12.07.2015 Views

75 - Yeni Ümit

75 - Yeni Ümit

75 - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mehâbeti içinde gözümüzü, gönlümüzü dolduran buncaYENiİslâmÜMiTalâmeti karşısında, daha yolda iken Kâbe vehaccetme ruhunun perde perde sıcak ve derinesintilerini duymaya başlarız. Sonra da, gidipOcak / Şubat / Mart - 2007 / <strong>75</strong>tâ en son noktaya ulaşıncaya kadar, otobüskanepelerinde, tren kompartımanlarında,gemi kamaralarında, uçak koltuklarında, otelodalarında, misafir salonlarında, hatta çarşıve pazarda hep o sımsıcak meltemlerin tesirinihissederiz. Bu vasıtalara, bu yollara nekadar alışmış ve ne kadar kanıksamış olursakolalım; vasıtasına göre, saatler, günler ve haftalarsüren bu mavi, bu rûhânî, bu âhenkli,bu vâridatlı yolculuktan bir kurbet, bir vuslat,bir güzellik, bir şiir hatta bir romantizmbanyosu ala ala, ruhlarımıza, asıl kaynağındangelen gücü kazandırmış, gönüllerimizi itmi’nân arzusuylaşahlandırmış ve husûsî bir âlemin namzedi olmuşgibi kendimizi, bütün bu büyülü güzelliklere ulaştıracaksırlı bir kapının önünde sanırız. Bu kudsî yolculuk ve yolmülâhazası, her zaman his dünyamıza öyle esbab üstü birduyuş ve bir seziş kabiliyeti bahşeder ki; bazen neş’eyle tüten,bazen murâkabe ve muhâsebe duygusuyla buruklaşanbir ruh hâletiyle, âdeta kendimizi âhiretin koridorlarındayürüyormuşçasına hep tedbirli ve temkinli hissederiz.Kâbe; bakış zâviyesini iyi belirlemiş olanlara göre, boynuötelere uzanmış, bir bize, bir de sonsuzluğa bakan; yeryer sevinen, zaman zaman da kederlenen için için bir hâliolduğu hissini uyarır. Binlerce ve binlerce senenin tecrübe,vakar ve ciddiyetini taşıyan ve daha çok da bir insanyüzüne benzeteceğimiz onun dış cephesini görünce, edâsıve endâmıyla bize bir şeyler anlatmak istediğini, harîminiaçıp bize:“Gel ey aşık ki, mahremsinBura mahrem makamıdırSeni ehl-i vefâ gördüm”dediğini duyar gibi oluruz.Kâbe; konumu itibarıyla, evimizin en mûtenâ köşesinde,en hâkim bir sedir üzerinde oturup evlatlarının, torunlarınınneş’elerini paylaşan, elemlerini ruhunda yaşayan biranne görünümündedir. Bulunduğu yerden çevresini temâşâeder; yer yer acılarla burkulur, zaman zaman da inşirahlaçevresine tebessümler yağdırır. İnsan, beldelerin anasınayaslanmış bu binaların anası çevresinde dönmeye başlayıncaşefkatle kucaklandığını, sevgiyle koklandığını duyargibi olur. Tavafta hemen herkes kendini, annesinin elindensımsıkı tutmuş koşan bir çocuk gibi hafif, güvenli ve şevklihisseder. Evet insan, o binler ve yüzbinler içinde, uhrevîdüşüncelerle coşmuş onun etrafında pervaz ederken, âdetaAllah’a doğru yürüyormuşçasına şevk u tarâbla coşar vekendinden geçer. Vücutlarının yarısından çoğu açık, urbalarıomuzlarında “remel” yapıp zıplayarak yürürken, herzaman telaşlı, endişeli, fakat bir o kadar da ümitli ve çelik-çavakbir yol alışın heyecanını yaşarlar. Dünya hesabınabu salınmışlık, bu rahatlık ve romantizm, mübarek evinçevresindekilere tarifi imkânsız büyülü bir derinlik, birhayal ve bir melâl aşılar. İnsan, o uhrevî kalabalığın ukbâbuudlu görüntüsü karşısında, daha tavafa girmeden o ilâhîharîmin münzevî sükût ve şiirini duyar gibi olur. Herzaman kendini Kâbe’nin çevresinde bu dönme büyüsünekaptıran derin ruhlar, dönerken kimbilir ne mahrem kapılarınönünden geçer.. ne bilinmez tokmaklara dokunur vene sihirli panjurlar aralarlar ötelere.! Öyle ki, bu eski fakateskimemiş binanın çevresinde her an yepyeni duygularlacoşup dönerken, tahayyüllerimizde açılan menfezlerdengönüllerimize akan vâridâta, sînelerimizde çakan ışıklarave ruhlarımızı uçuran sırra şaşarız. Her adım atışımızda,sırlı bir kapı açılacakmış da bizi içeriye çağıracaklarmış gibibir hisle hareket eder, keyfiyetini bilemediğimiz bir zevkedoğru kaydığımızı sanır ve kalbimizin heyecanla attığınıhissederiz. O esnâda bulunduğumuz yerden, Kâbe’ningönüllerimize sinmiş olanca büyüklüğünün, derinliğinin,büyüsünün canlanıp köpürdüğünü tepeden tırnağa her yanımızdaduyar ve ürpeririz.Bu mülâhazaları bazen bir kısım gerçek sebeplere dayandırarakizah etmek mümkün olsa da, çok defa kriterlerimizi,takdirlerimizi aşan vâridat ve sünûhat karşısındasessiz kalırız. Zira Kâbe ve çevresi, maddî şartları ve dışaksesuarı itibarıyla bir şeyler ifade etse de, muhtevası kapalı,mânâları buğulu, üslubu da uhrevî olduğundan herkesonun anlattıklarını anlamayabilir. Oysa ki, avam-havâs,cahil-âlim, genç-yetişkin herkesin mutlaka ondan anladığıama çok defa ifade edemediği bir sürü şey vardır.Kâbe, hepimizde ürperti hâsıl eden mehip dağ ve tepelerarasında daha çok filizlenmiş bir nilüfere benzemesininyanında, içinde varlığın esrarını taşıyan bir sır fanusu, Sid-3

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!