05.01.2021 Views

Sayı 4

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ŞEHRİN BİZE SUNDUKLARI

Kimi bir dağın eteğin de kimi bir derenin kenarında ama hepsi de bir sebebe binaen

kurulmuş yurt olmuş. Gelenlerle, konanlarla gittikçe kalabalıklaşmış. Bazen

çoğalmış, bazen azalmış. Hep ocağı tüten yadigâr bir ev kalmış. Her zaman özlemle

ananlarla yaşamaya devam etmiş. “Annemden mektup aldım, memlekette gibiyim.”

diyen Cahit Sıtkı Tarancı’nın da vurguladığı gibi içimizde bir şehir yaşamaya devam

ediyor. Büyük küçük her şey onu bize hatırlatıyor.

Şehir hayatın merkezi. Bütün yaşanacaklar onda tahakkuk ediyor. Gideceğiniz okul,

yapacağınız düğün, konuştuğunuz şive hep ona göre şekilleniyor. Hangi ülkelerle

kaynaşacağınıza o karar veriyor. Yakınlaştığınız şehirler hep onun sınırları

içerisinde. Yazarın da dediği gibi coğrafya kaderimiz oluyor.

Nereye gidersek gidelim doğduğumuz yerin kültürü bizimle geliyor. Ruhumuzun

aldığı kıvamı oraya da borçluyuz. Coşkuyu, tutkuyu, sakinliği, boş vermişliği ve

daha sayamadığımız birçok meziyeti bariz bir şekilde yansıtıyoruz. Bizim oralarda

hangisi daha müşahhassa biz de onunla anılıyoruz. Bazen istesek de istemesek de.

Sokaklarını karış karış bildiğimiz şehirlerin çocuklarıyız. Başka diyarlarda kimi

köşeleri memleketimize benzetiyoruz. Çok sevdiğimiz kestane kokusunu kışın

cadde başlarında anımsıyoruz. Kendimizi yabancı hissetmiyoruz. Çünkü küçük

benzerliklerle bizi kendine çekiyor. Her sokağın bir fırını, bir mahalle delisi, bir hacı

dedesi muhakkak var.

Duasını almak istediğimiz büyük zat şehrin en güzel yerinde bizi karşılıyor. Bu her

şehirde böyle. Sakin, huzurlu tabiatın içinde veya en işlek en çok tercih edilen

yerde bizimle olduklarını hissettiriyorlar. Aslında şehir onların etrafında dönüyor.

Bu büyük zatlarla anılıyorlar. Muhakkak yazdıkları bir eser var. Hemen hemen bütün

evlerde yan yana bir Kuran-ı Kerim, bir ilmihal, bir safahat bir de şehrin

kıymetlisinin kitabı. Dillerde dolaşan menkıbeleri var. Her evde konuşuluyorlar.

Şehrin medeniyetini onlardan öğreniyoruz. Nesiller onları anlatıyor yeni gelenlere.

Övgüyle, sevgiyle belki biraz da mahcuplukla, layık olamamanın vermiş olduğu

hisle.

İnsan bu cümbüşün ortak ürünü. Bir medeniyeti bir başkasıyla kaynaştırıyor. Daha

iyisinin var olmasına sebep oluyor. Arıların çiçek polenlerini serpiştirmesi gibi

birey de gittiği yerlere farklı çiçekler bırakıyor. Görenler hayret etmekten kendini

alamıyor. Farklı coğrafyalarda güzellikler ortaya çıkıyor. Medeniyet bizi biz yapıyor.

Özümüzü her yerde tutunulacak bir dala dönüştürüyor.

FEYZANUR ÇETİN

19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!