06.08.2022 Views

İDEA HUKUK DERGİSİ AĞUSTOS SAYISI

Yeniye ve geleceğe bir adım daha yakın...

Yeniye ve geleceğe bir adım daha yakın...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TARİHTE HAYVANLARIN YARGILANMASI

Bu hayvanlar insan öldürme suçu ile birlikte

yaralama, sakatlama, toprak mahsullerine zarar

verme gibi çeşitli durumlarda da yargılanır ve hatta

yargılanan hayvanlar için avukat bile tutulur, bir

yandan da yargı süreci için insan kıyafetleri

giydirilirdi. Bu durumun arka planında Roma hukuku

vardır. Antik Roma’nın hukuk sisteminde bir hayvan

ile kölenin hukuk statüsü aynıydı. Her ne kadar insan

akıl ve irade sahibi bir varlık olarak yalnız içgüdüsel

duygulara sahip olan diğer hayvanlardan ayrılsa da,

Roma hukukunda köleler cansız bir varlıktan, maldan

farksız yorumlandırılır.

Bize bu kadar anlamsız gelen durum hala çok uzak

değil 2021 yılında Pakistan’da da görüldü. İki köpeğin

saldırdığı avukat köpeklere dava açmış ve köpeklerin

idamına karar verilmiştir. Her ne kadar hayvan

hakları aktivistleri mantık dışı olduğunu savunsa da

köpekler uyutulmuştur. Türkiye’de ise bu gibi köpek

saldırıları karşısında Yargıtay, kararında “Gözetimi

altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya

sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest

bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında

ihmal gösteren kişi, 6 aya kadar hapis veya adlî para

cezası ile cezalandırılır” dedi. Yani ülkemizde bunun

sorumlusu köpeğin sahibidir. Eğer sahipsizse valilik ve

belediye sorumludur.

Giriş

Türk Medeni kanununa göre bir kimse hakkında hukuki

işlem yürütülmesi ve kişinin yargılanabilmesi için fiil ehliyeti

şarttır. Fiil ehliyetinin kapsamına bakıldığındaysa, ayırt

edebilme yetisine sahip olmayan kişilerin bu kapsamda

değerlendirilmediğini görürüz. Bu sebeple tarihte başta domuz

olmak üzere sineğe kadar sıralanabilecek çeşitli hayvanların

farklı suçlarla yargılandığının ve hatta idam edildiğinin

kayıtlara geçtiğini görmek şaşırtıcıdır. Orta Çağ Avrupa’sında

halk büyük ölçüde kilise ve din baskısı altındaydı; İncil ise

Tanrı suretinde yaratılmış olan varlıklar olarak insanların,

insan olmayan hayvanlar üzerinde egemenliğe sahip olmaları

gerektiğini belirtirken bu düşünce Hristiyan ilahiyatçılar

tarafından benimsenmiş ve hem halk hem kilise hayvanları

şeytani varlıklar olarak değerlendirmiştir.

Yalnızca öldürme veya yaralama durumlarında değil,

siyasi suçtan bile ceza alan hayvan vardır. 1789

Fransa’sında mutlak monarşi yıkılmış ve cumhuriyet

kabul edilmiştir. Bundan tam 3 yıl sonra Paris’te

sahipsiz bir papağan “Yaşasın Kral” diye bağırır.

Bunu duyan vatandaşlar uzun uğraşlar sonucu

papağanı yakalar ve suç duyurusunda bulunurlar.

Papağan karşı devrimci faaliyetten yargılanır.

Mahkeme ise papağana devrimi öven sloganlar

öğretilmesine eğer ezberlemezse giyotin cezasına

çarptırılacağına karar verir. Sonrasında edinilen

bilgilere göre papağan sloganları ezberlemiş ve

giyotinden kurtulmuştur.

Hayvan yargılanmasına dair en çarpıcı ve üzücü

vaka ise 1650 yılında Avrupa’da meydana geldi. Aşırı

dindar bir hâkim bir Pazar günü dinlenirken etrafta

fare yakalamak için koşuşturduğu için sinirini bozan

kediyi Pazar günü dinlenemediği için tanrıya karşı

geldiği gerekçesi ile mahkemeye verdi ve kedi

asılarak idam edildi.

Osmanlı’nın Maymun Denizcilerinin Hikâyesi

Avrupa’da görülen bu olaylara benzer bir durum da

ne yazık ki Osmanlıda da yaşanmıştır. Aslında

hayvanların yargılanması Osmanlıda, Avrupa’daki

kadar sistematik değildi fakat bu olay oldukça can

yakıcıdır ve uygulandığı dönemin bir utancıdır.

11

1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!