05.01.2021 Views

Sayı 4

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SICAK BİR YAZ GÜNÜ RÜYASI

Urfa’ya gittiğimde fark ettiğim ilk şey modern ve gösterişli

binalardı. Birden şehrin kafamdaki doğu imajından çok farklı

olduğunu anladım. Her şehrin merkezinde yeni binalar vardır.

Bunlar üstünde yaşayanların zevkini yansıtır. Ancak bunu

düzenli ve etkileyici yapmak, “işte bu şehir büyük bir şehir,”

dedirtir. Urfa tam bir büyükşehirdi.

Tabii ki benim Urfa’ya gidiş sebebim modern binaları görmek

değildi. Öyle olsa İstanbul’un gökdelen tarlalarını yahut

Ankara’daki gri yığınları tercih edebilirdim. Büyük şehirlerin

kafeleri, alış veriş merkezleri, kalabalık meydanları hiçbir zaman

ilgimi çekmedi. Oysa bu eritici sıcakta, yani Temmuzun sonu

Ağustosun başı, yerel halkın eyyam-ı buhur dediği günlerde

Urfa’da olmamın bir sebebi vardı.

Urfa çoğumuzun hayatına türkücülerin memleketi, acının ve

kederin diyarı, sıra gecelerinin mekanı olarak girse de çok derin

bir medeniyetler tarihine sahip. Çevremdeki pek çok insanın

dünyadaki en eski mabedin burada olduğunu bilmemesine

şaşırdım. Göbekli Tepe’yi yani tarihin başlangıcını görmek için

yola çıktım ancak ondan önce başka yerlere de uğramadık değil.

Çoğu kişinin aklına Urfa’daki tarihi yerler deyince Balıklı Göl

geliyor. Elbette üç ayrı semavi dinde yer alan Hz. İbrahim’in

etkileyici ve bizler için de manevi değeri yüksek hikayesi Balıklı

Göl’ü uğrak bir nokta yapıyor. Şehir merkezine yakın olması bu

şehre gelen herkese kutsal balıkları görmek için bir şans veriyor.

Ancak çoğumuzun bildiği, belki yakından gördüğü bu gölün

yanında bir de küçük göl ve su kanalı bulunmaktadır. Bu iki

gölün kıyısında, sıcakta kavrulmuş esmer rehber çocuklar size

hikayeyi bir solukta gözlerinin içi ışıl ışılken anlatıveriyor.

Biraz dinlenmek isterseniz göllerin hemen yakınındaki tarihi

camiler ve bahçelerindeki şadırvanlar içinize bir ferahlık veriyor.

Hazır şehirden çok da uzaklaşmamışken eski şehirde Kapalı

Çarşı’ya uğrayabilir hem acıkan karnınızı doyurmak için hem de

alışveriş için zaman ayırabilirsiniz. Lezzetli bir kebap yemeden,

yahut bir bakır tepsi almadan gitmek isota ve isotun ün

kazandırdığı zanaatkarlara saygısızlık olur. Acının kokusu

olduğunu burada öğrendim ben. Eğer siz de benim gibi pul biberi

acı yerine koyanlardansanız, yemeğin yanında bol ayran sipariş

etmenizi tavsiye ederim.

Yemekten sonra biraz dolaşmaya çıkabilir, eski şehri yani bizim

Urfa’nın dizilerden tanıdığımız yüzünü görebilirsiniz. Böylece

lezzete dayanamayarak midenizi tıka basa doldurduğunuz

kebapları eritebilir, sosyal medyada paylaşmak için harika

kareler yakalayabilirisiniz.

5

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!