12.07.2015 Views

• • • • •

• • • • •

• • • • •

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Müminin “Lâilâhe illallah” sözü, kalbinde hissettiğiRabbi ile alâkanın, yani Allah’tan başkasevilecek yok, Allah’tan başka korkulacakyok, kalbimin binasını ancak Allah’a yönelmekdoldurur düşüncesinin ifadesidir.Sevgi ve Vicdan AkidesiBöylece “elihe” ve “velihe” maddelerinin kalbîmânâlara geldiğini, icmâlî olarak bunların vicdanîalâka ve sevgi ile dolu olmayı ifade ettiğini görmüşoldun. Dolayısıyla müminin “Lâilâhe illallah” sözü,kalbinde hissettiği Rabbi ile alâkanın, yani Allah’tanbaşka sevilecek yok, Allah’tan başka korkulacak yok,kalbimin binasını ancak Allah’a yönelmek doldururdüşüncesinin ifadesidir. O, bu durumuyla, annesineşevkle inleyen deve yavrusuna çok benzemektedir,çünkü ayrılık acısı ve uzak olmanın yalnızlığını hissetmektedir.Müslüman, Allah’tan başka ilâh olmadığınaşahadet ederken, kalbinin rağbet, rehbet, şevk ve sevgibakımından sadece Allah’la alâkalı olduğuna şahadetiniikrar eder. Şüphesiz ki bu, büyük ve tehlikelibir şahadettir. Çünkü kalbinde olanın doğruluğunuAllah’tan başka kimsenin bilmediği, sonra şahidininkendisi olduğu şuurlu bir ikrar ve itiraftır. Kalbin hissettiğimânâlar ibarelerle sınırlanamaz, işaretlere hasillallah”takidiğer ibareler, yani nefiy “Lâ”sı ve hasredatı olan “illâ” ise, lügavî terkip ve yapıda, mümininkalbinde “ilâh” sıfatı ile “Allah” ismi arasında bir nevialâka kuran nefiy ve isbat için rol üstlenirler. Bu araştırmadabizi de ilgilendiren bu alâkanın gerçekliğidir.Bu alâka, bu sözü gerçekten inanarak ve şuuru YüceMevlâ’sına yönelmiş olarak söyleyen kulun kalbininakıttığı mânâları vicdana doldurur.“İlâh” kelimesi, söylediğimiz gibi dildeki asıl kullanımındakalbî ve vicdanî bir kelimedir. Onun sevgi vekızgınlık, sevinç ve hüzün, istek ve isteksizlik, rağbet verehbet gibi kalbî durumlara delâlet eden lafızlardan birlafız olduğunu kastediyorum. Deve yavrusu annesineistekle bağırdığında Arapların söylediği “elihe’l-fasîluye’lehu-elehen”sözü bunun aslıdır. Fasîl sütten kesilmiş,emmesi bıraktırılmış, kendisi çadırda alıkonmuş,annesi meraya salıverilmiş deve yavrusudur. Hâl böyleuzayınca annesini hatırlar, onu annesine karşı bir şevk,bir özlem sarar da –çünkü o yeni sütten kesilmiştir- sankiağlar gibi bağırır, sesler çıkarır, Araplar da onun arzusunuanlatmak için “elihe’l-fasîl” derler. Bu durumdaannesi onun lügavî anlamda “ilâhı” oluyor. Bu anlamdaşair de şöyle der: “Elihtü ileyhâ ve’r-rakâibu vukfun/Atlılardurduğu sırada ben ona özlem duydum”.Dilde varit olmuştur ki “Allah” ismi sadece YüceZât’a verilmiştir, başkası bu isimde ona ortak değildir,o hâlde “ilâh” ismi hem Allah Sübhanehu’ya, hem detapılan putlara verilir. Sen “Allah” dediğinde onu sadeceAllah Teâlâ için kullanmış olursun.Yüce Yaratıcı’nın adının hayrette kalmak anlamınagelen “elihe-ye’lehu”den türemiş olduğu da söylenir.Çünkü Onun azameti karşısında akıllar hayrette kalır.“Elihe-ye’lehu-elehen” yani hayrette kalmak. Bununaslı “velehe-yevlehu-velehen”dir. “Ve kad velihtü alâfülanin” dendiğinde bu, “velihtü”de olduğu gibi “Benimona olan özlemim arttı” anlamına gelir. Sığınmakanlamındaki “elehe-ye’lehu”den alınmış olduğu dasöylenir. Çünkü Cenâb-ı Hak her halükârda kendisinekaçılacak, sığınılacak mercidir. (Lisanü’l-Arab, “elh”md.). Dolayısıyla bu lügavî çerçevede “ilâh” kelimesi,kalbin şevk duyduğu, vicdanı boyun eğme ve bağlanmayasevk eden anlamındadır. Nitekim Allah (cellecelâlühü), “Hevâsını ilâh edineni görmedin mi?”(Câsiye Sûresi, 22) buyurmuştur.Fiil olarak tercih edilen, “elihe”nin “velihe”denolması ve “Allah” alem isminin bundan türemiş olmasıdır,çünkü her ikisi de kalbî mânâları ifade etmektedir.Hemze vav’dan bedeldir. Rağıb el-Isfahânîşöyle der: “Elihe fülanün-ye’lehu” abede/boyun eğmekmânâsındadır. Kelimenin aslı “vilah”dır. Hemze‘vav’dan bedel yapılmıştır. Allah’ın bu isimle isimlendirilmesi,bütün yaratıkların hayvanat ve cemadat gibivarlıkların teshir veya bazı insanların irade ve teshiryoluyla ona boyun eğmesindendir. Bu sebeple bazıbilgeler, “Allah her şeyin mahbubudur” demişlerdir(el-Müfredat fî Ğaribi’l-Kur’an, “elihe” md.).“el-Veleh”, aşırı sevgi ve şiddetli üzüntü sebebiylemeydana gelen deliliktir. Sevip de deli olan veyadul kalıp da üzüntüsünden deliren kadına “imraetünvelûhun” denilir. İbn Manzur der ki, “el-veleh” hüzündür.Kelimenin şiddetli bir duygu, hüzün ve korkusebebiyle şaşkınlık ve aklın gitmesi anlamına geldiğide söylenmiştir. “el-veleh”: sevgilinin yokluğu sebebiyleaklın gitmesidir. Yavrusunu kaybetmiş deveye,onu sesler çıkararak aramaya yöneldiği için “nâkatünmîlâh” denir. Yine “velehet ileyhi telihü” denilir ki onaiştiyak duymak demektir. Yavrusuna karşı duygusuyoğunlaşan deveye “nâkatün vâlihun” denir. (Lisanü’l-Arab, “velehe” md.)30

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!