05.01.2021 Views

Sayı 4

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ŞEHİR VE MEDENİYET ÜZERİNE

Medine kelimesi ile medeniyet kelimesi akraba iki kelimedir ki Medine zaten şehir

anlamındadır. Dolayısıyla medeniyet ve şehir kavramları birbirinden ayrı düşünülemez.

Medeniyetin görünür yüzüdür şehirler. Nasıl mı?

Lütfi Bergen bu konu ile ilgili bir yazısında “Şehir denen şey Müslümandır.” der.

Buradan anlıyorum ki medeni insan, şehirli insandır; şehirli insan Müslümandır. Medinede

İslam Devleti'nin kurulması ile bizim medeniyetimizin temelleri de atılmış, medeniyet

oradan yükselmiştir.

Dünyanın nefes aldığı her dönemde İslam'ın izlerini görüyor olmak da bunun ispatı

zaten. Öyleyse bu tabir, bugünkü manada maddi gelişmişlikten ziyade ruhi gelişmişliği de

barındırıyor.

O günden bu güne baktığımızda İstanbul bizim medeniyetimizin en önemli mekansal

karşılıklarından biri; bu sebepten konuyu onun üzerinden açıklamak doğru olur kanımca.

Belki de en bariz örnekleri burada, yaşadığım şehirde görmüş olmamdan kaynaklı bu

düşüncem. Şehrin tarihi yerlerini gezerken ve üzerine okumalar yaparken o günleri

bugünle karşılaştırma imkanım, medeniyetin nasıl kurulduğunu ve nasıl kaybedildiğini

anlama şansım oldu.

Osmanlı döneminin İstanbul'unda ve tabi diğer şehirlerinde evlerin avlular içinde inşa

edilmesi, cumbalı pencereler, kapılarda bulunan çift tokmaklar, mezar başlarında bulunan

ve kuşların su içmesi için konulan kaplar... Hepsi üzerinden medeniyetin ne olduğuna

bakarsak eğer; evlerin avlular içinde inşa edilme sebebini mahremiyetin korunması olarak

görüyoruz. Zira ev özel alandır. İnsan o alanda aile fertleri ile birlikte dışarıdan irtibatını

keser, korunur. Bugün olduğu gibi onlarca daire incecik duvarlarla birbirinden

ayrılmamıştır. O dönemde mimari ile bunun sağlanması, medeniyetin insanı koruyan

yönünü gösterir bize.

Cumbalı pencerelerin yapılma sebebine bakınca yine aynı şekilde mahremiyetin

muhafazası amacı ile karşılaşırız. Burada korunması ve rahat ettirilmesi amaçlanan kişi

tabii ki öncelikle kadın. Kadın görünmeden, ev haliyle dışarıyı görebilir ama onu dışarıdan

gören olmaz. Kapı tokmaklarında da aynı durum çıkar karşımıza. Osmanlı evlerinde yan

yana iki tokmak vardır. Biri küçük diğeri ise büyüktür. Küçük olan tokmak kadınların

kullanımı için, büyük olan tokmak ise erkeklerin kullanımı içindir. Bu sayede ev ahalisi

gelenin kim olduğunu tahmin edebilir ve kapıyı o tedbirle açar.

Buradan yola çıkarak medeniyet İslam’dır diyebiliriz ve asıl amacı insanı rahat

ettirmektir; mekansal karşılığı şehirlerdir ve ilk temel Peygamberimizle atılmıştır.

Bugünün şehir dediğimiz gelişmiş köylerine baktığımızda ise teknolojinin getirdiklerini

medeniyet olarak adlandırarak nasıl yanıldığımızı görebiliriz. Zira medeniyet gökdelenler,

metrolar, akıllı telefonlar, otomatik kapılar, uçaklar vs. değildir. Bunlar insan hayatını

kısmen kolaylaştıran ama belli oranda da onu köleleştiren kolaylıklardır.

3

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!