYavuz, Deniz İskal, Damla Sandal,Uğur Tarhan, Bahar Kurt, Azade Çelik,Önder Aydoğdu, Musa Kurt, DavutÇelik, Feridun Osmanağaoğlu,Murat Gün, Sibel Kırlangıç, SelmaAltın, Cansu Öztürk, Bahar Ertürk,Doğan Taştan, Ezgi Dilan Balcı, DeryaSeyhun, Erkan Erdem, GülaferGürlevik, Osman Beyazkaya, FıratCan Karadağ, Muhammed YusufGültekin, Deniz Can Parlak, EmirHakgöz ve Uğur Boyraz.Gözaltına alınanların hepsi işkencegördü. İşkence, çevik kuvvet otobüsündede devam etti. Gözaltına alınanlarAdli Tıp’a getirilip, avukatlarmüdahale edene kadar sürekli terskelepçe ile bekletildiler. Gözaltınaalınanların beşi 18 yaşından küçüktü.AKP’nin işkenceci polisi, çocukyaşlıdemeden 28 kişiye işkenceyaptı. Onları bu kadar azgınca saldırtanise, işkence ve katliam merkeziolan Gazi Karakolu’na yönelik yapılanfeda eylemiydi. Korkularındankaynaklı, devrimcileri sakat bırakacakkadar işkence yaptılar… 28 kişiye,sanki her biri İbrahim Çuhadar’mışgibi saldırdılar. Öfkeliydiler, çünkühalka düşmanlıklarının cezasız kalmayacağınıgörmüşlerdi. Öfkeliydiler,çünkü bugün cenaze törenine katılanlar,yarın bizden hesap sormayagelecek bir feda savaşçısı olabilirdiye düşündüler… İşkence ve baskınınolduğu yerde direniş de var…Sakatlıklara rağmen devrimciler polisinsaldırısına direnişle cevap verdiler.Halkın Hukuk Bürosu (HHB),gözaltına alınan müvekillerinin gördüğüişkenceler ve sağlık durumlarıile ilgili şu bilgileri verdi:MURAT GÜN: Gözaltına alınırkenyoğun şekilde darp edilmiş; kafasındave yüzünde şişlikler var. Alın bölgesindederin sıyrık ve şişlik var, sırttave bacaklarda morarma var. Ters kelepçenedeniyle her iki bilekte kelepçeizleri mevcut.MUSA KURT: Muhabir olduğunusöylediği halde dövülerek gözaltınaalınmış. Üzerinde İSKİ yazılı veİSKİ logosu bulunan bir araca konulmuş.Sırtında ve kollarında morluklarmevcut. Ters kelepçe nedeniyleher iki bilekte yoğun şekilde kelepçeizi mevcut.FERİDUN OSMANAĞAOĞLU:Gözaltına alındığı sırada darp edilmiş.Sağ gözü tamamen kapanacak şekildeşişmiş ve morarmış. Gözüne yumrukvurulmuş. Kollarda kelepçe izlerimevcut.SELMA ALTIN: Sol kulağı duymuyor.Sağ kulağı ise çok az duyuyor.Arabanın içinde özellikle kulaklarınavurulduğunu söylüyor. Beline tekmeatılmış, yerdeyken tekrar beline çıkılıpbastırılmış. Kollarında morluklar veters kelepçe nedeniyle her iki bilektekelepçe yaraları var.CANSU ÖZTÜRK: Hem gözaltınaalınırken hem de çevik kuvvet arabasınıniçinde aralıksız işkence görmüş.Ağrı bütün vücuda yayılmışdurumda. Ayağının üzerine basamıyor.Ters kelepçe nedeniyle her iki bilektekelepçe yaraları var.OSMAN BEYAZKAYA: Bel, kafa,bilek darp almış, morluklar ve izlervar. Karnında yanma devam ediyor.Kelepçeler gece saat dörtte demirmakasla kesilebilmiş. Bu sebeple bileklerindekelepçe yaraları var. İsminiAyhan diye çağırdıkları bir polis, sırtüstü iki kez yere vurmuş. İki kişihastane dışında da saldırmışlar. Araçiçerisinde dövmüşler. Aksaray metroyayakın bir yerde araçtan indirmişve tekrar dövmüşler.Doktor raporu için hastaneye getirildiğindeortopediye sevk edilmiş.Doktor hiç bakmamış. Genel cerrahibölümünde muayenesırasında polisiçerdeymiş, ısrarlarsonucu daha sonradışarı çıkarılmış.Muayene sonrasıröntgen, ultrason,kan testi istenmiş.Haseki Hastanesi’nin içinde tekrardarp edilmiş ve tekrar kelepçe takılmış.Gözle görülür her yerinde darpizleri mevcut. Kafasında şişlik var.Üzerindeki giysiler ise yırtık.ERKAN ERDEM: Wernicke Korsakoffhastası olan ve yürümektezorluk çeken, kendini savunması çokgüç olan Erkan Erdem aralıksız darpedilmiş ve yaralanmıştır. Sol kolualçıda. Bilekten kırılmış. Gözaltınaalındığı yere getirilmiş. Kask, copgibi bir şeyle vurmuşlar.UĞUR TARHAN: Kafa bölgesinedarp almış. Dışarıdan gördüğümüzdarp izi yok. Ancak kaba dayak atılmış.DOĞAN TAŞTAN: Sağ omuz, sağbaldır cop darbeleri nedeniyle yoğunbir biçimde ağrıyor. Sol el yüzükparmağında hareket kısıtlılığı var.Sol dizde kanamalı yara devam ediyor,özellikle kaburgalarının sol tarafıyoğun biçimde ağrıyor. Ortopediyesevk edildiği halde hiç bakılmamış;film vs. çektirilmemiş.DERYA SEYHUN: Omuzlarındamorluk ve ekimozlar mevcut. Saçlarıkopmuş ve tutam tutam dökülüyor.Bileklerinde uzun süreli, sıkı ve terskelepçe uygulaması nedeniyle morluklaroluşmuş.İLKAY İŞLER: Üzerindeki t-shirtparamparça edildiği için avukatındanaldığı fanila ile dolaşıyor. Sağ omuzdayaralar oluşmuş ve kollarda sıyrıklar,morluklar mevcut. Özellikle iç organlarınavurulmuş. Bütün vücudununağrıdığını söylüyor. Ters kelepçe takıldığıiçin bileklerinde morluklarvar.DAMLA SANDAL: Yüzünde sıyrıkve burnunda morluk gözle görünen6<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


izler. Özellikle iç organlarına vurulmuşve ıslatılmışlar. Islak giysilerüzerinde kurumuş. Ters kelepçe takıldığıiçin bileklerinde morluklarvar.ALİ KAYGUSUZ: Gaz bombası silahınıdoğrudan üzerine doğrulttuklarıiçin sol ayakta şişlik var. Sağ kol,dirsekten itibaren şiş ve mor. Sol elbileğinde kelepçe izleri var.ÖNDER AYDOĞDU: Ayağına gazbombası isabet ettiği için şişlik vemorluklar mevcut. Sağ ayağının üzerinebasamıyor. Yine ensesinde darpizleri var. Sol göz altı şiş ve morluklargözle görülüyor. Özellikle hedef alındığıiçin sol kulak arkası çınlama veağrı var. Ters kelepce takıldığı içinbileklerinde morluklar var.SİBEL KIRLANGIÇ: Çevik kuvvetaracına bindirilirken yüzüne doğrudanve işkence maksatlı biber gazı sıkılmıştır.Bu sebeple dinmeyen bir ağrıve yanma var yüzünde. Tüm vücudundave özellikle kollarında şişlikve morluklar var. Çevik kuvvet polislerindenbiri önce vurup yere düşürmüşve önümde diz çökeceksindiye diretmiş. Sibel direnince dahaçok dövmüş. Ters kelepçe öyle birsıkılmış ve bilekler o kadar çokşişmiş ki, Adli Tıp’ta çıkarılamamış.Bilekte, kollara kadar morluklar var.GÜLAFER GÜRLEVİK: Gözaltınaalındığında yana yatırıp gözlerinebiber gazı sıkmışlar. Bu durum AdliTıp’ta da görünmüş ve tedaviye yönelikilaçlar verilmiş. Polislerdenbiri uçan tekme olarak tabir edilenşekilde tekme atmış. Omzunda tekmeizi gözle görülür şekilde duruyor.Saçlarını yolmuşlar, bu sebeple yoğunbir baş ağrısı var.EZGİ DİLAN BALCI: Sol kaşınınüstünde kanama devam ediyor, yinegöz çevresinde morluklar var. Elmacıkkemiğinden kulağa doğru yayılanşişlik, yüzünü kaplamış durumda.Gözaltına alınırken kafasını yere vurmuşlar,sağ el orta parmak, tarak kemiğindenbaşlayarak şişmiş. Tümvücudunda morluklar var. Sağ ayakbileğindeki ağrı ve şişlik sebebi ileayağının üzerine basamadığı gözlendi.Ters kelepçe takıldığı için bileklerindemorluklar var.BAHAR ERTÜRK: Sol gözüneayakkabının topuğu ile vurulmuş olduğuiçin gözlerini açamıyor. Sırtınsağ tarafında yoğun ağrı var, doktor,çatlak olabileceğini söylemiş amaröntgende çok sıra olduğu için röntgençekilmemiş, gözaltı bittikten sonraçektirirsin demişler. Ağrı ve batmadevam ediyor. Sağ kulağı darbelersonucunda duymaz hale gelmiş. Özelliklekafasına darbe almış. Tüm vücudumorluklar içinde. Ters kelepçetakıldığı için bileklerinde morluklarvar.MESUT YAVUZ: Kollarında ve yüzündesıyrıklar var. Özellikle iç organlarınıhedef alan darbeler vurmuşlar.Ters kelepçe takıldığı içinbileklerinde morluklar var.BAHAR KURT: Sağ yanağında sıyrıklarvar. Kollarında şişlikler vemorluklar görülüyor. Kafanın sağ tarafındaşişlik, sol omuzda ezik vemorluk gözleniyor. Ters kelepçe takıldığıiçin bileklerinde morluklarvar. Özellikle sol bilekte hareket zorluğuçekiyor.HHB, 16 Eylül tarihinde yaptığıaçıklamasında, konuyla ilgili suç duyurusundabulunacaklarını ve takipçisiolacaklarını bildirdi.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül20123. TAVIR KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ“Aydın ve Sanatçılar Son Sözü FaşizmeBırakmaz!”PROGRAM1. Gün: 21 Eylül 2012, Cuma3 Sabah 10:00 Festival alanınındüzenlenmesi, standların açılması3 (17.00) Açılış-Davul, Zurna,Halaylar3 İmza Günü (Hüsnü Yıldız /“Sana Geldik Ali” adlı kitabınıimzalıyor)3 Akşam: Film gösterimi, Şiirdinletisi3 Samsun Sanat Tiyatrosu3 Tiyatro Simurg2. Gün: 22 Eylül 2012, Cumartesi3 10:30 - Çocuklarla OyunAtölyesi / Benimle Oynar Mısın?(Hale Üstün)3 15.00-17.00: Söyleşi (PolitikSinema Üzerine)Katılımcılar: Ezel Akay, FOSEM3 18.00 - 20.00: Söyleşi(Toplumcu Sanatta İz Bırakanlar)(Ruhi Su, Güngör Gençay, Orhanİyiler, Rıfat Ilgaz)3 21.00: Konser: Hüseyin Turan,Grup Yorum(Gün boyunca Hüsnü Yıldız imzagünü)3. Gün: 23 Eylül 2012, Pazar3 10.30: Çocuklarla OyunAtölyesi / Benimle Oynar Mısın?(Hale Üstün) (Örnektepe NeşeAlten Parkı)3 15.00 -17.00: Söyleşi:Toplumcu Gerçekçi Şiir ÜzerineŞükrü Erbaş, Tavır Dergisi3 17.00 - 20.00: Söyleşi(Faşizmin Tiyatro SahnelerineSaldırısı ve Mücadele)Katılımcılar: Ragıp Yavuz, ÖzgürBaşkaya, Veysel Şahin3 21.00: Özgür Tiyatro: ŞeyhBedreddin ŞiirleriKonser: Grup AbdalRuhi Su Dostlar Korosuİdil Kürtçe Müzik Grubu(Gün boyunca Hüsnü Yıldız imzagünü)Festival'de ayrıca şunlaryapılacak:3 Ruhi Su Belgeseli gösterimi3 Damında Şahan/Güler ZereBelgeseli gösterimi3 Gecekonduda Yaşam Belgeseligösterimi3 Kitabevleri ve YayınevleriStandları3 F Tipi Film tanıtım standı(Kamera arkası görüntüleri)3 İdil Kurs Kayıtları3 Fotoğraf Sergisi3 HalkoyunlarıVERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 7


DÜŞMANIN GÖZÜNDE: ‘POLİS KATİLİ’HALKIN GÖZÜNDE: ‘ADALET SAVAŞÇISI!’Dünyanın En Soylu Damarı DevrimcilerinCenazelerini Sahiplenmemizi Kimse EngelleyemezSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Feda savaşçısı İbrahim Çuhadar'ıncenazesini alabilmek için Adli TıpKurumu önünde beklerken işkenceylegözaltına alınan Halk Cepheliler veGrup Yorum elemanları için HalkCephesi ve Grup Yorum üyeleri tarafından17 Eylül günü ÇağlayanAdliyesi önünde bir basın açıklamasıgerçekleştirdi.Basın açıklamasında öncelikleHalk Cephesi'nin basın metni okunarak,yaşanılan gözaltıların hukuksuzolduğu ve tüm bu yapılanların adınınişkence olduğu vurgulandı. Ardındangözaltındakilerin avukatlarından HalkınHukuk Bürosu avukatı Ebru Timtiksözü alarak, üç gündür gözaltındakilereyoğun bir işkence uygulandığını,Grup Yorum solisti SelmaAltın'ın sağ kulak zarının yırtılmasının,Dilan Balcı'nın her iki elinin deezilerek parmaklarının kırılmaya çalışılmasınınbir tesadüf olmadığı,diğer gözaltındakilerde ise kırıklar,morluklar, şişikler ve ağrılar olduğuvurgulandı. Tüm bu uygulamalaratek bir ad konulabileceğini, bununda İŞKENCE olduğunu vurgulayanTimtik, AKP’nin işkenceci polislerineseslenerek, bu yaptıklarının açıklanabilecekhiçbir yanının olmadığınıve haklı olanı bu şekilde susturamayacaklarınıifade etti.Av. Ebru Timtik'in ardından sözüalan Grup Yorum elemanı CihanKeşkek, gözaltındaki arkadaşlarınınsağlık durumu hakkında bilgi vererek,sağlık durumlarından endişelendikleriniifade etti. “Selma, Dilan veİdil Kültür Merkezi çalışanları ileHalk Cephesi üyelerine bu yapılanlar,çevik kuvvetin ‘acı çektireceksiniz’emri sonucudur” diyen Keşkek, işkencedüzeninin böyle sürüp gitmeyeceğinifaşizme karşı daima mücadeleedeceklerini ifade etti.Keşkek, gözaltına alınma gerekçelerininbir devrimcinin cenazesinialmak, yani ölü birbedene kavuşupcenazesini yapmakistemeleri olduğunu,cenaze hakkınınher yerde kutsalolduğunu vebunun için savaşlarınbile durabileceğini,fakat İbrahimÇuhadar'ın, birdevrimcinin, cenazesinialmak içinbekleyen annelere,babalara, engellilere,devrimcilere öldüresiye saldırarakgözaltına alındığını ifade etti.Keşkek’ten sonra destek amaçlı oradabulunan aydın sanatçılardan şair RuhanMavruk sözü alarak bir şiirinipaylaştı. Ardından söz alan PınarAydınlar daima Grup Yorum'la vedirenenlerle birlikte olacağını söyledi.Şair İbrahim Karaca ise Şili'li ölümsüzozan Victor Jara'nın Santiago Stadı'ndaönce gitar çalınan ellerininkırıldığını ve sonra katledildiğini,dün onu o şekilde katleden faşizminbugün Grup Yorum'un solisti SelmaAltın'ın kulaklarına saatlerce vurup,kulak zarını yırttığını, keman çalanüyesi Dilan Balcı'nın parmaklarınıkırdığını ifade etti.Grup Yorum ve Halk Cephesi'nindüzenlediği açıklamaya destek amaçlıTutuklananlar:Musa Kurt,Bahar Kurt,Sibel Kırlangıç,Cansu Öztürk,Osman Beyazkaya,Doğan Taştan,Feridun Osmanağaoğlu,İlkay İşler.gelen sanatçılar; Efkan Şeşen, HilmiYarayıcı, Kardeş Türküler'den BarışGüney, Grup Abdal (Ali EkberKayış), Pınar Aydınlar, RuhanMavruk, İbrahim Karaca, AvniSağlam, Akın Ok hep birlikte ÇavBella'yı söyledi. Efkan Şeşen vePınar Aydınlar'ın solistlik yaptığı,Grup Abdal üyelerinin gitar çaldığımini konserde Çav Bella'nın ardındansöylenen Gel ki Şafaklar Tutuşsunile halaya duran kitle basın açıklamasınınbitimiyle birlikte savcılığaçıkartılmak üzere Çağlayan Adliyesi'negetirilecek arkadaşlarını beklemeyekoyuldu.Açıklamadan sonra yönetmenEzel Akay da Grup Yorum elemanlarınıziyaret ederek, konuyla ilgilibilgi aldı.Mahkeme saat gece 01.15’lerekadar sürdü. Mahkeme sonunda 21kişiden 8’i tutuklandı. Tutuklananlarınisimleri şöyle: Musa Kurt, BaharKurt, Sibel Kırlangıç, Cansu Öztürk,Osman Beyazkaya, DoğanTaştan, Feridun Osmanağaoğlu veİlkay İşler.Grup Yorum TürküleriMilyonların DilindeBüyümeye Devam EdecekAkşam saatlerinde ise AKP'nin8<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


polisinin işkencelerine karşı GrupYorum, sanatçı dostları ve dinleyicileriile birlikte Taksim'de "Sanata ve SanatçıyaYönelik Baskıya Son" çağrısıylayüzlerce kişilik bir yürüyüşyaptı. Saat 19.00'da Taksim TramvayDurağı'ndan başlayıp Galatasaray Lisesiönüne kadar yapılan yürüyüşteAKP'nin saldırılarına karşı birlik çağrısıyapıldı.İçerisinde Grup Yorum elemanlarındanSelma Altın ve Dilan Balcı'nında olduğu 27 kişiye yönelikAKP'nin polisi tarafından yapılan işkenceninfaşizmin genel karakteriolduğu vurgulanan eylemde "FaşizmeKarşı Omuz Omuza" sloganları yükseldi.Ayrıca; "İşkence Yapmak Şerefsizliktir","Grup Yorum HalktırSusturulamaz", "Selma, Dilan SerbestBırakılsın", "Devrimci SanatEngellenemez", "Kahrolsun Faşizm,Yaşasın Mücadelemiz", "SanatçıyızHaklıyız Kazanacağız"sloganları atıldı. <strong>Yürüyüş</strong> boyuncacoşkulu sloganlar ve alkışlar birbirinekarıştı.“İşkenceleriniz Halkın SanatçılarınıSusturamaz", "Devrimci SanatEngellenemez, Baskılar Bizi Yıldıramaz"pankartı arkasında GrupYorum yalnız değildi. Halk Cephesiile birlikte örgütlenen bu yürüyüşte;Grup Yorum'a büyük bir dinleyicikitlesi, sinemacılar, oyuncular, müzisyenler,demokratik kitle örgütleridestek verdi. Pınar Aydınlar, GrupMarsis, Grup Munzur, Nurettin Güleç,Grup Emeğe Ezgi, Ayla Yılmaz, BurhanBerken, Ferhat Tunç, Fevzi Kurtuluş,Hasan Hüseyin Demirel, ŞairAhmet Çanaklı, Metin Karataş, NiyaziKoyuncu, Grup İsyan Ateşi, AdileYadırgı, Grup Sılam, Grup Bajar veHilmi Yarayıcı, İstanbul Şehir TiyatrolarıOyuncuları, Oyuncular Sendikası,Çağdaş Hukukçular Derneği,DHF, Partizan, PDD ve daha birçoksanatçı ve kurumun yer aldığı yürüyüşeyaklaşık 500 kişi katıldı.Galatasaray Lisesi önüne gelinerekyapılan basın açıklamasında ilk olarakGrup Yorum elemanı Cihan Keşkeksözü aldı. Grup Yorum elemanlarıve gözaltındaki diğer devrimcilereyönelik yapılan işkenceden bahsedenCihan Keşkek bu saldırıların halkınher kesimine yönelik olduğunu söyledi.Tiyatrocusundan karikatüristine,heykeltıraşından müzisyenine bütünsanatçılara yönelik baskılara karşıbirlikte mücadele ederek durulabileceğinisöyleyen Keşkek, "Direnmeyençürür, direneceğiz" dedi. Keşkek'inardından sözü alan FerhatTunç da yaptığı konuşmada yüz binlercekişinin dinlediği Grup Yorum'unsesinin susturulamayacağı söyledi.AKP faşizmini kınadığını söyleyenTunç, buna karşı birlik olma çağrısıyaptı. Ardından Anadolu Müzik'insahibi Cem Yılmaz ve Grup EmeğeEzgi elemanları da desteklerini bildirenkonuşmalar yaptılar.Grup Yorum'un hazırladığı basınmetninin okunduğu yürüyüş sonunda,Grup Yorum'la dayanışmak için bütünkitle ve sanatçılar Çav Bella marşınısöylediler. Gel ki Şafaklar Tutuşsunşarkısının okunmasıyla birlikte isebütün sanatçılar ve Yorum dinleyicilerihalaya durdu.Eylem; Grup Yorum elemanlarının"Biz halkız, milyonlarız, Grup Yorumtürküleri milyonların elinde, dilindebüyümeye devam edecek. Pir Sultanları,Ruhi Suları, Sabahattin Alileri,Nazım Hikmetleri nasıl bitiremediyseniz,Grup Yorum'u ve Grup Yorum'larıda bitiremeyeceksiniz" sözleriyleson buldu.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Emperyalizmin Suriye SaldırısındakiBütün Gerçekler Er Ya da Geç Açığa ÇıkacakHatay’da, Sağlık Bakanlığı’na ait ambulansların Suriye’dekiişbirlikçilere silah taşıdığı ortaya çıkmıştı.Sağlık Bakanlığı, böyle bir şeyin olmadığını, ambulanslarda GPS sisteminin bulunduğunu, hiçbir ambulansın Suriye’yegirmediğini açıklarken; Hatay’da incelemelerdebulunan Basın Konseyi heyeti, işbirlikçilere silah taşınmasındakullanılan ambulansların fotoğraflarının ellerindebulunduğunu açıkladı.Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler Komitesi, BasınKonseyi’nin yaptığı açıklamanın ardından 16 Eylül’deyazılı bir açıklama yaparak, “Hayat kurtarmak içinyapılan ambulanslar Suriye halkını katletmek için kullanılıyor.Yine gazetelerde de görüyoruz ki İngiliz ambulanslarıda bölgede geziyor. İngiliz ambulansları neyapıyorlar? Hangi tıbbiyardım için çalışıyorlar?İnsani yardım için ne yapıyorlar?Açıklanmalıdır.Almanya Savaş gemilerinin topladığı istihbaratı işbirlikçilereaktarıyor, İngiltere Kıbrıs’taki üslerinin topladığıistihbaratı işbirlikçilere aktarıyor, CIA ajanlarıistedikleri kampa girip işbirlikçileri eğitiyor ve silahlandırıyor.Türkiye ise ordusuyla, MİT’iyle bu savaşınen önünde gidiyor. Şimdi de İtalya bu savaşa katılıyor.Haberlerden öğreniyoruz ki bir İtalyan denizaltısı işbirlikçileresilah taşınmasında kullanılıyor. Elbette bunlarortaya çıkan, aslında buzdağının görünen yüzüdür. Emperyalizminişbirlikçilere desteği bundan kat kat fazladır.Elbette bunlar da ortaya çıkacak. Direniş her şeyibelirleyecek. Direnen Suriye halkı kazanacak ve bizSuriye halkının direnişini destekliyoruz.” dedi.VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 9


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Muhabirimizi Gözaltına Alıp İşkence Yapanlar!Susmayacağız!Gerçekleri Halka Ulaştırmaya Devam Edecek,Adalet Savaşçılarını Sahipleneceğiz!11 Eylülgünü, DHKC savaşçısıİbrahimÇuhadar’ın, İstanbulGazi Mahallesi’ndebulunanpolis karakolunayönelikgerçekleştirdiğifeda eylemi sonucuşehit düşmesininardındanİstanbul AdliTıp’a kaldırılan Çuhadar’ın cenazesinisahiplenen devrimcilere yapılan polisterörü artarak devam ediyor.Korku, panik ve tahammülsüzlükiçerisinde olan polis, Adli Tıp önündeavukatlara silah çekiyor, çocukların,gençlerin, yaşlı anaların ve babalarınüzerine sürekli biber gazı, tazyiklisu sıkıyor, yerlerde sürüklüyor, gözaltınaalıyor, işkence yapıyor!“Saldırmak için slogan attın”,“yanlış kaldırımda duruyorsunuz, resimtaşıyorsunuz” gibi akıl ve mantıktanyoksun, aciz gerekçeler bahaneetse de; asıl tahammülsüzlüğü, cenazeninsahiplenilmesi ve atılan her“İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür!” sloganındasonlarını görerek korkularınınbüyümesidir.İbrahim Çuhadar, polisin işkencesinin,katliamlarının hesabını sormakiçin feda eylemi yaptı. Polis,İbrahim Çuhadar’ın ne kadar haklıolduğunu, onu sahiplenen 15 yaşındakiçocuklara, 60 yaşındaki analara,babalara, cenazesinin yanıbaşındasaldırarak, işkence yaparak gösteriyor.İşkencesini çeken basın mensuplarını,aydın ve sanatçıları gözaltına alarak,işkence yaparak gösteriyor. İbrahimÇuhadar’ın cenazesinin Adli Tıp’agötürülmesinin ardından yaşananlarabaktığımızda, AKP’nin katil polisininne kadar tahammülsüz, hazımsız,korku ve panik içinde hareket ettiğinidaha net görebiliriz...12 Eylül günü Ankara’dan gelenÇuhadar’ın anne ve babası ile birlikteTAYAD’lı Aileler de evlatlarının cenazesinesahip çıkmak için Adli TıpKurumu önüne gittiler. Ailelerin üzerinebiber gazı ve tazyikli su sıkaraksaldıran polis, burada Dilan Poyrazve Mete Kul’u gözaltına aldı. 15-16yaşındaki çocuklara gözaltında sistemliişkence yapacak kadar alçakçadavranan TEM şube polisleri, DilanPoyraz’ı soyarak açıkça taciz ederek,Mete Kul’un hayalarını sıkarak işkenceyapmıştır. Saldırmak için süreklibahane arayan polis, bu seferde kimlik kontrolü yaptı. Kimlikkontrolü sonrasında da ifadesi eksikkaldığı gerekçesiyle 70 yaşındaki İbrahimPolat’ı gözaltına aldı. Saldırmakiçin bu sefer de bekleyen ailelerintaşıdığı İbrahim Çuhadar’ın resminibahane etti. Ailelerin resmi vermemesiüzerine yine saldıran polis, avukatlarıtekmeledi, yerde sürükledi. Acizliğiniresme de göstererek çerçevesini parçaladı.Aileler, gördükleri saldırı veişkencelere direnerek bekleyişlerinisürdürerek geceyi Adli Tıp önündekaldırımlarda geçirdiler.TAYAD’lı Aileler’in onca baskıyarağmen Adli Tıp önünden ayrılmayışıkarşısında iyice acizleşen katil polis,daha da pervasızlaşarak, 13 Eylülgünü, tam beş defa sürekli olarakTOMA’larla, gaz bombalarıyla saldırdı.Her saldırısına direnen aileler,ara sokaklarda dağılıp polislerle çatışıptekrar Adli Tıp önüne gelerek fedasavaşçılarını sahiplenmeye devam ettiler.Polis, gün boyu yaşanan saldırılardaSelahattin Arslan, KeremcanBayram, Bahar Ertürk, Özgür Karagözve Sevcan Adıgüzel’i işkence yaparak,kafalarını tekmeleyerek gözaltına aldı.Yaşanan saldırıları fotoğraflayan, işkencelerinibelgeleyen <strong>Yürüyüş</strong> dergisimuhabiri Musa Kurt’u da tehdit eden,tartaklayarak, basın kartı göstermesinidayatan polis, Halk Cepheliler’inbekledikleri kaldırımı da işgal ederekfeda şehidinin sahiplenilmesini engellemeyeçalıştı.14 Eylül günü ise cenazeyi yinevermeyeceklerini söylerek kitleninsayısını azaltmayı hesaplayan oligarşi,kitlenin kararlı bekleyişi ve giderekartan sayısı üzerine cenazeyi vereceğiniaçıkladı. 3 gün boyunca keyfişekilde DNA testi yapılacak diyerekbeklettikleri cenazeyi vermek zorundakaldılar. Ama alçaklık parayla değilbeleş olunca, AKP’nin akbabalarındada fazlasıyla mevcut. Bu sefer decenaze arabasının önünü kesen polis,aracın gittiği yönün aksi tarafta biryöne gitmesini dayattı. Bunu kabuletmeyen avukat ve aileler, tartışarakbeklemeye başladılar ve bu esnadapolisin alçaklığını protesto eden, AdliTıp Kurumu’nun diğer tarafında bekleyenHalk Cepheliler’e saldıranpolis, aralarında muhabirimiz MusaKurt’un, Grup Yorum üyeleri SelmaAltın ve Dilan Balcı’nın, yine Yorumkorosu üyesi Damla Sandal’ın, Tavırdergisi sahibi Bahar Kurt’un, İdilTiyatro Atölyesi oyuncusu Bahar Ertürk’ün,çocukların, yaşlı ana ve babalarınbulunduğu 27 kişiyi gözaltınaaldı. Gözaltına alınanlardan yaralananlar,durumu ciddi olanlar var,hepsine çocuk yaşlı demeden işkencedevam ediyor.Saldırıdan sonra, polis yolu açmakzorunda kaldı ve cenaze KüçükarmutluMahallesi’ne götürüldü. Mahallegirişinde arabadan alınarakomuzlarda kızıl bayraklarla kortejoluşturularak yürüyüşle KüçükarmutluCemevi’ne getirilen cenaze,16 Eylül Pazar günü Gazi Mezarlığı’nadefnedildi…Devrimci Basın Susturulamaz!Muhabirimiz Musa KurtSerbest Bırakılsın!Gözaltılar Serbest Bırakılsın!İşkence Yapmak Şerefsizliktir!İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür!10<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


İbrahim Çuhadar, Gazi Halkının Yüreğini Soğutan AdaletinTemsilcisidir! İşkenceci Polisin Saldırısına Uğrayan Tüm HalkınÖfkesinin Adıdır! Cepheliler’in “Bir Canım Var O Da Halkıma FedaOlsun” Cüretinin Adıdır!SAVAŞI BÜYÜTEREKSAHİP ÇIKACAĞIZ MİRASINASayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012İstanbul Sultangazi Polis Karakolu’nafeda eylemi düzenleyenDHKC savaşçısı İbrahim Çuhadar’ıncenazesi, üç gün süren beklemeninardından Adli Tıp Kurumu’ndan alınarakKüçükarmutlu Cemevi’ne götürüldü.İki gün boyunca İbrahimÇuhadar’ın cenazesinin başında, “İbrahimÇuhadar Ölümsüzdür!”, “KatilDevlet Hesap Verecek!”, “Hasan SelimGönen Ölümsüzdür!”, “ErdalDalgıç Ölümsüzdür!”, “Anaların ÖfkesiKatilleri Boğacak!” sloganlarıylanöbet beklendi. Mahalle halkı dolaşılarak,yapılacak törene çağrıldı.16 Eylül günü, vasiyeti üzerineyıllarca çalışma yaptığı KüçükarmutluMahallesi’nde bulunan cemevindebir tören düzenlendi. Törende, yıllarcamücadele eden ve tecrit hapishanelerindekalan İbrahim Çuhadar’ın,tecritten çıkar çıkmaz Abdi İpekçiParkı’na geldiği ve tecrite karşı mücadelesinisürdürdüğü belirtildi. Dahasonra TAYAD’da ve Armutlu’da mücadelesinedevam ettiği anlatıldı. İbrahimÇuhadar’ın şehitlerimizdenöğrendiği vurgulanarak, “Biz de buradaand içiyoruz ki, İbrahim Çuhadar’danöğrendiğimiz gibi, onun yolunda,sonuna kadar yürüyeceğiz.”denildi. Ardından tabut omuzlanarakmahallede dolaştırıldı. Yine İbrahimÇuhadar’ın vasiyeti üzerine cenazesiEyüp Baş’ın, Güler Zere’nin ve kendisininde kaldığı evin önünden geçirildi.Armutlu Meydanı’ndan otobüslerebinilerek Gazi Mahallesi’ne geçildi.Cenaze öncesinde Gazi Mahallesi’nde,halka çağrılar yapılarak, halkınadaletini yerine getiren İbrahim Çuhadar’ıncenazesinin sahiplenilmesiistendi. Mahalle halkının evlerinetek tek telefon edildi; 3 defa 10-15kişilik bir grupla mahallede megafonlu,önlüklü, sloganlı çağrıya çıkıldı.Ekipler oluşturularak, ulaşılabilecekherkese ulaşıldı ve cenaze törenihaber verildi. Mahallede ayrıca, merkeziyerlere 29 tane ozalit asıldı.Gecekonduları gezerek çağrı yapanCepheliler’e bir kadın, "Olurmu böyle?" diyerek çıkıştı. Nedentepki gösterdiği anlaşılmaya çalışılırken,kadın "Keşke on tane polisgitseydi…" deyip üzüntüsünü dilegetirdi. Mahalle arasında megafonla,sloganlarla cenazeye çağrı yapılırken,apartmanlardan alkışlayanlar oldu.Gazi katliamı sırasında yaralanmışolan birisi, “İçimde yıllardır büyüttüğümbir şey vardı, bugün onu doğurdum,rahatladım." diyerek sevincinipaylaştı.Gazi Mahallesi’nde, İbrahim Çuhadar’ıncenazesinin bulunduğu cenazearabasının önünde kortej oluşturularakyürüyüşe geçildi.Kortejin başında “Hasan SelimGönen - İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür”yazan, TAYAD’lı Aileler imzalıbir pankart vardı. Pankartın arkasındabekleyen TAYAD’lı Aileler’in elle-VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 11


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012rinde, İbrahim Çuhadar’ın resimlerivardı. Kortejin devamında “Halk Çocuklarını,Devrimcileri Sokak OrtasındaKatletmekten Vazgeçin” yazanHalk Cephesi imzalı bir pankart taşındı.Bu pankartın arkasında da“Keçiören’de Cem Aygün’ü, İzmir’deEmrah Barlak’ı, Gazi’de Hasan SelimGönen’i Katledenler Cezalandırılsın”yazan dövizler taşındı. Kortejde ayrıcaCephe milisleri tarafından, Cepheimzasıyla “İşkencecilerden HesapSorduk Soracağız” pankartı taşındı.“Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”,“İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür”,“Bedel Ödedik Bedel Ödeteceğiz”,“İşkencecilerden HesapSorduk Soracağız” sloganlarının atıldığıve umudun adının haykırıldığıyürüyüş boyunca yapılan konuşmalardaönce polise seslenilerek; “Birazcıkinsanlığınız, onurunuz varsa;çocuklarınıza, evinize işkencede, kandamlalarıyla, diş kırıklarıyla, kemikkırıklarıyla, katliamlarla ekmek götürmeyin.Az bir şey şerefli olun!İnsan olun insan! Olamazsanız dabiz soracağız bunların hesabını! BizimErdal’ımız, Hasan’ımız, İbrahim’imizvar! Bizim halkımız var! Biz ölsekde bitmeyiz! Biz Cephe’yiz” denildi.Konuşmanın ardından, kitle tarafındantekrar umudun adını haykıran sloganlaratıldı. Gazi Cemevi’ne kadarsüren yürüyüşün ardından burada birsüre ara verilerek, cemevinde cenazetöreni yapıldı. Bekleme esnasındahep bir ağızdan marşlar söylenip,sloganlar atıldı. Ardından tekrar yürüyüşegeçildi.Mezarlığa giden yürüyüş güzergahıüzerinde, İbrahim Çuhadar’ın fedaeylemi yaptığı Gazi Polis Karakoluda bulunmaktaydı. Günlerce Adli TıpKurumu önünde cenazeyi bekleyenleresaldırıp gözaltına alan polis, hıncınıalamamıştı. Halka, “Cenazeyekatılmayın, cenazeyi Gazi’ye almayacağız”söylentilerini yayarak, halkın,evladını sahiplenmesini engellemeyeçalışacak kadar acizleşmişler, cenazedenduydukları korkuyu göstermişlerdi.Yine halkın sahiplenmesininönüne geçemediler. Aksine halkınöfkesini daha da artırdılar. Bu öfke,karakolun önünden geçerken atılan,“Yaşasın Feda Eylemimiz!”, “İşkencecilerdenHesap Sorduk, Soracağız!”sloganlarında somutlanıyordu.İbrahim Çuhadar, Gazi Mezarlığı’na,yoldaşlarının yanına defnedildi.Defin işleminin ardından TAYAD’lıMehmet Güvel, Halk Cephesi’nin İbrahimÇuhadar için yaptığı açıklamayıokudu. İbrahim Çuhadar’ın mücadeleyaşamının özetlendiği açıklamada,artan polis terörü ve katliamlarındanbahsedilerek; “Ama halk ebediyenadaletsiz kalmaz. İbrahim Çuhadar,adaletsiz bırakılmak istenen halkaadalet olmuştur. And olsun ki hiçbirhesabımız kalmayacaktır” denildi.Mehmet Güvel’den sonra TA-YAD’lı Ahmet Kulaksız bir konuşmayaptı. Büyük düşünmenin, sadecedüşünmekle olmadığını söyleyen Kulaksız;“Eğer büyük düşünüyorsanız,eğer milyonları örgütleyip hareketegeçirmek istiyorsanız, bunun gereğiolan bedeli ödeyeceksiniz. İbrahimÇuhadar bize bunun en canlı örneğinivermiştir. Faşizme karşı mücadeleetmenin sınırının nerede başlayıp neredebittiğini ancak bu mücadeleyiverenler bilir” dedi.Şiirler okunmasının ardından,Grup Yorum üyeleri eşliğinde, İbrahimÇuhadar’ın en sevdiği türküolan “Karahisar Kalesi” ve “BizeÖlüm Yok” marşı söylendi. Mezarlıktadefin işleminin bitmesinin ardındantekrar kortej oluşturularakGazi Cemevi’ne yüründü. Buradaİbrahim Çuhadar için yemek verilmesininardından kitle dağıldı. 2000kişinin katıldığı cenazede PDD, Partizan,ESP, DHF, BDSP ve BDP’lilerde yer aldılar.***“FEDA SAVAŞÇIMIZİBRAHİM ÇUHADARÖLÜMSÜZDÜR”Yoldaşları için hesap sormanınadıdır feda. Vatanı ve halkının umuduolmanın, düşmanın saldırılarına karşıonurun bayrağıdır feda. Feda savaşçısıİbrahim Çuhadar, düşmanın kalbindepatlayan bomba oldu. Engin Çeber’in,Erdal Dalgıç’ın Hasan Selimler’inhesabını sormak için, halkın on yıllardırbirikmiş öfkesinin sesi olanİbrahim Çuhadar, yapılan eylemlerleselamlandı.İstanbul-Okmeydanıİbrahim Çuhadar’ı, Liseli Dev-Genç’liler yazılamaları ile selamladılar.Dev-Genç’liler, İbrahim Çuhadar’ınşehit düştüğü 11 Eylül gecesiOkmeydanı’nda “Feda Savaşçımızİbrahim Çuhadar Ölümsüzdür”, “HasanSelim Gönen’in Hesabını SordukSoracağız”, “İşkencecilerden HesapSorduk Soracağız” ve “Liseli Dev-Genç” yazılamaları yaptılar.15 Eylül günü ise Cepheliler,DHKC savaşçısı İbrahim Çuhadar’ıOkmeydanı'nda yaptıkları korsan eylemleselamladılar.Anadolu Kahvesi’ne “Feda Adalettir!İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür12<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


– Cephe” yazılı pankart asıldı. Pankartasıldıktan sonra halka hitaben konuşmalaryapan Cepheliler; AKP’ninkatil polisinin yaptığı işkence ve katliamlarıteşhir ettiler. Anadolu Kahvesiolarak adlandırılan bölgeden SibelYalçın Parkı’nın olduğu meydanainen Cepheliler, barikat ve molotoflarlayolu kestiler.“Umudun Adı DHKP-C”, “HasanSelim Gönen’in Hesabını SordukSoracağız”, “İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür”,“Titre Oligarşi Parti-CepheGeliyor”, “Öndere Selam Savaşa Devam”sloganlarının atıldığı eylem,iradi olarak bitirildi.İstanbul-Gülsuyu: DHKC savaşçısıİbrahim Çuhadar'ın adı Gülsuyuduvarlarına nakşedildi. Gülsuyu'nda11 Eylül günü Cephe imzalı5 adet "İbrahim Çuhadar-Hasan SelimGönen Ölümsüzdür" yazılaması yapıldı.İstanbul-1 Mayıs Mahallesi13 Eylül günü 1 Mayıs Mahallesi’ndeCepheliler tarafından korsaneylem gerçekleştirildi. Eylem, yolunmolotoflarla kesilmesiyle başladı.“İbrahim Çuhadar Hasan Selim GönenÖlümsüzdür” pankartının açıldığıeylemde “Katillerden Hesap SordukSoracağız", "Yaşasın Önderimiz DursunKarataş", "Yaşasın DevrimciHalk Kurtuluş Partisi-Cephesi” sloganlarıatıldı. Eylemi izleyen halk,alkışlayarak Cepheliler’i selamladı.İstanbul-Topkapı: İstanbulBağcılar ve Esenyurt’ta yazılama yapıldı.Bağcılar Yeni Mahalle ve çevresine''İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür","Umudun Adı DHKP-C", "YaşasınFeda Eylemimiz” yazan yazılamalaryapıldı. Esenyurt Kıraç veçevresine “İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür","Umudun Adı DHKP-C”yazılamaları yapıldı.Adana: Hasan Selim Gönen’inkatili polislerin inlerinde feda eylemiyapan İbrahim Çuhadar, Adana’dayazılamalarla selamlandı.Adana’nın Kiremithane Mahallesi’nde2, Şakirpaşa Mahallesi’nde4 ayrı noktaya Cephe imzasıyla,“Feda Savaşçımız İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür”, “İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür” yazılamaları yapıldıMersin: 16 Eylül Pazar günüDemirtaş Mahallesi, Turunçlu Mahallesive Turgut Türkalp mahallelerindeCepheliler yazılama yaptılar.Cepheliler, geçtiğimiz günlerdeHasan Selim Gönen’i katledenpolislerin bulunduğu 75. YılSultangazi Polis Karakolu’na fedaeylemi gerçekleştiren DHKC savaşçımızİbrahim Çuhadar’ı selamlayarakumudun adını duvarlarakazıdılar. 3 bölgede, 15 adet “İbrahimÇuhadar Ölümsüzdür”,“DHKC SPB Katillerin Peşinde”,“Katillerden Hesap Soracağız”,“DHKP-C”, “CEPHE” yazılamalarıyapıldı.İzmir: 12 Eylül gecesi, İzmirDoğançay Mahallesi'nde Cepheliler,mahallenin çeşitli bölgelerine“Umudun Adı DHKP-C”, “İbrahimÇuhadar Ölümsüzdür”, “YaşasınHalkın Adaleti”, “Katillerden HesapSorduk Soracağız” yazılamalarıyapıldı. İbrahim Çuhadar'ın ölümsüzolduğu vurgulandı.Dev-Genç'liler de BornovaMerkez'de ve Ege Üniversitesi'nde;İbrahim Çuhadar'ı yazılamalarlaselamladılar. Bornova Merkez'de"Feda Savaşçımız İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür-DHKC/Dev-Genç"yazısı duvarlara nakşedildi. EgeÜniversitesi'nde ise Edebiyat Fakültesiduvarlarına ve Yabancı DillerYüksekokulu çevresineDHKC/DEV-GENÇ imzalı, "FedaSavaşçımız İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür!", "Hasan Selim Gönen'inHesabını Sorduk Soracağız","DHKC-SBP Katillerin Peşinde!","DHKP-C", "CEPHE", "KatillerdenHesabı DHKC Soracak!","Umudun Adı DHKP-C" yazılamalarıyapıldı.Üniversitenin çeşitli yerlerinde,toplamda 22 yazılama yapıldı.VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 13


Armutlu Halkına; “Büyük ailemizinbir sıra neferi, bir feda savaşçısı olmanınonurunu, gururunu yaşıyorsam...”Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Merhaba,Her şeyi kendi emek ve sevgileriyleyapan, yaratan Küçükarmutluhalkını sevgi ve selamlarımla kucaklıyorum.Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin,yağmurun, çamurun her türlüsünügörmesine rağmen örgütlülükten, birlikten,dayanışmadan, paylaşmadan,bir göz kondusu için canını vermektençekinmeyen, düşmana her zaman direnen,korkulu rüyası olan Küçükarmutluhalkı.Her zaman düşmanın korkulu rüyasıoldunuz. Sizleri düşman işgalcigördü.Sizler oturamazdınız oralara, sizlerlayık değildiniz. Oralarda zenginleroturmalıydı, villalar yapmalıydı, keyiflerinisürmeli, bizlerin alınterinisömürmeliydiler. İstanbul'un en güzelyerlerinden biriydi, Boğaz ayaklarınınaltındaydı. İşte ondandır ki, biz onlariçin layık değildik oralara.vermedik... Küçükarmutlu örgütlübir mahalleydi, devletin hedefi örgütlülüğüyok etmekti.Bunu yapamadı, yapamayacakda. Ki, Küçükarmutlu'nun her harcınacanımız, kanımız aktı. Şenaylar,Gülsümanlar, Sultanlar... herdaim bizlere güç verdiler, onur oldular...Şimdi de Kentsel Dönüşüm yasasıile evlerimizi ellerimizden almakistiyorlar. Başaramayacaklar...Sizlere yazmak gerçekten zor.Sizlerle iki yıl aynı yerde yaşadım,soluk alıp, soluk verdim. Acılar, sevinçleryaşadım. Güz şenlikleri örgütledik.Şehitlerimizi uğurladık. Engüzel sohbetler ettik gece geç saatlerekadar. İsim isim yazsam uzar gider.Ne yapalım ki, fazla zamanımız yok,biliyorum ki, adaletimizi bekliyorsunuz.(...)Bizleri aç bırakan, yoksul bırakan,işsiz bırakan, evsiz bırakan...Emeğimizi sömürenlerden, çalanlardanhesap soracak bir savaşçıolacaktım. Öyle ayrıldım sizlerin yanından.Bir çoğunuz merak ediyor, haberimne zaman çıkar diye düşünüyorolabilirsiniz. Son süreçte silahlı eylemlerimiz,şehitlerimiz oldu. Biliyorumki, bir çoğunuzun aklına geliyorumdur.Çünkü sizler benim aklımdasınız.Sizlerin sevgisi, güveni,emeği var üzerimde.Size çok kısa süre sonra güzelbir haber vereceğim, alacaksınız haberimi.Yaşadıklarımız gözlerinizinönüne gelecek, bir yandan hüzünlenecek,diğer yandan sevineceksiniz.Hüzünlenmeniz, çok yakından tanıdığınızbirini daha şehitler kervanınakatacaksınız, sevineceksiniz halkdüşmanlarından can verirken canalacağım, şehitlerimizin katillerindenhesap sormuş olacağım.Sizleri çok sevdim... Sizlerdençok şeyler öğrendim. Bir çoğunuzlaçok güzellikler paylaştım. Eyüp'ü,Güler'i birlikte uğurladık... Size layıkolacağım...Büyük ailemizin bir sıra neferi,bir feda savaşçısı olmanın onurunu,gururunu yaşıyorsam bunda sizlerindeemekleri, sevgileri vardır. Sizleriunutmadım, unutmayacağım.(...) Hesap sordum ve yine sizlerinyanından diğer şehitlerimizin yanınauğurlanacağım için kendimi mutluhissediyorum.Artık ayrılık vakti geldi...Yakın bir zamanda düşman KentselDönüşüm adı altında büyük birsaldırı girişiminde bulunacak. Bunusizlerde iyi biliyorsunuz ve komitelerkurdunuz. Biliyorum ki, geçmiştenasıl direnmişseniz, düşmanı yinepüskürteceksiniz. Çünkü sizlerin misyonuçok büyük. Siz ne kadar direnirseniz,halkımız sizlerin direnişindengüç alacak ve düşmanın politikasınıboşa çıkaracaktır.Sizlere veda etmiyor, sizleriçok seviyorum, sizlere layık olacağım.Çünkü sizlerden ayrılmıyorum,gözüm arkada gitmiyorum.En son sizlerin ellerinde ölümsüzlüğegideceğim. Hoşçakalın!Sizleri çok seviyorum.3 Ağustos 2012Sevgi, saygı ve selamlarımlaMafyacılar çöreklendiler,canımızla, kanımızlaattık. Bu sefer devlet yüzlercekez geldi bir göz kondumuzuyıkmak için. Hergeldiklerinde direndik. Şehitverdik, gözaltına alındık,işkence gördük, tutuklandık...Ne yaparlarsayapsınlar örgütlülükten, direnişten,direnmekten ödün14<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Merhaba can yoldaşlarım; Bir canımvar halkıma ve vatanıma feda olsun!Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmşiarını her zaman yükseklerdetutan, bunun için her türlü bedeliödemekten çekinmeyen yoldaşlarımıen sıcak sevgi, saygı ve selamlarımlasımsıkı kucaklıyorum.Zulme karşı her zaman direnen,başı dik olan yoldaşlarıma...Yoldaş demenin güzelliğini, sıcaklığını,sevgisini, umudunu doyasıyayaşadık...Kavgamızın başkentinde adımladıksokakları... Her mahallesinde hesapsorduk... Her daim kavganın harcınıkardık, Anadolu'nun bereketlitopraklarında...Şehitlerimizin mezarbaşlarındakaç kez sözler verdik onlara. Devrimsözümüzü yerine getireceğiz diye.Katillerinizden hesap soracağız diye.Sizler gibi olacağız dedik. Sizlerinyolundan, izinden gideceğiz dedik.Çünkü sizler kavgamızın mimarlarısınızdedik. Bizim dünümüz, bugünümüz,yarınımızsınız dedik. Sizlerşehit bedenlerinizle Anadolu'nun herkarış toprağında bize yol gösteren,önümüzü açanlarsınız dedik... Şehitlerimizebağlılığımızı her zamanonlardan aldığımız güçle savaşarakyerine getirmeye çalıştık, çalışıyoruz.Şehitlerimiz bizim manevi değerimizdir.Bunu hiç bir zaman unutmayınyoldaşlar.Ne zaman başımız sıkışsa ilk başvurduğumuzyine şehitlerimizdir.Bize her zaman moral güç verdiler,öğretmeye devam ettiler...Yoldaşlarım,İki sınıf vardır. Burjuvazi ve proletarya.Ezen ve ezilen, düzen vedevrim diye bahsettiğimiz. Yaptığımızher faaliyette bunu hiç bir zamanunutmamak gerekiyor. Biz devrimsaflarındayız ve sınıfımız belli. Ezilenleritemsil ediyor, onlar için canveriyor, can alıyoruz.Düzen bizi teslim almak içinher türlü çirkefliği kullanıyor. Beyinlerimiziteslim almak için yozlaştırıyor,uyuşturuyor her türlüaracıyla. Eksik bıraktığımız herşey düzene hizmet eder. Bunu istemiyorsak,kendimizi büyütmek istiyorsaksoru sormalıyız. Önceliklekime hizmet ediyor diye sormalıyız?Dersler çıkarmalıyız. Düzenyanlarımıza militanca yaklaştığımızda, sonuç alırız. Militan yaklaşmadığımızda, düzen açık kapılar arayacaktır,ara yollar bulacaktır. Arayol bırakmayacak, uzlaşmayacağız.Bunu başardığımız da biz olacağız!Düşman her gün saldırıyor. Gözaltınaalıyor, işkence yapıyor, tutukluyor.Bu topraklarda devrimin, devrimciliğinbitmesini istiyor. Bununiçin de pervasızca davranıyor. Sınıfkinleriyle hareket ediyorlar. Onuniçin kendine muhalif hiçbir ses istemiyor.Düşmana karşı halkımızdan,vatanımızdan aldığımız güçle, haklıve meşrulukla, bizlerde öfkemiz vekinimizle savaşıyor, hesap soruyoruz.Erdal ve Hasan'ı ölümsüzlüğeuğurladık. Hesap soran namlularımızişlemeye devam edecek. Şehitlerimizihalkımızı adaletsiz bırakmamaya devamedeceğiz. Zorlu bir sürecin içindeyizve bu süreçte her zaman olduğugibi bedellerle aşılacak. Vereceğimizher bedel, geleceği örgütleyecek, bizibüyütecektir... Şehitlik, yeniden doğmak,çoğalmaktır. Bunu ete-kemiğebüründüreceğiz.Sizlerin coşkusu coşkumuzdur,heyecanınız heyacanımızdır. Umudunuzumudumuzdur.Sevginiz sevgimizdir. Emeklerinizemeğimizdir. Yoldaş sıcaklığınız sıcaklığımızdır.İnancınız, inancımızdır,düşmana olan öfke ve kininiz, öfkeve kinimizdir. Bizi biz yapan tümgüzellikler benimle yoldaşlarım. Çünküsizler gibi yoldaşlara sahibim.Büyük aileye sahibim.Dün birlikteydik, bugün omuzlarınızdaolacağım şehit bedenimle.Ne mutlu ki büyük ailemize sahibiz,sizler gibi yoldaşlarım var.Yoldaşlarım,Bizi sömürenlerden, aç-yoksulbırakanlardan, işsiz bırakanlardan,evlerimizi yıkmak isteyenlerden, vatanımızıemperyalistlere parsel parselsatanlardan, halkımızı iliklerine kadarsömürenlerden, sağlıksız, eğitimsizbırakanlardan hesap soracağız. Halkımızıadaletsiz bırakmayacağız.Adaleti biz sağlayacağız.Biriken öfkemiz ve kinimiz vardüşmana... Sabrımız sonsuz değil.Bu öfke ve kinimizle, bizi diridiri yakanlardan, katledenlerden hesapsoracağız. 122 yoldaşımızın hesabınısoracak, Dayı'mızın vasiyetini yerinegetireceğiz.Yoldaşlarım,Bu süreç şehit bedenlerimizinüzerinde yükselecek, geleceği örgütleyeceğiz.Bağımsızlık, demokrasive sosyalizme böyle yürüyeceğiz.Bu süreçte kimimiz Erdal ve Hasangibi elde silah savaşarak, hesapsorarak şehit düşecek, kimimiz defeda eylemiyle...Büyük ailemizin bir sıra neferi,bir feda savaşçısı olmanın onurunuve gururunu yaşatan yoldaşlarımaselam olsun.Sizlerden aldığım güçle düşmanınüzerine tereddütsüz gideceğim, sizlerinöfkesi ve kini, umutlarınız, sevginiz,inancınız, bağlılığınız, emekleriniz,vefanız benimle olacak... Halkımız,vatanım, Dayı'mız, şehitlerimizbenimle olacak... TAYAD'lılar, Dev-Genç'liler, özgür tutsaklarımız, dergi,avukatlarımız, mahalleliler, Anadolubenimle, vatan hasretiyle yanıp tutuşanyurtdışındakiler benimle... Evetyoldaşlarım feda eylemine yalnızgitmiyorum. Yanımda siz yoldaşlarımvarsınız... Çünkü biz büyükbir aileyiz ve BİZ'iz...Sizleri canımı verecek kadarçok seviyorum.Can verirken, can alacağım,şehitlerimizin katillerini yaşatmayacağım,hesap soracağım.Ölüme gülerek gidiyorum yoldaşlarım.Gözüm arkada gitmiyorum.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 15


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Yaşam içerisinde kendi şehitliğimiörgütledim. Yalnız değildim.Çünkü siz değerli yoldaşlarımvardı.122 şehidimizin hesabını soracakolmanın, Dayı'mızın vasiyetiniyerine getirecek olmanınhuzuru ve mutluluğundayım. Bumutluluk ve coşkuyla düşmanınbeyninde patlayacağım.Tüm yoldaşlarımı bir kezdaha sımsıkı kucaklıyorum. Sizleriçok seviyorum. Gönlünüzrahat olsun, şehitlerimizin hesabınısormaya, geleceği örgütlemeyedevam ediyoruz. Çünkübiz haklı ve meşruyuz. Emperyalistlerive işbirlikçilerini yerlebir ederek devrimi gerçekleştireceğiz.Bu inançla feda eyleminigerçekleştireceğim ve yanımdaen sevdiklerim sizler olacaksınızyoldaşlarım.Tüm yoldaşlarımı devrimeolan bağlılığımla, inancımla, büyükailemizden aldığım güçlefeda eylemini gerçekleştirecekolmanın heyecanı ve coşkusu,morali ile bir kez daha kucaklıyorve hoşçakalın!122 şehidimizin hesabını soracak,Dayımızın vasiyetini yerinegetireceğim!YAŞASIN FEDAEYLEMİMİZ!YA ŞEHİT OLACAĞIM, YAŞEHİT!DEVRİME ŞEHİTBEDENLERİMİZLEYÜRÜYECEĞİZ!ERDAL VE <strong>HASAN</strong>ÖLÜMSÜZDÜR!ÖNDERİMİZ,BAŞKOMUTANIMIZ,DAYI'MIZ DURSUNKARATAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!YAŞASIN DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ PARTİSİ!YAŞASIN DEVRİMCİ HALKKURTULUŞ CEPHESİ!6 Ağustos 2012Selam, sevgi ve saygılarımlaİbrahim ÇuhadarAdaleti Sağlayan Eller, Adaleti Yazan EllerOlmaya Devam Edeceğiz!Bağımsızlık Demokrasi veSosyalizm İçin <strong>Yürüyüş</strong>Dergisinin 330. SayısıHakkında ToplatmaKararı Verildi!Gerçekleri halka ulaştırma ve halkıngerçeklerini yazmayı ilke edinen, ülkemizinsosyalizm mücadelesinde devrim umudunun,kurtuluşun yolunda olanların sesinibedellerle halkımıza ulaştıran dergimizindün muhabiri tutuklandı, bugünse 330.sayısı toplatıldı.İstanbul 1 No’lu Hakimlik tarafındanalınan 2012/1917 sayılı kararı ile dergimizinkapatılma kararına gerekçe olarak,dış ve iç kapaklarında, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 48,49. sayfalarında yer alan haber ve yazılarda“örgüt propagandası” yapıldığı “suç vesuçluyu övdüğü” gerekçe gösterilmektedir.Biz hiçbir zaman ne bu devleti, neAKP’yi ne de onların ordusunu, polisini,yargısını, herhangi bir kurumunu, övmedik,eğer bunu yapmış olsaydık işte o zaman,suçu ve suçluyu över, bizde gayrı meşrukonumuna düşer, ezilen halklara karşıdüşmanlaşırdık. Bundan dolayı AKP’ninyargısının bu iddiası en az kendileri kadargayri meşru ve yalandır. Örgüt mü? Örgütlüolmak haktır. Her zaman örgütlü olacağız.Ve örgütlü olmanın önemine ve gerekliliğinesayfalarımızda yer vereceğiz.Emperyalistler ezilen halklara karşıtüm olanaklarıyla örgütlenirken, oligarşitüm kurumlarıyla halka karşı örgütlü savaşyürütürken; bizim de örgütlenmek, örgütlüolmak, en büyük görevimiz, sorumluluğumuzve hakkımızdır!Biz, ezilenlerin tarafıyızBiz, İbrahim Çuhadarlar’ın vatanseverolduğunu, haklı, doğru ve halkın adaletiolduğunu yazıyoruz.Biz, halkın kurtuluşunu Çuhadarlar’ıngetireceğini, hiçbir devrimcinin kanınınyerde kalmayacağını, işkencecilerden herkoşulda hesap sorulacağını yazıyoruz.Biz, AKP’nin vatan haini olduğunu,vatanı parsel parsel emperyalizme peşkeşçektiğini, ülkemizin her köşesine emperyalistsavaş üsleri açtığını yazıyoruz.AKP’nin Amerika adına Suriye halkınakarşı her türlü alçaklığı yaptığını, ÖzgürSuriye Ordusu adlı çapulculara topraklarımızıüs olarak açtığını, halka göndermediğiambulanslarla onlara silah taşıdığını,Suriye’de vatan hainlerinin döktüğüher kanda AKP’nin de elinin olduğunuyazıyoruz.Biz, bu savaşın vatanseverlerle vatanhainlerinin savaşı olduğu gerçeğini yazıyoruz.İşte bunun için oligarşi bizi tutuklamalalarla,toplatmalarla susturmaya çalışıyor.Hayır! Biz susmayacağız! BizAKP’nin satın alamadığı ve susturamadığıbir dergiyiz. Gerçekleri yazmaya devamediyoruz, devam edeceğiz.Biz dergimizde yazılan her satırın bedeliniödüyoruz. İşte bedel, bu toplatmalar,kapatmalar, baskınlar, tutuklamalardır. Halada bu bedellerin çok daha fazlasını ödemeyigöze almışız. En fazla yapabileceklerinedir? Bugüne kadar yüzlerce devrimciyeyaptıkları gibi dergimizin çalışanlarını dakatledebilirler. Biz ona da hazırız.Devrimci Basın Susturulamaz!Tutuklamalar Toplatmalar BiziYıldıramaz!Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz!Halkız Haklıyız Kazanacağız!Bağımsızlık Demokrasi veSosyalizm İçinYÜRÜYÜŞ DERGİSİ18 Eylül 2012Bütün GecekondularBizim Olacak!10 Eylül günü İzmir Narlıdere-İnönüMahallesi’nde Halk Cepheliler, yıkımlarlailgili afişleme yaptılar. Bir ekibin afişlemeyaptığı, diğer ekibin de bildiri dağıtıp mahalleliylesohbet ettiği çalışma sırasındahalkın ilgisiyle karşılaşıldı. Yıkımlar veKentsel Dönüşüm projesi ile ilgili sorusoranların olduğu mahallede, her sokaktamahallelilerle sohbetler edildi. Bildiri dağıtımınayardım etmek isteyen mahalleninçocukları ile birlikte her sokağa girildi,her kapı çalındı. Evine veya işyerineasmak üzere afiş isteyenlere afiş verildi.16<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Cenazemizi Geleneklerimize Göre Gömdük!HİÇBİR ŞEHİDİMİZİN CENAZESİNİSAHİPSİZ BIRAKMAYACAĞIZ!TAYAD’lı Ailelerİbrahim Çuhadar, 11 Eylül tarihinde,Gazi Karakolu’na yönelik bireylemde şehit düşmüştü. Yıllardırhalka gerçekleri anlatmaya çalışıyordu.Tecriti, işkenceleri, yoksulluğuve bunu yapanları anlatıyordu. Gecekondularıgezdi yıllar boyu. Hapishanelerdeyıllarca yattı. İşkenceleriyaşadı, tecrit hücrelerinde kaldı. Amatecrit zulmüne yenilmedi. Bir TA-YAD’lı olarak hücrelere karşı mücadeleetti. Gazi’yi, Armutlu’yu, Nurtepe’yi…İstanbul’un kondularınıgezdi. Emekçiydi. Halkın içindeydi,her yanıyla halktan birisiydi. Ama biryanı daha vardı onu her türlü zorluktagüçlü tutan. Şehitlere ve tutsaklarabağlıydı. Vefalıydı. Yüreğinin biryanı her zaman şehitlerle ve tutsaklarlaberaberdi. Adalet için mücadeleederken adaletsizliği gördü, yaşadı.Yoldaşlarının kömürleşmiş bedenlerinetanık oldu. Katledilen yoldaşlarınatanık oldu. Şimdi kendisi deşehitler kervanına katıldı. Adaletsiz birülkede adaletin savaşçısı olarak şehitdüştü.Polis, CenazeninSahiplenilmesineBu NedenleTahammülsüzce Saldırdı?Gazi Karakolu, işkence merkezlerindenbiriydi, devrimcileri katledenpolisler görevliydi orada. Ve bu işkencemerkezine yönelik eylemde İbrahimÇuhadar şehit düştükten sonrakisüreç ülkemizde bir cenazeyi sahiplenmeninbile nasıl bedeller gerektirdiğinigösterdi. Bir devrimcinincenazesini sahiplenmenin bedeli gazbombası, tazyikli su, işkence, gözaltı,tutuklama oldu.İbrahim Çuhadar’ın cenazesi, eylemdensonra yapılan incelemelerinbitiminde Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.Bizler de cenazemizi almak vesahiplenmek için aynı günün akşamıAdli Tıp önünde beklemeye başladık.AKP’nin işkenceci ve katil polisiAdli Tıp Kurumu önünde bekleyenanalarımıza tam 3 gün boyuncasaldırdı. Cenazemizi sahiplenmemizebile tahammül edemiyordu.Ama biz, bedeli ne olursa olsunbugüne kadar cenazelerimizisahipsiz bırakmadık.12 Eylül’de yapılan ilk saldırıdaTOMA’larla sıkılan tazyikli sularlayerlerde sürüklendi yaşlı analarımız.Sıkılan sadece su değildi,içine portakal gazı karıştırılmıştı.Polis, halk düşmanlığını bir kez dahagösteriyordu bu saldırılarında. Ayrıcaçeşit çeşit gazlar sıkıyordu. Halkı,düşman olarak görmeye alıştığındanailelerimize de aynı düşmanlıkla saldırıyordu.Tam 9 kez saldırdı AKP’nin işkencecipolisi ve bu saldırılarda tam35 kişi gözaltına alındı. Her saldırınınardından yeniden Adli Tıp önünegittik. Evlatlarımızın cenazeleri içinher türlü bedeli ödeyecektik gerekirse.Bunu hazmedemedi polis.Polis, son olarak cenazeyi alırkensaldırdı, işkencelerle 27 kişi gözaltınaalındı. O kadar pervasızdı ki işkenceyapmaya Adli Tıp önünden başlıyordu.Attığı gaz bombalarıyla yaralananlaroldu. Kelepçeler alabildiğinesıkıldı, kulak zarı yırtılanlaroldu, aldığı darbelerle yaralananlaroldu. Gözaltına alınanlardan 8’i keyfigerekçelerle tutuklandı.Ama buna rağmen cenazemizi aldık,cenazemizi layık olduğu şekildegömdük. Polisin tüm saldırılarınarağmen halkımız şehidini sahiplendi.Adli Tıp önünden başlayan sahiplenmecenazede kitlesel bir sahiplenmeyedönüştü. Bini aşkın kişi hepbir ağızdan sloganlar ve marşlarlauğurluyordu şehidimizi.O, halk adaletsiz kalmasın diye hesapsorandı. Halk, adalet savaşçısınasahip çıktı, halkı için canını verenleriyalnız bırakmadı. İbrahim Çuhadar,halka umut olmak için şehitlerimizin,tutsaklarımızın umutlarını öfkesinikuşanarak yola çıkmıştı. Ve hedefineulaştı. Halk onun umudunun sloganlarıylauğurladı onu.Cenazeyi sahiplenmek, halk geleneğimizdir.Bunu ne AKP’nin işkencecipolisi ne de tutuklama terörüunutturamaz. Cenazelerimizi sahipleneceğiz.Evlatlarımız onurumuzdur. Onlarıhiçbir koşulda sahiplenmektenvazgeçmeyeceğiz.AKP’ye ve İşkenceciPolislerine Buradan BirkezDaha Haykırıyoruz:Hiçbir saldırınız cenazelerimizi sahiplenmemiziengelleyemeyecek. Cenazelerimizeve halkımızın değerlerinesaldırmaktan vazgeçin. Ve halkınadalet isteğinden, evlatlarının kömürleşmişbedenlerini teslim ettiğinizanalarımızın öfkesinden korkun! İşkenceyapmaktan ve evlatlarımıza sokakortasında kurşun sıkmaktan vazgeçin!İşte gördünüz, tüm saldırılarınıza,gözaltı ve tutuklama terörünüze rağmenyüzlerce insan “İşkencecilerdenHesap Sorduk, Soracağız!” sloganlarıylauğurladı İbrahim Çuhadar’ı.Her cenazemizde Adli Tıp önündeolacağız, cenazelerimizi bedellerödemek pahasına sahipleneceğiz.Cenazelerimizi Sahiplendiği İçinTutuklananlar Serbest Bırakılsın!İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 17


İşbirlikçi AKP, tekellerin krizini halka yüklüyor;A’dan Z’ye Yüzde Yüzü Bulan Zam!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012AKP’NİN YARATTIĞI TÜRKİYEu NÜFÜSUN YÜZDE 18.5’İAÇLIK SINIRININ ALTINDAYAŞIYORu EN ZENGİN %20 İLE ENYOKSUL %20 ARASINDAKİGELİR FARKI 8 KATINA ÇIKTIEmperyalizme bağlı,yeni-sömürge bir ülkeolan yurdumuzda ekonomikkrizlerin sürekliliğiekonomik-siyasi yapınınbir gerekliliğidir.Emperyalist tekellerdenbağımsız ekonomik politikalaruygulama imkanıolmayan Türkiye’nin,emperyalist-kapitalist sistemdeyaşanan krizlerin dışında kalması,istikrarlı bir kalkınma, büyümeprogramı uygulaması mümkün değildir.Geçici iyileşmelere, demagojikaçıklamalara dayanan “kalkınıyoruz,gelişiyoruz, büyüyoruz” masallarısürekli var olan krizin derinleşmesiile saklanamaz hale gelmekte, bizzathükümetler tarafından itiraf edilmekzorunda kalmaktadır.2013 bütçesi hazırlıkları sürerken,Reuters Ajansı’na bir demeç verenMaliye Bakanı Mehmet Şimşek 2013yılında bütçe açığının, GSMH’nın(Gayri Safi Milli Hasıla) yüzde 1,5’aulaşacağını belirterek “bu konudadüzeltici önlemler” alınacağını belirtti.Bakanın ifade ettiği düzelticiönlemlerin Türkçe’si halkın dahada yoksullaşmasıdır. Yaşam koşullarınıdaha da ağırlaştıran zamlarınve vergi artışlarının ifadesidir. 10Milyar dolarlık bir kaynak yaratmapeşinde olan hükümetin zam ve vergiartışı hazırlıkları içinde olduğunadair açıklamalar basına yansıdı. Bütçeaçığının kapatılması, ekonomidekikötü sinyallerin giderilmesi, krizinatlatılması için bir takım zamlarınkaçınılmaz olduğu açıklandı. Bakanınaçıklamasının ardından ekonomidensorumlu bürokratlarının bir zam paketihazırladığı, doğalgaz, elektrik,sigara, tapu harcı, otomotiv gibiürünler başta olmak üzere bir çokkalemde zamların, vergi artışlarınıngündeme geleceği belirtildi. Doğalgaz,elektrik gibi temel kalemlerde yapılanzamların tüketim mallarının hemenhepsine yansıyacağı, ekmekten, haberleşmeye,ulaşımdan, sağlık giderlerineotomatik zamların yaşanacağıaşikardır.Ekonomideki kötü sinyallerin, krizinsorumlusu emekçiler, halk değildir.2012 ve önceki yılların bütçelerindevar olan kaynaklar tekellere aktarılmış,özelleştirmeler, zamlar, vergiartışları ile tekellerin karlarının katlanmasısağlanmıştır. AKP hükümetininiktidar olduğu 2002 yılındanbu yana işçilerin, memurların, çiftçinin,gelirlerinde reel bir artış olmamıştır.Esnaf, zanaatkar, küçüküreticilerin gelirleri azalmış, tekellerinrekabetiyle başa çıkamaz durumagelmişler, iflaslar ile işyerlerini, topraklarınıkaybetmişlerdir. Yaşananher kriz, yapılan her bütçe halkın,yoksulların daha da yoksullaşmasınıgetirmiştir. Emekçiler kriz dönemlerindebir yandan işini, ekmeğinikaybederken, hala çalışabileceği birişi olanlar “şükrederek” düşük ücretlere,hak gasplarına mahkum edilmiştir.İşsizlik, peşinden gelen intiharlar,yozlaşma emekçiler için sıradanhaberler olarak verilirken, burjuvaziise krizleri fırsata çevirmenin,katlanan karlarının keyfini çıkarmaktadır.Örneğin bankacılık sektöründe2011 yılının ilk altı ayında, “GarantiBankası 1 milyar 928 milyon 929bin lira, Bank Asya 103 milyon lira,Halkbank, 1 milyar 37 milyon lira,Yapı Kredi 1 milyar 101 milyon liranet kar elde etti. Denizbank, netkarını 2010 yılının aynı döneminegöre %30’luk bir artış ile 426 milyonTL’ye çıkardığını açıkladı. Koç Holding2011 yılında net karını yüzde22 artırarak 2 milyar 124 milyon lirayayükseltti. Sabancı Holding ise2011 yılında 2010’na göre yüzde 13artışla 1 milyar 878 milyon tlnet kar elde etti.” (HürriyetEkonomi, 10 Mart 2012)2011, 2012 yılları oligarşininbankaları, holdingleri için karlıgeçerken, yaşanan krizlerin faturasıhalka çıkarılmaktadır.2009 yılında yoksulluk riskialtında olanların oranı % 17,3iken bu oran 2010 yılında%18,5’e yükselmiştir. En zenginyüzde 20’lik grup ile en yoksulyüzde 20’lik grup arasındaki gelirfarkı 8 kata yükselmiştir.Ekonomik politikaların, bütçeninoluşmasında, ekonominin yönlendirilmesindehiçbir söz hakkı olmayanemekçiler, halkımız oligarşinin krizlerininfaturasını canıyla, kanıyla ödemektedir.Karından en ufak taviz vermeyigöze almayan oligarşi, vergilerve zamlarla halkın yaşamını daha dazorlaştırmaktadır. Tekeller için boşaltılanbütçenin açıklarını kapatmak,yine yoksulların sırtına yüklenmektedir.Hükümetin Maliye Bakanı’nın“düzeltici önlemler gerekli” diyeişaret ettiği ekonomik krizi, emperyalisttekellerin gazeteleri daha açıksertifadeler ile tanımlıyor. FinancialTimes’ta yayımlanan bir makaleninbaşlığı “ Türk Ekonomisin Pili BitiyorMu?” (Hürriyet Ekonomi 12Eylül 2012) şeklinde. Türkiyeli işadamlarının görüşlerine yer verilenmakalede önceki yıllarda elde edilenyüksek büyüme rakamlarının tekrarlanamayacağıbelirtilerek beklenenkrize dikkat çekildi.Hükümetin ve emperyalist tekellerinifade ettiği krizden çıkmanıntek yolu olarak oligarşi, krizin faturasınıhalka ödetmekte görüyor. Bukriz biz emekçilerin krizi değil. Hiçbirsorumluğumuzun olmadığı bu krizinfaturasının bize ödettirilmesine izinvermeyelim. Bize kesilen faturayıkabul etmeyelim. Zamları, vergi artışlarınıkabul etmeyelim. Zamlarakarşı örgütlenip, tepkilerimizi ortayakoyalım. Krizin faturasını ödemesigerekenler biz değil karlarına karkatan tekellerdir.18<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Emperyalizme ve İşbirlikçilerine Karşı Direniş Meşrudur16 Eylül günü Hatay’da İşçi Partililer’inSuriye’ye destek vermekiçin yapmak istedikleri mitinge polissaldırdı ve durum halkın direnişinedönüştü. Mitingi düzenleyen İşçiPartisi ve CHP’liler açıklama yaparak“Olacak olaylardan sorumlu değiliz”dediler ve halkı yalnız bıraktılar. EylemHalk Cepheliler’in, demokratikkurumların ve genel olarak Hatayhalkının direnişine dönüştü.Armutlu, Sümerler ve Samandağ’daemperyalistler ve işbirlikçiAKP’ye karşı direnildi.16 Eylül’de Sümerler’de İşçi Partisi’nindüzenlediği Suriye mitingiiçin saat 16.00 gibi toplanan halkapolis gazla saldırdı. Bu esnada İşçiPartililer alana bile gelmemişti. İşçiPartililer alana geldiklerinde İşçi PartisiGenel Başkanı “Burada eylemibitiriyoruz. Bundan sonra olacaklardanbiz sorumlu değiliz” diyerek gittiler.Halk çatışmaya devam etti. Halkınçatıştığını gören Halk Cepheliler,halkla birlikte çatışmaya başladı. Çatışmasırasında Serkan İlaslan isimlibir kişi başına isabet eden gaz bombasıyüzünden hastaneye kaldırıldı.Bunu öğrenen Halk Cepheliler hastaneyegittiler. Hastaneye gelen polise“AKP’nin katil polisi buradan uzaklaş”denilerek tepki gösterildi. Polisoradan uzaklaştı.Armutlu’da ise Vali aleyhine sloganlaratarak, barikatlar kurup çatışmayabaşlayan halka, İşçi Partililer“Biz barış istiyoruz, çatışmayın” dediler.İP’lilerin,halkın direnişinikırmayaçalışmasınarağmen halkçatışmaya devametti. Baştanberi İşçiPartisi’nin bututumunu bildiğindendolayıyürüyüşek a t ı l m a y a nHalk Cepheliler,durum halkıniradesinedönüşünce, kızıl fularlarıyla halkınyanında yer alarak onlarla birlikteçatışmaya başladı.Armutlu halkı, direnenlere balkonlardaalkışlar tutarak destek oldu.Balkonlardan ve camlardan su, limonlaratıldı; kapıyı açarak kovalarladirenen halkın önüne taşlar döktüler.Halktan bazıları ise evlerinin camlarından,caddeden geçen TOMA veakrepe saksı, taş ne bulduysa fırlattılar.Birkaç demokratik kurum, HalkCepheliler’in ve Hatay halkının sürdürdüğüArmutlu’daki çatışma 4 saatkadar sürdü. Daha sonra polis, Armutlu’dankaçmak zorunda kalarak,bir kez daha halkın gücünü görmüşoldu. Polisin kaçtığını görünce halkzafer sloganları attı.CHP’li milletvekilleri gelerek,“Siz kazandınız polisler gitti hadidağılın” dedi. Kararlı halk ise, “Arkadaşlarımızserbest bırakılıncayakadar buradayız” diyerek arkadaşlarınasahip çıktı. 1 saate kadar bırakılacakdenilen gözaltındakiler, 3 saatkadar sonra serbest bırakıldı. CHP’lilerbu bekleyiş sırasında slogan atanhalkı engellemeye çalıştı ama kararlıhalkın aldığı tavırdan vazgeçiremedi.Halk Cepheliler, Armutlu’da ilkbarikatın kurulmasından, 4 saatlikdirenişe ve gözaltına alınanların serbestbırakılmasına kadar olan süredehalkı bir an bile yalnız bırakmadı.Gözaltına alınanların saat 00.30 gibiserbest bırakılmasıyla halk, alkışlarve “Burası Armutlu Buradan ÇıkışYok”, “Armutlu Faşizme Mezar Olacak”ve “Suriye Halkı Yalnız Değildir”sloganlarıyla dağıldı.Samandağ’da yürüyüş yapıldı.Tekebaşı ve Samandağ’dan gelenaraçlar, Kuş Alanı girişinde birleşerekAntakya’ya doğru yola çıktı. Çevreyolugirişinde polis, araçları durdurdu.Bir aracın içindekilerin kimliklerineel konularak grup bekletildi. Halkıntepki vermesi üzerine İşçi Partililer“Arkadaşlar olay çıkartmayın” diyerekhalkın iradesini kırmaya çalıştı.Polislerin yanına giderek uzlaşmayaçalışan İşçi Partililer’e halk tepkigösterdi ve polisle çatışmaya başladı.İşçi Partisi ise çatışmada halkı yalnızbırakarak oradan uzaklaştı. Dahasonra Samandağ girişine gelen halkHalk Cepheliler’in öncülüğünde Samandağ’adoğru yürüyüşe geçti.Samandağ’a gelen gruba Samandağ’dabulunanlar da eklendi. Halkve Halk Cepheliler, hastane yolunageldiklerinde, bir polisin çekim yaptığınıgördüler. Halk ve Halk Cepheliler,polisin üstüne doğru koşarakpolisle çatıştılar. Halktan bir kişi,polis kamerasını alarak kırdı. Polis,“Ben de sizdenim, vurmayın” diyeağlamaklı bir şekilde konuştu. Polisinbu durumunu gören sivil polisler,kendi arkadaşlarının yardımına bilegitmediler.Yine 2-3 polis otosu, çatışanlarıgörünce hastaneye doğru kaçtılar.Bir polis otosu, kalabalığın içindengeçerken camları indirildi. Polislerotodan bile inmeden kaçtılar. Halk,camlardan su ve limon attı. Esnaflarmalzemelerini direnenlere vererek“Alın bunları da atın” dedi. Samandağ’da“Samandağ Faşizme MezarOlacak”, “Burası Samandağ BuradanÇıkış Yok” diye bütün Samandağ’ıdolaşarak slogan atan halk, Tekebaşı’nadoğru giderken, Samandağ EmniyetMüdürlüğü’nün önüne geldiklerindeEmniyet binasının büyükçelik kapısı kapatıldı ve bütün polislerkorkularından kafalarını bile çıkaramadılar.Eylem iradi olarak bitirildi.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 1 9


Devrimci Alevi Komitesi Olarak Diyoruz kiAKP'NİN, EĞİTİMİGERİCİLEŞTİRMESİNEİZİN VERMEYELİM!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012AKP, Alevilerin çocuklarının daokuduğu okulları, imam hatipleredönüştürüyor. Eğitim, halkın diniinançlarını esas almalıdır. Eğer birinanç, başka bir inancın sahiplerinezor yoluyla dayatılıyorsa, orada adaletsizlikvardır, zorbalık vardır...Hangi inanıştan olursa olsun,halka sormadan okulları değiştirmek,müfredatı değiştirmek, komple eğitimsistemini değiştirmek de nasıl halkdüşmanlığı ise, inançlar üzerindekibaskı da öyledir...4+4+4 ile "dinci-gerici" gençlikyetiştirmeyi planlayan AKP, Alevilerüzerindeki baskıyı da sürekli artırmaktadır.Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarankanun ile 1997-1998'den bu yanakapalı olan imam hatip okullarınınortaokul bölümleri yeniden açıldı."1996-1997 ve 1997-1998 eğitimöğretim yıllarındaki imam hatip liselerininsayıları değişmezken, öğrencisayılarında zamanla düşüş yaşandı.Bu liselere; 1996-1997'de yenikayıt olan 64 bin 299 öğrenci sayısı,1997-1998'de 55 bin 712'ye, 1998-1999'da 38 bin 135'e geriledi. Bunabağlı olarak da mevcut öğrenci sayılarıda azaldı. Ancak 2010-2011eğitim yılından itibaren öğrenci veokul sayısında artış yaşandı. MEB'in2010-2011 verilerine göre 493 imamhatip lisesinde 112 bin 608'i erkek,123 bin 31'i kız öğrenci olmak üzeretoplam 235 bin 639 öğrenci okurkenbu sayı, 2011-2012'de 537 imamhatip lisesine, 126 bin 429'u erkek,141 bin 816'sı kız olmak üzere toplam268 bin 245 öğrenciye çıktı." (AbbasGüçlü, 30 Nisan 2012)Bu rakamlar gösteriyor ki, imamhatip okulları bilinçli olarak arttırılıyor.Milli Eğitim Bakanlığı'nın 5 Haziran2012 tarihli genelgesi ile binlerceokul bir gecede imam hatipokuluna dönüştürüldü. Önceden halkaherhangi bir duyuru yapılmadan, tamamenkeyfi olarak, dayatma yoluile okullar imam hatiplere çevrildi."Çok Acele" notuyla okullaragönderilen genelge ile açılan imamhatiplere kayıt yaptıran öğrenci sayısıise 15 sene önceki sayıya ulaştı...Toplam 697 imam hatip ortaokuluaçıldı.Toplam 98 bin öğrenci imamhatip okullarına kaydedildi. Öğrencilerinyüzde 91’i normal ortaokullara,yüzde 9’u ise imam hatip okullarınakayıt yaptırdı.Sadece İstanbul'da 85 imam hatiportaoukulu açıldı. 39 ilçede şimdiyekadar 20 bin öğrenci kaydedildi.Milli Eğitim Bakanlığı Din ÖğretimiGenel Müdürü Prof. Dr. İrfanAycan, 4 yıl sonra imam hatip liselerinde400 bin civarında öğrenciartışı beklediklerini söyledi.Alternatif bir okulun olmadığıyerlerde, öğrenciler imam hatipleregitmek zorunda bırakılıyor. Halkaseçme şansı vermeyen devlet, gericieğitimi zorla dayatmaktadır.Zaman gazetesinin faşist yazarlarındanMümtazer Türköne, imamhatiplerin misyonunu bir yazısındaşöyle anlatıyor: "Önce imam-hatipokullarının, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nadayandığını hatırlatalım. Buokullar, eğitimde devlet tekelinineseri. Müslüman halk, devletle kavgaetmeden din eğitimi ihtiyacını karşılamakiçin bu kapıyı zorladı. Uzunaskerî vesayet dönemlerinde imamhatipler,yıllar boyu halk ile devletinneredeyse yegane uzlaşma alanı olarakkaldı. Bu okulların tamamınayakınının binası doğrudan halk tarafındanyapıldı. Yanlarına pansiyonlarinşa edildi. Masrafları hayırseverlermarifetiyle karşılandı.Yine bu okullar sayesinde başka türlütahsil imkanı bulamayacak gençler,toplumun üst katlarına tırmanma imkanıbuldu. imam-hatipler İslam ülkeleride dahil, dünyada bir benzeriolmayan Türkiye'ye özgü din eğitimimodelidir. Bu model başarılı oldu.Yıllar boyu halk, bu okullar üzerindenceberrut devletle aralarındaki buzlarıçözmeyi başardı. Tabii her dönemdede bu okullar bitmez tükenmez siyasikavgaların merkezinde yer aldılar."İşte imam hatip okullarıyla amaçlananbudur... Düzen, kendisine uygunkafalar yetiştirmek için eğitimi gericileştirmektedir.Zaten din dersinin mecburi olduğueğitim sistemi yetersiz gelmiş olacakki, din eğitimi üzerine kurulu okullardaokumaya zorlanıyoruz. Amaç,tek başına Alevi halka düşmanlıkdeğil, yoksulluğu artıran AKP'ninhalkı yönetebilmek için beyinleriteslim alabilme politikasıdır.Halkı mezhep temelinde bölenAKP, bir yanıyla bu ayrımı daha dabüyüterek, halkları birbirine karşıkışkırtmaya çalışıyor; diğer yanıylada kendi kadrolarını yetiştiriyor...Eğitimin gericileştirilmesine karşıAlevi-Sünni tüm halk birlik olmalıyız.Parasız, bilimsel, eşit bir eğitim sistemiiçin AKP'nin eğitim politikasınıhayata geçirmesine izin vermemeliyiz...20<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


TEHDİT, SALDIRI, İŞBİRLİKÇİLİKTMMOB-İMO’nun EmekDüşmanlığı Sürüyor!Hazımsızlar! Açığa çıkan ihbarcılıkları,emek düşmanlıklarının yüzlerinevurulmasından rahatsızlar. Burahatsızlık, bu telaş saldırganlığa dönüşüyor.Cansel Malatyalı’nın haklıeylemine destekler karşısında İMOyönetimi önce uzun bir açıklama yaptı.Ve fırsat kollayarak polisle işbirliğihalinde 13 Eylül günü direniş çadırınasaldırdı. Cansel Malatyalı ve ona destekverenleri gözaltına aldırıp, onlarÇankaya Polis Karakolu’nda gözaltındaykenapar-topar çadır kurulanalana duvar ördüler.İMO Yöneticileri adeta AKP’ninpolisi gibi hareket etmektedir. Yaptıklarıyalan ve demagojik açıklamalarladirenişin haklılığını, meşruluğunuboşa çıkarmaya çalışırlarkendiğer yandan da polis işbirliğiylebaskı kurarak direniş çadırını kaldırmayaçalışmaktadır.İMO Yönetim Kurulu açıklamasında:“İnşaat Mühendisleri Odası’nave yöneticilerine karşı haksız, mesnetsizve bilgisizce yürütülen kampanyayaİnsan Hakları Derneği veÇağdaş Hukukçular Derneği gibikurumların da yeni aktörler olarakdahil olmaları, tarafımızdan ilaveaçıklamalar yapılmasını zorunlu kılmıştır”denilmektedir.Gerçek şudur ki direniş İMO yöneticileriniyeni açıklamalar yapmakzorunda bırakmıştır. Öyle ya onyıllardırodaları parsellemişler, astığıastık,kestiği kestiktir. “Tüm haklarınıverip işten attıklarında” herşey bitecek diye düşünmüşlerdir. Ancaköyle olmamıştır. Yaklaşık 170gün boyunca bir çalışanı kapısınınönünde geceli-gündüzlü direndiğihalde devrimci demokratik kesimlere,demokratik kitle örgütlerine hiçbiraçıklama yapma gereği duymamışlardır.Ne zaman ki sıkışmışlar. Nezaman ki maskeleri düşmüş; devrimci-demokratikkesimler akıllarınagelmiş, onlardan kendi lehlerinetutum almalarını istemişlerdir. Dahasıbunu dayatmışlardır.İMO Yönetimi ihbarcılığına, emekdüşmanlığına rağmen utanmazcamağdur, mazlum rolü oynamaktadır.Biz Emeğimiz, İşimiz,Haklarımız İçinDireniyoruz! Peki Ya SizTMMOB, İMOYöneticileri Siz Ne İçinDirenirsiniz?İMO yöneticileri Cansel Malatyalı’yıişten atmamak için çok çabasarfetmişler. Ancak son noktada mecburkalmışlar. Ve kıdem, ihbar tazminatlarıve diğer alacaklarını ödeyipişten çıkarmışlar. Cansel Malatyalı“Daha ne istiyor ki?” diyorlar.İMO’nun Cansel Malatyalı örneğindekitavrı sınıfsaldır dedik. Bunadikkat çektik.“Bakın tüm haklarını verdik nedenhala direniyor ki” diyorlar. TabiİMO yöneticilerinin tuzu kurudur.Yöneticilerin büyük çoğunluğu müteahittir.İş güvencesi sorunları yoktur,geçim derdi sorunları yoktur. 200küsür gündür geceli-gündüzlü biremekçi kapısında direniyor. İMO yöneticileribu durumu anlamıyorlar.“Neden hala direniyor ki” diyorlar.Anlamazlar, anlayamazlar. Onlarındirenmelerini gerektirecek bir sorunlarıyoktur. Dedik ya tuzları kuruduronların.Soralım onlara; siz değil 200 gün,2 gün oturdunuz mu? Direndiniz mi?Duymadık, görmedik, bilmiyoruz.Öyle ya siz ne için direneceksiniz ki?TMMOB-İMO yöneticileri direnmeyede, direnene de düşmandırlar.Sol ve Demokratik Güçlerİçinde Tehdit, Saldırı, İhbarYöntemi DevrimcilerinDeğil “Devrimci,Demokrat” MaskesiTakanların Yöntemidir!Cansel Malatyalı’nın direnişininhaklılığını, meşruluğunu yok edemeyenihbarcı TMMOB-İMO yöneticileribaşından beri saldırıya uğrayan“mağdur”, “mazlum” rolüne bürünmekte,buradan medet ummaya çalışmaktadır.Bakın açıklamalarına; “Binamızsaldırıya uğradı”, “camlarımız, çerçevelerimiz,dolap, masalarımız parçalandı,kırıldı”, “6 ay boyuncaçeşitli tavır ve sataşmalarla İMOyöneticileri ve çalışanları taciz edilmiş,sayısız defa hakaret ve iftiraiçeren yazı ve bildiriler yayınlanmış,bilindik ihbar ve teşhir yöntemleriyleyöneticiler hedef haline getirilmiştir.”Cansel Malatyalı’yı ve ona destekveren devrimcileri, işkence yapılaraksaldırıya uğrayacaklarını bile bilepolise ihbar eden İMO yöneticileridir.Cansel Malatyalı ve ona destekveren devrimcileri “kınamazsanızilişkilerimizi gözden geçiririz”, “birlikteliğimizigözden geçiririz” diyerektehdit eden TMMOB ve İMO yöneticileridir.Bu kesimleri, mali güçlerive olanaklarıyla adeta terbiye etmeyeçalışmaktadırlar.“Her türlü şiddete karşıyız” anlayışınısavunan İMO yöneticileri;işi için direnen Cansel Malatyalı’yıve devrimcileri işkenceci polise hedefgöstermekten geri durmamıştır.İhbarcılığını, polisi davet etmelerini,“Odamız tüzel kişiliğe haizSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 21


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012bir kurumdur” anlayışı ardına sığınaraksavunmaya çalışacak denli demokratolmaktan, halktan yana olmaktançıkmışlardır. Tüzel kişiliklerinio derece içselleştirmişlerdir ki,AKP’nin polisiyle içli-dışlıdırlar.İhbarcı, polis işbirlikçisi, emek düşmanıanlayışlarını sürdürmektedirler.13 Eylül akşamı direniş çadırındaoturma eylemine devam ettiği sıradaCansel Malatyalı, kardeşi Özkan Kayözve direnişe destek veren CemDursun gözaltına alındılar. İMO yönetimi,gözaltındakiler ÇankayaKarakolu’na götürüldükten hemensonra İMO'nun etrafına 2 metredenyüksek demir duvarlar ördüler.Polisle işbirliğinin bundan daha güzelbir örneği var mıdır?Gerçekler Bizim, Yalanİse Burjuvazinin ve OnunİdeolojisindenBeslenenlerin SilahıdırİMO yöneticileri arsızca CanselMalatyalı’nın 200’lü günlere gelendirenişini "’Hak arama mücadelesi’adı altında tehdit ve saldırı boyutlarınaulaşan bu eylemler sürecinde”diyerek çarpıtmak istiyorlar.İMO’nun Cansel Malatyalı’yı iştenatma gerekçeleri tartışmalıdır.Nitekim Cansel Malatyalı da bu gerekçelerinkeyfi ve gerçek dışı olduğunuiddia etmektedir. Ancak kesinve net olan bir şey vardır ki o daİMO yöneticilerinin direnişin başındansonuna kadar sergiledikleri tutumdur;ihbarcılıkları, direnişi yoksaymaları, direnişe tahammülsüzlüklerive kendinden yana olmayanlarıtehdit etmeleri… İşte bu gerçeklertüm devrimci demokratik kesimleringördüğü, ortada olan gerçeklerdir.“6 ay boyunca çeşitli tavır ve sataşmalarlaİMO yöneticileri ve çalışanlarıtaciz edilmiş, sayısız defahakaret ve iftira içeren yazı ve bildirileryayınlanmış, bilindik ihbar veteşhir yöntemleriyle yöneticiler hedefhaline getirilmiştir.” (İMO Açıklamasından)Sahtekarlığın, yalanın, ahlaksızlığınbu kadarına pes denir doğrusuya şaşırmıyoruz. Bir kez daha dikkatçekiyor: İMO’nun Cansel Malatyalıdirenişindeki tavrı sınıfsaldır. Ahlaksızlık,yalancılık, sahtekarlık devrimcilerin,ilericilerin, halkın değilburjuvazinin, ondan beslenenlerinkültürü ve ideolojisidir.Evet emekten yana görünüp emekdüşmanlığı yapan, demokratik kurumlarınyönetimlerini işgal etmişolan müteahitlerin yönetimini teşhirediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.Böylelerinin maskelerini düşüreceğiz.Kendi ihbarcı, emek karşıtı tutumlarınıdestekleyen kurumlara 6aydır neredeydiniz demeyen İMOyöneticileri, kendi tutumlarını benimsemeyendevrimci demokratikkurumlara “6 ay sonra sahneye çıkıpkulaktan dolma bilgilerle, İnşaatMühendisleri Odası ve yöneticilerineyönelik iftira ve hakaret içeren metinlereimza atmalarını, daha doğrusukişisel güdülerini kurumlarınamal etmeye çalışmalarını anlamışdeğiliz” diyerek saldırmaktan geridurmuyor. İMO’dan dinleyince kulaktandolma bilgi olmaz. AncakCansel Malatyalı’dan dinlemişsen“kulaktan dolma bilgiler”dir!Tam AKP mantığı, Tayyip Erdoğanzihniyeti. Tek doğru ve haklıkendileridir. Sütten çıkmış ak kaşıktırlar.Hoşgörülü, sabırlı ve olgundurlar.Onun dışındakiler ideolojiktir,maksatlıdır, kişisel güdülerini kurumlarınamal edenlerdir, saldırgandırlar,hakaret etmekten ve tehdit etmektenbaşka bir şey bilmeyenlerdir.İMO yöneticileri tam da “bozacınınşahidi şıracıdır” misali Tezkoop-İşSendikası’nın açıklamasınıkendine dayanak edinmiş. Tam dayakışmış.Bir de biz anlatalım Tezkoop-İş’i. Başlangıçta Cansel Malatyalı’nındirenişini sahiplenen Tezkoop-İş, neolduysa İMO yöneticileriyle kapalıkapılar ardından gerçekleştirdiği görüşmelerinardından direnişten desteğinibir anda çekmiştir. Öyle kiTezkoop-İş’in direnişe desteğini çektiğineilişkin açıklaması ÖDP’ninBirgün gazetesinde “direniş bitti”denilerek verilmiştir.Öncelikle direniş kararını verenCansel Malatyalı’nın kendisidir. VeTezkoop-İş üyesi olan Cansel Malatyalıdoğal olarak da üyesi olduğusendikadan eylemi için destek istemiştir.Eylemin talebi, eylemin biçimidaha başından belli olmasına rağmenve bunlarda herhangi bir değişiklikolmamasına rağmen -tek değişiklikmesai saatleri içinde süren oturmaeylemi belli bir aşamadan sonra geceli-gündüzlüoturma eylemine dönüşmüştür-Ankara Tezkoop-İş Sendikasıeylemden desteğini tümüyleçekmiştir.Emekten yana bir sendikanın görevidirenen, hak arayan üyesine, dahasıüyesi olmasa da, sahip çıkmak, desteklemektir.Ancak hayır böyle yapmamıştırTezkoop-İş Sendikası. “Sendikalkararlara uymakta zaafiyetgöstermiştir” gerekçesi arkasına sığınıpdirenen, hak arayan CanselMalatyalı’yı suçlayarak desteğiniçekmiştir. Hangi sendikal kararlardansöz ediyor Tezkoop-İş? Direnme kararıCansel Malatyalı’nındır, sendikanındeğil.Beğen ya da beğenme, kendi çizgineuyar ya da uymaz ortada birhak arama eylemi vardır. Emektenyana bir sendikaya düşen görev buhak arama eylemine en azından kendiölçütleriyle destek vermektir. Değilsebunun adı emekten yana sendikacılıkolamaz. Düzen sendikacılığıdır. Müteahitoda yönetimlerine de böylesisendikacılar yakışır!Son sözümüz DİSK, KESK,TTB yöneticilerine. Destek çıktığınızİMO yönetimi polis işbirliğine,direnenlere saldırıya devam ediyor.Ve bunda hiç kuşkusuz İMO veTMMOB yöneticilerine verdiğinizdesteğin de payı var. Bu yaşananlarınbunca üzerinde durmamız, yazmamız,teşhir etmemiz karşısında “olayı fazlabüyütmeye gerek yok” tavrı apolitik,sınıfsal olmaktan uzak ve emektenyana olmayan bir tutumdur. Unutulmasınki sınıf karşıtı, emek düşmanıanlayışlarla ideolojik mücadele sınıfmücadelesinin en önemli cephelerindenbiridir.22<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


ÜRETEN BİZİZ, EMEĞİMİZİÇALAN İSE BİR AVUÇ ASALAKTIR!Örgütlenmeden Hak AlmaMücadelesi Verilemez!Tüm İş Kollarında Örgütlenmeliyiz!Yazı dizimizin ikinci bölümündeİnşaat, madencilik ve metal iş kollarınıanlatmıştık. Bu bölümde de iş kollarınıkaldığımız yerden anlatmaya devamedeceğiz.Gemi İş kolu: Gemi sanayi işkolu, her türlü deniz araçları yapımı,onarımı ve gemi bozma tezgahlarındayapılan işleri kapsar.Gemi sanayi iş kolu işçi sağlığıve iş güvenliği bakımından olumsuzkoşullara sahiptir.Bu iş kolu "iş kazaları"nın yoğunyaşandığı işkollarının başında gelir.Onarım için çekilen gemilerin büyükbölümü nemli ve havasızdır. Çoğunluklagemi taşıdığı asbest gibi zehirlimaddelerden ya da atıklardan tümüylearındırılmadan onarıma çekilir.Çalışma sırasında atıkları zehirlimaddeleri bünyelerine alan işçileriçin yaşamsal tehlike kaçınılmazdır.Özel tersanelerin çoğunda duş sistemiolmadığından, zehirli maddeleri bünyelerinealan ya da üzerinde kimyasalatıklar bulunan işçiler, bu zararlımaddeleri evlerine taşıyarak çocuklarına,eşlerine bulaştırır. Böylecetehlike halkası genişler. Zehirli gazların,törpüleme ve rende sonucu yayılandimer tozlarının yarattığı bronşit,verem gibi hastalıklar iş kolununbaşlıca sorunlarındandır.Gemi teknelerinde yapılan bakımlarda,yüksek atım verilmesi sonucuelektrik çarpması ölümleri artırır.İş kolunda en sık rastlanan hastalıklarbronşit, verem gibi akciğer hastalıklarıdır.Uzun süreli kaynak işlerindeyetersiz malzeme kullanımı nedeniylegörme bozuklukları meydana gelir.2EMEĞİMİZE, GELECEĞİMİZE SAHİPÇIKMAK İÇİN; ÖRGÜTLENMELİYİZ!Gemi izolasyonundakullanılan asbest ve yapıştırıcımaddeler organtahribatı yaratırken süreklieklem, kas ve belağrılarına neden olmaktadır.Bugün tersaneler enazgın sömürünün olduğu ve en çokiş cinayetlerinin işlendiği yerlerdenbirisidir.Dokuma İş kolu: Dokuma işkolu, her türlü dokuma sanayi, giyecekeşyası sanayi, hazır dokuma eşyasıyapımı (trikotaj ve fermuar yapımı),her türlü iplik sanayi (suni vesentetik elyaf işleri dahil), çırçırsanayi (idrofil pamuk yapımı dahil),çamaşırhanede yapılan işler, ütü,kola, boyama ve temizleme işlerinikapsar.Dokumacılık iş kolu, Türkiye'ninen eski ve imalat sanayinde Metalsanayinden sonra istihdamın en fazlaolduğu iş kollarından biridir.Dokuma işkolunun önemli özelliklerindenbiri, eve iş verme sistemininyaygınlığıdır.Küçük ev tipi işletmelerde üretimyapılması yanında, işverenin sağladığıbazı makinaların eve verilerek ev deüretimin sürdürülmesine de yaygınolarak rastlanır. Bu nedenle sigortasızişçi çalıştırma çok yaygındır. Küçükve orta ölçekli işyerlerinde ise genellikleparça başı ücret ilkesiyle hareketedildiğindençalışmasüreleriyükselmekte,12-13 saatiaşmaktadır.İş kolundakiküçük işyerlerininbüyükbölümükonfeksiyon,trikotaj, boyamagibibelli alanlarda uzmanlaştıklarından,aynı işi yapan bir çok işyeriyle rekabetedilmekte, yüksek teknolojinin getireceğimaliyetlerden kaçınmak içinemek yoğun teknoloji tercih edilmekteve işgücü maliyetlerini aşağı çekmekiçin yasal düzenlemelerdeki haklarınçok altında çalıştırma yöntemleri uygulanmaktadır.AKP iktidarının elli kişiden azişçi çalıştıran işyerlerinin işletmebelgesi alma zorunluluğunu kaldırmasısonucu dokuma iş kolunda dakaçak çalışmanın önü açılmış, iş sağlığıve güvenliğine dair hiçbir önleminolmadığı küçük işyerlerinde çalışanişçiler kölelik koşullarına terk edilmiştir.Dokuma iş kolunda kadın ve çocukişçi istihdamı yaygındır. Bununsonucunda işçi ücretleri daha da geriyeçekilmektedir.İş sağlığı, meslek hastalığı denildiğindebugün akla ilk olarak kottaşlama işçileri ve silikozis gelmektedir.Silikozis: Kumlama işinin yapıldığıişyerlerinde çok küçük tozların akciğereyerleşmesi, akciğer dokusunayapışması sonucu dokulardaki suyunbu tozlar tarafından emilmesiyle gelişenbir hastalık ve ne yazık ki tedavisiyok! Silikozis tamamen önlebilirbir hastalık. Yeter ki gerekli işgüvenliği ortamı sağlansın. (SilikozisSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 23


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012sadece dokuma işçilerin de görülenbir hastalık değildir. Maden işçileri,kiremit ve tuğla fabrikalarında çalışanişçilerin de en sık karşılaştığı hastalıklardanbiridir)Gıda Sanayi İş kolu: Gıdasanayi iş kolu, istihdam yoğunluğuaçısından imalat sanayi içinde 4. sıradayer almaktadır.Gıda maddeleri yapımı sanayi,tüketime mahsus gıda maddelerininyapımı, her çeşit gıda maddelerininkonserve yapılması, saklanması, ekmekçilikve her çeşit un ve unlumaddelerden yiyecek yapımı, içkive tütün sanayi gibi işleri kapsar.İş kolu, un ve unlu mamüller,bitkisel ve hayvansal yağlar, sebzeve meyve işleme, mezbahane ürünleri,şeker ve şekerli maddeler üretimi,diğer maddeler üretimi olmaküzere 6 alt sanayi grubundan oluşmaktadır.Gıda sanayi iş kolunda sorunlarınyaşandığı işyerlerinin başında fırınlargelir.Fırınlarda sigortasız çalıştırmayaygındır. Fırın işçileri çoğunlukla3-5 ay çalıştıktan sonra işten çıkarılır.Başta fırınlar olmak üzere, gıdaiş kolunun büyük bölümünde işinniteliği uzun süreli çalışarak vasıfkazanmayı gerektirmediğinden iştençıkarmalar yaygındır. Fırınlarda işçisağlığı ve işgüvenliği koşulları dason derece olumsuzdur. Havasız verutubetli ortamlarda günde 12-14saat çalışmak zorunda kalan işçilerderomatizma ve benzeri hastalıklararastlanır. Ayrıca, un tozlarına bağlıolarak da çeşitli sağlık sorunları yaşanmaktadır.F ı r ı n l a r d agece çalışmasıda yaygındır.Gıda sanayiiş kolundamevsimlik işçiyaygındır. Buiş kolu kapsamındakikonserveciliktebahar ve yazayları dışındaçalışma yapılamamaktadır.Ege'de üzüm, Karadeniz'deçay toplama ve işleme gibiişler mevsimlik çalışmayı gerektirenişlerdir.Çimento, Toprak ve Cam İşkolu: Kapsamı, metalden başka madensanayi, çimento sanayi, her türlütoprak ve seramik sanayi ile çömlek,çini, fayans yapımı ve çimento, alçı,taş ve toprak kullanılarak yapılanyapı malzemesi, cam ve camdan yapılmaeşya sanayi gibi işlerdir. İmalatsanayi içinde istihdam yoğunluğununfazla olduğu iş kolları arasındadır.İş kolunun toprak alt sektöründe,özellikle tuğla, kiremit işyerlerindegeçici-mevsimlik, istikrarsız istihdamsöz konusudur. Bu sektörlere bağlıişyerlerinde tozlu ortamda çalışmayabağlı olarak deri ve akciğer rahatsızlıklarısıklıkla görülmektedir.Çocuk işçi çalıştırma yaygındır.Bir dönem basında gündeme gelen(gelebilen) Tekirdağ bölgesindekituğla fabrikalarında, yaşları 7-14 arasındadeğişen işçi çocuklar karın tokluğuna,tam anlamıyla köle gibi çalıştırılmaktadır.Bu gibi örnekler yaygındır.Petrol-Kimya ve Lastik İşkolu: İş kolunun kapsamı, "petrolarama, ham petrol, sair akaryakıtve tabii gaz tasfiyehaneleri ve petrolmamülleri sanayi (LPG dahil), akaryakıtdepo ve istasyonları, akaryakıttaşınması, satışı, ecza ve kimya sanayi,pil, batarya ve akümülatör sanayi,tabii ve suni lastik ve kaucuk,plastik, bakalit, linolyum, muşambave benzeri sanayi ve bu maddelerdenyapı, elektrik, sıhhı malzeme, eveşyası ve her türlü eşya yapım işleri"olarak tanımlanmıştır.İş kolunda, petrol arama ve işlemegibi "stratejik" nitelikte önemli sanayikuruluşları yanında hemen hementüm sanayi sektörüne ham, ara venihai ürünler sağlayan işletmeler vardır.İş kolunun önemli özelliği hammaddeve teknoloji olarak dışa bağımlılığıve emperyalist sermayenindiğer sektörlere göre çok daha yoğunolmasıdır.2008 yılında Türkiye günlük 633bin varil petrol alımı ile en fazlapetrol ithal eden ülkeler arasında 13.sırada yer alıyordu. Türkiye'nin enerjitüketiminin %40 kadarını petrol oluşturmaktaydı.Petrol ihtiyacının ancak%10'u civarında yerli üretim (ki oyerli üretimin de yarısından fazlasınıemperyalist ortaklı kuruluşlar gerçekleştiriyor)tarafından karşılandığıbilindiğinde, petrol konusunda Türkiye'nindışa bağımlılığının boyutlarıanlaşılır.Petrol-kimya ve lastik iş kolu yalnızcaTürkiye'de değil, dünya genelindede işçi sağlığı ve güvenliği açısındanen riskli iş kollarından birisidir.İş kolunda, özellikle petrol bayileri,küçük lastik-plastik atölyelerigibi işyerlerinde sigortasız, bildirimsizçalıştırma yaygındır.Tarım Sektörü ve Tarım,Ormancılık, Avcılık veBalıkçılık İş kolu: Tüzükte, buiş koluna giren işler şöyle belirlenmiştir."Tarım ve hayvan yetiştirme,ormancılık ve tomrukçuluk,her türlü teraslama işleri ve tarımve bahçıvanlık okulları hizmetleri,avcılık ve av hayvanlarının üretilmesi,balıkçılık, süngercilik vebenzeri su ürenlerinin çıkarılmasıişleri."İş kolundaki işler genellikle mevsimlikişlerdir ve buralarda çoğunluklamevsimlik ve geçici işçiler çalışmaktadır.Geçici tarım işçileri, tarımsalişgücü ihtiyacının en yoğun olduğuekim, dikim, sulama, hasat gibi dö-24<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


nemlerde genellikle bir bölgeden başkabir bölgeye giden; aynı işletmedeyıl içerisinde belirli bir süre çalışanişçilerdir. Tarım işçilerinin çok önemlibir bölümünü oluştururlar.Tarım işçileri, ağır ve olumsuzçalışma şartları altında çalışmaktadırlar.Tarımsal ürünün niteliğinebağlı olmakla birlikte çalışma süreleriçok uzundur. Çalışmaya genelliklesabahın erken saatlerinde başlar veakşamın ilerleyen saatlarine kadardevam ederler. Günlük çalışma süresibelirlenmediği için, fazla çalışma yada hafta tatili ücreti gibi ödemelersöz konusu değildir. Çünkü tarımkesiminde ücretin, çalışılan günegöre ödenmesi uygulaması kuraldır.Tarım kesiminde ücretler, sanayive hizmetler kesimine göre düşüktür.Özellikle, mevsimlik ve geçici çalışanların,çalışma süresine bağlı olarakelde ettikleri gelirin istikrarsızlığı, 6aylık kazançları ile 12 aylık geçimlerinisağlamak zorunda oluşları,gelir düzeylerini ve yaşam standartlarınıdüşürür. Belirli bir ücret vegelir düzeyi söz konusu değildir. Çoğunluklada asgari ücretin altındaseyreder. Diğer taraftan, tarım işçilerineücretlerinin zamanında ödendiğide söylenemez, genellikle işverenve aracıların uygun gördükleri zamandaödeme yapılır.Tarım sektörü, insan beslemesinintemeli olarak stratejik bir öneme sahiptir.Dünyada tarım alanlarının daralması,küresel ısınmaya bağlı olarakiklim koşullarındaki dalgalanmalar,kuraklık vb. tarımda da kara dayalıkapitalist üretim koşulları ile birleştiğindeortaya 800 milyondan fazlainsanın yatağa aç girdiği, buna karşılıktarım ürünleri fiyatlarının hızla arttığıbir durum çıkıyor. Dünya Bankasırakamlarına göre temel gıda maddesidurumundaki ürünlerde son üç yıldakiortalama fiyat artışı %83 oldu. Budurum, tekellerin kar artışının dünyahalklarına açlığı üzerine olduğunugöstermektedir.Tarım sektörü açısından önemliolan diğer bir nokta da Türkiye'nindünyada toprak rezervi kalmayan 19ülkeden biri olmasıdır. Bir yandanbüyük ölçü de erozyon, diğer yandantarım alanlarınıntarımdışı kullanılmasısonucu,tarımsal alandaralmaktadır.1980 sonrasıTürkiye'nintarımsalüretim yapısıve dış ticaretindebüyükdeğişikliklermeydanageldi. Tarım da kendi kendineyetebilen bir konumda olan Türkiye,uygulanan emperyalist politikalarlabu özelliğini yitirerek, pek çok ürünüithal etmek zorunda kaldı. Tarım danet ihracatçı konumdan, net ithalatçıkonuma gelindi.Türkiye'de uygulanan emperyalistpolitikalarla küçük toprak sahibi çiftçilertasfiye edilmekte, sonuçta busürecin kazananı hakimiyetlerini tümdünya da sürdüren dev emperyalisttarım-gıda şirketleri olmaktadır.Bir diğer sorun ise, bu alandaüretimin küçümsenmeyecek orandadoğa olaylarına, hava durumuna vb.bağımlı olmasıdır. Örneğin, küreselısınma ve suyun sanayide kullanılmasından,emperyalist tekellerin sularıkirletmesinin sonucu dünyanın pekçok ülkesinde kullanılabilir su kaynaklarıazalmaktadır. Kuraklık önemlibir sorun olarak tarımsal üretimi etkilemektedir.Hizmetler Sektörü: Türkiye'deistihdamın en fazla olduğu sektör“Hizmetler Sektörü”dür. Bu sektörünkapsamına; ticaret, komisyonculuk,tamirat, oteller ve lokantalar,gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri,eğitim, sağlık ve sosyal işler,kamu hizmetleri, diğer toplumsal,sosyal ve kişisel hizmetler, ulaştırma,depolama, haberleşme gibi işler girmektedir.Bu sektörün kapsamı içinegiren, istihdamın en yoğun olduğubaşlıca iş kolları şöyledir:Ticaret, Büro, Eğitim ve GüzelSanatlar İş kolu: İş kolu, "hertürlü mali kuruluşlar, ticaret borsaları,kredi, esham ve tahvil borsaları, hertürlü büro ve benzeri kuruluşlar iledernekler, noterler, işçi ve işverenkuruluşları (istihdam büroları vb.),her türlü sınai, tarımsal ve hayvansalmaddelerin ve ürünlerin alımı ve satımı,eğitim kurumları, sahne, perdeve benzeri gösteri sanatları, müzik,resim, heykel, dekorasyon, edebiyatve benzeri güzel sanatlarla ilgiliişler"i kapsamaktadır.Ticaretin yanı sıra özellikle bilgiteknolojisi ve hizmet üretiminin öneçıkması, mal ve enerji üretiminin altyapısınıoluşturması sonucu, günümüzdebüyük önem kazanmış, gerekişyeri ve işletme bazında, gerekse buiş kolunda çalışan işçi yoğunluğu açısından,iş kolları arasında en büyükişkollarından biri durumuna gelmiştir.İşyerlerinin küçük ve dağınık olmasınınyanı sıra önemli bir bölümünde işverenin kendisinin ve yakınlarınınçalışıyor olması, yine bir çokişyerinde, işgücünün fazla bir nitelikgerektirmemesi, kaçak işçi çalıştırmanınyaygınlığı, kamu işyerlerindememurlaştırma ya da sözleşmeli personelistihdamının yaygın biçimdeuygulanması, özelleştirmeyle birlikteişçi sayısında görülen azalma ve sendikasızlaştırmaiş kolunda karşılaşılansorunların başında gelir. İş kolundakibir çok iş ve işyeri, belirli-belirsizzamanlı çalışmaya, taşeronluğa, öğrencilerinve genç işçilerin istihdamınaaçıktır. Kadın işçilerin oranı ise işkolunda yüksektir.SürecekSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 25


Ders: Örgüt Bilinci veÖrgüt RuhuSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Merhaba, Devrimci Okul okurları.Bu haftaki konumuz, Örgüt Bilincive Örgüt Ruhu.“Örgüt nedir”? diye başlayalımdersimize: "Belli bir amaç ve hedeflerdoğrultusunda bir araya gelmiş,kendi içinde bir program ve tüzüğe sahip,ulusal, mesleki, ekonomik, dinsel,sınıfsal, siyasal ya da benzer ortaklıklarıolan topluluk veya grup"olarak tanımlanır. Ve bizim örgütten veörgütlü olmaktan anladığımız aynıamaç doğrultusunda ortak hedefimizolan devrim yürüyüşümüzde,devrimin ihtiyaçlarını karşılayacakpolitikaları üretmek ve bu politikalarıhayata geçirmektir.Örgüt sadece maddi bir bütünolarak değerlendirilemez. Örgüt birruh ve duygu birliğidir. İdeolojik vesiyasi birliğin üzerine ruh ve duygu birliğikurulmadığında bir örgütten sözedilemez.Örgütlü olmak sahip olduğumuzsınıfın ideolojisini her şart altında sürdürmekve düşmanın tüm saldırılarınakarşı koyabilmektir.Öyle ki devrimcilik sürekli bir savaşhalidir. Her devrimcinin beyniyaşamı,düzen ve devrim için bir cenkmeydanıdır. Ve kuşkusuz ki bu savaşınsonuçlarının en somut görüldüğü yer isepratiğimizdir. Örgüt bilinci ve örgüt ruhubu somutlukta kendini gösterir.Örgüt Bilincive Örgüt Ruhu–Örgüt Bilinci ve Ruhu İleİş Yapmak Her KoşuldaDevrimi SavunmaktırHer koşulda devrimin çıkarlarını,tavrını, politikalarını savunmak önemlidir.Devrimciler tüm yaşamları boyuncaburjuva ideolojisinin bombardımanıaltındadırlar. Bu durum sürekli birçatışma halini beraberinde getirir. Buideolojik bir savaştır. İdeolojik donanımımızı,Marksist-Leninist bakış açımızısağlamlaştırdığımız,örgütün tavırve politikalarınıiçselleştirdiğimiz,örgütle bütünleştiğmiznoktada örgütbilincimiz güçlenecekve bu ruh haliylesavaşan olacağız.Örgüt bilincimizgüçlendiği her noktada da girdiğimizher çatışmada galip gelen, devrimciolan olacaktır.Devrimin çıkarları, düzen-devrimçatışmasında bir adım öne geçenolmaktır.Bu çatışmayı sürekli tutmadığımıznoktada, örgüt bilincini oluşturmadığımıznoktada galip gelen düzenin çıkarlarıdır.Yaptığımız her işi bu bilinçle yapmak,attığımız her adımı örgüt bilinciyleatmak önemli ve gereklidir.Örneğin bir mahallede, gecekonduyıkımlarına karşı bir faaliyet yürütüyoruz.Bu faaliyet içerisinde halkla kuracağımızbağ, örgütleyeceğimiz eylemler,alacağımız kararlar… Sonuçtaneyi niçin yaptığımızın bilincinde olmamızgerekir. Aksi halde bir süre sonrasadece söyleneni yapan oluruz. Buda bir süre sonra yürüttüğümüz çalışmadasöylenenden öteye gitmeyen,sonuç alınamayan, emek harcamamışolduğumuz sonucunu doğrurur. Yaptığımızişin devrim için olduğunun bilincindeolmak, örgütlü ruh halinde olmaklabirlikte gelişir. Çünkü örgüt bilincinitaşımak bu coşkulu ruh halinidoğurur. Bunu yaratan, örgüte olan güvenive bağlılığıdır. Elbetteki bu güveninve bağlılığın temelinde de ideolojiksağlamlığımız vardır.Bu güven Niyazi Aydın'ın dilinde"Ben varsam Devrimci Sol vardır"şeklinde somutlanır. Ben varsamumut da vardır. Bu söz büyük iddia vesorumluluğu barındırır. İfade ettiği güvenve bağlılıktır.Her devrimci bu misyonu üstlenmekiçin kendisini geliştirmeli ve yenilemelidir.Hareketin ihtiyaçlarınabağlı olarak bu gelişimi sağlamalı veemek harcamalıdır. Aksi halde örgütbilincinden, sorumluluğu ve güvenindenuzaklaşmış oluruz.Örgüt ruhundan uzaklaşmak demekdevrimin çıkarları için emekharcamamak demektir.Örgüt bilincini taşımak yılgınlıkların,baskıların karşısına inançla, kararlılıklayürüme iradesiyle çıkmaktangeçer.–Örgüt Bilinci ve RuhuPratikte Yaptığımız İşteKendini GösterirÖrgüt bilinci ve ruhu, iktidarıalma hırsı ve coşkusu günlük çalışmalarımızdaen küçük bir işi örgütlerkende ortaya çıkar. Veböylece örgütün programını dahasağlıklı hayata geçiren oluruz. Veyaptığımız işten sonuç alarakörgüt bilinciyle hareket ederiz.Yaptığımız her işte aldığımızher görev ve sorumlulukta örgütbilinciyle hareket etme sorumluluğundaolmalıyız.Tarihimizde yer alan birçok deneyve bunun sonucunda oluşan tecrübelerdensonuçlar çıkarmalıyız. Halkave kendine güvenerek atmalıyız adımlarımızı.Halkımızla örgüt arasındaoluşturulan bağ, halka güvenmemizdengeçer.Halka güveneceğiz. Onları eğiterek,birlikte değişip dönüşerek, devrimcileşerekyapacağız bunu. Bununise en somut olanı pratiktir. Pratiktegörev vererek, adım atmalarını sağlayarakyapacağız. Kendimize ve örgütümüzegüvendiğimiz, güvenimizigüçlendirdiğimiz noktada başarılısonuçlar alacağız.- Örgüt bilinciyle hareket etmek;günlük yaşamımızda kitle ilişkilerindefaaliyet alanında, eylemde örnek olmaktır.- Kendimizden önce örgütün veyoldaşlarımızın güvenliğini alıp, geleceğinidüşünmektir.26<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


SavaşanKelimeler‘NEFRET SUÇU’"Nefret suçu" kavramı ilk olarak eşcinsellere yöneliksaldırılarda kullanılsa da başta reformist kesimler olmaküzere solun önemli bir bölümü tarafından hızla benimsendive yaygınlaştırıldı. Artık bu kavram faşist saldırılar, kontrgerillanınkatliamları için dahi kullanılır hale getirildi."Nefret suçu" kavramı için yapılan bir tanımlamada şöyledenilmektedir: "Nefret suçları dünya çapında başta etnik,ulusal ve dini kimlik, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğitemelli olmak üzere; sağlık durumu, zihinsel ya da fizikselengellilik, toplumsal statü, siyasi ve felsefi görüş eğitim durumugibi özelliklere yönelik olarak da işleniyor. Bu suçlartaciz veya hakaretten, mülk ve eşyalara zarar vermeye, okulveya işyerinde zorbalıktan, kundaklama ve cinayete kadarvarabiliyor." Bu tanımda sayılanların çoğuna yabancı değilizelbet, ancak biz bunları bu güne kadar "nefret suçu" olarakdeğil "faşizmin baskısı" olarak tanımladık."Nefret suçu"na geniş bir çerçeve çizildikten sonra HrantDink'in katledilmesi, Zirve Yayınevi katliamı, Çingene halkımızınManisa Selendi'den sürgün edilmesi, Kürt halkınayönelik baskılar, katliamlar gibi faşizmin işlediği tüm- Olmaz yapamam demeden,her göreve hazırolmak, her ihtiyaca karşılıkverebilmektir.- Hata yapmadan,korkmadan, sorumlulukduygusuyla titizlikle çalışıp,emek harcamak demektir.- Olayları çözümlerken,değerlendirmelerdebulunurken sonuçtan değil,neden-sonuç bağlantısını kurarak,hareket etmek ve sonucavarmaktır.- Örgütlü mücadeleninin gelişmesiiçin devrimci kişiliğini büyütmek,biçimlendirebilmektir.- Halka duyduğu sevgiyi, devrimeolan inanç ve coşkuyu herdaim diri tutmaktır.- Adaletli, ilkeli olmaktır.Yaptığımız işin devrim için olduğununbilincinde olmak, örgütlü ruh halindeolmakla birlikte gelişir. Çünkü örgütbilincini taşımak bu coşkulu ruh halinidoğurur. Bunu yaratan, örgüte olangüveni ve bağlılığıdır. Elbetteki bugüvenin ve bağlılığın temelinde deideolojik sağlamlığımız vardır–Sorumluluk Duygusu,Örgüt Bilinci ve RuhununSonucudurDevrime, halkımıza, yoldaşlarımızakarşı sorumluyuz. Ve aynı şekildekendimize de… Gerek gelişimimizolsun, gerekse de eksiklerimiz,tüm bunlara sorumluluk duygusuylayaklaşırız. Eskinin yerine yeniyi koymayaçalışırız. Bu noktada çaba harcamakörgüt bilincinin ve örgüt ruhunutaşımanın sonucudur.Yoldaşlarımızın eksiklerini tamamlamamak,olumsuzlukları olumluyaçevirmemek, eleştirmemek veeleştirinin, özeleştirinin gereklerini yerinegetirmemek örgüt bilincindenuzaklaşmanın sonucunda olur.Örgüt bilincinden, biz duygusundanuzaklaşmak bencilleşmektir. Devrimesuçlar "nefret suçu" olarak adlandırılabiliyor.Oysa bu tamamen sınıfsallıktan uzak bir yaklaşımdır.En hafif tanımıyla apolitikliktir. İster bilinçliister bilinçsiz yapılsın faşizmi yok saymak,aklamak anlamına gelir.İster devletin bizzat kendi eliyle örgütlediği, ister gericifaşist ideolojilerle halkın belli kesimlerini kışkırtmasısonucu gerçekleşen saldırılara "nefret suçu" denilmesidoğru değildir. Bu, saldırıların sınıfsal nedenini ortadan kaldırır,gerçek sorumluların kim olduğunu bulanıklaştırır, faşistpolitikaları görmezden gelip gizleyerek konuyu basitbir adli olaya indirgemek olur. Faşizmin istediği de budur."Nefret suçu" söyleminin sol içinde yaygınlaştırılmasıbilinçli bir tercihtir. Bir ağız alışkanlığı değildir. Geçmiştesolun dilinde böyle bir tanım olmayıp sonradan girmiştir.1979'da Maraş Katliamı için kimse "nefret suçu" tanımı yapmamıştır.Veya 1915 Ermeni Soykırımı, 6-7 Eylül için de aynıdurum geçerlidir. Geçmişte katliamların, sürgünlerin, soykırımlarınadı konulur, "nefret suçu" gibi söylemlerle yumuşatılmazdı.Bugün "nefret suçu" gibi kavramların kullanılmasıaçık ki, solda yaşanan dönüşümün sonucudur.Faşizmin baskısını üstüne çekmek istemeyenler tepki çekmeyenbir dil, tepki çekmeyecek kavramlar keşfetmektedir.Biz dilimizi yumuşatmayız. Faşizmin katliamının da baskılarınında adını koyar, yaşananların bir kaç kişinin bireyselduyguları olmadığını biliriz ve doğru hedefi gösteririz. Nefretsuçu değil, faşizmin baskı ve terörüdür.değil, düzenin çıkarlarına hizmetetmektir. Küçük bürjuvazininbireyciliği, otorite tanımazlığa,örgüt bilincinin zayıflamasınaneden olur.Önderimiz, şehitlerimizörgüt bilincini yaşamları veölümleriyle somutluyor.Her koşulda devrimin çıkarlarınıdüşünmek demek,Enginler gibi işkencelerde ölümügöze almaktır. Her koşuldave her yerde yüzümüzün örgüttenyana olmasıdır.Bu bilinci taşımak ve örgüt ruhuylahareket etmek için ideolojimizlene kadar bütünleşmişiz, örgütün politikalarınıne kadar kavrayıp hayatageçirebiliyoruz, değer ve geleneklerimizine kadar içselleştirmişiz tüm busoruları kendimize sormalıyız. Vedoğru cevapları alana kadar emek harcamalıyız.Örgüt insanı olmak demek, ekipruhuna sahip olmak, örgüt bilincinesahip olmaktır.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 27


Ülkemizde GençlikGençliğinGündemindenBaşbakanın İtirafı: “İmam-HatipLiseleri Sivil Faşist Yetiştirme Yerleridir!”Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde,2012-2013 eğitim öğretim yılı ve toplu açılış töreninde konuşmayaptı. Konuşmasında da kendisinin bile haberi olmadanbir olayı aydınlatmış oldu. "Teröristler, anarşistleryetişmediği için mi imam-hatipleri kapattınız."Erdoğan'a göre onlara mühalif olan, onları eleştiren,hiçbir zulme boyun eğmeyen, demokratik liseler isteyen,parasız eğitim isteyen herkes "anarşist, terörist"tir.Niye imam-hatiplerde "Anarşistler, teröristler" yok?İmam-hatip liselerindeki öğrenciler kimler? Nasıl bir eğitimalıyorlar? Alınan eğitimin içeriği nasıl?İmam-hatip liselerinde okuyan öğrencilerde halk çocuklarıdır.İmam-hatip liselerinde okuyan öğrencilerindedüz liselerdeki öğrencilerden bir farkı yok. Fark sadecebu ülkeyi yönetenlerin imam-hatip liselerini arka bahçelerigibi görmeleridir. Fark sadece imam-hatip liselerindebilimsel bir eğitim değil gerici bir eğitime dayalı bireğitim sisteminin olması.Bu eğitim sistemi imam-hatip liselerinde okuyan öğrencileribilimsel bir eğitime değil, dogmatik bir eğitimemahkum ediyor. Bu nedenledir ki, imam-hatip liseleri devletinihtiyaçlarına göre kullandığı liselerdir.Erdoğan'nın "Dindar nesil yetiştireceğiz" dediği kesiminkim olduğuna bakacak olursak: Dindar nesil Sivas'taAlevileri diri diri yakanlardır? Maraş'ta ana karnındaki bebeklerikatledenlerdir.Başbakan demedi mi "şifre" skandalından sonra."İstesekbizde YGS'yi protesto edenlerin karşılarına 5-10bin gençi çıkarırız" diye. Bu düpedüz “imam-hatip liselerindeokuyan öğrenciler benim neferlerim, ben onları banakarşı gelenler için kullanırım” demektir.İmam-hatip liselerinden "anarşist terörist" çıkmaztabi. AKP'nin anarşist, terörist diye kastettikleri kişiler buvatan için emperyalizme karşı mücadele edenlerdir. Halkıiçin canını verenlerdir. Ya AKP’nin imam hatiplerindenyetişen “dindar kesim”leri kimdir? Amerikan uşaklarıdır.Emperyalizmin işbirlikçiliğini yapanlardır. İslamcılarıntarihi işbirlikçiliktir. Tarihleri boyunca emperyalizmeuşaklık yapmış, ülkemizde de halka karşı kontrgerillanınkullandığı maşalardır.Düzenin halkı sömürmesi, açlık ve yoksulluk karşısındaşükreden, boyun eğen, emekçi halkın mücadelesine engelolan kesimdir.AKP, imam-hatip okullarıyla yoksul halkın inançlarınısömürüyor. Çocuklarınızı imam-hatiplere gönderin diyor.Kendi çocuklarını imam-hatip okuluna göndermiyor,Amerika’da özel okullarda okutuyor.Liselerin örgütlenme potansiyeli yüksektir. Geçensene örgütlediğimiz "Füze Kalkanı Değil DemokratikLiseler İstiyoruz!" kampanyamız kapsamında liselileriharekete geçirmeye çalıştık. Türkiye'nin bir çok yerindeçadır açtık. Defalarca saldırıya uğradı çadırlarımız. Kampanyamızbize göstermiştir ki, liseliler örgütlenebilir. Liselilerharekete geçirilebilir. Geçirildiğinde büyük bir güçolur. Erdoğan'ında korkusu budur. Bu yüzden halkını vatanınıseven liselilere "terörist" diyor.Erdoğan'ın korkusunu gerçek kılacağız. İmam-hatip lisesiöğrencileri de halk çocuklarıdır. Tüm halkın çocuklarınıörgütleyeceğiz.Li̇seli̇ Dev-Genç’li̇ler, 4+4+4 Geri̇ci̇ Eği̇ti̇m Si̇stemi̇ne KarşıParasız, Bi̇li̇msel, Demokrati̇k Eği̇ti̇m Mücadelesi̇ Veri̇yor!Yeni eğitim yılına daha başlamadan ülkemizin dört biryanından 4+4+4 eğitim sistemine karşı tepkiler yükselmeyedevam ediyor. AKP’nin istediği gerici gençliği yaratmakiçin tasarladığı 4+4+4 eğitim sistemine karşı herkestepkili. Tüm liseliler biliyor ki bu sistem bilimselliktenuzaktır. Genel geçer bilgilere ve ezbere dayalı olansistemlerinde, şimdi gericilikten başka ezberleyecek birşey de yok.Bizler Liseli Dev-Genç’liler olarak “Parasız EğitimSınavsız Gelecek Hakkımız” kampanyasına devam ederekeğitimin halk için olmasını, bilimsel demokratik bireğitim olmasını istemeye devam edeceğiz. Liselerimiziiktidarın istediği gibi yönetmesine ve 4+4+4 eğitim sisteminingetirdiği bütün gericiliğe karşı mücadele edeceğiz.Mahallelere zorla kurulan İmam Hatip Liselerinde deörgütleneceğiz. Mahallesinde veya semtinde tek olduğuiçin zorunluluktan imam hatip lisesine giden liselilerlede birlikte bu sisteme karşı mücadele edelim. Düşmanınher saldırısını birkoza dönüştürebilmekbizim elimizde.Halkınhiçbir kesimininmemnun olmadığıbu sistemdetüm liseler,tüm liseliler bizimolacak!28<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Ülkemizde Gençlik4+4+4 SÖMÜRÜNÜN FORMÜLÜDÜRÇÖZÜMÜ HAK ALMA MÜCADELESİDİRAKP'nin 4+4+4 formülüyle isimlendirileneğitim sistemi resmi olarakgeçtiğimiz hafta başladı. Böylelikle8 yıllık zorunlu eğitim uygulamasıkaldırılarak, yerine 12 yıllık zorunlu-kademelieğitim getirildi.Neredeyse her sene yapılan sistemdeğişiklikleri, AKP’nin “dinci” nesilleryetiştirme amacına hizmet ediyor.Kendi kadrolarını yetiştiren,devleti tüm kurumlarıyla ele geçirenve hala da geçirmeye devam edenAKP, eğitim sistemindeki bu köklüdeğişiklikle din eğitimini yaygınlaştırmakistiyor.Nisan 2012’de yürürlüğe giren yasadantam 17 milyon öğrenci etkileniyor.17 milyon öğrenciye eğitimverecek öğretmen sayısı ise 800 bin.Bunlardan 2,7 milyon öğrenci ile 104bin öğretmen İstanbul’da bulunuyor.4+4+4’e göre eğitim sistemi 3’ebölünüyor: Her biri 4’er yıl olmaküzere ilkokul, ortaokul ve lise…5. sınıfa başlayacak 1 milyon228 bin öğrencinin 98 bini İmamHatip ortaokuluna gidecek.Seçmeli dersler şöyle: Kuran-ıKerim, Hz. Muhammed’in Hayatı,Temel Dini Bilgiler ve Kürtçe.Sadece 5. ve 9. sınıf öğrencilerineverilen seçme hakkı için, 10-12Eylül başvuru süresi olarak belirlendi.Bir genelge ile duyurulan bu süre, öncesindevelilere açıklanmadı. Yani“seçme” hakkını veren devlet, süreyikısa tutarak ve önceden duyurusunuyapmayarak, hakkı geri almışoldu. Seçmeli derslerin okullar açılmadanseçilmesini dayatan devlet,bir katakulliye getirerek, dini eğitimitüm öğrencilere vermek istemektedir.Karşı çıkan olursa da, “Sen dininiöğrenmek istemiyor musun?”diyerek baskı altına almaktadırlar.Genelgeden haberi olmadığı için seçimyapamayan öğrencilere, okulidareleri kendi istedikleri dersleri verecekler…OECD'nin verdiğibilgilere göre: Nüfusun%58’i ilkokul mezunu.Nüfusun %11’i ortaokuleğitimi alırken; ancak%10’u liseyegidebiliyor.Üniversitelilerin oranıise %13…Sabahçı-öğlenci eğitim düzeninegeri dönülürken; yabancı dil eğitimiilkokul 2. sınıftan itibaren başlayacak.Yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencizorunlu liseye başlayacak.Bir yandan 4+4+4 eğitim sistemihayata geçerken; öte yandan Ekonomikİşbirliği ve Kalkınma Örgütü(OECD), Türkiye'deki eğitim sistemiyleilgili yeni bir rapor daha hazırladı."Eğitime Bakış 2012" başlıklırapor, ülkelerin eğitim sistemlerinibirbirleriyle kıyaslıyor ve bir sıralamayakoyuyor. 2010 yılı verilerinedayanılarak yapılan rapora göre,Türkiye OECD ülkeleri arasındason sıralarda yer alıyor.OECD'nin verdiği bilgilere göre:Nüfusun %58’i ilkokul mezunu. Nüfusun%11’i ortaokul eğitimi alırken;ancak %10’u liseye gidebiliyor. Üniversitelilerinoranı ise %13…“Türkiye’de öğretmen başına düşenöğrenci sayısı ilköğretimde 21.7,liselere 17,6 kişi… Raporda yeralan en yeni Türkiye verisi olan2000’de Türkiye, eğitime milli gelirinyüzde 2,5’ini ayırmış.” (İsmet Özkul,HaberTürk, 15.09.2012)Eğitimine gelirinin yüzde 2,5’iniayıran bir devletten ne beklenebilir?Eğitim her şeyin temelidir. AKP iseeğitimi paralı yapıyor, parasız eğitimhakkını anayasadan çıkartıyor, eğitimeaz bütçe ayırıyor, eğitimi gericileştiriyor…Okullar ticarethane,öğrenciler de işçi olarak görülüyor.4+4+4 ile çocuklar 9 yaşından itibarenimam hatip ve meslek lisesi eğitimlerineyönlendirilecek. 4 yıllıkmesleki eğitimin ardından 13 yaşındakiçocuklar “stajyer” adı altında çalıştırılacaklar.Çocuklarımızı çalıştırarak,işlerini bedavaya yaptıracaklar. Bunedenle 4+4+4 sadece bir eğitim sorunudeğil, aynı zamanda işçi sınıfınınhaklarına yapılan bir saldırıdır da…5 işçi çalıştıran işyerleri dahi artıkstajyer işçi çalıştırabilecek. Böylelikleçocuklarımız daha okul çağındaucuz iş gücü olarak kullanılacaklar.AKP, stajyer işçi ücretlerini dedüşürdü: “Yine Torba Yasa ile stajyerlerinücretleri brüt asgari ücretinyüzde 30’undan net asgari ücretinyüzde 30’una indirildi. Bu ücret,20’den fazla işçi çalıştıran işyerlerindeaylık 200 TL dolayına,20’den az işçi çalıştıran işyerlerindeise 100 TL’nin altına düşüyor.”(Atilla Özsever, Yurt, 14.09.2012)4+4+4, gençlerin eğitimle zapturaptaltına alınmasıdır. Sistem dayatmalarlakendi işçisini yaratmak dışındabir şey yapmamaktadır. İhtiyacı olduğukadar eğitim verecektir yine…Daha fazlasını değil… Eğitim sistemi,düzenin kendi varlığını devam ettirebilmesiiçin gerekli olan kadarınıöğretmek üzerine kuruludur. Makinayıkullanabilecek kadar teknikbilgi, bilgisayardan anlayabilecekkadar İngilizce…AKP’nin “yenilik” diye gösterdiği,“atılım” diye lanse ettiğiher uygulama aslında tekellereucuz-yeterli bilgiye sahip işgücünühazırlamanın yöntemleridir.4+4+4’e karşı eğitim hakkımızasahip çıkalım.Parasız Eğitim, Sınavsız GelecekHakkımız, İstiyoruz Alacağız!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 29


Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndanKomplolarla Tutuklanan Dev-Genç’lileriMücadelemizle Zulmün Elinden Alacağız!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Ülkemizde yoksulluk sınırınınaltında yaşayan 11 milyon 600 bin insanvar. Bu tablo AKP politikalarınınbir sonucudur. Sağlıkta dönüşümadı altında sağlık hakkımızın gaspedilmesi, işten atıldıkları için direnenişçilere yapılan saldırılar, emekçihalkımızın kıdem tazminatını gaspedilmesi, kamu emekçilerinin grevhakkının yasaklanması, kentsel dönüşümadı altında evlerimizin yıkılmakistenmesi ve daha sayabileceğimizbirçok saldırı. Hepsi AKP’ninişbirlikçi politikalarının sonucudur.Ülkemizi ABD’ye patronlara peşkeşçeken AKP’nin yarattığı tablodur; 11milyon 600 bin yoksul halk.AKP'nin saldırılarının temel hedeflerindenbiri ise gençliktir. Çünkügençlik bu ülkenin hep en dinamikve direngen kesimi olmuştur. Ülkemizgençliği her zaman bağımsızlıktanyanadır. Kendini halktan ayrıgörmemiştir, emperyalist saldırganlığakarşı halktan yana tavır almıştır.AKP harçların kaldırılmasını eğitimiparasız yaptık diye halka anlattı ama ortadaböyle bir durum yok. Yasayagöre sadece 1. öğretimde okuyan öğrencilerharç ödemeyecek. Derstenkalanlar ders başına para ödeyecek, sınıftekrarı yapanlar ve 2. öğretimdeokuyanlar için harçlar daha da zamlandı.Yine yabancı dilde öğrenim görenlerde harç ödemeye devam edecekler.Benzer bir durum açıköğretimdede uygulanmaya başladı. 250 liralıködenen harcın adı değiştirildi ve sadece205 liraya indirildi. Ayrıca ulaşımada yüzde 50'ye varan zamlar yaparaköğrenciler üzerinden uyguladığı sömürüyüdengeledi.AKP nin tüm bu saldırılarınınarkasında gençliğin örgütlenmesikorkusu var. Bu korkuyu en açık olarakAKP, tüm illerde Gençlik Federasyonu’nayaptığı saldırıda 100’e yakınarkadaşımızı işkencelerle gözaltınaalıp, 39 arkadaşımızı tutuklayarakgösterdi. 5-6 ay dava açılmadan,neyle suçlandıklarını bilmedentutuklu kalan birçok arkadaşımızdaha sonradan serbest bırakıldı. Amaaynı gerekçelerle tutuklanan birçokarkadaşımız hala içeride. Tutuklananarkadaşlarımızın işledikleri “suçlar”ise; milyonlarca insanın katıldığı 1Mayıs’a katılmak, Amerika’nın MalatyaKürecik’te kurduğu füze kalkanınakarşı olmak, PARASIZ EĞİ-TİM istemektir. Erdoğan harçlarıkaldırdık diyor, AKP’li bakanlar Ankara’da1 Mayıs’a katılıyor, ama bizaynı eylemlere katılıp aynı talepleridile getirince tutuklanıyoruz.AKP’nin saldırırken bu kadarpervasız olmasının sebebi halkın örgütsüzlüğüdür.Bu saldırıları durdurmanın,haklarımızı geri almanınyolu daha çok örgütlenmek ve devletinuyguladığı bu saldırılara karşı direnentutsakları sahiplenmektir. Tutsaklarımızverdiğimiz mücadeleninve devletin uyguladığı faşizmin kanıtıdır.Ülkemizde mücadele bedellerlesürüyor. Bu bedel bazen infazedilmek, bazen linç edilmek bazen detutsaklık oluyor.Halklara uygulanan sömürü politikasınakarşı en kararlı, ısrarlı mücadeleyiveren ve bedeller ödeyenDev-Genç’liler olarak tutsaklarımızısahipleniyoruz ve bu adaletsizliğiteşhir ediyoruz. Bizler tutsaklarımıziçin gerekirse tutsaklığı, şehitliğigöze alanlarız ve tutsak Dev-Genç’lilerserbest bırakılana kadar, dışarıdatek bir insanımız kalsa dahi, AKP iktidarınınkarşısında haykırmaya devamedeceğiz. Tüm halkımızı da buhalkın onurlu evlatları Dev-Genç’lilerisahiplenmeye çağırıyoruz.-Komplalarla tutuklanan Dev-Genç’liler serbest bırakılsın!-Füze kalkanına karşı olduklarıiçin tutuklanan Gülşah ve Meralserbest bırakılsın!-1 Mayıs’a katılmak, Grup Yorumkonserine katılmak, parasızeğitim istemek suç değildir!-AKP parasız eğitimi getirdiğinisöylüyor, parasız eğitim isteyenlerhala içeride!-Yaşasın Dev-Genç, YaşasınDev-Genç’liler!Halk Cephesi, 15 Eylül tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen4+4+4 Mitingi öncesinde çağrı amacıyla eylemyaptı.13 Eylül günü Cevahir Alışveriş Merkezi önünde toplananHalk Cepheliler, “AKP’nin Gerici-Faşist Eğitim SistemineTeslim Olmayacağız-Halk İçin Parasız, BilimselEğitim İçin Ankara’ya Gidiyoruz” pankartını açtılar. Eylemdeaçıklamayı Nursel Tanrıverdi okudu. Tanrıverdi;“4+4+4 eğitim sistemiyle, yoksul halk çocuklarınıneğitim hakkının gaspedildiğini, dindar, kaderci,boyun eğen, emperyalizminişbirlikçisi, gerici-faşistbir toplum yaratılmak istendiğini, çocuklarımızazorunlu din dersinin dayatıldığını belirtti. AKP’nin gerici-faşisteğitim sistemine karşı 15 Eylül’de Ankara’daolalım çağrısı ile eylem sonlandırıldı.Eylem sonrasında Mecidiyeköy Metrobüs girişine kadarbildiri dağıtıldı. Eylem boyunca ve bildiri dağıtımısırasında yoğun polis ablukası yaşandı. Eylem, “ParasızEğitim, Parasız Sağlık”, “Zorunlu Din Dersi İstemiyoruz”sloganları atılarak bitirildi.4+4+4, Parasız Eğitim Hakkımızın Çalınmasıdır!4+4+4 Eğitimin Gericileştirilmesidir! İzin Vermeyeceğiz!30<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Hüseyin Aykol’a:“Aykırı Kadınlar” Kitabı Üzerine!Hüseyin Aykol “Aykırı Kadınlar/Osmanlı’dan GünümüzeDevrimci Kadınlar” adında bir kitap yazmış.Aykol kitabında 49 kadına yer vermiş. Bunlarıniçinde örgütümüzün önder kadrolarından Merkez Komiteüyesi Sabahat Karataş ve Dünyanın ilk kadın ÖlümOrucu şehidi Ayçe İdil Erkmen de yer almaktadır.Şehitlerimizle ilgili anlatımların içeriğine ilişkineleştirilerimiz olmakla birlikte esas olarak eleştirimizböyle bir kitabı yazarken Hüseyin Aykol’un göstermişolduğu sorumsuzluğadır.Aykol kitabının önsözünde “bu kitapta yapmayaçalıştığımız, önder durumdaki kimi kadınların mücadeledolu yaşamlarının gelecek nesillere aktarmaktır” diyor.Fakat kadınların mücadele dolu yaşamlarını geleceknesillere aktarırken hiçbir sorumluluk duymadığını görüyoruz.Kitabınızda şehitlerimize yer verirken kimdenizin aldınız?Yaşamını ideallerine, inancına, örgütüne adamış şehitlerimizhakkında bir şeyler yazarken önce o kişilerinörgütüne sormanız gerekmiyor muydu?Önder kadınların mücadele dolu yaşamlarını geleceknesillere böyle mi aktaracaksınız?Yazdıklarınızı kime sorarak yazdınız? Kimden izinaldınız? Gelecek nesillere aktaramaya çalıştığınızbilgilerin doğruluğunu onaylatmak için o kişilerinörgütüne sormanız gerekmiyor muydu?Gerekiyordu. Burjuvazi bile bu tür durumları içinyasal düzenlemeler getirmiş.Ama Hüseyin Aykol, sol’a akıl vermekten geri kalmazkenburjuvazinin bile duyduğu sorumluluğu duymuyor.Tam bir keyfiyet; eline kalemi alınca istediğigibi yazmayı kendine hak görüyor.Dünya mücadele tarihine mal olmuş şehitlerimizhakkında örgütünün izni olmadan istediğiniz gibibiyografi yazıp kitabınıza koyamazsınız. Bu sorumsuzlukve saygısızlıktır.Böyle yaparak ne kadınların mücadelesine saygınızolur, ne gelecek nesillere bir katkınız olur.Aykol, kitabın önsözünde “Ulaşılabilir durumdaolanlara da ulaşıp, bulduğum yaşam öykülerini birkez daha doğrulattım” diyerek bu kitabı yazarken nekadar sorumluluk duyduğunu söylüyor.Peki bize neden ulaşmadınız? Biz sizin ulaşamayacağınızbir yerde miyiz?Bizim şehitlerimiz hakkında istediğiniz gibi bir biyografiyazıp kitabınıza koymanız ilkeli değildir.Eğer birazcık sorumluluk duysaydınız, birazcık saygınızolsaydı birincisi; o kişilerin örgütünden izinalmanız gerekirdi.İkincisi oradan, buradan bulduğunuz bilgilere dayanarakbiyografi yazmayı kendinizde hak görmezdiniz.Hiç kimse bir örgütün merkez komitesine kadargelmiş ve devrimci yaşamının büyük bir bölümünüillegal mücadele içinde geçiren bir devrimci hakkındaörgütü kadar doğru ve gerçek bilgiye sahip olamaz.Ama Aykol sorumsuzca kendine göre bir biyografiyazmayı muktedir görüyor. Bu küçük burjuva aydınküstahlığı değilse nedir?Hüseyin Aykol kitabında şehitlerimize yer verirkenbunu bize sormadığı için, şehitlerimiz hakkında yazdığıbiyografinin doğruluğunu onaylatmadan yayınladığıiçin sorumsuzluk ve saygısızlık yapmıştır. Şehitlerimizadına örgütünden özür dilemelidir.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012HayatınÖğrettikleri<strong>Yürüyüş</strong> dergisini Türkiye’dehaftalık 30 bine çıkarmakiçin toplantılar yapıyorduk… O zaman haftalıkbizim dağıttığımız dergi sayısı 350’di. Daha ilk başlardabu sayıya çıkmamızın imkansız olduğunu söylüyordubir arkadaşımız.Her ayın başında dağıttığımız sayının üstüne 100-150 dergi eklenecekti. Zor bir görev olduğunu biliyorduk,fakat istediğimizde başaramayacağımız bir iş olamayacağınında bilincindeydik.İşlerimizeİki Elle Değil, Dört Elle Sarılacağız!Haftalar, aylargeçtikçe ilk dağıttığımızsayının ikikatına çıkmıştı dergisayımız. Artık yapamayacağız, edemeyeceğiz diyenarkadaşlarımız, şu anki dağıttığımız dergi sayısının ikikatını dağıtabileceğimizin planlarını yapıyorlardı. Dergidağıttığımız yerleri hiç dergi götürmediğimiz yerlerlekıyasladığımızda, dergimizi çok sınırlı yerlere ulaştırdığımızıgörürüz. Bu durumda önümüze koyduğumuzhedefe ulaşmanın hiç de zor olmadığını görürüz. Yaniişin içinde emek, yaratıcılık, irade olunca, üstesindengelemeyeceğimiz, yapamayacağımız hiçbir iş olmayacağınınbilincine vardık.VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 31


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN26 Eylül 1999 sabahı, her sabaholduğundan daha erken kalktı ÖzgürTutsaklar. Ankara Ulucanlar Hapishanesi'ndekikatliam saldırısı ve ÖzgürTutsakların ölümüne direnişi sürerken,saldırıyı öğrenen diğer hapishanelerdekiÖzgür Tutsaklar da operasyonudurdurmak ve katillerden hesap sormakiçin harekete geçiyordu. Ulucanlar'dasilahlara, bombalara, işkencelere karşıdirenen devrimci irade, tüm hapishanelerdeöfkeye, hesap sorma bilincinedönüşerek katliamcılara saldırıyordu.Ulucanlar'da akan kan,düşmanın umduğunun aksine korkuyudeğil öfkeyi, yılgınlığı değil kararlılığıkörüklüyordu.Ulucanlar'da 4. koğuşun ahşapçatısından yükselen alevler, İsmet'in,Aziz'in, Ahmet'in ve diğer şehitlerimizinkanlarıyla kızıllaşıyor, kızıllaştıkçadaha da yükselerek direnişinsıcaklığını diğer hapishanelere taşıyordu.Bu sıcaklıkla kapılar patlatılıyor,maltalar, bloklar işgal ediliyor, rehinleralınıyor ve birçok hapishanede "YaşasınUlucanlar Direnişimiz" sloganıhaykırılıyordu. Sağmalcılar'da, Ümraniye'de,Çanakkale'de... kurduklarıbarikatların üstünden hapishanelerikuşatan asker ve polislere seslenentutsaklar, "Yoldaşlarımızın intikamınıalacağız. Devletinize söyleyin,bu barikatlar sizi koruyor" diyordu.Ulucanlar’da kurşunla, bombayla,işkenceyle, kanla vahşetle saldırarakkatleden düşman, karşısında bu kabınasığmaz öfkeyi ve cüreti buldu. Bu öfkeve cüretle katliamın hesabını sormakiçin harekete geçti Özgür Tutsaklar...Bayrampaşa Hapishanesi26 Eylül gecesi Ankara Ulucanlar'dakatliam amaçlı bir saldırı ve direnişyaşandığı duyulur duyulmaz, BayrampaşaHapishanesi'ndeki tutsaklarharekete geçer. Parti-Cephe tutsaklarınınUlucanlar'daki saldırıyı durdurmakiçin rehin alma eylemi önerisidiğer CMK üyeleri tarafından önemlibir tartışma yaşanmadan kabul edilir.Ulucanlar Katli̇amı Devri̇mci̇Tutsakları Tesli̇m Alamadı,Di̇reni̇ş Büyüdü!4 gardiyan rehin alınır. Düşmanınsaldırılarına karşı şebeke ve koğuşlardada barikat hazırlıkları yapılır. Hapishanemüdürü aracılığıyla “Ulucanlar'dakioperasyonun durdurulması” talebiniAdalet Bakanlığı'na bildiren CezaevleriMerkezi Koordinasyonu Yürütmesi,katliamın hesabının sorulacağını kamuoyunailan eder. Devletle görüşmelerinyürütüldüğü Bayrampaşa Hapishanesi'nde,Parti-Cephe tutsakları,son ana kadar direnişi disiplinli birşekilde sürdürür.Uşak HapishanesiUşak Hapishanesi'nde çeşitli davalardankadın devrimci tutsaklar, 26Eylül sabahından itibaren barikat direnişinebaşlarlar.Ümraniye Hapishanesiİlk anda 9 gardiyan rehin alınır. Sabahsaatlerinde idareyle görüşen temsilciler,Ankara'daki katliam operasyonu durdurulmazsahapishaneyi başlarına yıkacaklarınıbelirtirler. 27 Eylül'deÜmraniye Hapishanesi'ndeki CMKbiriminin kararıyla idare blokunu işgaleden devrimci tutsaklar, 3 gardiyanıdaha rehin alır. Hapishanenin yanpenceresinden, hapishane önünde bekleyentutsak aileleri ve gazetecilereyönelik konuşmalar yapılır. Penceredenaşağı pankart sallandırılır. Çıkan çatışmadabir DHKP-C tutsağı kafasındangaz bombası mermisiyle yaralanır.Bergama HapishanesiDevrimci tutsaklar, katliamı öğrenmeleriylebirlikte alt maltayı elegeçirip barikat kurarak 5 gardiyanırehin alırlar. 27 Eylül gecesi tutsaklarınbarikatına idare blokundan yaklaşmayaçalışan askerler taş ve sapanlapüskürtülür.Gebze HapishanesiDevrimci tutsaklar, 26 Eylül sabahı2 ikinci müdür ve 19 gardiyanırehin alarak direnişe katılırlar. 27Eylül'de 2 kadın gardiyanı serbestbırakan tutsaklar, anlaşmanın sağlanmasıylabirlikte direnişi sonaerdirir.Çankırı HapishanesiBir başgardiyan ile 10 gardiyanrehin alınır. Adliler eylemin amacınıaçıklayan devrimci tutsaklara,kendilerinin de eyleme katılmayıistediklerini, direnişe sonuna kadardestek vereceklerini söylerler.Diğer Hapishaneler veAnlaşmaAydın Hapishanesi’ndeki tutsaklar,Ankara Ulucanlar katliamından 1 saatönce saldırıya uğramışlardı zaten.Asker ve gardiyanlar tarafından koğuşduvarları kırılarak, içeriye gaz bombasıatıldı. Tazyikli su sıkıldı. Cop, demir239 çubuk ve dipçiklerle koğuşlaragiren işkenceciler, tutsakları öldüresiyedövdü. Koğuşlardaki yiyecekler, giyecekler,yatak yorgan gibi eyşalartalan edildi. 3 saat süren operasyonda,görüşler engellenerek operasyon, 'sayımvermeme eylemi var' denilerekgizlendi. Bursa, Adana Kürkçüler veCeyhan hapishanelerindeki devrimcitutsaklar ise sayım vermeme ve maltaişgali eylemleri ile direnişe katıldılar.Devrimci tutsakların bulunduklarıtüm hapishanelerde rehin alma, maltaişgali, sayım vermeme gibi değişikbiçimlerde süren direniş, CezaevleriMerkezi Koordinasyonu ile AdaletBakanlığı arasında varılan anlaşmasonucu tüm hapishanelerde aynı andabitirildi.32<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Sağlıklı veGüvenliBi̇r YaşamHakkımızdırTedavi olmak, sağlıklı bir yaşamsürdürmek tüm halkın en temel haklarındanbirisidir. Ülkenin gelişmişliğinisağlık sistemindeki uygulamalarlada hesaplayan egemenler, dahaçok kendi ceplerine giren parayı hesaplıyorlar.Yoksa kimse bizim sağlıklıyaşam sürdürme hakkımızla ilgilenmiyor.Kronik bir hasta eczaneye gidipistediği zaman ilacını alabilmelidir.Bu en doğal olanıdır. Oysa işleyişteböyle değildir. Kalp hastasısınız, farketmediniz ve ilacınız bitti ve hızlailaca ihtiyacınız var... Sağlıkta dönüşümdenönce bu ilacı gidip eczanedenalabiliyorken; şimdi doktoragitmeden alamıyorsunuz. Hastalığınızaynı, seyri aynı... Sağlık durumunuzdabir değişiklik yok ama ilacınız bittiğindeher defasında doktora gitmenizgerekiyor."74 yaşındayım. Birçok hastalıksonucu her gün 15 çeşit ilaç (raporlu)kullanıyorum. Son aylarda emekliaylığımdan yüzde 4 civarında kesintiyapılıyor. En son Eylül 2012 aylığımdan35 lira kesildi. Geçen ay 45lira kesildi. E-devlette incelediğimde9 Temmuz'da sağlık ocağında ilaçlarımınbir kısmını yazdırdım. 24lira muayene ücreti ve reçete, ilaçfarkı gibi kesintiler var. Kullandığım15 ilacın her birinin ilaç adetleriaynı olmadığı için bitiş tarihleri dedeğişiyor. İcabında ayda 2 defa reçeteve ilave ilaç parası ödemem gerekecek.Ne yapmam gerek bilemiyorum...Devlet herhalde ilaç içmeyin, biz debir an evvel bu yüklerden kurtulalımdiye düşünüyor..." (HaberTürk,18.09.2012)Halkı çaresiz, aciz bir durumdabırakan devlet, devlet değildir. ÖnderAydinç isimli bir gazete okurununbu mektubu, sağlıktaki sömürününAKP, Hastaların İlaç Hakkını da Ticarete DöktüSağlık Hakkımızı,Para Kazanma Aracı HalineGetirenlerden Hesap Soralım!büyüklüğünü ortaya koyanörneklerden sadece birisidir.15 ilaç için 15 defa doktoragitmek gerekiyor. Sadece reçeteyazdırmak için 15 defa doktora gittiğinde360 lira ödemesi gerekiyor.İlaç paraları da cabası...Bu düzende adalet yoktur.Adalet olsa, kronik bir hastanın,ilacını gerektiğinde eczaneden almasınıolanaklı kılması gerekir. Teşhisbir kez yapılır ve tedavi süreci hastanınlehine düzenlenmelidir. Hastaneyegelemiyorsa, doktor evine gitmelidir;ilacını alamıyorsa alabilmesiiçin gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.Sağlık hizmetleri parasız olmalıdır.Yani özetle sağlık halktan yana,halkın ihtiyacına göre, halk için olmalıdır.Temel olan sağlık sigortaları,sağlık politikası değil, halkın bizzatkendisidir.Ama halkı otobanda giderken,köprüleri geçerken her defasındapara vermeye zorlayan, kanıksatanbu devlet, bir ilaç için doktora gitmeyide kanıksatacaktır. Eğer biz bu uygulamayıkabul etmez ve direnmezsektabii...Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK),ilaç alımındaki bu uygulama ile heradımda hastaların üzerinden para kazanıyor.Kronik hastaların ilaç almasıiçin 15 günde bir doktora gitmeyive her defasında 8 lira muayeneparası ödemeyi şart koşan devlet,eczaneden ilaç alan hastaya da ilaçbedelinin yüzde 10'unu ödemeyi dayatıyor.Oysa hasta ilaçlarını eczanedendirek alabilme hakkına sahipolsa, sağlık alanını pazar haline çevirenlerbu kadar para kazanamayacak.Ama kronik hastalar Türkiye'de30 milyonluk bir "pazarı" temsil ediyorlar.TÜSİAD'ın bu sene hazırlattığı"Sürdürülebilir Sağlık Sistemi İçinKronik Hastalık Denetiminde ElektronikSağlık Kayıtlarının Rolü"başlıklı rapora göre, Türkiye'de 30milyon kronik hasta var. Diğer birdeyişle, 30 milyon düzenli "müşteri"...Ölümlerin yüzde 60'ı da kronikhastalıklardan kaynaklanıyormuş.Bizim hastalığımız onların kararacıdır. Bizim ölümümüz onlarıncebine para girmesi demektir. Sağlıklıolmak değil de hastalıklı olmak parakazandırdığında da, kimse hastanıniyileşmesini istemeyecektir, istemez.Sağlık alanındaki tekeller, sömürününsürekliliği için sağlıklı bir hayattanziyade sağlıksız bir hayattanyanadırlar.TV programlarında, gazetelerde,her yerde sağlıklı beslenme, sağlıklıyaşam üzerine atılan palavralar bunedenle ciddiye alınmamalıdır. Düzenher şeyiyle pisliğe batmıştır. Neresinitutarsanız elinizde kalır... Kilo verdiren,yüz gerdiren, kırışıklık azaltanne varsa bilinmelidir ki, sağlık tekellerininreklamıdır, para kazanmaaraçlarıdır... Bir yandan ürünlerinibize satmaya, bizi bağımlı hale getirmeyeçalışırlar, şişmanlatır ve sağlıksızhale getirirler; diğer yandanda kilo vermeyenleri aşağılarlar...Sağlıksızlığın, hastalıkların kaynağıbu düzendir. Sağlıkta halktanyana bir dönüşüm yapılması isteniyorsa,önce bu düzene karşı mücadeleedilmelidir. Fast-food yiyecekleri yapanla,şişmanlığa karşı ilaç satanşirket aynı ise orada bir sorun vardır.Bu nedenle halk olarak biz çalınanemeğimize, sağlığımıza, geleceğimizesahip çıkmalıyız. Devlet bir gecedeçıkardığı yasalarla bizi bir metayadönüştürememelidir.Susarsak sürünmek var, ölüm var,sesimizi çıkartırsak kazanacak haklarımızvar... Susmayalım, mücadeleedelim.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 33


Libya’da Amerikan Elçiliği Basıldı.4 Amerikan Ajanı Cezalandırıldı!Mesele, Müslümanlara Hakaret İçeren Film Meselesi Değil,Halkların Emperyalizme Olan Öfkesidir!ORTADOĞU HALKLARI, ORTAK DÜŞMAN EMPERYALİZMDİR!Yakın! Yıkın! Ortadoğu’yuEmperyalizme Cehenneme Çevirin!Geçtiğimiz günlerde Libya'daAmerikan büyükelçisiyle birlikte dörtelçilik görevlisinin öldüğü eylemsonrasında ABD Dışişleri BakanıHillary Clinton, "Özgürleştirdiğimizbir ülkede bu nasıl olabilir" diyetepki göstermiş...on yılların birikmiş öfkesiniikiz kulelerde patlatmasınınarkasından saldırıyageçen Amerika, önceAfganistan’ı ve ardından daIrak’ı işgal ederek buralardahalklara her türlü katliamı,Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Bu nasıl mı oluyor? Bunun içinçok düşünmeye gerek var mı acaba?Bunun için işgaliniz, çapulculardanoluşturduğunuz katiller ordusu eliyleyaptığınız katliamlar, yakıp yıktığınızevler, bombaladığınız kentlerdekihalkın yaşadığı acılar, en iğrenç işkencelerlelinç ederek katlettiğinizLibya lideri Kaddafi'nin öfkesiyeterli değil midir acaba?Amerikan emperyalizminin yöneticilerive işbirlikçileri konuşurkenduyan; sanki hiçbir suç işlememişlerde durup dururken bu kadar olayyaşanıyor ve halkın öfkesi bu kadarbüyük bir tepkiyle sokaklara taşıyorsanır...Emperyalizmin veİşbirlikçilerinin SuçlarıSaymakla Bitmez...Ortadoğu halklarına karşı emperyalizminsaldırılarının, katliamlarınınve genel olarak suçlarının haddi hesabıyoktur... Şimdi burada bunlarınhepsini sayacak da değiliz.. Ama sadeceson bir yıllık süre içinde “ArapBaharı” adı altında Ortadoğu halklarınakarşı işlediği suçlar ile Afganistanve Irak’ta yaptıklarını hatırlamakbile emperyalizme duyulan öfkeyianlatmaya yeter de artar...2001 yılında Amerika’da halklarınEmperyalistlerdemokrasi getiriyoruzdiye Libya’da 6 ayiçinde 50 bin Libyalı’yıkatlettiler. Libya’yı yakıpyıktılar. Libya LideriKaddafi’yi işbirlikçilerine“Allahuekber” diye tekbirgetirterek 21 Ekim 2011’dealçakça linç ettirdiler.Şimdi İntikam Zamanı:ABD'nin BingaziBüyükelçisi Chris Stevensve üç ajan, Libya halkıtarafından Büyükelçilikbasılarak cezalandırıldı.işkenceyi, ahlaksızlığı ve aşağılamayıreva gördü...Afganistan ve Irak halkının tümöfkesine ve karşı çıkışına rağmenzorla, işgal ederek işbirlikçi yönetimlerihalklara dayatan Amerikanemperyalizmi başta olmak üzere,tüm emperyalistler, saldırganlıklarınarağmen, ne Afgan halkına ne de Irakhalkına boyun eğdiremedi. Ancakbuna rağmen de buralardan çekilmedilerve hala da suçlarını büyütmeyedevam ediyorlar.12 Eylül 2012Afganistan’ı ve Irak’ı yakıp yıkanemperyalistler buralara medeniyetgötürmekten, demokrasi götürmektenvb. dem vuruyorlardı. Ama yaptıklarıbunların hepsinin demagoji ve yalandanibaret olduğunu açıkça gözlerönüne serdi…Medeniyet dedikleri şey halkların34<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


daha fazla sömürüsündenbaşka bir şeydeğildi… Demokrasidedikleri ise emperyalisttekellerin ülkelerirahatça yağmave talan etmesindenibaretti… Ortadoğuhalklarını aşağılayarakgerçekleştirdikleribatı medeniyetininvahşi saldırıları, katliamlarıve işkenceleri emperyalistmedeniyetin gerçek karakterinigösteriyordu…Kadınlara, genç kızlaratecavüz edenler, kundaktakibebeleri katledenler, karındeşenler, cesetlere işeyecekkadar insanlıktan çıkanlar,tutsakları çırılçıplak soyuptecavüz edenler, işte bu batımedeniyetini bu ülkeleretaşıyanlardı…Korkun emperyalistler!Halkların öfkesinden korkun!u Vietnam nasıl bir sendromunuzolduysa!u Irak nasıl bataklığınız olduysa!u Afganistan nasıl kubusunuzadönüştüyse!u Libya’da cehenneminiz olacak!Libya halkı; yakın, yıkın! Libya’yıemperyalistlere cehenneme çevirin!İşte bunlar aynı şekilde batı medeniyetinive demokrasisini başkaülkelere de götürmeye çalıştıklarındabunu herkese “devrim” diye, “ArapBaharı” diye sunmaya, yutturmayaçalıştılar…Bu demagoji ile salt halkları değilkendine solum sosyalistim diyen kesimleride aldatıp desteklerini toplayarakIrak ve Afganistan’da yaptıklarınınbenzerini ama bu kez dahaçok işbirlikçileri devreye sokarak,halkların birikmiş tepkilerini yönlendiripörgütleyerek gerçekleştirdiler…Ve tüm bunları yaparken deipleri ellerinden bırakmadılar ve kendilerineyarattıkları yeni işbirlikçileriiktidara getirdiler…Güçlü direnişlerle karşılaştıklarıve işbirlikçilerin tek başlarına iktidarlarıemperyalizm adına ele geçiremedikleriülkelerde ise askeri destekleriniesirgemeden saldırdılar.Libya işte bu güçlü direnişin olduğuülkelerden biriydi… Libyalideri Kaddafi emperyalizme biat etmedive direnişe geçti. Böyle oluncaemperyalizmin işi hiç de kolay olmadı…Direnişi kırmak ve ülkedekiyönetimi ele geçirmek işbirlikçi sefillerleolacak iş değildi. Ve bu nedenlede açık askeri güç göndererekişbirlikçilere desteklerini sundular.Ve Libya lideri Kaddafi’yi esir edipişkencelerle ve tüm ahlaksızlıklarınısergileyerek, dünyanın gözleri önündekatlettiler… İşte bu da emperyalistlerinmedeniyet gösterisiydi…Ve bu medeniyettir ki, son olarakbir film yaparak Müslüman Ortadoğuhalklarını aşağılamaya çalıştılar…Daha öncesinde benzer inanç saldırılarıyine olmuştu; Kuran yakılmış,Hz. Muhammed’in karikatürleri yapılarakbenzer saldırılar yine yaşanmıştıemperyalist ülkelerde… Vehepsinde de ortak yan Ortadoğu halklarınınaşağılanması temelindeydi…Son yapılan film bunların devamındanbaşka bir şey değildir…Film sonrasında halkların tepkisisokaklara ve eylemlere döküldü. Ancakbunu salt filme yönelik bir tepkiolarak değerlendirmek mümkün değildir.Bu yaşanan tüm saldırılarınsonucudur, deyim yerindeyse bardağıtaşıran damladır…Çünkü emperyalistler onlarca yıldırhalklara yapmadıklarını bırakmadılar…İşgal ettiler… Katlettiler… Yakıp,yıktılar… Tecavüz ettiler…Linç ettiler… İşkencelerden geçirdiler…Aşağıladılar…En son “demokrasi,özgürlük getiriyoruz”diye halkları birbirinekırdırdılar, ülkeleri yağmaladılar,gerici, işbirlikçiMüslüman Kardeşleriiktidara getirdiler.Bırakın demokrasiyi,halk sahip olduğuhakları da kaybetti.Ülkeleri emperyalisthaydutlar tarafından yağmalandı.Ve Ortadoğu halklarıkısa süre içinde “Arap Baharı”denen saldırının Ortadoğu’yu yağmalamakdemek olduğunu gördü.Bu MedeniyetGösterilerinin, BuSuçların Bir HesabıOlacaktı ElbetTüm bu katliamların ve yaşananvahşetin bir hesabı olmayacakmıydı? Elbette olacaktı… Emperyalistlerinsaldırganlıklarını ve vahşetinigörmeyenler halkın biriken öfkesininsokaklara taşmasına ve emperyalisthedeflere yönelik hesap soran eylemleredönüşmesine şaşırıyorlar…“Aman ha şiddet olmasın” diye feryatediyorlar… Bunlar emperyalizmintescilli işbirlikçileri değillerse eğer,gerçeklere gözlerini kapatan körlerdir.Gerçekleri emperyalist medya tekellerininsüzgeçli haberlerinden öğrenenve kendi mantıklarını işletmek yerine,en geri emperyalist propagandanınyorumlarıyla düşünenlerdir…Clinton gibilere sormak gerekiyor:Ne sanıyordunuz? Yaptıklarınızın yanınızakar kalacağını ve kimseninsizin yakanıza yapışmayacağını mısanıyordunuz? Çok çok yanılıyorsunuzve böyle düşündüğünüz sürecede daha çok yanılmaya devam edeceksiniz.Çünkü ezilen, sömürülenhalkları asla boyunduruk altına alamayacaksınız.Sağladığınız geçicibaşarılar olabilir, iktidarlar devirip,iktidarlar kurabilirsiniz. Ama sömürüsisteminizi halklara ömür boyu asladayatamazsınız… Yaptığınız işgallerin,katliamların, yakıp yıktığınızülkelerin ve kentlerin, doğmadankatlettiğiniz bebelerin, tecavüz etti-Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 35


Emperyalist Katiller;Korkun Halkların Öfkesinden!1976’dan bu yana ABD’nin diplomatik temsilciliklerineve temsilcilerine düzenlenen en büyük saldırılarşöyle:-Haziran 1976: ABD’nin Lübnan’daki BüyükelçisiFrancis Melloy, Ekonomi Ataşesi ve büyükelçiliğinşoförü ile kaçırıldı, Beyrut’ta öldürüldü.-4 Kasım 1979: Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nde,aralarında diplomatların da bulunduğu 60 kadar kişi444 gün rehin tutuldu. Olay, ABD ve İran arasındakidiplomatik ilişkilerin kesilmesine neden oldu.-14 Şubat 1979: ABD’nin Kabil Büyükelçisi AdolphDubs, Kabil’de Sovyetlerin Afganistan işgalindeki birrehine krizinde çıkan çatışmada öldürüldü. ABD, Dubs’ınölümü sonrasında 2002’ye kadar Kabil’e büyükelçi atamadı.-18 Nisan 1983: Beyrut’ta bomba yüklü aracıninfilak etmesi sonucu ABD Büyükelçiliği’nin tamamıyıkıldı. Saldırıda 17’si Amerikalı 63 kişi öldü.-20 Eylül 1984: Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği’ninek binasının önünde bomba yüklü araçla düzenlenensaldırıda 24 kişi öldü, ABD ve İngiltere Büyükelçilerihafif yaralandı.-7 Ağustos 1988: Kenya ve Tanzanya’da ABD Büyükelçiliklerinedüzenlenen saldırıda 224 kişi öldü, 5binden fazla kişi yaralandı.-29 Ocak 2005: Irak’ın başkenti Bağdat’taki ABDBüyükelçiliği’ne düzenlenen roket saldırısında 2 Amerikalıöldü.-2 Mart 2006: Pakistan’ın Karaçi kentindeki ABDKonsolosluğu yakınında, bomba yüklü araçla düzenlenenintihar saldırısında aralarında bir Amerikalı diplomatında bulunduğu 5 kişi öldü.-17 Eylül 2008: Yemen’in başkenti Sana’daki ABDBüyükelçiliği’ne düzenlenen saldırıda biri Amerikalı16 kişi öldü.-3 Eylül 2012: Pakistan’ın kuzeybatısındaki Peşaverkentinde, Amerikalı diplomatların hedef alındığı bombayüklü araçla düzenlenen intihar saldırısında iki kişiöldü, aralarında ikisi Amerikalı çok sayıda kişi yaralandı.(Milliyet, 13 Ağustos 2012)Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012ğiniz kızların, alçakça işkencelerlelinç ettiğiniz ya da idama gönderdiğinizhalk önderlerinin, halkları aşağılayanve kendini abartan üstenciukalalıklarınızın, aşağılamalarınızınbir hesabı olmayacak mı sanıyorsunuz?Halkların kendine ait bir adaletiolmayacak mı sanıyorsunuz…Hayır! Binlerce kez hayır!..Dünyanın hiçbir yerinde , hiçbirhalk asla adaletsiz kalmadı ve kalmayacaktır.Yaptıklarınızın ve de yapacaklarınızınhesabı er yada geçmutlaka ama mutlaka sorulacaktır.İşte bu son yaşananlar bu hesabıngöstergeleridir… Ve asla bunlarla dasınırlı kalmayacaktır…Şimdi bölgeye gönderdiğiniz gemilerinizde, rambolarınız da bununönüne geçemeyecektir…Korkun, HalklarınAdaletinden, BirikmişÖfkesinden Korkun!Libya’ya adalet götürdüğünü, özgürlükgötürdüğünü iddia edenlerşimdi şaşkınlıklarını ifade ediyorlarsa;bu onların saflıklarını değil, alçaklıklarınınboyutunu gösterir sadece…Ülkeleri yakıp yıkarlarken, halklaraher türlü alçaklığı reva görürlerkenrahattılar… Kimse yakalarınayapışmayacak sanıyorlardı, yarattıklarıhavayla ve katliamlarının vahşiliğiyleherkesi dize getirdiklerini sanıyorlardı...Şimdi gerçekler yakalarınayapışmış durumda…Şimdi dünyanın gözü önündealçakça katlettikleri ve katliam görüntülerikarşısında “vaavvv” çektikleriKaddafi’nin hesabı sorulmaktadırkendilerinden... ABD elçisinicezalandıran halkın tepkisi,öfkesi bu nedenle her ne kadar filmekarşı bir isyan gibi gözükse de elçinincezalandırılma biçimi bile bu öfkeninbir yansımasıdır.Şimdi de halkın öfkesine “vaaavvv”çeksenize!.. Halkın intikamalma kararlılığıyla yuvalarınıza gelipdağıtması karşısında şiddet edebiyatıyapacağınıza oturun işlediğiniz suçlarınhesabını verin. Hani demokrasigötürmüştünüz, hani kurtarmıştınızLibya’yı?Kurtardık dediğiniz ülkede işlediğinizsuçların hesabıdır bu yaşananlar…Korkun bu şiddetten… Bırakınyalanı, demagojiyi… Çünküyalanlarınızla ikiyüzlü saçmalıklarınızlahalkları kandıramayacaksınız.Kandırmanın, aldatmanın da bir sınırıvar gördüğünüz gibi. “ArapBaharı”nız çok çabuk soldu ve artıkgerçek yüzünüzü Arap halklarındangizleyemezsiniz. Şimdi halkların hesapsorma günleri başlıyor…Bu günlerin yarattığı sonuçlar sizemperyalistler ve işbirlikçileri içinaslında çok da yabancı değildir.. Dönüntarihinize bakın…Bakın Vietnam’ın nasıl bir sendromadönüştüğünü göreceksiniz…Irak’ın nasıl bataklığınız olduğunugöreceksiniz…Bakın ve görün… Dünya halklarımutlaka ama mutlaka intikamlarınıalacaktır. Bugün yaşananların binbeterini yaşayacaksınız… Bu ahdımızdır,bu dünya halklarının ahdıdır,yeminidir…Ve emin olun ki;Vietnam nasıl sendromunuz olduysaLibya’da cehenneminiz olacaktır…Yakıp yıktığınız her yeri, her ülkeyiemperyalistler ve işbirlikçileriiçin cehenneme çevirmek bizlerin,Ortadoğu halklarının boynunun borcuolsun!Ve bu borcu ödeme kararlılığıylatüm Ortadoğu halklarına çağrımızdır:ORTADOĞU HALKLARI!YAKIN YIKIN… ORTADO-ĞUYU EMPERYALİZM İÇİNCEHENNEME ÇEVİRİN!36<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Devrimci İşçiHareketi“Sosyetik Kebapçıda Eylem Var”ROSETEKS İŞÇİLERİHAKLARI İÇİN DİRENİŞTEMilliyet’in magazin eki Cadde’de14 Eylül tarihinde Ersin Süzer imzasıylabir haber çıktı. Haberde, yaklaşık10 haftadır gasp edilen alacaklarıiçin eylem yapan Roseteks işçilerinineylemi konu olmuş.10 haftadır eylem yapan işçilerineylemi burjuva basında yerbulmadı. Haber değeri olmadı. Nedenacaba?Bir kez CNN Türk’ün sitesindehaber olan eylem, hemen bir-ikigün içinde siteden kaldırıldı. Haberadeta uçuruldu.Ve eylemin 10. haftalarındaMilliyet’in magazin ekinde haberolmayı başardı. O da şu şekilde:“Sosyetik Kebapçıda Eylem Var!Köşebaşı, bir süredir protestocularınhedefinde. Peki eylemin asıl nedenine? Nişantaşı Köşebaşı Restaurant’ınönünde protesto yürüyüşleri düzenleniyorbir süredir. İşten çıkarılan birgrup işçi, Köşebaşı’nın önünde eylemyapıyor. İşçiler, bir tekstil firmasınınçalışanları. Meğer o tekstil firmasıKöşebaşı’nın da ortaklarındanmış.Firma iflas etmiş, çalışanlar da karşılarındamuhatap bulamayınca, Köşebaşıönünde eylem yapmaya başlamışlar.Geçen pazar oturma eylemivardı. İlk kez bir restaurant’ın önündeoturma eylemine şahit oldum.Yalnız eylem yapıp hakkını arayan arkadaşlar:Eylemleriniz devam ederse,bilin ki Köşebaşı’nda çalışan arkadaşlarınızda işsiz kalacak. Çünkükimse eylemin yapıldığı bir resraurantayemek yemeye gitmez. Tekstilfirması battı. Köşebaşı da batmasınki, paranızı alabilin. Ayrıca bu durumaKöşebaşı’nın sahibi olarak bilinenAli Akkaş’ın açıklık getirmesi lazım.Çok sessiz kalıyor.” (14 EylülMilliyet – Cadde, Ersin Süzer)Milliyet yazarı sormuş, “PEKİEYLEMİN ASIL NEDENİ NE?”diye. Sanki ortada bir muamma varmışgibi. Emekten, haktan, hak aramaktanbihaber olanlar sorabilir ancakbu soruyu. Sorun açık değil midir?Hakyiyen bir patron “iflas ettim”gerekçesiyle yüzlerce işçisini ortadabırakıyor, dahası onca yıllık emeklerininkarşılığı olan kıdem tazminatıhaklarını vermiyor, birkaç aylık birikmişmaaşlarını ödemiyor. Roseteksişçileri bunu istiyorlar işte.Patronlara hakyemek, sömürmek,gasbetmek, çalmak, işten atmak hak.İşçiye ise emeği, hakkı, geleceği, işiiçin direnmek yasak. Bu düzen başkanasıl ayakta kalacak ki?Milliyet’in sosyetik yazarı emekten,haktan, hak aramaktan o kadaruzak ki “işçi arkadaşlar tekstil firmasıbattı, şimdi Köşebaşı önünde eylemyaparak burayı da batıracaksınız,yapmayın, batırmayın ki paranızıalabilesiniz” diyor.Milliyet’in sosyetik yazarının kafasıoldukça karışık. Haklarını almakiçin “eylem yapan işçilere eylemyapmayın ki hakkınızı alabilesiniz” diyor.Tüm bilmezliğine, kafa karışıklığınarağmen sosyetik yazar, hakarayan işçiden değil patrondan yanadır.Ne de olsa o da orada yemek yiyor.Milliyet gazetesinde daha önce deRoseteks işçilerinin eylemi haber olmuştu:“İşçiler garsonlarla karşı karşıya!Bir tekstil firmasının işten çıkarılanişçileri, patronlarının ortak olduğurestaurantın önünde oturma eylemiyapınca, çalışanlardan, tepki aldı.”(16 Ağustos 2012, Milliyet)Sosyetik yazarın rahatsızlığınıdile getirdiği şekilde 16 Ağustos tarihlihaberde de özellikle restauranttaçalışan garsonların işçilerin eylemindenetkilendiği ve haklarınıntehlike altında olduğu belirtiliyor.Hiçbir hak arama eylemi, birbaşka çalışanın, emekçinin haklarınıtehlikeye sokmaz, onunhakkını çalmaz. Bir emekçi,emekten yana olduğunu söyleyenböyle düşünemez. Böyledüşünenler emek düşmanlarıdır.Böyle düşünenler eylem kırıcılardır.Böyle düşünenler çıkarlarınınnerede olduğunu bilmeyenlerdir.Bugün Köşebaşı restaurantta çalışangarsonu, komisi, aşçısı ile işçiler,patronları yarın farklı bir gerekçeyle“iflas ettim” dediklerinde ve birikmişhaklarını vermediklerinde neyapacaktır? Bugün Roseteks işçilerininyaptığını yapacaklardır.Patronların ucuz demagojisidir:“Hepimiz aynı gemideyiz!” Derler.“Gemi batarsa hepimiz batarız!” Derler.Onların uşakları, çıkarlarının neredeolduğunu bilmeyenler, patronları,emekçilere iş sağlayan, onlarıngeçimlerini sağlayanlar olarak ifadeederler.Yalan söylerler. İflas ederler, batanbiz oluruz. Krizler olur işsiz, aşsız,haksız kalan biz emekçiler oluruz.Onlar, patronlar ise en çok da kriz dönemlerindesömürürler. Bize iş ve geçimsağlamaları babalarının hayrınadeğildir, sömürülmemiz pahasınadır.Fabrikaları, makinaları mülkiyetlerinealmaları ve bize emeğimizi satmaktanbaşka çıkar bir yol bırakmamalarındandır.Biz işçiler olmazsak patronlar daolmazlar. Biz olmazsak hayat durur.Hakkımızı aramaktan, direnmektenvazgeçmeyeceğiz. Ta ki kendi iktidarımızıkurana kadar.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 37


EMEKSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012İnşaat Mühendisleri Odası’nda(İMO) 31 Ocak 2012 tarihinde uydurmagerekçelerle işten çıkartılanCansel Malatyalı'nın işine geri dönmekiçin başladığı direnişin 200.gününde Ankara, Yüksel Caddesi'ndenİMO önüne yürünerek eylemgerçekleştirildi.6 Eylül günü Yüksel Caddesi’ndetoplanan kitle, TMMOB önüne yürüyerekburada yarım saatlik oturmaeylemi yaptı. Açıklamanın ardındanNecatibey Caddesi’ne doğru yürüyüşebaşlandı. <strong>Yürüyüş</strong>ü engellemeyeçalışan Çevik Kuvvet polisininbaskılarına izin verilmeyerek, yürüyüşedevam edildi. <strong>Yürüyüş</strong> boyunca“İMO'da Oda Ağalığına Son",“Cansel Malatyalı İşe Geri Alınsın”,“Cansel Malatyalı Yalnız Değildir”,“Direne Direne Kazanacağız”, “İşçiyizHaklıyız Kazanacağız” sloganlarıatıldı ve aynı içerikte dövizlertaşındı. yaklaşık 100 kişinin katıldığıeylem, İMO önüne yapılanaçıklamayla eylem sona erdi. Buradaki açıklamada Cansel Malatyalı,“Ben 200 gündür onurumu ve işimigeri kazanmak için direniyorum.Performans yasasıyla çıkarıldım, direnişledöneceğim. İMO yönetimi tarafındanişe geri alınmadığım ya dabenzer sosyal haklara sahip olacağımbir iş teklifinde bulunulmadığı sürece,mesai saatlerindemasa açarakbaşlayıp bugünleregetirdiğim direnişimisonuna kadargötüreceğim.Açlık grevi dahilher türlü fiili-meşrueylemden kaçınmayacağımıduyuruyorum.”dedi.Eyleme CanselEmek Düşmanlarına Karşı Direnmek MeşrudurCansel MalatyalıAçlık Grevine BaşladıMalatyalı’nın ailesi, direnişinin başındanberi hep yanında olan HalkCephesi, direnişe destek veren dostlarıve BDSP, Alınteri, DevrimciProleterya, Partizan, DHF, İHD ÇHD,Düşünceye Özgürlük Girişimi veEDP katıldı. Eylemden sonra halaylarçekilip, çadırda sohbet edildi.AKP'nin performans yasası ile iştenatıldığı İMO önünde 207 gündürdirenen Cansel Malatyalı ve direnişedestek veren Özkan Kayöz ile CemDursun, 13 Eylül günü saat 23.00 sularındaİMO tarafından planlı birşekilde ihbar edilerek, AKP'nin polisleritarafından işkenceyle gözaltınaalındı.Direniş çadırına saldırının ardından,direnişi engellemek amacıyla,İMO binasının önüne büyük demirduvarlar, barikatlar örüldü.Olay yerinde bulunan İMO yöneticilerive çalışanlarından bazıları,İMO önünde bekleyen devrimcileresaldırdı; Metin isimli İMO çalışanı,yumruk attı. Polis, zaman zaman işbirlikçiİMO yönetiminin yanına gelip,bir isteklerinin, sıkıntılarınınolup olmadığını sordu.Bu saldırının ertesi günü açıklamayapan Malatyalı, "İMO yönetimininemek düşmanlığına karşı hertürlü direnme hakkı meşrudur. Ben dedirenişimi, bugünden itibaren süresizaçlık grevi olarak devam edeceğim."açıklamasında bulundu.Ve Malatyalı, 14 Eylül günü açlıkgrevine başladı. Haksız yere iştenatıldığı İMO önünde 208 gündür direnenve nihayetinde süresiz açlıkgrevine başlayan Cansel Malatyalı,basın açıklaması ve çadır kurma eyleminiyapamadan, direnişe destekveren 8 kişi ile birlikte, işbirlikçi İMOyönetiminin ihbarıyla 14 Eylül günüişkenceyle gözaltına alındı.Cansel Malatyalı ile birlikte, İsmailOzan Demirel, Sabahattin Gökoğlu,Meral Gökoğlu, Aziz Arslan,Ufuk Çalımlı, Ezgi Antmen, NazımYazırlı ve Alparslan Serdar Kaçmangözaltına alındı.Saldırın ardından, “Yaşasın HaklıOnurlu Direnişim” pankartının arkasındatoplanılarak eylem yapıldı.Eylemde açıklamayı, Cansel Malatyalıgözaltında olduğu için, onun yerinedirenişi desteklemek için oradaolan bir devrimci okudu.Açıklamada, Cansel Malatyalı’nın,“İMO yönetiminin emek düşmanlığınakarşı her türlü direnme hakkımeşrudur. Ben de direnişime, bugündenitibaren süresiz açlık grevi yaparakdevam edeceğim.” sözlerineyer verildi.Ardından İHD Ankara Şube YöneticisiMahmut Konuk, gün içerisindeyapılan saldırıyı anlattı ve tümdevrimci demokrat çevreleri CanselMalatyalı’nın direnişine destek olmayaçağırdı. 40 kişinin katıldığı ve“Cansel Malatyalı Yalnız Değildir”,“Direne Direne Kazanacağız”, “İşçiyizHaklıyız Kazanacağız” sloganlarınınatıldığı eylemin ardından,direniş çadırı tekrar açıldı.Yunanistan Halk Cephesi de, saldırıylailgili yaptığı açıklamada,"Cansel Malatyalı’nın onurlu direnişineve başlattığı süresiz açlık grevinedestek veriyoruz. İMO yönetiminiprotesto ediyor, işbirlikçi tutumundanvazgeçip işçilere karşı saldırılarınıdurdurması konusunda uyarıyoruz"dedi.38<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Yıllarca çalıştıkları işyerlerinden,hakları gasp edilerek, alacaklarınıalamadan haksız yere işten çıkartılanve aylardır direnen işçiler, 15 Eylülgünü ortaklaştırdıkları eylemlerinindördüncüsünü gerçekleştirmek içinTaksim Meydanı’nda bir araya geldiler.Saat 19.00’da “İşimizi, Ekmeğimizi,Haklarımızı İstiyoruz, Alacağız!İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”pankartını açarak kortejlerinioluşturdular.İşçiler, “Gasp Edilen Haklarımızıİstiyoruz! Direnen HEY Tekstil İşçileri","Köşebaşı Restaurant PatronlarıNedim Aşkın, Bülent Temuroğlu veYalçın Temuroğlu Çaldığın Haklarımızıİstiyoruz, Alacağız! ROSE-TEKS İşçileri", "Taşerona TeslimOlmayacağız! Direnen BEDAŞ İşçileri","İşime Geri Dönmek İstiyorum!Cansel Malatyalı", "Kiğılı'ya Boykot,Direnişe Destek, Yaşasın Sınıf Dayanışması!Direnen Kiğılı İşçisi","Darkmen Fabrikasından Atıldık,Haklarımızı İstiyoruz! DirenenDARKMEN İşçileri" sıralamasıylapankartlarını açarak yürüyüşü başlattılar.Sloganlar eşliğinde devam edenyürüyüşte, ses cihazından belirli aralıklarladirenen işçilerin verdikleri mü-Doğal Afetleri KatliamlaraDönüştürenler Kahrolsun!19 Eylül günü Çanakkale’nin Biga İlçesi’ne bağlıköylerde yaşanan selde iki kişi kayboldu. Hiçbir önlemalınmayan dere yataklarının aldığı canlara 2 kişidaha eklendi.Yunanistan Halk Cephesi, selde hayatını kaybedeniki kişinin ailesine başsağlığı, selde zarar görenhalkımıza geçmiş olsun dileğinde bulunarak, yazılıbir açıklama yaptı. Açıklamada, "Halkımızın acısı bizimacımızdır" denildi.Son Sözü Direnenler Söyleyecekcadele anlatıldı.Kiğılı Mağazası'nınönüne gelindiğindekitleburada durarak,Didem Sorgun'unneden işten çıkartıldığıçevredekilereanlatıldı. Alkışlarve atılansloganlarla Kiğılı protesto edildi.Galatasaray Lisesi önüne gelindiğindeortak hazırlanan basın metniniRoseteks işçilerinden Sezgi Kavrazlıokudu.Açıklamada; “Direnen işçiler olaraksesimizi ortak ve daha güçlü birşekilde sokağa taşıdığımız eylemlerimizindördüncü haftasındayız. Biraydır omuz omuza yürüyor, isteklerimizi,hakkımız olanı hep bir ağızdanhaykırıyoruz. Bu güç, bizim gücümüzdür.Bu güç, direnişleri birleştirenişçilerin gücüdür. Birlikte örgütlediğimizortak eylemimizin gücüdür.Birbirimizi hiç tanımasak da, birbirimizinyüzünü ilk kez burada görsekde aynı kadere mahkum edilen ve bukaderi değiştirmek için yola çıkanlarız.Aynı illerde bile değiliz kimimiz.Ama amacımız aynı. Kaderimizi patronlardeğil, yüzüne demokrat maskesitakanlar değil, onları koruyan hü-Direniş Direniş İçinde Öğrenilirkümetler değil, biz yazacağız. Direnişimizleyazacağız. Onun için 'İşçiyizHaklıyız Kazanacağız' diyoruz..."denildi.Açıklama şu sözlerle bitirildi: "Aylardırdireniş çadırlarımızdayız, eylemlerimizlesokaklardayız. İşimizi, ekmeğimizi,haklarımızı istiyoruz vealacağız. Tüm halkı eylemlerimizeses vermeye, direnişlerimizi birleştirmeyeve kazanmaya çağırıyoruz.”Basın açıklamasının ardından Av.Taylan Tanay'da kısa bir konuşmayaptı. Tanay, “Dördüncü haftamızdayine buradaydık. Bugün aramızdaCansel Malatyalı‘da olacaktı fakatsözde demokrat İMO yöneticilerinininişbirliğiyle polis saldırmış vedestekleyenleri ile birlikte gözaltınaalınmıştır. İMO önü demir tabelalarlakapatılmıştır. Kendisi yine çadırınıkurmuş ve açlık grevine başlamışbulunmaktadır. Bu alçakça saldırılarıkınıyor ve Cansel Malatyalı‘yaselamlarımızı gönderiyoruz. Şu anaramızda olmayan direnen tüm işçilereselamlarımızı yolluyoruz. Onlarıda aramızda görmek istiyoruz.Bunu sağlamak için görüşmelerimizsürüyor” dedi. Haftaya aynı saatteyine burada olunacağı duyurusu yapılaraksonlandırılan eyleme 100 kişikatıldı.Roseteks/Köşebaşı İşçileri, direnişlerinin 10. haftasında Levent KöşebaşıRestaurant önündeydi. Sloganlarla başlayan eylemde yoldan geçen halk, işçileriarabalarının içinden korna çalarak selamladılar.Direnişteki işçiler, “Eylemimize, Pazar günü saat 17.00-18.30 NişantaşıKöşebaşı Restaurant ve saat 19.00-21.30 arası Levent Köşebaşı Restaurantönünde devam edeceğiz” bilgisini verdiler.Bütün Sokaklar Bizimdir!Halka Ulaşmamıza EngelOlamayacaklar!İzmir Yamanlar’da 17 Eylül günü, Gülhan Sağaltıcı veAlican isimli iki Halk Cepheli işkenceyle gözaltına alındı.Yamanlar Mahallesi’nde karakolun yakınlarında bir direğe22 Eylül günü yapılacak olan Doğançay Halk Festivali’ninafişini asarken gözaltına alınan Halk Cephelilere mahallegençleri tarafından destek verildi. Gençler, “İşkence YapmakŞerefsizliktir” sloganlarıyla polisi protesto ettiler.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 39


Devrimci MemurHareketiKamu Emekçilerini PolitikleştirmekMücadeleye Sevk Etmek İçin MemurMeclislerini ÖrgütlemeliyizGazi Ayaklanması’nın, 95-96 1 Mayısları’nınardından halk kitlelerini örgütlemekiçin önerdiğimiz halk meclisleri,Susurluk kazası sonrasında gelişenışık karartma eylemleriyle birlikte,maddi bir güce dönüştü. O dönem mahallelerde,üniversitelerde kimi örneklerinoluştuğu meclisleri kendi özgücümüzleörgütlerken, memurlar olarakmemur meclislerini kurmayı hedefleyenbir sürecin içine girdik. Sol ise yaşananpratiğin dışında kaldı ve uzun uzadıyameclislerin niye kurulamayacağını,mevcut meclislerin kitle örgütlenmesideğil de siyasi bir örgütlenmenin uzantısıolduğunu açıklamaya, sendika vedernekleri meclislere alternatif olarakgöstermeye girişti.Bugün 96’lardan farklı olarak özellikleHalkevleri’nden ÖDP’sine Kürtmilliyetçilerinden çeşitli siyasal anlayışlarakadar kitlelere ulaşmak içinveya kendi siyasal örgütlenme araçlarıolarak meclislerden bahsediyorlar.Sendikal mücadelenin yaşadığı açmazlarnedeniyle de KESK ve bağlı sendikalarbünyesinde meclis örgütlenmesinisavunanlar var.Meclislere NasılBakıyoruz?Meclisler taban örgütlenmesidir. Şuveya bu partiye oy vermesine, şu veyabu sendikaya üye olmasına bakmadan,dil-din farkı gözetmeden, örgütlüörgütsüz, sistemle çelişkisi olan tüm halkıörgütlemeyi hedeflemelidir. Bu yanıylameclisler sendikalara alternatif değildirama kurumlar üstüdür.KESK bünyesinde kurulmak istenenbir meclis ise taban örgütlenmesi olmayacaktır.Çünkü o meclis sadece o işyerindekiKESK üyelerinin meclisi olacaktır.Tabana ulaşmalıyız derken daha baştan buyaklaşımla farklı sendikalara üye ya dahiçbir sendikaya kaydı bulunmayan yüzbinlerce kamu emekçisi meclis örgütlenmesinindışında tutulmaktadır. Elbettesendikalar kendi örgütlenmesini meclisşeklinde örgütleyebilir ve örgütlemelidirde ancak meclisler bu kadar dar biralana hapsedilmemelidir. Kamu emekçisiolup da sendikalı olmayanlara, sendikalıolup da KESK’li olmayanlara,KESK’li olup da sendikal mücadeleningündeminden haberdar olmayanlaraulaşmalıyız.Tüzük tartışmalarında veya başkaplatformlarda kendi anlayışımız çerçevesindemeclisleri savunmalıyız. Kitlelerisöz ve karar sürecine katmak, kitleylepolitika yapmak büyük emek ister.Devrimci çalışma ister. Altı ayda birveya seçimlerden seçime delegeleribelirlemek için işyerlerinin gezildiği,üyelere eylemlerin mesaj yoluyla duyurulduğu,protestoculuğun hak kazanmanınyerine konulduğu sendikatablosunun mimarları sendikalardabuna gelmeyecek, emek harcamayacaktır.Devrimci memurlar olarak kitleleregüvenmeliyiz, yanlış düşüncelerinancak doğru düşünceler kitlelere maledildiğindeönlendiğini hatırlayarakkitleler yanlış kararlar aldıklarında davazgeçmemeliyiz. Sendika bünyesindegündeme gelen meclis tartışmaları isekitleye güvensizliğin itirafıdır. ÖrneğinKESK’li olmayanların da işyerlerindekimeclis toplantılarına katılması, bu haliylemeclisin kağıt üzerinde herkesinmeclisi olması, ancak KESK’li olmayanınoy kullanamaması, kararlara etkiedememesi kimi siyasal anlayışlar tarafındandile getirilebilmektedir.Meclisler doğrudan söz hakkı, doğrudankararlara katılım demektir. Sendikalısendikasız tüm çalışanları kapsayanmeclisler kurmalıyız. Meclisleriörgütlemek bir işyerindeki devrimci memurlarındiğer memurlara öncülük yapmasıylamümkündür. Bir tek insanımızınolduğu yerde bile arkadaşlarımızmeclis perspektifiyle çalışabilir. Bunuişyerlerinde de, örgütlü olduğu sendikadada yapabilir, insanları birleştirebilirve mücadeleye sevk edebilir.Yönetiminde olduğumuz sendikaşubelerini meclis tarzında işletmemizinönünde bir engel yoktur. Çalıştığımız işyerlerindeise devrimci memurlar olarakher sorunun çözümüne bütün kitleyikatmayı hedeflemeli, bunun için çabasarfetmeliyiz.Kitlelerin meclislerde aldığı kararlarişyerinde örgütlü olan sendikalara daöneri olarak yansıtılır. Sendikalar bu önerileridikkate alır veya almaz, temeldebelirleyici olan bu değildir. Belirleyiciolan kitlelerin meclislerde aldığı kararasendikanın yaklaşımıdır. Meclis kararlarınauymayan sendika zamanlateşhir olur. Meclis kararlarına uyansendikalar ise kitlelerin önerilerinidikkate aldığı ve onun için mücadele ettiğiiçin kitleler nezdinde itibar kazanır.Böylelikle meclisler sendikalarıda besleyen bir rol oynar.Bugün kitlelerin politika yapmakiçin can attığını söyleyemeyiz. Kitleleriniktidarın hışmına uğramaktan başınınbelaya girmesinden korktuğu bir gerçek.Bu gerçeğe teslim olmamalı, pratiğimizle,kişiliğimizle kitlelere güven vermeliyiz.Ancak o zaman kamu emekçilerininde yılların birikiminin sonucu ortayaçıkan geri yanlarını mücadele içindeaşmalarını, örgütlü bir güce dönüşmelerinisağlayabiliriz.Hedefimiz* Kitleleri politikleştirmek, mücadeleyesevk etmek, kitlelerden beslenmekiçin,* Çözümü devrime ertelemeden bugündenbir kısım sorunlarımızı yardımlaşmave dayanışma ile çözmek için,* İktidarı alabilecek bir mücadele veörgütlenme seviyesine ulaşmak, kendikendimizi yönetebileceğimiz göstermekiçin,* Kreş, servis gibi işyerlerimizeözgü; hekime, öğretmene şiddet gibimesleğimize özgü; sağlığın, eğitiminözelleştirmesine, hastane okul arazilerininsatışına karşı ortak sorunlarımızınçözümü için,* Örgütsüz hak alamayacağımız için,* Kısır tartışmaların, delege pazarlıklarınınarasında boğulmamak, kalıcıtaban örgütleri oluşturmak için, işyerlerimizinasli unsurlarıyla MEMURMECLİSLERİNİ ÖRGÜTLEMEKOLMALIDIR!40<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


AKP’ni̇n Geri̇ci̇ Faşi̇st Eği̇ti̇mi̇ne Karşı Eği̇ti̇mEmekçi̇leri̇ ve Halk Ankara’da BuluştuHalk İçi̇n Parasız Bi̇li̇mselDemokrati̇k Eği̇ti̇m İsti̇yoruz!Ankara’da 15 Eylül günü, 4+4+4eğitim sistemiyle ABD işbirlikçisi birgençlik yaratılmak istenmesine karşımiting yapıldı. Mitinge binlerce insankatıldı. Sabahın erken saatlerindeşehir dışından gelen emekçilerinAnkara Hipodrom’da buluşarak Sıhhıye’yedoğru kortejlerini oluşturmasıylamiting başladı. Halk düşmanıAKP polisinin Ankara Garı'nın üzerindençekim yaptığı gözlendi.4+4+4 eğitim sistemine karşı yapılanmitingde Halk Cepheliler, üçayrı pankart altında bir araya geldiler.Önde Halk Cephesi pankartı,ardında üzerinde “AKP'nin Gerici-Faşist Eğitim Sistemine Teslim Olmayacağız!Halk İçin Parasız, Bilimsel,Demokratik Eğitim İstiyoruz!”yazılı Kamu Emekçileri Cephesiimzalı pankart vardı. Anadolu'nunher yerinden gelen KamuEmekçileri Cephesi pankartın ardındabir araya geldiler.Gençlik Federasyonuüyeleride, ellerinde Dev-Genç flamaları,üzerlerinde “Halk İçin Parasız, Bilimsel,Demokratik Eğitim İstiyoruz","AKP'nin Gerici ABD İşbirlikçisiGençliği Olmayacağız", "Halk İçinBilim Halk İçin Eğitim” yazılı dövizleriile yer aldılar Halk Cephesikortejinde. Liseli Dev-Genç'liler de“AKP'nin Gerici, Faşist, İşbirlikçiGençliği Olmayacağız” pankartlarıile alandaydılar. Ayrıca mitingteKamu Emekçileri Cephesin’den tutukluMehmet Ali Aslan ve HalilTop’un serbest bırakılmasını isteyendövizler de taşındı.Devrimci Alevi Komitesi ise4+4+4 eğitimi sistemi ile zaten yıllardanberi asimile edilmeye çalışılan,katledilen Alevi halkının dahaçok baskı göreceğinin anlatıldığı,üzerinde “AKP'nin Zorunlu DinDersi Dayatmasını Kabul Etmiyoruz!Zorunlu Din Dersi AleviliğinAsimilasyonudur” yazılı pankartıtaşıdılar.Saat 12.00'ye doğru toplanan kitleSıhhiye'ye doğru yürüyüşe geçti.Eğitim emekçileri, AKP'nin eğitimöğretimpolitikalarını protesto etmekiçin yurdun dört bir yanındanAnkara'ya gelmişti.250 kişilik Halk Cephesi kortejiyürüyüş kolundaki yerini aldıktansonra “Mahir Hüseyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş”, “KurtuluşKavgada Zafer Cephede” sloganlarıylaalana girdi. Miting alanındaköprüden Kamu Emekçileri Cephesiimzalı “Grevli Toplu SözleşmeliSendika Hakkı İstiyoruz, Alacağız!”pankartı asıldı. Halk Cephesikorteji Sıhhiye köprüsünün altındangeçerken yürüyüş kolunun etrafındakortejin geçişini izleyenler tarafındanalkışlarla, coşkuyla karşılandı. “İbrahimÇuhadar Ölümsüzdür” sloganlarıatılırken coşku doruğa çıktı.“Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız,Yaşasın DEV-GENÇ, YaşasınDEV-GENÇ'liler, Hasan Selim GönenÖlümsüzdür, Halkız HaklıyızKazanacağız” sloganları da atıldı.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012SENDİKACILAR TUTUKLANDIMersin BES Şube Eski Başkanı Gürsel SIĞINIR, SESŞube Eski Başkanı Yılmaz BOZKURT ve Eğitim SenMersin Şube Eski Başkanı Orhan YILDIRIM hakkında2005 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ndeyapmış oldukları basın açıklaması nedeniyle verilen 15ay hapis cezası Yargıtay tarafından onaylanarak kesinleşti.2005 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yaptıklarıyürüyüş ve basın açıklaması sonrasında Toplantıve Gösteri <strong>Yürüyüş</strong>leri Kanunu'na muhalefetten Mersin3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından açılan dava sonundasendikacılara, 2911 sayılı yasaya aykırı hareket ettiklerigerekçesiyle 15'er ay hapis cezası verilmişti. Yargıtaykararının ardından SES Genel Merkez Yöneticisi ve Şubeeski Başkanı Yılmaz Bozkurt ile Eğitim SenMersin Şube Eski Başkanı, halen BirleşikKamu-İş Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Yıldırım 23 Ağustos’tapolis tarafından evinden gözaltına alınarak MersinAçık Cezaevi İnfaz Kurumu'na götürüldü. Cezası onanansendikacılardan infaz savcılığına erteleme talebindebulunan dönemin KESK Mersin Şubeler Platformu DönemSözcüsü ve BES Şube Başkanı Gürsel (Sığınır) Şenşafakise 2 Eylül’de Eskişehir’deki evinden gözaltına alınıptutuklanarak Eskişehir Cezaevi’ne konuldu.BES Yönetim Kurulu tarafından 27 Ağustos 2012 tarihindeyapılan açıklamada yapılan eylemin KESK tarafındankararlaştırıldığı belirtilerek “aynı suçu bizler deişledik, işlemeye devam edeceğiz” denildi. Tutuklamalarsendikalar ve demokratik kitle örgütleri tarafından daprotesto edildi.VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 41


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül20125 Ekim 2012 tarihinde 33 ildebirden yıkım başlayacak. Eş zamanlıyıkımlarla amaçlanan, direnişin önünegeçmek. Direniş için fırsat yaratmamakamacıyla yaklaşık 100 noktadaaynı anda, topluca saldıracaklar.İstanbul'da ilk olarak Beşiktaş,Şişli, Sultangazi, Sarıgazi, Esenler,Fatih, Beyoğlu, Çekmeköy, Tuzla,Kadıköy, Çatalca, Maltepe, Sancaktepeve Hadımköy semtlerinde yıkımlarbaşlayacak. 5 Ekim günü 150bina, 2 bin konut ve işyeri yıkılacak.Çevre ve Şehircilik Bakanı ErdoğanBayraktar, 19 Eylül'de TürkiyeMüteahhitler Birliği'nde düzenlenentoplantıda yaptığı konuşmada, "Kanununönemli bir hususu, gönüllülükesası. Önce isteyen vatandaşlardabaşlayacağız. 'Benim evim riskli, heyelan,deprem tehlikesi var' diyeninsanların elinden tutacağız. Devletolarak elimizden geleni yapacağız.Önce rızaya ve gönüllülüğe dayalıbir yapıyla yürüyeceğiz. Ancak evyüzde 100 afet riski altında bulunanbir yapıysa, devlet olarak onu datespit etmek zorundayız. Netice itibariylevatandaş yıkmıyorsa, biz yıkmakzorundayız. Kimse kusura bakmasın.Bizim vatandaşımızın canı,malından daha önemli. Vatandaşımızınhayatı, sağlıklı yaşaması malındandaha önemli. Mal hakkı,mülkiyet hakkı kutsal. Ama yaşamahakkı daha kutsal, daha önemli. Yasanınruhunda bu var, yaptırım gücündede bu var. Bu yasanın yanınarant kelimesini getirmek, bu yasaylabirlikte rant ifadelerini kullanmakçok büyük haksızlıktır" dedi.Bayraktar'ın gönüllülük dediği,varımız yoğumuz olan evlerimizitıpış tıpış onların eline teslim etmemizdir.Evlerimizi gasp etmeleri içingönüllü olmamızı, direnmememiziYIKIMLAR BAŞLIYOR!Yıkımların Başında MidyeKabuğundan BetonDöken Bayraktar Var!Bayraktar'dan BununHesabını Soralım...istiyorlar.Gönüllü olmak demek, yıkımlarsonrası evsiz, borçlandırılmış olmakdemektir... Bu gönüllülüğü kabul etmiyoruz.Evlerimizi korumak için,emeğimizi çöpe atmamak için direneceğiz...Yıkımı İstenen 7 MilyonKonutu Kim Yaptı? MademBinalar Sakat, YapanlarNeden Yargılanmıyor?AKP, halka yalan söylüyor. “Depremriski var, evlerinizi yıkalım, yerinesize sağlam evler yapalım” diyor amayalan söylüyor... Halkın canını bukadar düşünenler; 7 milyon risklibinayı yapan müteahhitleri neden yargılamıyormadem öyle? 17 Ağustosdepreminden sonra sadece bir müteahhitceza aldı... Devlet, depremdeölenlerin hesabını sormadı, halkı adaletsizbıraktı... Dün adaleti uygulamayanlar,bugün de adaletli değildir.Dün depremde yıkılan binalarınöleninsanların sorumluluğunu üstlenmemekiçin, kendi sorumluluklarınıgizlemek için katilleri yargılamayanlar;bugün de evlerimize-arsalarımıza elkoymak için yalan söylüyor.AKP, "Kentsel Dönüşüm" yalanıylagözümüzü boyamaya çalışadursun,Erdoğan Bayraktar, kendisininde inşaatta sahtekarlık yaptığınıitiraf etti.Van'da yapılan deprem konutlarınıziyaret eden, kendisi de müteahhitolan Bayraktar, gazetecilerin "Kaçbina yaptınız? Sizin yaptığınız binalararasında yıkılacak olanlar varmı?" sorusu üzerine: “Araştırayım.1999'dan evvel yapılan binalardagenelde risk olduğunu varsaymaklazım. Polima çakılıyla midye kabuğuylakürekle karılan betonlarladöküldü" dedi.Yani açıkça, midye kabuğundanbeton yaptıklarını itiraf ediyor Bayraktar...Sanki sıradan bir olaymışgibi... Sanki suç değilmiş gibi... Sankibunu söyleyenin şimdi deprem riskinekarşı halkın canını koruyacağını inanacakmışızgibi...Bayraktar, halk düşmanıdır... Yıkılabileceğinibilerek bina yapan birkatil, halkın canına düşman bir katil,şimdi çevre ve şehirden sorumlu birbakandır... Böyle bir bakan, halkıncan güvenliğini düşünemez.Cenaze törenine katıldığı için devrimcilerisakatlayan AKP'nin polisleri,neden sahtekâr ve katil olduğunuitiraf eden Bayraktar'ı gözaltına almıyor...Bu düzen başından kokmuştur...Utanmaz, arlanmaz, yalancı, sahtekâr,alçak Bayraktar, "Evi ciddiriskliyse yıkacağız kimse kusurabakmasın" diyor.Evlerimizi riskli hale getirenler,depreme dayanıklı inşa etmeyenler,yine halkı cezalandırıyor...Müteahhitler, onları koruyan devletdeğil, halk sokağa atılıyor, cezalandırılıyor...Katillerimizin yakasına yapışalım...Hesabımızı soralım... Evlerimizdendışarı tek bir adım dahiatmayalım... Bizi evlerimizden atmalarınaizin vermeyelim... Emeğimizle,hasta olmak pahasına, aç kalmak pahasına,çocuklarımızın rızkından sakınarakyaptığımız evlerimizi halkdüşmanlarının eline bırakmayalım...Bayraktar, midye kabuğundanyaptığı betonların altında kalıncayakadar direniş bayrağını yere düşürmeyelim...42<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Yıllardır halka acı çektiren birişkence merkezi olan Gazi Polis Merkezineyönelik feda eyleminde şehitdüşen İbrahim Çuhadar’ın cenazesinisahiplenmek için 12 Eylül’den itibarenİstanbul Yenibosna’da bulunanAdli Tıp Kurumu önünde bekleyenHalk Cepheliler’e, AKP’nin işkencecipolisleri defalarca azgınca saldırmış,üç gün boyunca 35 kişi gözaltınaalınmıştı. Katil polis katletmeye doymamış,feda eylemine ve sahiplenmeyetahammülsüzlüğünü 4 günlükgözaltı süresi boyunca Halk Cepheliler’eyaptığı işkencelerle göstermişti.Milyonları Örgütleyeceğiz!Halk Cephesi’nin başlattığı, “AKP Zulmüne Karşı İşçi,Memur, Gençlik Tüm Halk Birleşeceğiz! Milyonları Örğütleyeceğiz!”kampanyası kapsamında, Devrimci İşçi Hareketi,14 Eylül günü İstanbul’da Çağlayan MetrobüsDurağı üstgeçidine “Halk Cephesi” imzalı kampanya pankartınıastı.18 Eylül günü de Bağcılar Yeni Mahalle’de ev ziyaretiyapıldı. Ziyarete gidilen aileyle kampanya üzerine ve mahalledeyaşanan sorunlar üzerine sohbetler edildi. Mahalledekiyozlaşmadan şikayetçi olan aileye, birlikte mücadele edildiğindemahallenin yozlaşma batağından kurtarılabileceği,sorunların çözümünün örgütlenmekten geçtiği, bu örgütlenmelerindehalk komiteleriyle sağlanabileceği anlatıldı.AKP zulmüne karşı herkesin mutlaka bir şeyler yapabileceğininvurgulandığı sohbet 1,5 saat sürdü.Halkı Yozlaştırmaya Çalışanlara KarşıBedenlerimizle Barikat Olacağız!İstanbul Gazi Mahallesi’nde, düzenin dayattığı yozkültüre karşı alternatif olarak “Yozlaşmaya Karşı 9.Geleneksel Gazi Halk Şenliği”, 16 Eylül günü Gazi Barajı’nda(Sarıtepe) yapıldı. Şenlik, İbrahim Çuhadar’ıncenazesinin aynı güne denk gelmesi nedeniyle, saat12.00’den, 18.00’e ertelenmişti.Şenlik, Gazi Mahallesi’nden Günay Özarslan’ınaçılış konuşmasıyla başladı. Özarsalan konuşmasında,“Şenliğimizle, burada hep birlikte türkülerimizle, marşlarımızlaAnadolu’nun bereketli topraklarında doğupbüyüyen kültürümüzü, değerlerimizi yaşatacağız.” dedi.Devrimcilerin Cenazesine Sahip ÇıkmakOnurdur! Katillerini İsti̇yoruz!Gaz bombalarını nişan alıp ayaklara,kafalara atan, insanların kulakzarını patlatan, kafa kıran, kol kıran…kısacası yaptığı psikolojikve fiziksel işkencelerle dolu gözaltısüresi sonunda, 8 kişi tutuklanmış,serbest bırakılanlara da ev hapsicezası verilmiştir.21 Eylül günü İstanbul Adliyesiönünde toplanan Halk Cepheliler İbrahimÇuhadar’ın cenazesini sahiplenenlereyönelik gözaltı, işkence vetutuklamalara karşı bir eylem gerçekleştirdiler.“Devrimcilerin Cenazesini SahiplenmekOnurdur TutuklananlarSerbest Bırakılsın!” pankartının açıldığıeylemde, “İşkence Yapmak Şerefsizliktir”,“İbrahim Çuhadar Ölümsüzdür”,“Gözaltılar, Tutuklamalar,Baskılar Bizi Yıldıramaz” sloganlarıatıldı.Sloganların ardından Halk Cephesiaçıklaması okundu. Açıklamada, İbrahimÇuhadar’ın cenazesini halkıngelenek ve kültürüne göre defnedilmesineAKP’nin işkenceci, katil polisinintahammülsüzlüğünü işkencegözaltı ve tutuklamalarla gösterdiğinevurgu yapıldı.Yapılan işkencelerin yanı sıra burjuvamedyada yayınlanan kontra haberlerlede karşılaşıldığı ifade edilenaçıklamada, pervasızca halkı katledenpolislerin aynı zamanda pervasızcayalan söylediği belirtildi.Son olarak “Tarih tanıktır ki hiçbircenazemizi ortada bırakmadık. Senelercehapis yatmamız gerekse bilesokak ortasında, hapishanelerde, adaletarayışında canını veren hiçbirdevrimcinin cenazesini ortada bırakmayacağız”denilen açıklamanın ardındaneylem sona erdi.Tarihi Ancak YazanlarAnlatabilir!Güler Zere’nin zulmün elinden alınışı ve sürecianlatan "Damında Şahan Güler Zere" belgeseli, 16Eylül günü Tekirdağ-Çerkezköy’de Halk Cephelilertarafından PSAKD Çerkezköy şubesinde gösterildi.Güler Zere’nin mücadelesi ve içinde bulunduğutecrit koşullarını anlatan bir konuşmanın ardından,Ümit İlter’den şiirler okundu. Sonrasında hep birliktebelgesel izlendi. Belgesel sonrası ülke koşulları vedemokrasi mücadelesi üzerine sohbet edildi. 40kişinin katılımıyla gerçekleşen belgesel gösterimi,her ay yapılacak film ve belgesel duyurusundansonra sona erdi.Özarslan’ın konuşmasının ardından sahneye ErdalBayrakoğlu çıktı. Gazi Halk Şenliği’ne daha öncebeş kez katılmış olan Bayrakoğlu, bir kez dahaKaradeniz’in coşkusunu Gazi’ye taşıdı.Erdal Bayrakoğlu’dan hemen sonra ise bir Dev-Genç’li şiir okudu. Ardından Nurettin Güleç sahneyeçıkarak, kitleyle beraber şarkılarını seslendirdi.Son olarak sahneye Grup Yorum çıktı. Türkü vemarşlarını seslendirdikten sonra Grup Yorum üyesi İnanAltın bir konuşma yaptı. İbrahim Çuhadar’ın cenazesinibeklerken Yorum’un iki üyesinin de gözaltına alındığınısöyleyen Altın, herkesi bir sonraki gün Çağlayan’dabulunan İstanbul Adliyesi önünde yapılacak eyleme,gözaltına alınan devrimcilere destek vermeye çağırdı.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 43


Emperyalizmin Halkların İnançlarına Saygısı Olmaz!Emperyalizme Karşı Direniş Meşrudur!Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Emperyalizm, halkların inançlarınasaygısı olmadığını bu kez deMüslüman halklara hakaret edenfilmle gösterdi. Emperyalizmin halklarasaldırısını protesto etmek içinHalk Cepheliler, Şişli Cevahir AlışverişMerkezi önünde eylem yaptılar.Halk Cephesi üyeleri “EmperyalizmHalklara Düşmandır, MüslümanHalklara Saygısı Yoktur!” pankartıaçarak bir açıklama yaptılar. NagehanKurt’un yaptığı açıklamada, inançlarınahakaret edilmesi üzerine, halklarıninançlarına sahip çıkarak, emperyalizmeolan öfkelerini ortayakoydukları vurgulandı. Kurt, açıklamanındevamında, “Yapılan, provokatifbir filmle Müslümanlığa saldırmakdeğildir. Bu, emperyalizminçok açık olarak halklara olan düşmanlığının,hor gören, aşağılayanbakış açısının bir kez daha sergilenmesidir.Böylelikle, özellikle Ortadoğuüzerinde hakimiyetini artırmak,çeşitli ülkelere yönelik işgal planlarınıhayata geçirmek ve içinde bulunduğukrizi aşmak için Ortadoğu ülkelerininpetrolünü gasp etmek için kendinezemin hazırlıyordu” dedi.Kurt ayrıca, “Gerçek düşmanımızemperyalizmdir, Amerika'dır! İnançlarımızasaldıran onlardır! Amerika’yave diğer emperyalistlere karşı verdiğinizmücadele haklı ve meşrudur!Ortadoğu’yu emperyalistlere zindanedelim! Öfkemizle bu katilleri boğalım!”diyerek, Halk Cephesi olarakinançlara yönelik saldırılara karşıezilen halkların meşru mücadelesininyanında olduklarını söyledi.Eylemde; “Kahrolsun ABD Emperyalizmi","Katil ABD Ortadoğu'danDefol", "Halkız Haklıyız Kazanacağız","Yaşasın Halkların Kardeşliği”sloganları atıldı.İşte EmperyalizminBeyni, Ahlakı; “BizOnları Özgürleştiriyoruz,Onlar BüyükelçimiziÖldürüyor!”Amerika’da, Hz. Muhammed’iaşağılayan bir filmyapılmasını protestoeden ülkelerdenLibya’da, AmerikanBüyükelçisi’ninöldürülmesiyleilgili olarakHalk CephesiUluslararası İlişkilerKomitesi yazılıbir açıklama yaptı.Amerika DışişleriBakanı HillaryClinton’un, büyükelçilerininöldürülmesi ardından yaptığı“Biz onları özgürleştiriyoruz,onlar büyükelçimizi öldürüyorlar”açıklamasına değinen Halk CephesiUluslararası İlişkiler Komitesi, “Libya,zengin petrol kaynakları için işgaledildi. Daha Libya’da işbirlikçilerinsaldırıları başlamadan önce, işbirlikçilerleFransa’nın anlaşma yaptığıve Libya petrolünün % 30’unun Fransa’yabırakıldığı ortaya çıktı. YineIrak zengin petrol kaynakları nedeniyleişgal edildi ve şimdi Irak petrolünüAmerikan tekelleri işletiyorve kendileri için satıyorlar.Hani özgürleştirme; böyle mi oluyorözgürlük? Tüm bir ülke yağmalanıyorve bunun adı da özgürlükObama'nın Gazcı UşağıErdoğan bir kez daha uşaklık rolünüoynadı.Amerika'da Müslümanlar’a hakaretiçeren "Müslümanların Masumiyeti"adlı film yüzünde Müslüman ülkelerinhepsinde deyim yerindeyse yer yerindenoynuyor. Tüm ülkelerde halk,inançlarına yönelen hakaretlere, aşağılamayakarşı sokaklara çıkıp öfkesinigösteriyor. Amerikan ve emperyalistdevletlerin elçiliklerini basıyor.Ülkemizdeki sözde Müslümanlar’danses seda yok.Neden? Çünkü efendileri öyle istiyor.Çünkü, uşakları üzerlerine düşenrolü oynuyor.Libya'da, Amerikan Büyükelçiliğioluyor. Aslında doğru, burada birözgürlük vardır, o da tekellerin sonsuzsömürme özgürlükleridir.Burada sormak gerekli; ülkeleri,halkları özgürleştirme görevini Amerika’ya,Avrupa’ya kim verdi? Hangiülke halkları gidip emperyalistlereyalvardı bizi özgürleştirin diye. Sormakgerekli; bu halklar kendileri özgürlüklerinikazanamıyorlar mı?Bu vesileyle de emperyalizminahlakı ve halkın inançlarına bakışıda bir kez daha ortaya çıktı. Onların,halkın inançlarına saygıları yoktur.Sanki daha önce Afganistan’daKur’an yakanlar onlar değiller gibişimdi de Müslümanlara saldırı filminisahipleniyorlar. Bunun adına da öz-basılıp 4 Amerikan ajanının cezalandırılmasıüzerine Obama, telefonla yaveriErdoğan'ı arayarak "yatıştırıcıaçıklamalar yap"! diyor. Erdoğan daikiletmiyor: Yurtdışına çıkarken havaalanındayapıyor açıklamasını. Yetmiyor;uzaktan indikten sonra Yalta'daikinci açıklamasını yapıyor.Toplumun Gazını AldıkErdoğan yaptığı açıklamada şöylediyor. "Arap sokağı ayaklandı, Türkiyesakin. Bizi diğerlerinden ayıran ne?Bizim verdiğimiz mesajlar var. Toplumbu mesajlara bakıyor. Sizin mesajınızyoksa ne oluyor. O zaman halk sokağadökülüyor. Son 10 senede aşırılıklartörpülendi. Bir anlamda paratöner gibiolduk, gaz aldık. Bunlar olmasaydı...4 4<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


gürlük diyorlar. Hayır, bu özgürlükdeğildir, herkes bilir ki Amerika’daCIA’nın onay vermediği filmleri çekmekmümkün değildir” dedi.Açıklama, “Halkımız; Özgürlüğümüzellerimizdedir. Bizim her şeyimizlealay eden, bizlere yukarıdanbakan emperyalistlerden bize hiçbirfayda dokunmaz.” denilerek bitirildi.Yunanistan Halk Cephesi de, konuylailgili bir açıklama yaparak,"Dünya, damarına basılan halklarınöfkesinin ortaya çıkarttığı güce yenidentanık oluyor. Emperyalizm,halkların inançlarına kolay kolaysaygısızlık yapamayacağını, bir katilinincanı bedeli tekrar gördü. Bugünhalkların ayaklamasının nedeni 'dini'sebeplerdir. Fakat bu büyük güç,yarın aynı emperyalizme karşı 'bağımsızlıkve demokrasi' içinde ayaklanacaktır.O günler çok yakındır.Bizim mücadelemizle, devrimcilerle,anti-emperyalist mücadeleyle tanıştıkçahalkların öfkesi emperyalizmihedef alacaktır. Emperyalizmin asılkorkusu da budur" dedi.Devrimcileri Komplolarla Teslim Alamayacaksınız!Hatay: Halk Cepheliler, hukuksuzcatutuklanan arkadaşlarınınbir an önce serbest bı-HATAYrakılması için yaptıkları oturmaeylemine 15 Eylül günüde devam ettiler.Eylemde, on binlerin katıldığıbir eylemin, AKP’ninyargısı tarafından suç sayıldığıbelirtilerek, “ Halkın en onurluevlatları olan devrimcileri baskıylayola getiremeyeceksiniz”denildi. Oturma eylemi boyunca halk, alkışlarıyla eylemedestek verdi. Halktan iki kişi oturma eylemine katılıp,diğer haftalarda da geleceğini söyledi.13 kişinin katıldığı eylem, alkışlar ve sloganlarlasona erdi.Ankara: 24 Mart 2012 günü Ankara polisinin yaptığıbaskınlar sonucunda komplo ile tutuklanan devrimcilerinserbest bırakılması için yapılan eylemlere, 11 Eylülgünü devam edildi. Ankara Adliyesi önünde bir arayagelen Halk Cepheliler, yaptıkları eylemde “Bizler, komplolarile tutuklananların serbest bırakılması için mücadeleetmeye, devrim şehitlerinin mezarlarını ziyaret etmeye,<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi'ni halka ulaştırmaya, derneklerimizegidip-gelmeye devam edeceğiz. Hiçbir baskınız, gözdağınızbizi dergimiz <strong>Yürüyüş</strong>'ü ve derneklerimizi sahiplenmektengeri bırakamaz” dediler.10 kişinin katıldığı eylemde “Komploları Boşa Çıkartacağız”,“Komplolarla Tutuklananlar Serbest Bırakılsın”,“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”,“Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.Yapılan açıklamanın ardından yarım saatlik oturmaeylemi yapılarak, devrimcilere kurulan komplonun anlatıldığıbildiriler halka dağıtıldı.Mersin: Halk düşmanı AKP polisinin, 8 Mayıs 2012günü Mersin’de bulunan derneklere ve evlere yaptığıbaskınlar sonucunda tutuklanan dört devrimcinin serbestbırakılması için her hafta Mersin Taş Bina önündeyapılan eyleme 14 Eylül günü dedevam edildi.“Yüzlerce yıl kanımızı dökerek,bedeller ödeyerek kazandığımızhaklarımız ve özgürlüklerimiziçin savaşmaya devam edeceğiz.”denilen eylemde, vatanseverlerinyok edilemeyeceği vurgulandı.Açıklamanın ardındanyarım saatlik oturma eylemiyleMersin Emniyeti'nin yalanları halkaanlatıldı. Halk düşmanı AKPpolisinin hazırladığı yalanlardan oluşan fezleke sonucundatutuklanan devrimcilerin niçin tutuklandıklarını beşaydır hala bilmedikleri söylendi.15 kişinin katıldığı, ESP’nin de destek verdiğieylemde “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “GözaltılarTutuklamalar Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “KomplolarlaTutuklananlar Serbest Bırakılsın”, “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı. Marşların hep birlikte coşkuyla söylenmesininardından Halk Cepheliler eylemlerine herhafta kesintisiz devam edeceklerini söyleyerek eylemisonlandırdılar.Adana: Halk Cepheliler, her hafta pazartesi günü saat18.00’deki yaptıkları oturma eylemlerine devam ediyorlar.17 Eylül günü yapılan eylemde “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz, Tutuklananlar Serbest Bırakılsın”pankartı açılarak, “1 Mayıs’a Katılmak Suç Değildir","Grup Yorum Konserine Katılmak Suç Değildir", "KahvaltıYapmak Suç Değildir” dövizleri taşındı.On dakikalık oturma eylemine geçilmeden önce biraçıklama yapan Hasan Farsak, AKP iktidarının yalanlarındanve işbirlikçiliğinden bahsetti.Sloganların atıldığı oturma eylemi, gelecek pazartesiyine aynı yer ve saatte yapılmak üzere sona erdi.Ayrıca Adana'daki tutsaklardan Mehmet Bıldırcın'ınyazdığı bir mektup aracılığıyla, kendisine gönderilenDünya ve Türkiye atlaslarının, "öğrenci olmadığı" vegüvenlik gerekçesiyle kendisine verilmediği öğrenildi.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 4 5


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012HalkDüşmanıGeçtiğimizhafta BirleşmişMilletler (BM)Mülteciler YüksekKomiserliği(BMMYK) Özel Temsilcisi AngelinaJolie ve Mülteciler Yüksek KomiseriAntonio Guterres, Kilis Öncüpınar’dakikonteyner kenti ziyaretetti. Basına kapalı olan ziyaretin ardındanbir açıklama yapan AngelinaJolie:'' Çok minnettarız. Bugün çok sayıdaaileyle ve çocukla görüştüm. Ailelerve çocuklar da Türk halkına veTürk hükümetine aynı şekilde minnettarlar.Çok duygusallar ve Suriye'deyaşananlardan dolayı büyük endişeduyuyorlar, Suriye'de kalan ailelerive arkadaşlarını merak ediyorlar.Türk hükümeti büyük cömertlikgöstererek bu olağanüstükampı kurmuş. Gerçekten çok etkileyici.Guterres'in söylediği gibi hepimizülkelerinden kaçmak zorundakalan ailelerin barındırılması için buşartlarda kamplar olmasını umutediyoruz. Hiçbir yerde bunun gibi birkamp görmedim'' dedi.Bundan bir yıl önce de gelip Suriyeliler’inkaldığı kampı gezmişti AngelinaJolie. Her iki ziyaretinin deamacı aynıdır aslında. Jolie, iyi niyetelçiliği, BM yardımları vs. adı altındageri bıraktırılmış yoksul ülkelerigezip, oradaki halklara emperyalizminkatliamlarını, saldırganlığını unutturmakistemektedir. Halkların kanınıdöken, ülkeleri işgal eden emperyalizmve onun kurumlarıdır. Bu nedenleonlardan asla iyi niyet beklenemez.Adları iyi niyet elçisi olsa datek niyetleri vardır; ülkeleri işgaledip kendi istedikleri gibi işbirlikçi biryönetim kurup, ülkelerin maddi manevizenginliklerini yağmalamak.İşte Angelina Jolie’nin ziyaretleride emperyalizmin bu amacına hizmetetmektedir.Antonia Guterres de Angelina Joliede açıklamalarında, “çok memnunkaldıklarını”, “böyle bir kampın insanonuruna yakışan ve kaliteli olduğunu”AKPEmperyalizmin fahişesi Angelina Jolieemperyalizmin kanlı yüzünü gizleyemez!söyleyip, AKP hükümetineişbirlikçiliğinden dolayı teşekkürlerinibildirmişler,övgülerini dizmişlerdir. Onlarherşeyi kendi görmek istediklerigibi görmekte, kendiçıkarlarına göre biçimlendirmektedirler.Eğer azıcıkobjektif bakabilselerdi,amaçları emperyalizm ve işbirlikçisiAKP iktidarını iyigöstermek olmasaydı, okampta yaşananları da görürlerdi.Ne olmuştu bu kamplarda biz hatırlatalım:* Yakın zamana kadar su ve temelgıda maddeleri kendilerine yeterinceverilmediği için kampta yaşayan Suriyelilergösteri yaptı.* Kadınlara, genç kızlara tecavüzedildi.Bunun gibi daha pekçok olay yaşanırkenAngelina Jolie'nin bunlardanbahsetmeyip, kampın ne kadar güzel,konforlu olduğunu söylemesi yalandan,gözboyamadan başka bir şey değildir.Angelina Jolie, Suriye'den Türkiye'yesığınanlara yardım ettiği içinTürkiye halkına ve hükümetine teşekküretmek için önce İçişleri Bakanıİdris Naim Şahin, ardından BaşbakanYardımcısı Beşir Atalay ve sonolarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gülile görüştü.Neyin nesi bu teşekkür? Türkiyebu yardımları Angelina Jolie için miyapıyor? Ülkemize gelen her Amerikalı,sınırları açtığımız için teşekkürediyor... Kimin için, neden açıldı busınırlar?Elbette Amerika istediği için. Türkiye’ninmaşa olarak kullandırılmasınadırbu teşekkürler.BM Özel Temsilcisi olarak yapılanbu ziyaret, esasında emperyalizmitemsilen yapılan bir ziyarettir.Emperyalistlerin ve uşaklarının döktüklerikanın üzerini örtmek için yapılmıştır.İşbirlikçi AKP tarafından, devletbaşkanlarından daha iyi ağırlandı Jo-“Seni görmek de nasipmiş”AKP’nin İçişleri Bakanı İdris NaimŞahin; sözde muhafazakar. “BMMülteciler Yüksek Komiserliği ÖzelTemsilcisi” sıfatıyla mülteci kamplarınıgörmeye gelen emperyalizminfahişesi Angelina Jolie ile görüşüyor.Jolie’yi görünce vidaları gevşemişŞahin’in. Yamulmuş koltuğuna, ağzınınsuyu akıyor. "Çok ünlü birisiolduğunuz için bu kadar ilgi var.Seni görmek de nasipmiş" diyor.Yuh size ahlaksızlar!VE BU AHLAKSIZLAR, HALKÇOCUKLARINI ÖLÜMEGÖNDERİP ONA DA NASİPDİYORLAR!İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, gittiğiIğdır’da şöyle diyor: “BizimIğdır’a gelmemiz de bir nasip işidir.Aniden karar verdik ve Iğdır’a geldik.Şehitlik de, gazilik de, uzun yaşamakda, genç yaşta şehit olmak da, nasipişidir” diyerek Iğdır’a gitmesiyle halkçocuklarının askerde ölümünü aynıkefeye koyuyor. Nedense bu alçaklaragezmek, Jolie’nin karşısında şebeklikyapmak; halk çocuklarına da ölümnasip oluyor.lie.Şu uşaklığa bakın: TBMM’ninmilletvekillerinin sokulmadığı mültecikamplarına, emperyalizmin fahişesielini kolunu sallayarak giriyor.Çünkü gelen bir TBMM milletvekilideğil, Amerikan ajanıdır. Amerika’yıtemsilen gelmiştir. Amerika’dangelen her kim olursa olsun,AKP hükümeti tarafından böyle karşılanır.Efendi-uşak ilişkisi gereği elpençe divan durmak zorundadırlar.46<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Pankart Hırsızlığı İleYıkımlara Karşı MücadeleyiEngelleyemezler!Bursa’da, Yıkımlara Karşı Halk Komitesi’nin, BursaHaklar Derneği binasına astığı pankartı zabıtalarıngece gizlice kaldırması üzerine aynı pankart yeniden asılmıştı.10 Eylül günü “Kentsel Dönüşüm Rant, Sürgün,Talandır! Yıkımlara Karşı Gücümüz Birliğimizdir!Yıkımlara Karşı Halk Komitesi” pankartının tekrar asılmasınınardından zabıtanın yaptığı bu hırsızlık halka teşhiredilerek bildiri dağıtıldı.18 Eylül günü sabah derneğe gelen dernek çalışanları,pankartın tekrar çalındığını gördüler. Aynı gün saat12.00 civarında, “Kentsel Dönüşüm Rant, Sürgün, Talandır!Yıkımlara KarşıBirleşelim! BaskılarBizi Yıldıramaz!”pankartı tekrar asıldı.Bursa Haklar Derneğitarafından yapılanaçıklamada, “Onlarhırsız ve korkak. Kentseldönüşüme karşı birpankart bile büyükkorkuları oluyor. Korkularınıbüyütceğiz.Pankartlarımızı indirdikçebiz yenisini asacağız.Mahalleleri pankartlarladonatacağız.”denildi.Gazetecilerin, milletvekillerininsokulmadığı yere Jolie nasıl giriyor?..Girer, çünkü o kamp onların.AKP, onların hizmetkarı. “Teşekkürler”onun için."İnsanların kış günü sokaktakalmasını istemiyorum" diyor ‘barışelçisi.’ Geçin bu yalanları: Soğuktakalanlar, açlıktan ölenler sizin umurunuzdamı?O kamplarda işbirlikçi çapulcularınne iş yaptıklarının üzerini örtmeklemeşgulsünüz orada. Çoluk, çocuksıradan halkın o kamplara gelmesininde sorumlusu sizsiniz.Angelina Jolie, Türkiye'nin büyükcömertlikle böyle bir kamp kurduğunusöylüyor. Gerçekten çok cömerttirAKP. Kendine yakın olanlara herzaman çok cömerttir ama yoksul halkındüşmanıdır. Kürt halkını ve Aleviler’iyok saymakta daima cömerttir.Şimdi de emperyalizmin, Suriyehalkını birbirine düşman ederek ülkelerindenkaçmaya zorlayan bir ülkeninuşaklığını yapmaktadır. Yapmakzorundadır. Efendi-uşak ilişkilerindeuşağın değil, efendinin, yani Amerika’nınçıkarları sözkonusudur.İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'inyaptığı şarlatanlık ise midebulandırıcı bir tarzdaydı. "Çok ünlübirisi olduğunuz için bu kadar ilgivar" diyor halk düşmanı Şahin. Emperyalizminfahişesinin karşısına geçincevidaları gevşemiş. Oturduğuyerde yamulmuş, ağzının suyu akıyor.“Seni görmek de nasipmiş” diyor.İşte AKP’lilerin ahlakı budur. Fırsatınıbulduklarında her türlü ahlaksızlığıyapacak zihniyettedirler. Muhafazakarlık,din, iman, kitap hepsi birtarafta kalır.Öyle ahlaksızdırlar ki, yaptıklarıahlaksızlıklara da bir kılıf bulurlar.İnançlarını da ahlaksızlıklarına uydururlar.İşte Amerika, bunun için özellikleJolie gibi fahişeleri gönderiyor. Onlarlakatliamlarının üzerini örtüyor.Döktükleri kanı Jolieler’le temizliyorlar.İdris Naim Şahin gibi ahlaksızlarıda Jolieler’den ‘nasip’lendirerekmaşa olarak kullanıyorlar.Suriye’de, Suriye halkları, ülkemizdeKürt halkı ve yoksul halk çocuklarıonar onar katlediliyor.Ahlaksız İdris Naim Şahin ise“Şehitlik de, gazilik de, uzun yaşamakda, genç yaşta şehit olmak da,nasip işidir” diyor.Nedense bu alçaklara gezmek,Jolie’nin karşısında şebeklik yapmak,halk çocuklarına da ölüm nasipoluyor.Polisin Komplolarını,Devrimcileri SahiplenerekBoşa Çıkartacağız!Gençlik Federasyonu; Elif Sultan Kalsen ve Harran Aydın’ın,polisin servis ettiği haberlerle basın tarafından hedefgösterilerek katledilmek istenmesini, 13 Eylül günü ÇağlayanAdliyesi önünde yaptığı eylemle protesto etti.“Komploları Boşa Çıkaracağız, Arkadaşlarımızı Katlettirmeyeceğiz”pankartı açan Dev-Genç’liler adına yapılan açıklamada“Katliamlarına doymayan AKP’nin katil polisleri, yenibir katliamın planlarını kuruyor... Komplolar ve senaryolar üreterekkatliamına zemin hazırlıyor. Basına sesleniyoruz, katilpolisin yalan haberlerine göre yapılan gazetecilik, ne basın ahlakınane de tarafsız haberciliğe yakışır. Arkadaşlarımız,günü gelince size de her türlü şiddeti uygulayan polis teşkilatıtarafından katledilmeye çalışılıyor. Onların başına gelebileceklerdenkatil polis kadar sizler de sorumlusunuz” denildi.“Komploları Boşa Çıkaracağız”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”,“Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler” sloganlarınıatan Dev-Genç’liler polisi uyararak “Asıl terörist sizsiniz, terörüyapan, insanları katleden, işkencelerden geçiren, sokak ortasındainfaz eden polis teşkilatından başkası değil” dediler.Açıklamanın ardından Elif Sultan Kalsen ve Harran Aydın’ınavukatı Günay Dağ söz alarak İstanbul Siyasi Şube polisinin,aynı Hasan Selim Gönen’de olduğu gibi bir katliamhazırlığında olduğunu ve basının da buna ortak olduğunu belirtti.Daha sonra Harran Aydın ve Elif Sultan Kalsen devrimci,sosyalist kimliklerinden dolayı hedef gösterildiklerini, sürekligöz önünde olduklarını ve demokratik mücadele yürüttüklerinibelirten konuşmalar yaptılar. Ardından polis hakkında suç duyurusundabulundular.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 47


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Avrupa’daAlmanya'da, Avusturya'dave İsviçre'de İbrahimÇuhadar Anıldıİsviçre: İsviçre'nin Basel şehrinde16 Eylül günü İsviçre HalkCephesi tarafından yapılan bir toplantıdaDHKC feda savaşçısı İbrahimÇuhadar selamlandı.Basel şehrinde, Union dernekler binasındayapılan anmada “İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür-Halk Cephesi” yazılıpankart yer aldı. Önce feda savaşçısıİbrahim Çuhadar şahsında tümdevrim şehitleri için 1 dakikalık saygıduruşu yapıldı. Ardından DevrimciHalk Kurtuluş Cephesi Basın Bürosutarafından yapılan 393 nolu açıklamaokundu.Açıklamanın ardından, salondabulunan iki kişi, İbrahim Çuhadar ileilgili anılarını paylaştılar. Anmaya katılanPartizan ve Halkın Günlüğüokurları da ağır baskı koşullarının yaşandığıgünümüzde, sürecin böylesinedavasına adanmışlık perspektifiile aşılacağını söyleyerek şehidimizi selamladılar.40 kişinin katıldığı anma, helva dağıtılmasıylasona erdi.AvusturyaŞehitlerimiz Bizden Birileridir,Bizim İçimizden ÇıkmışlardırAvusturya: Avusturya'nın Viyanaşehrinde Halk Cepheliler tarafındananma düzenlendi. 16 Eylülgünü yapılan anmada, “Binlerce kilometreuzaklıkta da olsak bizler şehitlerimiziher zaman yanımızda hissediyoruz.İbrahim yoldaşımız halkınadaletidir. Burada bulunmamız, yoksulluğunve ülkemizde yaşanan katliamlarınsonucudur. Bunun içindir kibiz hiç bir zaman zulme boyun eğmedik.Daha çok şehitler vereceğiz,halkın özlem duyduğu bağımsız Türkiyeolana dek. Açlığı, yoksulluğu bizyaratmadık, ülkeleri biz işgal etmedik,öfkemiz emperyalizme ve faşizmekarşıdır” denildi. Anmaya 46 kişi katıldı.Almanya: Almanya’nın Hamburgşehrinde, 16 Eylül günü Ekin KültürMerkezi'nde yapılan anmaya saygıduruşuyla başlandı. Saygı duruşundansonra Nazım Hikmet'in "SıraNeferi" şiiri okundu. Ardından İbrahimÇuhadar için Devrimci Halk KurtuluşCephesi’nin yaptığı açıklama okundu.Anmada ayrıca, feda eylemcisi İbrahimÇuhadar'ın cenazesini almak içinİstanbul Adli Tıp Kurumu önüne gidenailesinin, avukatlarının, TAYAD’lı Aileler’inve Halk Cepheliler’in 4 günboyunca polisin gazlı-coplu saldırılarınamaruz kaldıkları anlatıldı. Anmaya30 kişi katıldı.Stuttgart Halk Cephesi de Çuhadar’ınşehitliğinin ardından yapılan polissaldırıları ve devrimcileri afişe etmesihakkında yazılı bir açıklamayaptı. 15 Eylül tarihli açıklamada,basına seslenilerek, “AKP’nin ve polisininkomplolarına alet olmayın,meslek onurunuza yakışır şekilde halkınsafında olun” denildi.Yaşamı Derslerle Doluİbrahim ÇuhadarBerlin'de AnıldıAlmanya'nın Berlin şehrinde 16Eylül günü feda savaşçısı İbrahimÇuhadar'ın anması yapıldı. Anmaya,İbrahim Çuhadar nezdinde, tüm devrimşehitleri için yapılan saygı duruşuylabaşlandı. Saygı duruşunun ardındanDevrimci Halk Kurtuluş Cephesi’ninaçıklaması okundu. Feda eylemcisiİbrahim Çuhadar'ın derslerledolu yaşamı anlatıldı.AKP iktidarının halka yöneliksaldırılarına karşı devrimcilerincan bedeli bir savaş yürüttükleri,Avrupa'da yaşayan Cepheliler’inde bu mücadelenin bir parçası olduğubelirtildi. Anma, ailelerinşehidimiz için yaptığı helvanınİsviçredağıtılmasıyla sona erdi.Halkın Adaleti, Katilleri ErYa da Geç Bulacak!İbrahim ÇuhadarÖlümsüzdür!Yunanistan Halk Cephesi, 39 yaşındakifeda savaşçısı İbrahim Çuhadar’ıneyleminin ardından, 14 Eylül’deşu açıklamayı yaptı: “Gazi Mahallesi’ndeyaptığı feda ile, aradan 20yıl bile geçse halkın adaletinin unutmayanhafızası, belleği olduğumuzugöstermiştir. 20 Temmuz 2012’de yoldaşıHasan Selim Gönen'in katillerinekarşı gerçekleştirdiği eylemle hemdosta hem de düşmana, sorulmadıkhiçbir hesabımızın kalmayacağını hatırlatmıştır.O, bize şehitliğiyle, istenildiğindeher şeyi yapabileceğimizigöstermiş, yolumuzu aydınlatmıştır. İbrahimÇuhadar, şehitliğiyle haykırmıştır.Hiç bir güç devrimci savaşımızıbüyütmemizin önünde engel olamayacak”AKP, Köpeklerinin İpiniEline Dolasın!Uyarıyoruz: Bizde Daha Çokİbrahim Var!Yunanistan Halk Cephesi, İbra-Atina48<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


him Çuhadar’ın cenazesini almak içinAdli Tıp önünde bekleyen Halk Cepheliler’eyönelik polis saldırısıyla ilgiliolarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada,“Adalet eylemimizi hazmedemeyenTürkiye’nin faşist polisi,feda şehidimizin cenazesini almakiçin Adli Tıp önünde bekleyen devrimcileresaldırdı… Başta AKP olmaküzere, İstanbul Emniyeti’ni uyarıyoruz:Saldığınız köpeklerinizin ipini dolayınelinize… Yoldaşlarımızın daha fazlakanını akıtmayın. Unutmayın, bizdedaha çok İbrahim var.” denildi.İbrahim ÇuhadarHalk Kahramanıdır veKahramanlarımızı AnmakGörevimizdirYunanistan'ın Atina şehrinde, fedasavaşçısı İbrahim Çuhadar’ın şehitliğinin5. gününde anma düzenlendi. Anmayasaygı duruşuyla başlandı, ardındanCephe açıklaması okundu.Daha sonra hazırlanan şiirler okundu.İbrahim Çuhadar’ı tanıyanların anlatımıylaanma programı devam etti. Sonolarakda tek yürek ve tek nefes olarakIrkçılığa Karşı Eşit Haklarİstiyoruz!Avusturya’nın İnnsbruck şehrinde 4 Kasım’da yapılacak olan IrkçılığaKarşı Eşit Haklar Grup Yorum Konseri’nin tanıtım çalışması Avusturya’nınbir çok şehrinde başladı.15 Eylül’de Anadolu Federasyonu çalışanları bir düğüne giderek oradakonser biletleri dağıttılar. Haberlerde Grup Yorum elemanlarına yapılansaldırı, gözaltına alınmalarını öfke ile anlatan birçok insan, GrupYorum Konser biletini aldı. Gelemeyecek olanlar da dayanışmak içinaldıklarını belirttiler. Toplam 77 tane bilet satıldı.Irkçı Kafa Yapısı Halkın Acılarını AnlayamazBelçika'da 18 Eylül 2010'da öldürülen, Uğur ve Süleyman Aygünkardeşlerin cenazelerinin verilmeyişinin İKİNCİ yılı da doldu.Tam 2 yıldır, Aygün kardeşlerin cenazeleri morgda rehin olarak tutuluyor.Anadolu Federasyonu, uzun bir süredir cenazeleri almak içinmücadele ediyor. Anadolu Fedarasyonu'nun sürdürdüğü mücadeledenrahatsız olanlar, ırkçı savcıyı konuşturdular. Irkçı Bölge Savcısı MacAllegeart, bir Belçika gazetesi ile yaptığı röportajda bir kez daha ırkçı,yabancı düşmanı yüzünü gösterdi. Allegeart, 2 yıldır rehin tuttuklarıcenazeleri vermeyeceklerini, hatta bunun için “2 yılın yetmediğini”,“2 yılın az bile olduğunu” söyleyerek; “2 yıl daha” rehin tutacaklarınıilan etti. Irkçı savcı, cenazeleri “2013’tenönce vermeyi düşünmediklerini” söyledi.Belçika Anadolu Federasyonu, savcınınaçıklamalarıyla ilgili olarak 16 Eylülgünü şu değerlendirmede bulundu: “Irkçısavcı Mac Allegaert bilmelidir ki, bizlerölümüze de, dirimize de sahip çıkacağız.”Açıklamada bir de Allegeart'i protestoetme çağrısı yapıldı: “Ona protestolarımızı,göndereceğimiz mailler, fakslar, telefonlarlagöstermeliyiz. Bu kararı tanımamalı,Anadolu Federasyonu’nun, cenazelerimizialmak için sürdürdüğü mücadeleyidesteklemeliyiz. Onlar yıllara yaysa da,bizler cenazelerimizi almak için mücadeleetmeye devam edeceğiz.”"Bize Ölüm Yok" marşı okundu. Ortaklaşahazırlanan yemeğin yenmesininardından anma sona erdi.Yaşasın SosyalizmFransa Komünist Partisi (PCF) tarafındanuzun yıllardan beridir düzenlenen LaFéte de l'Hümanıté (İnsanlık Bayramı), buyıl da 14- 16 Eylül tarihleri arasında düzenlendi.Paris La Courneuve park alanında düzenlenenfestivale, Fransa Komünist Parti örgütlülükleri,Fransa'da faaliyet yürüten, aralarındaçeşitli yabancı demokratik kitle örgütlerininde bulunduğu kurumlar katıldı.Fransa Halk Cephesi de, açtığı stantla festivalekatıldı.Fransa Halk Cephesi bu yıl, Yunanistandevleti tarafından Türkiye faşizmine teslimedilmek istenen devrimci tutsak NevzatKalaycı ile ilgili bir pano oluşturarak NevzatKalaycı'nın sahiplenilmesi çağrısında bulunduve Yunanistan devletini teşhir etti.Almanya'da tecrit altında tutulan devrimcitutsakların fotoğraf ve adreslerinin yer aldığıve yine devrimci tutsakların sahiplenilmeçağrısının yapıldığı bildiriler halka ulaştırıldı.Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler Komitesi’ninSuriye'ye yönelik emperyalistpolitikalarının teşhir edildiği bildiri de halkaulaştırılanlar arasındaydı. Çeşitli paneller,tartışma platformları ve konserlerin yeraldığı festivalde bu yıl da milyonlarca katılımcıylabirlikte sosyalizmin halkların tekkurtuluş umuduolduğu vedirenen halklarınsahiplenilmesive desteklenmesiöneçıkan mesajlararasında oldu.AlmanyaSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 49


Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Dünya'nın Hiçbir Yerinde Hiçbir BaskıBizi Yıldıramaz!Nevzat Kalaycı’nın serbest bırakılmasıiçin 26 gündür Atina’nınSintagma Meydanı ile Selanik’in KamaraMeydanında masa açılıyor. Başlatılanbu kampanya, gazimiz NevzatKalaycı’nın Türkiye faşizmine teslimedilmemesi, serbest bırakılması içindir.Her gün zabıtaların, sivil faşistlerin,polisin tacizine maruz kalınıldığıAtina’nın Sintagma Meydanı’ndakimasaya işbirlikçi Yunan polisi saldırdı.Yunanistan’daki Halk Cepheliler,saldırı karşısında, “Cesaretiniz varsayine saldırın” diyerek direndi.Kampanya Günlüğünden:19. Gün: Masa yine her zamankisaatinde açıldı ve bildiriler dağıtılmayabaşlandı. Gün içinde yeni insanlarlatanışıldı.20. Gün: 600 bildiri dağıtıldı ve 68imza toplandı.21. Gün: Açılan masayı 2 Türkiyeliziyaret etti. Sohbet edildi. Kampanyadanve ülkemizden konuşuldu.Başarı dileklerini iletip gittiler. Gününsonunda 250 bildiri dağıtıldı ve 25imza toplandı.22. Gün: 1963'de Türkiye'den Yunanistan'azorunlu göç eden bir Yunanlıziyaret etti. Hiç tereddüt etmedenimza attı. 500 bildiri dağıtıldı ve40 imza toplandı.23. Gün: 700 bildiri dağıtıldı ve 33imza toplandı.24. Gün: Bugün toplam 900 bildiridağıtıldı ve 231 imza toplandı.25. Gün: Akşam saatlerinde 2kişi masayı ziyarete geliyor. Türkiye’dengeldiklerini, bizleri uzaktan algılayıp,tereddüt etmeden geldiklerinisöylüyorlar. Ziyaretçilerden biriAmerika’da Marksistlerin çıkardığıbir derginin Türkiye temsilciliğiniyaptığını söylüyor. Gün sonunda 650bildiri ve 42 imza toplanıyor.26. Gün: Hazımsız Yunan polisi,açılan masaya saldırdı ama saldırılararağmen kampanya çalışması devamediyor. Saat 16.00’da iki polis masayageldi. Masanın etrafında duran 7dövizin kaldırılmasını istediğini söyledi.Kaldırılmayınca, dört polis dahageldi. Daha fazla saldırmaya cesaretedemeyen polis; “Yarın masa açmayacaksınız”kuru tehdidinin ardındangitmek zorunda kaldı. Saldırıyı duyanYunan solundan ziyaretler de oldu. 5ayrı örgütten ziyarete gelenler oldu,desteklerini sunup, imzalarını attılar.Günün sonunda 600 bildiri dağıtıldıve 31 imza toplandı.27. Gün “Nevzat Kalaycı’ya ÖzgürlükNevzat Kalaycı Türkiye FaşizmineTeslim Edilemez” şeklindeyapılan çağrıya Yunan dostlarımızdangelenlerle beraber 15 kişi olundu. Megafonladünkü saldırıyı teşhir etmeklebaşlandı. 950 bildiri dağıtıldıve 51 imza toplandı.Yunanistan Halk Cephesi, kampanyaçalışmasına imza ve bildiri dağıtımıdışında, Yunan soluyla ortak eylemlerdüzenleyerek de devam edecek.Yunanistan solundan Yeni SolAkım (NAR), Haklar ÖzgürlüklerPlatformu (DİKTIO), Enternasyonalİşçi Solu (DEA), Komünist KurtuluşGençliği (NKA), Kontra, SınırsızYunanlı Yeşilciler, Yunanistan DevrimciKomünist Partisi (EKKE) veOrtaöğretim Çalışanları Federasyonuile toplantı yapılarak, Kalaycı’nınhukuki durumu ve yürütülen kampanyahakkında bilgi verildi. Asılolarak dayanışmanın farklı boyutlarataşınması için yapılabileceklerintartışıldığı toplantıda şu kararlar alındı:- Adalet Bakanlığı’yla görüşme(Randevu alındı)- Sintagma Meydanı’nda açılanmasaya destek verilmesi- Sintagma’da miting düzenleme...Ayrıca, 13 Eylül günü Atina’nınsol radyolarından olan Radyo Duble’de,Nevzat Kalaycı'ya Özgürlükkampanyasının çalışması duyuruldu.Yayında; geniş olarak kampanyahakkında bilgi verildi. Nevzat Kalaycı’nındevrimci mücadele geçmişive şu andaki hukuki durumu anlatıldı.Sağlık durumu hakkında bilgiverildi. Nevzat Kalaycı’nın ölümorucu gazisi olduğu ve ciddi sağlık sorunlarıolduğu belirtildi.Kampanya çalışması sırasında yaşananpolis-zabıta ve faşistlerin saldırılarıda anlatıldı. Radyo programındaTürkiye’deki hapishane koşullarındankaynaklı ölen insanlarhakkında bilgi verildi. Hasta tutsaklarınTürkiye hapishanelerinde nasılişkence çektikleri anlatıldı.<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi, Belçika'dakiTürkiyelilere UlaştırılıyorGeçtiğimiz hafta Belçika’nın Liege şehrinde kurulanpazarda <strong>Yürüyüş</strong> dergisinin tanıtımı yapıldı. Bir buçuksaatlik çalışma ile 12 dergi halka ulaştırıldı. Tanıtım çalışmalarınınher hafta pazar yerlerinde devam edeceği bildirildi.50<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!


Yoksulluğumuz Bir, Dayanışmamız Büyük…İzmirİzmir’de 16 Eylül günü Narlıdere semtinin İnönü Mahallesi’nde<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’nin tanıtımı ve dağıtımı yapıldı.İki ayrı ekip şeklinde yapılan dergi dağıtımı sırasındaresmi polis aracı mahallede dolaşmaya başladı.Üç <strong>Yürüyüş</strong> okurunun bir evin önünde dinlendiği sırada,mahalle içinde dolaşan polisler kimlik kontrolü yapacaklarınısöylediler. <strong>Yürüyüş</strong> okurları, neden kimlik sorulduğunu,evlerinin önünde oturan birçok insan varkenneden sadece kendilerine bunun dayatıldığını sordu. Tartışmaüzerine polis takviye istedi ve 6 ekip polis daha geldi.Dergiyi gasp etmek isteyen polislere izin verilmedi.Yapılan kimlikkontrolünün ardından<strong>Yürüyüş</strong>okurları çalışmalarınadevamettiler.Mahalle halkındanbirininikram ettiği çayıiçtikleri sıradaİngiltere’nin başkenti Londra’da, İstanbul’un yoksulmahallelerinden biri olan ve halk arasında Filistin Mahallesiolarak bilinen, Güvercintepe-Altınşehir mahallesi çocuklarınınyalnız olmadığını göstermek ve onları sahiplenmekiçin yapılan kampanya coşkuyla sürüyor.9 Eylül Pazar günü, her Pazar yapılan kahvaltının ardından,toplantı yapılıp haftalık çalışma üzerine konuşulupdeğerlendirme yapıldı, kararlar alındı. Kahvaltıdan sonraWoodgreen Kütüphanesi önünde Türkçe ve İngilizce bildiridağıtımı yapıldı. Kampanyayla ilgili bilgi verildi. İkikişi kampanyaya katılma sözü verdi.10 Eylül Pazartesi günü Tottenham bölgesinde esnaflarziyaret edildi, destek çağrısında bulunuldu ve esnaf kampanyayakatılırken, esnaflar kendi çevrelerine de duyuracaklarınısöylediler.11 Eylül Salı günü Dolston’da yine toplu halde Türkçeve İngilizce bildiri dağıtımı yapıldı. Aynı gün kadınlarlatoplu yemek etkinliği düzenlendi. 25 kadının katıldığıyemekte, kampanyaya kermesler düzenleyerek katkıdabulunmaya devam etme kararı aldılar. Kermes tarihikamuoyuna duyurulacağını belirttiler. Yemekten gelengelir kampanyaya aktarıldı.12 Eylül Çarşamba günü Greenlanes bölgesinde topluhalde esnaf ziyaret edildi, kampanyaya katılma çağrısıyapıldı. Kahvehanelerde konuşmalar yapıldı. Esnaflardanbir kadın bir çocuğun okuduğu sürece tüm okul masraflarınıkarşılayacağını belirtti.Kardeş Mahalle Filistin Mahallesi’yle YardımlaşmaKampanyası Komitesi, her hafta Pazar 12.00’de kahvaltı,her Cumartesi ve Pazar 15.00’de merkezi yerlerde bildiridağıtımının, esnaf ziyaretleri, aile ziyaretleri ve yeniçalışmalarla devam edeceğini duyurdu.Baskılarınız Gerçekleri Yazmamıza EngelOlamayacak!bu sefer de başka bir polis ekibi, <strong>Yürüyüş</strong> okurlarını rahatsızetti. “Hakkınızda ihbar var” diyen polislere, “Bizikimse ihbar etmez” denilerek, polisler gönderildi.<strong>Yürüyüş</strong> okurları, mahalle halkına, “Yıkımlara geldiklerindesizi değil yıkım ekiplerini koruyacaklar” diyerekAKP’nin polisini anlattı. Polisin tacizlerine rağmengünün sonunda 45 dergi halka ulaştırıldıHatay12 Eylül günü Yeşil Pınar-Gümüşgöze beldelerinde2 <strong>Yürüyüş</strong> okuru tarafından 60 <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi halka ulaştırıldı.Yine aynı hafta Samandağ’a bağlı Sinanlı-Aknehirbeldelerinde de 80 yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.Okuma-yazma bilmeyen bir nine “Ben okuyamam” demesiüzerine <strong>Yürüyüş</strong> okurları yazılanları bir bir nineyeanlattılar.18 Eylül günü ise, Sümerler'de dergi dağıtıma çıkan<strong>Yürüyüş</strong> okurları gözaltına alındı. Necmi Asfuroğlu Lisesi'ninyanına geldiklerinde, polis <strong>Yürüyüş</strong> okurlarını durdurdu.Derginin toplatması olduğu gerekçesiyle <strong>Yürüyüş</strong>okurları Selin Durgun ve Başak Şah’ı gözaltına aldı. Durgunve Şah aynı gün serbest bırakıldılar.Sayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012VERMEZSENİZ, ZORLA ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ! 51


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimiz29 Eylül - 5 Ekim1979 Dersim Pertek doğumludur. 84 ÖlümOrucu şehidimiz Haydar Başbağ’ın yeğeniydi.Devrimcilerin içinde, şehitlerimizin mirasıyla büyüdü.1997 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi,Gemi Mühendisliği bölümünde kazandı. Dev-Genç’liydi. En son Karadeniz Bölge Komitesi içindeyer alıyordu. Aranır duruma düşmesi nedeniylesilahlı birliklerimizde istihdam edildi.Mehmet BAŞBAĞ4 Ekim 2011'de Yunanistan’ın Selanik kentinde bulunduğuortamdaki patlayıcının kaza ile patlaması sonucunda şehit düşmüştü.Erdinç ARSLANÖmer FarukBAYRAKTAR1977, Hatay-Samandağ doğumludur.1995'te harekete katıldı. Bölgesindeki demokratikfaaliyet içerisinde görevler aldı. 1999'daSPB üyesi oldu. 5 Ekim 1999'da ölüm mangalarıtarafından Adana Yüreğir'de bulunduğu evedüzelenen baskında katledildi. İnfazcılar, aynıbaskında Murat Bektaş adlı, devrimci hareketlehiç bir ilgisi olmayan bir işçiyi de katlettiler.1960 doğumludur.İstanbulSerencebey'de2Ekim 1979'dafaşistler tarafındankatledildi.F. Yılmaz Güven1959 doğumludur.1Ekim 1979'daİstanbul Bahçelievler'defaşistlerleçıkanbir çatışmadabıçaklanarakkatledildi.Anıları MirasımızKayhan Tazeoğlu'nubir yoldaşı anlatıyor:YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEMEYLEKOŞAR ADIM GİTTİ SAVAŞAKayhan eski bir arkadaş ile gelmişti. Gördüğümüzdeçok hoşumuza gitmişti. Baba-oğul görüntüsünü, savaşınileriki yıllarını, böyle katılımların olacağını düşünerekgülmüştük. Çok genç bir arkadaşımızdı. Geldiği günakşam yemeği için lahana sarması yapıyorduk. Birçok arkadaşbirlikte yaşıyorduk. Kayhan şaşkın şaşkın bizi süzüyor,devamlı gülümsüyordu. Akşam yemeğini yemedi.Ama bizler neden yemediğini anlayamadık, ilk günlerinheyecanına verdik. Haftalar sonra neden yemediğinisöylemiş bunun esprisini yapmıştık. O gün hepimiz birlikteyapıyorduk. Birçok kişinin elleri çatlamış ve kara,çirkin görünüyor. O eller, şehirde gördüğü eller değildi.Ve bu eller sarma sarıyordu. O gün, onun için yiyememişti,ama çok kısa sürede bütün bunlar onun için bir anlamifade etmedi ve yaşama çok çabuk uyum sağladı.Birlik olarak onu Che'ye benzetirdik. Yüzünden hiçbirzaman gülümseme eksilmezdi. Kışın çok kar yağmıştı.Çadırların üstünü temizliyorduk. Aradan bir saat geçmeden“Yaşarsam zafer gününde halaya duracak, şehitolursam geleneklerimize yeni bir halka daha benekleyip, yoldaşlarımızın zafer gününü, şehitlerkervanına katılarak selamlayacağım.”Rıdvan SANCARHasan Veli AŞIKÇISongül KOÇYİĞİT1956 Mardin Nusaybin doğumludur. DevrimciSol'un yaratılmasına katılan kadrolardanbiriydi. Beyazıt Dev-Genç Komitesi’nde yeralmıştı. 12 Eylül Cuntası'na karşı direnişi örgütleyenDevrimci Sol kadrolarındandı.2 Ekim 1980'de cuntaya karşı gerçekleştirilecekbir eylemin hazırlıkları sırasında, elindekibombanın patlaması sonucu şehit düştü.1975, Artvin-Hopa doğumlu, Laz milliyetindendir.1990'da İstanbul Liseli Dev-Genç saflarında mücadeleye katıldı. Bir dönemAnkara, Kayseri ve Kocaeli'de faaliyetyürüttü. İşkenceler, tutsaklıklar yaşadı. 1997yılında Marmara Bölgesi içinde faaliyet yürütmeyebaşladı. Kısa zamanda Kocaeli'ninemekçi mahallelerinde, Susurluk pisliğine karşıhalkın tepkisini örgütlemeye çalıştı.Hüsamettin CİNER5 Ekim 2000'de Ulucanlar Katliamı'nın hesabını sormakiçin bir eylem hazırlığındayken, taşıdığı bombanın patlamasısonucu İstanbul-Harbiye'de şehit düştü.1977'den itibaren devrimci hareketinBalat, Fener, Ayvansaray Bölgesi'ndekiçalışmalarında yer aldı. 12 Eylül sonrası Kabakozve Metris Hapishaneleri'nde kaldı.Tahliyesinden sonra da mücadelesini sürdürdü.29 Eylül 1987'de hastalığı sonucuaramızdan ayrıldı.tekrar doluyordu. Çadırların çökmemesi için sık sık temizlemekzorundaydık. Tabii bu arada elektrik telleri de3-4 metre karın altında kalmıştı. Kayhan karın altında kalanve kopan bu telleri bulmak ve tamir etmek için kardayuvarlana yuvarlana aşağı iner tekrar yukarı çıkardı.Bizler de ona yardım ettik ve karın altında kalan kablolarıçıkardık. O tamir etti. Bundan sonraki günlerde herakşam üzeri Kayhan artık kabloları tamir etmek zorundakaldı. Kablolar çok yüksekte değildi. Ve köpeklerimizbunlarla oynuyor, koparıyordu. Kayhan yuvarlana yuvarlanakarda oynayarak neşeli bir şekilde bu işi her güntekrarlardı, ta ki karlar eriyene kadar. Silahları çok severdi.Marksizm-Leninizmi ve hareketimizin ideolojisini oilk zamanlarda çok fazla bilmezdi. Ama düzene karşı savaşmakgerektiğini ve Devrimci Sol'un da bunu yaptığınıbilir ve harekete inanırdı. “Birçok konuda eksiğim amaben savaşacağım ve iyi bir savaşçı olacağım” derdi.Ülkeye dönerken bizden şu sözleri söyleyerek ayrıldı:“Savaşa gidiyorum, burada öğrendiklerim bana çokşey kazandırdı. Hareketimin benden beklediklerini biliyorumve bu bilinçle gidiyorum. Kanımın son damlasına,silahımın son mermisine kadar savaşacağıma sözveriyorum”.Savaşa koşar adım, yüzünde gülümseme ile gitti. Yüzündekio gülümseme hiç silinmedi. Ve seni hep böyleanacağız.


29 Eylül2004’te Tokatİli YağmurluBeldesi kırsalalanında gerillalarlaoligarşininaskeriSebahattin YAVUZ Songül KOÇYİĞİT Derya DevrimAĞIRMAN güçleri arasındaçıkan çatışmada şehitdüştüler. Bir görev nedeniylebölgede bulunan Cepheüyesi, Çorap EmekçileriDerneği (ÇEM-DER)Mustafa İŞERİ Salih ÇINARbaşkanı Salih Çınar ise sağyakalandıktan sonra infaz edildi.Uzun yıllar boyunca dağlarda tüm zorluklara göğüsgererekdevrim ve sosyalizm bayrağını taşıdılar. Umudu büyüttülerKaradeniz’in yoksul köylerinde.Dört gerilla, yılların tecrübesiyle, sınıf kinleriyle, devrimcicoşkularıyla direndiler. Songül Koçyiğit 11 yıl, SebahattinYavuz 10 yıl, Mustafa İşeri 10 yıl, Derya DevrimAğırman ise 6 yıldır dağlardaydılar.Sebahattin Yavuz, 1973 doğumludur. Aslen Erzincan-Kemahlıolup, Tokat Almus İlçesi Mescit Köyü’ndedoğup büyüdü. 1990 başlarında mücadeleye katıldı.Songül Koçyiğit, 1973'te Sivas Ulaş İlçesi KurtlukayaKöyü’nde doğdu. 1991’de örgütlü mücadeleye, Eylül1993'te gerillaya katıldı.Mustafa İşeri, 1971'de Tokat'a bağlı Almus İlçesi DurudereKöyü’nde doğdu. Mücadeleye 1989’da Küçükarmutlu'dabaşladı. 1994 Kasım’ında gerillaya katıldı.Derya Devrim Ağırman, 1981 İstanbul doğumludur.16 yaşındayken devrimci harekete sempati duymaya başladı.17 yaşında dağlarda savaşçı oldu.Salih Çınar, Tokat Almus Kınıklı Köyü doğumludur.1998’den bu yana mücadele içindeydi. Çorap EmekçileriDerneği’nin (ÇEMDER) başkanıydı.KAYIP1960 Manisa doğumludur. 12 Eylülöncesinde mücadele içinde yeraldı. İstanbul Üniversitesi CoğrafyaBölümü öğrencisiydi. Bir dönem NiğdeÖğrenci Yurdu'nda kaldı. Kadınlarınanti-faşist mücadelede militan birLütfiye KAÇARbiçimde yer almasının öncülerinden biriydi.1980 sonlarında hareketin yeniden toparlanmasısürecinde de yine mücadelenin, örgütlenmenin içindeydi.Devrimci İşçi Hareketi'nde yönetici olarak görevaldı. İşkenceciler en sonunda onu kaybetmekte buldularçareyi. 5 Ekim 1994'de İstanbul'da veya Gebze'degözaltına alındı, kaybedildi.SOSYALİSTENTERNASYONAL,EZİLEN DÜNYAHALKLARINITEMSİL ETMİYOR!Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler Komitesi, SosyalistEnternasyonal’in, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılanGenel Kurulu’nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nunGenel Başkan Yardımcısı seçilmesiyle ilgiliolarak 16 Eylül tarihli yazılı bir açıklama yaptı.Sosyalist Enternasyonal’in, Marks ve Engels tarafındandünya işçi sınıfının örgütlenmesi, birlikte mücadeleetmesi ve devrime ulaşması için önerildiğini; tüm dünyaişçi sınıfını, ezilenleri, sömürülenleri kapitalizme karşıörgütleyerek, işçi sınıfının dayanışmasını büyütmeyihedeflediğini belirten Halk Cephesi Uluslararasıİlişkiler Komitesi, “Bu amaçla kurulan Sosyalist Enternasyonal,ne yazık ki kuruluş amaçlarından çokuzaklaşmıştır. Oportünist ve reformistlerin yönetimindekiSosyalist Enternasyonal, artık işçi sınıfının değil,emperyalizmin hizmetindedir” açıklamasında bulundu.Düzen içi solculuk yapanların Enternasyonal’i halkiçin umut olmaktan çıkarttığının, İkinci Paylaşım Savaşı’ndansonra tekrar kurulan Enternasyonal’in, artıkkesinkes emperyalizmin bir kurumu olduğunun belirtildiğiaçıklamanın devamında şunlar ifade edildi: “Emperyalizminsaldırılarına bakın; Sosyalist Enternasyonalne yapmıştır? Balkanlar saldırısında ne tavır almıştır? Afganistan,Irak, Libya saldırılarında ne tavır almıştır? Enson Suriye saldırısında ne tavır almıştır? Açık olarak emperyalizminsaldırısı desteklenmiştir. Saddam’ın, Kaddafi’nin,Esad’ın diktatör olduğu korosuna bunlar da katılmışlardır.Yaptıkları tek şey halkı kandırmak, sosyalizminprestiji üzerinden kitleleri yedeklemektir.Çözüm, halkların anti-emperyalist mücadelesini büyütmektir.Çözüm anti-emperyalist örgütlenmeleri kurmakve büyütmektir. Sosyalizm için mücadele etmek,mücadeleyi büyütmek, ülkemiz ve dünya halklarının birliğinisağlamaktır. Örgütlenmelerimizi büyüttüğümüzoranda kazanabiliriz. Bizim çözümümüz, halkın kendigücüne güvenmesi ve kendi örgütlenmeleriyle mücadeleyibüyütmesidir. Sosyalizm için mücadele etmektir.Ne olursa olsun emperyalizme karşı direnmektir. Kazanan,direnen halklar olacaktır.”


AVRUPA’dakiBİZSayı: 331<strong>Yürüyüş</strong>23 Eylül2012Öğrenci arkadaşım, gerçektenokullarda yabancılarlaAlmanlar eşit mi?Irkçılık yok mu? Ayrımcılıkyok mu?Peki Alman öğrencilerbizden daha mı akıllı? Dahamı zeki?Hayır! Ne biz onlardan daha zekiyiz!Ne de onlar bizden daha zeki!Ya da biz onlardan daha mı az çalışıyoruz!Hayır! Tam tersi, bizim ailelerimizçok daha ağır işlerde çalışıyorlar!Peki biz, neden sadece kara kafalıolduğumuz için evlerimizde yakılıyoruz,tek kurşunla öldürülüyoruz?Alman Devleti neden Naziler’idestekleyen polisleri ve gizli servisigörevinden almıyor, aksine terfi ettiriyor?Alman Devleti ırkçılığı teşvik miediyor? Neden katilleri yakalamıyor?Biz ise en ufak bir kavga nedeniyledahi tutuklanabiliyoruz. Ceza alıyoruz.Ama evlerimizi yakmaya kalkanırkçılar "sarhoştu" denilerek nedenserbest bırakılıyor?Bizim ailelerimiz, Almanya’yaalınterlerini akıttılar, en ağır işlerindeçalıştılar.Biz bunu mu hak ediyoruz? Diridiri yakılarak ölmeyi mi? Ya da çalışırken,sokakta yürürken tek bir kurşunlaya da dövülerek ölmeyi mi…Neden okullarda bize yapılan ayrımcılığakarşı çıkmıyoruz? Zekamızonlardan geri değil. Tamam, onlardanzekiyiz de demiyoruz. Ama bu ayrımcılıkneden? Neden Arbeitsamt’da,Jobcenterlar’da en son bize iş veriliyor.Bir Alman’ın notu bizden daha kötüolabilir ama ilk önce o tercih ediliyor.Biz bir suç işlediğimizde (suç da şuarabanın camını kırdın, arabaya çarptın,birini darp ettin) polis hemen bizibulur, gözaltına alır. Ama onlar aynışeyi bize karşı yaptıklarında “psikolojisibozuk” ya da “sarhoş” denilebiliyor.Mutlaka biz suçlu oluyoruz.Eski kuşakları, yani ailelerimiziANADOLU GENÇLİĞİ,KÜLTÜRÜNE DE, ÖZÜNE DESAHİP ÇIKMALIDIR“Almanca bilmiyorlar” diye suçladılar.Suçlu onlar mıydı gerçekten?1963 yılında Almanya’ya işçi olarakgeldiklerinde hiç dil kursuna gönderdilermi? 2. Paylaşım Savaşı’ndanyenilgiyle çıkan Almanya'nın tekamacı vardı: Bizi en ağır işlerde çalıştırmakve ülkelerini kalkındırmak.Dile gerek duymuyorlardı bununiçin.Şimdi de 60 yaşındaki insanlarımızıdil kursuna gönderiyorlar.Bir de Almanca bilmedikleri içindairelerde aşağılanıyorlar. 60 yaşınagelmiş bir insan nasıl öğrenecek o dili.Bir de gitmezse yardımı kesiyorlar.Biz gençler dil biliyoruz amayine de ayrımcılığa uğruyoruz. Ailelerimizde bilmedikleri için uğramışlar.Mesele dil bilmek değil.Amaçları bizim Almanlaşmamızdır,yabancılaşmamızdır kendi kültürümüze.Bizim, Alman öğrenci arkadaşlarımızlabir sorunumuz yoktur. Evet, bizvatanseveriz, kültürümüzü seviyoruz,ona sahip çıkıyoruz. Ama biz milliyetçideğiliz. Yani biz, Almanlar’ı aşağılayıpkendimizi üstün görmüyoruz.Bir çoğumuzun, anaokulundanitibaren Alman arkadaşlarımız vardır.Birbirimizden üstünlüğümüz yokturaslında. Ama Devlet, onların yanında,bizim değil. Alman arkadaşlarımızda bu ayrımcılığa, ırkçılığa karşı çıkmalılar.Bu tür baskıların, ayrımcılığıntek bir nedeni var; bizim asimile olmamızı,kendi kültürümüzden uzaklaşmamızıistiyorlar.Bizim kültürümüz, Anadolu kültürüdür.Çok onurlu bir halkın ve vatanınçocuklarıyız biz. Kültürümüz deçok zengin, neden vazgeçelim ki buzenginlikten?Bizim kültürümüzde paylaşımvardır. Biz, arkadaşımızın karşısında,ona sormadan ağzımızalokma atmayız. Biz,onun parası yoksa bizimelimizde varsa yardımcıoluruz. Düğününde, cenazesindeyanında oluruz.Hastalığında yanındaoluruz. Bayramlarımızda bir arayageliriz. Kendi halkoyunlarımızı oynarız.Horon teperiz, halay çekeriz,çifte telli oynarız, roman havası oynarız.Neden vazgeçelim, 7 bölgesindeayrı olan bir güzellik olan kültürümüzden?Neden vatanımızdan uzaklaşalım?Bizim kökenimiz Anadolu-Türkiye. Evet, burda doğmuş büyümüşolabiliriz. Ama Alman değiliz,neden asimile olalım? Bunu bizdenneden istiyorlar?Aslında biraz başarılı da olmuşlarbizi asimile etme politikalarında. Çoğumuzkendi anadilimizi doğru düzgünkonuşamıyoruz. İki kültür arasındakalmışız. Çünkü bize hep şöyleanlatıldı: “Almanca konuş, senAlmanya’da yaşıyorsun, yoksa dışlanırsın”denildi.Almanya’nın, anaokullarında eskidenşöyle denilirdi; "Bir çocuk nekadar anadilini iyi konuşabilirse o kadariyi Almanca konuşur"Ama bu dediklerinden vazgeçtiler5 yıldır. Artık tam tersi, anaokullarındaAlmanca konuşma zorunluluğu getiriliyor.İlkokullarda iyi Almanca bilmeyenlerimizi4. sınıftan sonra Sonderschule’yegönderebiliyorlar.Peki sana söylüyorum öğrenci arkadaşım;biz neden sesimizi çıkarmıyoruz?Biz neden hakkımızı aramıyoruz?Biz bu ayrımcılığı hak ediyormuyuz?Hiç şöyle düşündün mü, ya bir güngelip benim evimi de yakarlarsa? Yada beni de sokak ortasında tek kurşunlaöldürürlerse diye.Bunun garantisi yok, hepimiz bununlakarşı karşıya kalabiliriz.Biz Anadolu gençleriyiz, genç insan,haksızlığın karşısında durur!Oturup yerinde olanları izlemez! Birazcesur olur, kanı deli olur. Birazkendimize gelelim! Birlik olalım.5 4<strong>HASAN</strong> <strong>SELİM</strong> GÖNEN’İN <strong>KATİLİNİ</strong> <strong>İSTİYORUZ</strong>!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!