Sayı: 285<strong>Yürüyüş</strong>11 Eylül2011TarihtenOlay lar... Ki şi ler...“Hukuk, egemenin haksızlıklarınıhaklı göstermek aracıdır”28 Eylül 1994 tarihinde İstanbul’da bir kafeteryada oturanSendikacı Elmas Yalçın, mühendis İsmet Erdoğan veAv. Fuat Erdoğan polisler tarafından katledildi. Avukat FuatErdoğan’ın anısına 17-18 Eylül 2011 tarihlerinde “HAKMÜCADELESİ VE HUKUK” konulu II. ULUSLARARASI SEMPOZYUM yapılacak.Sempozyumun birincisi 26-27 Eylül 2009 tarihlerindeyapılmıştı. Sempozyuma Türkiye, Venezuella, Kolombiya,Arjantin, İtalya, Yunanistan, Almanya, BaskÜlkesi, Lübnan, Filistin, Irak, ve Mısır’dan avukatlarve özgürlük savunucuları katıldı.Konumuz hukuk olunca biz de tarihten köşemizde, tariheuzanıp Şeyh Bedreddin’in Edirne’deki bir medresedehukuk üzerine yaptığı konuşmayı aktaracağız.***“Karındaşlarımız!.. Öğrendik ki, bugünkü söyleşimizinkonusu hukuk imiş... Ancak, izniniz olursa, biz sorunubaştan almak düşüncesindeyiz... Dilerseniz ve dahisizi sıkmazsa, bu yöntemi uygulayalım... (...)- Hukuk... Niye gerekmiştir acaba? İnsanların davranışlarınayasak koymak zorunluğu nerden doğmuştur?Haklı, haksız sözcükleri neden türetilmiştir? Bizce, asılyanıtlanması gereken sorunlar bunlardır... Yoksa, birkutsal kitabın, bazı bölümlerini tanık göstererek, kişiselyorumlara girmek, sorunu çözemez... O yüzden izin istediksizden... Bazı alışkanlıklara karşı çıkarsak, size yanlış gelensözler söylersek, hemen nedenini sorun... Böylelikle,karşılıklı söyleşmiş, ama doğruya giden yolda da ilerlemişoluruz...Bakınız insanlar! Yasaklardan söz ediyoruz. Hukukunana kuralı budur. Yasaklar...Ne gereği vardır yasakların? İşte burdan başlayalım.Kutsal kitapların bildirdiğine, bilimsel gerçeklerin ortayaçıkardığına göre, yeryüzü insanlara ortak olarak verilmiştir...Soruna nerden bakarsanız bakınız, insanlar eşittir...Kutsal kitaplar açısından bakarsanız ilk insanAdem’in ve onun kürek kemiğinden yaratılmış olanHavva'nın çocuklarıyız tümümüz... Yani, yeryüzü, Ademinsayılırsa, biz, tümümüz onun mirasçılarıyız... Bir anadan,bir babadan gelen insanların payları da eşit olur... Ozaman, herkes yarınından güvenli, ürettiğinden inançlıdır...Bilirsiniz ki, harcadığınız emek, nice olursa olsun sizin özmalınız haline gelmektedir... Dünyanın gerçek düzeni, bubiçimde kurulmuştur. Ama, insanoğlunun zorbası, hayınıvardır. Tarihin çok eski dönemlerinde, bir açıkgöz çıkıpöteki insanların emeklerini sömürerek, kendisinin onlardandaha az çalışıp daha iyi yaşayacağını düşünmüştür.Düşündükten sonra da bunu uygulama alanına koymuştur.Onlardan önce silâhyapmış, onlardan daha güçlüduruma gelmiştir. Gelende,sömürü başlamıştır...Ne var ki, sömürününbir sınırı olmak gerek. Bilmembilirmisiniz, Akşehir'in,Sivrihisarlı olduğu söylenen bir Nasreddin Hoca'sıvardır... Öykülerini anlatırlar... Bu adam, birgün kafasınakoymuştur. Merkebini, ağır ağır açlığa alıştırarak, hiçarpa vermeden yük taşıtacaktır. Yani, sömürüyü son kertesinegötürecektir. Birgün bakar ki, merkep ölmüş... işte,o ilk zorba insanlar üzerinde egemenlik kurduğuanda, hukuk doğmuştur.Neden mi? Haksızlığın olmadığı yerde, haklılar da olamaz.O zaman, hukukun bir gereği yoktur. Herkes eşit,herkes ürettiğinin tam karşılığını alanda, haksızlık sözkonusu olamaz. Olmayanda, haklının, haksızın ayrılmasıgereği duyulmaz. Böyle sözcükler bile olmaz o dilde...Öyleyse, ilk hukukun başlangıcı, ilk sömürgenin ortayaçıkmasıdır...Şimdi, sorunu daha belirgin bir biçimde yürütebiliriz...(...)- Demek ki, hukuk, ilk haksızlıkla birlikte kendinin gerekliolduğunu duyurmuştur.Öyleyse gelişmesi nice olmaktadır?Haksızlıkların artması, çeşitlenmesi, çoğalması ve sömürünündurmaksızın işlemesi ile... O zaman, her dalda,sömürünün girdiği her noktada bir haksızlık belirmektedir...Ve dahi hukuk, bu haksızlığı, insanların kabul edebileceğibir düzeye indirgemek için varolmaktadır.Nice mi? Şöyle anlatalım... Hoca'nın eşeğini alalım ele...Eğer arpayı tümden kesmeseydi Hoca, merkep bir süredaha yaşar, sömürü bir süre daha sürerdi değil mi?- İşte hukuk da, bu akıl ödevini yürütmektedir... Sömürünün,egemen adına işlemesi ve mümkün ol-duğuncaçoğalmasını sağlayan bir kurallar toplamıdır...Açıkça bellidir ki, ilk hukuk, sömürgenin, sömürüsünüdaha sağlam sürdürmesini sağlamak için konulmuştur.Çünkü ilk yasaklardan biri, efendinin buyruğunakayıtsız uyulması gereğini savunur... Kayıtsız uymak,köleliğin kabul edilmesini zorunlu kılar. Ondan sonrakigelişmeler, yeni yasaklar gerektirmiştir.Köle düzeni kabul ettirilince, bu kez efendi-köle ilişkilerikonusunda yasaklar başlamıştır. Örneğin, tarihin ilkçağlarında, Hititler diye bir kavim yaşamıştır Anadolu’da...Bu kavimde, Heredot'un dediğine göre, kölesiyle evlenen24Liseliler: Bu Kavgada
ir kadın toplumdan çıkarılmakta.Efendisiyle evlenen bir cariyeise, köle olarak kalmakta, çocuğunköle olmaması için kralın hazinesinedört at vermek gerek-mekteydi...Bu bir hukuk kuralıdır...Demek ki, bir başka örneğe geçiyoruzşimdi...Toplum, önce yapısını kurar,egemenler belirir, hukuk ondansonra bu egemenlerin haksız isteklerinikurala bağlayarak haklıgösterir. Daha açık söylemek gerekirse,hukuk; egemenin haksızlıklarınıhaklı göstermek aracıdır.Örneğin, bir insanın ötekiniöldürmesi, insanlığa aykırıdır...Ama, egemenin isteğiylehukuk, iki insandan birini efendi,ötekini köle sayanda, efendininköleyi öldürmesi hukuka aykırı olmamaktadır. Eski Yunan'dabu bir hukuk kuralıdır... Örnekleri çoğaltmakmümkündür...Burda açıklamak istediğimiz, hukukun yapısıdır. Yapanındurumunu saptayan bir niteliğin, niceliği biçiminedönüşmesidir... Hititlerde, hukuk salt Kralın egemenliğiniperçinleyen bir düzenleme içindedir. Eski Yunan'la Roma'daise salt efendilerin egemenliğini sağlamlaştıran birkurallar tümü... (...)- Şimdi, yine bilimsel bir açıdan, dinsel hukukları inceleyelim...Ama, başından tutturduğumuz yöntemi hiç şaşırmadan...İlk dinsel hukuk, Batı bilgelerinin Hammurabiyasaları dedikleri on kutsal buyruk düzenlemesidir... Vedahi diyebiliriz ki, bu ilk on buyruk, toplumsal hukukunbaşlangıcı olmuştur, İlk kez, kişisel egemenliği sağlamlaştırmakyerine, kişisel varlığa öncelik tanımıştır. O dönemiçin, devrimdir bu... Belirlenen toplumsal egemenliğideğil, özlenen düzeni savunduğu için... İşte, dinsel hukuktageçerli olan budur... Yahudi dininin yasakları, sömürüdüzeninin sağlamca sürdürülmesi için değil, sömürüdenpay alanların çoğalması için yapılmıştır... Öldürmekyasaktır... Daha önce, efendi olmak kaydiyle özgürolduğu halde... Çalmak yasaktır... Daha önce, başkalarınınmallarını çalmak kışkırtıldığı halde... Burda eskiYunan'dan bir örnek verelim yine...Isparta’da çocuklar, usta hırsızlar olarak yetiştirilirlerdi,hem de devlet tarafından, şimdi bir düşünün... Hırsızlığınhukuk kuralı olması aklınıza yatar mı? Demek ki, düzenbunu gerektirmektedir... Evet, dinsel hukuk, egemenliğibiraz daha yaymak, sömürüyü az biraz daha azaltmak için,ilk dönemin özlemleriyle başlamıştır. Tüm yetkileri, firavunların,kralların elinden alıp, daha çok insana, rahiplerede dağıtarak, egemenliğin, sömürülmüş değerlerin dahaçok kişi tarafından paylaştırılmasını getirmiştir. Hristiyanhukuku, bundan bir adım daha ileridir... Köleliği kaldırmaktadıryeryüzünden... İnsanların,ırk, dil, din ayrılmaksızın kardeşliğinikurala bağlamaktadır... Kardeşlerarasında kölelik, efendilikolur mu? Demek, hukuk toplumsallıkyönünden biraz daha ilerlemiştir...Ama, şurası kesindir ki, kardeşlikiçinde bile ilerlemenin gereğiolarak, ayrıcalıklı kişiler, zümrelerdoğmuştur... Örneğin senyörlerleelele veren ruhban sınıfı, toplumunsömürücüsü olmuştur. Ne varki, bir yoksul çocuğu da ruhban sınıfınagirerek, senyörlerle eşit olanaklarasahip olabilmektedir...Hristiyanlıktan sonraki islamhukuku ise, daha ileri bir toplumunmuştusunu getirmektedir... Örneğin,alışverişte para kullanılmıyor ise senetsöz konusu olmaktadır islam hukukunda...Güvenilir Yazman diye adı geçen tanıklar bulunmaktadır...Bunlar ise, ticaretin gelişmesini sağlayanbir ileriki hukuk düzeninin özlemini dile getirmektedir. Veegemenliğin daha da çok kişi tarafından paylaşılmasını sağlamaya,yeni bir atılımın güç kaynağı olmaya yönelmektedir...Neden derseniz, bu hukuk araştırmamızı yaparken,bir nokta bilmem belirdi mi gözlerinizde.... İnsanlık belirliaşamalardan geçmektedir. Her hukuksal aşamada vedahi dünyanın her yerinde bu aşamaları görmek mümkündür...Ne demiştik konuşmamızın başında, ilk insanlareşitti, ister kutsal kitaplara bakalım, ister bilimsel verilere,topluluk olmadan önce, herkes ancak kendi çabasınınsonucuyla yaşamak olanağına sahiptir...Sonra, efendiler belirdi ilk zorbalar olarak. Bu zorbalarlabirlikte, insanlar topluluk olmaya, toplum olmaya başladılar.Çünkü zorbanın sömüreceği insan ne denli çok, nedenli bir arada bulunursa, gücü o denli artmaktadır. Dinselhukukun başladığı dönemde ise giderek efendilik-kölelikortadan kalkmaktadır. Ama bu kez de, toprak sahiplerinin,ister bir senyör, isterse bir ruhban olsun egemenliğibaşlamaktadır. Toplumun efendileri onlardır bukez... Hristiyanlık, Yahudilikten bunu devralıp getirmektedir.Sonra islam hukuku, yeni bir egemenlik anlayışınıbelgelemektedir... Ticaret yapanın, toprak sahibinebile egemenliğinin delillerin görürsünüz bu hukukta...Demek ki, dönem ticaret sahiplerinin egemenliğidönemidir... Kurallar onların kurallarıdır... Borç alıp veresiyeiş görerek sonradan yalanlamayı engellemek için,güvenilir yazmanlardan, senetlerden sözedilmektedir... Yapeki, insanlık tarihi burda kazık kakıp kalacak mıdır? Binyıllardır sürüp gelen gelişme, duracak mıdır böylelikle?..Biz sanmıyoruz... Egemenlik durmaksızın el değiştirmektedir.Ve geleceğin egemenliği de, hukuku da bu değişikliklereuygun olacaktır... (...)” (Erol Toy, Azap Ortakları)Sayı: 285<strong>Yürüyüş</strong>11 Eylül2011Biz de Varız25