nerededir ki atimi, esyami oraya çekeyim dedi.Halk dedi ki: Onun köskü yok; Ömer'in köskü ancak aydin canidir.Gerçi emir diye adi sani duyulmussa da onun, yoksullar gibi ancak bir kulübecigi var.Kardes onun köskünü nasil görebilesin? Gönül gözünde kil bitmis. Gönül gözünü kildan ve hastaliktanarit, sonra köskünü görmeyi gözet. Kimin cani heveslerden arinmissa derhal tertemiz Tanri tapusunu,Tanri dergahini görür.Muhammed, bu atesten, bu dumandan temizlendiginden nereye yüz çevirse orada Allah cemalini gördü.Seni kötülüge sevk eden vesveselere yoldas, oldukça Semme vechullahi nasil bilebilirsin?Kimin kalbinde kapi açilirsa gönül gögünde yüzlerce günes görür. Yildizlarin içinde ay nasil görünürsebaskalari arasinda Tanri da öyle görünür. Fakat iki parmagini iki gözünün üstüne koy; bir sey görebilirmisin? Insaf et!Sen görmesen de dünya yok degildir. Kusur, ancak som nefsin parmaginda. Kendine gel! Gözündenparmagini kaldir da ne istiyorsan gör.Nuh'un ümmeti, Nuh'a nerede sevap dediler. Nuh duymamak, görmemek için elbisenize büründügünüzcihette. Elbiselerinizi bürünüp yüzünüzü, basinizi sardiniz; ondan dolayi gözünüz oldugu halde görmedinizdedi.Insan gözden ibarettir. Geri kalani bir deridir. Göz de dostu gören göze derler. Insan dostu görmeyincekör olsun, daha iyi. Böyle adam Süleyman bile olsa karinca ondan yegdir".Bu yepyeni sözler, Rum elçisini semaa getirdi, Ömer'i görmek istiyaki artti. Gözünü o padisahi aramayadikti, esyasini da kaybetti, atini da. O is erinin ardina düsmüs, her tarafa kosmakta, delicesine onuaramaktaydi. Dünyada böyle adam da olur mu ki cihandan can gibi gizlenmis diyordu.Candan kul olmak için onu aradi. Süphesiz, arayan bulur. Bir bedevi karisi, onun yabanci oldugunugördü; Ömer'i aradigini anlayip Iste suracikta, su hurma agacinin altinda ; hurma agacinin dibinde, halktanayrilmis, yapayalniz gölgelikte uyuyan Tanri gölgesini gör dedi. Elçi oraya gelip uzakta durdu. Ömer'igörünce titremeye basladi.O uyuyandan elçiye bir heybet, gönlüne hos bir hal geldi. Muhabbet ve heybet birbirinin zitti ikengönlünde bu iki zittin birlestigini gördü.Kendi kendine Ben nice Padisahlar gördüm; büyük sultanlarin makbulü oldum. Onlardan korkm<strong>az</strong>,ürkmezdim. Bu adamin heybeti aklimi basimdan aldi. Aslanlar, kaplanlar bulunan ormanlara daldim,yüzümün rengi bile kaçmadi. Bir çok savaslarda bulundum; savas baslayinca agir yaralar aldim,düsmanlari agir bir surette yaraladim. Bütün bu ahvalde kalbim, digerlerinden daha kuvvetli idi.Bu adam silahsiz, kuru yerde yatiyor; benim yedi <strong>az</strong>am tir tir titremekte; bu ne? Bu heybet Hak'tanhalktan degil; bu heybet su abali adamdan gelmiyor dedi.Bir kisi Hak'tan korkup takva yolunu tuttu mu: cin olsun, insan olsun, onu kim görse korkar. Bu düsünceiçinde hürmetle ellerini bagladi. Bir müddet sonra Ömer, uykudan uyandi.Elçi Ömer'i t<strong>az</strong>im etti, ona selam verdi. Peygamber önce selam sonra söz demistir.
Ömer, selami alip onu yanina çagirdi, onu teskin etti, karsisina oturdu.Korkani, emin ederler, gönlünü yatistirirlar. Korkmayin sözü, korkanlara sunulan h<strong>az</strong>ir yemektir. Ve buyemek tam onlara layiktir.Korkusu olmayana nasil korkma dersin? Niye ona ders veriyorsun? O, derse muhtaç degil ki! Ömer, oyüregi oynayan kimseyi sevindirdi, yikilmis gönlünü yapti. Ondan sonra en güzel bir yoldas olan Tanri'nintertemiz sifatlarina dair ince bahislere daldi. Elçiye makam nedir? Hal neye derler? Anlasin bilsin diyeTanri'nin Abdallara gönderdigi lütuf ve ihsanlari nakletti.Hal güzel bir gelinin cilvesidir; makam ise o gelinle halvet olup vuslatina erismektir.Gelinin cilvesini padisahta görür, baskalari da. Fakat onunla vuslat ancak <strong>az</strong>iz padisaha mahsustur. Gelin,havassa da cilve eder, avama da. Ama onunla halvete giren ancak padisahtir.Sufiler içinde hal ehli çoktur, fakat aralarinda makam sahibi nadirdir. Ömer elçiye can mevzilerini söyledi,ruh seferlerini anlatti.Zamandan disari olan, zamana sigmayan bir zamandan, <strong>az</strong>amete mensup kutsiyet makamindan. Ruhsimurgunun, bu aleme gelmeden önceki genis uçuslarindan bahsetti. Ruhun, o alemde bir uçusu ufuklariasiyordu; istiyak çekenlerin ümitlerinden de ileri gidiyordu, hirslarindan da! Ömer, o yabanci çehreli zatitam dost buldu, caninin Tanri sirlarini diledigini anladi.Seyh, kamildi, talibin de tam bir istegi vardi. Yolcu çevikti, at da kapidaydi. O mürsit, onun irsatedilmeye kabiliyeti oldugunu gördü; tertemiz tohumu temiz yere ekti.Elçi ya Emirülmü'minin! Can yücelerden yere nasil indi? Hiçbir seyle mukayyet olmayan can kusu nasilkafese girdi? diye sordu. Ömer dedi ki: Hak, ona afsunlar okudu, hikayeler söyledi.Tanri; gözü kulagi olmayan yokluklara afsun okuyunca onlar, cosmaya baslarlar; varlik alemine konarlar.Yok olanlar, onun afsunu ile varlik diyarina takla atarak ve derhal gelirler. Sonra var olana yine bir afsunokuyunca onu yokluga derhal ve iki çifte atla sürer.Gülün kulagina bir sey söyledi, güldürdü. Tasin kulagina bir sey söyledi, akik ve maden haline getirdi.Cisme bir ayet okudu, can oldu. Günese bir sey söyledi parladi. Sonra yine günesin kulagina korkunç birsey üfler yüzüne yüzlerce perde iner. O kelam sahibi Tanri, bulutun kulagina bir sey okur; gözünden miskgibi yaslar akitir. Topragin kulagina ne söyledi ki murakebeye vardi, dalgin bir halde kaldi!Tereddüt içinde kalan, hayretlere düsen kisinin kulagina da Hak, bir muamma söylemistir. Bu süretle onuiki süphe arasinda hapseder. Ey yardimi istenen Tanri! Sunu mu yapayim, bunu mu? der. Iki siktan biriniüstün tutar, üstün tuttugunu yaparsa o da yine Hak'tandir.Can aklinin tereddüt içinde bocalamasini istemezsen o pamugu can kulagina tika. Ki Tanri'nin omuammalarini anlasin, gizlice ve açikça söylenen sözleri idrak edesin. Böyle yaparsan can kulagi vahiyyeri olur. Vahiy nedir? Zahiri duygudan gizli söz.Can kulagi ile can gözü, zahiri duyguya yabancidir; o duygu, bu duygudan bambaskadir. Akil ve duygukulagi bu hususta muhlistirCebir meselesi, askimi ihtiyarsiz bir hale getirdi, sabrimi elden aldi. Asik olmayansa cebri hapsetti, onuinkar yahut takyid eyledi.Halbuki bu, Hak'la beraberlik ve birliktir, cebir degil... Bu, ayin tecellisidir bulut
- Page 1 and 2: M E S N E V I H A K K I N D AMesnev
- Page 3 and 4: Ham, piskinin halinden anlamaz, öy
- Page 5 and 6: ister bu cihetten... akibet bizim i
- Page 7 and 8: O garip kisi yoldan gelince, hekim
- Page 9 and 10: dediler); Velileri de kendileri gib
- Page 11 and 12: ama içi aksine.Padisah : Peki söy
- Page 13 and 14: ulundugundan haberi yok! Gölgeye d
- Page 15 and 16: enk var, ama baliklarin kurulukla c
- Page 17 and 18: Ey ay! Gayri bu felek, nedir ki sen
- Page 19 and 20: Ulu Tanri açikça meydan da olmadi
- Page 21 and 22: Yildizlarin ardinda yildizlar vardi
- Page 23 and 24: Ates! Sen hiç sabirli degildin. Ni
- Page 25 and 26: gelir, fakat ona erisince kaçar ve
- Page 27 and 28: Adi sani belli kisi! Kazanmayi bir
- Page 29 and 30: Eshab-i Kehf'in köpegine el verili
- Page 31 and 32: Dogan kuslarinin övüldügünü is
- Page 33 and 34: Ben ki filleri parça parça etmisi
- Page 35 and 36: yoldas! Susuz ve uçsuz bucaksiz ç
- Page 37 and 38: Tanri'nin lütfu, bu aslanla yaban
- Page 39: azrailisin! Ne olursan ol; canimiz
- Page 43 and 44: Ekmek Adem Atanin vucuduna karisti,
- Page 45 and 46: Hürmet eden hürmet görür. Seker
- Page 47 and 48: Kamil, topragi tutsa altin olur; na
- Page 49 and 50: sabah çaginda sahiplerine gelir; n
- Page 51 and 52: Kimin namazinda mihrap ve kiblesi A
- Page 53 and 54: dedi ki: Allah selamet versin git.
- Page 55 and 56: ÇENK ÇALAN IHTIYAR(Bilmem) isitti
- Page 57 and 58: u mümkündür.Fakat fazla vefakarl
- Page 59 and 60: tarafindan bir ses geldi, bu sesi r
- Page 61 and 62: Ömer, o ihtiyarin yüzüne bakip d
- Page 63 and 64: kargalari tavus haline getirir.Kisi
- Page 65 and 66: Yoksullar bizim yoksullugumuzdan ve
- Page 67 and 68: Aklin, insanlara ayak köstegi olun
- Page 69 and 70: Bu kul sana tabidir; gönlü, senin
- Page 71 and 72: Musa'dan bil.Tabiata inananlar; gö
- Page 73 and 74: yüzden saçini sakalini yolan bulu
- Page 75 and 76: sahibi, eserden kurtulur. Sevgisini
- Page 77 and 78: Çünkü onlar aci tuzlu sulari iç
- Page 79 and 80: aglayip inler bir halde kaldi. Gül
- Page 81 and 82: O köpügü saf ve makbul bil. Sevg
- Page 83 and 84: ona kul olanlar telef olup gitmisle
- Page 85 and 86: öküzü, bir dag keçisi, bir de s
- Page 87 and 88: sözde Kaf ve Nun harflerinden meyd
- Page 89 and 90: Bize yapayalniz, aziksiz, adeta siz
- Page 91 and 92:
Bu, gizli bir bagdir ama demirden b
- Page 93 and 94:
itimat, su sigirinin aslana itimadi
- Page 95 and 96:
Tanri nurlarina karsi bu kiyasçikl
- Page 97 and 98:
Padisah Sizi imtihan edecegim; baka
- Page 99 and 100:
Onlarin omuzlari omuzlarima sürün
- Page 101 and 102:
Her bey, heresir, ümit ve korkuyla
- Page 103 and 104:
En güzel olan (Güzeller güzeli )
- Page 105 and 106:
sifat yoktur, beri gel! Beri gel ki
- Page 107 and 108:
Elimiz, ayagimiza kastettikten sonr
- Page 109:
içindi, yarisi nefsim için. Tanri