24.03.2021 Views

Genç Girişim Dergisi 36. Sayı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Madrid ve Tokyo ile girdiği yarışta

destekçilerden biri de Yıldız

Holding oldu. Yıldız Holding olarak

sportif ve kültürel faaliyetleri

destekleme adımlarınız nasıl ortaya

çıktı?

1993 yılında Yönetim Kurulu

Üyemiz Orhan Özokur spor

dünyasına girişimizin hem sosyal

sorumluluğumuzun bir gereği olarak

hem de grubumuzun kamuoyuyla

iletişimine katkı sağlayabileceğini

düşünerek, Sabri Bey’e bu konuda

bir teklifte bulunmamızı önerdi.

Bunun üzerine her ikimiz de konuyu

Sabri Bey’e açtık. Teklifimizi kabul

edeceğine hiç ihtimal vermiyorduk.

Sabri Bey bizi dikkatlice dinledi,

“Tamam, yapalım. Şu kadar da para

koyalım.” dedi. İş bununla bitmedi,

arkasından ağır bir şart da getirdi:

“Ya birinci ya da ikinci olacaksınız;

yoksa kimse üçüncüyü hatırlamaz.”

Sabri Bey’den aldığımız cesaret ve

talimatla Ülkerspor’un basketbol

takımı oluştu. Böylelikle spor

dünyasına da adımımızı atmış olduk.

Ülkerspor kurulup basketbol takımı

oluştuktan sonra, bir gün Sabri

Bey’le birlikte sporcuların kampına

gittik. Sabri Bey, sporculara hem

tembihte bulundu hem de onları

motive etti. 1994 yılında iyi bir sonuç

aldık, şampiyon olduk. Ülkerspor,

kısa sürede Türk basketbol kulüpleri

arasında iddialı bir konuma ulaştı.

13 yılda 14 kupa kazanan Ülkerspor,

bu süre içinde başarılı, ülkemiz

basketboluna önemli katkıları olan

sporcular da yetiştirdi.

2006 yılında, müessese takımı sahibi

olmanın olumlu ve olumsuz yanlarını

değerlendirdikten sonra, mevcut

profesyonel takımlara sponsor

olmayı daha uygun gördük ve bu

sisteme geçtik. Ülker, 2006’dan

itibaren Ülkerspor Fenerbahçe

Basketbol Şubesi’yle birleşti.

Sonrasında sırasıyla diğer basketbol

kulüplerine, futbol kulüplerine ve

Futbol Milli Takımı’na da destek

olduk. Çok amaçlı Ülker Sports

Arena’yı 2012 yılında Türkiye’ye

kazandırdık. Çocuklarımızın

ülkemizin geleceği olduğuna

gönülden inandığımız için sadece

profesyonel futbola değil, 6-12

yaş grubundaki çocuklara yönelik

spor projelerine de Ülker Çocuklar

İçin Futbol (Grassroots) adı altında

katkıda bulunduk. Ülker Çocuklar İçin

Futbol projesine basketbol projeleri

de dahil edildiğinde yüz binlerce

çocuğumuza spor yapma alışkanlığı

kazandırmak için çalıştık.

Harvard Sabri Ülker Metabolik

Araştırmalar Merkezi’ne Yıldız

Holding’in sağlık alanına yaptığı

bağış ve verdiği önem oldukça

bilinmekte. Özellikle şu an içinde

bulunduğumuz bu zorlu pandemi

sürecinde bu yatırım ve bağışların

etkisi göz ardı edilemez bir

seviyede. Bu projede olduğu gibi

sağlık alanında başka projeleriniz

var mıdır? Var ise nelerdir?

Rahmetli Babam Sabri Ülker’in

adına kurulan, Sabri Ülker Gıda

Araştırmaları Enstitüsü Vakfı ilk

günden itibaren kıymetli ekibi

ve ortak amaçla bir araya geldiği

değerli paydaşlarıyla bilime katkı

için çalışıyor. Toplumların ve gelecek

kuşakların selameti için bilim

insanlarımıza ve toplumsal fayda

üreten sağlık araştırmalarına destek

olmayı bir görev kabul ediyoruz.

İşimizi küresel çapta sürdürürken,

ülkemize ve dünyaya fayda

sağlayacak sosyal-bilimsel yatırımları

da önemsiyoruz. Harvard Üniversitesi

Kamu Sağlığı Fakültesi Genetik ve

Kompleks Hastalıklar Laboratuvarı’na

vakfımız aracılığıyla verdiğimiz

destek de bu felsefeyle geliştirildi.

Bu destek, fakültenin sadece 10 yıl

süreyle Sabri Ülker Merkezi adıyla

anılarak, aynı zamanda laboratuvarın

analiz kapasitesinin geliştirilmesini

ve burada geliştirilecek yeni

teknolojilerle toplum sağlığına fayda

sağlamayı içeriyor. Bu yatırımla

ülkemizdeki sağlık ve beslenme

konusuna katkımızı ilk kez dünya

ölçeğine taşımış olduk. Dünyada

olmak istiyorsak bunu sadece tek

bir alanla sınırlayamayız. Bu merkez,

gelecekte insan sağlığına katkı

sağlayacak projeler geliştiriyor.

Ulusal ve uluslararası düzeyde bir

farkındalık oluşturmak açısından

hem Sabri Ülker Merkezi olarak hem

de biz üstümüze düşeni bir nebze de

olsa yapmayı amaçlıyoruz.

Merkezde beni büyüleyen

bir gelişmeyi sosyal medya

hesaplarımdan da paylaşmıştım: Prof.

Dr. Gökhan Hotamışlıgil, Hepatik ER

mimarisi ve metabolizma üzerindeki

etkisi konusundaki çalışmalarını

paylaştı. Yani, alt hücre yapılarının

yaşayan organizmadaki en ayrıntılı

incelemesini yapmışlar ve bunu,

değerli dijital sanatçı Refik Anadol'la

birlikte hücrelerin üç boyutlu

filmlerine dönüştürmüşler.

Bu vesileyle Gökhan Hoca’nın son

çalışmasından da bahsedeyim:

Kilolu kişilerde karaciğer yağlanıyor

ve bazı metabolik hastalıklar

ortaya çıkıyor. Gökhan Hoca ve

ekibi yakın zamanda yağlanma

ve beraberindeki hastalıkların

karaciğere nasıl yayıldığını ve bunun

nasıl önlenebileceğini gösterdi.

Yağlanmayı organın tamamına

yayan kanal proteinini buldu. Fare

modelinde bu proteini kodlayan

gen silinince, yüksek kalori ve

41

yağ içeren bir beslenmeye karşın

karaciğer fonksiyonları normal kaldı

ve metabolizma normal dengesini

korudu. Yani bu değerli ekip,

karaciğerdeki bir iletişim kanalını

kapatarak bu organı korumaya

yönelik önemli bir adım attı.

Bu gibi çalışmaları gördükçe, Sabri

Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü

Vakfı’nı kurmakla ne kadar doğru

bir karar verdiğimizi çok daha iyi

anlıyorum.

Bir de özellikle vakfın kısa süre önce

düzenlediği dördüncü Beslenme

ve Sağlık İletişimi Konferansı’ndan

bahsetmek isterim. Pandemi

döneminde özellikle “COVID-19

Sırasında Beslenme” ve “Bilgi Kirliliği

ile Mücadelede Medya Okuryazarlığı”

konularına odaklanan bu çalışmanın

da ülkemiz ve dünya kamuoyuna çok

faydalı olduğunu düşünüyorum.

20 yıldır sürdürdüğünüz

Yıldız Holding Yönetim Kurulu

Başkanlığı’nı yeğeniniz Ali Ülker’e

devrettiniz ve bu konu hakkında

"Babam Sabri Ülker yönetim

kurulu başkanlığını bana 15 yılda

devretmişti. Benim 20 yıl oldu.

Geç bile kaldım.” demişsiniz.

1944’den beri hep daha iyisini

gerçekleştirerek bugünlere

gelmiş bir şirket olarak babanız

Sayın Sabri Ülker’den size kalan

unutamadığınız bir nasihati

paylaşabilir misiniz?

Rahmetli babam ve amcam bir

yelkenli yaptılar ve donattılar. Her

şey hazırdı. Ben yelkenleri açılmış

bir teknenin dümenine oturdum,

rüzgâr da uygun esince yol aldık.

2000 yılında Sabri Ülker'den

devraldığım başkanlığı kesintisiz

20 yıl sürdürdüm. Bu bir bayrak

yarışıdır. Bayrağı güvenle Ali

Ülker'e devrettim. Şu anda yönetim

kurulunda üye olarak çalışıyorum,

iş hayatıma da Holding’e bağlı

şirketlerde devam ediyorum.

Rahmetli babam aslında

nasihat etmekten ziyade kendi

davranışlarıyla örnek olmayı severdi.

Yine de çok faydalandığım iki sözünü

paylaşmak isterim: “Yaptığınız işin ya

müşterisi ya da satıcısı olun’’ derdi.

Böylece, atıştırmalık üretiminde

kullandığımız malzemelerin ve

hammaddelerin aynı zamanda

üreticisi de olduk. Başta yağ olmak

üzere pek çok hammaddeyi imal

ediyoruz, aynı zamanda da imal

ettiğimiz bu ürünlerin müşterisi

oluyoruz.

Bir de daima B planı yapmamızı

isterdi. “Başka sahalara bakın

bakalım.” derdi. Biz de ondan

aldığımız bu derslerle daima

alternatif çözümler düşünüyor, hesap

kitap yapmadan hareket etmiyor,

hesapsız risk almıyoruz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!