12.07.2015 Views

AKP FAŞİZMİNDEN HESAP SORALIM! - Yürüyüş

AKP FAŞİZMİNDEN HESAP SORALIM! - Yürüyüş

AKP FAŞİZMİNDEN HESAP SORALIM! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSUFAŞİST <strong>AKP</strong>; OPERASYONLARLA,BASKINLARLA, TUTUKLAMALARLABİZİ BİTİREMEZSİNİZ!14 Nisan 2013 günü, yüzbinlerce kişi nehirlergibi, Bakırköy Pazar Alanı’naGrup Yorum’un 3.süyapılan Bağımsız TürkiyeKonseri’ne doğru aktı. Yedidenyetmişe yüz binlercekişi büyük bir halk korosuoluşturdular. "Tek adammışçasına"umudun türkülerinihaykırdılar. Bağımsız,demokratik, sosyalist bir ülke özlemininasla tükenmediğini dosta düşmanagösterdi büyük halk korosu. Dayanışmanın,sahiplenmenin ne demekolduğunu gösterdi halkımız. Halkınsanatçılarının yalnız olmadığını, devrimcilerinyalnız olmadığını gösterdi.Ülkemizi emperyalizme peşkeş çekenişbirlikçi <strong>AKP</strong>’ye ülkemizin sahipsizolmadığını TAM BAĞIMSIZ TÜR-KİYE diyerek gösterdiler. 550 bin yürek...Hedefimiz 500 bindi, halkımızbizi hiç yanıltmadı... Bugün 550 binyarın milyonlar olacağız dedi...üyelerini tutuklasanız da,Tüm Grup Yorum'u bitiremezsiniz,Bakırköy Meydanı'ndaki yüz binler,Amerikan beslemesi <strong>AKP</strong>'ye en güzelcevabı verdi; Grup Yorum Halktır,Halkı Bitiremezsiniz!Son bir yıldır, faşist <strong>AKP</strong> iktidarı,Grup Yorum'a yönelik özel bir saldırıiçindeydi. Gece yarıları defalarcaGrup Yorum'un çalışmalarını yürüttüğü,İdil Kültür Merkezi basıldı,kapıları kırıldı. Yetmedi duvarlar yıkıldı.Grup Yorum elemanları işkencelerlegözaltına alındı. İşkencecipolisler özel olarak, kulaklarına vurarak,parmaklarını ezerek susturmayaçalıştı onları. Kültür merkezi çalışanlarıve Yorum elemanları tutuklandı,hücrelere atıldı... Üç Yorum elemanınaev hapsi verildi. Kayıtları bitmeküzere olan albümlerine el konuldu…Konserleri yasaklandı…Afişleri engellendi…. Daha sayabileceğimizbirçok baskı ve yasakla karşıkarşıya kaldılar son bir yıl içinde.Ama Grup Yorum'u susturamadılar.Hem işkencelere devam ettiler,hem de, basın aracılığıyla, süreklibir karalama kampanyası başlattılar.<strong>AKP</strong>, özel olarak bir iş edindi, GrupYorum'u karalamak için bütün ihalemedyasını devreye soktu. Sabah gazetesi,Ülke Tv, Bugün gazetesi, SamanyoluTv… Sürekli olarak karaladı.Kontra haberler yaptı. Polisin tehditlerlekorkuttuğu, rüşvet vererek aldattığıkimi aileleri çıkarıp, çocuklarınınGrup Yorum konserine gittiktensonra "terörist" olduğunu defalarca yayınladılar.Ne olduğu belli olmayanbazı adamları çıkarıp, Grup Yorumelemanlarının "terör örgütü üyeleriolduklarını" yazdılar.19 Aralık 2000 tarihinde, hapishanelereyönelik katliam emri verenlerdenbiri olan Eski İçişleri BakanıSadettin Tantan da katıldı bu karalamakampanyasına: "Batının ajanı" vb.diyerek kafa bulandırmaya çalıştı…<strong>AKP</strong>’nin uşağı olan köşe yazarı EmreAköz, geçen yıl, bu tarihlerde,üç gün arka arkayaGrup Yorum'u hedefgösteren yazılar yazdı.Grup Yorum'a destekveren sanatçıları tehditetti…Bu yalan haberlereve yazılara onlarcasınıdaha eklemekmümkün. Bu kadar sistemlibir saldırının nedeni çok açık,<strong>AKP</strong> özel olarak Grup Yorum'u susturmakistiyor. Faşist baskılarla hertürlü muhalefeti susturan, rüşvet vererekyandaş kazanmaya çalışan <strong>AKP</strong>,halktan çaldıklarını koruma telaşıiçine düşmüş. Grup Yorum ise <strong>AKP</strong>faşizmine karşı halkın her kesimini tekyürek olarak birleştiren büyük bir güçolarak karşısında dimdik duruyor.Bu yüzden saldırıyorlar. Peki bir müzikgrubu bunu nasıl başarıyor?Bunun cevabı çok sade, Grup Yorumhalkın sanatçısıdır. Ve halkazulmedenlere karşı halkın sesi olduğuiçin halkın her kesimini birleştiriyor.Grup Yorum, halkın üzerinebombalar yağdıranlarla, sokak ortasındahalkı sırtından kurşunlayanlarlauzlaşmadığı için bunu başarıyor.Halk ve vatan sevgisiyle bunu başarıyor.Bu yüzden, her konseri, halkınkendi gücünü görmesine yol açıyor,her konseri iktidarlara karşı bir meydanokumaya dönüşüyor. Halkınumudu büyüyor, mücadele azmi artıyor."Biz sosyalizmi kurabiliriz"diyor halk.Yediden yetmişe her yaştan insanınaynı anda, aynı coşkuyla,başka bir sanat etkinliğinden bu kadarhaz aldığı görülmemiştir. Kürt,4


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013550 Bin Yürek Tek Ses Tek Nefes Haykırdık:Tam Bağımsız Türkiye!Grup Yorum’un gelenekselleşen“Bağımsız Türkiye” konserleri dahada büyüyerek devam ediyor. Tümbaskılara ve karalama çalışmalarınarağmen 550 bin kişi Grup Yorum’unşarkı ve marşları eşliğinde bağımsızTürkiye özlemini dile getiriyor veemperyalizme “Defol Amerika!” diyerekmeydan okuyor.İktidarın özellikle son dönemdedevrimcilere yönelik saldırılarını artırmasına,devrimcileri terör demagojileriylekaralamaya çalışmasınarağmen 550 bin insan 14 Nisan günüyapılan “3. Bağımsız Türkiye Konseri”nde,devrimcilerin yanında oldular.Yüz binler iktidarın saldırılarına,yalanlarına en büyük cevabı,Grup Yorum öncülüğünde oluşturduklarıdev halk korosu ile verdiler.Türkiye’nin dört bir yanındanBağımsız Türkiye şiarını haykırmakiçin gelen kitle Bakırköy Pazar Alanı’ndatoplandılar. Karadeniz’den,Kürdistan’dan, Akdeniz’den; Türk,Kürt, Laz, Çerkes... her milliyetten insankendi renklerini taşıdılarkonser alanına.Hatay’dan gelen Arapmilliyetinden Grup Yorumdinleyicileri “Bil RuhBil Dem İfdik Ya Yorum”(Ruhumuzla, KanımızlaGrup Yorum’aFeda Olalım) sloganlarıylaalana girdiler.Grup Yorum, Genco Erkal’ın,Nazım Hikmet’in “Kerem Gibi” şiiriniokumasının ardından “Feda”şarkısıyla konserine başladı. Konserbaşladığında alana giriş halen yoğunbir şekilde devam ediyordu.“Yüz binlerce yürek bağımsızlık,demokrasi, sosyalizm diye haykıracağız.Kararlılığımız, halk sevgimizsınandı. Emeğimizin onuruyla buluştuk.Bağımsız ülke düşümüzdürbizi bir araya getiren” denilen konserdeayrıca konuk sanatçılar daGrup Yorum şarkılarını seslendirdiler.Niyazi Koyuncu, Erdal Bayrakoğlu,Selçuk Balcı, Cahit Berkay,Derya Petek, Nejat Yavaşoğulları,Hakan Yeşilyurt, Marsis, YaseminGöksu, Yaşar Kurt, Abdal, Suavi veEşber Yağmurdereli Grup Yorum’adestek için konserde yer aldılar.Konserde ayrıca “Eyüp Baş EmperyalistSaldırganlığa Karşı HalklarınBirliği” sempozyumuna katılmakiçin çeşitli ülkelerden gelen konuşmacılarlabirlikte “Enternasyonal”marşı söylendi.Baştan sona coşkunun hakim olduğukonserde, devrimcilerin bütünsaldırılara rağmen çalışmalarının bitirilemeyeceğive milyonları örgütlemehedefinden saptırılamayacağıdosta, düşmana gösterildi.di 14 Nisan’da. Emperyalizme ve işbirlikçilerinekarşı direnen Suriyehalkının yanında olduğunu gösterdi.İşte yapılıyor… Grup Yorum üçyıldır, yüz binlerce kişiye ücretsizkonser veriyor. Rekor üstüne rekor kırıyor.Dünyanın en popüler müzisyenlerinigetirdiler, ama hiçbiri GrupYorum'un yarısı kadar izleyici toplayamadı.Yıl boyu bütün televizyonlarda,binlerce tabelada reklamları yapıldı…Milyonlarca dolar vererekU2 diye bir grup getirdiler. Televizyonlardaözel programlar yaptılar.Dünyanın en mühim olayıymış gibiyansıttılar. U2'ye gitmeyen hayatınınhatasını yapacak, kaçırmayın diyebas bas bağırdılar. Tayyip Erdoğan’la,Boğaz köprüsünü kapatıp boy boy fotoğraflarda çektirdiler… Yine dehezimete uğradılar.Grup Yorum konserlerini sahiplenmeninise, fiyatı yoktur, paraylaölçülemez. İşçisi, emeklisi, memuru,öğrencisi… Bütün yorgunluklarınarağmen, sabah okula, işe giderkendavetiye dağıttılar. Otobüslerde,iş yerlerinde kitleleri konsereçağırdılar. Duvarları afişlerle donattılar.Konser günü yüzlerce kişi gönüllüolarak görevli oldu, konserin güvenliğinialdı. Zorunlu olarak ödenmesigereken ses, kamera vb. masraflarıiçin, su sattılar, simit sattılar.Masrafların karşılanması için kurulanstantların önünden geçen halk "Yorum'apara vermeden gitmeyelim"diyerek kendi arasında konuşuyordu.İşte bu sahiplenme korkutuyor<strong>AKP</strong>'yi. Bütün yalanlarına, pervasızcasaldırılarına rağmen halk sahiplendi,sanatçılar sahiplendi. GrupYorum’la birlikte oluşturulan büyükhalk korosu ülkemizdeki devrimcigüçlere de umut veriyor. Her gün halkıntepesinde helikopterler dolaşsa da,binlerce özel harekat polisleri mahallelerikuşatsa da, halk Grup Yorum’u,devrimcileri sahipleniyor.Çünkü Grup Yorum yolundan sapmıyor.Mahir’den, Dayı’ya 43 yıllıkdevrimci mücadele geleneğinden sapmadığıiçin halk sahipleniyor. GrupYorum’a “terörist” diyerek karalamayaçalışmalarına rağmen, çoluk çocuk,genç yaşlı yüz binlerce kişi sahipleniyor.“Terör” yalanlarını yüzlerineçarptı yüz binler. Grup Yorumfularları, yıldızlı bereleriyle yüzbinlerceGrup Yorum dinleyicisi meydandaydı.Çocukları gerçek halk kahramanlarınıtanısın diye geldiler. Mahirleri,Dayıyı, Saboları tanısın, devrimmarşlarıyla büyüsün, zafer işaretiyapmasını öğrensin diye… Alişanlarınadıyla büyüsün, onlara layık olsundiye alanları doldurdu yüz binler.Hiçbir tecrit, sansür, “terör” demagojisibu gerçeği gizleyemez. Milyonlarınkatılacağı konserler, hayaldeğil, alanı dolduran yüz binler bunungarantisini veriyor.6


İŞBİRLİKÇİLİĞE, UZLAŞMAYA,TESLİMİYETE KARŞI YÜZ BİNLERİZ!BAĞIMSIZ TÜRKİYE İÇİNDİRENİYORUZ!u İŞTE DEVRİMCİLER!u İŞTE HALK CEPHESİ!u İŞTE GRUP YORUM!u İŞTE HALK: 550 BİN KİŞİ GRUPYORUM İLE BİRLİKTE BAĞIMSIZTÜRKİYE DEDİ!u KONTRA HABERLERİNİZ!u ÜLKENİN DÖRT BİR YANINDASÜREN “ŞAFAKOPERASYONLARI”NIZ!u GÖZALTILAR... TUTUKLAMALAR!u “KOZMİK ODA” YALANLARINIZ!u İŞKENCELER, EV HAPİSLERİ!u GRUP YORUM DİNLEYENLERİN,BİLET SATANLARINTUTUKLANMASI, HAKLARINDADAVALAR AÇILMASI...u HİÇBİR ŞEY HALKIN BİZİSAHİPLENMESİNİENGELLEYEMEDİ!u 550 BİN KİŞİLİK YORUM HALKKORUSU EMPERYALİZME VEFAŞİST <strong>AKP</strong> İKTİDARINA BİZİTÜKETEMEZSİNİZ DEDİ!u İŞBİRLİKÇİLİĞE,UZLAŞMACILIĞA, TESLİMİYETEKARŞI DİRENECEĞİZ DEDİ!14 Nisan günü Bakırköy Bağımsızlık Meydanı’natoplanan 550 bin kişi <strong>AKP</strong>’nin zulmüne karşı halkındevrimcileri sahiplenmesinin en büyük ispatıdır. BakırköyMeydanı’nı dolduran yüz binler, işbirlikçi <strong>AKP</strong> iktidarınınzulmüne karşı bağımsızlık talebiyle savaşanların sonbulmayacağının kanıtıdır.Daha fazla korkmalıdır <strong>AKP</strong> iktidarı şimdi. Kendisindenolmayan herkesi terörist ilan eden, hapishaneleridevrimcilerle, gazetecilerle, memurlarla avukatlarla, öğrencilerledolduran <strong>AKP</strong> iktidarı şimdi daha fazla korkmalıdır.Halkın her kesimine saldıran, halkın mahalleleriniişgale gider gibi talan eden, evlerini başlarına yıkan, hertürlü hak arama mücadelesini saldırılarla bastıran <strong>AKP</strong>faşizmi şimdi daha fazla korkmalıdır. Zulmünüz halkıkorkutmaya yetmiyor. Halkı teslim alamıyorsunuz. Yalanlarınızlahalkı kandıramıyorsunuz. Halk devrimcilerinyanında. “Terör” demagojileriniz işe yaramıyor.Bakın: Bakırköy Pazar Alanı artık BağımsızlıkMeydanı oldu. Halkımız, sizin “terörist” dediğiniz devrimcilerinyanında yer alıyor. Hadi 550 bin kişiyi de tutuklayın.Korkmuyorlar sizin terörünüzden. Azalmıyor, çoğalıyorlar...Yok olmuyorlar.Bu halkı işbirlikçileştiremezsiniz. 550 bin yürek TamBağımsız Türkiye diye haykırıyorlar. Emperyalizminsadık uşağı, Orta Doğu halkının katili, yalancı, iki yüzlüsahtekar Tayyip Erdoğan şimdi danışmalıdır çok sevdiğidanışmanlarına; bu yüz binler nasıl yok edilir?Bakırköy Meydanı’nda başına gelecekleri biliyordu işbirlikçiTayyip Erdoğan. Biliyordu bu halkın 43 yıllık biralternatifi daha var. Savaşan, susmayan, geri adım atmayan.Ve görüyor, ‘direnenler kazanır’ diye yola çıkanların halktarafından sahiplendiğini. Bu yüzden saldırıyor 28 yıldırUmudun türkülerini yakan Grup YORUM’a.SÖYLEYİN ŞİMDİ BU YÜZ BİNLERE NASILSALDIRACAKSINIZ?NASIL YOK EDECEKSİNİZ TAM BAĞIMSIZSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>7


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013TÜRKİYE İÇİN TOPLANANYÜZ BİNLERİ?KURŞUNLARINIZ YA-RARSIZ, TUTUKLAMALA-RINIZ BOŞUNA! İNANCI-MIZ BÜYÜYOR…TUTUKLUYOR, İŞKEN-CE EDİYOR KURUMLARIBASIYORSUNUZ. KİRLİPOSTALLARINIZLA GİRİL-MEDİK YER BIRAKMI-YORSUNUZ!YÜZ BİNLERLE YİNEKARŞINIZDAYIZ!HAVA DESTEKLİ POLİSTERÖRÜNÜZ İŞE YARA-MADI!GÖZALTILARINIZ, TU-TUKLAMALARINIZ, KOM-PLOLARINIZ, GİZLİ TA-NIKLARINIZ İŞE YARAMA-DI! YARAMIYOR!550 BİN KİŞİYLE KAR-ŞINIZDAYIZ! DURMAYINHAVA DESTEKLİ POLİS TE-RÖRÜNÜZE DEVAM EDİN!GÖZALTILARA, TUTUKLA-MALARA DEVAM EDİN!İnönü Stadyumu’nda 55 binyürek bir araya geldiğinde tesadüfdeğildi elbette. 55 bin örgütlüemeğin ürünüydü. O gün yüzbinler, milyonlar hayal değil dedik.Bakırköy’de Bağımsız Türkiyeiçin 150 bin olduk. Geçenyıl Bağımsız Türkiye uğruna şehitdüşenler için 350 bin kişiylesöyledik türkülerimizi, marşlarımızı...<strong>AKP</strong>’de boş durmadı bu arada.Grup Yorum konserine katılmayı,bilet satmayı, afiş asmayısuç saydılar. Konsere katılmayı,gözaltına alınıp tutuklanma gerekçesiyaptılar. Derneklerimiz,hukuk büroları, dergi bürolarımız,kültür merkezlerimiz basıldı. 28ilde 185 devrimci memur gözaltınaalındı. Evler, sendikalarbasıldı. Kapıları kırıldı, duvarlarıyıkıldı. Kozmik oda yalanlarıylahalkla aramıza duvarlar örülmeyeçalışıldı.Olmadı! Başaramadılar. Tükenmedihalk denen bu deryadeniz. Haykırmaya direnmeyedevam ediyoruz.Türkülerimizemperyalizmeve işbirlikçilerinekarşıdır.Emperyalizmleuzlaşmayacağız.Faşizme teslim olmayacağız.Direniyoruz.Arkamızda 43 yıllık antiemperyalist,anti-faşist mücadeletarihimiz var.550 bin kişi o tarihin karşısındaselam durdu. “Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş!”sloganlarını haykırdılar.Faşizme karşı omuz omuza devrimintürkülerini söylediler.Mahir’den Dayı’ya THKP-C’den DHKP-C’ye TürkiyeDevrim tarihinde ilkleri yaratan,faşizme boyun eğmeyen, zorkoşullarda bir an olsun geriadım atmayan, halkı yalnız bırakmayan,emperyalizmin karşısındatek başına da kalsa savaşşiarından dönmeyen cüretli birtarihti. Bu tarih kanla duvarlara,yüreklere, beyinlere nakış nakışişlenen bir tarihti. Mahirler, Dayılar,Sabolar, Sinanlar, Niyazilerdi.550 bin yürek inançları uğruna,tam bağımsız özgür birvatan uğruna, canlarını fedaeden şehitlerini andılar.<strong>AKP</strong>’nin terör demagojisiişe yaramadı. Yüz binler bizimleydi.Meşru olan biziz.GAYRIMEŞRU OLAN<strong>AKP</strong> İKTİDARIDIR! Onun içinbu faşist terörü. Onun için saldırıyorlar.Onun için yalanlarla,dolanlarla, komplolarla politikayapıyorlar. İşbirlikçiliklerini,Amerikan uşaklıklarını devrimcileresaldırarak gizlemeye çalışıyorlar.Gizleyemeyecekler... Emperyalizmleuzlaşmayan, faşizmeteslim olmayan, Tam BağımsızTürkiye için direnendevrimciler var...8550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


ÇanakkaleHatay550 bin kişilik Bağımsız Türkiye Konseri’niyurdun dört bir yanında emeğimizle örgütledik!Milyonları da Örgütleyeceğiz!Zulmün Kalelerini Yıkacağız!Grup Yorum'un Bağımsız TürkiyeKonseri'nin çalışmaları son güne kadarsürdü.İstanbulMecidiyeköy’de TAYAD'lı Aileler,13 Nisan günü 750 adet konserdavetiyesini halka ulaştırdılar.Esenyurt, Yeşilkent MahallesiSalı Pazarı’nda 550 tane konser davetiyesihalka ulaştırıldı. Doğan AraslıBulvarı’nda Depo, Tabela, Belediyeve Saadetdere Durakları’na konserpankartı asıldı.Esenyurt, Kıraç-Kuruçeşme’demeydana 10 Nisan günü pankart veafiş asıldı. Pazarda ve kapı kapı gezilerekesnaflara, derneklere de konsereçağrı yapıldı toplamda 1500 davetiyehalka ulaştırıldı.TAYAD'lı Aileler, 11 Nisan günü,Grup Yorum'un Bağımsız TürkiyeKonseri ve 4. Eyüp Baş UluslararasıEmperyalist Saldırganlığa Karşı HalklarınBirliği Sempozyumu çağrı davetiyelerini,Cevahir AVM önündeve Mecidiyeköy Metrobüs Durağı’ndadağıttı. Çalışmada 2000 konserve 500 sempozyum davetiyesi halkaulaştırıldı. Yine aynı gün TAYAD'lıAileler başka bir koldan, Şişli veOsmanbey'de konser ve sempozyumiçin 126 afiş astı.AnkaraKonsere bir hafta kala, her günöğlen saatlerinden akşama kadarYüksel Caddesi’nde konser için masaaçıldı, Grup Yorum müzikleri eşliğinde,halk konsere davet edildi. Masadakonser için bildiriler dağıtıldı.Masaya gelip konseri soran çok insanoldu. Masada ayrıca <strong>Yürüyüş</strong> veTavır dergileri de halka ulaştırıldı.İzmir10 Nisan günü, İzmir Karşıyakaçarşı girişinde masa açıldı. 400 tanedavetiye halka ulaştırıldı. 3 saat açıkkalan masada halka, konserin faşizmekarşı örgütlü mücadelede bir mevziolduğu, bu nedenle örgütlü olunursafaşist <strong>AKP</strong> iktidarının saldırılarınınpüskürtülebileceği anlatıldı.11 Nisan günü Ege Üniversitesi’ndemasa açıldı. 3 saat açık kalanmasada 250 konser davetiyesi dağıtıldı.Aynı gün Konak Kemeraltı girişindede masa açıldı. 2,5 saatte 400davetiye halka ulaştırıldı.Bursa6 Nisan günü Uludağ Üniversitesi’ninbulunduğu Görükle’de konseriçin el ilanı dağıtıldı. 4 komite çalışanı,yaklaşık bir saat boyunca Görükle’ninbirçok yerini ve kurulan pazarı gezerek,halka konseri anlattılar. Görükle’debir parkın sahne bölümündeGrup Yarın küçük bir konser verdi.Halayların çekildiği Bağımsız TürkiyeKonser için Görüklü’den araç kaldırılacağıbelirtilerek, 500 bin kişi, tekyürek haykırmaya çağırdılar.Aynı gün Ataevler Mahallesi’negeçilerek, el ilanı dağıtıldı.7 Nisan günü 7 konser komitesiçalışanı Teleferik Mahallesi’ndenbaşlayarak sırasıyla, Zümrütevler,Akçağlayan, Maltepe, Yeşilyayla,Mesken, Prof. Tezok Caddesi, OrtabağlarMahallesi boyunca binlerceel ilanı dağıttı.7 Nisan günü 6 konser komitesiçalışanı Gemlik’i bir uçtan bir ucagezerek halkı 14 Nisan’da bağımsızlıkmeydanında 500 bin yürek tek sesolmaya çağırdılar. Yüzlerce el ilanınındağıtıldığı çalışmada akşam ilçe merkezindekiAVM önündeki parkta küçükbir konser verildi.Bu sırada stant kurularak Tavırve <strong>Yürüyüş</strong> dergilerinin tanıtımı yapıldı.Amerikan tekeli Cargill’de çalışırkensendikaya üye olduğu içinişten atılan Kemal Kapar ve arkadaşları“Dilenenler Değil DirenenlerKazanacak Cargill İşçi Komitesi”pankartı açtılar. Konser öncesi GrupYarın konuşma yaparak, halkı BağımsızTürkiye Konseri’ne davet etti.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>9


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Türküler ve çekilen halaylar sonrasıkonser sona erdi.KırklareliCumhuriyet Caddesi’nde 4 günsüresince açılan stantta Grup Yorumtürküleri eşliğinde 300 davetiye dağıtıldı.Şehrin işlek yerlerindeki 60noktaya 130 tane afiş asıldı.MalatyaMalatya'da Halk Cephesi ve Dev-Genç tarafından Grup Yorum 3. BağımsızTürkiye Konseri’nin pankartlarıasıldı, el ilanları dağıtıldı, pullamalaryapıldı. 11 Nisan günü HalkCepheliler ve Dev-Genç'liler tarafındanMalatya'da Emeksiz Alt Geçidi’ne,Yeşilyurt Caddesi’ne, KemalÖzalper İlköğretim Okulu önüne veMücelli Sağlık Ocağı önüne pankartasıldı.Aynı gün Paşaköşkü Mahallesi'ndekapı kapı dolaşılarak konserinduyurusu yapıldı ve Malatya'dan kaldırılacakolan araç ile ilgili bilgi verildi.Birçok yere pullama yapıldı.Yapılan çalışmalar sonucunda 5 pankartasıldı, 800 el ilanı dağıtıldı ve150 pullama yapıldı.Malatya'da Halk Cepheliler veDev-Genç'liler 7 Nisan günü, 14 Nisan’da500.000 kişiyle gerçekleştirilecek3. Tam Bağımsız TürkiyeGrup Yorum konserinin afişleriniastı ve konsere çağrı masası açtı.7 Nisan günü Cemal Gürsel veZaviye mahalleleri ile HasanbeyCaddesi boyunca Grup Yorum önlükleriyleafiş asıldı ve halkla sohbetedilerek Malatya halkı konsere davetedildi.Aynı gün, Malatya’nın YeşilyurtCaddesi Kemal Özalper İlköğretimOkulu önünde masa açıldı. TürkülerSusmaz Halaylar Sürer / Grup Yorumyazılı önlüklerin giyildiği masadaçok sayıda konser bildirisi dağıtılırken,Malatya’dan kalkacak araçlarınkalkış saatleri ve yerlerinin de duyurusuyapıldı. Ayrıca <strong>Yürüyüş</strong> dergisininde tanıtımı ve satışı yapıldı.Yeşilyurt Caddesi’ne bir adet de pankartasıldı.10 Nisan günü merkezde veİnönü Üniversitesi alt geçidindeafişleme ve pullama yapıldı. 2saat süren afiş çalışmasında 60adet afiş asıldı, 80 pullama yapıldı.MersinDevrim şehidi Bedii Cengiz'intoprağı olan Kazanlı İlçesi’nde500 adet el ilanı dağıtıldı. 5 tanekonser afişi asıldı. Kemal Askerive Altan Berdan Kerimgiller'intoprakları olan Tarsus İlçesi’nde500 adet el ilanı dağıtıldı. 30 tanekonser afişi farklı yerlere asıldı.Mersin merkezde; Hastane Caddesi,Bit Pazarı, Taş Bina çevresi,Çiçek Pasajı ve Giyimciler Çarşısı'nda500 adet el ilanı dağıtıldı.Mersin Üniversitesi ÇiftlikköyKampüsü'nde Dev-Genç'liler 1hafta boyunca Grup Yorum masasıaçtı. Açılan masada Grup Yorumtürküleri dinletilirken, <strong>Yürüyüş</strong>dergisi de satıldı. Halayların çekildiğimasaya öğrencilerin ilgisiyoğundu. Üniversite Çarşısı vefakültelerin önüne toplam 35 taneafiş asıldı. Yenişehir Kampüsü'ndeise 3 tane afiş asıldı. Çiftlikköyve Yenişehir kampüslerinde toplam1000 adet el ilanı dağıtıldı.Hatay9 Nisan günü Armutlu, KurtuluşCaddesi ve civarı, Maksim,Harbiye yolu üzeri ve GümüşgözeKavşağı’nda afişler asıldı ve bildirilerdağıtıldı. Toplam 100 afişasıldı.Diyarbakır9 Nisan günü Koşuyolu, Ofis,Vilayet, Dağkapı semtlerinde afişlemeyapıldı. Aynı gün içerisinde120 adet afiş yapıldı, Ofis SanatSokağı girişinde masa açıldı. 3saat açık kalan masada 400 davetiyehalka ulaştırıldı. 11 Nisan’daSanat Sokağı’nda tekrar masa açılırken;350 davetiye Yorum dinleyicilerineulaştırıldı. 13 Nisangünü Diyarbakır’dan İstanbul'aGrup Yorum konseri için otobüsMalatyaMersinEdirneTaksimİzmir10550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


kaldırılacağı halka duyuruldu. MasaDiyarbakır halkı tarafından ilgiylekarşılandı.EdirneTrakya Üniversitesi AyşekadınYerleşkesi karşısında konser masasıaçıldı. Grup Yorum türkülerinin,marşlarının çaldığı masa yaklaşık 4saat açık kaldı ve 180 adet davetiyehalka dağıtıldı. Ayrıca 1 adet Tavırdergisi halka ulaştırıldı. Halk masayailgi gösterdi. Grup Yorum’u görenöğrenciler masaya gelip bilgi istediler.Birçoğu bilgisi olduğunu, zaten geleceğinisöyledi. Aynı gün Ayşekadın’dabulunan Mimar Sinan SporSalonu karşısındaki tahtalara 30 adetafişleme yapıldı.ÇanakkaleDev-Genç’liler, Çanakkale merkezinde6 Nisan günü, Bankalar Caddesi,Feshane Sokak, Aynalı Çarşı,Halk Bahçesi ve Saat Kulesi’nde 14Nisan’da yapılacak olan Grup Yorumkonserinin afişlemelerini yaptı. Çanakkale’ninbirçok yerine pullamayapıldı ve davetiyeler halka ulaştırıldı.Çanakkale Biga’da 6 Nisan günüKarabiga’da ve Biga’daki öğrenciyurtlarına, Ağaköy, Hükümet Meydanı,Çiçeklidede, Ada Mahallesi,Kapalıçarşı, AVM civarı birçok yerekonser afişleri ve pulları yapıldı.9 Nisan’da Çanakkale On SekizMart Üniversitesi Eğitim FakültesiTerzioğlu Yerleşkesi ÖSEM önünde,Biga İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi’ndedersliklerin içinde GrupYorum konser standı açıldı, davetiyeleröğrencilere ulaştırıldı ve okulunana giriş kapılarına konser afişleriyapıştırılmıştır.10 Nisan günü Çanakkale OnSekiz Mart Üniversitesi EğitimFakültesi, Terzioğlu YerleşkesiÖSEM önü, Biga İdari ve İktisadiBilimler Fakültesi kafeler önündeGrup Yorum konseri standı açıldı,standda türküler çalındı ve davetiyeleröğrencilere ulaştırıldı.Biga’da pazar yerinde halka veesnafa konser davetiyeleri dağıtıldı.9, 11 ve 12 Nisan günlerindeGrup Yorum konser stantı kurdu.Stantta toplam 200 davetiye halkaulaştırıldı. Çay bahçesinde oturanlaralkışlarıyla, türkülere eşlik ederekve halaylara katılarak Dev-Genç’lileredestek verdi. Ayrıca Kitapçılar Sokağı’naafiş asıldı.9 Nisan’da Biga İdari ve İktisadiBilimler Fakültesi’nde açılan konserstandına gelenlerden birine okuluniçinde dolaşan ahlaksız sivil polislerişbirlikçilik teklif etti. Masaya gelipgidenlerin ve orada bulunanlarınadını söylemesi karşılığında paravermeyi teklif eden polis ayrıca bursayarlama vaatlerinde bulundu.Bütün Duvarlar UmudunAdını Ezberleyecekİstanbul Esenyurt’ta Cepheliler,Umudun adını duvarlara yazdılar.Balıkyolu Caddesi ve civarlarına “DHKC”,“DHKP-C” yazılamaları yapıldı.Faşizme Karşı Demokrasi Keyfi TutuklamalaraKarşı Adalet İstiyoruzSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013İstanbulBu hafta 11.si gerçekleştirilen Adalet Nöbeti, "KomplolarıBoşa Çıkaracağız", "Keyfi Tutuklamaya Son","Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz", "Adalet İstiyoruz"sloganlarının atılmasıyla başladı. "Faşizme KarşıDemokrasi Keyfi Tutuklamalara Karşı Adalet İstiyoruz"yazılı pankartın ve dövizlerin açılmasıyla birlikte oturmaeylemine geçildi.Adalet Nöbeti’nde, Türkiye'de yaşanan adaletsizlikörneklerine değinildi ve "Neden avukatlarımız tutuklandı?"sorusunun ardından onların halkın avukatları olduğu anlatıldı."Halkın avukatları, halkın sanatçıları, devrimciler,memurlar, işçiler haksız yere, komplolarla tutuklandı.Bu adaletsizlik ne ilk ne de son. Ancak biz adalet yerinibulana kadar adalet talebimizi haykırmaya devam edeceğiz"denildi.Son olarak her hafta olduğu gibi Alman yazar BertoltBrecht'in "Halkın Ekmeğidir Adalet" isimli şiiri okunduve haftaya tekrar buluşma duyurusuyla eylem sona erdi.Adalet Nöbeti, her hafta Çarşamba günü saat 12.00-12.30 arası İstanbul Adliyesi C Kapısı önünde gerçekleştiriliyor.İzmirİzmir'de her hafta cumartesi günü yapılarak, keyfitutuklamalara karşı adalet talebinin haykırıldığı eylemleredevam edildi. 13 Nisan günü yapılan eylemde, KonakYKM önünden Kemeraltı girişine kadar yürüyüş yapıldı.<strong>Yürüyüş</strong>ün ardında yapılan açıklamada Çayan Mahallesi'ndekipolis terörü de teşhir edildi. Açıklamanın ardındanGrup Günışığı'nın türküleri eşliğinde halaylar çekildi.Eyleme 15 kişi katıldı.<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>11


RöportajUmudun Sesi Grup YorumBize UMUDU Taşıyor!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Grup Yorum Konseri’ne katılanhalkımıza duygu ve düşüncelerinisorduk.<strong>AKP</strong>'nin saldırılarına rağmen yüzbinlerin konsere katılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?***Alev Önürme-25 Yaşında Yalova:Grup Yorum’u arkadaşım sayesindetanıdım. Daha önce sadece şarkılarındanbiliyordum. Üniversiteyıllarında Grup Yorum’la tanıştım.Hemen hemen her konserine gelmeyeçalışıyorum. Bugün de konser içinYalova’dan geldim. Sadece konseregelmenin dışında da destek olmayaçalışıyorum. Çünkü zor süreçlerdengeçiyoruz. Ama karanlık ne kadaryoğun olursa aydınlık o kadar çabukgelecektir diye düşünüyoruz. Bu yüzdende Grup Yorum’un sürekli yanındaolmaya devam edeceğiz.Yapılan son baskınlar da GrupYorum’dan korktuklarını gösteriyor.Ki bu baskınlar da Grup Yorum’unciddi bir güç olduğunu gösteriyor.Baskılar her zaman olmaya devamedecek, ama Grup Yorumlar da herzaman olmaya devam edecektir. GrupYorum’u sindiremeyecekler, insanlarısindiremeyecekler, biz burada devamedeceğiz. Bugün de olacağız, yarında olacağız ve her zaman olmayadevam edeceğiz.Ayhan İpek- BilgisayarTeknisyeni, 50 Yaşında:Bu konser için Almanya’dan geldim.Avrupa’daki konserlerini detakip ediyorum, ama burada da izlemekiçin Almanya’dan geliş günümükonsere uydurdum.Bir müzik grubunun bu kadar kitleyibir araya toplayabilmesini dünyadailk olarak düşünüyorum. VeAvrupa’da da izlenen bir grup. Avrupa’dada konserlerine katılıyoruz.Bedri Tatar-Öğrenci, 21Yaşında:İzmir’den 3 otobüsarkadaşlarımızla berabergeldik. Benim için böylebir şey bir ilk oldu vetabi çok güzel de oldu.Bundan sonrakilere zatenaynı şekilde gelmeyide düşünüyorum aynıdüşünceyi, atmosferi yaşamakistiyorum.Bu sürece rağmen bu kadar insanınburaya toplanması bizi bitiremeyeceklerininkanıtıdır. Eee buradahedef bir mesaj vermekti veburadan da bu mesajı Yorum çokgüzel verdi tabi ki... Okulumuzubırakıp geldik ama hiç zor olmadı.Sağ olsun bu işle ilgilenen komitelerher şeyi düşünmüşler. Konserin buşekilde en güzel şekilde davam etmesiniGrup Yorum’un da diğer üyeleriyleberaber bu kitleyle olmasınıisterim. Umarım onlar da bir dahakineburada olurlar.Çağlar Yücel- İşletmeMezunu, 29 Yaşında:İstanbul’daki konserlerin bir ikitanesi hariç hepsine gittim.Saldırılar yıllarca yaşadığımız birşey, yıllardır önümüze koyuyorlar.Bir iki adım daha ileriye gittiğimizdeher zaman önümüze engel olmakiçin her şeyi yapıyorlar. Bugün nekadar gerilerde olursak olalım yinede insanlar bir şeyleri görüyor veanlıyorlar.Can Babacanoğlu -18 Yaşında, Öğrenci:Grup Yorum konserlerine 3 yıldırgeliyorum. Ben güzel geçtiğini düşünüyorum.Halkımız açısından çoğuişçi ve emekçiler. Yılda bir defa daolsa kendimizi bulabileceğimiz biryer. Baskınların bizleri yıldıramayacağınıaksine bizim dayanışmamızıartıracağını düşünüyorum.Dilan Bayulgen-22 Yaşında, Öğrenci(İstanbul Üniversitesi):İlk defa konsere geliyorum. Geçenyıl sınavlardan dolayı gelememiştim.Bu sefer sınavları ekip geldim. Şuançok mutluyuz. Bir daha ki konserlerinegeleceğim.Grup Yorum’u hiçbir zaman yıldıramayacaklar.Bizler gelmeye devamedeceğiz.Doğan Can Karkın -11 yaşında:Grup Yorum’u seviyorum. Çokgüzel. En çok Cemo türküsünü seviyorum.İlk konserim, evde dinliyorumEvin Çoban - Öğrenci:Bundan önceki konserlerine degeldim üçüncü bu zaten ve ömrümyettiğince de gelmeyi düşünüyorumGrup Yorum’un her zaman yanındaolacağız. Yanındayız.Gizem Gülermi -23 Yaşında, Bir SağlıkKurumunda Halkla İlişkilerBölümünde Çalışıyor:Daha önceki senelerde de konserekatıldım. Bostancı Gösteri Merke-12550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Röportajzi’nde yapılan ve İnönü’de yapılan25 Yıl Konseri’ne de geldim.Halk her şeyi görüyor. Bize inananinsanlar var ve bunlar hergün dahada çoğalıyor. Bugün belki sizler debunu görmüşsünüzdür. Herkes çocuklarınıda yanına alıp geliyor Halkher şeyin farkında ve boyun eğmiyorHüseyin Yıldız: 50 Yaşında,Taksici:1985 yılında kuruldu benim de1986 yılında kızım doğdu. Yaklaşıkiki yaşındayken Grup Yorum konserinegötürdüm. Oradan beri devamlıtakip etmeye çalışırım. Bende DevrimciSol Davası’nda hapishanedeyattım. Özel bir ilgim var. Yüz binleringelmesi insanların buna güvenmesinden,benimsemesinden. Çünküuydurma müzik yapmıyorlar. Arabeskyapmıyorlar. Sonuçta halkın taleplerinidile getiriyorlar. İnsanlar bunuseviyorlar. Yani kendinden hissediyorlar,benim gibi, ben de kendimdenhissediyorum. Elli yaşıma rağmengeliyorum. Böyle gençleri görüncede çok seviniyorum, moralim düzeldi.Hüseyin Uludağ - BağcılarYenimahalle Serbest MeslekBoyacı:Grup Yorum halkımızın sesidir.Kulağıdır, beynidir, düşüncesidir.Halkımızın yüreğidir. Kimse GrupYorum’u susturamaz. Ne emperyalizm,ne faşizm, ne kapitalizm. Nebaskılar, ne zulümler bu halkın sesiniasla kesemezler, asla susturamazlar.Halkla birleşmiş halkın içindeki çocuklardır.Halk üretimidir bu. Neemperyalizmin üretimidir bu ne defaşizmin üretimidir. Halkla bütünleşenbir gruptur Yorum. Grup Yorum’uasla kimse susturamaz.Devrimcileri kimse susturamaz!Bir tanemiz bin tanemizdir! Sesimizgür geliyor. Hiç kimse devrimcilerisusturamaz. Emperyalizm var oldukçadevrimciler var olacaktır.Demokratik alanlara saldırmalarınınnedeni de hazmedemiyorlar.Aydınlatmasınlar, insanlar örgütlenmesinler,yani baskı altında zulümaltında olsunlar... Faşizm bunu dayatmayaçalışıyor. Bu ülkede örgütlenmeliyiz.Korkular baskılar zulümolabilir ama biz korkarsak susarsakdaha üstümüze gelirlerKardelen Üzümdağ - EyüpYeşilpınar:Şarkılarını beğeniyorum benceçok iyi yapıyorlar. Halkı temsil ediyorlarherkes kişisel olarak kendinisavunamıyor bir grup geldiğindedaha iyi oluyor. Temsil ediyor.Bu kadar baskılara rağmen yüzbinlerin gelmesi insanların ne kadarbilinçli olduğunu bir şeylerin farkındaolduğunu gösteriyorLeyla Özyurt - 36 Yaşında,Muhasebeci:Hep takip ettiğim için süreklikonserlerini takip ediyorum haberlerinitakip ediyorum destekliyorum.Her zaman da yanındayızİnönü Stadyumu’ndaki konseregelmiştim. Çağlayan’da oturma eyleminegelmiştim. Yani çalıştığımiçin elimden geldiği kadar bulunmayaçalışıyorum.Nacihan Sarıgöz -52 Yaşında, Ev Hanımı:İstanbul’dan katılıyorum. 82 yaşındaannemle birlikte 3 senedirgeliyoruz. Bence güzel bir ses getiriyoruz.Ezilen halk olarak, emekçilerolarak devrimciler sosyalistlerolarak böyle bir günde olsa birleşmemizçok güzel. Ne kadar güzelen az 450-500 bin kişi vardır. Bu yılkatılım daha çok, daha da çok olmasılazım. Biz bu kadar değiliz.Ömer Çekel - YalovaÖğrenci:Güzel bir etkinlik, katılmak istedim.Bu sene bir ilk umarım devamıolacak. Öncelikle hem haberdar olmadım,hem de uzaktım. Ücretsizyapılıyor olması katılımı artırıyorama ücretli olsa da ilginin aynıolacağını düşünüyorum. Önemliolan içeriği Bu katılım, herkes tarafındandesteklendiğini gösteriyor.Boş olmadığını düşünüyorum bu organizasyonundevamının olmasınıistiyorum.Özgür Bayındır - Eskişehir:Konser için Eskişehir’den geldim.Konsere ilk defa geliyorum,bundan sonra da devamını getireceğim.Bağımsızlığımızı devamlı destekliyorum.Ben Kürt kökenliyim,ülkemizdeki her ırk her milliyetisavunurum. Faşizme karşı savaşırımda. Grup Yorum bizim umudumuzdur.İstedikleri kadar tutsak yapsınlar.Bu ülkede 70-80 milyon insanvar, kaçını tutukluyabileceklerdir ki.Elbet bu bir yerde bitecek.Yaşar Uygur - 32 YaşındaMali Müşavir - Bursa:Bu konsere gelme amacımız özellikleçok fazla baskın oldu, baskınlarakarşı yılmadık, yıkılmadık demekiçin geldik.Özellikle, 55 bin kişilik İnönükonseri çok güzeldi. Buradakiler deiyiydi. Biraz sesten sorun oluyoryine de iyi burası. Özellikle kalabalıkkitle bakımından baya iyi. SadeceGrup Yorum değil tüm toplumunmuhalif kesimlerine saldırıyor <strong>AKP</strong>iktidarı. Kendine muhalif gördüğüherkese bir sindirme operasyonu yapıyor.Zafer Turan- Bursa:34 yaşındayım, Bursa’dan katılıyorum.İletişim sektöründe çalışıyorum.Daha öncede katıldım bizleri çokmutlu ediyor. Grup Yorum’u ve HalkCephesi’ni çok seviyoruz. Zaten 1Mayıs’ta da Halk Cephesi kortejindeyürüyoruz. Hep birlikte aynı türkülerisöylemek, aynı halayda birlikte olmakçok güzel.Bu kadar katılım bir tepkidir.Baskı oldukça kitleler daha da artar.İnsanlar baskıdan sıkıldılar, biz varızdiyorlar. Grup Yorum konserlerindebiz varız demenin en güzel yeri. Oyüzden her sene daha çok geleceklerinidüşünüyorum.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>13


Emperyalizme Karşı Gücümüz EnternasyonalistBirliğimizdir! Halkların Birliğini Yükseltelim,Emperyalizme Karşı Direnişi Örgütleyelim!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Her yıl dünyadan ve Türkiye’denemperyalizme karşı mücadele edendevrimcilerin, bu mücadelelerini dahada büyütmek ve ortaklaştırmak içinyaptıkları “Eyüp Baş EmperyalistSaldırganlığa Karşı Halkların BirliğiSempozyumu”nun dördüncüsü 16Nisan günü İstanbul’da başladı. Almanya,Hindistan, Bangladeş, İrlanda,Suriye, Lübnan, Yunanistan ve Bulgaristan...gibi dünyanın dört bir yanındangelen anti-emperyalist örgütlerintemsilcilerinin katıldığı sempozyumunilk günü Çayan MahallesiHüseyin Aksoy Parkı’nda yapıldı.Sempozyumda ilk olarak HalkCephesi’nin açıklaması okundu. Açıklamayıokuyan Selma Altın, “Dünyahalklarının baş ve ortak düşmanı emperyalistlerhalkların emeğini, kültürünü,yer altı yer üstü zenginliklerinisömürmek ve daha fazla kar elde etmekiçin NATO’su BM’si IMF’siylebir bütün olarak saldırıyor” dedi.Altın Suriye’de yaşanacak emperyalistbir saldırının Suriye ile sınırlı kalmayacağını,peşinden direnen bütündünya halkları ile devrimcilerin geleceğinibelirtti.Dünyadaki EkonomikKrizin SorumlusuEmperyalizmdirSempozyumun ilk oturumundakapitalizmin ülkeler üzerindeki ekonomikbaskısı ve baskı araçları tartışıldı.İlk olarak söz alan Bulgaristankatılımcısı Dr. Naydanof MinchoBulgaristan’ın anti-faşist mücadelesinde20.000 insanın katledildiğini,eskiden iki büyük güç olduğunu, ancakgünümüzde tek gücün Amerikaolduğunu belirtti. Mincho, “Irak savaşıpetrol için yapıldı, kimyasalsilah uydurmadır” dedi ve Amerika’nınkültürel açıdan da halklarısömürdüğünü, bugün Bulgaristan’dakendi tarihlerinin yanlış anlatıldığınıvurguladı.İrlanda’dan gelen CumhuriyetçiSinn Fein temsilcisi Diarmuid Mac-Dubhlais, İngiltere’nin hem İrlanda’yıhem de dünyayı yönettiğine, bunuçok uluslu şirketler aracılığıyla yaptığınaişaret etti. G8 zirvesinin halkıdaha da çok yoksullaştıracağını belirtenMacDublais “Savaşalım Kazanalım!”diyerek konuşmasını sonlandırdı.Irak Komünist Partisi’nden gelenAli Sultani ise emperyalistlerin kurduklarıekonomik birliklerle halklarasaldırdığını belirtti. Emperyalizminkrizinin sürekli olduğunu söyleyenSultani, “Bizim ideolojimiz halklarınçıkarlarına hizmet etmelidir” diyerek,sadece emperyalizmin politikalarınaengel olmayacaklarını, bunun yanındakendi politikalarını hayata geçireceklerinivurguladı.Berlin Anti-Faşist Sol’dan gelenkatılımcılar Almanya’daki ırkçılığınMüslüman korkusu ve düşmanlığıüzerine şekillendiğini ve kemer sıkmapolitikalarının dahi ırkçı gündemlerinöne çıkarılmasıyla tartışılmadığınısöyledi. Afganistan işgalinin Müslümankarşıtı propaganda ile korkuyaratılarak “barış için” söylemleriylemeşrulaştırıldığına işaret ettiler.İlk oturumun son konuşmacısıİtalyan Antagonis Hareketi’nden LucaManunza da gerçek anlamda faşizminve kapitalizmin sosyal politikalarlauygulandığına ve emperyalistlerinekonomik ve askeri birliklerle saldırdığınadikkat çekti.Gasp Edilen Haklarımız veBunlar İçin MücadeleYöntemleriİlk gün yapılan ikinci ve son oturumundakatılımcılar emperyalizmingasp ettiği hakları kendi somut tecrübelerindenhareketle anlattı. ÇağdaşHukukçular Derneği’nden TarkanÖzdemir’in yönetiminde yapılan oturumdailk olarak Lübnan Kiam RehabilitasyonMerkezi’nden gelen MohammedSafa konuştu. Safa konuşmasınaBağımsız Türkiye konserinde14550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


ir deniz olduğunu ve orada EyüpBaş’ı gördüğünü söyleyerek başladı.Bütün emperyalist saldırılarınbedelini işçilerin ve yoksullarınödediğini, bütün bunların işbirlikçilertarafından yapıldığını belirtenSafa, “Bugünkü saldırılar emperyalizminkrizde olduğunun göstergesidir.Lübnan’da üretim durdu,barlar, fuhuş otelleri çoğalıyor”dedi. İnsan hakları adıyla yapılansivil toplumcu hareketlerin emperyalizmehizmet ettiğini vurgulayanSafa, “Emperyalizm bugünkügücünü bizim örgütsüzlüğümüzdenalıyor” dedi.Ardından söz alan Türkan Albayrak,Devrimci İşçi Hareketi(DİH) öncülüğünde verilen Darkmen,Roseteks, Akçay ve CanselMalatyalı direnişlerini ve kazanılanzaferleri anlattı. Son süreçte yaşananbaskınlara da değinen Albayrak,işçileri sahiplendikleri içinavukatların tutuklandığını söyleyereksözlerini sonlandırdı.Bulgaristan İşçi Köylü PartisiBaşkanı Todor Jekov ise Bulgaristan’dakisosyalist sistemi anlattı.Planlı ekonominin önemine dikkatçekti. Jekov, Bulgaristan’ın içindebulunduğu durumu “Bulgaristanbir çöküş içerisinde. İnsan hayatıbeş para etmez oldu, gençler meydanlardakendini yakmaya başladı.Son iki ay içerisinde 160 intiharolayı var. Bunları öldüren anarşistkapitalizmdir” sözleriyle anlattı.Almanya’dan katılan YunasŞisa ise Almanya’nın emperyalistgeçmişini anlattı. Şisa, “Merkel,demokrasi perdesi ile Hitlerin başaramadığınıuyguluyor. Almanya’nındayattığı kemer sıkma politikalarıtüm Avrupa’da yeni krizlerdoğuruyor. Almanya emperyalizmisilahla bombayla değil,kemer sıkmalarla uyguluyor” dedi.İkinci oturumda son olarak,ÇHD temsilcisi Tarkan Özdemirkonuştu. Özdemir, <strong>AKP</strong>’nin Türkiye’dekideprem gerçeğini istismarederek, bakanlığın yıkımakarar verme hakkı tanıyan bir kanunçıkardığını ve “risk alanı”kavramını kullanarak İstanbul’ungecekondu mahallelerinde yıkımyapacağını vurguladı. Özdemir, yerinsağlam olduğuna dair Japonbilim adamlarının rapor hazırladığıKüçükarmutlu için bakanlığın riskbölgesi olduğu gerekçesi ile yıkımkararı çıkartmasını tam da ÇHDavukatlarının tutuklandığı günedenk getirdiğine dikkat çekti.Yapılan iki oturumun ardından,sempozyumun ilk günü Antep yöresihalk oyunları gösterisinin ardındanhep birlikte çekilen halaylarlason buldu.2.GünEmperyalist Saldırganlığa KarşıHalkların Birliği Sempozyumu ikincigünü “Emperyalizme Karşı GençlikMücadelesi ve Örgütlenmesi”başlıklı oturumla başladı.Bangladeş, Almanya, Bulgaristan’dangençlik temsilcilerinin katıldığıoturumda, Gençlik Federasyonuadına da Cengiz Karaca Dev-Genç’in tarihini anlatan bir konuşmayaptı.Cengiz Karaca, ülkemizde ilkolarak üniversite gençliğinin örgütlendiğinive diğer alanları etkilediğiniifade etti. Karaca Dev-Genç’in örgütlenmesini ve antiemperyalisteylemliliklerini, Komer’inarabasının yakılmasını, 6.Filo ile gelen ABD askerlerinindenize dökülmesini, Efrail Elrom’uncezalandırılmasını anlattı.Devamında emperyalist saldırganlığakarşı solun kafa karışıklığı dönemindedevrimcilerin aldığı nettavrı anlattı.Akademik ve demokratik mücadeleverdikleri için sürekli soruşturmave okuldan atılma saldırılarıylakarşı karşıya kaldıklarınıbelirten Karaca, bu sempozyumunçalışmasını yaptığı için bile Dev-Genç’lilerin okuldan atılabileceklerinisöyledi.Karaca konuşmasının sonundadiğer ülkelerde gençlik çalışmasıyapan devrimcilerle ortak yazkampları yapma ve ortak eylemgünleri belirleme önerisini sundu.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>15


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Bulgaristan’dan gelen Dimitr Panayalovsosyalizmin çöküşüyle beraberyaşanan özelleştirmeleri ve bununüniversitelere yansımasını anlattı.Sosyalizmin revizyona uğratılmasınınardından özel okulların açıldığını veharç alındığını söyledi.Üniversitelerdeki özelleştirmeylebirlikte okullarda kapanmaya başladığınıve özellikle kırsal kesimlerdeçocukların okullara ulaşamadıklarınısöyleyen Panayalov, okullarda performanssistemi olduğunu ve rekabetinde arttığını belirtti.Kendi örgütlülüklerini kurmayaçalıştıklarını söyleyen Panayalov,üniversitelerde revizyonist-sosyalistanlayıştan kaynaklı sol fikirlerin zayıfolduğunu ve alternatifler geliştirmeyeçalıştıklarını belirtti.Bangladeş’ten katılan FeyzullahHakim ise Bangladeş’in özgürleşmesindenve gençliğin savaş suçlularınınyargılanması için kurduğuŞebap hareketinden bahsetti.Almanya’dan gelen Berlin Anti-Faşist Hareket temsilcileri ise kendiülkelerinde gençleri politikleştirmeçalışmalarını anlattılar.Emperyalist Saldırganlıkve Anti-EmperyalistMücadeleSempozyumun İkinci oturumuolan “Emperyalist Saldırganlık veAnti Emperyalist Mücadele” başlığıaltında yapılan oturumda, Bangladeş’tenFaizul Hakim, Nepal’denPhanindra Raj Pant, FilipinlerdenDan Borjal, Bulgaristan’dan Alla Gigova,Senegal’den Diouf Gnokhobaye,Suriye’den Salem Mustafa konuşmayaptılar.Oturumun sunumunu yapan BarışÖnal ilk olarak sözü Senegal’dengelen Diouf Gnokhobaye’ye verdi.Bir avuç emperyalistin dünya halklarınısömürdüğünü söyleyen Gnokhobaye,emperyalistler nasıl birleşiyorsa,dünya halklarının da aynı şekildebirleşmesi gerektiğini vurguladı.Bangladeş’ten gelen Faizul Hekimise ABD’nin ülkelerinde üs kurmayaçalıştığını söyledi ve Pakistan’danayrılma süreçlerini anlattı. Emperyalizminyine de Bangledeş’e girdiğinisöyleyen Hekim devrimcileriezmek için ülkelerinde bir ordununeğitildiğini belirtti.Nepal’den Asya Halkları DayanışmaÖrgütü ve Kore’nin BirleşmesiniDestekleme Örgütü TemsilcisiPhanindra Raj Pant kendi örgütlerinianlattı. Filistin’i tanıdıklarını ve Suriye’yidesteklediklerini ifade etti.19 Aralık’ın bir kara gün ilanedilmesini öneren Pant, hapishanelerdedevrimcilerin emperyalistlerve kuklaları tarafından katledildiğinisöyledi. Pant, bunun Halk Cephesiile uluslararası dayanışma açısındaönemli olacağını belirtti.Mücadelede kadınların önemli olduğunuifade eden Pant, “Nepal’deerkekler egemendir. Türkiye’de HalkCephesi’ne bakınca, haklı davalarıiçin kadınların hayatlarını ortayakoyduklarını görüyorum. Bu saygıduyulası bir durum” dedi. Pant yanındagetirdiği hediyeleri delegelereve Halk Cepheli kadınlara verdi.Selma Altın “Hediyeleri Sabolar,Gülsümanlar, Şenay analar adına kabulettiklerini” söyledi.Filipinler’den gelen Dan Borjalartık orta sınıfların bile direnmeyebaşladığını belirtti. Borjal emperyalistlerekarşı mücadelenin onlara beklemediklerimaddi kayıplar yaşattığınıifade etti.Bulgaristan İşçi Partisi/ Komünistleradına konuşan Alla Gigova,“Emperyalizm döneminden aydınlarınrolü” konusunda konuşma yaptı. Emperyalizminuyuşturucu, TV vs aracılığıile gençleri yozlaştırdığını söyleyenGigova, kendi halkına yardımetmek isteyen aydınların Marks veLenin’i okuması gerektiğini söyledi.Son olarak Suriye’den Av. SalemMustafa konuşma yaptı. Tayyip Erdoğan’ıve Türkiye hükümetini tarihinaffetmeyeceğini söyleyen Mustafa,saldırıların alt yapısının Türkiye’dehazırlandığını söyledi. Devamındaise Halep’te fabrikalarda makinelerinçalınarak Türkiye’de yok pahasınasatıldığını ifade etti.Mustafa sözlerini, “Biz diyoruzki Suriye’de direniş düşerse bütünhalkların direnişi düşer. Suriye halkıdirenecek ve kazanacak!” diyerekbitirdi.Oturum soru ve cevaplarla sonaerdi.İkinci oturumun ardından Suriye’dengelen Maior Morig, Pervinİbrahim ve Suheir Sormany ülkelerineyönelik emperyalist saldırıları vebunlarda Türkiye’nin rolünü anlattılar.İlk olarak konuşan Maior Morig<strong>AKP</strong> ile ilgili “Bugün bizi katledenbir hükümetle karşı karşıyayız” ifadelerinikullandı. Emperyalistlerinyağmalanan kaynakları kendi çıkarlarıiçin kullandığını söyleyen Morig,halklar arasında ise hiçbir sorununolmadığını söyledi.Pervin İbrahim ise egemenlerindezenformasyonlarından kaynaklı insanlarınkendileriyle ilgili fazla bilgiliolmadıklarını söyledi. Emperyalizminsaldırılarının Türkiye üzerinden geldiğinibelirten İbrahim, “Emperyalizmingizli örtüsü Türkiye. Ülkenizdengelen silahlı araçlar bizimçocuklarımızı öldürüyor” dedi.Pervin İbrahim kendilerinin Esadyanlısı olmadıklarını belirterek, “Bizimyönetimimiz de çok demokratikdemiyoruz. Daha demokratik olmasıiçin çabalarımız var. Ama bizim sosyalizmdenöğrendiğimiz şey; herhalk kendi kaderini tayin etme hakkınasahiptir. Hiçbir dış müdahaleyeizin vermeyeceğiz” dedi.Suheir Sormany ise şu an Türkiye’dekikamplarda 13-14 yaşlarındakikızların satıldığını söyledi. Türkiye’dengeçen işbirlikçilerin Suriye’dekadınlara tecavüz ettiğini söyleyenSormany, çadır kentlerde de tecavüzlerinolduğunu, 1 saatlik “nikahlarla”fuhşun meşrulaştırıldığını söyledi.Son olarak yeniden söz alan Morig,“Biz de açıkçası Esad’ı desteklemiyoruz.Ama saldırının Esad’ıngitmesiyle ilgili olmadığının bilin-16550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


cindeyiz” dedi.Bu ara oturumun ardındanüçüncü oturuma geçildi.Üçüncü oturumun yöneticiliğiniyapan Ahmet Kulaksız; “Bizleremperyalizmin dilini kullanmamayıöneriyoruz” diyerek, milyonlarcainsanı katleden ABD’nin kimseyidiktatör ilan edemeyeceğini ifadeetti.Filistin’den gelen Hasan Barbutiİsrail’in topraklarına geldiğindenberi 200 yerleşim yeri yaptığınıve hala da yapmaya devam ettiğinisöyledi.Filistinli mültecilerin kamplarınınbu yerleşim yerlerinin onmetre uzağında olmasına rağmeniçme suyu bulamadığını söyleyenBarbuti, İsrail’in sularının yüzde80’ini kontrolü altında tuttuğunuifade etti.Barbuti’nin ardında yine Filistin’dengelen ve FHKC adına konuşanSelahaddin Hıvvari söz aldı.Ortak düşmanımızın emperyalizmolduğunu dile getiren Hıvvaribu sebeple mücadelemizin de aynıolduğunu söyledi. Emperyalistlerinbile kendi direnişlerine hayranlıklabaktığını belirten Hıvvari, “Zulmekarşı gözyaşı dökmüyoruz. Direniyoruz,direneceğiz!” dedi.Irak Komünist Partisi temsilcisiİbrahim Al-Ajeely emperyalizminOrta Doğu üzerinde saldırılarınıSovyetler Birliği’nin dağılmasıylaberaber başladığını söyledi. Kendilerininönce barışçıl mücadeleyitemel aldıklarını söyleyen Al-Ajeely,“Ama anladık ki silahlı mücadelevermeden halklara bağımsızlıkgelmeyecek” dedi.Son olarak Behiç Aşçı konuştu.Aşçı emperyalistlerin söylediklerinintersini yapmayı kural haline getirdikleriniifade etti. Bunun sebebininise emperyalistlerin halkların yararınahiçbir şey yapamayacak olmasıolarak gösterdi.Saldırıların sonucunda ABD’ningücünün değil, direnen Suriye halkınınörgütlülüğünün belirleyeceğinisöyleyen Aşçı, “Suriye halkının sadecekendisi için değil, İran, KuzeyKore, Küba... işgal tehlikesindekibütün ülkeler için direndiklerini”belirtti.Daha önce Irak konusunda ülkemizsolunun kafa karışıklığı yaşayarak“Ne Sam Ne Saddam”sloganıyla Irak’taki katliamlarasessiz kaldığını söyleyen Aşçı,şimdi de aynı kafa karışıklığınınyaşandığını, sadece emperyalizmekarşı direndiği için Esad’a koşulsuzdestek verdiklerini vurguladı.Emperyalizminİdeolojik Saldırılarıİkinci günün dördüncü ve sonoturumunda emperyalizmin ideolojiksaldırıları konusu konuşuldu.İlk olarak konuşan Av. EvrimDeniz Karatana kendilerinin deiktidarın, yalan ve demagojilerlekaralanma çalışmalarına maruzkaldıklarını belirtti.Venezuela’dan katılan GustavoConde, emperyalizm tarafından“Devrim” kelimesinin altının boşaltılmayaçalışıldığını, Ukrayna’da“Turuncu Devrim” dediklerini,şimdi de Suriye’deki paralı askerlerinkatliamlarını devrim diye nitelediklerinivurguladı.Son olarak konuşma yapan İbrahimAl-Ajeely de emperyalizminyeni yeni ideolojiler ürettiğini söyledi.Kendisinin Irak yönetimi tarafındanaranan biriyken, emperyalistlerinsaldırısı karşısında Saddam’ınyanındayım dediğini ifadeeden Al-Ajeely, “Halka zarar verecekeylemleri varsa Esad’ın karşısındayım.Ancak emperyalizmekarşı direniyorsa Esad’ın yanındayım”dedi.Oturumun ardından devrimcitutsak avukatlardan Şükriye Erden’intelefon görüşmesi sırasındasempozyuma yönelik mesajı dinletildi.Ardından Halk Cephesi’ni tanıtanbir sinevizyon gösterimi yapıldıve ikinci gün sona erdi.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>17


30 Mart-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnıyor Umudumuzun KuruluşunuKutluyoruz! Şehitlerimizin Feda RuhuylaUmudu Büyütüyoruz!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013İstanbul13 Nisan günü KüçükarmutluCemevi’nde bir arayagelen Halk Cepheliler, 30 Mart-17 Nisan devrim şehitleri içinanma düzenleyip, yemek verdiler.Anmada, “KahramanlarÖlmez Halk Yenilmez” yazanve tüm devrim şehitlerimizinresimlerinin olduğu pankartlarasılarak “Halkız Haklıyız Kazanacağız”,“Kahramanlar Ölmez HalkYenilmez” sloganları atıldı.Ardından TAYAD’lı Aileler adınasözü alan Mehmet Güvel “Acılarımızıpaylaşarak azaltıyor, mutluluğumuzupaylaşarak çoğaltıyoruz. Tüm devrimşehitlerimizle gurur duyuyor, onlarınçizdiği yolda ilerlemeye and içiyoruz”dedi. 200 kişinin katıldığı anmadaşehitler için okunan şiir ve “BizeÖlüm Yok” marşının hep bir ağızdansöylenmesinin ardından hep birliktehazırlanan yemeklere geçildi. Şehitleriçin verilen yemekten sonra anmasona erdi.Halk Cepheliler, 10 Nisan günü30 Mart-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnma ve Umudun Kuruluşunu Kutlamagünleri çerçevesinde İkitelliAtatürk Mahallesi 5. Sokağı boydanboya kızıl bayraklarla süslediler. Cephelilerayrıca “30 Mart-17 Nisan ŞehitlerimiziAnıyor Umudu Büyütüyoruz”pankartı astılar.AnkaraTAYAD'lı Aileler, 9 Nisan günüKarşıyaka ve Cebeci Mezarlığı’ndakişehit mezarlarını ziyaret ettiler.Ziyaret sırasında Karşıyaka Mezarlığı’nda,İsmet Kavaklıoğlu’nunmezarı başında, tüm devrim şehitleriiçin saygı duruşu yapıldı. Mezar ziyaretleri,şehitleri tanımış olanlarınanlatımlarıyla sürdü.Karşıyaka Mezarlığı’nın ardındanCebeci Mezarlığı’na gelen TAYAD’lıAileler, Gökçe Şahin’in mezarı başındaDev-Genç marşını hep birliktesöylediler. Mezar ziyaretlerinin ardındanAnkara Haklar Derneği’negiden TAYAD’lı Ailelerin burada şehitlerimizanısına yemek vermesi vetürkü ve marşların söylenmesi ileprogram sona erdi.9-10 Nisan günlerinde, Ankara'daTAYAD'lı Aileler şehit vetutsak ailelerini ziyaret ettiler. İbrahimÇuhadar'ın, Sibel Yalçın'ınaileleri ziyaret edilerek sohbetleredildi. Tutsak Hasan Karapınar veUmut Şener'in de aileleri ziyaretedildi.Hatay4 Nisan’da Hataylı devrim şehitlerininmezarları ziyaret edilerek,anma düzenlendi. 7 Nisan tarihindeise Yazgülü Güder Öztürk’ün mezarıbaşında anma yapıldı. Anmaya şehitve tutsak aileleri de katıldı. Mezarıbaşında Yazgülü’nün kısaca özgeçmişianlatıldı. “Yazgülü Güder ÖztürkÖlümsüzdür”, “Devrim ŞehitleriÖlümsüzdür”, “Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez” sloganları atıldı.Ardından Hatay Özgürlükler Derneği’negeçilerek, 30 Mart-17 Nisanile ilgili bir sinevizyon izlendi. Umudunkuruluşunun yıldönümü dolayısıylapasta kesildi ve kutlama yapıldı.Dersim6 Nisan günü Yenimahalle ve Alibabamahallelerinde Cepheliler yazılamayaptı. “Kızıldere Son Değil18550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Savaş Sürüyor”, “30 Mart – 17 NisanŞehitlerimizi Anıyor, Parti-CepheyiSelamlıyoruz, Umudu Büyütüyoruz,DHKC”, “DHKP-C” yazılamalarıyapıldı.Kırklareli7 Nisan günü, Dev-Genç'in önderkadrolarından ve Babaeski DemokratikKültür Derneği'nin kurucularındanKemal Karaca mezarı başındaanıldı. “Kemal Karaca Ölümsüzdür”,“Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”, “YaşasınDev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler”, sloganları atıldı.BursaHalk Cepheliler, 7 Nisan günüdevrim şehitlerini selamlayıp Umudunkuruluşunu kutladı. Anma ve kutlamasaygı duruşu ile başladı. Ardındanaçıklama ve şiirler okundu. Hazırlananslayt izlendikten sonra birliktetürküler ve marşlar söylendi. Dahasonra Umudun kuruluşunun 19. yılıdolayısıyla hazırlanan pasta kesildi.<strong>AKP</strong>, ÇOCUK TECAVÜZLERİNİN,CİNSEL İSTİSMARIN BAŞ SORUMLUSUDURGeçen hafta Kocaeli'nin Gölcükİlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındakiÖ.Y.'nin 29 kişi tarafındantecavüze uğraması haberlerini okuduk,izledik medyadan. Hiç de yabancısıolmadığımız bir haber. Bizimülkemizde Ö.Y.’lerin, N.Ç.’ler gibi13 yaşındaki küçük çocuklarımızsistemin tecavüzüne uğruyor. Vegöstermelik bir iki sapığın tutuklanmasıyladevlet kendini aklamayaçalışıyor.Küçük kız, arkadaşlarıyla konuşurkenağzından kaçırıyor bu gerçeği.Kim bilir ortaya çıkmasa daha nekadar devam edecekti bu işkence.Ya da Ö.Y. gibi niceleri daha bunungibi ne acılara katlanmak zorundakalıyor şu anda bile. Aile ve SosyalPolitikalar Bakanı, hemen olaya "elatmış" ve Twitter hesabından açıklamayapmış: "Bugün basında dayer alan Gölcük'teki kız çocuğununbaşından geçen olaylarla ilgili Bakanlıkolarak müdahillik talebindebulunduk. Hukuk MüşavirliğimizinBakanlık görev alanımızdaki pekçok konuda müdahil olmasıyla mağdurunhakkını koruyor, kararlığımızıgösteriyoruz. Diğer çalışmalarımızınyanı sıra, görev alanımızdaki davalardaHukuk Müşavirliğimiz mağdurlardanyana davalara müdahiloluyor. Örneğin ABD'li Sarai Sierrave İstanbul Samatya'daki cinayeterde de Bakanlığımız şu anda müdahil.Mağdurlar veya ailelerine destekveriyor" diyor. Şefkatli devlet işte...Davaya müdahil olacakmış. HukukMüşavirliği devreye girince , Oküçük kızın geleceğini geri verebileceğinimi zannediyor Bakan. Mağdurunhakkını koruyorlarmış... Kararlılıklarınıgösteriyorlarmış.<strong>AKP</strong> uyuşturucu, fuhuş, yolsuzlukve her türlü pisliğin üretim merkezidir.Fuhuş bizzat devletin en tepesindeyapılmaktadır. Devletin kendisifuhuş devleti olmuştur. "Cumhurbaşkanlığı’ndanBaşbakanlık’a, DışişleriBakanlığından, MİT’e, EmniyetGenel Müdürlüğü’ne, Diyanet İşleri'nefuhuşun içindedir. Geçtiğimizhaftalarda basında yer almıştı. Bizde yazdık. Devletin tüm kurumlarınafuhuştan 'ZÜHREVİ HASTALIK'uyarısı yapılmıştı.Fuhuş devletin en üst kurumlarındayapılıyorken 13 yaşındaki birkıza 29 kişinin tecavüzü kimseyişaşırtmamalıdır. Bu devlet tecavüzcüleriaklayan bir "adalete" sahiptir.Tecavüzcüler korunur... Fakat ahlaksızlığa,uyuşturucuya, fuhuşa karşısavaşan devrimciler tutuklanır. İşteahlaksız devlet, kendi ahlakını böylekorur.Ahlaksız devlet kendi yozlaşmışlığını,çürümüşlüğünü, kendi rakamlarıylaortaya koyuyor. "Fuhuş davaları8 yılda yüzde 220 oranındaarttı." Bunu Adalet bakanı itiraf ediyor.Cinsel saldırı ve çocuk istismarı8 yılda yüzde 125 arttı.Rakamlar ortada, bu düzenin yarattığısapıklık ortada. Bu adaletyeni N.Ç ler, yeni Ö.Y’ler ortayaçıkartacaktır. Onların hakkını savunamaz.Ancak onlar gibi çocuklarınsayılarını artırır. Tüm pislikleri devrimtemizler. <strong>AKP</strong>'nin ortalığa saçtığıpislikleri de devrimciler temizleyecek.O zaman Ö.Y.’ler için gerçekadalet sağlanmış olacak.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>19


Bir Uşaktan İtiraf: “1 Satıp3 Alıyoruz, ABD İle İlişkimizPlatonik Aşk Gibi”Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013u <strong>AKP</strong>'liler itiraf ediyor,Amerika’ya aşıklar!u Konuşmayınca sesiniözlüyorlar!u Kızdırınca “deliğesüpürülmekten”korkuyorlar!u “Aramızda karşılıksızbir aşk var” diyorlar. Yenisömürgecilik ilişkilerindekarşılıklı aşk mümkünmü?Ekonomi Bakanı Çağlayan Houston’daTeksas Türk Amerikan TicaretOdası ( TTACC), Houston TicaretOdası (GHP) ve Ekonomi Bakanlığı’nınortaklaşa düzenlediği,Türk Amerikan İş Formu’ na katıldı.Efendileriyle yaptıkları toplantıdaince sitemlerini de dile getirmişBakan Çağlayan: “İlişkimiz karşılıksızaşka benziyor. Aramızda biraşk var, bir sempati var. Ama buplatonik aşk gibi. Amerika’ yageçen yıl 5.6 milyar dolarlıkihracat yapabildik. İthalatımızise 14.1 milyar dolar oldu.Bir satıyor, 3 alıyoruz. Böyleticaret olmaz. Bunu mutlaksuretle dengeli bir yapıyakavuşturmalıyız.” (Akşamgazetesi 4 Nisan 2013)İşte Yeni sömürgebir ülkenin bakanının ağzındandökülen itiraflardır bunlar. Siz sömürgecilerinizinverdiğinden fazlasınıalamazsınız. Bunu bilmiyor musunuz?Biliyorlar elbette. Fakat ağlıyorlar,sızlıyorlar işte böyle. Zafer Çağlayanda, onun başbakanı da çok iyi bilirki bir emperyalist ülke ve onun yenisömürge ülkesi eşit olamaz. Bununimkanı yoktur. Çünkü emperyalistülke, yani Amerika Türkiye’nin yeraltı,yerüstü tüm kaynaklarını, insangücünü sömürür. Yani güçlü olanodur. Tıpkı köle sahipleriyle kölelerineşit olamadığı gibi, tıpkı feodal beylerleköylülerin eşit olamadığı gibi,emperyalizm çağında da köle veefendisi eşit olamaz. Ne kadariyi hizmet edersee t s i n …Belkiefendisindenalacağı pay bir miktar artar,belki bir miktar daha töleranstanınır ama, eşitlik asla mümkün olmaz.Bu yüzden Zafer Çağlayan’ınyakınması tamamen bir takiyyedir,sahtekarlıktır. <strong>AKP</strong> Türkiye halklarınıkandırmaya çalışıyor bu ve bunungibi “eşit-kardeş ülke” yalanlarıyla.Bunlar sadece televizyon şovlarıdır.Emperyalizm yeni-sömürgeciliğikeşfettiği ve uygulamaya başladığı1940’lardan beri kendi uşakları içindede bir yarış başlatmış oldu. Kim efen-ERDOĞAN KAFA TUTUYOR, OĞLU İSRAİL’LETİCARETİ AKSATMIYORBaşbakan Erdoğan İsrail’e efelenip duruyordu. Erdoğan’ınDavos’taki “One minute” çıkışının ardından“İsrail’e kafa tutma”, “hesap sorma” oyunuyla halklaraldatılmaya çalışıldı. O dönem çok yazıldı çizildi; biryanda İsrail’e karşı çıkılıyor görünürken, diğer yandaİsrail ile askeri, ekonomik tüm ilişkilerin, artaraksürdürdü.Erdoğan, Davos’taki efelenmesinin ve Mavi Marmarabaskınının ardından, “Ticari ilişkilerimizi, askeri ilişkilerimizive askeri savunma sanayine yönelik çalışmalarımızıaskıya alıyoruz” diye açıklama yapmıştı. Buiki yüzlü açıklamasının ardından İsrail’le yürütülenhiçbir ilişkiye ara verilmemiş, aksine ilişkiler artaraksürmüştü. Erdoğan’ın sözlerinin ve efelenmelerininikiyüzlüce olduğunu, İsrail’le ilişkilerini aksatmadansürdürdüğünü anlatmıştık defalarca.2 Nisan tarihli Sözcü gazetesinin manşetten verdiğihaberde Başbakanın armatörlük yapan oğlunun, İsrailleticari ilişkilerini aksatmadan sürdürdüğü ifade ediliyor.Burak Erdoğan’ın Safran 1 adlı ticaret gemisinin, enson 12 Ocak günü İsrail’in en büyük limanı Ashdod’dademir attığı görülüyor haberde.Başbakanın bizzat kendi oğlunun İsrail’le ticaretiaksatmadan yürütüyor olması, bu ikiyüzlülüğün vardığıson nokta olsa gerek.20550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


disine daha fazla hizmet ederse, okendi ülkesinin kendi zenginliklerindendaha fazla pay alacaktır artık. Ve işbirlikçihükümetler efendilerine adeta“aşık” oldular. Bu aşkla yaptılar, yapıyorlarhizmetlerini. Tayyip Erdoğanbaşta olmak üzere, tüm <strong>AKP</strong>’liler deAmerika’ya olan aşkların tıpkı BakanZafer Çağlayan gibi her fırsatta dilegetiriyorlar. Bu ülkenin başbakanıAmerikan başkanının “sesini özlüyor”uzun süre konuşamayınca… Babasınınınöğütlerini bile bu kadar dinlememiştirTayyip Erdoğan. Eee, ortadabir iktidar sorunu var ne de olsa. İktidarıngizli formülünü Amerika vermiştir<strong>AKP</strong>’ye ve onu elinde tutma formülüde yine Amerika’dadır. Yoksa Amerikamaazallah “deliğe süpürebilir” <strong>AKP</strong>’yi!İşte korku budur.Efendi-Uşak Bir Olmaz...<strong>AKP</strong> Amerika’ nınVerdiği Kadarını AlmakZorundadır“Amerikan emperyalizmi, II. yenidenpaylaşım savaşından en azyıpranmış ve en çok karlar sağlamışemperyalist ülke olarak çıktı. Geçmişdönemlerle kıyaslanmayacak seviyedeyaptığı sermaye ihraç ve transferleriile öteki emperyalist-kapitalist ülkeekonomilerini hegemonyası altınaaldı. Halk savaşlarına ve de sosyalistbloka karşı, emperyalist blokun jandarmalığınıüstlendi. Dünya kapitalistblokunun, bu dönemde, Amerikanİmparatorluğuna dönüştüğünü söylemekherhalde yanlış olmayacaktır."( Mahir Çayan-Emperyalizmin III.Bunalım Dönemi)Mahir Çayan’ın ortaya koyduğugerçek şudur ki: Amerika artık birimparatorluktur… Tekeller imparatorluğu…Basit bir yeni-sömürge ülkeninişbirlikçi burjuvazisi ile kocabir imparatorluğun tekelleri eşit ticaretyapamaz, aynı karı elde edemez.Diyor ki Zafer Çağlayan: “Türkiye1 7 yıldır Gümrük Birliği’ne üye olmasınarağmen AB’nin ABD ile sürdürdüğüserbest ticaret anlaşmasıgörüşmelerinde bir kenara itildi…Avrupa Birliği iki yüzlü bir yapıyasahiptir. Hani siz serbest ekonomidenyanaydınız…” Bu sözlerin neresindentutsak elimizde kalır. AB ikiyüzlüymüş!Riyakarlığın bu kadarını ancak<strong>AKP</strong>’liler yapabilir zaten. Etekleriniöptükleri AB’ nin ikiyüzlülüğünükeşfetmiş <strong>AKP</strong>’liler. Almazlarsa almasınlarefelenmelerine karşı halayalvarıyorlar fakat çocuk gibi de“küs tüm” numaraları yapıyorlar.Kimse bu yalanlara inanmaz ZaferÇağlayan…Serbest ekonomi diyor ZaferÇağlayan. Serbest rekabet sürecibiteli asırlar oldu. Kapitalizm artıkemperyalizm aşamasını yaşıyor. Yanitekelci aşamasını… Yani en azgınve en son aşamasını. Emperyalistlerleuşakları arasında “ serbest” rekabetolabilir mi? Kesinlikle olamaz. Tümdünya bir avuç büyük tekel tarafındanbölüşülmüş ve onların elinde oyuncakhaline gelmiştir. Kocaman devletHalk Cepheliler 30 Mart- 17 NisanŞehitlerini Andı!18 Nisan günü İzmir Halk Cepheliler bağımsızlık, demokrasive sosyalizm mücadelesinde şehit düşenleri andı ve umudun kuruluşunuselamladı. Şehitlerin fotoğraflarıyla panonun hazırlanmasınınardından anma devrim şehitleri için saygı duruşuyla başladı.Saygı duruşunun ardından hazırlanan açıklamada “Oportünistve reformistler bayraklarından orak çekici çıkarırken, bizMahirlerden Alişanlara 43 yıllık tarihimizde umudu büyütmeye vedevrim iddiamızı sürdürmeye devam ediyoruz. Şehitlerimiz bizebu yolda ışık olup, yol gösteriyor” denildi. Kahraman Altun ileÜmit İlter’den şiirler okundu. Grup Günışığı’yla beraber şarkılarve marşlar söylendi. 9 kişinin katıldığı anma sohbetlerle sonlandırıldı.ekonomilerini geçen bu ekonomiler,devletlere krediler verir, borçlar verirtüm dünyada yapacakları ticarete istediğikotayı koyar. Türkiye’de bukonuda tüm yeni-sömürge ülkelergibi bu zincire tabi olmak zorundadır.Ne serbest ticaret anlaşmaları ne deyapılan başka anlaşmalar emperyalizminhüküm sürdüğü bir dünyada“serbest” rekabete izin vermez. Buyüzden Bakan Çağlayan yalan söylüyor.Sonuç olarak:-Emperyalist bir ülkeyle onun sömürgesibir ülke ekonomi dahil hiçbirplatformda eşit olamaz.- Emperyalizmin hüküm sürdüğüdünyada “ serbest “ rekabet olmaz…Her şeyi tekeller belirler. <strong>AKP</strong> gibiuşaklara da yalvarmak kalır.-<strong>AKP</strong>’ nin Amerika aşkı platoniktir.Platonik olarak sürmek zorundadır.- Bugün baş düşmanlarımız Amerikanemperyalizmi ve onun işbirlikçisi<strong>AKP</strong> iktidarıdır. <strong>AKP</strong> iktidarı ülkemizinzenginliklerini, halkımızın geleceğiniemperyalist ve işbirlikçi tekellerepeşkeş çekmektedir. Tüm güçlerinibu sömürünün devamı için harcıyorlar.Devrimcileri ve halkı susturmakiçin harcıyorlar. Bize düşengörevse, bize dayatılan sömürüyekarşı bağımsızlık bayrağını yükseltmek,emperyalizmi ve onun yerliuşaklarını yurdumuzdan atarak kurtulmaktır.Bunun tek yolu ise antiemperyalist,anti-oligarşik devrimdir.Şehitler Gazi’deSelamlandı17 Nisan günü saat 21.00’da Cephelilertarafından Gazi Mahallesi’nde bomba süsüverilmiş pankart asıldı. “30 Mart - 17 NisanŞehitlerini Anıyor Parti Cephe’yiSelamlıyoruz” yazan pankart, Şair AbayKonanbay Lisesi duvarına asılırken halkaajitasyonlar çekildi ve iradi olarak eylembitirildi.Saat 23.00’da polislerin pankartı görmesiüzerine geniş güvenlikli önlem alınarak,emniyet şeridi çekilerek bomba imhauzmanları geldi.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>21


Yalancı Tayyip, Demagog TayyipSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013“Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütünhayvanlar avlanıldığında, bütün sularkirlendiğinde, hava solunamaz halegeldiğinde işte o zaman paranın yenilebilirbir şey olmadığını anlayacaksınız” Bu sözler bir çevreciye yada, bir anti-kapitaliste ait zannedilmesin.Bu sözleri sarf eden TayyipErdoğan’dır. Erdoğan’ın bu sarf ettiğicümleler Kızılderililere ait olup, topraklarınıişgale gelen Tayyip Erdoğangibi kan emicilere karşı söylenmiştir.Ki ne riyakar Tayyip Erdoğan bucümleleri Kızılderilileri anmak içinsöylemiştir. Ne de sevdiğinden doğa’yı.İşbirlikçi Erdoğan kar hırsını gizleyebilmekiçin halkların gözünde çapulculuğunugizlemek için yine esipgürlüyor birden çevreci kesiliyor. Sıksık unutuyor geçmişini. Daha doğrusulaf kalabalığına getirip çarpıtıyor geçmişiniunutturuyor icraatlarını.30 Mart 2013 Yerel YönetimlerSempozyumu’nda konuşması şöyleErdoğan’ın: “Yüksek bina inşa etmeyekarşıyım. 3-5 lira kazanacağız diyedere yataklarıyla oynamayalım. Şimdiçocuklar çocukluğunu yaşayabiliyormu? Yaşayamıyor. Beton zeminlerüzerinde çocuklara hayat inşa ediyoruz.Halbuki onlara toprak zeminhazırlamamız lazım. Topraktan geldik,toprağa gideceğiz. O yüzden çokönemli. Çok yüksek binalar inşa etmeyimaharet sayıyorlar. ’’Peki kim yaptı bu binaları, şimdiikiyüzlü Erdoğan kimi eleştiriyor?Yine sorunun nedenlerini anlatmadankoyuyor halkın önüne ve yine saldırıyorkendi hırsızlığını saklamak için,“94 yılından beri İstanbul’u biz yönetiyoruz,gerek belediye başkanlığıgerekse de başbakanlık dönemi tam19 yıldır biz yönetiyoruz, bu nedenleİstanbul’u beton yığınına döndürenbiziz” diyemiyor. Neden acaba? Ormanlarıkatleden sizin işbirlikçi iktidarınızdeğil mi? Yapılacak 3. ve 4.boğaz köprüleri ile katledilecek ormanlar.2b Yasası ile ormanlık arazilerinkonuta açılması, ormanlarınyağmalanması hepsi <strong>AKP</strong> döneminizdeyapılmadı mı? Öyle ikiyüzlüöyle sahtekardırlar ki sanki ülkeyiyöneten, halkı kandırarak sömürenkendi iktidarları değilmiş gibi saldırıyorlardört bir yana. Kendi üzerlerindenher şeyi atıp “en iyisini bizyaptık hatamız yok” diyorlar.Aç gözlülükleri ve kar hırsları, okadar fazladır ki yükünü her koşuldadoldurmasını bilirler. İsrail’le “oneminute” şovlarıyla insanları kandırırken,3-5 lira fazla kazanmak adınaülkeyi peşkeş çekerler emperyalizme.İşçiler iş, memurlar atama beklerkenonlar oğullarına milyarlarca liralık“gemicik” alırlar.Tayyip Erdoğan kendisini uyanıkbaşkalarını saf zannetmesin. O yalanlarladeğiştireceğini zannediyorsa gerçeğiyanılıyor. Gerçekten halkını, doğayıseven, halk sevgisi için, ektiği,biçtiği toprak için savaşan onurlu devrimcilervar oldukça vereceksin hesabınıyaptıklarının. Biz var oldukçasize rahat uyku yok. Haklı olan biziz.Bu haklılıkla sizden hesap soracakolanlar da bizleriz. İşte bu meşruluğumuzlakazanacak olan biziz. Soygun,yalan, talan düzeninizi bozacağız.Biz Halkız, Haklıyız, Kazanacağız!Demagojilerinörttüğü soygungerçeği:‘94 yılında BelediyeBaşkanlığı’na başlarken 5bin liralık servet, 18 yılda730 kat arttı.Başbakanlık verilerine göre;3 milyon 390 bin 384 TL,25 bin Avro, 199 bin 867Dolar, banka hesapları,500 bin TL alacaklar ve 10bin TL’lik arsası varmışErdoğan’ın.Ancak burada Wikileaksbelgelerinde yer alan İsviçrebankalarındaki 800 milyondolar yok... Taşımazlarının,çocuklarına aldığı 1 milyondolarlık villanın, oğlunaaldığı 2,5 milyon dolarlıkgemiciğin, ABD’deki küçükoğluna aldığı 260 bindolarlık ev de yok.Halkın Avukatları Faşizmin Baskılarına Karşı Direnecek!Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi,24 Nisan tarihinde TMMOB Mimarlar Odası'nın konferanssalonunda 12. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek.ÇHD tarafından yapılan duyuruda, "Genel BaşkanımızAv. Selçuk Kozağaçlı, Şube Başkanımız Av. TaylanTanay ve Şube Sekreterimiz Av. Güçlü Sevimli’nin dearalarında bulunduğu 9 üye ve meslektaşımızın tutuklubulunduğu bir süreçte, olağan genel kurula gidiyoruz.40 yıllık onurlu tarihimizde olduğu gibi bugün debaskılardan yılmadık, yılmayacağız. ÇHD olarak, siyasiiktidarın beklentilerini boşa çıkaracak ve bu süreçten,üyelerimizin de desteği ile daha da güçlenerek çıkacağız"denildi.22550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


GÜNÜMÜZÜ AYDINLATANGRUP YORUM CHP İŞGALİSanatçı Baskıya Direnen, ÜrettiğiniSavunandırTarih 4 Ağustos 1995 günü, GrupYorum Taksim’de bulunan CHP İl binasınıişgal etti. İşgalin sebebi Yorumcular’ıno dönem çalışmalarını yürüttükleriOrtaköy Kültür Merkezi’nin(OKM) mühürlenmiş olmasıydı.Daha önce onlarca kez basılanonlarca kez mühürlenen kültür merkezi“Amacına uygun faaliyet göstermemek,devletin bölünmezliğini hedefalmak…” gibi gerekçelerle bir kezdaha mühürlenmişti. İktidarın amacıdevrimci sanatı susturmak, halkın aydınlarınıkorkutmak, yıldırmak ve bunutüm halk kitlelerine yaymaktı. 12 Eylülkaranlığından sıyrılıp gelen, türküleriyleşarkılarıyla tarih yazan, müzikleriyleumut olan Grup Yorum bu saldırılaracevabı da anında verecekti. Çünkükendi deyimleriyle Ortaköy KültürMerkezi onlar için “Bir okul, bir öğretmen,bir çocuktu.” Paylaşmayı,bireyi yok edip yerine “biz”i koymayı,halkın değerlerini sahiplenmeyi oradaöğrenmişlerdi. Bu anlamıyla orası birokuldu.Bu nedenle “Tarihe mühür vurulurmu?” diyerek seslerini yükselttiYorumcular. Hemen kolları sıvayıpsaldırıyı protesto etmek için çalışmalarabaşladılar. Açıklamalar, afişler, imzakampanyaları, bakanlıkla görüşmeler...gibi birçok demokratik hak olarak tanımlananyöntemlere baş vurdular.Bununla yetinmek, sonuç alamayıncaolayı akışına bırakmak, sorunları çözmeyisonraki bir zamana bırakmakGrup Yorum’un seçtiği yol olmadı.Aydın sanatçı olaylara, saldırılaraanında cevap veren, söz söyleyen, kitlelerinönünü açan olmak zorundaydı.Ve öyle de oldu. Yorumcular bütünstatüleri parçalayarak CHP İl binasınıişgal ettiler. Ve il binasından aşağıüzerinde “OKM Kapatılamaz, GrupYorum” imzalı kocaman bir pankartastılar. İşgal gün boyu sürdü. Türkiye’nindört bir yanından, hatta yurtdışındandestek telefonları geldi Yorum’a.Yorumcular işgal boyunca “GrupYorum Susturulamaz, "OKM Kapatılamaz","Türküler SusmazHalaylar Sürer” sloganları atıyorbir taraftan da balkondan ellerindebağlama, gitar, türküler, marşlarsöylüyorlardı. Eylem amacına ulaşmış,kamuoyunda gündem yaratılabilmişti.Ancak iş bununla bitmiyordu.Bunun bir bedeli de vardı.CHP Genel Merkezi’nden aranmışYorum üyelerine gözaltına alınmayacaklarınısöylemişlerdi. Oysa sorungözaltına alınıp alınmamakdeğil, talepleri duyurmaktı. Kaldıki eylem bitirildiğinde Yorum üyelerigözaltına alınacaktı. AncakGrup Yorum gözaltından da zaferleçıkmıştı. Türküler, halkın türküleri,değerleri kazanmıştı.CHP işgali, haberlerde “konsergibi işgal” şeklinde geçerken, küçükburjuva aydın ve sanatçılar da “Sanatçıişgal yapar mı?” tartışmalarınıbaşlattılar. Onlara göre sanatçı sanatyapmalıydı. Grup Yorum ise bu sözlere“Sanat bu, yaşam etkinliğidir, camfanus içinde üretilemez.” diyerekcevap verdi. Ve kurulduğu andan bugünlere kadar yaşamın içerisinde oldu.Hayatın kalbinden çıktı besteleri; mitinglerde,cenazelerde, üniversitelerdekısacası halkın olduğu her yerde bulunupüretimin hazzını yaşadı GrupYorum.Grup Yorum’un tarihi devrimcisanatın tarihiydi. Hiçbir zaman düzeninsusturma, korkutma saldırılarına karşısusmadı, bunun yanında aydın sanatçılığınmisyonu gereği gerçekleri savunmaktanhiçbir zaman geri durmadı.Meşru olan her yol, mücadelenin aracıydıonlar için. Çünkü sadece yasalolanla kendisini sınırlamak iktidarınsanatını yapmak demekti, yasalar halkiçin değil egemenler için yapılıyordubunun bilincindeydiler. Bu nedenleişçilerin, köylülerin, öğrencilerin kısacasıhak arama eylemlerinde onlarlaomuz omuzaydılar.Devrimcilerin cenazelerini omuzlayandılar.1 Mayıs alanını, Taksim’ikazanmak için sokak sokak çatışanlarınarasında onlar da vardı. Katliamlarakarşı türküleriyle, marşlarıyla meydanokudular. “Varsa cesaretiniz gelin” dediler.Halk kahramanlarının destanlarınıyazdılar. Grup Yorum için bunlarınhepsi meşruydu. Ve şimdi Grup Yorum,tarihinden aldığı güçle yüz binlerleBağımsız Türkiye konseri yapıyor.Amerika’ya ülkemizden defol diyor.Bağımsız bir ülke istiyoruz, kendi ellerimizlekuracağız diyor.CHP işgali bu tarihin bir parçasıydı.Grup Yorum yasallık sınırını aşmışmeşru hakkını kullanıyordu. Bunaakıl erdiremeyen burjuva televizyonve gazeteleri işgal anında yaptıkları,röportajlarda Yorum üyelerine “Silahınızvar mı?” diye soruyorlardı. Onlaragöre yapsa yapsa böyle bir işgalsilahlı güçler yapardı. Oysa Grup Yorumüyelerinin ellerlinde bağlama vegitar bir de aşağı sallandırdıkları pankartlarıvardı. Yorumcuların silahlarıbağlama ve gitarlarıydı. CHP işgalindede bu silahı kullanmış, aydın ve sanatçılarınfaşizmin saldırılarına karşınasıl cevap verebileceğinin örneğinisunmuşlardı. Bu örnek sade, yalınancak güçlüydü. Ve bu gücüyle tarihinsayfalarında yerini aldı. Bu güç günümüzeışık tutuyor, tarihimizden öğrenmeyedevam ediyoruz.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>23


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Ders: Neden Feda? - 2Merhaba Devrimci Okul okurları,geçen hafta başladığımız “NedenFeda?” başlıklı konumuzun ikinci bölümünekaldığımız yerden devam ediyoruz.– 3- Feda, DüşmanınBeyninde Patlayan BirSilahtır!Fedayı asıl tartıştıran da işte bu sonhalidir. Düzen güçlerinin “intiharbombacıları” ya da “canlı bomba”diye tanımladıkları feda savaşçılarınınvarlığıdır tartışılan.Fedayı anlamaya bu isimlendirmelerdenbaşlamak gerekir. “Canlıbomba” tanımlaması eylemlerinamacını ve politik özünü yok sayarakyapılmaktadır. Gerçeğin görülmesiniistemeyen egemenler “heryerde patlayabilecek insan” gibi terördemagojilerine de zemin sunan buisimlendirmeyi kullanırlar. Halktakorku, panik uyandırma, devrimcilerinde tecrit edilmesine yönelik bir adlandırmadır.İntihar bombacıları ise ABD’nin1983 Ekim günü hazırladığı bir raporunadında “intihar terör” olarak kullanılmıştırilk defa. “İntihar” olgusufeda eylemleriyle taban tabana zıt birolgudur. Çünkü intihar, bir sorun karşısındaçözüm bulamayan kişinin çaresizlikiçine girdiği, artık yaşamak içinhiçbir amacının kalmadığı anda ortayaçıkan durumun yarattığı bir eylemdir.Feda savaşçıları ise çaresiz değiller,tam tersine bir çare, bir dermanolarak fedayı yaratmışlardır. İşgale,zulme, aşağılanmaya karşı halkların,özellikle 2000’li yıllardan sonrakiçaresidir feda. Bu nedenle adlandırmabaşlı başına fedaya nasıl bakıldığınında yansımasıdır.Vatan için, onuru, namusu için ölmeyigöze almanın, yoldaşları için, halkınözgürlüğüiçin ölmenin nedemek olduğunuanlayabilecekakla sahipdeğil burjuvazi.Onun tarihselkodları içindebu yok. “Sömürgeci” sıfatı buna engel.Anlayamadığı bir silahı yok etmek içinde uydurma senaryolar, kurgular yaratıyor,psikolojik sorunları olan, sevgidenmahrum kalmış, beyni yıkanmış,ölümcül hastalıkları olan insanlar diyereksaldırıyorlar.Feda, halkların sınıf mücadeleleritarihinde konumlanışlarının düşmanlarınakarşı aldıkları politiktavrın, düşman bilincinin gerekleriniyerine getirmesinin en görkemlihalidir.Feda, DüşmanınBeynindePatlayan BirSilahtır!Halkların isyan bilinci adım adımgelişmiştir. Egemenlere karşı önce kinve nefret biriktirenlerin ilk tepkileri egemenlerinisteklerini yerine getirmektir.Bunun karşısında kendilerinin ölümübeklediklerini bildikleri halde, inandıklarıuğruna ölmeyi göze almışlardır.Tek tanrıya inananların putlar içinkurban kesip adaklar adamayı reddetmeleri,işkenceli ölümleri göze almalarıdemektir. Örneğin,Afrika’daki siyahlarınAmerika’ya köle olarak götürmekiçin başlatılan saldırıya Afrikayerlilerinin verdikleri cevap da bununörneğidir: Zorla, zincirlerle gemilerebindirilen siyahların köle olmamakiçin gemilerden denize atlayıp, boğulanakadar suyun altında kalıyorlardı.Özgürlükleri için ölmeyi göze alıyorama köle sahiplerinin isteklerini yerinegetirmiyorlardı.Bunun ardından halklar egemenlerinvar oldukları sürece baskının, sömürününsüreceğini anlayarak, onlarakarşı savaşmışlardır. Onları yok etmekiçin bu savaşı vermişler ve silahlanmışlardır.Kendi olanak ve imkanları ölçüsündesilahlar yaratmışlardır. Ve bugün“İnancın kılıca dönüşmüş hali”olarak da bilinen fedayı kuşanarakdüşmana karış savaşta yeni ve yenilmezolan bir silahı yaratmışlardır. Düşmanıyok etmenin bir aracı olmakla birliktepolitik mesajların gücü “belirleyici”hale getirmiştir. Neden sadece silahlımücadele değil de feda dediğimizianlamak için, tarih içinde hiçbir silahıninsanların can sıkıntısından ortaya çıkmadığınıhatırlamak gerekir. Tüm silahlarıortaya çıkaran nesnel bir zeminvardır, bu ihtiyacın ürünü olarak silahlarüretilir. Emperyalistler de halklar da savaşiçinde karşılaştıkları engellere çözümbulup düşmanlarını yok edecek silahlarıüretirler. Fedanın bir silah aracıhaline gelmiş olması da bu ihtiyacınürünüdür. Che’nin dediği gibi: “Devrimcimücadelenin yöntemleri, biçimlerikişilerin iradesi tarafından değil,bütün ilişkiler içinde somut, nesnelve öznel koşullar ve gerici egemensınıfların direnci tarafından belirlenmiştir.”Saldırı altında olan halkların direnmeve başkaldırma hakları bugün fedaylakorunuyor. Filistin’de, Irak’ta,Türkiye’de, işgalin, sömürünün, işkenceninolduğu her yerde en küçük birmuhalifliğin suç sayıldığı, terör sayıldığıbir dünyadayız. ABD’nin terör raporlarındaörgütlerin, devletlerin teröristolmalarının delilleri “anti-Amerikancı,anti-NATO’cu olmak, F Tiplerinikapatmak istemek, M-L olmak” sayılıyor.Parasız eğitim isteyen, barınmahakkını isteyen, patriotlara karşı çıkanherkes cezalandırılıyor, ya katlediliyorya tutuklanıyor, işkencelerden geçiriliyor.Böyle bir dünyada silahlı mücadeleyisürdürme koşulları onun fedayasomutlanan biçimini ruhunu kabuletmekten geçiyor. Bir tercih değildir bu,savaş gerçekliğinin dayattığı bir zorunluluktur.Filistin’de El Aksa Tugayları’ndayer alan bir feda savaşçısının sözleri oldukçaaçık: “Şunu biliyorum ki, tekbaşına bir tankı durduramam, beni saniyeleriçinde yere serer, o halde24550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


kendimi bir silah olarak kullanmakzorundayım. Onlarbunu terörizm olarak adlandırıyor.Bence bu kendini savunmahakkıdır... Kimse özgürlüğünüzüsize hediye etmez,özgürlük için bazı fedakarlıklaryapmanız gerekir.”(24 Mart - 2002 , The SundayTimes -Hala Jaber - Gazze,A.S.Tekelioğlu)Feda eylemlerinin silah olarakkullanılması ‘80’lerde başlamıştır.İlk eylem İsrail’inLübnan’ı işgaliyle 15 yaşındaki AbuKasim tarafından İsrail askerlerinin barındığıkarargâhlardan birine 11 Kasım1982’de yapılmıştır. Hemen ardındanarka arkaya başka feda eylemleri gerçekleşmiştir.Lübnan’da yaşananlardanbu eyleme neden olan siyonist İsrail veişbirlikçi Lübnan’lı Falanjistler 2000 kişiyikatlettiği saldırılarda sadece “insanöldürmek” değildir hedeflenen. İnsanonur ve ahlakıyla yakından uzaktan ilgisiolmayan bir savaş verilir GüneyLübnan’da.Yakaladıklarını zincirlerle sokaklardagezdirip zorla topladıkları insanlarısaldırtırlar tutsaklara. Sağ yakalanıpda işkence görmeyen kimsekalmaz. Bir kısmını canlı canlı mezarlaragömerler ve üzerlerinde tepinirler.Kadınlara, kızlara, aileleriningözleri önünde tecavüz edilir.İşkencelerde ölenleri yakıp, yolkenarlarına atarlar. Ölülere dahi işkenceyaparlar. Ölü bedenleri patlayıcılarladoldurup paramparça ederler.İşte bu savaş “yeni dünyada” halklaranasıl yaklaşıldığının en somutgöstergesi oldu. Amaç yok etmek değil.Emperyalizmin asıl amacı halklarıniradesini kırmak, direnme dinamikleriniyok etmek. Korkuyla, sindirilmişlikle,baskıyla, işkenceyle bunusağlamak. 19 Aralık’tan sonra döneminBaşbakanı Bülent Ecevit, tam da bu sebepten“Devlete başkaldırılamayacağınıanlamış olmalılar” dedi. Tümbunlar karşısında halkların iradesininteslim alınamayacağını, direnme ve savaşmahaklarının hangi koşulda olursaolsun teslim etmeyeceğinin ilanıdırfeda eylemleri.Feda, sertlik, keskinliktir doğru. Sınıfmücadelesinin işgallerinin yarattığı adaletsizlikve zulüm karşısında halklar aynınetlik, sertlik ve keskinlikte bir mücadeletarzıyla ve silahlarıyla çıkmak zorundadırçünkü. Bu nedenle düşman karşısında“ya ölüm ya zafer” kararlılığıdır;işgal altında “ya özgür vatan ya ölüm”tercihini yapmaktır; adaletsizliklerledolu bir dünyada “ya adalet ya ölüm”demektir. Arası yoktur, orta yol yoktur.Yapılan istatistiklerde 80’lerdenbu yana hızla arttığı görülüyor feda eylemlerinin.Sadece 82-86 yılları arasındaLübnan’da 41 eylem gerçekleştirilmişve 2008’e gelindiğinde bu rakam,sadece 2008 yılı için 500 olarakgeçiyor. 2000’den sonra artıyor sayılar.Net bir sayıdan öte, bu sayıların artıştaolduğu tarih bile bir gerçeği gözlerönüne koymaya yetiyor. O da, feda eylemlerininnedeninin işgaller olmasıdır.Feda eylemlerinin Orta Doğu’dayoğunlaşmasında sürekli dillendirildiğigibi dinin değil, bölgenin işgal edilmesininbelirleyiciliği vardır. Ki enfazla eylem yapan örgütlerden biriSri Lanka’daki Tamil Gerillaları’dır,onlar, ML’den etkilenmiş bir harekettir.Amerikalı bir profesör Robert Pape11 Eylül’den sonra, feda eylemlerinintemelinde İslam’ın olduğunu düşünerekbir araştırmaya girmiş ve bu araştırmanınsonucunda New York Times’ta11 Ağustos 2006’da şunlarıyazmıştır:“İntihar saldırılarının ve terör eylemlerinintemelinde İslam fundamentalizmiolduğu varsayımı doğrudeğil. İntihar saldırılarının çoğu, yabancıveya istenmeyen bir askeri varlığatepki olarak gerçekleştiriliyor. Saldırılarınsebebi İslami fundamentalizmise neden İran, Sudan, Pakistangibi bol fundamentalist terör ve intiharsaldırıları olmuyor? Çünkü bu ülkelerdeyabancı askeri gücü yok.Eğer islam ana faktör olsaydı, İran,Irak ve Suudi Arabistan gibi büyükMüslüman ülkelerindeki bazı aktifgruplar da canlı bombalı terör eylemleriyapardı... Amerika’nınişgaline kadar Irak tarihindede canlı terörist saldırılarıyok. 2003’te 20, 2004’te 48,2005’in ilk beş ayında 50’denfazla saldırı var.Lübnan bombacılarınınbiyografilerini inceledim. 38kişiden sadece 8 tanesi İslamiköktendinci idi. 27 tanesi LübnanKomünist Partisi ve ArapSosyalist Birliği gibi solcu siyasigruplardandı. BazılarıHristiyandı. Bu intihar bombacılarınınve onların bugünkü ortaknoktası, belirli bir dini veya siyasi ideolojiyideğil, sadece yabancı bir işgal gücüneduyulan tepki. İntihar saldırılarınıdurdurmakta etkili olduğu ispatlanantek çözüm Lübdan’da ve başkayerde, işgal güçlerinin geri çekilmesidir.”Bu kadar açıktır gerçek. Bu yüzdende Alişan Şanlı’nın eyleminin ardındanson güvenlik önlemi olarak ABD’ye defolupgitmesini söyledik. İşbirlikçi oligarşisiylevarlığını devam ettirmesidemek hesap sorma eylemlerinin devamedeceği anlamına gelir.2000’lerden sonra hızla artan işgaller,zulümdeki pervasızlık fedayı kuşanmayanlarınsilahlı mücadele sürdüremeyeceğinigöstermiştir. Adı M-L olsa da, silahlı mücadeleyi sürdürdüğünüiddia etse de, fedayı göze alamayanlarınhızla tasfiye sürecine girmesitesadüf değildir. Varlığını sürdürentek-tük hareketlerin feda eylemlerikabul edip aynı katılık ve acımasızlıktasürdürmemiz savaşı “dinazorluk”olarak adladırılsa da, özünde dinazorolanlar değişen savaş koşullarınagöre kendini yenileyecek ideolojiksağlamlıktan yoksun olanlardır.“Sağlam ve doğru bir politik yönelimolmadan sert bir mücadele tarzınıilerletmek mümkün değildir. Sertbir mücadele tarzı olmadan sağlam vedoğru bir politik yönelim oluşturmakimkansızdır.” (4)Bugünün savaş gerçeğine göre kendiniyenilemek büyük bedeller gerektirmektedir.Düşmana saldırma amacınızda, kendinizi koruma aracınızında, şehitler olacağını sadece ve yalnızcaSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>25


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013iktidar hedefi olanlar ve gerçekten vatanlarınınkurtuluşunu isteyenler kabulederler.“Neden sadece silahlı mücadeledeğil de feda?” sorusu bu nedenle yanlışbir sorudur. Bugün, silahlı mücadelesürdürmek içinde feda olan birsavaşın tarafı olmaktır. “Feda” yoksa,silahlı mücadele yoktur. Feda,2000’lerin emperyalist dünyasındahalkların zalime yönelttiği silahın adıdır.Sürecin en yeni ve en güçlü silahıdırfeda. Onu kabul etmeyen hareketlerkendilerini silahsızlandırdıkları içinsilahlı mücadele verdiklerini iddiaedemezler.– Fedanın GücüFeda halkların gerek ideolojik olarakgerekse de fiziki olarak elinde tuttuklarıen güçlü silahtır. Gücü nerededir?– 1-Kararlılık veUzlaşmazlıktırBireyciliğin, bencilliğin kutsandığıbir dünyada, hiçbir şeyin kişinin kendisindenönemli olmadığının propagandasınınyapıldığı bir dünyada vatanıiçin inançları için “can feda” demek hiçbirşeyin o halkları, o örgütleri teslimalamayacağının ilanıdır. Alman faşizminekarşı direnen Sovyet halkı da bunungörkemli örneklerini yaratmıştır.“Komünistin ölüme başını gururlakaldırarak gitmesi ve düşmanınyüzüne karşı derin bir inançla doluolarak ‘ben ölüyorum, fakat davamızyaşıyor ve yaşayacaktır’ diye haykırmasıtesadüf değildir. O anlarda insan,çıkarları kendisi için her şeyden üstün,ölümden güçlü olan bütünlükte kaynaşmaktadır.Böyle bir bilinç Sovyethalklarını korkusuz bir savaşçı yapmaktadır.28 Panfilofçu muhafızın biralay faşist tankı ile savaşındaki kahramanlıkları,Alman bunkerinin mazgalınıbedeniyle tıkayan kızıl orduluNatrosoft; Stalingrad’a yaklaşmaktaolan Alman tanklarından ilkinin önünebir demet bomba ile atılan KemalPulatofu; Alman makineli tüfeğininnamlusunu göğsüyle tıkayan Tuyç Eryiğitofuhatırlayalım.” (5)Feda, sertlik, keskinliktir doğru. Sınıfmücadelesinin işgallerinin yarattığıadaletsizlik ve zulüm karşısındahalklar aynı netlik, sertlik ve keskinliktebir mücadele tarzıyla ve silahlarıyla çıkmakzorundadır çünkü. Bu nedenle düşmankarşısında “ya ölüm ya zafer” kararlılığıdır;işgal altında “ya özgür vatanya ölüm” tercihini yapmaktır; adaletsizliklerledolu bir dünyada “yaadalet ya ölüm” demektir. Arası yoktur,orta yol yoktur. Che’ye Fidel’e güvenipde neden Küba devrimine katıldığınısorduklarında Fidel’in savaşhazırlıklarına başlarken “bu yıl ya şehitolacağız ya özgür” sözünden etkilendiğinisöyler. Özgürlüğü, adaletikazanma kararlılığının bugün tek ölçütüfedayı göze almaktır. Katillerimizdenhesap sormak için can vermekten kaçınmayacağız.Vatanımızı işgal edenleritopraklarımızdan söküp atmakiçin oluk oluk kanlarımızın dökülmesinigöze alacağız. Bağımsızlık, demokrasive sosyalizm mücadelesininharcı canlarımızla oluşacak. Bu nedenlefeda savaşçımız İbrahim Çuhadarpartiye yazdığı son mektubunda “ya şehitolacağım ya şehit” kararlılığını vurgulamıştır.– 2-YenilmezliktirFeda da “kayıp” yoktur. Kazananfeda göze alındığı an belli olmuştur.Çünkü feda hem halklar için savunmakalkanı hem de düşmanı vuran bir silahtır.“Antik savaşlarda mızrak ve kalkankullanılırdı. Mızrak düşmana saldırmakve onu yok etmek için ve kalkan kendinikorumak ve savunmak için. Bu güne kadar,tüm silahlarda hala mızrak ve kalkanınuzantısı vardır. Saldırı düşmanıyok etmenin asıl aracıdır, ama savunmaolmadan yapılamaz. Saldırıda dolaysızamaç düşmanı yok etmektir,ama aynı zamanda kendini korumaktır,çünkü düşman yok edilmezse, siz yokedilirsiniz.” (6)Feda silahı da bu ikisini birleştirir.Halkların direnme ve savaşma iradesininönünde bir halkadır; onu korur, düşmanıise beyninden vurur. Hiçbir kalkanfeda silahı karşısında dayanamazçünkü, yerle bir olur. Unutmayalım ki,emperyalizm ve işbirlikçilerinin tüm silahve kendini koruma zırhı “maddi”güçlerden oluşur; çelikten, zırhtan, duvarlardan,betondan oluşur. Oysa “insan”yenilmez tek güçtür, hem de ettenkemikten olmasına rağmen.– 3- Cürettir“Bir vuruşla ölmekten korkmayankişi imparatoru atsız bırakmaya cüreteder.” diyor bir savaş ustası. Cüretli olmakbugün zaten kazanmanın tek koşuludur.Feda ise o cüretin en güçlü halidir.Alişan’dır, İbrahim’dir, Erdal’dır.Feda egemenlerin sonuçlarını bu yanıylaeylemde ölen kişi sayısıyla ölçmekdoğru değildir. Elbette düşmana,onu beyninden vurarak zarar verildiğigösterilir. Alişan’ın ABD Büyükelçiliğieyleminden sonra “1 tane güvenlik görevlisiöldü ABD’ye ne zarar geldi”diye küçümsemeye çalışanlar oldu.Gerçeği gizleme telaşıdır. Çünkü fedaeylemleri askeri değil politik mesajlartaşır. Eylemin yapılması, fedayı gözealan savaşçıların varlığı o mesajı taşımayayeter. Bu nedenle Erdal Dalgıçbir tane polis dahi ölmemişken, eylemiylekorku salmıştır düşmana. Ölümügöze alarak girmiştir çıkmaz sokaktakibir karakola. Düşmana verilen zarar,mesajı daha güçlü taşır sadece. Nediro mesaj?-Adaletsiz yaşanamayacağıdır.-Emperyalizm ve oligarşinin sanıldığıkadar güçlü olmadığı.-Bağımsızlığı, demokrasiyi, sosyalizmikazanmak için ölümü göze almakgerektiği ve Anadolumuz’da bunugöze alan devrimcilerin, Cephelilerinolduğudur.– 4-AdalettirAdaletin olmadığı bir yerde halk yaşayamaz.Adaletse egemenlerce verilmez.Onların varlıkları buna engeldir.Halkı aç bırakıp işsiz bırakıp, işkenceyapıp, infaz edip diri diri yakanlar, mahkemeleriylede katilleri koruyor, üstünhizmet madalyaları veriyor. Devletioluşturan tüm mekanizmalar elele ve-26550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


ip adaletsizliği büyütüyor. Adalet istemekbile en büyük suç ilan ediliyor.Engin Çeber, Ferhat’a adalet isterkenişkencede katledildi, analarımız babalarımızkömüre dönen bedenler için,ölüm orucu şehitlerimiz için adalet isterkendövüldü, aşağılandı, tutuklandı.Sadece devrimciler de değil, polisin durihtarına uymadığı için katledilen sıradaninsanların aileleri polislerin cezalandırılmasınıistedikleri için onlarcayıla varan cezalarla yargılanıyor.Filistin’de “yeni yerleşim yeri”adıyla işgale devam eden İsrail’in karşısındaoturma eylemi yapanların üzerinepanzerler sürülüyor.Irak’ta, Libya’da, Suriye’de kendivatanını savunmak terörist ilan ediliyor.Böyle bir ülke ve dünyada adalet istemekönemlidir elbette. Ama o adaletihalkların kendilerinin yaratacağı da ortada.Halklar istedikleri adaleti yalnızcafedayla yaratabilirler, aksi halde sadeceistemeye, beklemeye devam etmekzorundadır.– 5- Halkları UyandıranGüçtürYaşanan zulme, adaletsizliklereoranla halkların tepkisi az gelebilir, sessizgelebilir. Düzenden her gün şikayetetse de, dert yansa da bunu politik birtavır olarak göstermez halklar. Gerçeklerigörene, öğrenene ve bir alternatifgüç görene kadar göstermezler.Günlük maişet derdiyle beraber yapılanideolojik bombardımanın etkisiylegözleri, kulakları gerçeklere kapalıdır.İşte feda o gerçeklerin üzerindekiörtüyü kaldıran bir güçtür. Çünkü sorgulatmayısağlar feda. İnsanların canlarınıneden feda ettiklerini sorgulatır.Eylemin gerçekleştiği hedefleri sorgulatır.Düzen, polisiyle, istihbaratıylagerçekten abartıldığı kadar güçlü müdiye sorgulatır. Hem soruları ortaya koyarhem de cevaplarını verir. Bu yanıylahalklar için bir okul, bir öğretmendir debaşlı başına. Verdiği bilinçle, sarsma gücüyleuyuyan devi uyandıracak silahtır.– 6-Teslim OlmamaktırFeda halkların “ne olursa olsun savaşacağım”kararlılıklarıyla çıkmıştırortaya. Düşmanı yok etmek için, onazarar vermek için her şeyi silah yapma,silah olarak kullanma anlayışının bir sonucudur.Üzerine bombalar sarsa da,ölene kadar çatışsa da fedanın güvendiğine o bombalar ne silahın gücüdür.Son nefesine kadar düşmana zararvermeye kitlenen bir ruh halidir. Bu yaratıcılığave fedakarlığa da yabancı değilhalklar.Küba’da 1880’lerde verdiği 2. bağımsızlıksavaşında elinde bir tane tabancısı,palası olmayan, askeri eğitimdengeçmeyen köylülerin işgalci İspanyollarıkorkutmak için su tenekeleriniboyunlarına geçirip, onlara vuravura çıkardığı korkunç seslerle düşmanlarınınüstüne atlayarak kendilerinifeda edişlerinde görürüz teslim olmamanıngücünü.Ne düşmana teslimiyet vardır ne dekoşullara. Savaş içindeki halklar bir taşı,bir su tenekesini, bir bidon benzini, körbir bıçağı bile en güçlü silah olarak kullanmacüretine sahiptir. Ne cahil köylüolması ne de 64 yaşındaki Fatima AlNajjar gibi Filistinli bir kadın olmasınınhükmü yoktur. Vatan topraklarınıişgal edenlerin beyninde patlayan silahaçevirir halklar kendilerini. Fidel’in dediğigibi:“Özgürlüğünü kazanmak istedimi, halk işte böyle savaşır; uçaklarataşlarla karşı koyar, tankları eliyle devirir.”(7)Ve biz istiyoruz. Bizim olanı istiyoruz.Vatanımızı, özgürlüğümüzü,emeğimizi, dökülen kanımızın hesabını.Bu isteğin adıdır feda, alacağımızın ilanıdır.Adalettir, sevgimizdir, kinimizdir,intikamımızdır, meydan okumadır.Feda, zaferdir! Zaferi kuşanan Alişanlaraşan olsun, selam olsun!***NOTLAR:(1)-Mao Ze Dung, Seçme Sözler,Epos Yayınları, syf: 57(2)-age, syf: 118(3)-Devrimci Eğitim DevrimciAhlak, M.İ.Kalinin, Ser Yayınları,Syf: 163(4)-Mao, Seçme Sözler, Syf: 123(5)-M.İ.Kalinin, syf: 164(6)-Mao, Seçme Sözler, Syf: 83(7)-Dinle Yankee, Wright Mills,Yar Yayınları, Syf: 246.BittiSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Gözaltılar Baskılar Dev-Genç’lileri YıldıramazEdirne’de 12 Nisan günü, Dev-Genç’li Serkan Fikirve Emre Ünlü Grup Yorum Bağımsız Türkiye Konseri afişiastığı için işkenceci, sivil polisleri tarafından zorla terskelepçe vurulup bekletilerek çevik kuvvet polisleri tarafındangözaltına alındılar.Fikir ve Ünlü, Cumhuriyet Karakolu’na götürülüp çevikotosu içerisinde 4 saat tutuldular. Gözaltına alınırkençevrede toplanan halk Dev-Genç’lileri sahiplendi, polisialkışlarıyla protesto etti. Olaydan etkilenerek slogan atanbir gence polis giderek “Sen bunları tanımıyorsun. Kapatçeneni.” dedi.4 saat boyunca çevik otosunda Dev-Genç’liler, aralıksızbir şekilde sloganlar attılar, marşlar söylediler. Otodakiçevik kuvvet Dev-Genç’lilerin iradelerine şaşırarak aralarında“Bu nasıl iradedir 4 saattir hiç susmadılar.” diyekonuştular. 4 saat sonra Edirne Devlet Hastanesi’negötürülüp sağlık kontrollerinin ardından 169’ar lira paracezası yazılarak serbest bırakıldılar.Edirne'de 12 Nisan günü Mert Doğan ve Ahmet Özlüisimli iki Dev-Genç'li de, hiçbir gerekçe gösterilmedenyaka paça işkence yapılarak gözaltına alındı. MertDoğan, bulunduğu Cumhuriyet Karakolu’ndan serbest bırakılırken;Ahmet Özlü ise Cumhuriyet Savcılığı’ndan serbestbırakıldı.<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>27


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!Dünden Bugüne Anadolu’daHALK İSYANLARIHALK KAHRAMANLARI“...Hekimoğlu derler benim aslıma.Aynalı Martin yaptırdım da narinimkendi neslime...”Feda şehidimiz, kahramanlarımızŞanlı Alişan’ı tanıyanlar ‘Hekimoğlu’türküsünü sevdiğini bilir. Hekimoğludünün, Şanlı Alişan da bugünün halkkahramanıdır. Ordunun dağlarında,yaylalarında kesişir onların yolları.Anadolu nice kahramanlara vekahramanlığa beşiklik etmiştir. Kahramanlarınınadına yakılan türkülerleyaşatmış, yıllara meydan okuyarakbugüne taşımıştır. Aslında bu halkınkahramanlarını öldürmek istemeyişi,onları ‘Kırklar’a karıştırıpyaşatmasıdır. Ve kahramanlar gibievlatlar yetiştirerek minnetini göstermesidir.İşte ‘Hekimoğlu İbrahim’ de okahramanlardan biridir. Onun öldüğünüzannedenler çoktur. Ancak bubüyük bir yanılgıdır. Bugün halagenciyle yaşlısıyla halkın dilindenHekimoğlu türküsü düşmüyorsa bununadı ölmek değil yaşamaktır. VeOrdu’nun Gürgentepe İlçesi AkörenKöyü’nde 1 Ocak 1973 de doğanAlişan Şanlı, Hekimoğlu türküsüylebüyüyüp onu sevip, Hekimoğlu olmayasoyunmuşsa bu onun ölümsüzlüğününtezahürüdür.Hekimoğlu ölmemiştir. Vurulmuşdüşmüş, Alişan olup yeniden doğrulmuştur.Yoksula adalet olmaya “Sırtılacivert hamsilerin ve mısır ekmeğininonuru için bir türkü söyler gibi ölebilen”bir halkın kahramanı, evladıolmaya devam etmektedir. Hem deküllerinden yeniden doğarak...Hekimoğlu kimdir?Hekimoğlu İbrahim, Ordu-Fatsa’nınYassıtaş Köyü’nde doğmuştur.Yoksul bir ailenin çocuğudur. Üstelika n n e s i n d e nbaşka da kimsesiyoktur.Dürüst, akıllı,yiğit, gözü karave attığını vuran nişancı bir delikanlıolarak halk tarafından sevilir sayılır.Anadolu’da yaygın olduğu üzere soyadınınlakap olarak taşınması Karadeniz’dede yaygın bir gelenektir.Bu yüzden adından çok ‘Hekimoğlu’diye soyadıyla anılır.Hekimoğlu bir ağanın değirmenindeçalışırken ağanın kızı Fadime’yesevdalanır. Fadime de onasevdalıdır. Ancak bu sevdadan haberiolan ağanın adamları Hekimoğlu’nuöldürmek için ‘görüşmeye’çağırır. Hekimoğlu başınaHEKİMOĞLUİBRAHİMgelecekleri bilir ama geridurmaz, çünkü sevdası büyüktür.Sevdasının arkasındadurur. Kimseye ardından‘korktu’ dedirtmez ki korkmamıştırzaten. Martinisinialır, fişekleri beline dolar,tabancasını kuşağına yerleştirirve gider...Sevdasına sahip çıkarHekimoğlu, çünkü yürektensevmiştir...Bu yüzden gider... Ancakkarşısındakilerin niyetleribellidir ve ilk o davranır silaha…Bir kişi ölür... Hekimoğludağlara doğru çekilir.“Adalet” in ağadan tarafolacağını bilen Hekimoğlu,ilkin teslim olmayı düşünsede, haksız yere dama gireceğine,dağları mesken tutmakyeğdir diyerek dağlaravurur kendini...Yakın arkadaşları da katılırHekimoğlu’na ve artıko dağlar onlardan sorulurolur. Çeteleri büyür. Mertliği,adaleti, yoksulların yanındazenginin karşısındaoluşu, yoksul halka arka çıkışıyla,kısa zamanda halkın gönlündetaht kurar. Tokat, Zile, Niksar, Ünye,Fatsa, Kumru ile Akkuş dağları veköyleri arasında mekik dokurlar. ‘HekimoğluÇetesi’ diye bölgede namsalarlar...Halk yoksuldur, devletin vergilerive zulmüyle ezilmektedir. Bir de ağalarahizmet eden çeteler vardır ki onlarda halka zulümde devletten aşağı kalıryanı yoktur. Hekimoğlu ise buncaadaletsizliğin içine, halk adalet, halkınyoksulluğuna çare olarak doğmuştur.Hekimoğlu halkın malına, ırzına tamahetmez hiçbir zaman. Aksine halkazulmeden ağanın, hizmetindeki ırzıkırık çetelerin karşısına dikilir hesapHekimoğlu derler benim aslımaAynalı Martin yaptırdım da narinimkendi neslimeEvlerinin önü arpa sergisiHekimoğlu İbrahimi de narinim ayvasarısıHekimoğlu İbrahim taştan bakıyorElindeki Martini de narinim canlaryakıyorKonaklar yaptırdım hurma dalındanİçini döşetemedim de narinim acemşalındanKonaklar yaptırdım mermer direkliHekimoğlu dediğinde narinim aslanyürekliKonaklar yaptırdım döşetemedimÜnye, Fatsa bir oldu da narinim başedemedimHekimoğlu derler bir ufak uşakBir omuzdan bir omuza da narinim onarma fişekBugün günlerden pazardır pazarÇitlice muhtarı da narinim puştluklardüzerÜnye, Fatsa arası ordu da kurulduHekimoğlu İbrahim de narinim o davuruldu28550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


sorar. Zenginlerden alır yoksuladağıtır... Halk bu yüzden Hekimoğlu’nasahip çıkmıştır. Korumuşkollamış vefasızlık etmemiştir.Bu sahiplenme Hekimoğlu’nuno dağlarda yıllarca barınmasınısağlamıştır.Devlet baş edemez Hekimoğluyla...Defalarca kuşatırpusu atar ama hep ellerindenkaçırır. Saatlerce süren çatışmalararağmen bir kez olsunumutsuzluğa kapılmaz, can korkusunadüşmez... Ölümse ölümder ve onun için sürdürür çatışmayı.O zamanlarda hükümet eşkıyatakibi için sivillere de yetkiverir. Böylelerine aylık bağlarve adına da ‘Kır Serdarı’ der.Hükümet bu görevi SalihliKöyü’nün ağası Hulusi Ağayaverir. Ağa Hekimoğlu’na herşeyden çok sınıfsal bir öfke duymaktadır.Bir ‘baldırı çıplak’nasıl ağa kızını sever, nasıl onlarındüzenine kafa tutar veonları her çarpışmada nasıl olurda yener diye içerleyip içindeonmaz bir öfke büyütür.Hekimoğlu’nun Kumru’daüslendiğini bilir. Yeri gelmişkenbelirtmek gerekir... Kumru,Halk Kurtuluş Savaşçısı Cepheligerillaların komutanı BahattinAnık’ın şehit düştüğüyerdir. Hulusi Ağa adamlarınıtoplayıp Kumru’ya sefer eyler.Ancak zafer eyleyemez. Kendisiylebütünleşen ‘Aynalı Martini’siyleHulusi Ağa ve soysuzlarınıöldürüp çatışmayı yarıpçıkar... Peşine ordular yürürama ufacık bir ize bile rastlayamazlar.Çünkü halk Hekimoğlu’nasahip çıkar. Bununnedeni de Hekimoğlu’nun halkınyanında oluşu, namusluonurlu mert ve ahlaklı biri oluşudur.Sadece Türk köyleri değil,Rum köyleri de aynı derecedesahiplenir Hekimoğlu’nu.Halkın kardeşliğine, ortak düşmanınegemenler oluşuna güzelbir örnektir bu sahiplenme...Aynalı Martin Hekimoğluile özdeş bir emanettir. AslındaHekimoğlu’nun can yoldaşıdır.Türküsünde de bu yoldaşlığı“Aynalı Martin yaptırdım danarinim kendi neslime” diyerekifade bulur. Hekimoğlu özelolarak yaptırdığı mavzerininüstüne bir ayna taktırır. Çatışmalardabu aynayı düşmanıngözüne tutarak, gözünün kamaşmasını,hedefi görememesinisağlar. Ve bu arada hedefini12 den vurur Hekimoğlu. Buözelliğinden dolayı Aynalı Martin’leözdeşleşmiştir Hekimoğluadı.“Ünye, Fatsa arası Ordukuruldu / Hekimoğlu İbrahimde narinim oda vuruldu.”Evet, Hekimoğlu kahpe pusulardakatledilir. 26 Nisan 1913yılında 8 saat süren bir çatışmasonrasında şehit düşer Hekimoğlu.Aslında çatışmayı yarıpçıkar ama yoldaşları orada şehitdüştüğü için gitmek yerine düşmandanhesap sormak için yanıptutuşur ve uzaklaşmak yerineyoldaşlarının anısına bağlı kalarakorada ölümsüzleşir.Hekimoğlu halktır. Onu halkıngönlünde kahramanlaştıranzenginin karşısında, yoksulunyanında oluşudur. Zengindenaldığıyla yoksulun açlığına çareolmuş kendi derdine düşmemiştir.Adaletli olmuştur. Mertliği,yiğitliği, iyilikseverliğiyleonurlu, namuslu, ahlaklı oluşuylaadına türküler yakılmışbugüne kadar yaşatılmıştır.Bilenler bilir, bizim Alişançok sever Hekimoğlu’nu. Nedensever? Çünkü, Hekimoğlu Alişan’ınkökleridir. O kökler büyüyüpserpilip Alişan olmuştur.Alişan da o köklere sıkı sıkı sarıldığıiçin Hekimoğlu’nun Ağalaragösterdiği adaleti dünyanınbaş düşmanı, Amerikaya karşıuygulamıştır.Evet bilen bilir, bizim Alişançok sever Hekimoğlu’nu vetürküsünü.. Öyleyse gelin hepberaber Alişan için söyleyelimbu türküyü...Duvarların ardını görebilirsinizUzayı ve yıldızlarıYerin yedi kat altınıVeyahut üstünü bilebilirsinizŞehirleri yok edebilirGökdelenler dikebilirsinizAma yüreğimizdeki sevdayı göremezsinizGözlerimizdeki öfkeyi anlayamazsınızBeynimizdeki inancı yok edemezsinizBaş edemezsiniz efendilerBiz yürüyorsak AlişancaBaş edemezsinizİbili gibi koymuşsak yüreğimizeÖfkeyi, umudu sevdayıCan feda demişsek bir kereYürüyorsak yani biz...Yıldızlar düşer caddelereÇocukların ellerinde bayraklarYiğitlerin yüreğinde sevdaAnaların gözlerinde umut olur<strong>Yürüyüş</strong>ümüzYürüyor “.....” AlişanYürüyoruzGöremeyeceğinizBilemeyeceğinizYok edemeyeceğinizİnancımızla, umudumuzlaGelecek güzel güneyürüyor AlişanlarYoldaşımYoldaşım bekle benibekle geliyorumMataramızdan birlikte yudumlayacağızab-ı hayatıBirlikte kucaklayacağız o dağlarıBirlikte kucaklayacağız gecenin karanlığınıBirlikte düşeceğiz yollaraSabahın ilk güneşiylehem de tenimize değen ayazınSertliğine aldırmadanBirlikte oturacağız gecenin karanlığındaBirlikte kuracağız o güzel günlerin hayaliniAma birlikte olacağızYa birlikte vuracağızYa birlikte vurulacağızSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>29


Bölüm 4Chavez İktidarı Barışçıl Yolun BaşarısınınDeğil Başarısızlığının KanıtıdırDevrim Silahla Yapılır, Silahla Korunur!Halkların Tek KurtuluşuSilahlı Mücadeledir!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Chavez iktidarı barışçıl yoldansosyalizme geçiş tezinin bir pratiğinidaha sundu dünya halklarına. 14 yılgibi ciddi bir süredir iktidarı ellerindebulunduruyorlar. Sosyalizmi kurmakiçin belki yeterli bir süre olmayabilirancak en azından büyük bir yol katedilmişolması gerekir. Yani devrimcibir iktidar, bir proleterya diktatörlüğündeböyle olurdu. Peki Chaveziktidarı ne durumda, sosyalist inşaanıntemel unsurları; sanayinin kalkındırılması,tarımın kolektifleştirilmesi,dışa bağımlılıktan kurtulma, kültürdevrimi ne aşamada? Chavez 2010yılındaki 11 Nisan konuşmasındadevrimin tamamlanmasından çokuzak olunduğunu, devasa büyüklükteyapılması gereken şeyler bulunduğunuitiraf ederek, halkı sabırlı olmayaçağırdı. Chavez iktidarı 14 yılda birkaçkamulaştırma, bazı sosyalizasyonlarve halk yararına kimi uygulamalardışında, sosyalizm iddiasınaeş büyüklükte işler yapamamıştır vebarışçıl yolun başarısızlığını bir kezdaha kanıtlamıştır.2012 seçimlerinden sonra hükümettarafından 2013-2019'un beş hedeflisosyalizm yol haritası açıklandı.İkinci maddesi; "Yıkıcı ve yok edicisermaye sistemine karşılık, insanlarımızınmutluluğu, sosyal güvenliğindevamlılığı ve politik istikrar için,21. yy sosyalizminin inşasına devamedilecek. Bu tarihi hedef, mutluluğunsosyalizmden geçtiği ilkesi üstünekurulu. Öncelikli hedef, yılların sermayeve petrol temelli üretim modelindenkurtulmak, sosyalist üretimve ekonomik modellerini daha hızlıhayata geçirerek insaların temel ihtiyaçlarıolan yiyecek, su, enerji, barınma,ulaşım, sağlık, eğitim, güvenlik,kültür, iletişim özgürlüğü,bilim ve teknoloji, spor, kendini geliştirebilmeve iş ihtiyaçlarını karşılamak."2019 için öne sürülen buhedefler Chavez'in uzun yıllardır dillendirdiği,geçmişte de ortaya attığıbaşlıca hedeflerdi. Bugün bunlarayaklaşılamaması ve tekrar ortaya atılıyorolmaları başlı başına başarısızlığıngöstergesidir.Venezuela'da hükümetin çözmesigereken yaşamsal iki sorun vardır;tarımın neredeyse hiç yapılmıyor olmasındankaynaklı gıda sıkıntısı. Petrolüretimi dışında sanayi üretimininolmaması, bu nedenle ortaya çıkanbağımlılık ve işsizlik - doğal sonucuolarak da yoksulluk. Chavez sosyalizmiinşa ettiklerini iddia etse dedaha ülkenin temel sorunlarını çözmektençok uzaklar. Venezuela'nınyeni-sömürge bir ülke olduğu unutulmamalıdırve eğer yeni-sömürgeciliğinyarattığı yapısal sorunlar hızlaortadan kaldırılmazsa Chavez iktidarınında, Venezuela halkının daboğulması veya büyük sıkıntılar içindebırakılması çok zor olmayacaktır.Nitekim bu sorunlar emperyalizmve oligarşi tarafından sıklıkla tehditolarak kullanılıyor ve Chavez hükümetininelini bağlıyor.Chavez iktidarının yönetimi altındakiVenezuela'nın genel tablosunabakmak, sosyalizme yürüme iddiasınınaltının doldurulmadığını göstermeyeyetiyor:2010 verilerine göre Venezuelagıdasının yüzde 70'ini yurtdışındankarşılıyor, tarım üretiminin ülke gelirindekiyeri sadece yüzde 2, topraklarınınyüzde 70'i nüfusun yalnızcayüzde 3'ünün elinde. YaniVenezuela'da hala toprak, toprak sahiplerininelinde ekilmeden atıl birdurumda bekletiliyor, tarım üretimiyapılmayarak gıda da emperyalizmebağımlılık sürüyor. Venezuela petrolbağımlılığından kurtulamadı. Dünyanınen büyük petrol rezervine sahipülkesi için ilginç bir tanımlamadır,ancak sözü edilen tersten bir bağımlılıkhalidir. Petrol Venezuela ihracatınınyüzde 95'ini oluşturuyor. Ülkedepetrol dışında neredeyse birüretim söz konusu değil. Sanayidehedef olarak koyulan kalkınmanıngerçekleştirilememesi yoksulluğundevam etmesindeki temel neden.Chavez petrol gelirlerini kullanarakaşırı yoksulluğu bitirdi, yoksullukoranı ise hala yüzde 80. Yoksulluğungerçek ve kalıcı çözümü ise sosyalyardım dağıtımları değil sanayi kuruluşlarıyaratarak işsizliği ortadankaldırmak ve toprak sahiplerinin ellerindekitoprağı halka dağıtarak tarımdaiş alanı yaratmak nüfusun şehirlerdentekrar kırlara göçünü teşviktir.Bugün ise Venezuela nüfusununhala yüzde 90'ı şehirlerde yaşıyor.Yoğun şehir nüfusu ve yoksulluk nedeniyleülkenin suç oranı çok yüksek,ülkede önemli seviyede bir yozlaşmamevcut, uyuşturucu, fuhuş, rüşvetgibi sorunlar geçmiş iktidardan kaldığışekilde devam ediyor. Ülkede güvenlikönemli sorun, sadece başkentKarakas'ta her ay ortalama 50 insansoygun ve gasplarda öldürülüyor.Çeteleşme bitirilememiş, hapishanelerde43 bin mahkum var, bu rakamnüfusla orana vurulduğunda dünyaortalamasının üzerinde bir yere denkgeliyor. Halkın yüzde 60'ı sağlıksızgecekondularda yaşıyor, barınma ihtiyacınınkarşılanmasında yavaş kalınmışdurumda. Konut açığı tahminen2 ila 3 milyon arasında, açığın10 yılda kapatılması için yılda 135bin ila 200 bin arası konut inşa edil-30550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


meli oysa Chavez iktidarının ilk 5yılında yıllık ortalama 34 bin konut- bu rakam geçmiş iktidarların hızınaancak yetişebiliyor - inşaa edildi.2010 yılında şiddetli yağmur ve taşkınlarsonucu yaşanan doğal afette40 insan ölüp, 100 bin insanın yerindenolması şehirleşmedeki kötüdurumun sürdüğünü, düzeltilemediğinigösteriyor. Sosyal devrimi gerçekleştiremeyereksosyalist bir ekonomikuramayan ve bu nedenle emperyalist-kapitalistsistemden kopamayanVenezuela emperyalizminekonomik kriz dalgalanmalarındanbüyük oranda etkilenmektedir. Petrolfiyatlarındaki ani düşüşler, gıda fiyatlarındakiyükselişler, finansal dalgalanmalarChavez hükümetini zamanzaman kemer sıkma politikalarınazorluyor. Ülke enflasyonunun yüzde30'larda seyrettiği dönemler yaşanmıştır.Karaborsa ve kara para aklamagibi sorunlar Venezuela'da sıradangörülecek kadar bir gerçeklik halinialmıştır.Dünyanın herhangi bir ülkesinde14 yıl boyunca iktidarda olan ve sosyalizmeyürüdüğünü iddia eden biryönetim varsa yaratacağı tablonunVenezuela'nın bugünkü tablosundandaha farklı olması beklenir. Venezuela'daortaya koyulan sosyalizm,yeni bir toplumun inşaasını işaretetmiyor. Bunun nedeni Marks veEngels'in yeni toplumun kurulmasıüzerine söylediklerinde görülebilir."... Böylesi bir dönüşüm ise ancakpratik bir hareketle bir devrimlegerçekleştirilebilir. Devrim, demekki yalnızca egemen sınıfları devirmenintek yolu olduğu için zorunlukılınmamıştır, aynı zamanda ötekinideviren sınıfa, eski sistemin kendinebulaştırdığı pislikleri süpürüp atmakve toplumu yeni temeller kurmayaelverişli bir hale getirmek olanağınıancak bir devrim vereceği için dezorunlu olmuştur." (Marks-Engels/Alman İdeolojisi/ Sol Yayınları) Veyine Marks " Yeni toplumun ebesininzor olacağını" söylemiştir.Marks'ın ve tüm Marksist önderlerindevrimden anladığı zorun zorunluluğunadayalı bir devrimdir. Chavez'in"devrimi" ise barışçıl yoldan yürümektedir.Venezulla'da sosyalizmininşası için ihtiyaç olan yegane şeyzora dayalı gerçek bir devrim, aksihalde görülecek tek şey sosyalizmkarikatürüdür.Chavez Çizgisinin BüyükHandikapıChavez'in izlediği çizginin bilimselsosyalizmle çelişen ideolojik-teoriksorunları, barışçıl geçiş üzerine kurulanpolitikaları, hayata geçirilişaşamasında çeşitli handikaplar doğurdu.En temel olanı; başta burjuvaziolmak üzere oligarşiyi mülksüzleştirmeden,onlarla birliktekalkınma hamlesi yapmaya çalışıyorolmasıdır. Chavez, halkın veülkenin ulusal çıkarlarını temel alarakpolitikalar, kalkınma hamleleri gerçekleştirmeyeçalışıyor ve burjuvaziden,egemen sınıflardan da bu politikalarauygun hareket etmesini istiyor.Bu beklenti sınıfsal bakıştanuzak ve eşyanın tabiatına aykırı birbeklentidir. Burjuvazi her zaman enaz maliyetle en fazla kar elde etmepeşindedir. Chavez iktidarının kartemelli olmayan, azgın sömürüyüengelleyen politikalarını delmek içintüm yollara başvurması kaçınılmazdır.İkinci olarak ise burjuvazinin vatanıyoktur, tüm ulusal değerlerini yitirmiştir,yeni-sömürgeciliğin getirdiğiekonomik ilişkiler nedeniyle emperyalizmile sömürgelerin egemensınıfları bütünleşmiş, emperyalizmiçsel bir olgu haline gelmiştir. Yerliegemenlerin tüm çıkarları emperyalizmleişbirliğinden yanadır. O nedenleülkenin ulusal çıkarlarını temelalan bütün politikalara direnç göstermesiVenezuella oligarşisinin sınıfsalçıkaklarına uygun olandır. Busınıfsal gerçeklikleri göremeyen Chavezhükümeti, hem oligarşi ile köklübir hesaplaşmayı göze almıyor, hemde ülkenin yapısal sorunlarını çözmeyi,halk lehine bir sistem oturtmayıhesaplıyor. Sonuç olarak bu hasabıntutmadığı ortadır. Chavez 14 yıldırenerjisinin önemli bir kısmını oligarşiyiıslah etme hamlelerine, oyunlarına,sabotajlarına karşı manevralaryapmaya, yasal düzenlemeler çıkarmaya,önlemler almaya harcamıştır.Venezuella burjuvazisi ekonomikgücünü hükümet politikalarına direnmekiçin, baskı, tehdit, sprekülasyonlar,sabotajlar için kullanıyor.Ülkenin zayıf karnı olan gıda sorunuen güçlü tekellerin elinde. Ve bu tekellersiyasal krizlerin, çekişmelerinyaşandığı, ülke için kritik önemlisüreçlerde gıda dağıtımını sekteyeuğratarak sıkıntı yaşatıyorlar. Temelürünlerdeki tavan fiyatlarını deliyorlar.Bulunmasında sıkıntı yaşanan ürünleryine burjuvazi tarafından karaborsayasürülerek fahiş fiyatlara satılıyor.Hükümet karaborsacılar, stokçular,fiyat kontrolünü delenlerle yasalareliyle mücadele etmeye çalışırken,başka bir yerden Cargil gibi emperyalisttarım tekelleri ihtiyaç duyulanürünleri ekmeye ayak direyerek sabatojadahil oluyor. Emperyalist tekellerfiyat kontrolü olan ürünleriyerine başka ürünler ekiyor. Yinebüyük kapitalist tekeller stokladıklarıgıda ürünlerini yasa dışı yollardanyurt dışına, daha karlı fiyatlara satışyapabileceği pazarlara sürüyor. Hükümettüm bunlara karşı kararnamelerçıkarmaya, önlemler almaya çalışırkentoprak sahiplerinin geniş arazileritarıma açmayı reddetmesi başlı başınabir sorun olarak ortada duruyor. Hükümettoprak sahiplerinin gücünükıracak, atıl durumdaki topraklarıtarıma elverişli hale getiren yasalarçıkardı. Kiralanıp veya işgal edilipüç yıl üzerinde üretim yapılan arazideüretici köylü hak idida edebiliyor.Ancak bu seferde, işgallerin önünükesmek isteyen toprak sahiplerisuikastlar gerçekleştirmeye yöneldi,300 köylü lideri bu kontrgerillafaaliyetlerinde katledildi. Böylelikletarımda kalkınmanın önünde hükümetindaha büyük enerjisini tüketecekbir güvenlik sorunu doğdu.Gıda üzerindengerçekleştirilen en büyük saldırı2002 yılında düzenlenen büyüklokavt oldu. Burjuvazinin tüm üretimidurdurduğu bu saldırıda Venezuellahalkı günlerce gıda maddelerine ulaşamadı,kıtlık yaşadı. Chavez 2002lokavtını değerlendirdiği Alo Başkanprogramında, "...Öğrendik ki herhangibir doğal, siyasi ya da top-Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>31


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013lumsal felaket karşısında bir grambile gıda rezervimiz yok" dedi. Ancakyanılıyor, 2002'de depolar burjuvazininözel mülkiyetindeydi ve Venezulella,el koyacak bir proleteryadiktatörlüğünden yoksun olduğu içinhalk açlıkla boğuştu! Venezuellamedyası, oligarşinin elinde bir karşı-devrimcimücadele aygıtı olarakişliyor ve Chavez hükümeti halkgüçleri tarafından medyaya fazlasıylamüsammaha göstermekle eleştiriliyor.Oysa hükümet buna mecbur. Çünkümedya, finans ve gıda parakende dağıtımtekelleri ile sıkı bir ekomomik-siyasiişbirliği içinde. Medyatekelleri gıda tekellerinin karşısınaalabilecek yatırımı, tarımda kalkınmayıgerçekleştiremedi. Kalkınmanınağır ilerleYİşinin nedeni yukarıdaanlattığımız tablodan görüldüğü üzereegemen sınıfların direnci ve hükümetintüm enerjisinin, çaba ve zamanınınbunlarla yitip gitmesidir.Oligarşiyi yok etmeden, onlarlabirlikte kalkınmayı gerçekleştirebileceğidüşüncesi Chavez'in enbüyük handikapıdır.Venezulla oligarşisinin ülke kalkınmasıönüne koyduğu taşlar gıdave tarım ile sınırlı değildir. Finanssektöründe 107 bono komisyonu şirketinin,yüzde 80'i yasa dışı dolar ticaretiyaparak ülke ekonomisinedarbe vuruyor. Spekülatörlerin piyasayıyönlendirmesi sonucu ülkeparası Bolivar değer kaybediyor, yasadışıaltın ticareti ve karapara aklanmasıdirek başkentteki büyük işmerkezlerinden yönetiliyor. Chavezburjuvaziyi tatlı karından vazgeçerekyasa dışı yollara başvurmaması içinçağrıda bulunuyor, aksi taktirde borsanıntamamının kapatmakla tehditediyor. Chavez'in burjuvazi ile barışiçinde yaşama çabası burada da etkisizkalmış durumda, burjuvazinin finansalsaldırıları ülkenin önemli sorunlarındanbiri, iktidarın istikrarsızlaştırılmasıiçin özel olarak enflasyonyüksek tutulmaya çalışılıyor. Chavezise tek işi para üzerinden para kazanmakolan finans kapitali yoketmek yerine yasalar çerçevesindeönlemler alarak büyük enerji kaybınauğruyor. Sonuç, yıllardır düzelmeyenfinans sektörü, istikrarın sağlanmamasıve ekonomik dalgalanmalar.Egemen sınıfların yarattığı sıkıntılaraçok çeşitli örnekler göstermekmümkündür. Venezuella deneyimi,sömürünün sahibi sınıfları yok etmedenhalkçı bir sistem kurmaya veulusal kalkınma sağlamaya veya Chavez'insöylemiyle sosyalizmi kurmayaçalışmanın açmazlarını tarih boyuncaen net ortaya seren pratik olmayıbaşardı. Bu temel açmazla nereyekadar ilerleyebilirler onu tarih gösterecek,ancak sosyalizm olmayacağınışimdiden söylemek mümkündür.Chavez Tutarlı BirAnti EmperyalistDeğildir!2009 yılında Venezuella'nın başkentindeçeşitli ülkelerden sol partive örgütlerin katılımıyla düzenlenentoplantıda, Chavez tarafından "5. SosyalistEnternasyonal"in kurulması içinçağrı yapıldı. Chavez çağrının kapsamınıgeniş tutarak dünyadaki bütünanti-emperyalist, anti-kapitalist hareketleri,örgüt ve ülkeleri emperyalizmekarşı mücadele de birleşmeye davetetti. Toplantının sonunda imzalanan"Caracas Sözleşmesi", Kolombiya'dakiABD üstlerine karşı eylemlerdüzenlemek, hareketler arası ilişkiyiistikrarlı hale getirmek, ortak eylemhattı örgütlemek gibi maddeler içeriyorve yine 6. maddesi "Özgürlükleriiçin mücadele eden dünya halklarıylasıkı bir dayanışma içinde olma"yükümlülüğü getiriyor. Bu söylem vekararlara elbetteki halk safında yeralan hiçbir kimsenin itirazı olamaz.Yine Chavez iktidarı, dünya genelindeAmerikan politikalarına yükseksesle muhalefet etmektedir. ABD'nintecrit etmek istediği Küba, İran Suriyegibi ülkelere uygulanan emperyalistamborgoyu delerek dayanışma göstermiştir.Güney Amerika'yı ABD'ninaçık pazarı haline getiren AmerikaSerbest Ticaret Bölgesi (AlCA) anlaşmasınıetkisiz hale getirerek, LatinAmerika için Bolivarcı Alternatif(ALBA) anlaşmasını kıta devletlerininbüyük kısmıyla imzaladı. ALBA aracılığıylakıta ülkelerine krediler, yardımlarsağladı ve halk yararına projelerinkıta genelinde hayata geçmesineönayak olmaya çalıştı. Chavez iktidarıGüney Amerika'daki dayanışma temellipolitikalarıyla ABD'nin kıta üzerindekiekonomik ve siyasi etkisini zayıflattı.Chavez iktidarının uluslararasıalandaki anti-emperyalist politikalarıelbetteki azımsanacak, gözardı edilecekşeyler değildir. Ancak bunların aynızamanda ülkenin ulusal çıkarlarınauygun düşen politikalar olduğu gözdenkaçırılmamalıdır. Chavez bunları yapmayabelli oranda zorunludur. ChavezABD emperyalizminin hedefinde biriktidar ve Venezulla tecrit edilmekistenen bir ülkedir. Hayata geçen tümAmerikan politikaları dolaylı veyadolaysız Chavez iktidarının ilgilendirmekte,Venezuella için çemberi daraltmaktadır.ABD emperyalizmi veVenezuella halkının ve onun temsilcisihalkçı, iktidarın arasındaki çelişki,uzlaşmaz çelişkidir. Chavez'in ABDpolitikalarına karşı durması zorunludur.Yine Venezuella'ya karşı uygulananyanlızlaştırma politikalarına yönelikalabileceği en etkili önlem uluslararasıalanda ilişkilerini geliştirmektir.Chavez'in uluslararası alandaki faliyetlerinebiraz daha dikkatli bakıldığındaanti-emperyalist söyleminetezat eylemlerinin olduğu görülmektedir.2011 yılında Venezulla'da yakalananFARC üyesi gazeteci JuaquinPerez Becerrra'nın faşist Kolombiyadevletine iade edilmesi bunlardanbiridir. Ve bu iade ilkte değildir.Daha önce FARC ve ELN üyesiüç devrimci de aynı şekilde Kolombiya'yaiade edilmişti. Venezuella'daFARC gibi kimi devrimci örgütleryasa dışı durumda, bu örgütlere destekvermek, hatta adının yazılı olduğu kıyafetlergiymek bile tutuklanma nedeniolabiliyor. FARC üyesi sanatçı JulionConrodo hala Karakas Hapishanesi'ndetutuklu bulunuyor ve iade edilmesisöz konusu. Chavez'in bu uygulamalarıbirçok kesimi şaşırtmış ve tepki çekmiştir.Ve bir kez daha görülmüştürki, küçük-burjuvazinin emperyalizmekarşı tüfeğindeki barut her zaman sınırlıdır.-Sürecek-32550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Esir Düşmek Değil Mesele,Mesele Özgür Tutsak OlabilmekteÖzgür TutsaklardanÖzgür Tutsak için, “tutsaklık” fizikibir olgudur. Ki Cepheli’nin beynini,yüreğini teslim alamadıklarıiçin, bedenini tutsak ederler. Tutsaklıkmeselesinin özü ise şudur; “Meseleesir düşmekte değil, teslim olmamaktabütün mesele!..”(Nazım Hikmet)Özgür Tutsak Kimdir?Özgür Tutsak İbrahim Çuhadar’ınhapishanedeki adıdır. Ve bakın, ne diyordubizim Çuhadar; “Düşmanınateş çemberinden geçtik. F Tiplerindekendimi daha fazla geliştirdiğimbir süreç oldu. Bir yıl tek kişilik hücrelerdekaldım, kendimi hiç yalnız hissetmedim.Ki en başta şehitlerimiz veBüyük Direnişimiz’in gücü vardı.”Özgür Tutsak, tecrit hücrelerindeolsa bile kendisini geliştirendir. Nedirkendini geliştirmek? Devrimi,devrimciliği büyütmektir. Devrimcitercihleri sağlamlaştırarak, burjuvaideolojisine sızabileceği en küçükbir kapı bırakmamaktır. Kendini geliştirmek,ideolojik netliktir. İdeolojiknetlik, hayata devrimci ideolojininnetliğiyle bakarak; Hayatı devrimciideolojinin, kültürün, ahlakın gerektirdiğigibi yaşamaktır.Özgür Tutsaklık, hücrede tek başınakalsan da kendini asla yalnız hissetmemektir.Omuz başında şehitleribulmak ve büyük direnişimizingücünü kuşanmaktır.Kimdir Özgür Tutsak?Özgür Tutsak, Hasan Selim Gönen’inhapishanedeki halidir. Ve bakın,ne diyordu komutan Rıza; “FTipi tecrit politikasını kesin olarakyendiğimizi de net bir şekilde gördümayrıca. Düşmanın yaratmak istediğipsikolojinin tam tersi bir etki yaratmayıbaşarıyoruz.”Özgür Tutsak, karşı-devrimciiradenin teslimiyet dayatan her türdenpolitika ve uygulamasının karşısındadevrimci iradeyi somutlayandır.Karşı-devrimin tecrit teslimiyetpolitikasını yenmenin koşulubudur. Ve tecrit-teslimiyet politikası,halkın büyük direnişi ile devriminayakları altında ezilmiştir.Özgür Tutsak, halk düşmanlarınınyaratmak istediği yılgınlık, yenilgi,teslimiyet psikolojisinin tam tersiolarak direnişte fedayı, yaşamda komünüyaratmayı başarmıştır. HasanSelim’in “net bir şekilde gördüm” dediğibudur. İşte bu gerçekliği görmek,ancak ve ancak Özgür Tutsaklarahas bir ayrıcalıktır.Özgür Tutsak Kimdir?Özgür Tutsak, Erdal Dalgıç’ınhapishanelerdeki adıdır. Ve bakın nediyordu Erdal Dalgıç; “Ömrüm, 19Aralık şehitlerimize ve beni yenidenyaratan Özgür Tutsaklara borcumdur...Feda olsun.”Özgür Tutsak, tutsaklık koşullarındakendini yeniden yaratandır. Yeniinsanı yaratmanın ideolojik hesaplaşmasıve mücadelesi içinde kendine Ahmetİbilileri, Fidan Kalşenleri ölçü veörnek alır. Ve kendini yeniden yaratmanınonurlu yolunda Büyük Direnişimiz’inrehberliğinde ilerlerler. Ki, BüyükDireniş, Dayı’nın önderliğindedevrimciliğin yeniden tanımlanmasıdır.Aynı zamanda, devrimciliği gerçektemellerine oturtmaktır.Devrimcilik, halkı örgütlemek vehalk düşmanlarından hesap sormaktır.Bu uğurda Kurtuluşa Kadar Savaşmaktır.Özgür Tutsak, bu savaşıniçerdeki sıra neferi olduğu bilinciylehareket eder.Kimdir Özgür Tutsak?Özgür Tutsak, Şanlı Alişan’ın tutsaklıkkoşullarındaki adıdır. Ki Alişanzorluk karşısında emekçi, zulümkarşısında cüretli ve yoldaşlarınınarasında mütevazıdır. Yerigelir, yüzlerce tutsağın bulaşığınıÜmraniye Hapishanesi’ndeki komünnöbetlerinde ‘gık’ demeden yıkayandır.Özgürlük eylemi için suyun,çamurun içinde saatlerce, sızlanmadançalışandır.Oradan çıkıp olası düşman saldırılarınakarşı nöbete durandır. Ki,Alişan, bir devrimciye ihtiyaç duyulanher yerde olmayı devrimciliğininözünde taşıyandır.Ve Ümit Günger, Hüsamettin Ciner,İbrahim Erler gibi yoldaşlarıyla Karadenizdağlarını şenlendirmenin hasretyüklü demli sohbetlerini paylaşandırAlişan... Onun hasretini çekip hayalinikurduğu her şey devrime dairdir.Ve yeri gelince, anasının ak sütü gibibu toprağın kendisine helal ettiği BüyükDireniş’in kızıl bandını kuşanandır.Büyük Direnişimiz’in ilk ölüm orucuekibinde yer almanın onur ve coşkusuyla19-22 Aralık katliam saldırısınınateşinde ve tecrit hücrelerinin işkencesindekızıl bandının namusunukoruyan, onurunu savunandır. Ölümorucu içinde tek başına tutulduğu körhücrelerde ip ince vücuduyla sabah-akşamsüregiden işkenceler karşısında boyuneğmeyendir.Özgür Tutsak Kimdir?Özgür Tutsak, Alişan’ın mezarbaşında sıkılmasını istediği o üç kurşununanlamını içselleştirip hayatındasomutlayandır.Ve bakın, ne diyor Alişan abisine,ailesine yazdığı mektubunda;“Son olarak abi sizden istediğimcenazemi defnettikten sonra, mezarbaşımda havaya üç el ateş edersiniz.Pompalı, av tüfeği bir şeyler bulursunuz.Bu üç kurşunun anlamı;1- Halkıma ve vatanıma olan sevgimdir.2- Özgürlük tutkumdur. Şehitlerimize,yoldaşlarıma ve partime olanbağlılığımdır.3- Bütün halk düşmanlarına, Amerika’ya,zenginlere karşı öfkemdir, hırsımdır...”İşte bu sevgiyi, özgürlük tutkusunu,bağlılığı ve öfkeyi tutsaklık koşullarındasomutlayıp dışarıya taşıyarakbüyütendir Özgür Tutsak…Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>33


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013HalkınHukukBürosuFaşizmin Perdesi: MahkemelerMahkemelerin faşizmigizleyen bir perde olduğunugösteren bir karar daha Bursa6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafındanverildi. Bursa 6. Ağır Ceza MahkemesiSevil Sevimli’ye ve arkadaşlarına"terör örgütünün propagandasıyapmak ve örgüt adına suçişlemek”ten ceza verdi. Sevil Sevimli’yeverilen cezanın toplamı 5yıl 2 ay’dır.Sevil Sevimli için iddia edilensuçlamalar şöyledir:Silahlı örgütün bölge sorumlusuHarika Kızılkaya ile örgütsel görüşmeleryapmak, Grup Yorumkonserine bilet satmak, stant açmak,örgüte yönelik baskınlarla ilgiliarkadaşları ile konuşmak, <strong>Yürüyüş</strong>isimli dergiyi getirmek ve dagıtımınısağlamak, Eskişehir’depiknik yapmak ve İstanbul’daki 1Mayıs kutlaması için afiş asmak,organizasyon yapmak, örgüt mensubuAli Yıldız’ın cenazesinin bulunduğumezardan çıkarılarakGazi Mahallesi’ndeki mezarlığadefin törenine katılmak, 30 Mart2012’de Tokat’ta Kızıldere anmasınakatılımını sağlamak, Güler Zere’ninhayatının anlatıldığı belgeselinorganizasyonu yapmak...Bu iddialar polisin hazırladığıiddialardır. Polisin hazırladığı tutanaklarınaynısının iddianame halinialdığı aşikar bir durum artık. Savcılariddiaları hukuk süzgeçinden geçiripdeğerlendirme yapma görevinibırakmış durumdalar. Mahkemeler defaşizme gerekçe üretmeye çalışıyorlar.Devrimci düşüncelere sahip olmak,Bağımsız Türkiye istemek,Emperyalizmi kovma iddiasında bulunmak,<strong>AKP</strong>’nin emperyalizmin taşeronuolduğunu söylemek, hastatutsaklara sahip çıkmak, Mahir Çayan’ıngeleneğini sahiplenmek suçkabul edilmeli. <strong>AKP</strong> suçları ilan ediyor,mahkemeler gereğini yapıyorlar.<strong>AKP</strong> özellikle terörle mücadele kanunundave silahlı örgütlerle ilgiliceza kanunundaki maddelerde dünyanınen gerici yasalarını yürürlüğesokmuştur. Bu gerici yasalara rağmenSevil Sevimli ve arkadaşları için iddiaedilenler suçlama konusu yapılamaz.Suç olarak ifade edilemez. Buiddialar yürürlükte bulunan gerici yasalarada aykırıdır. Sözkonusu karardazaten mahkemelerde gerekçebulamamış, resmen gerekçe uydurmuşlar.Örneğin diyorlar ki, “Konseriçin bildiri dağıtmak, bilet satmak vedağıtmak , afiş asmak örgüt propagandasımahiyetinde olmadığı sonucunavarılmıştır.” Buna rağmenörgüt propagandasından ceza verilmiştir,iddia olunan suçlamalar düşünceözgürlüğü ve kendini istediğigibi ifade etme hakkının, düşünceleregöre yaşama hakkının bir sonucudurve suç oluşturmazlar.Diğer suçlamalara ilişkin gerekçeleredeğinmek gerekirse, diyorlarki “terör örgütüne yönelik baskınlarhakkında arkadaşları ile görüşalışverişinde bulunması terör propagandasısuçunu oluşturmamaktadır.”Yani bu iddia nedeniyle beraatetmesi gerekmektedir, ancak hakimlerindilinin de polislerin dilinden pekfarklı olmadığını görüyoruz. Polis birbaskın yapmış, baskınlarını örgütüyönelik yaptığını iddia ediyor, hakimlersuçu ispat edilinceye kadarherkes masum ilkesine bağlı olarakyapılan baskını terör örgütüne yönelikolarak nitelendiremez. Bu baskınlaruğrayan kişilerin örgütün üyeleri olduğunukabul etmek demektir. Oysakanuna göre kişinin örgütü üye olupolmadığı yargılama sonucunda ortayaçıkar. Ama gerekçede yazdıklarındananlaşıldığı gibi hukuksal ilkeleriunutmuş durumdalar. SevilSevimli gözaltına alınan arkadaşlarıhakkında bilgi almak ve destek sunmakşeklindeki eylemi hakkında “terörörgütüne yönelik baskın hakkında”konuşmak şeklinde yorumlanmıştır.Bir diğer gerekçede “<strong>Yürüyüş</strong>isimli derginin temin edilip okunmasıda yasal olarak suç değildir, Sevimli'nin derginin aynı sayısınınçok sayıda ve müteaddit defalar İstanbul'dangetirttiği düzenli olarakdağıtımını yaptığı bu eylemleri ile silahlıterör örgütünün propagandasınıyaparak 3. kişilerin terör örgütünesempatilerini kazanmaya çalıştığıkanaatine varılmıştır” denilmektedir.Bu gerekçe kendilerinin inkarıdır.Denilmektedir ki, <strong>Yürüyüş</strong> dergisininokunmasını sağlamak örgüt propagandasıyapmaktır. Peki <strong>Yürüyüş</strong>dergisini bayide satanların suçlarınedir? Onlarda düzenli olaraksatıyorlar dergiyi, tüm Türkiye’ye dağıtımınıyapan şirketi kapatmanızmı gerekiyor. <strong>Yürüyüş</strong> dergisi binlercebayide düzenli olarak satılmaktadır,neden Sevil’in yaptığı eylemsuç olurken bayilerin yaptığı eylemsuç değildir, dergi çıkartmak nedensuç olmuyorda satmak suç oluşturuyor?Dergiyi okumak suç değilama derginin dağıtımını yapmaksuç, bırakın hukuk ilkelerini mantıkilkeleri çerçevesine dahi bu durumaçıklanamaz.Mahkeme iddalara kendince gerekçebulduğunu sanıyor, oysa gerekçe,kararlarda, kararın dayandığıyasal ve hukuki sebeplerin gösterilmesidir,cezayı gerektirecek sebeplerisomut olarak anlatırmasıdır. Mahkeme<strong>Yürüyüş</strong> dergisinin okunmasınınsuç olmazken, satılmasınınneden suç olduğunu yasal dayanaklarıile açıklamak zorundadır.Böyle bir açıklama yapılmamıştır, yapılamazda. Ne de olsa Mahkemelerikararları sorgulanmıyor, mantıklımantıksız her türlü söz gerekçe olarakyazılabiliyor.Başka bir gerekçe “yasal 1 Mayısgösterilerine katılmak ve bunaözel pikniğe gitmek örgüt propagandasıdeğil ancak Halk Cephesiimzalı afişleri Eskişehir Üniversitesiyemekhanesine astığı bu yönde katılımıçoğaltma örgütünün propagandasınıyapmasına zemin hazırladığısabit görülmüştür” şeklindedir.Bu gerekçede mantık aramakyersiz. Mahkeme örgüt propagandasıyapıldığı tespitini değil, propagandayazemin hazırladığı tespitiniyapmıştır. Yani mahkeme yeni birsuç uydurmuş, çünkü propangandayazemin hazırlama şeklinde birsuç bulunmamaktadır. 1 Mayıs’agitmenin, bunun için bildiri dağıtmanın,pikniğe gitmenin suç olma-34550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


dığı ortada. Yine de bir suç bulmakgerekiyor, bu defa 1 Mayıs mücadelegününe katılımı artırmayı sakıncalıbularak propaganda suçuna ZEMİNhazırladığı belirttiyorlar. Bir öncekigerekçe ile birlikte düşündüğümüzdemahkemeler bize tıpkı <strong>AKP</strong>’nin dediğigibi <strong>Yürüyüş</strong> dergisi okuyabilirsinama okutamazsın, 1 Mayıs’a gidebilirsinama kimseyi götüremezsin,dolayısıyla örgütlenemezsiniz diyorlar.Esas olarak rahatsız olduklarışey örgütlenme hakkıdır.Ali Yıldız’ın cenazesine katılmasuçlamasına ilişkin gerekçede “törendeterör örgütü lehine sloganlaratıldığı, bazılarını tek tip kiyafetgiydiği Sevimli’nin bu grup ile bütünleştiğikızıl flama taşıdığı terör örgütününpropagandasını yaptığı sonucunavarılmıştır. Silahlı terör örgütününpropagandasına dönüşengösteriye katıldığı ve bu gösteriye Eskişehir’denkatılımı sağlama yönündeorganizasyon yaptığı sabitgörülmüştür” denilmiştir. Yine hukukilkesine aykırı bir gerekçe ile karşılaşıyoruz.Suç ve cezada kanunilik veherkes kendi eyleminden sorumludurilkesi yokedilmiş. Kanunilik ilkesinegöre, suç diye ifade edilen eylem kanundasomut bir biçimde yazılmış olmalıdır,ancak mahkeme diğerlerislogan atmışsa Sevimli’de atmıştırslogan atıp atmadığını tespit etmekyersizdir anlayışı ile hareket etmiştir.Hangi slogan atılmış, propagandanasıl gerçekleşmiş, kırmızı flama taşımakneden suç sorularının cevabıgerekçede yazılmamıştır. Ve en önemlisidevletin katledip toplu mezarlaraattığı kişilerin sahiplenmesini,devletin suçunun teşhir edilmesini engellemektir.Güler Zere ile ilgili belgesel filminingösterilmesi hakkındaki suçlamayailişkin gerekçede ise “DHKP-C terör örgütü mensubunun hayatıanlatılarak örgüt propagandası suçuişlenmiştir.”Belgesel filmde Güler Zere’nin hayatıdeğil, devletin ona uyguladığı zulümanlatılmıştır. Devletin kendi yasalarınıçiğnemesi, hasta tutsakları katletmesi,işkenceleri anlatılmıştır. Mahkemefilmin neyi anlattığını çok iyi biliyor,devletin teşhir edilmesinden rahatsızolmuştur. Bu gerekçe ile biz tutsaklarakarşı her türlü suçu işleyebilirsiniz,gerçekleri anlatamazssınızdemiş oluyor. Ve yine açıklamıyor,bir örgüt üyesinin hayatı anlatılamazmı? Güler Zere’nin hayatını anlataraknasıl propaganda suçu işliyorolabilir insanlar? Bir gerçeğin anlatılmasındanneden bu kadar rahatsızsınız.Evet mahkemelerin taraflı davrandığını,siyasi iktidarın amaçlarınauygun kararlar verdiğini, hukuk ilkeleriniçoktan terkettiklerini Bursa 6.Ağır Ceza Mahkemesi!ni gerekçelikararından görmüş olduk, bu durumsadece Bursa’ya özgü olmadığınailişkin iki örnek daha vermek gerekir.Birincisi Kocaeli 2. Ağır CezaMahkemesi’nin bir kolunda platin bulunmasınedeniyle yazı yazamayanÇağdaş Hukukçular Derneği BaşkanıAvukat Selçuk Kozağaçlı’ya daktiloverilmemesi kararı ile ilgilidir. Kanunlartutuklu ve hükümlülere daktilo,bilgisayar verilmesi yasaklamamıştır,ancak idare diğer tutuklularda isteyebilirgerekçesi ile tutsaklara daktiloverilmesini engellemektedir. SelçukKozağaçlı’nın daktilo talebi rededilince İnfaz Hakimliği’ne başvuruda bulunuyor, İnfaz Hakimliği dedaktilo talebini kabul ediyor. AncakHapishane idaresinin talebi üzerinesavcı karara itiraz ediyor ve Kocaeli2. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hakimliği’ninkararını iptal ediyor. Gerekçesiise “kendine daktilo parçalarıile zarar verebilir, diğer tutuklu ve hükümlülerde daktilo isteyebilir” şeklindedir.Bu kararın hukukla ilgisi yoktabi ki, kanunda yasak olmayan birhak çok genel ve ciddiyetsiz bir gerekçeile engellenebilmektedir.Bir diğer konu Grup Yorumüyeleri hakkında açılan davadır.Gazi Karokolu’na feda eylemi yapanİbrahim Çuhadar’ın cenazesinin aileyeteslim edilmemesi nedeniyle aileyedestek veren Grup Yorum üyelerindenSelma Altın, Ezgi DilanBalcı işkenceyle gözaltına alınmış, herikisine özel işkenceler yapılmıştı.Onlarla birlikte gözaltına alınan herkesörgüt üyesi olmak suçlaması ilekarşı karşıya kaldılar. Aileye destekvermek, cenazeyi sahiplenmek gibimanevi bir değere saldıran <strong>AKP</strong> gözaltınaalınanlar hakkında dava açılmasınısağladı. Ama asıl çarpıcı olanyanı ise aylardır reklamını yaptıklarıreform paketleri ile erteleme kapsamınagiren bazı suçlamaların GrupYorum üyesi Selma Altın’a yöneltilensuçlamaya konu olmasıdır. Reformpaketlerine göre 2010 yılı öncesipropaganda diye sayılan suçlar ertelemekapsamına alınmıştı. Bunlariddianameye konu olmuşsa mahkemeniniddianameyi red etme, delilleridosyadan çıkartması gerekmektedir.Ancak sözkonusu devrimciler, devrimcigruplar olunsa yasa yok sayılıyor,uygulanmıyor.Her üç örnek mahkemelerin nasılçalıştığını, niteliğini, işlevini, yasalardabelirtilen görev ve ilkelere bağlıkalmadıklarını, tamamen devletinpolitikalarına uygun olarak çalışanmemurlar olduğunu yeterince göstermektedir.Biz diyoruz ki, halka uymaklayemin ettiğiniz, geçerli olduğunuifade ettiğiniz yasalarınıza uyun,uymayacaksanızda uymayacağınızısöyleyin. Dalkavukluk etmeyin.Gücümüz BirliğimizdirElazığ’da, Pir Sultan Abdal Derneği’ndebir araya gelen Fevzi ÇakmakMahallesi halkı, birlikte kahvaltıyaptı. Kahvaltı öncesi yapılan konuşmayla,birlik beraberliğin önemianlatıldı. Devletin Alevi ve ezilenhalklara saldırıları anlatılıp, bunlarakarşı Pir Sultan Derneği’nin taleplerikonuşuldu. Bu talepler etrafında örgütlümücadele verilerek başarıyaulaşılacağı belirtilen sohbetin ardındankahvaltıya başlanıldı. Mahalle halkınıngetirdiği yiyeceklerden oluşankahvaltıda da sohbetler edilip, herCuma yapılan kadın toplantılarınaçağrıda bulunularak kahvaltı bitirildi.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>35


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013HalkDüşmanı<strong>AKP</strong>Çevre veŞehircilikBakanı ErdoğanBayraktar, Edirne ziyareti sırasındakanser tedavisi gören ve ilaçlarınıgetirtmek için yardım isteyen DilekÖzçelik adındaki üniversite öğrencisinincebine para koyup, ilaçlarıkendisinin almasını istedi ve“düşürme” diye de uyardı. Bayraktaristemeye istemeye verdiğiparanın peşindeydi sadece düşürmederken. Dilek’in söyledikleriumurunda bile değildi."Ben dilenci değilim" demesinedahi kulak asmadı. Paranınyüzüne çarpılması karşısında rezilliğinigizlemek için yapılmasıgerekenleri yaparız havasınıtakınmaya başladı. Çünkü etrafındaonlarca kamera vardı.Ya onlar olmasaydı ne olurdudiye düşündünüz mü hiç?İşte onlarca, yüzlerce Dilekvar, kameraların görmediği, bir bakanailaçlarını alamadığını dile getiremeyen,binlerce çeşitli hastalıklarla yaşayanlarvar. Gözünün önünde kendilerineemanet edilen hasta tutsaklar var, kanserhastası tutsaklar var. Ölüme mahkumetmek, tedavisinin yapılmasını engellemekdışında başka bir adım atmayanhalk düşmanı <strong>AKP</strong> var. <strong>AKP</strong> sadecedevrimcilere değil tüm bir halka düşmanlığınıböyle gösteriyor.Bu yaşananlar karşısında tabii devletinyapması gereken bir şey vardı, oda Dilek’in hastaneye yatırılması.Evet, apar topar hastaneye yatırıldıDilek. Çünkü bu da bir sus payı,tepkileri geri çekme taktiğiydi. Olanolmuştu zaten şimdi etrafı toparlamakkalmıştı. Birkaç kırıntının da ortadakalması sorun değildi o işin tuzu biberiolacaktı.Dilek, hastaneye yatırılmadan öncekikonuşmalarında “Ben ‘ilaç’ dedim,Bakan ‘para’ dedi. Ben Bakan’danyardım istemiyorum. Yanınıza biri yardımiçin geldiğinde eliniz cebinize değil,vicdanınıza gitsin.” diyerek <strong>AKP</strong>’ninSağlık Hakkımızı Gasp Eden <strong>AKP</strong>,Sadaka Dağıtarak Halkı Dilenci YerineKoyuyor!yoksullaştırdığı halkı dilenci olarakgörmesine bir cevap verdi.Bayraktar, “Al işte bu parayı. Başkane yapacağım? Onları sen kendinal. Parayı da al, cebinden düşürme”diyerek Selimiye Camii’ne girdi, tabiibüyük bir sevap işlemenin huzuruylaöğle namazını kıldı. Bir de baktıki biraz önce cebinepara sokuşturupyüzüne dahi bakmadığı genç kız onadoğru yaklaşmak istiyor. Duyduklarıkarşısında şaşırmış gibi duran Bayraktar’aDilek şunları söylüyor; “Sadeceyanlış anlaşıldım. Ben dilenci değilim,tedavim için yardım istedim. İnsanlıkkonusunda bir kez daha hayalkırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliğihiç tatmamışsınız hayatınızda”diyerek, verdiği parayı tekrar Bakan’ıneline geri veriyor. Evet onlar çaresizkalmazlar, çünkü onların tedavileriAmerika'larda, İsrail'lerde yapılır.Senin ilaçlarını beklediğin ama birtürlü gelmeyen yerlerde yapılır onlarıntedavileri. Erken teşhis onlar içindir,yoksul bir halk zaten o hastalığınteşhisi koyulana kadar çoktan iş iştengeçmiş olur. Zaten tedavi için gerekliparayı da bulamayacağı için ölümonun için kaçınılmazdır. O yüzden evethaklısın, onlar hiç çaresiz kalmamışlardırbu konuda.İnsanlık konusunda umutsuzluğakapılma Dilek! Senin insan diyerekkonuşmaya çalıştığın kişiler kâr ve sömürüüzerine kurulmuş bir düzenintemsilcileridir, o yüzden halk düşmanıdırlar.Sevap diyerek, "Elimin kolumunsadakası olsun" diyerek verdiğinizparanız batsın.Bu olaydan sonra Bayraktar, utanmazcaben elimden geleni yaptım, "gerisiteferruat" dedi. Yani, ne söylersenizsöyleyin umurumda değildiyor.Öyle kolay olmayacakişte... Yaptıklarınız ve yapacaklarınızhiçbir zaman yanınızakar kalmayacak. Halkazulmünüzün hesabını mutlakabir gün vereceksiniz. NitekimDilek, <strong>AKP</strong>’ye oy veren babasınasitem ettiğini anlattı. <strong>AKP</strong>,kendi kuyusunu kendisi kazmaktadır.Halk düşmanlarının girecekmezarı dahi yoktur. Kanımızıemen, iliklerimizi sömüren, çocuklarımızıaç, insanlarımızı işsizbırakan, yoksulluğu ve yozlaşmayı yaratanbesleyen büyüten <strong>AKP</strong>, yaptıklarınınhesabını verecektir.Dilek’in yaşadığı bu olay bir gerçeğide halkın gözler önüne serdi: <strong>AKP</strong> “hastanelerdekuyruk olayı, tedavi olamadımolayı eskide kaldı. Artık isteyen hiçsırada beklemeden istediği hastanedetedavisini oluyor” diye halkı kandırıyordu.İşte gerçekler Dilek ve milyonlarcaDilek’in yaşadıklarıdır. Bırakıntedavi olmayı en hayati ilaçlarınıdahi alamıyor halkımız.Halkımız, <strong>AKP</strong>’nin bizi sadakaverdiği bir dilenci yerine koymasınaizin vermeyelim. Dilek nezdinde çiğnenenbizim onurumuzdur. Yaşananlar<strong>AKP</strong>’nin halka bakışının bir parçasıdır.Onurumuza sahip çıkalım. <strong>AKP</strong>, emeknedir bilmez. Ancak sömürüyü bilir. Çalışanbiziz, üreten biziz, yiyen onlar…Biz sessiz kaldıkça tepemize biniyorlar.Emekçiyi, hastayı, yoksuluaşağılıyorlar. Halka dilenci muamelesiyapan <strong>AKP</strong>’ye karşı öfkemizi büyütmeyeçağırıyoruz…36550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Kamu Emekçileri Cephesi<strong>AKP</strong>’NİN FAŞİST TERÖRÜNE KARŞI 1 MAYIS’TAKAMU EMEKÇİLERİ CEPHESİKORTEJİNDE BİRLEŞELİM!<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>!Tutsak Kamu Emekçileri Cepheli Memurlara ÖzgürlükKamu Emekçileri!Faşist <strong>AKP</strong> iktidarı kazanılmışhaklarımızı birer birer gasp ediyor.Onyıllardır büyük bedeller ödeyerekkurduğumuz sendikalarımızdagrev hakkımızı gasp etti.Kamu Emekçileri!Grevsiz toplu sözleşme, Toplusözleşmesiz sendika olmaz.<strong>AKP</strong>, sendikalarımızı kendi iktidarınahizmet eden sivil toplum kurumlarınadönüştürmek istiyor.Kamu Emekçileri Cephesi olarakdiyoruz ki; Biz bu sendikaları budüzenin icazetiyle kurmadık. Memurlarınsendika kurmasının yasakolduğu dönemlerde büyük bedellerödeyerek kurduk. Yıllarca yürüttüğümüzdişe diş mücadeleyle meşrulaştırdıkve 12 Eylül’ün yasaklarınıtarihin çöplüğüne attık.Bugün de <strong>AKP</strong>’nin sendikalarımızıdüzene hizmet eden Sivil ToplumKurumlarına dönüştürmesine izinvermeyeceğiz.Kamu Emekçileri!Grevli Toplu Sözleşmeli sendikahakkımız için 1 Mayıs’ta KamuEmekçileri Cephesi kortejinde güçlerimizibirleştirelim!<strong>AKP</strong>, 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu’ndan bugüne kadar yaptığıve halen yapmak istediği değişikliklerlekamu çalışanlarını adım adımköleleştiriyor.Geçen yıl 657 sayılı yasaya “Memurlarınyürüttükleri hizmetin özelliklerinegöre, bu madde uyarıncatespit edilen çalışma saat ve süreleriile görev yerlerine bağlı olmaksızınçalıştırılabilmeleri mümkündür”hükmü eklendi.Bu hükümle birlikte <strong>AKP</strong>, hiç birkurala bağlı olmayan kuralsız çalışmanıntemelleri atıldı.Çalışma Bakanı Faruk Çelik “657sayılı yasa elimizi kolumuzu bağlıyor”diyerek memurları köleleştirecek olan“Kamu Personel Rejimi”nin değiştirileceğinisöyledi.Ve şimdi bütün memurların rotasyonabağlı çalıştırılacağını söylüyorlar.<strong>AKP</strong>, Kamu EmekçileriniKöleleştirmek İstiyor!<strong>AKP</strong>’nin KölelikYasasına Karşı 1 Mayıs’taKamu Emekçileri CephesiKortejinde Birleşelim!1- Tek avantajı iş güvenliği olankamu emekçilerinin iş güvenliği gaspedilecek.2- Kamu emekçilerinin bugünekadar bedeller ödeyerek kazandığıtüm hakları gasp edilecek.Örneğin;- 2.5 milyon kamu emekçisi adımadım sözleşmeli memur statüsünedönüştürülecek.- Taşeronluk sistemi gibi memurlarda her an işten atılabilecek,- İktidar partisi gibi düşünmeyenmemurlar sürgün edilecek ya da iştenatılacak.- İzin kullanmak, hastalanmak,“performansımızın yetersiz bulunmasıv.b.” gerekçeleriyle işimize son verilecek.3- ‘Performansa dayalı ücret sistemi’ile kuralsız çalıştırma getirilecek.Bu yıl 2013’te önce pilot bölgelerdebaşlayacak olan bu uygulamalardaha sonra 2.5 milyon kamu emekçisinikapsayacak.Kuralsız ÇalışmaNe Demek?- Memurların kazanılmış tüm haklarınıngasp edilmesi demektir.Örneğin: Memurlar keyfi olarakçalıştığı şehirden başka şehre gönderilemez.Yapılacak bu düzenlemelerlebizi istedikleri zaman istediklerişehre sürgün edecekler.- Kazanılmış bir hak olarak memurlarçalıştığı iş kolundan başkabirimlere aktarılamaz. Yapılacak budüzenlemelerle memurlar istedikleribirimde çalıştıracaklar.- Ta, 1850’lerde emekçilerin büyükbedellerle kazandıkları 8 saatlik günlükçalışma saatinin yerine mesaisaatlerinin, mesai günlerinin belliolmadığı bir çalışma sistemi getirilecek.4- Performansa dayalı çalışmasistemi getirilecek. Yani;- Alacağımız maaşın, ve işimizin


üzerinde devrimci memur hala tutuklu.amirlerin iki dudağından çıkacaksöze bağlı olması demektir.- Daha yüksek ücret almak içinamirlerine daha çok yalakalık yapmakdemektir.- Amirlerinin gözüne girmek içinbirlikte çalıştığın mesai arkadaşınıispiyonlamak demektir.- Daha iyi bir ücret, daha iyi birkonum-kariyer elde etmek için mesaiarkadaşının omuzlarına basarak yükselmekdemektir.- Aynı işi yapanların statülerifarklı olduğu için farklı ücret almasıdır.- Hastalık, doğum, evlenme, ölümgibi izinlerin kısıtlanmasıdır.- “Görevi ihmal, saygısızlık, işekayıtsızlık” gibi yoruma dayalı nedenlerlemaaş kesintisi, kıdem durdurma,hatta devlet memurluğundançıkarılma tehdidi altında sömürülmemizdemektir. Belirli bir sürede bitirilmesigereken işler söz konusu olduğundasözleşmeli personel fazlamesai yapacak, tatil günlerinde çalışacak.Bu çalışmalar karşılığında ayrıcaücret ödenmeyecek.5- Örgütlenmenin önünde birçokengeller varken bu çalışma düzeniylemevcut örgütlenmelerimiz tasfiyeedilecek. Yeni örgütlenmeler imkansızhale getirilecek.Kamu Emekçileri CephesiOlarak <strong>AKP</strong>’ninKölelik Düzenlemelerineİzin Vermeyeceğiz!<strong>AKP</strong>’nin Faşist TerörüneKarşı Direneceğiz!<strong>AKP</strong>, yasalarda yaptığı düzenlemelerletüm memurları köleleştirirken,KESK ve diğer memur sendikalarıadeta suskunluğa bürünmüştür.<strong>AKP</strong>’nin yedek gücü olan Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in suskunluğuanlaşılırdır. Onlardan farklıbir tavır içinda olmalarını beklemeksaflık olur. Ancak şehitler veren veyüzlerce tutsağı olan KESK’in suskunluğukabul edilemez.KESK Susarken<strong>AKP</strong>, Kamu EmekçileriCephesi’ne Saldırıyor!<strong>AKP</strong>, “DHKP-C Operasyonu” diyerek28 ilde 185 KESK üyesi KamuEmekçileri Cepheli memuru gözaltınaaldı ve 70’in üzerinde devrimci memurtutuklandı. Tutuklananların içindeKESK Merkez Yönetim Kurulu Üyesive çok sayıda KESK’e bağlı EĞİ-TİM-SEN, BES, SES, HABER-SEN, TÜM BEL-SEN, TARIM OR-KAM-SEN ve YAPI YOL-SEN’ebağlı sendikaların üyeleri, yöneticilerive şube başkanları vardır.Devrimci memurlar, <strong>AKP</strong>’nin kölelikyasalarına boyun eğemedikleriiçin tutuklandılar. Çünkü tüm sendikalar<strong>AKP</strong>’nin kölelik düzenlemelerikarşısında suskunluğa bürünürkentek direnen Kamu Emekçileri Cephesi’ydi.Kamu Emekçileri Cephesiülke çapında kölelik yasalarına karşıetkin bir kampanya başlatmıştı. <strong>AKP</strong>devrimci memurları sindirmek veteslim almak için bu baskınları yaptı.Yasadışı Örgüt üyesi diye suçlanaraktutuklanan devrimci memurlarayöneltilen tüm suçlamalar demokratik,yasal sendikal faaliyetlerdir.Yasal, demokratik sendikal faaliyetlerindendolayı KESK üyesi 70’inKamu Emekçileri;Saldırıların hedefi bugün KamuEmekçileri Cephesi olsa da <strong>AKP</strong>,devrimci memurlar nezdinde tümmemurları sindirmek istiyor.1 Mayıs’taKamu Emekçileri CephesiKortejinde Yer AlarakDevrimci MemurlaraSahip Çıkalım!Devrimci memurlara sahip çıkmak<strong>AKP</strong>’nin terörünü boşa çıkartmaktır.<strong>AKP</strong> ve onun kontra medyasıdevrimci memurların sahiplenilmesiniengellemek için “terör” demagojisiyapıyor.Devrimci Memur Hareketi’ndenbugüne Kamu Emekçileri Cephesi’ninkim olduğunu herkes çok iyi bilir.Eğer bugün devlet memurlarının birsendikası varsa bunda Kamu EmekçileriCephesi’nin rolü çok büyüktür.Kamu Emekçileri Cepheli memurlar1990 yılında ilk memur sendikalarınıkuran memurlardır. Ne Amerikanbeslemesi <strong>AKP</strong>’nin ne de onun kontrabasını medyanın Kamu EmekçileriCepheli memurları gayri meşru göstermeyegücü yetmez.Kamu Emekçileri Cephesi bu mücadeledeyüzlerce tutsak ve şehitlervermiştir.Operasyonlarla, gözaltılarla, tutuklamalarla,bizi teslim alamazsınız.<strong>AKP</strong>’NİN FAŞİST TERÖRÜNEBOYUN EĞMEYECEĞİZ!TUTSAK DEVRİMCİMEMURLARA ÖZGÜRLÜK!EMPERYALİZMLEUZLAŞMAYACAĞIZ!<strong>AKP</strong> FAŞİZMİNE TESLİMOLMAYACAĞIZ!1 MAYIS’TA KAMUEMEKÇİLERİ CEPHESİKORTEJİNDE BİRLEŞELİM!FAŞİZMİ YENECEĞİZ!EMEKÇİYİZ HAKLIYIZKAZANACAĞIZ!


BAKIRKÖY’DE 550 BİNİN COŞKUSUVE İNANCIYLA1 MAYIS’TA ON BİNLER OLUPCEPHE SAFLARINDA BİRLEŞELİM!


İşçiler, memurlar, işten atılanlar, işsizler, emekliler, köylüler, yoksul gecekonduhalkı, öğrenci gençlik, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, ev kadınları, gazeteciler,esnaflar, avukatlar, doktorlar, mühendisler-mimarlar, aydınlar, sanatçılar,sinemacılar, tiyatrocular, yazarlar... taraftarlar... Kürt, Türk,Arap, Çerkez tüm milliyetlerden, Alevi-Sünni tüm inançlardan,azınlıklardan halkımız...Taksim 1 Ma yıs Ala nı’n daHalk Cep he si Saf la rında Bir le şe lim!EMPERYALİZMLE UZLAŞMAYACAĞIZ<strong>AKP</strong> FAŞİZMİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!MİLYONLARI ÖRGÜTLEYECEĞİZ!Halkımız!Açlığa, sömürüye, <strong>AKP</strong>’ninAmerikan işbirlikçiliğine, faşist terörünekarşı 1 Mayıs Alanı'nda,Halk Cephesi Saflarında Birleşelim.1 Mayıs; Kavga günüdür. Birlik,Mücadele ve Dayanışma günüdür.Açlığımıza karşı,yoksulluğumuza karşı, mahallelerimizibaşımıza yıkanlara karşı, vatanımızısatanlara karşı,kararlılığımızı bir kez daha göstermegünüdür. Vatanımızın bağımsızlığıhalklarımızın özgürlüğüi̇çin, işimiz, ekmeğimiz, aşımıziçin, namus ve onurumuz, adaletiçin 1 Mayıs'ta Alanlarda olalım.1 Mayıs ve Taksim 1 MayısAlanı Büyük BedellerÖdeyerek KazandığımızAlandır!1 Mayıs Alanı’na çıkan Taksim’intüm caddelerinde kanımızaktı. Gasp edilen 1 Mayıs Alanı’nıgeri almak için 10 yıllar süren mücadelemizboyunca büyük bedellerödedik. Bize 1 Mayıs’ı vealanları yasaklayanlar önce 1 Mayıs’ısonra alanları vermek zorundakaldılar.1 Mayıs Çalışan TümEmekçiler İçin Yasal Tatildir!Örgütlü, örgütsüz, kayıtdışı çalışantüm işçiler. Bu hakları kazanmakiçin devrimciler, işçiler,memurlar, tüm halkımız on yıllarsüren mücadeleleri boyunca çokbüyük bedeller ödediler. Bu hakkınızasahip çıkın. İliğinize kadaremeğininizi sömüren kan emicipotronlara bu hakkınızı gasp ettirmeyin.1 Mayıs’ta mutlaka 1Mayıs Alanı’na çıkın ve HalkCephesi saflarında yerinizi alın.<strong>AKP</strong>, Açlığın veAdaletsizliğin İktidarıdır!1 Mayıs 2013 <strong>AKP</strong>'ye cevabımızolacaktır... 1 Mayıs'ta Alanlarda<strong>AKP</strong>'nin "AÇLIĞIN VEADALETSİZLİĞİN İKTİDARI"Olduğunu Haykıralım!1 Mayıs Alanı, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizmin kürsüsüdür!Emperyalizme karşı bağımsızlıktan,faşizme karşı demokrasiden,kapitalizme karşısosyalizmden yana olan herkesi çağırıyoruz1 Mayıs Alanı'na.<strong>AKP</strong> Faşizminin SaldırılarıHalkın KurtuluşMücadelesini Engelleyemez!Halkımız hergün polisin sabahakarşı operasyonlarıyla güne başlıyor.<strong>AKP</strong> iktidarı halkın her kesimine azgıncasaldırıyor. Yüzlerce kişiyigözaltına aldı, tutukladı. Gece yarılarıbinlerce polisle, helikopterlerle,otomatik silahlarla saldırıyor. Korkularıo kadar büyük ki, en küçük birmuhalefete dahi tahammül edemiyorlar.Patlayıncaya, tıksırıncayakadar yedikleri için korkuyorlar.Milyarderlerin sayısı 35’den 44’e çıkarkenresmi rakamlara göre bile işsizlikoranı 10.6’ya çıktı. 2 milyon8 yüzbin kişi işsiz. Gerçek rakamlarise bunun en az iki katı. Her şeydeolduğu gibi işsizlik rakamlarındada sahtekarlık yapıyorlar ama ne yaparlarsayapsınlar halkımızın yaşa-


dıkları ortada. Halktan çaldıklarınınher an ellerinden alınabileceğini düşündükleriiçin azgınca saldırıyorlar.<strong>AKP</strong> Faşist TerörünüYasalarla Meşrulaştırmakİstiyor!<strong>AKP</strong>, Sendikalar Yasası’ndayaptığı değişikliklerle, TaşeronlukYasası’yla, “istihdam büroları”dediği modern köle pazarlarıyla işçilerinkazanılmış tüm haklarınıgasp etmek istiyor. Kıdem tazminatlarınıgasp etmek istiyor. Bölgeselasgari ücretle açlık sınırınınaltındaki işçileri tekellerin karı içinölüme mahkum ediyor. Aynı şekildememurlar için de yapılacakyasal düzenlemelerle kölelik koşullarıdayatıyor. İşsizlik ortada.Tarım ve hayvancılık hızla tasfiyeedilip köylüler tekellerin kölelerihaline getiriliyor. Öğrenciler,öğretmenler, devrimci sanatçılar,gazeteciler, avukatlar, mühendisler,doktorlar... hapishaneleredolduruluyor... Sinamasına, tiyatrosunasahip çıkan aydınlara,sanatçılara, yazarlara azgınca saldırıyor.Kentsel dönüşüm adı altındahalkın evleri gasp edilipemperyalist ve işbirlikçi tekellerepeşkeş çekiliyor. Ormanlarımız,kıyılarımız, mahallelerimiz tamanlamıyla yağma ve talan ediliyor.Bu teröre, bu yağmaya, bu talana,bu zulüme teslim mi olacağız?İşte 1 Mayıs 2013 bu sorununcevabının verildiği alandır!1 Mayıs’ta Cephe saflarında<strong>AKP</strong> faşizmine bu cevabı verelim.1 Mayıs 2013 teslim olmayacağımızıgöstereceğimiz alandır!1 Mayıs’ta Cephe saflarında, uzlaşmacılığın,teslimiyetin işbirlikçiliğinrevaçta olduğu günümüzdeemperyalizmle uzlaşmayacağımızı,<strong>AKP</strong>’nin faşizmine teslim olmayacağımızıgösterelim!İşçiler, memurlar, işten atılanlar,işsizler, emekliler, köylüler,yoksul gecekondu halkı,öğrenci gençlik, çoluk-çocuk,genç-yaşlı, ev kadınları, gazeteciler,esnaflar, avukatlar, doktorlar,mühendisler-mimarlar,aydınlar, sanatçılar, sinemacılar,tiyatrocular, yazarlar... taraftarlar...Kürt, Türk, Arap, Çerkeztüm milliyetlerden, AleviSünni tüm inançlardan, azınlıklardanhalkımız...1 Mayıs’ta CepheSaflarında FaşizmeHalkın Gücünü Gösterelim!2013 1 Mayıs'ı devrimci, demokratgüçler açısından herhangibir 1 Mayıs olmayacaktır.Demokratik mücadelenin tümdenyok edilmek istendiği saldırılarınortasında, direnerekkazandığımız en demokratik haklarımızıen güçlü bir biçimde kullanmalıyız.Dost, düşman herkesingözleri, 1 Mayıs meydanlarındaHalk Cephesi kortejinde olacaktır.Yok edildiğimizi, dağıtıldığımızıdüşünenleri defalarca hayalkırıklığına uğrattık 1 Mayıs meydanlarında.Katliamların, ihanetlerin,kuşatmaların, ardındanumudu yok edemeyeceklerini hepo meydanlarda gösterdik. Bu kezde öyle olacaktır.Dünya Halklarına UmutVermek İçin 1 Mayıs’taMeydanları Zaptedeceğiz!2013 1 Mayısı’nda, dünyahalkları bir kez daha alanlarda gösterecekgücünü. Dünya halklarınayağdırılan bombaların, katliamve işgalin halkları sindiremediğibir kez daha görülecek alanlarda.Türkiye’nin 1 Mayısı’ndaABD’yle birlikte, işbirlikçilerinezulmün kar etmediğini, F Tiplerinde,gecekondu mahallelerindedevrimci hareketi yıldıramadığını,yolundan saptıramadığını, devrimyürüyüşünü durduramadığınıgöstereceğiz. Emperyalizme karşıdirenen halkların yalnız olmadığınıgöstereceğiz.1 Mayıs Ne DevletiSendikacılarının Ne deİcazetçi Reformist, PatronSendikacılarının Değil,Emekçilerindir!Devrimcilerindir!Halk Güçlerinindir1 Mayıs Bizimdir!Taksim’de 77 1 Mayıs şehitlerininhesabını sormak için, her barikattabiz direndik, göğüs göğüseçarpıştık, yeni şehitler verdik. TaksimMeydanı’nı biz kazandık. Düzensendikacıları ise, devletleuzlaştılar. Bedellerle kazandığımız1 Mayıs Alanı’na sahip çıkalım. 1Mayıs, oligarşinin halka karşı terörünesesini çıkartmayan, işçisinesahip çıkmayan işbirlikçi patronsendikacılarına karşı da sesimizihaykırdığımız bir alandır. 1 Mayıs'taBirleşelim Savaşalım, Kazanalım!Sel Olup Meydanlara Akalım.<strong>AKP</strong>’nin Tüm Provokasyon veZulmüne Rağmen 1 Mayıs'ta AlanlarıZaptedelim.HALK CEPHESİSAFLARINDA 50 BİNKİŞİYLE <strong>HESAP</strong>SORACAĞIZ!EMPERYALİZMLEUZLAŞMAYACAĞIZ!<strong>AKP</strong> FAŞİZMİNE TESLİMOLMAYACAĞIZ!MİLYONLARIÖRGÜTLEYECEĞİZ!BEKLEYİN GELİYORUZ!YAŞASIN 1 MAYIS!HAKLIYIZKAZANACAĞIZ!Halk Cep he si


Tekstil İşçileri, Konfeksiyonİşçileri, İnşaat İşçileri,Belediye İşçileri, Sanayiİşçileri, Tersane İşçileri, Limanİşçileri, Fırın İşçileri, Matbaa İşçileri, Tarım İşçileri, Deniz İşçileri, Taksiciler,Minibüs Şöförleri, Taşeron İşçileri, İşsizler ve İşten Atılan Emekçiler…1 MAYIS’TA DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİKORTEJİNDE YERİMİZİ ALALIM!Bütün dünyada resmi bayram vetatil günü olarak ilan edilen 1 Mayıs’ıkutlayacağımız günlere çok az kaldı.Taksim’de kutlayacağımız 1 Mayıs’ıbize iktidarlar, hükümetler bağışlamadı.Biz mücadele ederek ve bedellerödeyerek, şehitler vererek kazandık.<strong>AKP</strong>, inşaat gerekçesiyle şimdi 1Mayıs Alanı’mızı tekrar gasp etmekistiyor. Buna izin vermeyeceğiz.1 Mayıs Sosyalist Enternasyonaltarafından İŞÇİ SINIFININ BİRLİK,MÜCADELE, DİRENİŞ GÜNÜ olarakilan edildiğinde kuşkusuz 1 Mayıs’ınbütün dünyada kutlanacağınıöngörmüşlerdi.İşçiler,Bugün <strong>AKP</strong> iktidarı “ulusal istihdamstratejisi” adı altında emperyalistve işbirlikçi tekellerin dayattığıpolitikalarla işçileri tamamen köleleştirmekistiyor.Bu strateji çerçevesinde SendikalarYasası’nda yapılan değişikliklerleörgütlenme hakkımız gasp edildi.Tek iş güvencemiz olan kıdemtazminatlarımızın gasbı için fırsatkolluyorlar.Taşeronluk sistemi çalışma hayatınınher alanına yayılmışken busistem yasalarla da güvence altınaalınıyor.Esnek çalışma dedikleri kuralsız,güvencesiz çalışma “yeni istihdamyaratılacak” denilerek çalışma hayatınınher alanına yayılmak isteniyor.“İstihdam büroları” adı altındageçmişin köle pazarları geri kurulmakisteniyor.Bölgesel asgari ücretle zaten açlıksınırının altında çalışan işçiler açlıktanöldürülmek isteniyor.İş cinayetlerinde her gün ortalamaüç işçi katlediliyor. Ülkemiz iş cinayetlerindeAvrupa birincisi, dünyaüçüncüsü oldu.Milyonlarca işçi sigortasız kayıtdışı olarak çalıştırılıyor.Hergün binlerce işçi hiçbir hakkıverilmeden kapı önüne koyuluveriyor.Milyonlarca işsiz çalışanların dahaucuza çalıştırılması için tehdit olarakkullanılıyor.İşçiler; sonuç olarak bize dayatılanAÇLIK ve ÖLÜMDÜR!İşte 1 Mayıslar bize reva görülenAÇLIK, ÖLÜM ve ZULME karşıgücümüzü birleştirdiğimiz, sesimiziyükselttiğimiz mücadele günüdür.1 Mayıs’ta tüm bu saldırılara karşısesimizi yükseltmek için Devrimciİşçi Hareketi kortejinde gücümüzübirleştirelim.1 Mayıs; Kavga günüdür. Birlik,Mücadele ve Dayanışma günüdür.Açlığımıza karşı, yoksulluğumuzakarşı, mahallelerimizi başımıza yıkanlarakarşı, vatanımızı satanlarakarşı, kararlılığımızı bir kez dahagösterme günüdür. Vatanımızın bağımsızlığıhalklarımızın özgürlüğüi̇çin, işimiz, ekmeğimiz, aşımız için,çocuklarımızın geleceği için, namusve onurumuz, adalet için 1 Mayıs'taAlanlarda olalım.1 Mayıs Alanı BüyükBedeller ÖdeyerekKazandığımız Alandır1 Mayıs Alanı’na çıkan Taksim’intüm caddelerinde kanımız aktı. Gaspedilen 1 Mayıs Alanı’nı geri almakiçin 10 yıllar süren mücadelemiz boyuncabüyük bedeller ödedik. Bize1 Mayıs’ı ve alanları yasaklayanlarönce 1 Mayıs’ı sonra alanları vermekzorunda kaldılar.1 Mayıs Çalışan TümEmekçiler İçin YasalTatildir!Örgütlü, örgütsüz, kayıtdışı çalışantüm işçiler. Bu hakları kazanmakiçin devrimciler, işçiler, memurlar,tüm halkımız on yıllar süren mücadeleleriboyunca çok büyük bedellerödediler. Bu hakkınıza sahip çıkın.İliğinize kadar emeğinizi sömürenkan emici potronlara bu hakkınızıgasp/ettirmeyin. 1 Mayıs’ta mutlaka1 Mayıs Alanı’a çıkın ve Devrimciİşçi Hareketi kortejindeki yerinizialın.Devrimci İşçi Hareketi tüm haklarımızıgasp etmek isteyen iktidarlarakarşı mücadele ettiği gibi işçilerinhaklarını korumayan ve patronlarla,iktidarlarla işbirliği içinde olan icazetçipotron sendikacılığına karşıda mücadele etmektedir.Eğer bugün <strong>AKP</strong> iktidarı işçilere


karşı bu kadar pervasız saldırıyorsabunda işbirlikçi, icazetli sendikal anlayışında rolü büyüktür.Bunun içindir ki, sendikalar büyükçoğunlukla işçilere sahip çıkmak biryana kendi varlık-yokluk nedeni olansaldırılara karşı bile direnmemektedir.İşçiler, emekçiler, memurlar, köylüleriktidarın saldırıları altında inim iniminlerken onlar koltuklarını derdindeler.<strong>AKP</strong>’nin bakanları 800 TL asgariücrete çok diyor. Utanmadan 4 kişilikbir ailenin aylık 800 TL ile geçinebileceğinisöylüyor. Sadece “peynir– zeytin yiyin” diyorlar. Sanki kendilerisadece peynir ve zeytin yiyorlar!İşçilerle bu denli alay ederek konuşmalarınınnedeni üyesi olduğumuzsendikaların pasifliğinden, işbirlikçi,icazetçi sendikal anlayışlarındandır.Devrimci İşçi Hareketi bu sendikalanlayışa karşı da kıyasıya mücadeleetmektedir.Devrimci İşçi Hareketi olarakhedefimiz devrimci kitle sendikacılığınıyaratmaktır.Devrimci İşçi Hareketi olaraksizleri 1 Mayıs’ta saflarımıza çağırırkenmücadele tarihimizden aldığımızgüçle çağırıyoruz. Tarih tanıktırki Devrimci İşçi Hareketi’nin önderliğindeyapılıp da kazanılmayantek bir direniş yoktur. Ama er amageç mutlaka kazanılmıştır. ÇünküDevrimci İşçi Hareketi bir devrimciiradeye, kararlılığa, ısrara ve cüretesahiptir. Bu gelenek bedellerle yaratılmıştır.Direnen İşçiler; Devrimciİşçi Hareketi ZaferinGarantisidir!Devrimci İşçi Hareketi’nin öncülüğündeonlarca direniş zaferle sonuçlandı.Eminönü Belediye işçilerinin direnişi,Migros ve Maga Deri işçilerinindireniş, Belediye işçilerinin90’lı yıllardaki hak mücadeleleri,1990’daki Maden işçilerinin Zonguldak’tanAnkara’ya yürüyüşleri ve3 Ocak genel grevinde, SEKA Direnişi’nde,Paşabahçe Şişe Cam işçilerinindirenişlerinde, Türkan Albayrak,Cansel Malatyalı’nın direnişlerinde;Roseteks, Darkmen Tekstil veBEDAŞ işçilerinin direnişlerinde;AKÇAY Tekstil işçilerinin fabrikaişgalinde, Şişli Belediye işçilerininpatron sendikacılğına karşı mücadelesindeve daha bir çok direnişteDevrimci İşçi Hareketi öncülüğündedirenilerek zaferler kazanılmıştır.Bugün öncülük yaptığı direnişleride zaferle sonuçlandırıcağından hiçbirkuşkunuz olmasın.Tarih bu örneklerle doludur. Bugelenek DİRENİŞ VE MÜCADELEgeleneğidir.Devrimci İşçiler;Bu 1 Mayıs’ta hedefimizi kat katbüyütmeliyiz. Kan, can pahasına 1Mayıs’ı işçi sınıfı ve halkımıza armağanettik.Şimdi işçileri bayramları ile Devrimciİşçi Hareketikortejindebuluşturmazamanıdır.Şimdi 1 Mayıslar’damilyonlarcaişçiyikendisi için mücadeleye katma zamanıdır.Tekstil İşçileri,Konfeksiyon İşçileri,İnşaat İşçileri, Belediyeİşçileri, Sanayi İşçileri,Tersane İşçileri, Limanİşçileri, Fırın İşçileri,Matbaa İşçileri, Tarımİşçileri, Deniz İşçileri,Taksiciler, MinibüsŞöförleri, Taşeron İşçileri,İşsizler ve İşten AtılanEmekçiler…Bir yıl boyunca 13- 14 saat kölegibi çalıştırılıyoruz. 1 Mayıs’ta birgün kendimiz için bayram yapmakanamızın ak sütü kadar bize haktır.1 Mayıs’ta bayram hakkımızı biziiliğimize kadar sömürenlere karşımücadele için kullanalım.Devrimci İşçi Hareketi kortejindeyerimizi alalım. İşkolu işkolu, fabrikafabrika, atölye atölye pankartlarımızla,taleplerimizle Devrimci İşçi Hareketiile 1 Mayıs Alanı’nda olalım.Emeğine ve alınterinin karşılığıolan haklarına el konulan ve bir bezparçası gibi fırlatılıp sokağa atılanİŞÇİ KARDEŞLERİMİZ;Haklarımıza sahip çıkmak ve sömürenlerden,asalak patronlardanhakkımızı almak için; 1 Mayıs’taDEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ KOR-TEJİNDE OLALIM!YAŞASIN 1 MAYIS!İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANA-CAĞIZ!DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ


KESK üyesi Kamu Emekçileri Cepheli Tutsaklara Özgürlük!Devrimci Memur TutsaklarOnurumuzdur!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Ankara’da KESK'li Tutsak Aileleritarafından Kızılay Yüksel Caddesi’nde13 Nisan günü eylem yapıldı.“Faşizme Karşı Demokrasi, KeyfiTutuklamalara Karşı Adalet İstiyoruz”pankartı açılan eylemde tutsak KESKMYK Üyesi Akman Şimşek’e aitmektup okundu. Eylemde “KomplolarıBoşa Çıkartacağız”, “KESK’liTutsaklar Serbest Bırakılsın”, “EmekçiyizHaklıyız Kazanacağız” sloganlarıatıldı.30 kişinin katıldığı eylemdeKESK’li tutsakların fotoğrafları taşındı.Eylemde yapılan açıklamada,gözaltına alınan KESK üyelerinin<strong>AKP</strong>’nin zulmüne boyun eğmeyen,dinamik, devrimci, kitle sendikacılığıyapan kamu emekçileri olduklarıifade edildi. Ayrıca, Kamu emekçilerininsuçlandıkları tüm faaliyetlerinyasal, demokratik oldukları belirtildive “Tutuklu Kamu Emekçileri Cephelimemurlar tüm memurlara yöneliksaldırılara karşı mücadele etmişlerdir.Son günlerde her yeni güne memurlarile ilgili hak tırpanlamaları ile ilgilihaberlerle uyanıyoruz. <strong>AKP</strong> iktidarıbugün kamu emekçilerini köleleştirendüzenlemeler yapmaktadır. TutuklananKamu Emekçileri Cepheliler<strong>AKP</strong>’nin bu saldırılarına karşı tümülke çapında grev hakkı ve iş güvencesiile kampanya yürüten tekmemur örgütlenmesiydi” denildi.Ankara’da Büro Emekçileri Sendikasıda 12 Nisan günü Adalet Bakanlığıönünde eylem yaptı. Eylemde,19 Şubat operasyonu ile 72 KESK’linintutuklandığı ve sendikal faaliyetlerinsuç olarak gösterilmeye çalışıldığıifade edildi.Büro Emekçileri Sendikası üyesi12 kişinin aynı komplo ile tutuklandığıbelirtilerek, tüm KESK’li tutsaklarserbest bırakılıncaya kadareyleme devam edileceği duyuruldu.Ayrıca, gözaltına alınıp bırakılanbir BES üyesine, polislerin, “Bir bacağınsakat, diğerini de biz sakatlarız”tehdidinde bulunduğu ifade edildi.Ankara’daki tutuklu bulunan AbidinSırma, Fatma Bora Koçaş, EmreKesikhalı, Seher Toksoy ve SerpilToksoy’un resimlerinin taşındığı ve50 kişinin katıldığı eylem sloganlarlabitirildi.<strong>AKP</strong>’nin KeyfiSaldırılarının KarşısındaBarikat Olacağız19 Şubat 2013 günü, “DHKP-COperasyonları” diye duyurulanKESK’e yönelik operasyonlardaEsenyurt’taki evinde gözaltına alınanve komplo sonucu tutuklanan öğretmenAşır Emir’e ve diğer tümKESK’li tutsaklara, Aşır Emir'in köylülerisahip çıkarak, yapılan hukuksuzluğuprotesto ettiler. İstanbul Esenyurt’ta7 Nisan günü yapılan eylemde,Aşır Emir’in kızına yazdığı mektupokundu.Eylemde, “<strong>AKP</strong> faşizmine karşıhep direneceğiz, sokaklarda ve alanlardaolacağız. Aşır Öğretmenimizisahiplenmekten vazgeçmeyeceğiz.Keyfi tutuklamalara karşı adalet istiyoruz”denilerek, Aşır Emir veKESK’li tutsakların serbest bırakılarakmesleklerine dönmeleri istendi.Eyleme 90 kişi katıldı.Lami Özgen <strong>AKP</strong>Politikalarını Değil,Tutuklu DevrimciMemurlarıSahiplenmelidir!<strong>AKP</strong>’nin, “barış süreci” yalanıylaKürt halkını teslim alma politikasınınyeni halkası olan “Akil Adam”lardanbirisi de KESK Başkanı Lami Özgen.<strong>AKP</strong>, işçisi, memuru, sanatçısı, avukatıyani her kesimden insanı bu teslimiyetçağrısına ortak etmek istiyor.Özgen de, halk düşmanlarının buteslim alma, silahsızlandırma gayretinedestek veriyor.Kamu Emekçileri Cephesi (KEC),“Kürt halkının kurtuluşu Kürt halkınınkatilleriyle barışarak gerçekleşmez.Sanatçı ve aydınlarımız gerçekten44550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


arış istiyorsa <strong>AKP</strong> ve onun işbirlikçileriniülkemizden kovmak içinmücadeleye çağırmalıdır insanları,teslimiyet için değil” diyerek Özgen’ieleştirdi.KEC’in 16 Nisan tarihli açıklamasında,Lami Özgen’in hemKESK’li memurların davasında yargılandığıhem de “akil adam” olduğuhatırlatılarak, “<strong>AKP</strong> kedinin fareyleoynadığı gibi oynuyor insanlarla.”denildi.Özgen’in <strong>AKP</strong>’nin teslimiyetçipolitikasına ortak olduğunu belirtenKEC açıklamasında, devrimci memurlarınhala gece yarısı evleri basılarakhukuksuz bir şekilde gözaltınaalınıp tutuklandığı vurgulanarak,“Lami Özgen’e soruyoruz, Sincan FTipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunanKESK eğitim ve örgütlenme sekreteriAkman Şimşek’i ziyaret ettiniz mi,terör örgütü üyesi olmakla yargılanandevrimci memurlar için ne yaptınız?Biz söyleyelim hiçbir şey yapmadınız,yapmadığınız gibi sendikanızın üyesimemurların evlerini gece yarıları basan<strong>AKP</strong> ile aynı masaya oturdunuz.Bu nasıl bir ‘akil adamlık’tır, nasılbir devrimci sendikacılıktır” denildi.Özgen’in akil adam olma kararıiçin KESK üyelerinin onayını almadığınınbelirtildiği açıklama şu sözlerlebitirildi. “KESK’in görevi vatansevermemurlarına sahip çıkmaktır.Vatanı satanlarla kol kola gezmekdeğil, sendikaları terörist yuvasıolarak gören <strong>AKP</strong> ile kol kola olmakdeğil. Biz bu oyuna göz yummayacağız.KESK üyesi Kamu EmekçileriCepheli memurlar olarak KESK başkanıtüzel kimliğinin <strong>AKP</strong> politikalarınaalet edilmesini izin vermeyeceğiz.Lami Özgen’i ya akil insanlarkomisyonundan ya da KESK’ten istifayaçağırıyoruz. Lami Özgen safınıbelirlemelidir. <strong>AKP</strong> ile işbirliğindekararlıysa derhal KESK’i bu teslimiyeteortak etmekten vazgeçmelidir.Bu ülkenin, bağımsızlık mücadelesiveren sendikalara ve yöneticilere ihtiyacıvardır. <strong>AKP</strong> ile çalışmak isteyengider <strong>AKP</strong>’ye üye olur.”İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!Patronlar daha önce defalarca vaat etmesine ve binayısatmış olmalarına rağmen alacaklarımızı vermiyor. Bizburadan binayı alan kişiye sesleniyoruz. İşçiler olarakbu binada bu fabrikada bizlerin de hakkı var. Direnenişçilerin parasını kendisinin vermesini istiyoruz. Bizioyalayarak köşe bucak kaçarak bu işten kurtulacaklarınızanneden patronlara diyoruz ki; nereye kaçarsanız kaçın.Haklarımızı almadan yakanızı bırakmayacağız.” denildi.Atılan sloganların ardından haftaya aynı saatte buluşulacağıduyurularak eylem sonlandırıldı.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Kazova İşçileri3 ay önce patronları Ümit Somuncu ve MustafaUmut Somuncu tarafından 4 aylık maaşları, kıdem veihbar tazminatları verilmeden işten çıkartılan ve 27Şubat itibariyle direnişe başlayan Kazova Trikotaj işçileriher çarşamba olduğu gibi bu hafta da fabrikanın önündeeylem yaptılar.10 Nisan günü Şişli Camii önünde bir araya gelenişçiler, önlüklerini giyerek, “Kazova Tekstil PatronlarıÜmit Somuncu ve Mustafa Umut Somuncu’ya HaklarımızıYedirmeyeceğiz” pankartını açtılar. “Kazovaİşçisi Yalnız Değildir”, “Sadaka Değil Hakkımızı İstiyoruz”,“Hakkımızı Ümit Somuncu’ya Yedirmeyiz”,“İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganlarıyla fabrikanınönüne doğru yürüyüşe başladılar. İşçileri çevreden alkışlarladestekleyenler oldu.Fabrika önünde yapılan basın açıklamasında; “ÜmitSomuncu ve Mustafa Umut Somuncu haklarımızı vermekyerine çareyi köşe bucak kaçmakta buluyorlar. Herpazar olduğu gibi geçen hafta pazar günü de Ümit Somuncu’nunevine gittik. Ama öğrendik ki ev sahibinekira ödemeden oradan da apar topar taşınmış gitmiş.Doluca İşçisiİşçilere yapılan zammın düşük olduğunu söylediğive itiraz ettiği için 29 gün önce hiçbir hakkı verilmedenişten çıkartılan Tekirdağ'ın Çerkezköy İlçesi’ne faaliyetgösteren Doluca Bağcılık ve Şarapçılık A.Ş. işçisiYılmaz Şahin, direnişinin bir ayını geride bıraktı.Çerkezköy halkı direnişin ilk gününden beri çadırısahiplenmeye, işçiyi sahiplenmeye devam ediyor. Güniçinde ise bazı sendikalar direniş çadırına destek ziyaretlerindebulundular.Direnişin 34. gününde Petrol-İş'e bağlı işçiler otobüslerleçadıra destek ziyaretinde bulundular.<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>45


Ülkemizde GençlikSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Dev-Genç’liyiz Biz, TeslimOlmayanların Soyundanız!Nafile Çabalarınıza SonVerin!12 Nisan günü Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’ndeDev-Genç’liler, Gözde Kocamaz ve Barış Dilekçi’ninailelerinin polis tarafından aranmasıyla ilgilieylem düzenlediler. İletişim Fakültesi önünde toplananöğrenciler, sırasıyla Eğitim, İletişim, Siyasal Bilgiler veHukuk Fakültesi kantinlerini dolaşarak sloganlar ve konuşmalarlaöğrencileri, yapılacak eyeme davet ettiler.Kantinlerde öğrencilere, “9 Nisan günü CebeciKampüsü’nde Grup Yorum konser masası açan Dev-Genç’liler kampüs içine giren siyasi şube polisleri tarafındanadım adım izlendi ve ailelerine okul içindekifotoğrafları posta yoluyla gönderilerek taciz edildi” denilerekeyleme çağrı yapıldı. Daha sonra kampüs girişkapısı önüne gidildi.Eylede yapılan açıklamada, işkenceci polislerin telefonnumarası verildi. 0539 551 69 86, 0553 243 00 40,0507 934 34 01 numaralarından arayan işkencecilere seslenenDev-Genç’liler, “Üniversitemize kadar giren, siyasişubenin şerefsiz polislerini uyarıyoruz! BizlerDev-Genç’li olarak yapılan hiçbir şerefsizliği unutmayız,affetmeyiz, hiçbir hesabı görmeden kapatmayız! Tümengellemelerinize rağmen 14 NİSAN PAZAR GÜNÜ İstanbulBakırköy’de 500.000 kişilik halk korosuyla“TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE” şiarını haykıracağız!”dediler.Açıklama boyunca sloganlar atıldı. Açıklamaya 35kişi katılırken DYG, Ekim Gençliği, Kaldıraç, SGDF,Tüm-İGD, YDG de destek verdi. Dev-Genç’liler eylemlerinebaşlamadan 1 saat önce gelen şerefsiz, komplocupolis kampüsün yanına TOMA, akrep getirerek korkularınıbelli ettiler. Eylem “Gel ki Şafaklar Tutuşsun”türküsü eşliğinde çekilen halayla son buldu.Dev-Genç'liler 9 Nisan günü de hazırladıkları polisiteşhir eden afişleri Cebeci Kampüsü’ndeki her yereastı.Yoksul Halk Çocuklarıyız,Bizi Soyanlardan HaklarımızıAlacağız!İzmir'de Liseli Dev-Genç’liler, MopakTeknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ndebaşlattıkları “Kantin Fiyatlarında%25’lik İndirim”kampanyasındaboykot çalışmalarınahız verdi.İmza toplayan öğrencilerle,“Sen onuodanın duvarına yapıştır”diye dalga geçen müdür yardımcısı, tören sırasındaaçıklama yaparak, velisi dilekçe veren öğrencinin dışarıdanyemek getirmelerine izin vereceklerini söyledi. 9.sınıf öğrencileri kendi aralarında anlaşarak sınıflarına "Busınıf BOYKOT’a destek veriyor" yazılı kağıtlar yapıştırdılar.Sevinçleri her halinden belli olan öğrenciler, LiseliDev-Genç'liye teşekkür ettiler.Liseli Dev-Genç’liler sınıflarda yaptığı konuşmada“%25’lik kantin indirimini alana kadar boykotumuza devamediyoruz. Ayrıca veliniz istediği zaman gelip dilekçeverebilir fakat boykotumuz sonlanana kadar dışarıda yemekyemeyeceğiz. Direnişimiz kazanıyor, 1 gün önce buradabizimle ‘imzaları duvarına yapıştır’ diyerek dalgageçenler, az önce zaferimizin duyurusunu yaptılar.Ama bu yeterli değil, fiyatları düşürene dek devam edeceğiz”dediler.KESK’Lİ TUTSAKLARDERHAL SERBEST BIRAKILSIN!19 Nisan 2013 tarihinde Mersin’de saat 12.30 da MersinPostane önünde KESK’ e yönelik baskınlar ve KESK’li tutsakların serbest bırakılması istemiyle bir açıklamadüzenlendi.Mersin Halk Cephesi’nin de destek verdiği eyleme16 kişi katıldı. Açıklamada, “Devrimci TutsaklarOnurumuzdur!” sloganı atıldı. Açıklamanın ardındanKESK’ li tutsaklara toplu olarak kart gönderildi.46550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Dün Radyasyonlu Çaylar, Bugün GDO’luPirinçler, Her Şey Tekellerin Karı İçinHalkın Sağlığının Canı Cehenneme!AB ülkelerinde GDO'lu ürünleriyasaklamaya çalışırken ülkemizdeişbirlikçi <strong>AKP</strong> hükümeti GDO'luürünleri yasaklaması bir yana denetimidahi kabul etmiyor.Çünkü GDO'lu ürünler halkın ihtiyaçlarınıkarşılamak veya yoksulluğuazaltmak için değildir. Dev tohumşirketlerinde hisse sahibi olanbir avuç tekelin karlarına kar katarakekstra kar elde etmeleridir amaçlanan.GDO'lu Ürünlerin İnsanSağlığına ve DoğayaZararlı Olduğu BilimselOlarak KanıtlanmıştırBu zararlara karşı mücadele etmesindesorumlu olması gerekenTarım ve Köyişleri Bakanlığı, tekellerinçıkarları için GDO'lu ürünleri ya inkarediyor ya da dolaylı yoldan savunuyor.Zararlı olmadıklarını iddia edebiliyor.GDO'lu ürünlerin bir amacı kar ikenbir amacı da yerel tohum üreticilerinibitirmek, çiftçileri kendilerine bağımlıkılarak kendi ürünlerini pazarlamaktır.Genleri ile oynanmış bu tohumlarekildiğinde, elde edilen üründen tohumelde edilmesi engellenecek şekildeüretilmiştir. Yani ektiğiniz buğdaydan,pamuktan, mısırdan tane alıp ektiğinizde,tohum yeşermiyor. Emperyalisttekellerin kar hırsı yüzünden tüm dünyadabitkisel gıda ürünlerinin doğalyapısı bozulmuş, insan sağlığını vedoğal yapıyı tehdit edecek hale getirilmiştir.Hormunlu ve GDO'lu ürünlerpiyasalarda kontrolsüz ve denetimsizbir şekilde her gün artarak dolaşımagiriyorlar.Ülkemizde Tarım Bakanlığı, SağlıkBakanlığı ve <strong>AKP</strong> hükümeti butekellerin suç ortağıdır. En az maliyetledaha fazla kar elde edebilmekiçin halkın sağlığıyla oynayıp suçişliyorlar.Geçtiğimiz günlerde Mersin Limanı'ndaortaya çıkan ABD'de üretilenGDO'lu 21 ton pirincin ithaledilmesi gündemdedir.Konuyla ilgili açıklama yapanGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıMehdi Eker, GDO'nun çeltiğe bulaştığınıbelirterek “Bu durum princinGDO'lu olduğu anlamına gelmez.Pirincin kendisinde yok, kabuğundavar. Bunlar pirinçdeğil, çeltik... Pirinçolmasıiçin kabuğusoyuluyor ondansonra yeniyor.” dedi.Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelikise; raflarda ve vatandaşın kilerindeGDO’lu pirinç olmadığını söyleyerek,“Amerika’dan bazı firmalar tarafındanbir gemiyle çeltik ithalatıyapılmıştır. Bu esnada, soyayla beraberbu gemiye yüklenmiştir.GDO’lu soyadan, bu çeltiğe bulaşmasöz konusudur. GDO’lu çeltik değil,GDO bulaşmış çeltikten söz edebilirsiniz.Bu da başından tespit edilmiştirve şu an depolanmıştır. Yargılamasüreci başlayacaktır ve buda imha edilecektir. Vatandaşın birendişeye kapılmaması gerekiyor”dedi (11.04.2013, Milliyet).Yani çeltikte GDO var ama kabuğusoyulup pirinç olunca GDOkalmıyor diyorlar. GDO’dan sankibulaşabilen bir çamurmuş, tozmuşgibi söyleyerek, halkla alay ediyorlar.Hem de öyle bir akla ziyan aptalcayalan söylüyorlarki bütün halkı aptalsanıyorlar... <strong>AKP</strong>’li yetkililerin açıklamasıüzerine konunun uzmanlarıaçıklama yaptı: “GDO bulaşıcı değildir.Herhangi bir GDO’lu üründenbaşkasına bulaşmaz. Ürünün genetiğindeyapılan değişikliklerle eldeedilir GDO’lu ürünler...” Ama <strong>AKP</strong>’lilerhalkı aptal yerine koyan bu türaçıklamalarla kandırmaya çalışıyor.Tekellerin kar elde etmesini sağlıyor.Bu, <strong>AKP</strong>'nin halka verdiği değeride gösteriyor. Halka karşı tekellerinçıkarlarını savunan bir bakanTürkiye’nin çıkarları yerine ABD çıkarlarınısavunan bir Başbakan! İşteTürkiye’nin durumu budur. Bu açıklamalarıancak halk düşmanı, biralçak yapabilir. Nerede işin içinde,tekeller ve kar varsa orada böylebirini bulabilirsiniz.Bütün Avrupa ülkelerininülkesine sokmadığı bu pirinçTürkiye’de ortaya çıkıyor.Daha önce kim bilir kaç bin tongelmiştir. Radyasyonlu çayı, suyubu halka içİren de bu zihniyetti. Fabrikalarınzehirli atıklarını Ergenelereakıtan, tarım arazilerine kimyasalatıkları gömüp halkın sağlığını hiçesayan bu mantıktır.Ülkemizde, GDO'lu tohum veürün pazarında Amerikan firmalarıile beraber, İsrail başta geliyor.GDO’lu ürünlerin bebekler ve hamilelerbaşta olmak üzere tüm insanlarazarar verdiği kanıtlanmıştır.Dünyayı daha çok kazanma hırsıile gözü dönmüş uluslararası çetelerdoğaya zarar veren, ekolojik dengeyialt üst ederek karlarına büyüterekhalkın sağlığıyla oynuyorlar. Bugünülkemiz için “tekellerin cenneti”tabiri boşuna kullanılmıyor. Türkiyetarımının nasıl bitirildiğinin, Amerika’nınbizi nasıl sömürdüğünün debir göstergesi olan bu olay tekil değildir.Ülkenin yeraltı, yerüstü bütünzenginliklerini emperyalist tekellerinhizmetine sunan, tekellerin çıkarınayasaları değiştiren, halkın sağlığınıhiçe sayan bu zihniyet <strong>AKP</strong>'ye aittir.Emperyalist tekellerin uşağı <strong>AKP</strong>,halkın sağlığını hiçe sayarak tekellerehizmet etmeye devam ediyor. Açlığın,yoksulluğun, işsizliğin sorumlusu<strong>AKP</strong>, halkın sağlığıyla, canıyla oynuyor,elbette ki bunun verilecek birhesabı da olacaktır. <strong>AKP</strong> halka buhesabı verecektir.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>47


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Oligarşinin Zorunu Görünce Örgütünü, Düşünceleriniİnkar Eden, Oligarşinin MahkemelerindeNedamet GetirenOğuzhan Müftüoğlu EgeSahillerinde OturduğuYerden Sosyalistlere AkılVeremez!Che’nin “Sosyalizm için savaşmayana sosyalistdenmez” sözü hiçbir tartışmaya yer bırakmadan enyalın haliyle sosyalistin kim olduğunu tarif eder.Emperyalistler ve işbirlikçi egemenler tüm dünyayıkan gölüne çevirmişken, bunca açlık, bunca zulümsürerken, dünya halkları iliklerine kadar azgınca sömürülürkensosyalizm için savaşmak zorunluluktur. Sosyalistolmanın Che’nin tarifinin dışında tanımı yoktur.Oturduğu yerden sola, sosyalistlere “akıl” vermek“akıllı solcu”ların görevleri haline gelmiş.Hallerine de bakmazlar. Ben kimim, ne yapıyorum,durduğum yer neresi demezler. Onlar “bulunmaz Hintkumaşları”dır. “Ulu şefler”dir. Rahat köşesinde (Villasında)oturup akıl vermesini pek severler. O kadar kıymetlidirki onların akılları, “herkes kapışsın” diye ortaya atarlar.Ama kimse almaz, kimse dinlemez onların akıllarını. İşteo zaman da bütün suçlu halktır. Bu halk bir türlü adamolmaz. “Müstehaktır” onlara. “Layık oldukları gibi yönetilmeyi,itilip kakılmayı, sömürülmeyi hak ediyorlar”dır."Aleviler de, işçiler ve emekçiler de, demokrasi isteyenlerde haklarını almak istiyorlarsa Diyarbakır'da 1milyon insanı meydana toplayabilen güç gibi örgütlenmekve mücadele etmek zorundadırlar" diyor. (OğuzhanMüftüoğlu, Birgün 12 Nisan 2013)Şu düşüncenin asilliğine bakın. Ne kadar büyük birşey keşfetmiş Müftüoğlu... Aleviler, işçiler, emekçiler,demokrasi isteyenler haklarınızı almak istiyorsanız örgütlenin.Ama yok... Bilmez bu halk Müftüoğlu’nun eşsiz düşüncelerininkıymetini. Örgütlenmezler... Bir dinleselerMüftüoğlu’yu daha ne akıllar var onda!..Müftüoğlu, İzmir TAKSAV (Toplumsal AraştırmalarKültür Sanat İçin Vakıf) Temsiliciliği'nde gerçekleştirilen“Barış Süreci ve Anayasa Tartışmaları” içerikli bir salontoplantısında “çözüm” sürecini de değerlendirmiş ve sosyalistlere“çözüm” sürecinde ne yapması, nasıl hareketetmesi gerektiğini söylüyor.“Oturan şef” ege sahillerinden ilericiler, sosyalistleradına “strateji”yi belirlemiş. Artık gerisi sosyalistlerekalmış. "Kalıcı barış için sosyalistler sürecin gerisindekalmamalı" diyor."Her ilerici, her sosyalist, ikircikli bir tavra girmeksizin,savaşın bitmesi için çaba sarf etmeli"ymiş...Sosyalistler niçin savaşır? Kime karşı savaşır? Barış:Kiminle barış?<strong>AKP</strong> ile, düzenle, emperyalistlerle..."Devrimcilerin, sosyalistlerin 40 yıl gibi bir süredirsavaşın, çatışmaların sona ermesini, Kürt sorununu barışçılbir şekilde çözülmesini isterken, bugün ikircikli birtavır alması söz konusu olmamalıdır. Her ilerici, her sosyalist,ikircikli bir tavra girmeksizin, savaşın bitmesi içinçaba sarf etmelidir"Che’nin yukarıdaki tarif ettiği sosyalistlerle Müftüoğlu’nunbahsettiği sosyalistlerin bir alakası var mı? Yok.Mahir Çayanlar KURTULUŞA KADAR SAVAŞ diyor.Müftüoğlu ne diyor?“Devrimciler, sosyalistler 40 yıl gibi bir süredirsavaşın, çatışmaların sona ermesini, Kürt sorununubarışçıl bir şekilde çözülmesini” istediler diyor.Müftüoğlu, salonu boş bulmuş atıyor. Birisi çıkıp söylemiyor,“Kürt milliyetçi hereketin 40 yıllık silahlımücadele tarihi yok” diye. Reformist, düzen için politikalarıylaKürt milliyetçi hareketin düzenle girdiği uzlaşmasürecinin örtüşmesinden kendine pay çıkarıyor. Kürt milliyetçihareketin 40 yıldır söyledikleri noktaya geldiklerinisöyleyerek <strong>AKP</strong>’nin bugünkü “çözüm” politikalarına yedeklenmelerininzeminini yapıyor.ÖDP’nin Birgün gazetesinde yazan ÖDP’lilerin bu“süreç” hakkında kafalarının oldukça karışık olduğu açık.Müftüoğlu bütün sola, sosyalistlere seslenerek esas olarakkendi içlerindeki bu karışıklığı düzeltmeye çalışıyor.Bunu yaparken de ukalalığı elden bırakmıyor; bütün sola,sosyalistlere akıl veriyor.Oğuzhan Müftüoğlu ne sola, ne sosyalistlere hiçbirkonuda akıl veremez.Çünkü Müftüoğlu, devrimciler halk için, devrim içincanını verirken, oligarşinin işkencehanelerinde, hapishanelerindeölümüne direnirken teslim olmuştur. Devrimi,sosyalizmi terketmiştir. O bir devrim kaçkınıdır. Sosyalistolmanın, devrimci olmanın kriterleri açık. Oligarşininmahkemelerinde, hapishanelerinde “biz örgüt değiliz,dergiyiz” diye nedamet getirenler sosyalistler adına konuşamaz.Kimseye akıl veremez.Müftüoğlu oligarşinin mahkemelerindeki teslimiyettavrını da “mahkemede yaptığı savunmanın, davayabakan ‘Laz hâkim’ tarafından farklı biçimde zabıtlarageçirilmesinden kaynaklandığını” belirtiyor. (Cumhuriyet,1Nisan 2011)Oğuzhan Müfutüoğlu mahkemedeki tavırlarını birbaşka yerde ise şöyle açıklamıştır: “Hukuki durumlarıda gözeten bir savunma çizgisi tercih ettik” (OğuzhanMüftüoğlu, Bitmeyen Yolculuk, Sf: 267) diyerek teslimiyetçi48550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


tavrı “yumuşatmaya” çalışmaktadır.Oysa Oğuzhan Müftüoğlu 12 Eylül sonrasında neülke içinde, ne ülke dışında, ne hapishanelerde ne demahkemelerde cuntaya karşı direnmemiştir.Bugün düzenle uzlaşan her örgüt, Oğuzhan Müftüoğlugibi devrim kaçkınlarının dönüşlerini meşrulaştırmanıngerekçesi olmaktadır.Onun için “ikircikli bir tavra girmeksizin, savaşınbitmesi için çaba sarf etmeli” diyor. “Savaş”tan kastıhalkların, devrimcilerin direnmesidir.Devrimcilerin direnmemesini, teslim olmasını istiyor.Onun kastettiği savaş, oligarşinin terörü, katliamları,değil, emperyalistler dünyayı kan gölüne çevirmiş onunumrunda degil.Müftüoğlu gibileri için devrimci savaş en büyük korkularıdır.Tek derdi savaşın bitirilmesidir. Savaş sürdüğüsürece onun gibiler Ege sahillerinde rahat oturamazlar.O “eşsiz” düşüncelerine kimse kulak asmaz. Onun içindevrimci savaşın düşmanıdırlar. O kendi direnemez,düzene teslim olmuştur. Halkın da direnmesini istemez.Müftüoğlu’daki şu ‘eşsiz’ düşüncelere bakın: “Savaşıbitirin, Kürtlerin haklarını vereceğiz diyorsunuz, verin.Bütün haklarını verin, tereddütsüz destekliyoruz. Silahlıçatışma ne şekilde çözülecekse çözün. Bir sosyalistbunun bir adım gerisine düşemez.”“Sosyalist”e bakın. Kürt sorununun çözümü hakkındakendisinin hiçbir düşüncesi yok. O savaşın bitmesiniistiyor. Nasıl bitirirseniz bitirin, “ne şekilde çözülecekseçözün” diyor. Onun tek derdi silahlı çatışmanın bitirilmesi.Ya Kürt sorunu? “Bütün taleplerini destekleriz” diyor.Talebin Kürt halkı için “çözüm” olup olmamasının daönemi yok. O her halukarda destekçi...Kürt milliyetçi hareketin <strong>AKP</strong> ile uzlaşmak için ilerisürdükleri talepleri ortada: Yerel yönetimlerin yetki alanlarınıngenişletilmesi, Anayasa’da milliyet temelindekimlik ayrımını reddeden bir vatandaşlık tanımı ve uzunvadede anadilde eğitim...Peki Kürt sorunu bunlardan mı ibaret? Oligarşi bunlarıverirse Kürt sorunu çözülmüş mü olacak? Bunlar Müftüoğlu’nuhiç mi hiç ilgilendirmiyor, onun için önemliolan silahların susmasıdır.Savaş Bitsin! Ya Orta Doğu’nunKan Gölüne Dönmesi?Bugün Orta Doğu’da İsrail, Türkiye oligarşisi ve Irak,Suriye ve Türkiye’deki Kürtler’in de dahil edildiği birkoalisyonla Amerika Orta Doğu’da daha büyük bir savaşınhazırlıklarını yapıyor. İmralı süreci bunun bir parçasıdır.Amerika’nın Orta Doğu politikaları kapsamındadır. Kürtmilliyetçi hareket bu temelde kullanılmaya gönüldenrazıdır. Oligarşiyle uzlaşılarak varılacak barış ile OrtaDoğu’da daha büyük savaşların hazırlıkları yapılmaktadır.Bunlar Müftüoğlu’nu hiç ilgilendirmiyor. Müftüoğluiçin, “çözüm süreci” denilen bu politikaların Amerika’nınOrta Doğu politikalarının bir parçası olmasının önemiyoktur. Bu süreçle <strong>AKP</strong>’nin faşist iktidarının daha dakökleşmesinin, devrimcileri, halk muhalefetini ezmesininbir önemi yok.“Bugün gelinen sürecin Anayasa değişikliğiyle, OrtaDoğu ve ABD'nin bölge politikalarıyla ilgisini ortayakoyarak itiraz eden anlayışlar var. Bunlar doğru olabilir,sürecin <strong>AKP</strong>'nin anayasa çalışmalarıyla, başkanlık hayalleriyle,Orta Doğu politikalarıyla mutlak ilgisi vardır.Başka güçlerin bölge politikalarının da bunun içerisinderolü vardır. (...) Ama bunların hiçbirisi silahlı savaşınsona erdirilmesine, Kürt sorununun çözümü noktasındabazı adımların atılmasına Kürtlerin bazı haklarının verilmesinekarşı çıkmak için yeterli değildir.”Çarpıtmaya bakın: Oligarşi sanki Kürt halkının demokratiktaleplerini veriyor, birileri de buna karşı çakıyor.Müftüoğlu da aynı Öcalan gibi Kürt halkının demokratiktaleplerinin önündeki tek engelin "silahlı savaş" olduğunusöylüyor.Akıl Vermeyi Bırak, Sizin Kürt SorununaBir Çözümünüz Var Mı?Oğuzhan Müftüoğlu tam bir oportünist. Ne Kürtsorunun ne olduğunu, nasıl çözüleceğini ortaya koyuyor,ne de savaşın nasıl bir savaş olduğunu söylüyor. Kürtmilliyetçi hereket ne derse onu doğru olarak kabul ediyor.Müftüoğlu'na göre Kürt sorunu Öcalan'ın dile getirdiğihak kırıntılarıdır. Bunları almak için "silahlı savaş" enbüyük engeldir."Devrimciler, sosyalistler bu savaşın başından beribarışı en net savunan insanlardır. Solcular kendi iddialarıylatutarlı olmak zorundadırlar. Savaşa devam ederse<strong>AKP</strong> başarısız olur, <strong>AKP</strong> de daha sonra kaybeder gibioportünist siyaseti soldan hiç kimse savunamaz. Sonrasıylailgili eleştirilerimizi, kaygılarımızı elbette saklı tutarız.Elbette <strong>AKP</strong> tarafından yürütülecek baskıcı politikalara,anayasa konusu başta olmak üzere izlenen siyasete karşıher alanda devrimci mücadelemizi tavizsizce sürdürmeliyiz."Müftüoğlu'nun ÖDP'si bugüne kadar "tavizsiz" neyinmücadelesini verdi. Mücadele ederek oligarşiden tek birhak kırıntısı olsun alabildiler mi?Sosyalistler başından beri barışı savunuyormuş... Kürthalkı bugün eğer kimliğini yeniden kazanmışsa, oligarşininasimilasyon politikaları boşa çıkartılmışsa, Kürt halkınınvarlığı kabul edilmişse bunların hepsini silahlı mücadeleyeborçludur. Oğuzhan gibi devrim kaçkınları elbette silahlısavaşa karşı olurlar.Oğuzhan'ın silahlı savaşı inkarı Kızıldere'yle başlamıştır.Kızıldere'den sonra silahlı mücadeleye açıktan karşı çıkamayıncaMahirler'i sahipleniyor gözüküp THKP-Cideolojisini tasfiye etmek isteyenlerin başında gelir.Açıktan inkarı da 12 Eylül mahkemelerine kalmıştır.Müftüoğlu’nun sosyalistliğine bakın:"Silahlı mücadele Kürt hareketi açısından başlangıçtabağımsız bir Kürt devleti kurmanın aracıydı. Ama zamanSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>49


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013içerisinde bu değişti. Geldikleri nokta, bir arada yaşamaesasına, bölgesel-kültürel özerkliğe dayanan çözümlereyöneldiler. Fakat hem bir arada yaşamayı esas alan birhedef belirleyeceksiniz, hem de bu gerilla savaşıyla yürüteceksiniz.Bu mücadele yöntemi ile amaç arasındakibir çelişkidir. Çünkü savaş ve silahlı mücadele herölümde, her eylemde, bir arada yaşama duygusundanuzaklaştıran sonuçlar yaratıyordu.”Tek suçlu savaşı sürdürenlerden bağımsız olarak “savaş”ınkendisi. Savaşın niteliği yok. Savaşı sürdürenlerinniteliği yok. Kürt milliyetçi harekete ideolojik olarak hiçbir eleştirisi yok. Kürt milliyetçi hareket; Bağımsız Kürdistanhedefinden federasyona, federasyondan otonomiye,oradan özerkliğe, özerklikten yerel yönetimlerin yetkialanlarının genişletilmesine kadar gerilemiş. Bütün bunlarıideolojik olarak eleştirmiyor. Bütün süreçler boyuncaKürt milliyetçi hereketi “barış” politikaları çerçevesindedestekliyor. Genel bir savaş karşıtlığı var, ama bunu yaparkende Kürt milliyetçi hareketin halka zarar verençarpık silahlı mücadele anlayışını da eleştiremiyor. Kürtmilliyetçi hareketin çarpık silahlı mücadele anlayışıylatüm devrimci savaşları mahkum etmeye kalkıyor. Silahlımücadelenin kendisini mahkum ediyor.Müftüoğlu ve ÖDP’nin “KürtSorunu”nun Çözümünden AnladığıKürt Milliyetçi Hareketin Silah Bırakması,Oligarşi ile “Barışması”dır!Ulusal sorunun, azınlıkların sorununun çözüm koşullarıancak ve ancak sosyalizm koşullarında sağlanabilir. DevrimciHalk İktidarı “Kürt Sorunu”nun da ÇözümünüSağlayacaktır.Ancak Oğuzhan Müftüoğlu ve onun “aşkın partisi”ÖDP’nin devrim diye bir iddiası kalmayınca Kürt sorununçözümünü ancak ve ancak oligarşi ile barışta görmektedir.Müftüoğlu ve partisi “Tek yol devrim” söyleminiçoktan terk etmiştir. Onlara göre Kürt sorunun çözümüiçin “Tek yol Barış”tır.ÖDP’de oligarşi gibi silahlı mücadelenin tasfiyesindenyanadır. Politikaları “ateşkes”, “barış ve diyalog” ve“silahların susması” yönünde olmuştur hep… ÖDP,“Kürt sorununun çözülmesi için” ABD ve AB’nin, NA-TO’nun himayesine ve emperyalist müdahaleye çağıran“Bin Kürt Aydın”ın “çağrısı”na destek vermiştir. DöneminBAK sözcüsü, ÖDP’li Tayfur Mater, bir soru üzerine;“Silahlı mücadele yürütüldükçe bir şeyler yapmakzordur. Silahlara ara vermedikçe çözüm bulmak zordur.Barışı savunan, inanan insanlar olarak silahlı örgütlenasıl görüşebiliriz.” (06.08.2004, Ülkede Gündem)Kürt sorunun çözülmesi diye bir dertleri yoktur aslında.Onların dertleri, Kürt milliyetçi hareketin silah bırakması,oligarşi ile “barışması”dır. Silahların, silahlı mücadeleninkendi reformist-parlamenterist politikalarının önündeengel olduğunu düşünmektedirler. O nedenledir ki, emperyalizmin,oligarşinin terör ve katliamlarına değil, devrimciörgütlerin silahlı mücadelesine, eylemlerine karşıçıkmaktadırlar.“Dibi yok bu şiddet sarmalının! Şiddet daha fazlaşiddeti, her ölüm intikam duygularını ve şiddet dilinibesliyor. Atılan her mermi, gelip bir arada yaşama arzuve kararlılığını vuruyor. Yetsin artık! Susturun silahlarınızı…Yoksa bu kan deryasında hep birlikte boğulacağız.”Reformizm sınıflar mücadelesinin reddidir. Yukarıdakiifadeler bunu çok açık ortaya koyuyor. Hemen her satırıçarpıktır yukarıdaki söylemlerin. Hakim olan belirsizliktir.O, savaş gerçeğini bilmez. Savaşın nereye varacağını dabilmez. O, iktidar mücadelesinden uzaktır. Onun temsilettiği bir sınıf yoktur. O, ezilen halklardan değil, düzeninideolojisinden beslenir.Şiddet; sınıf savaşının, sınıflar mücadelesinin doğasıdır.Ve kesinlikle niyetlere bağlı değildir. Tarihteki hiçbirsavaş temelsiz, nedensiz değildir. Kişilerin niyetlerindenbağımsız olarak nesnel bir zemine dayanır; ekonomik,siyasal, askeri, ideolojik bir temeli vardır. Şiddetin elbetteki bir sonu vardır; bu son şiddetin kaynağındadır. Bu sonkaynağı kurutmaktır. Bu kaynak hiç kuşkusuz sömürüve zulüm düzenidir. Emperyalizm gerçeğidir. Evet şiddetdaha fazla şiddeti doğurur. Bu da sınıflar mücadelesininbir gerçeğidir. Devrimle karşı-devrimin şiddeti birbirinibüyüterek gelişecektir. Bu bir iktidar kavgasıdır. Kararlıolan, savaşın gereğini yerine getiren bu savaşta üstünlüksağlayacak ve iktidarı ele geçirecektir.“Bir arada yaşam”la kastedilen ezenle ezilenin birarada yaşaması ise böyle bir durum olanaklı değildir.Ezenle ezilen, sömürenle sömürülen, ezilen halklarlaemperyalizm ve işbirlikçileri arasında kıyasıya bir savaşvardır. Bu savaş bazen açıktan bazen ise sessizce sürer.Bizleri sömürenlerle, bizlere zulmedenlerle bir aradayaşamaya devam etmek demek, sömürü ve zulmün dedevam etmesi demektir.Evet, çok kan akacaktır, akıyor da. Ve bu kan deryasıbizleri değil her türlü baskı ve sömürünün, zulmünkaynağı, sorumlusu olan emperyalizmi, faşizmi boğacaktır.Sonuç olarak;1- Oğuzhan Müftüoğlu bir devrim kaçkınıdır. Devrimcilere,sosyalistlere akıl verecek durumda değildir.2- Oğuzhan Müftüoğlu ve onun ÖDP’sinin Kürt sorunununçözümüne ilişkin hiçbir politikası yoktur.3- ÖDP’ye göre Kürt sorunun çözümü silahlı mücadeleninterkedilip düzenle uzlaşmasından geçmektedir.4- Oğuzhan Müftüoğlu Kürt milliyetçi hareketinbugün oligarşiyle girdiği uzlaşma sürecini kendi teslimiyetçiliğinegerekçe yapmaktadır.5- Döneklerin, devrim kaçkınlarının, düzen içi reformistlerindevrimcilere, sosyalistlere hiçbir konuda akılvermeye haddi yoktur.50550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


SavaşanKelimelerKONSEPT- "8 Mart'ın bu seneki konsepti..."- "Bu yarışmanın konsepti..."- "Şu serginin konsepti..."- "Gelecek yıl yapılacak sempozyumun konsepti..."- "Bu konserin konsepti..."Konsept; Türkçe bir kelime değildir. Kelime anlamı;içerik, tema, konu...Konsept, günlük yaşamda, sol da buna dahil, çok yaygınkullanılmaktadır.Peki neden?Türkçe karşılığı olan kelimeler kullanılmaz da, yerinekonsept gibi Türkçe olmayan ve anlaşılması zor kelimelerkullanılır? Bir insan yazı yazarken o yazı ile kendisininanlatmak istediklerinin anlaşılmasını ister. Bu noktadayazıyı yazan veya konuyu anlatan kişi en açık ve anlaşılırolan kelimeleri kullanır. Anlaşılır kelimeler dururken,anlaşılmaz kelimeler niçin kullanılır?Bu yozlaşmadır. Kendi beyninle düşünmemektir.Burjuvazinin yönlendirmesiyle düşünmektir. Halktan, halkındilinden uzaklaşmadır, yabancılaşmadır. Kendine vehalka yabancılaşmadır. Herkesten çok bildiğini göstermeisteğidir. Yani küçük burjuva kendini beğenmişliktir.Kendi dili yerine, yabancı dili kullanmak kendi halkını,halkının kültürünü beğenmemektir.Neden kullanır “konsept” kelimesini? Düşünerek,taşınarak seçilip kullanılan bir kelime değildir. Sağdan,soldan, oradan buradan duymuştur. Birileri kullanıyordur.O da hiç düşünmeden kullanır. Ben bu kelimeyle neanlatmak istiyorum diye düşünmez. Anlattığım kişilerbunu anlar mı diye düşünmez. Birileri kullanıyor. O dakullanmazsa olmaz.Halkın dilini kullanmayıp onun yerine anlaşılmaz kelimelerikoymak devrimcilerin işi değildir. Devrimciler,sade ve anlaşılır olmayı, kendilerini en basit şekilde ifadeetmeyi tercih ederler. Çünkü bir amaçları vardır. Konuşurkende yazarken de mesele kendini ifade edebilmek,anlaşılır olabilmektir. Onun dışındaki konuşma düşünmeden,amaçsızca yapılan, burjuvazinin ideolojik etkisialtında yapılan konuşmadır. Halk ve devrimci düşünceler,değerler değildir onun düşüncelerini şekillendiren.Yoksa halk “konsept” nedir bilmez. Bu kelimeyle ne anlatılmakistendiğini bilmez.Halk tarafından anlaşılmak istiyorsak kendi beynimizledüşünmeli, kendi dilimizle, halkın diliyle konuşmalıyız.- "8 Mart'ın bu seneki konusu..."- "Bu yarışmanın içeriği..."- "Şu serginin ana teması..."- "Sempozyumun konusu ya da içeriği..." diyebiliriz,demeliyiz.Tersi, halkla bağını koparmış, devrim diye bir kaygısıolmayan küçük burjuva aydınların işidir. Onlar kendi beyniyledeğil, burjuvazinin beyniyle düşünür ve yaptıklarıözünde burjuvaziye hizmet eder. Halk ne söylediğinianlamasın ki, onun ne kadar "derin" ne kadar çok şey bildiğinidüşünsün.Biz devrimciyiz. Halkı örgütlemek, mücadeleye katmakdiye bir sorumluluğumuz var. Halkın duygularıyla,halkın diliyle konuşmalıyız. Düşüneceğiz, halkın yaşadıklarını,duygularını hissedeceğiz. Bizim halka ensade, en anlaşılır şekilde anlatma, açıklama gibi bir sorumluluğumuzvar.Ne günlük konuşmamızda, ne de ajitasyon-propagandada, “konsept” kelimesini kullanmamalıyız. Dilimizeyerleşerek başlayan yozlaşmaya izin vermemeliyiz.Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Komploları Boşa Çıkaracağız!Halk Cephesi tarafından komplo ile tutuklamalara karşıher salı Adalet Bakanlığı önünde yapılan eylemlere buhafta da devam edildi. 9 Nisan günü yapılan eylemde, “Faşizm,bu yalanları, dev operasyon başlıkları, helikopterleriya da kafalarımıza dayadığı silahları ile bizleri teslimalamayacak. Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizdenvazgeçmeyeceğiz. Halkımıza <strong>AKP</strong>'nin nekadar yalancı, korkak ve zalim olduğunu anlatmaya devamedeceğiz. Grup Yorum'un Bağımsız Türkiye konserinegitmeye devam edeceğiz ve 14 Nisan'da 500 binkişi ile Bağımsız Türkiye'yi haykıracağız. Yola gelmediğimizi,ıslah olmadığımızı ve teslim olmayacağımızı birkez daha göstereceğiz” denildi. 10 kişinin katıldığı eylemde“Komploları Boşa Çıkartacağız”, “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı.Eyleme yaklaşık 30 sivil polis ve çok sayıda çevik kuvvetpolisi ile gelen ahlaksız <strong>AKP</strong> polisi, Halk Cepheliler’inarka taraflarına da geçerek çekim yaptı.Halk Cepheliler, 16 Nisan günü de Adalet Bakanlığıönündeydiler. Dört Halk Cephelinin katıldığı eylem sloganlarlabitirildi.<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>51


Avrupa’daŞehitlerimizi SelamlıyorUmudu BüyütüyoruzSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013AlmanyaBerlinBerlin'de 7 Nisan günü, Yorum Kültürevi'nde düzenlenenanma, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesindeşehit düşenler için yapılan saygı duruşuyla başladı. “Mahir'denDayı'ya, Devrim Yolunda 43 Yıl...” başlıklı açıklamanınokunmasından sonra, yine bu 43 yıllık tarihin özetiolan bir slayt gösterisi yapıldı. Anmada Kızıldere'dengünümüze tarihsel sürecin özetlendiği konuşmalar yapıldı.30 Mart-17 Nisan şehitlerini anmak için 6 Nisan’daDortmund’da yürüyüş yapıldı. Dortmund çarşı merkezinekadar süren yürüyüş sırasında “Mahir’den Dayı’yaSürüyor Bu Kavga”, “Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa KadarSavaş”, “Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede”, “AlişanŞanlı Ölümsüzdür” sloganları atıldı. Kitle tarafındanDev-Genç marşı söylendi. Çarşı merkezine gelindiğindetüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.Saygı duruşundan sonra açıklama okundu ve çekilenhalaylarla eylem sona erdi.Avusturya-ViyanaHalk Cepheliler tarafından 7 Nisan günü anma düzenlendi.“30 Mart Kızıldere’de Mahirleri ve 17 Nisan devrimşehitlerimizi, önderlerimizi anıyor umudumuzu kutluyoruz”denilerek başlanan anmada “Teslimiyetin ve tasfiyeninolduğu bu dönemde biz Kızıldere yolunda Alişanlarımızlayürümeye devam ediyoruz" denildi.Anmanın yapıldığı salonda, Mahir, Dayı ve tüm şehitlerinresimleri karanfillerle süslenmişti. Asılan pankartta"30 Mart 17 Nisan Şehitlerimizi Anıyor Umudu Selamlıyoruz"yazılıydı.Fransa-NancyNancy şehrinde “30 Mart - 17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnma ve Umudun Kuruluşu Kutlama”sı 7 Nisan tarihindeyapıldı. Anmaya Nancy Halk Cephesi’nin ve Dev-Genç’in açıklamalarıyla başlandı. Daha sonra şiirlerinDortmundokunduğu anmada, “Mahir’den Dayı’ya Parti Cephe” sinevizyonuizlendi. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına yönelikbaskınlar ve avukat Taylan Tanay’ın gözaltına alınışıve adliye görüntüleri izlendi. Anmada şehitlerimiz içinlokma dağıtıldı.Yunanistan-Atina30 Mart-17 Nisan Umudun Kuruluşunu Kutlama veDevrim Şehitlerini Anma günleri nedeniyle, Yunanistan'ınbaşkenti Atina'da Halk Cepheliler anma düzenlediler.7 Nisan günü yapılan anmada, mücadelesi ve yaşamıylaolduğu kadar şehitliğiyle de yol gösteren, öğreten, mücadeleazmini, kavganın coşkusunu ve inancını büyüten şehitlerleilgili anılar paylaşıldı. Şehitlerimizin mücadelemizdeyaşatılacağı, zaferin onlar için, onlarla kazanılacağı sözleriylesona erdi.Irkçılar Her Geçen GünSaldırılarına Devam Ediyorİnsanlarımızı Diri Diri YakıyorSokak Ortasında DövüyorAlmanya’nın Rosenheim kentinde 10 Nisan günü, akşamsaatlerinde 14 yaşında bir Türkiyeli genç ve 18 yaşında olanarkadaşı bir grup Neonazi tarafından saldırıya uğradı. Sopalarlasaldıran Neonaziler, gençleri kovalamaya başladı. Yardımisteyen gençlerin sesine kimse kulak vermedi. Bir süre sonrabağrışmalar duyan bir kadın, ambulans ve polisi çağırdı. Neonazilerkaçarken iki genç yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Kimlikleritespit edilen Neonazilerin, önceden de özellikle Türkiyelilereyönelik ırkçı saldırılar düzenledikleri ortaya çıktı. Şikayettebulanan Türkiyeli aileler polis tarafından ciddiye alınmamışve olaylarla ilgili araştırma yapılmamıştır.Saldırıyla ilgili Anadolu Gençlik; "Neonazilerin saldırılarınakarşı gençlik olarak örgütlenelim, mahallelerimizde ırkçılarakarşı birlik olalım. Katledilen dokuz insanımız için adaletisteyelim" açıklamasını yaptı.5 2550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


Devrimcilere Yönelik Baskılara veTutuklama Terörüne SonYunanistan’da 21-22 Mart’ta Atina’da ve Selanik’te,devrimcilere ait evler, bir iş yeri “silah arama” bahanesiyleYunan polisi tarafından talan edildi.Yunanistan Halk Cephesi'nin konuyla ilgili yaptığı açıklamada,"21-22 Mart’taki saldırılarda bir devrimci tutuklanmışve 14 kişi gözaltına alınmıştı. Bu 14 kişi kimlik kontrollerininardından serbest bırakıldılar. Fakat bu başta RecepTayyip Erdoğan olmak üzere, Türkiye basınının moralinibozmuşa benziyor ki; Yunanistan devletini “DHKP-C’li canlı bombaları” serbest bırakmakla suçluyor.Yapılan haberler tamamen <strong>AKP</strong>’nin psikolojik saldırısıdır.Gözaltına alınan devrimciler ve polisin arama bahanesiylegirdiği evlerde bulunan bir anne ve iki çocuğuYunanistan Devleti tarafından bilinen kişilerdir. Canlı bombahaberleri Türkiye’nin kontra haberlerinden başka bir şeydeğildir. Yunanistan devleti bu saldırılarla Tayyip Erdoğan’a,devrimciler üzerine yaptıkları anlaşmanın peşinde olduklarımesajını vermeye çalışmıştır” denildi.Şehitlerimizi SelamlıyorUmudu BüyütüyoruzKurtuluş Kavgada Zafer Cephede13 Nisan günü Belçika’da 30 Mart - 17 Nisan ŞehitleriAnması ve Umudun Kuruluşunun yıldönümü kutlamasıyapıldı. Anmada günün anlam ve önemini konualan panel düzenlendi. Panelin ardından Köln Sanat Atölyesi'ninhazırladığı programa geçildi.Anmada İbrahim Çuhadar ve Alişan Şanlı'nın görüntülerindenoluşan sinevizyon izletildi. Alişan, Avrupa’nınsunduğu avantajları elinin tersiyle itip halkı için mücadeleetmek, halk için savaşmak ve hesap sormak gerekliliğinibilince çıkardı. Kurtuluşun kavgada olduğunu, ancak mücadeleedilirse kazanılacağını bir kez daha gösterdi.Nazilere Geçit Yok, Yer YokAlmanya’nın Dortmund şehrinin Huckarde semtindeher ayın ilk cumartesi günü düzenlenen “Dortmund’daNazi’lere Yer Yok” eylemi, bu ay 6 Nisan günü gerçekleşti.Halk Cepheliler’in de yer aldığı eyleme 160 kişikatıldı. Eylem Almanya’da yasaklanan “NasyonalAyaklanma Dortmund” örgütünün, o zamanki üyeleritarafından kurulan, “Die Rechte” (Sağcılar) adı altında,tekrar örgütlenmeleri ve parti bürosu açmak istemelerinekarşı çıkmak için yapıldı. Ayda bir düzenlenen protestoeylemlerinin bir sonraki tarihi 20 Nisan günü, saat11.00’de Huckarde Markt’ta yapılacak.DuyuruHer perşembe günü Avusturya'nın Viyana şehrindebulunan Anadolu Radyo saat 19.15 ile 20.00 (Türkiyesaati ile 20.15-21.00'ta), canlı yayında...Dinlemek için:Viyana'daki dinleyicileri FM94.0 MHz radyo frekansından;Tüm dünyada internet üzerindenhttp://streamintern.o94.at/live3.m3uveya http://stream3.o94.at:8000/live_standard.ogg.m3ulinklerindendinlenebilinir.Radyo programına katılmak isteyenler yayın saatlerindeaşağıdaki irtibat numarasını arayabilir:Tel: 0043 - (0)1 - 319 09 99 33Halkımızı Tehdit Eden "Cihatçı"larEmperyalizmin Uşağı <strong>AKP</strong>'nin EseridirKendilerini "Muaz El-Hatip Tugayı" olarak ifade edenaşırı dinci bir grup, Adana ve çevre illerde, başta Alevilerolmak üzere Suriye yönetimini destekleyen kesimleriölümle tehdit eden bildiriler dağıttı.Adana'nın Mirzaçelebi, Kocavezir, Küçüksaat Meydanı,Kuruköprü Meydanı ve Meydan Mahallesi’nde dağıtılanbildirilerde: "Bizler Allah yolunda cihat etmiş ve şehitliklenasiplenmiş önderimiz Şeyh Muaz El-Hatip taburunun askerleriolarak Eset ve işbirlikçilerine sesleniyoruz.Kafire destek vermeyin, Allah yolunda olun yoksa başınızbedeninizden Allah yolunda kesilecektir. Sen Esetköpeğinin salyasıyla abdest alan kafir, Suriye Kutsal Sünnidevletinin toprakları sizin dökülen kanlarınızla yunuparınacak, yüce Allah'ın kolumuza vereceği kuvvetle hepinizinsonu yakındır" sözleri yer alıyor. Bu sözlerle, emperyalizmekarşı direnen bir halkı ve yönetimi destekleyenleralenen ölümle tehdit ediliyor. Ve buna rağmen bubildirileri dağıtanlardan hiçbiri yakalanmadı.Her gününe operasyonlarla uyandığımız ülkemizde,direnen Suriye halkını ve yönetimini destekleyen tüm kesimleriölümle tehdit eden bu katillerden hiçbirinin halayakalanmamış olması, bu nedenle herhangi bir yere operasyondahi yapılmaması, <strong>AKP</strong>'nin bu katillere açık desteğininbir göstergesidir.Suriye Halk CephesiSayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>5 3


Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013Adaleti ve Can GüvenliğimiziÖrgütlenerek KazanırızAlmanya'nın Berlin şehrindeki Anadolu Federasyonuçalışanları, 6 Mayıs'ta başlayacak olan "NSO Davası"nakatılmak ve ırkçı katillerden hesap sormak içinbildiri dağıttı.9 Nisan'da, Kottbussertor, Schönleinstr ve Salı Pazarı’nda,NSO Davası’na katılım çağrılarının yer aldığı200 adet bildiri halka ulaştırıldı.Bildiri dağıtımı sırasında insanlara, “Can güvenliğimizive adaleti Nazilerin mirasını sürdüren polisten,mahkemelerden bekleyemeyiz” denildi.Ne <strong>AKP</strong> Ne Alman DevletiBaskılarla OperasyonlarlaKatletmekle YıldıramazKorkutamaz!Almanya'nın Dortmund şehrinde 4 Nisan günü<strong>AKP</strong>’nin pervasızca aralıksız sürdürdüğü demokratikve devrimci kurumlara yönelik baskıları, saldırıları protestoetmek için bildiri standı açıldı. Dortmund KültürEvi'nin açtığı stantta 200 bildiri halka dağıtılarak,memurlara öğrencilere sanatçılara nasıl saldırdığıanlatıldı. 1 saat süren stant ve bildiri dağıtımından sonra.Almanya’da NSU (Nasyonalist Sosyalist Yeraltı)katilleri tarafından katledilen Mehmet Kubaşık’ın anmayürüyüşüne katılındı.4 Nisan günü 2000-2006 yılları arasında NSU (NasyonalSosyalist Yeraltı Örgütü) tarafından öldürülen8 Türkiyeli esnaftan biri olan Mehmet Kubaşık içinanma düzenlendi. Anmaya yaklaşık 200 kişi katıldı.<strong>AKP</strong>, Halka ve Sanata Dü şman<strong>AKP</strong> iktidarı, sanata ve halka düşman.İstanbul'da Emek Sineması,Atatürk Kültür Merkezi, Muhsin ErtuğrulSahnesi, Haydarpaşa Tren Garı,Ankara’da Akün ve Şinasi Sahneleride yıkım tehdidiyle karşı karşıya.Akün ve Şinasi sahnelerinin 3. ihalesigeçtiğimiz hafta yapıldı. Hiçbir katılımcıolmadığı için iptal edilen ihalenintekrarlanma durumu var.Akün Sahnesi 1975'ten 2002'ye kadarAnkara'nın en büyük sinema salonu,2002'den bu yana ise tiyatro sahnesiolarak halka hizmet ediyor. Aynıbinanın Tunus Caddesi tarafındakiŞinasi Sahnesi ise 1988'den beri tiyatrosahnesi olarak hizmet veriyor.Devrimci Mücadelede MühendisNezif Eski Onursuz AramayaKarşı Başlattığı Açlık GrevindeYalnız Değildir!Fransa’da 10 Ocak’tan buyana Fresnes Hapishanesi’ndetutuklu bulunan Nezif Eski,13 Mart’ta hapishanedekionursuz üst aramalarına karşıSüresiz Açlık Grevine başlamıştı.Mahkeme kararıyla onursuz üst araması uygulaması, prosedürdenkaldırılmış olmasına rağmen hapishane idaresi keyfiolarak bu uygulamayı devam ettiriyor.Fransa Özgürlük Komitesi yaptığı eylemlerle direnişi desteklemeyedevam ediyor. Özgürlük Komitesi, Paris’in LesHalles Meydanı’nda 12 Nisan günü basın açıklaması ve bildiridağıtımı yaptı. 50 adet protesto faksı dolduruldu. Yine aynı gün23 protesto faksı da hapishaneye çekildi.Fransa Özgürlük Komitesi’nin 15 Nisan gününden itibarenher gün saat 17.00-19.00 arası Les Halles Meydanı’nda basın açıklamasıve bildiri dağıtımının yapılacağı duyuruldu.Halk Düşmanı <strong>AKP</strong>'nin SaldırganlığıBizi EngelleyemezÇayan Mahallesi Hüseyin Aksoy Parkı’nda 4. Eyüp BaşEmperyalist Saldırganlığa Karşı Halkların Birliği Sempozyumalanı hazırlıkları yapan işçilere yönelik polisin saldırısı ile ilgiliSuriye Halk Cephesi tarafından yazılı bir açıklama yapıldı.Bu saldırının, <strong>AKP</strong> Hükümetinin tahammülsüz faşist yüzününbir örneği olduğu belirtildi. Açıklamada, “Saldırganlığınızlaemperyalizme uşaklığınızı bir kez daha ispat ettiniz.Bir değil, 10 defa yıksanız, dağıtsanız da alanımızı yenidenkuracak, hazırlıklarımızı tamamlayacak ve sempozyumugerçekleştireceğiz” denildi.Mimarlar, <strong>AKP</strong>'nin halkın kültür ve sanatlaolan bağını iyice zayıflattığını,son olarak kent merkezlerinde kalankültür ve sanat binalarını hedef aldığınıbelirttiği bir açıklama yaptı.11 Nisan tarihli açıklamada, "Yaptığıherhangi bir uygulamada halkın çıkarlarınıdüşünmeyen <strong>AKP</strong> iktidarı,kentsel dönüşüm kapsamında hiç birgerekçesi olmadan halkın evlerini yıkıpbu arazileri inşaat tekellerine peşkeşçektiği gibi hastaneleri, okulları tiyatrove sinema salonlarını da inşaattekellerine peşkeş çekmenin hesabınıyapmaktadır" denildi.Akün ve Şinasi sahnelerini yıkmanınkılıfının "binanın atıl kullanıldığı veyürütülen diğer projelere kaynak sağlamanınamaçlandığı" olduğunu belirti.Açıklama şu sözlerle bitirdi: "<strong>AKP</strong> faşistbir iktidardır, tüm politikaları tekellerinemperyalistlerin çıkarlarınagöre şekillendirilmiştir. Akün ve Şinasisahnelerinin yıkılıp otele çevrilmesi de<strong>AKP</strong> iktidarının halkın kültürel ve sanatsalihtiyaçlarına ne kadar değerverdiğinin bir göstergesidir. Kentsel Dönüşümbilime ve tekniğe aykırıdır.Akün ve Şinasi sahnelerinin yıkılmasıda aynı şekilde bilime, tekniğe vehalk yararına tamamen aykırıdır. BizlerHalkın Mühendis Mimarları olarak,halkımızı ve tüm meslektaşlarımızı<strong>AKP</strong> iktidarının bütün bu yağma ve talanpolitikalarına karşı örgütlü bir şekildemücadele etmeye çağırıyoruz."5 4550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


AVRUPA’dakiBİZAYGÜN KARDEŞLERİN CENAZELERİ 937 GÜNSONRA IRKÇI BELÇİKA “ADALET”İNİNELİNDEN ALINDI!Hiçbir kitap bir cenazeyi 2 buçukyıl boyunca soğuk bir morg odasındatutmayı yazmaz.Bir insanın cenazesini cezalandırmakne demektir, bunu Belçika yargısıöğretti bize. Duyanlar inanmak istemediama oldu; 2 buçuk yıldır Avrupa’nınbaşkenti Belçika’da Aygünkardeşlerin cenazesi morgda tutuldu!İki kardeş; Uğur ve SüleymanAygün, 18 Eylül 2010'da Belçika'davurularak öldürüldü. Ancak KortrijkBölge Savcısı Marc Allegaert, “soruşturmasürüyor” diyerek, cenazelerivermedi.Aygün ailesinin öldürülen iki çocuğunuülkeye götürüp gömme talebidefalarca reddedildi. Morgda tutmakda yetmedi, bir de üstüne ailedenher gün, cenaze başına 70 euro paraistendi.Kortrijk Bölge Savcısı Marc Allegaert,cenazelerin teslim edileceğitarih olarak, “en erken 2013 yılısonu” diye açıklamalar yaptı.SONUÇTA; Aygün kardeşlerincenazeleri 937 gün rehin tutuldu... Aygünailesinden morg ücreti olarak 130bin euro istendi... 937 gün boyuncacenazeler gömülemedi... 937 gün boyuncaAygün ailesine kan kusturdular.Aileyi çaresiz ne yapacağını bilemezhale getirdiler.937 gün boyunca Aygün kardeşlervatan toprağına kavuşamadılar.Topraksız, mezarsız kaldılar... 937 günboyunca insanlarımıza yalanlar söylendi.Yalanlarla halkımız aldatılmayaçalışıldı.Cenazelerimizin 937 gün boyuncao morg odasında tutulmasının hiçbirgerekçesi olamazdı. Savcının "soruşturmasürüyor" açıklaması ise sadeceırkçılıktan ibaretti. Ne yapacaktıSavcı, canlandırıp konuşturacak mıydıcesetleri? Cenazelerin rehin tutulmasınınhiçbir mantıklı açıklamasıolamaz. Tek açıklaması vardır o daırkçılık. Bir Belçikalı’ya bunu yaparlarmıydı? Yapmazlar. En azındanşu an için yapmaz. Çünkü Avrupa’dakibütün devletler için şu anMüslümanlar ve Türkiyeliler potansiyelsuçlu ve teröristtir. Bu yüzdenırkçılık onlar için vardır. Böyle halklarında cenazesinin hiçbir önemiyoktur! Tek açıklaması budur!Peki 937 gün sonra ne değişti decenazeler geri verildi? Anadolu Federasyonudefalarca eylem yaptı.Belçika Adalet Bakanlığı önüne eylemleryaptı, imzalar topladı, bildiridağıttı, afişleme yaptı. Halkımızın olduğuher yere gidilmeye çalışıldı.Ama savcı ısrarla vermeyeceğim diyordu.Değişen bir şey yoktu aslında.Adalet Bakanlığı ve savcı bu cenazelerikimsenin sahiplenmeyeceğinisanıyordu. Ama yanıldılar. AnadoluFederasyonu Aygün ailesinin çocuklarınasahip çıktı. Çünkü onlar bu halkınevlatlarıydı, bizden bir parçaydı.Bu yüzden son bir buçuk yıldır cenazeyialmak için eylemler yaptılar.Anadolu Federasyonu’nun cenazeyisahiplenmesinden rahatsız olanTürkiye Büyükelçisi ve Belçika AdaletBakanlığı basında "BunlarDHKP-C'li" haberleri yaptırdılar veTürkiyelilerin Anadolu Federasyonu’nunpeşinden gitmesini engellemekistediler. Aileyi korkuttular. Halkıngözünde Anadolu Federasyonu’nunmeşru talebi olan "cenazelerimiziistiyoruz" kampanyasını engellemekistediler. Ama başaramadılar.Çünkü çok haklı ve meşru bir taleptibu.Cenaze verildikten sonra ortadadolaşan faşist ve işbirlikçi <strong>AKP</strong>'ninboy boy bakanlarına bakmayın siz.Onlar bir savcıya bile söz dinletemediler.Faşist <strong>AKP</strong> iktidarının bakanları vetemsilcileri aileye hep “sağduyu” telkinetti. Yani savcı ne diyorsa ona tabiolmalarını önerdi önce. Hatta BülentArınç, aileden cenazelerinin tam dasavcının istediği gibi “Belçika'dagömülmesini” istedi. Bugün onlarınüst perdeden konuşmalarına, “zaferkazanmış komutan” edalarına bakmayın.İşbirlikçilerin, efendileri nezdinde,hatta sıradan bir savcı nezdindebile bir gram saygınlıkları, etkisiyoktur.Aygün kardeşlerin cenazesi AnadoluFederasyonu’nun verdiği mücadelesonucu teslim alınmıştır Belçika“adalet”inin elinden. Mücadele edilmedenhiçbir hak kazanılmaz. EğerAnadolu Federasyonu ısrarla bu mücadeleyisürdürmeseydi Aygün kardeşlerhala o morg odasında olacaktı.937 gün sonra teslim edilen Aygünkardeşlerin cenazeleri bir kez dahabize şunu göstermiştir; biz değerlerimizisahiplenmezsek, biz cenazelerimiziistemezsek, biz ırkçılığa veyabancı düşmanlığına karşı mücadeleetmezsek, HER GÜN BİZİ AŞA-ĞILAMAYA, DEĞERLERİMİZİAYAKLAR ALTINA ALMAYA,BİZİ YAKMAYA DEVAM EDE-CEKLER...BELÇİKA ADALET BAKAN-LIĞI 937 GÜN REHİN TUTU-LAN CENAZELERİMİZİN HE-SABINI VERMEK ZORUNDA-DIR!NE DEĞİŞTİ DE 937 GÜNSONRA VERDİNİZ CENAZE-LERİMİZİ!SAVCI ALLEGAERT IRKÇIVE ONURSUZDUR! İSTİFA ET-MELİDİR!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan2013<strong>AKP</strong> <strong>FAŞİZMİNDEN</strong> <strong>HESAP</strong> <strong>SORALIM</strong>55


Diri Diri Yakılmamızın Hesabını Sormak İçin1 MAYIS’TA ANADOLUFEDERASYONU SAFLARINDA GÜCÜMÜZÜBİRLEŞTİRELİM!Sayı: 361<strong>Yürüyüş</strong>21 Nisan20131 Mayıs, bütün dünya emekçi halkları için birlik mücadeleve dayanışma günüdür.Avrupa'da yaşayan 3.5 milyon halkımız da bu emekçilerdendir.Avrupa'da sabah saat 04.00'te kalkmayabaşlanılır evlerimizde. Evin her ferdi saat 07.30'a kadaryavaş, yavaş çıkar evlerden.Emekçiliği en iyi bilendir Avrupa’daki halkımız.Emek nedir? Alınteri nedir çok iyi bilir. Kazandığı her kuruşunkarşılığında alın teri vardır.Avrupa’da bütün hizmet alanlarına baktığınızda biziminsanlarımızı görürsünüz. Türkiyeliler, fabrikalarda, madenocaklarında, temizlik işlerinde, okullarda, pazarlardaher yerde çalışır. Emekçidir çalışkandır halkımız.Sabah çıktığınızda eğer sokakta bir işçi görürseniz, büyükbir ölçüde bir Türkiyelidir ya da Arap’tır ya da başkayabancılardır.Peki biz bu kadar dişimizi tırnağımıza takıp çalışıyoruzda karşılığı ne oluyor?Bu kadar çalışmamıza rağmen; işsizliğin sorumlusuyine biziz. Sokakta şiddetin sorumlusu biziz. İnançlarımızla,geleneklerimizle yaşamak istediğimiz için hep yangözle bakışlara maruz kalırız.Bu kadar çalışmışlığın, sağlımızı yitirmişliğimizin karşılığışu oluyor dersiniz; Belediyelerde ayrımcılık, okuldaayrımcılık ve ırkçılık. Çocuklarımız dili geç öğrendiğiiçin özürlüler okuluna gönderilmesi. Mahallelerimizeuyuşturucu bağımlıları için rehabilitasyon merkezleri açılması.Yine mahallerimize fuhuş caddeleri yapmak istenmesioluyor karşılığı.Son nokta ise diri diri yakılmamız oluyor karşılığı. Karakollardadövülerek öldürülmek oluyor cevabı aynen İhsanGürz gibi. Yine Almanya'da bir gencimize yaptıklarıgibi karakolda öldürüp birde beynine el koymak oluyorkarşılığı. Aygün kardeşler gibi iki buçuk yıl cenazelerimizibir morgda tutmak oluyor karşılığı.Bizim ne emeğimizin, ne de değerlerimizin hiçbir önemiyoktur Avrupa devletleri için. Biz onlar için modern"köle işçileriz"dir aslında. Şu an için ihtiyacı olunan "modernköleler." Bu yüzden bütün herkesi topluca sınır dışıetmiyor. Şimdi verdiği üç kuruşla susturuyor bizim halkımızı.Ama eğer biz emeğimize, kültürümüze sahip çıkmazsakbir paçavra gibi köşeye atacakları günlerde gelecektir.Eğer Aygün Kardeşler gibi cenazelerine el konulmasınıistemiyorsan, İhsan Gürz gibi kafan patlatılıp öldürülmekistemiyorsan, diri diri yakılarak ölmek istemiyorsan,öldürüldükten sonra beynine devlet tarafından elkonulmasını istemiyorsan 1 Mayıs’ta Anadolu Federasyonusaflarında yerini al.ODTÜ’den Yol Geçmesine İzin Vermeyeceğiz ODTÜ Halkındır,Halkın Kalacak!20 yıldır Ankara'da tek bir metro hattını tamamlayamayanAnkara Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaratrafiğini rahatlatma ve Ankara’nın ulaşım sorunlarınıçözme bahanesi ile ODTÜ arazisi içerisinden yol geçirmeprojesini tekrar gündeme getirdi. Projeye göre, AnkaraBüyükşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığıarasında, ODTÜ arazisi sınırları içerisinden geçecekolan bir yol, tünel yapılacak.Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar, Ankara Belediyesi’ninbu projesiyle ilgili olarak 15 Nisan’da yazılıbir açıklama yaptı. Açıklamada, ODTÜ Kampüsü içerisindengeçirilmesi planlanan yolun, boş bir araziden geçmesininbile akla, mantığa, bilime ve tekniğe uygun olmadığıbelirtilerek, “ODTÜ arazisi içerisinden tünel ilegeçirilmesi planlanan bu yol, ODTÜ arazisi dışarısına devameden güzergahı boyunca o bölgede arazisi olan, alışverişmerkezi olan, gayrimenkulu olan zengin para babalarınaçıkar sağlamaktadır. Bu yoldan Ankara halkınınhiçbir çıkarı yoktur. Böyle bir yol yapmak müsrifliktir,israftır” denildi.56550 BİN KİŞİLİK HALK KOROSU


KULAĞIMIZAKÜPE OLSUNDeyimlerBayrak açmakBir dava yolunda toplanmaya çağırmak...Direniş başlatmak... Öncü olmak.AtasözüSen attın kemik diyeel aldı ilik diyeEn değersiz olarak gördüğün şeyin bile birdeğeri vardır; hatta belki içinde bir cevhervardır. Vazgeçme, o cevheri bul... Değer ver...FıkraBal EkmekNasreddin Hoca bir cimritanıdığının evine gittiğindetanıdığı ona bayat ekmekile bir tabak bal ikrametmiş. Nasreddin Hoca bayatekmeği dişi kesmeyincesinirinden balı kaşıklayemeye başlamış. Evsahibinin gözü yerindenoynamış:-Aman efendim, bal ekmekleyenmez ise, insanıniçini sıyırır, demiş.Nasreddin Hoca hiç sesçıkarmadan balı bitirmişve:-Kimin içinin sıyrıldığınıAllah biliyor, demiş.Büyük insanlıkgemideGüverte yolcusuTrende üçüncümevkiŞosede yayanBüyük insanlık.Büyük insanlıksekizinde işe giderYirmisinde evlenirKırkında ölürbüyük insanlık.Ekmek büyükinsanlıktan başkaHerkese yeterPirinç de öyleŞeker de öyleKumaş da öyleŞiirBüyük İnsanlıkKitap da öyleBüyük insanlıktanbaşka herkese yeter.Büyük insanlığıntoprağında gölgeyokSokağında fenerPenceresinde camAma umudu varbüyük insanlığınUmutsuzyaşanmıyor.7 Ekim Taşkent1958NAZIM HİKMETKıssadan HisseSaray Yolunda TaşEski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocamanbir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuş,geçenleri izlemek için...Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saraygörevlileri birer birer gelmişler, sabahtan öğlene kadar.Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler. Pek çoğukralı eleştirmiş: "Halkından bu kadar vergi alıyor ama yollarıtemiz tutamıyor" diyerek...Sonunda bir köylü çıkagelmiş. Saraya meyve ve sebzegetiriyormuş. Sırtındaki küfeyi yere indirip iki eli ilekayaya sarılmış ve ıkına sıkına itmeye başlamış. Sonundakan ter içinde kalmış ama kayayı da yolun kenarına çekmiş.Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereymiş ki, kayanıneski yerinde bir kesenin durduğunu görmüş. Açmış ki birde ne görsün, kese altın doluymuş. Bir de kralın notu varmışiçinde... "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyeyazıyormuş notta.


Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimizFatmaKOYUPINAR27 Nisan - 3 Mayıs22 Şubat 1972 Gaziantep doğumluydu Fatma.Kürt-Alevi bir ailenin on çocuğunun dokuzuncusuydu.Lisedeyken Gaziantep Özel TipHapishanesi'ne açık görüşlere gitmeye başladı.Devrimci Sol tutsaklarıyla tanışması onun yaşamınıdeğiştirdi. Gaziantep Üniversitesi MYOİnşaat Bölümü’nü kazandı. TÖDEF, Dev-Genççalışmalarına katıldı. 1990 6 Kasım YÖKboykotu çalışmalarından dolayı tutuklandı.1991'de tahliye oldu. '91 sonbaharında illegal örgütlenmeiçinde yer aldı. 16-17 Nisan operasyonunda tutuklandı.Ve uzun tutsaklık yılları başladı. 2001'de tahliye olduğundamücadelenin içindeydi yine. 2003 Ekim’inde 3. kez tutsak düştü.12. Ölüm Orucu Ekibi’nde kızıl bandını kuşandı. Direnişininilerleyen günlerinde tahliye edildi. Direnişini dışarıda, Şişlidireniş evinde sürdürerek, 354. gününde 27 Nisan 2006’dadirenişin 122. ve son şehidi olarak ölümsüzleşti.Mehdi DuranALKAN1975 Tokat Zile İlçesi Karşıyaka Köyü doğumludur.KTÜ öğrencisi ve TÖDEF’liydi. İstanbul’da1 Mayıs gösterilerine katıldıktan sonra,2 Mayıs 1993’te Trabzon’a dönerken geçirdiğitrafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı.Sıddık ÖZÇELİK Güven KESKİN Esma POLAT30 Nisan1992’de Adana’dabulunduklarıüssünpolis tarafındankuşatılmasıkarşısındadirenerekşehit düştüler.Üçü de SDB savaşçısıydılar. Üçü de savaşçı olmadan önce gecekondusemtlerinde faaliyetler yürüttüler.1970 Çorum Mecitözü doğumlu Sıddık ÖZÇELİK, devrimciharekete 1988’de katıldı.1973 Adana Kozan doğumlu Güven KESKİN, 1991’de SDBsavaşçısı oldu.1971 Kars Sarıkamış doğumlu Esma POLAT, ‘86 yılında mücadeleyekatıldı. Şehit düşerken örgütünün ismini duvara kanlayazdı.Anıları MirasımızYoldaşları Anlatıyor: Hasan KARAGÖZBir Öğretmen Devrimci Bir Militan“Devrim uzun soluklu bir mücadele. Şöyle ya daböyle devrimcilik yapılıyor. Heyecanlarla,öfkelerle mücadele yürümüyor. Yaşamın her anınıdevrimcileştirmek, kesintisiz devrimcilik bizizafere ulaştıracaktır.”Fatma HülyaTÜMGANFatma Hülya TÜMGAN5 Mart 1968’de Samsun’un Vezirköprü İlçesi’ndedoğdu. Samsun 19 Mayıs Üniversitesiöğrencisiyken Dev-Genç’li oldu. Üniversiteyibitirip bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Mücadeledergisi temsilcisi olarak çalışmaya başladı.Birçok kez gözaltına alındı iki kez tutuklandı,her seferinde yeniden mücadeleye koştu. 1994başından bu yana tutsaktı. Ulucanlar Hapishanesi’ndekiParti-Cepheli tutsakların temsilcisiydi.19-22 Aralık katliamında zulmü durdurmakiçin en öne çıkan feda savaşçılarından biriydi.Ölüm Orucu gönüllüsüydü. 8 Nisan 2001’de Ölüm Orucu Direnişçisiolarak ölümsüzleşti.Selma Kubat, Malatya Arguvan Koyuncu Köyü'nde1978'de doğdu. Lise yıllarında devrimcileritanıdı. Tercihleri giderek netleşti ve gençlik hareketindegörev ve sorumluluklar üstlendi.F Tiplerine karşı Armutlu'da direnişe destekeylemi yaparken 13 Kasım 2001'de gözaltına alınıptutuklandı. 10. Ölüm Orucu Ekibi’nde yer aldı.Selma KUBAT 1 Mayıs 2004’te, Saraçhane’de yoldaşları kızılbayraklarıyla Büyük Direniş’in kararlılığını 1Mayıs alanlarına taşırken o da feda ateşleriyle katıldı 1 Mayıs’a.1 Mayıs günü Gebze Hapishanesi’nde bedenini tutuşturarak ölümsüzleştiSadettin EmirÇINAROĞLUHasan KARAGÖZ1955 doğumlu olan Sadettin, Yüksek öğrenimiçin geldiği Bursa’da devrimci mücadeleyletanıştı. İşçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs1977’de katledildi.1955 Malatya doğumludur. Devrimci Sol’undevrim ve sosyalizm mücadelesinin militanlarındanbiriydi. 28 Nisan 1980’de Malatya Taştepe’defaşistlerin kurduğu bir pusuda katledildi.Malatya'nın Taştepe semtinde oturan Hasan Karagöz, KubilayLisesi'nde tarım öğretmenliği yapıyordu. ÇevresindeHasan Hoca olarak tanınırdı.Hasan Karagöz halkın sorunlarıyla yakından ilgilendiği içinbölge halkı tarafından çok sevilen birisidir.Hasan Karagöz öğretmendir. Öğretmenliğini sadece okuluylave sınıfıyla sınırlı tutmamış, okuldan arta kalan zamanlarındaçevresinde okuma-yazma bilmeyenlere okuma-yazmaöğretir, ilkokula giden çocukların daha hızlı gelişmesi için onlarıtoplar, onlarla birlikte ders çalışır ve onlara "yarının devrimcileriolacaklar, şimdiden birçok şeyi öğrenmeleri gerekir"derdi.Birgün okuldaki öğrencilerden birisi elinde demokrat bir gazeteolduğu için faşistler tarafından zincirlerle dövülüp motosikletebağlanarak yerlerde sürüklenmek istenmektedir. Bunu gören HasanHoca tek başına müdahale ederek faşistleri dağıtır ve öğrencisininhayatını kurtarır. Bundan sonra birçok tehdit almasınarağmen okulundan, mahallesinden ayrılmayarak mücadelesinisürdürür.Hasan Hoca 18 Nisan 1980 günü okuluna giderken TaştepeÜçyol ağzında faşistler tarafından pusuya düşürülerek katledildi.Katledilişi bir anda bütün Malatya'da duyuldu. Cenazesiyılgınlığın kol gezdiği bir süreçte kitlesel olarak kaldırıldı.


ÖğretmenimizHaklıyız kazanacağız!Çünkü halkın iktidarı, halkınyönetimi için savaşıyoruz.Halkımızın örgütlü gücüylebirleşmiş devrimci şiddetimizyenilmedi - yenilmeyecek...Tel: (0-212) 251 94 35www.yuruyus.cominfo@yuruyus.comHaftalık Süreli Yerel YayınSiyasi DergiFiyatı: 1 TLSahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DoğruAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78Faks: (0-212) 216 41 79Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANEPieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 FrankHollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!