12.07.2015 Views

• • • • •

• • • • •

• • • • •

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ve mekândan ibarettir. Dolayısıyla toplumun muhtelif tabakalarıarasında diyalogun sağlanması ve halkta güzel birtoplum bilincinin oluşturulması için okullar, muazzam birtesir icra eder. İşte bu duygudan hareketle, iş adamları, toplumunher kesimini kucaklayan okullara gönülden destekoldular. Bu destekleme, yapılanlara karşılık rızkın artacağıve Allah’ın kazanca bereket vereceği şeklindeki derin imanlarıbir tarafa, Allah’ın o zenginlere verdiği asalet ve şerefinbir yanı olarak da görülebilir. Eğitim faaliyetlerine yapılanbu yardımlar, fakirliğe karşı mücadele etmede en güzel veen ehemmiyetli yoldur. Çünkü eğitimden elde edilecek neticeler,uzun vadede hem içtimâî hem de ekonomik alandayükselmeye vesile olacaktır.2. Kısa vadede düşündüğümüzde ise bazı iş adamlarıFethullah Gülen’in fikirleri etrafında toplandılar vebenimsedikleri ıslah düşüncesi istikametinde, herkesikucaklayıcı bir şekilde çalışmaya koyuldular. Kendi milletlerininmuhtaç olduğu şeyleri onlara iletmeyi, ictimaîbir vazife olarak üzerlerine aldılar.3. Dünyaya insanlık şerefi namına merhamet mesajlarısunabilmek için yapılan çalışmalar “Kimse Yok Mu?”adı altında bir yardım derneğine dönüştü. Bu dernekilk olarak, pek çok binanın yıkıldığı ve insanların evsizyurtsuz kaldığı 1999 Marmara depreminde gösterdiğigayretlerle ismini duyurdu. “Kimse Yok Mu?” ismiise enkaz altında kalan yaşlı birinin “Kimse yok mu?”çığlıklarının televizyonlarda duyulmasından sonra düşünüldü.Başlangıçta bu dernek, televizyon kanalınabağlı bir program şeklinde çalışıyordu. Sonra yardımfaaliyetleri genişleyince, televizyondan müstakil olarakçalışmaya başladılar. Yıl boyunca hastalara, fakirlere veözel ihtiyaç sahiplerine yardım ettiler. Onların dertleribütün bir insanlıktı. Bundan dolayı, işittikleri bütünyardım çağrılarını, insanlığın bir çığlığı olarak algıladıve insanlık namına yardıma koştular. Onlara göre ırklar,ülkeler, diller başka başka olsa da acının dili bir idi. Neredeolursa olsun, dökülen her gözyaşı, onlar için bireryardım çağrısıydı. Bu çağrıya kulak vererek, yaptıklarıfaaliyetlerle dünyanın dört bir yanına yetiştiler. Musibeteuğrayan ülkelerin hükümetleriyle temasa geçip halkınaslî ihtiyaçlarını öğrendiler, gidip oralarda seyyar hastaneleryaptılar, temel gıda maddeleri ve çadırlar dağıttılar,köyler kurdular, kuyular açtılar. Tsunami hâdisesindeEndonezya’ya, depremden sonra Pakistan’a gittiler.Darfur’da (Sudan) bir köy inşa ettiler. Sonra Burma’dagöründüler. Oradan Gürcistan ve Güney Osetya’yauzandılar. Gazze savaşından sonra mazlum kardeşlerineyardım için Filistin’e ulaştılar. Ulaşıp ihtiyaç duyulangıda ve tıbbî malzemeleri takdim ettiler. Halen de aynıaşk ve şevk içinde çalışmaya devam ediyorlar.Diyalog Felsefesi ve Medya KuruluşlarıDünyada bütün fikrî projelerin yaşayıp gelişebilmeleriiçin, diğer fikirlerle diyaloga geçmeleri şarttır. Birfikrin kuvvet ve sebatı arttıkça, ne kadar farklı olursaolsun diğer fikirlerle diyaloga geçme ve onlarla irtibatkurma cesareti de artar. Her ülke, kendi içinde fikrî çatışmalaraşahit olmuştur. Ancak Türkiye’de bu fikrî çatışmabir aralık kanlı iç çatışmalara dönüştü. Bu yüzdenFethullah Gülen Hocaefendi’nin ilk gayreti, bu büyükçatlağı tamir etme, Türk toplumunun kan kaybetmesiniönleme ve çeşitli fikirler arasında barış ve diyalogunesaslarını yerleştirmeye çalışma istikametinde oldu. İştediyalog faaliyetleriyle tanınan ve diyalog adına “Abant”platformunu kuran Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kuruluşununarka plânında da bu gayret vardır.Hocaefendi, Türk toplumunun uzun zamandanberi tanıdığı bir âlimdi. O, çeşitli çevrelerden, tanınmışve kabul görmüş şahıslara bizzat kendisi diyalogziyaretleri gerçekleştirdi. Onlara, Türkiye’nin selâmetiiçin ortak zeminlerde buluşma teklifinde bulundu. Ardındankarşılıklı dostluk ziyaretleri başladı. Hocaefendi,fikir dünyasının önde gelen isimlerini, hattâ sanatve sinema dünyasının ileri gelenleriyle futbolcularıdahi, yani toplumun gözü önündeki kimseleri aynımekânda buluşturmaya çalıştı. Sonra bu diyalog çağrısı,Türkiye sınırlarını aştı ve bütün dünyaya yayıldı.Bu hareketin temsilcileri dünyadaki pek çok heyet tarafındandavet edildiler, özellikle de İslâm âleminden.Fethullah Gülen, 1999 yılında Amerika’ya gittiğindebu faaliyetler durmadı. Belçika, Fransa, Mısır,Washington, Londra ve Erbil’de toplantılar düzenlendi.Bunlar, gelecekte diyalog ve yakınlaşmaları artırmahedefleri olan büyük toplantılardı. Dünya barışı adınayapılan çalışmaların ilklerinden biri de Bosna’da savaşındevam ettiği günlerde, dünya yıldızlarından oluşturulankarma bir takımla Türk millî takımı arasındayapılan futbol maçıydı. İzleyiciler arasında, Arjantinlieski futbolcu Maradona da vardı. Bu maçtan elde edilengelirle, Bosna’da üç okul yapıldı.Onların gerçekleştirilmesi gerektiğine inandıklarıve hayata geçirmek için canla başla çalıştıkları diyaloglaalâkalı prensiplerini özetlemeye çalıştım. Kısaca,1. Bizzat dinimiz bize başkalarıyla diyalog köprülerikurmamızı emrediyor.2. Dünya artık küçük bir köy hâline geldi. Dolayısıylabizim de kimsenin dayatması olmadan kendi irademizlebaşkalarıyla iyi ilişkiler kurmak için kendimizeait bir yol bulmamız zaruridir.3. Dünyada İslâm’ın imajı karartılmış, İslâm hakkındadezenformasyon yapılmıştır. Diyalog olmadan buimaj nasıl düzeltilebilir ki?58

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!