06.08.2022 Views

İDEA HUKUK DERGİSİ AĞUSTOS SAYISI

Yeniye ve geleceğe bir adım daha yakın...

Yeniye ve geleceğe bir adım daha yakın...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRK HUKUKUNDA SUÇA TEŞEBBÜSÜN

CEZALANDIRILABİLME ŞARTLARI

Romalı hukukçu Ulpianus’tan (MS 170-228) bu yana bilinen “cogitationis poena nemo patitur” (Kimse bir suçu

düşünmekten dolayı ceza alamaz.) ilkesi suç ve ceza hukukunun önemli ilkelerindendir. Suç yolunda emin

adımlarla ilerleyen fail bir sonraki adımda hazırlık hareketleri aşamasına geçer. Fail burada fiilen aktiftir. (Saf

ihmali suçlar ve garantörsel ihmali suçlara teşebbüs edilip edilemeyeceği öğretideki tartışmalı hususlardandır.

Bu suçlarda hazırlık hareketleri aşaması fiilen aktif hareketlerle değil; yapılması gereken fakat yapılmayan

pasif kalma hareketiyle vücut bulur.) Bu aşamada hazırlık mahiyetinde olan ve suçun işlenmesi için suçun icra

hareketleriyle doğrudan ilgisi bulunmayan hareketlerde bulunur. Hazırlık hareketleri aşamasında fail hala suç

yolundan dönebilecek durumdadır dolayısıyla failin ceza hukuku alanına hiç girmemesi mümkündür, gösterdiği

davranışlar her noktaya çekilebilecek nitelikte olduğu için failin kastının o suçu işlemek mi yoksa başka bir

davranışta bulunmak mı olduğu tam olarak ortaya konulamaz. Bu aşamada failin; suç işlemek için araç temin

etmek, suç planını kurmak, suç mekanını bulmak, mağduru yakından tanımak, suçun özelliklerine göre o suçu

işlemek için gereken hazırlığı yapmak gibi suç teşkil etmeyecek fiilleri kural olarak cezalandırılmaz. Hazırlık

hareketleri aşamasıyla suçun icra hareketleri aşamasının ayrımının yapılması bu noktada oldukça önemlidir.

Çünkü bir fiilin; suça hazırlık niteliğinde bir hareket olması cezalandırılmama sonucunu doğuracak fakat fiilin

suçun icra hareketlerine başlandığını göstermesi, artık fail ceza hukuku alanına giriş yaptığından kanuni

tarifteki yaptırımla cezalandırılma sonucunu doğuracaktır.

Bu aşamadan da geçen fail suçun icra hareketleri aşamasına gelmiş olur. Failin ceza hukuku alanına girdiği

aşama icra hareketleri aşamasının kendisi değil; doğrudan doğruya icraya başladığı noktadır. Failin, doğrudan

doğruya icraya başladığını gösteren davranışlarının bulunduğu bu aşamadaki davranışlarından dolayı

sorumluluğu doğacaktır. Suç teşkil eden fiilin icra hareketlerine başlandığı aşamada failin davranışları öyle bir

konuma gelmiştir ki failin davranışlarından; o suçu kesin olarak işleyeceği şüpheye yer vermeyecek derecede

açıktır. Bu aşamada fail suç teşkil eden fiilinin icra hareketlerine doğrudan doğruya başlamış ve fakat icra

hareketlerini tamamlayamamış olabilir, fail icra hareketlerini tamamlamış fakat failin elinde olmayan bir

nedenden ötürü netice gerçekleşmemiş olabilir. Her iki durumda da fail suçun icra hareketleri aşamasına

girmiştir, fail o suçu işleyeceği konusunda kastını net olarak ortaya koymuştur. Ceza hukuku alanına giriş

yapmış olan fail kastettiği bu suça teşebbüsten dolayı cezalandırılacaktır.

Suça teşebbüs Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle

doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu

tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet

hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar

hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”

şeklinde düzenlenmiştir. O halde teşebbüsün şartlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

Kişinin kasten işlenebilen bir suça girişmiş olması gerekir. Suça teşebbüsten bahsedilebilmesi için failin bir suçu

işlemek konusunda kastı bulunmalıdır. Bu iradesi doğrultusunda fiillerini icra eden failin kastettiği suçu

tamamlayamaması durumunda suça teşebbüsten bahsedilir. Kasten işlenebilen suçlara teşebbüs mümkündür.

Olası kastla işlenen suçlarda teşebbüs hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ise Yargıtay’ın

içtihatta birlik sağladığını söylemek mümkün değildir. Taksirli suçlara teşebbüs taksirli suçun tabiatı gereği

mümkün değildir. Taksirli suçlarda o suçu işlemek konusunda bir bilgisi veya istemesi olmayan kişinin suça

teşebbüsten de sorumlu tutulması söz konusu olmayacaktır.

Suça, suçu işlemeye elverişli hareketlerle başlanmalıdır. Ceza normunun yasakladığı davranışı meydana

getirmek için elverişsiz araçlarla harekete başlanmış ise veya suçun konusunun bulunmaması nedeniyle o suç

işlenemeyecek durumda ise suça teşebbüsten de bahsedilemeyecektir. Vasıtaların elverişsizliğinden ileri gelen

bu imkânsızlık öğretide “işlenemez suç, elverişsiz teşebbüs” olarak adlandırılır.

1

37

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!