15.01.2013 Views

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

Metabolik Kemik Hastalıkları Tanı ve Tedavi Kılavuzu - Türkiye ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ISBN NO: 978-605-4011-14-8<br />

<strong>Türkiye</strong><br />

Endokrinoloji <strong>ve</strong><br />

Metabolizma<br />

Derneği<br />

<strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong><br />

<strong>Hastalıkları</strong> Tan› <strong>ve</strong><br />

<strong>Tedavi</strong> K›lavuzu<br />

2012


<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği<br />

METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIKLARI<br />

TANI VE TEDAVİ<br />

KILAVUZU<br />

2012<br />

1. BASKI<br />

<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği<br />

Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> Çalışma Grubu Tarafından Hazırlanmıştır.<br />

Mart 2012/İSTANBUL


METABOLİK KEMİK HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİ KILAVUZU<br />

<strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği -2012<br />

Bu materyal <strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Derneği (TEMD) tarafından yayınlanmış <strong>ve</strong> dağıtılmıştır.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n tamamı <strong>ve</strong>ya bir kısmı izinsiz çoğaltılamaz <strong>ve</strong>ya ticari amaçla kullanılamaz.<br />

ISBN: 978-605-4011-14-8<br />

TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ <strong>ve</strong><br />

METABOLİZMA DERNEĞİ<br />

Meşrutiyet Cad., Ali Bey Apt. 29/12<br />

Kızılay 06420, Ankara, <strong>Türkiye</strong><br />

Tel. : (0312) 425 2072<br />

Faks : (0312) 425 2098<br />

E-posta: http://www.temd.org.tr<br />

Yayınevi / Publishing House<br />

Molla Gürani Mah. Kaçamak Sokak No: 21, 34093 Fındıkzade-İstanbul-<strong>Türkiye</strong><br />

Tel.: +90 212 621 99 25 Faks: +90 212 621 99 27<br />

E-posta: info@galenos.com.tr<br />

Baskı: Özgün Ofset Tic. Ltd. Şti.<br />

Baskı Tarihi: Mart 2012


“BÜYÜK İŞLER, MUHİM TESEBBÜSLER; ANCAK, MÜŞTEREK<br />

MESA-İ İLE KABİL-İ TEMİNDİR.”<br />

MUSTAFA KEMAL ATATURK, 1925


Değerli Meslektaşlarım;<br />

ÖNSÖZ<br />

Kanıta dayalı tanı <strong>ve</strong> tedavi rehberlerinin ana amacı hekimlerin klinik uygulamaları<br />

sırasında, yenilenen <strong>ve</strong> kanıta dayalı bilgiler ışıgĭnda karar <strong>ve</strong>rmelerini sağlayarak<br />

tıbbi hataları en az düzeye indirmek <strong>ve</strong> maliyetlerin gereksiz artışını önlemektir.<br />

Güncellenen <strong>ve</strong>riler bazen çelişkili sonuçlar dogŭrabilir <strong>ve</strong> o konudaki literatürüçok<br />

yakından izleyemeyen hekimlerde bazı tereddütlere yol açabilir. TEMD tarafından<br />

hazırlanan endokrinoloji <strong>ve</strong> metabolizma hastalıkları rehberleri tanı <strong>ve</strong> tedavi için<br />

kanıta dayalı <strong>ve</strong> ülke <strong>ve</strong>rilerini de göz önünde bulunduran yol haritaları oluşturarak<br />

bu tür çelişkilere de bir cevap <strong>ve</strong>rebilme hedefini gütmektedir.<br />

Türkiye Endokrinoloji <strong>ve</strong> Metabolizma Dernegĭ Çalışma grupları üyelerinin öz<strong>ve</strong>rili<br />

çalışmaları ile hazırlanan rehberlerin literatürdeki degĭşiklikleri izleyerek gerektikçe<br />

yenilenmesi planlanmaktadır. Bu rehberler gıda <strong>ve</strong> ilaç endüstrisinden destek<br />

alınmaksızın dernegĭmiz tarafından basılmaktadır <strong>ve</strong> herhangi bir çıkar çatışması<br />

bulunmamaktadır.<br />

’<strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> <strong>Kılavuzu</strong>-2012’nin üyelerimize <strong>ve</strong> tüm<br />

meslektaşlarımıza yararlı olması dilegĭ ile, başta Prof. Dr. Tümay SÖZEN olmak<br />

üzere, yazım komitesine <strong>ve</strong> tüm katkıda bulunanlara şükranlarımı sunarım.<br />

Saygılarımla,<br />

Prof. Dr. A. Sadi G�NDO�DU<br />

TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA<br />

DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI


Değerli Meslekdaşlarımız;<br />

SUNARKEN<br />

Geçen yıl çıkaramadığımız Osteoporoz <strong>ve</strong> diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> kılavuzunu sizlere<br />

sunmaktan mutluyuz. Bu yılın kılavuzu, geçen yıllardakinden oldukça geniş olarak hazırlanmış<br />

olup, sizlere klinik uygulamalarınızda yardımcı olacağını umuyoruz.<br />

Kılavuzda, Çalışma Grubumuzun adına uygun olarak, en sık görülen <strong>Kemik</strong> <strong>Metabolik</strong> hastalığı olan<br />

Osteoporoz konusuna daha fazla ağırlık <strong>ve</strong>rilmiştir. Metinler son çıkan Uluslararası Uzlaşma<br />

(Consensus) raporları gözden geçirilerek hazırlanmışsada, hastalığın patogenezine vs ait bilgilerimizin<br />

giderek artmış olmasına karşın, tedavisinde hala ne zaman, ne kadar süre ile <strong>ve</strong> hangi ilaçların, tek<br />

başına, birlikte <strong>ve</strong>ya ardışık kullanılmasına ait geniş hasta gruplarında yapılmış prospektif, randomize<br />

mukayeseli çalışmalar yoktur. İlaçların bazılarının erkek, postmenopozal <strong>ve</strong>ya premenopozal<br />

kadınlarda, yaşlılarda, sekonder osteoporoz olgularında kullanımlarına ait yeterli <strong>ve</strong>riler yoktur. Sonuç<br />

olarak, ilaçların bazı grup hastalarında kullanımlarına ait endikasyonlar ulusal <strong>ve</strong>ya uluslararası<br />

düzeylerde tam olarak saptanmadığından, tedavi açısından karar <strong>ve</strong>rme durumunda olan biz<br />

hekimler zorlamakta <strong>ve</strong>ya terreddütte kalmaktayız. Kırık riskinin hesaplanmasında FRAX (Fracture<br />

assessment tool) programı yeni bir yardımcı yöntemdir. <strong>Türkiye</strong>ye ait KMY <strong>ve</strong>rileri sisteme yüklenmiş<br />

olduğundan kırık riski hesaplanmasında FRAX programının klinik kullanımda faydalı olacağı<br />

düşüncesindeyiz. Bu kılavuzda diğer metabolik kemik hastalıklarına <strong>ve</strong> kemik metabolizması ile ilgili<br />

elektrolit bozukluklarına da yer <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

<strong>Metabolik</strong> kemik hastalıkları kılavuzu üzerinde bir yıldan beri, adları belirtilen Çalışma Grubu<br />

arkadaşlarımız büyük bir öz<strong>ve</strong>ri ile çalışmışlardır, kendilerine emekleri için çok teşekkür ediyorum,<br />

özellikle kılavuz içeriğini hazırlayan <strong>ve</strong> yazarlarla iletişimi sağlayan Dr Ayşegül Atmaca Akın <strong>ve</strong><br />

Dr Dilek Gogas Yavuz'a şükranlarımı ayrıca belirtmek isterim. Grup üyelerimiz, Dr Gogas başta<br />

olmak üzere, ayrı şehirlerde olmamız nedeniyle, son bir yıl içinde Endokrinoloji ile ilgili her kongre,<br />

kurs vs sırasında, her müsait zamanda, yurt içi <strong>ve</strong> dışı toplantılara giderken, uçakta exit<br />

bölümünde yerlerde oturarak, yada havaalanları CIP salonlarında kılavuzun tashihlerini yapmak,<br />

yazıları basıma hazırlamak için çalışmıştır. <strong>Kılavuzu</strong> sizlere yetiştirebilmek için, daha önce benim<br />

hiç yaşamadığım bu zamanla yarış yöntemlerimiz, en azından benim belleğimde, kılavuz ile<br />

özdeşleşmiş şekilde hatırlayacağım ilginç, güzel anılar olarak yer alacaktır.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n basılması aşamasında matbaada geçirdiği saatler için de Dr Gogas‘a, Klavuz yazılması<br />

sırasında bize her türlü desteği <strong>ve</strong>ren TEMD Yönetim Kuruluna, üyelerle iletişimimizi sağlayan<br />

Dernek Sekreteri Sevgi Dönmez’e de teşekkür ederim.<br />

<strong>Kılavuzu</strong>n tüm okuyanlara yararlı olması dileğiyle,<br />

Prof. Dr. Tümay Sözen<br />

Yazım Komitesi <strong>ve</strong><br />

Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong><br />

Çalışma Grubu adına


Ahmet Kaya<br />

Ali Rıza Uysal<br />

Ali Saklamaz<br />

Alper Sönmez<br />

Aysen Akalın<br />

Ayşe Kubat Üzüm<br />

Ayşe Sertkaya Çıkım<br />

Ayşegül Atmaca<br />

Ayşen Akkurt<br />

Betül Uğur Altun<br />

Bilgin Özmen<br />

Cavit Çulha<br />

Ceyla Konca<br />

Dilek Gogas Yavuz<br />

Erdal Kan<br />

Erdinç Ertürk<br />

Erman Çakal<br />

Ertuğrul Taşan<br />

Esat Uğur Görpe<br />

Faruk Ergönen<br />

Fettah Acıbucu<br />

Fırat Bayraktar<br />

Fulden Saraç<br />

Füsun Saygılı<br />

Gonca Tamer<br />

Gökçen Ünal Kocabaş<br />

Göknur Yorulmaz<br />

Gülçin Cengiz Ecemiş<br />

Güngör Akçay<br />

Hakkı Kahraman<br />

Harika Boztepe<br />

Hasan Aydın<br />

Hatice Karaköse<br />

Doğan<br />

YAZIM KOMİTESİ<br />

Prof. Dr. Tümay Sözen, Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, Doç. Dr. Ayşegül Atmaca,<br />

Prof. Dr. Zeliha Hekimsoy, Prof. Dr. Betül Altun, Prof. Dr. Zeynep Cantürk,<br />

Prof. Dr. Refik Tanakol, Prof. Dr. Ahmet Kaya, Prof. Dr. Ayşen Akalın,<br />

Prof. Dr. Bilgin Özmen, Prof. Dr. Alper Gürlek, Prof Dr Ayhan Karakaç,<br />

Prof. Dr. Fırat Bayraktar, Prof. Dr. İbrahim Şahin, Prof. Dr. Erdinç Ertürk,<br />

Doç. Dr. Fulden Saraç, Doç. Dr. Cavit Çulha, Doç. Dr. Mine Adaş,<br />

Uzm. Dr. Neslihan Kurtulmuş, Uzm. Dr. Dilek Yazıcı<br />

TEMD Osteoporoz <strong>ve</strong> Diğer <strong>Metabolik</strong> <strong>Kemik</strong> <strong>Hastalıkları</strong> Çalışma Grubu<br />

Ilgın Yıldırım Şimşir<br />

İbrahim Şahin<br />

İhsan Üstün<br />

İlyas Çapoğlu<br />

Kemal Ağbaht<br />

Leyla Yılmaz Gürbüz<br />

Mediha Ayhan<br />

Mehmet Çalan<br />

Mine Adaş<br />

Mine Öztürk<br />

Miyase Bayraktar<br />

Mustafa Kemal Balcı<br />

Mustafa Kutlu<br />

Mutlu Güneş<br />

Neslihan Kurtulmuş<br />

Nurdan Gül<br />

Nuri Hakse<strong>ve</strong>r<br />

Ömer Alper Gürlek<br />

Özen Özgül<br />

Özlem Turhan İyidir<br />

Pınar Alarslan<br />

Refik Tanakol<br />

Rüştü Serter<br />

Sema Akalın<br />

Sevinç Eraslan<br />

Biberoğlu<br />

Sinan Çağlayan<br />

Soner Cander<br />

Taner Bayraktaroğlu<br />

Tümay Sözen<br />

Ülkü Aybüke Tunç<br />

Zeliha Hekimsoy<br />

Zeynep Cantürk


1.25(OH)2D: 1.25 dihidroksi vitamin D<br />

25(OH)2D: 25 hidroksi vitamin D<br />

AHO: Albright herediter osteodistrofisi<br />

AIDS: Adult immune deficiency syndrome<br />

ALP: Alkalen fosfataz<br />

AS: Ankilozan spondilit<br />

ATP: Adenozin trifosfat<br />

BALP: <strong>Kemik</strong> spesifik alkalen fosfataz<br />

BMD: Bone mineral density<br />

BUN: Kan üre azotu<br />

CASR: Calcium sensing receptor<br />

CH: Crohn hastalığı<br />

CKD-MBD: Kronik Böbrek Hastalığı -Mineral <strong>ve</strong><br />

<strong>Kemik</strong> Bozuklukları<br />

CTx: Tip I kollajenin karboksiterminal<br />

telopeptidi<br />

DHEAS: Dihidroksi epiandrosteron sülfat<br />

DXA: Dual energy x-ray absorptiometry<br />

(Bazı yerlerde DEXA olarak geçiyor,<br />

düzeltilmesi lazım)<br />

E2: Östrojen<br />

EMG: Elektromiyografi<br />

FEPO4: Fosfatın fraksiyonel atılımı<br />

FHH: Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi<br />

FSH: Follikül stimülan hormon<br />

FRAX: Fracture Assessment Tool<br />

GIS: Gastrointestinal sistem<br />

GFR: Glomerül filtrasyon hızı<br />

GK: Glukokortikoid<br />

GnRH: Gonadotropin releasing hormone<br />

HIV: Human immune deficiency virus<br />

HPLC: High performance liquid chro<br />

matography<br />

İBH: İnflamatuvar barsak hastalığı<br />

im: intramüsküler<br />

iPTH: İntakt parathormon<br />

IU: İnternasyonal ünite<br />

i.v: İntra<strong>ve</strong>nöz<br />

IRMA: İmmünoradyometrik ölçüm<br />

KBY: Kronik böbrek yetersizliği<br />

KDOQI: Kidney Diseases Outcomes Quality<br />

Initiati<strong>ve</strong><br />

KİT: <strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu<br />

Kısaltmalar<br />

KMY: <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu<br />

KT: Kemoterapi<br />

KIT <strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu<br />

LDL: Low density lipoprotein<br />

MEN: Multipl endokrin neoplazi<br />

Mg: Magnezyum<br />

MRI: Magnetik resonans görüntüleme<br />

NTx: Tip I kollajenin aminoterminal<br />

telopeptidi<br />

NSAİ: Steroid olmayan antiinflamatuvar<br />

ilaçlar<br />

OP: Osteoporoz<br />

Pe: Parenteral<br />

PBS: Primer biliyer siroz<br />

PHP: Primer hiperparatiroidi<br />

PHPT: Primer hiperparatiroidi<br />

Po: Peroral<br />

PPAR: Peroxisome proliferator-activated<br />

receptor<br />

PPI: Proton pompa inhibitörleri<br />

PRL Prolaktim<br />

PTH: Parathormon<br />

PTH rP: Parathormon related peptid<br />

QCT: Kantitatif kompütarize tomografi<br />

RA: Romatoid artrit<br />

RANKL: Receptor activator of nuclear<br />

factor kappa-B ligand<br />

RT: Radyoterapi<br />

SLE: Sistemik lupus eritematozus<br />

SERM: Selektif östrojen reseptör mod<br />

ülatörleri<br />

SD: Standart sapma<br />

SSRİ: Selektif serotonin reuptake<br />

inhibitörleri<br />

TEMD: <strong>Türkiye</strong> Endokrinoloji <strong>ve</strong><br />

Metabolizma Derneği<br />

TSH: Tiroid stimülan hormon<br />

TZD: Tiyazolidindion<br />

USG: Ultrasonografi<br />

ÜK: Ülseratif kolit<br />

VKI: Vücut kütle indeksi


İçindekiler<br />

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU 1<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ 5<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ 8<br />

ERKEK OSTEOPOROZU 16<br />

VİTAMİN D 19<br />

OSTEOMALAZİ 23<br />

HİPERKALSEMİ 27<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ 31<br />

HİPOKALSEMİ 37<br />

HİPOPARATİROİDİ 42<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI 46<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ 51<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI 55<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ 60<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ 63<br />

SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ 71<br />

KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI 73<br />

ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI 75<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS) 77<br />

HİPOFOSFATEMİ 82<br />

HİPERMAGNEZEMİ 86<br />

HİPOMAGNEZEMİ 89


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

Tan›m: <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu (KMY) ölçümünde halen önerilen yöntem<br />

dual x ray absorbtiomeri (DXA)’dir.<br />

DXA ile KMY ölçümü sadece tanıda değil, kırık riskini belirlemede, farmakolojik<br />

tedavi başlama kararında, tedavi monitorizasyonunda da faydalıdır.<br />

KMY ile kırık arasında ku<strong>ve</strong>tli ters bir ilişki mevcuttur. Düşük KMY, kırığı olmayan<br />

kadınlarda kırık riskinin en önemli belirleyicisi ise de, kırık oluşumunu etkileyen başka<br />

kişisel <strong>ve</strong> çevresel faktörler nedeniyle değişik KMY düzeylerinde kırık gelişebilir.<br />

1.1. KMY Ölçüm Endikasyonları<br />

65 yaş üstü bütün kadınlar <strong>ve</strong> 70 yaş üstü bütün erkekler<br />

Kırık için risk faktörü taşıyan genç postmenzpozal kadınlar <strong>ve</strong> 50-69 yaş arası erkekler;<br />

• Frajilite kırığı<br />

• En az 3 ay ≥5 mg/gün prednison <strong>ve</strong>ya eşdeğeri steroid kullanımı<br />

• Sigara<br />

• Artmış alkol tüketimi<br />

• Düşük beden kütle indeksi (


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

2<br />

1.2. KMY Ölçüm Bölgeleri<br />

DXA ile KMY ölçümü yapılabilecek anatomik bölgeler şunlardır:<br />

Sentral: Femur boynu, L1-L4 <strong>ve</strong>rtebralar (anteroposterior)<br />

Periferik: Ön kol (ciddi obezite, hiperparatirodizm, kalça-<strong>ve</strong>rtebradan ölçüm<br />

yapılamayan durumlar)<br />

Uluslar arası osteoporoz tanımı yukarıdaki alanlara göre yapılmıştır. Diğer alanlardan<br />

(topuk vb) yapılan ölçümlerin osteoporoz tanısında yeri yoktur.<br />

Femur ölçümleri yorumlanırken femur total <strong>ve</strong> femur boynu dikkate alınmalı , Ward<br />

alanı <strong>ve</strong> trochanter ölçümleri tanıda gözönünde bulundurulmamalıdır<br />

Vertebra ölçümleri yorumlanırken total (L1-L4) <strong>ve</strong>ya en az iki <strong>ve</strong>rtebra kullanılmalı, tek<br />

<strong>ve</strong>rtebraya göre tanı konulmamalıdır.<br />

1.3. DXA ile KMY Ölçümünün Yorumlanması<br />

DXA ile taranan kemik alanına düşen mineral yoğunluğu (BMD) ölçülmektedir (g/cm 2).<br />

Fakat DXA sonuçları osteoporoz açısında yorumlanırken BMD değil, T <strong>ve</strong> Z skorları<br />

kullanılır.<br />

T skoru, hastanın KMY ölçümlerinin aynı cinsiyetteki genç erişkinlerin KMY ölçümlerinin<br />

ortalamasının kaç standart sapma altında <strong>ve</strong>ya üstünde olduğunun ifadesidir.<br />

Z skoru ise hastanın KMY ölçümlerinin aynı cinsiyetteki <strong>ve</strong> aynı yaştaki KMY<br />

ölçümlerinin ortalamasının kaç standart sapma altında <strong>ve</strong>ya üstünde olduğunun<br />

ifadesidir.<br />

Postmenapozal kadınlarda T skorlarına göre femur, önkol, <strong>ve</strong>rtebra kemik dansitesi<br />

Dünya sağlık örgütü DXA ile şu şekilde sınıflamıştır:<br />

Dünya Sağlık Örgütü T skoru değerlerine göre KMY sınıflaması<br />

Normal<br />

T-skoru<br />

-1,0 SD <strong>ve</strong> üstü<br />

Osteopeni(düşük kemik kütlesi) -1,0 SD <strong>ve</strong> .2,5 SD arasında<br />

Osteoporoz -2,5 SD altı<br />

Ciddi osteoporoz -2,5 SD <strong>ve</strong> altı + Frajilite kırığı varlığı<br />

T skoru post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> 50 yaş üstü erkeklerde osteoporoz tanısı için<br />

kullanılmalıdır.<br />

Premenapozal kadın, 50 yaş altı erkek <strong>ve</strong> çocuklarda osteoporoz tanısı için Z skoru<br />

değerlendirilir.<br />

Buna göre Z skoru -2 SD <strong>ve</strong> altı ise “kronolojik yaşa göre beklenenden düşük kemik<br />

kütlesi“, -2’nin üstünde ise ”kronolojik yaşa göre normal kemik kütlesinden” bahsedilir.


Vertebra defekti (kırık, osteofit, skolyoz, kifoz, ensturumental operasyon geçirmiş<br />

olanlar vb) olanlarda dansite ölçümleri yanlış olarak normal izlenebilir. Bu gibi<br />

vakalarda QCT ile değerlendirme önerilir.<br />

Femurda protezi olanlarda sağlam taraftan, bilateral protezi olanlarda ön koldan<br />

ölçümlerinin yapılması önerilir.<br />

1.4. DXA ile <strong>Tedavi</strong>, Takip<br />

Takipte ölçümler mümkünse aynı firmanın cihazı ile yapılmalıdır. (Lunar, Holojik,<br />

Norland)<br />

Farklı cihazlarla yapilan ölçümlerde değerleri eşleştirme için mevcut değerler cihazları<br />

için önceden saptanmış katsayılar ile çarpılıp elde edilen rakam değerlendirilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> alan <strong>ve</strong> almayan hastaların takiplerde çekilen DXA ölçümlerinde kemik mineral<br />

yoğunluk (g/cm 2 ) ölçümleri kıyaslanmalıdır.<br />

DXA ile takip süreleri:<br />

Postmenopozal kadın <strong>ve</strong> 70 y üzeri erkeklerde 1-2 yılda bir<br />

Bisfosfonat tedavisi alanlarda yılda bir<br />

Teriparatide tedavisi alanlarda 6 ayda bir<br />

Sekonder osteoporozu olanlarda, steroid kullanlarda 6 ay-yılda bir.<br />

KMY Ölçüm <strong>ve</strong> Değerlendirme TEMD Önerisi<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu ölçümünde DXA yöntemi kullanılmalıdır.<br />

• DXA ölçümlerinde T skorunun -2,5 SD altında olması osteoporoz tanısını koydurur.<br />

• T skoru yanlızca post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> 50 yaş üstü erkeklerde osteoporoz<br />

tanısı için kullanılmalıdır.<br />

• Premenopozal kadın, 50 yaş altı erkek <strong>ve</strong> çocuklarda osteoporoz tanısı için<br />

Z skoru değerlendirilir. Buna göre Z skoru -2 SD <strong>ve</strong> altı ise “kronolojik yaşa göre<br />

beklenenden düşük kemik kütlesi“, -2’nin SD üstünde ise” kronolojik yaşa göre<br />

normal kemik kütlesinden” bahsedilir.<br />

• Takipte ölçümler tercihen aynı firmanın cihazı ile yapılmalıdır.<br />

• Farklı cihazlarla yapilan ölçümlerde değerleri eşleştirme için bulunan<br />

sonuçlar cihazlar için önceden saptanmış katsayılar ile çarpılıp elde edilen<br />

rakam göz önüne alınmalıdır.<br />

• <strong>Tedavi</strong> alan <strong>ve</strong> almayan hastaların takiplerde çekilen DXA ölçümlerinde<br />

T skorları değil. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluk (g/cm 2) ölçümleri kıyaslanmalıdır.<br />

• <strong>Kemik</strong> dansitometresi postemenopozal kadın <strong>ve</strong> 70 y üzeri erkeklerde 1-2 yılda bir,<br />

bisfosfonat tedavisi alanlarda yılda bir, teriparatide tedavisi alanlarda 6 ayda bir,<br />

sekonder osteoporozu olanlarda, steroid kullanlarda 6 ay- yılda bir bakılmalıdır.<br />

• DXA ölçümlerinde izah edilemeyen değişiklikler için endokrinoloji<br />

uzmanlarına danışılmalıdır.<br />

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

3


KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU<br />

4<br />

Kaynaklar<br />

1. Schousboe JT, Vokes T, Broy SB, Ferrar L, McKiernan F, Roux C, Binkley N. Vertebral fracture<br />

assessment: the 2007 ISCD official positions. J Clin Densitom 2008;11:92-108<br />

2. National Osteoporosis Foundation. Clinician’s Guide to Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of<br />

Osteoporosis. Washington, DC: National Osteoporosis Foundation; 2010.<br />

3. AACE Clinical Practice Guidelines for the Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of Postmenopausal<br />

Osteoporosis Endocrine Practice Vol 16 Suppl 3, 2010.


2.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Menopoz öncesi kadınlarda görülen osteoporozdur<br />

Premenapozal dönemde azalmış kemik kütlesi ile kırık arasındaki korelasyon,<br />

postmenopozal kadınlarda olduğu kadar doğru orantılı değildir.<br />

Premenopozal kadınlardaki düşük kemik kütlesi düşük doruk kemik kütlesi nedeniyle<br />

<strong>ve</strong>ya doruk kemik kütlesi oluştuktan sonra meydana gelen kayıplarla <strong>ve</strong>ya her ikisinin<br />

kombinasyonuyla oluşmaktadır. Doruk kemik kütlesi önemli ölçüde (%80) genetik<br />

olarak belirlenmekle birlikte, yaşam tarzı, genetik etmenlerin etkisine ek olarak artırıcı<br />

katkıda bulunabilmektedir. Premenopozal kadınların düşük kemik yoğunluk<br />

değerlerine sahip olması yüksek kemik kırık riskini taşıdıklarını göstermez.<br />

2.1.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Çoğu hastada dikkatli bir öykü alımı <strong>ve</strong> fizik muayeneyle, sekonder nedene ilişkin bir<br />

ip ucu yakalanabilir. Öyküde, aile hikayesi, önceki kırıklar, menarşın başlaması,<br />

amenore <strong>ve</strong>ya oligomenore varlığı, gebelik <strong>ve</strong> laktasyon süresi, diyet, egzersiz<br />

durumu, gastrointestinal semptomların varlığı, yaşam tarzı <strong>ve</strong> ilaçlar dikkatle<br />

sorgulanmalıdır. Hasta muayenesiyle hiperkortizolemi, boy kısalması <strong>ve</strong> kifotik<br />

deformiteler saptanarak <strong>ve</strong>rtebra kırıklarının tahmin edilmesi, mavi sklera, deri<br />

hiperelastisitesi <strong>ve</strong>ya bağ dokusu hastalığını düşündüren eklem sorunları<br />

aranmalıdır.<br />

KMY değerlendirmesinde Z skorları dikkalte alınmalıdır.<br />

Z skoru > -2 SD ise, beklenenden düşük kemik yoğunluğu, Z koru < -2 SD ise beklenen<br />

sınırlarda kemik kütlesi olrak yorumlanır. Premenopozal kadınlarda Z skoru > -2 SD ise<br />

metabolik kemik hastalığı açısından değerlendirlmelidir.<br />

Düşük KMY değerine sahip premenopozal kadındaki kırık riski, düşük KMY değerine sahip<br />

daha yaşlı kadınlardakinden daha düşüktür. Çünkü postmenopozal kadınla<br />

kıyaslandığında, premenopozal bir kadının estrogeni yeterli olup, daha büyük kas kütlesine,<br />

daha kalın kortekse, normal trabeküler bağlantılara, daha düşük kemik turno<strong>ve</strong>rine <strong>ve</strong> daha<br />

düşük düşme riskine sahiptir. Bu nedenlerle düşük Z skoruna sahip bir kadında kısa süreli<br />

kemik kırık riski düşüktür. Başka risk faktörleri de eklenirse bu risk artabilir.<br />

Premenopozal Z skoru beklenenden düşük olan kadınlar değerlendirilirken, ilk olarak<br />

sekonder osteoporoz nedenlerinin araştırılması <strong>ve</strong> dışlanması gerekir. Eğer gebe <strong>ve</strong>ya<br />

erken postpartum dönemde ise gebelikle ilişkili osteoporoz akla gelmelidir.<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

5


PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

6<br />

2.1.2 Premenapozal Kadınlarda Osteoporoz Nedenleri<br />

Endokrin nedenler: Amenore <strong>ve</strong> yeme bozuklukları, Cushing Sendromu,<br />

Hipertiroidi, Hiperparatiroidi, Hipogonadizm, Tip 1 Diabetes Mellitus, yetersiz<br />

Vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum alımı, Hiperkalsiüri, Hipofosfatemi.<br />

Gastrointestinal nedenler: Çöliak hastalığı, İnflamatuvar barsak hastalıkları,<br />

Malabsorbsiyon sendromu, karaciğer hastalıkları<br />

<strong>Kemik</strong> iliği hastalıkları: Amilodoz, Lösemi, Lenfoma, Multiple myeloma,<br />

Hemokromatoz, Sickle cell anemi, Talasemi<br />

Bağ dokusu hastalıkları: Osteogenesis imperfekta, Marfan Sendromu, Ehlers-<br />

Danlos Sendromu<br />

Organ transplantasyonu: Kalp, karaciğer, böbrek, akciğer<br />

Inflamatuvar hastalıklar: Romatoid Artrit, Ankilozan spondilit, SLE<br />

İlaçlar: Glukokortikoidler, Immun supresanlar, Anti-epileptik ilaçlar, Heparin,<br />

GnRH agonistleri, Kemoterapotikler, Tiazolidinalionlar, Lityum.<br />

Yaşam Tarzı: Aşırı egzersiz (sporcular), sigara, alkol.<br />

2.2 Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Premenopozal osteoporotik kadınlarda (Minimal travmalı kırık, düşük KMY<br />

Z skoru -2’den SD daha düşük olan hastalar’) laboratuvar değerlendirme şu<br />

parametreleri içermelidir: Kalsiyum, fosfor, iPTH, 25(OH)D, ALT, AST, Kreatinin, tam kan<br />

sayımı, FSH gerekirse etolojiye yönelik olarak sedimantasyon hızı, PRL; kortizol, LDH,<br />

β2 mikroglobülin, antigliadin antikor istenebilir.<br />

2.3. Premenopozal Kadında Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

Düşük travmalı <strong>ve</strong>ya travmasız kırıkları olan <strong>ve</strong> KMY Z de skoru -2 SD den düşük olan<br />

premenopozal kadınlarda öncelikle sekonder nedenler <strong>ve</strong> yaşam tarzına ilişkin risk<br />

faktörleri araştırılmalıdır. Bu hastalar yük bindirici fiziksel aktivitelere yönlendirilmelidir.<br />

Sigaranın kesilmesi, alkol alımının günde 3 ünite/gün’den daha düşük tutulması,<br />

uygun kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini alımı gibi yaşam tarzı ile ilgili genel tedbirler alınmalıdır.<br />

Geç menarş olan adölesanlar <strong>ve</strong> menstrüel düzensizlikleri olan kadınlar bu yönden<br />

araştırılmalıdır. Böyle hastalarda adetlerin düzenlenebilmesi için tedbirler alınmalı <strong>ve</strong> bu<br />

sağlanamazsa hormon replasman tedavisi planlanmalıdır. Bu uygulamalara ilişkin, fikir<br />

birliği yoktur. Sekonder nedenler dokümente edilmişse (anoreksiya, endometriosis) bu<br />

durumu düzeltmeye yönelik uygun tedaviler uygulanmalıdır.<br />

Premenopozal osteoporotik kadınlarda antirezorptif ilaçlar, mutlak etkinlik<br />

gösterecekse, zorunlu durumlarda kullanmak üzere saklanmalıdır. Sınırda KMY<br />

değerlerine sahip premenopozal kadınlarda bunların kullanımından kaçınılmalıdır.


Sekonder osteoporozlu hastalarda, antirezorptif tedavilerden önce, sekonder<br />

sorunun gerektirdiği tedaviler uygulanmalıdır. Eğer bu yolla tedavi mümkün<br />

olmuyorsa antirezorptif tedaviler kullanılabilir. SERM’ler bu hastalarda kemikteki<br />

estrogen etkisini bloke etmekte <strong>ve</strong> kemik kaybına yol açmaktadırlar. Bu nedenle<br />

kullanılması önerilmez.<br />

Fertil kadınlarda bisfosfonat kullanımı konusunda son derece dikkatli olunmalıdır.<br />

Bunlar kemikte biriktiklerinden, gebe kadınlarda plasentayı geçebilecekleri<br />

unutulmamalıdır. Bu ajanların insan fetusuna etkileri bilinmemektedir. Hızlı kemik<br />

kaybına yol açması olasılığı yüksek olan durumlarda (örneğin transplantasyon<br />

osteoporozu) bu ajanların kullanımı düşünülebilir. Böyle durumlarda hastaya bilgi<br />

<strong>ve</strong>rilmesi gerekliliği unutulmamalıdır. Teriparatide <strong>ve</strong> Stronsiyum kullanımının bu<br />

gruptaki etkinliği de bilinmemektedir.<br />

Bu hastaların izleminde KMY stabilleşmesi kriter olarak alınmalı <strong>ve</strong> bu sağlanana<br />

kadar tedavi devam ettirilmelidir. DXA takipleri 1-2 yıl aralıklarla yapılabilir. KMY<br />

stabilleştiğinde başka tedavilere gerek kalmaz. Başka risk faktörleri eklenmedikçe<br />

takip DXA çekimlerine de gerek yoktur.<br />

Premenapozal Kadınlarda Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

TEMD Önerisi<br />

• Sigara alkol kesilmeli, yer çekimine karşı egzersiz teşvik edilmelidir.<br />

• Günde 1000-2000 ünite D vitamini <strong>ve</strong> 1000 mg kalsiyum alımı sağlanmalıdır.<br />

• Sekonder osteoporozlu hastalarda sekonder sorunun gerektirdiği tedaviler<br />

uygulanmalıdır.<br />

• Premenopozal kadınlarda selektif estrogen reseptör modülatörleri (SERM)<br />

kontrendikedir.<br />

• Premenopozal osteoporotik kadonlarda antirezorptif ilaçlar, mutlak etkinlik<br />

gösterecekse, zorunlu durumlarda kullanmak üzere saklanmalıdır.<br />

• <strong>Tedavi</strong> izleminde KMY stabilleşmesi kriter olarak alınmalı <strong>ve</strong> bu sağlanana<br />

kadar tedavi devam ettirilmelidir.<br />

• DXA takipleri 1 yıl aralıkla yapılabilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Matkovic V, Jelic T, Wardlaw GM, et al. Timing of peak bone mass in Caucasian females and its<br />

implication for the pre<strong>ve</strong>ntion of osteoporosis: inference from a cross-sectional model. J Clin<br />

In<strong>ve</strong>st 1994;93:799-808.<br />

3. Gourlay M, Brown SA. Clinical considerations in premenopausal osteoporosis. Arch Intern Med<br />

2004;164:603-14.<br />

4. Khosla S, Lufkin EG, Hodgson SF, et al. Epidemiology and clinical features of osteoporosis in<br />

young individuals. Bone 1994; 15:551-5.<br />

5. Rubin MR, Schussheim DH, Kulak CAM, et al. Idiopathic osteoporosis in premenopausal<br />

women. Osteoporos Int 2005;16: 526-33.<br />

PREMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

7


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

8<br />

3.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Postmenapozal dönemde osteoporoz tanısı klinik değerlendirme <strong>ve</strong> kemik<br />

dansitometresi ölçüm değerine dayanır.<br />

En az 6 aydır adet görmeyen <strong>ve</strong>/ <strong>ve</strong>ya FSH >20 ng/ml olan pre <strong>ve</strong> postmenapozal<br />

kadınlar osteoporoz riski açısından değerlendirilmelidir.<br />

Postmenapozal kadında osteoporoz tanısı KMY ölçümlerinde T skoruna göre konulur.<br />

Osteoporoz : T skoru < -2,5 SD<br />

Osteopeni : T skoru >-2,5 SD 20 gr/gün) sigara, yetersiz fizik aktivite)<br />

• Sekonder osteoporoz ile ilgili risk faktorü mevcut olanlar<br />

• VKI < 21 olanlar <strong>ve</strong>ya vücut ağırlığı 57,7 kg’dan az olanlar<br />

• Frajilite kırık öyküsü olanlar (Frajilite fraktürü: Spontan olarak <strong>ve</strong>ya minor bir<br />

travmayı takiben, ayakta durur pozisyonda iken düşmeye eşdeğer, düşmeyi<br />

ifade eder).<br />

• 5 yıl içinde 3 cm’den fazla boy kısalması olanlar<br />

• Üçten fazla doğum <strong>ve</strong> 1 yıldan fazla emzirme süresi.<br />

3.2. Klinik <strong>ve</strong> Laboratuvar Değerlendirme<br />

Hastanın değerlendirilmesi ayrıntılı öykü, fizik inceleme <strong>ve</strong> temel bazı biyokimyasal<br />

ölçümleri içerir. Vücut ağırlığı <strong>ve</strong> boy ölçülmelidir.<br />

Düşük kemik mineral yoğunluğu <strong>ve</strong>ya frajilite fraktürü olan postmenopozal kadınlarda<br />

şu laboratuvar tetkiklerinin öncelikli olarak çalışılması önerilir:<br />

Kalsiyum, Fosfor, PTH, 25(OH)D.<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Postmenapozal dönemde estrojen eksikliği ile ilişkili olan osteoporozdur.<br />

Sekonder osteoporoz nedenleri düşünülüyorsa gerekli ek tetkikler yapılmalıdır<br />

Z skorları < -2 SD den düşük olan hastalarda sekonder nedenlerin özellikle üzerinde<br />

durulup ekarte edilmesi gerektiği akılda tutulmalıdır.


3.2.1. Postmenapozal Kadınlarda Risk Değerlendirmesi<br />

Osteoporoz riski taşıyan kişilerde kırık riskininn hesaplanması için FRAX programı<br />

kullanılabilir. Ancak frax ile elde edilen olasılık değeri size kimi tedavi edeceğiniz<br />

hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmeyeceği, farmakolojik tedavi kararının klinik yargı ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi<br />

gerektiği akılda tutulmalıdır.<br />

FRAX ® aracı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hastalardaki kırık riskini<br />

değerlendirmek için geliştirilmiştir. Klinik risk faktörleriyle ilişkili kırık riski ile femur boynu<br />

kemik mineral yoğunluğu(KMY) ölçümünün birleştirildiği bireysel hasta modellerini<br />

temel alır. FRAX ® modelleri toplum temelli kohort çalışmalarına dayanarak<br />

geliştirilmiştir.<br />

FRAX ® aracı bilgisayarla çalıştırılan <strong>ve</strong> http://www.shef.ac.uk/FRAX/ web sitesinde yer<br />

alan ücretsiz erişilebilen bir programdır. Bilgisayara indirilip kullanılabilir. Bu sitede<br />

mevcut risk faktörlerinin sayısına göre, daha basit çizelgeler de bulunmaktadır <strong>ve</strong><br />

bunlar klinikte kullanılmak için bilgisayara indirilebilir.<br />

FRAX ® algoritmaları, 10 yıllık kırık olasılığını <strong>ve</strong>rmektedir. Elde edilen sonuç, 10 yıllık kalça<br />

kırığı <strong>ve</strong> majör bir osteoporotik kırık geçirme olasılığını göstermektedir (klinik <strong>ve</strong>rtebra,<br />

önkol, kalça <strong>ve</strong>ya omuz kırığı).<br />

FRAX ® değerlendirmesi size kimi tedavi edeceğiniz hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmez, bu klinik<br />

yargı ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi gereken bir karardır<br />

3.2.1.1. Postmenapozal Kadınlarda Düşük KMY <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Artmış Kırık Riski<br />

Yaratan Faktörler<br />

İleri yaş<br />

Düşük VKI (< 19 kg/m2) Geçirilmiş kırık öyküsü<br />

Ebe<strong>ve</strong>yinde kalça kırığı hikayesi<br />

Glukokortikoid tedavisi alıyor olma<br />

Halen sigara içiyor olma<br />

Günde 3 üniteden fazla alkol alımı<br />

Sekonder ostoporoz nedenleri (Romotoid artrid, uzamış sedanter yaşam, organ<br />

tarnsplantasyonu, Tip 1 Diyabet, hipertiroidi, İnflamatuvar barsak hastalıkları, kronik<br />

karaciğer hastalıkları)<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

9


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

10<br />

3.3. TEDAVİ<br />

3.3.1. Egzersiz<br />

Postmenapozal Osteoporoz <strong>Tanı</strong>sında TEMD Önerisi<br />

• 65 yaş <strong>ve</strong> üzerindeki tüm kadınlar <strong>ve</strong> en az bir risk faktörü taşıyan<br />

65 yaşından genç postmenopozal kadınlar kemik mineral yoğunluğu<br />

ölçümü ile değerlendirilmelidir.<br />

• Ölçüm yöntemi olarak DXA tercih edilmeli, özellikle <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> kalçadan<br />

ölçüm yapılmalıdır. Teknik açıdan sentral ölçüm mümkün değilse radius<br />

ölçümü kullanılabilir.<br />

• <strong>Kemik</strong> yapım <strong>ve</strong> yıkım belirteçlerinin osteoporoz tanısında yeri yoktur.<br />

• Bazal kemik yoğunluğu ölçümleri normal sınırlarda olup risk etkeni<br />

olmayan kadınlarda KMY en erken 2 yıl sonra tekrar değerlendirilebilir.<br />

• Tüm Postmenapozal kadınlar FRAX programı ile kırık olasılığı açısından<br />

değerlendirilmelidirler.<br />

<strong>Kemik</strong> kütlesinin korunmasında etkili olduğundan osteoporozlu kadınların düzenli<br />

olarak haftada 3 kez en az 30 dk. kadar ağırlık taşıyıcı egzersiz yapmaları önerilir.<br />

Ağırlık taşıyıcı egzersizlerin tümü bu açıdan etkin kabul edilir. Yerçekime karşı yapılan<br />

egzersizler ağırlık taşıyıcı egzersiz olarak tanımlanır. Hekimler tarafından<br />

kontrendikasyon belirtilmediği sürece koşu, merdi<strong>ve</strong>n çıkma, dans, tenis, ağırlık<br />

kaldırma vb postmenapozal kadınlara egzersiz olarak önerilebilir. Yerçekimine karşı<br />

yapılmadığından yüzmenin kemikler üzerine olumlu etkisi yoktur.<br />

3.3.2. Sigaranın Kesilmesi<br />

Sigara içimi kemik kaybını hızlandırıcı bir etki gösterir. Aynı zamanda postmenopozal<br />

kadınlarda östrojen tedavisinin yararlı etkilerini ortadan kaldırır. Bu, kısmen östrojen<br />

metabolizmasının hızlanması yoluyla, serum östrojen düzeylerinin azalması nedeniyle<br />

oluşur sigaranın kesilmesi elzemdir.<br />

3.3.3. Alkol Alınımının Sınırlanması<br />

Günlük alkol alımının günde 3 birim <strong>ve</strong>ya daha fazla olması kemik sağlığını olumsuz<br />

etkilemekte düşme riski artırmaktadır. Kadınlarda günlük alkol alımının 20 gr/gün<br />

altında olması ayrıca önerilmektedir.<br />

3.3.4. Düşme Riskinin Azaltılması<br />

Düşme için majör risk faktörleri: Banyoda tutunma aparatlarının olmaması, halılar,<br />

basamaklar, uygunsuz terlik, yaş, cinsiyete, ajitasyon, aritmi, dehidratasyon,<br />

depresyon, kadın olmak, mobilitenin az olması, kötü beslenme, ilaçlar, görme<br />

bozukluğu, önceki düşmeler,mental kapasitenin azalması, inkontinans, vitamin D<br />

eksikliği, kifoz, denge bozukluğu, düşmeden korkma <strong>ve</strong> kas güçsüzlüğüdür.<br />

Yukarıdaki risk faktörlerinin ortadan kaldırılması düşme riskinin azaltılması için önemlidir.<br />

Vitamin D düzeyinin optimal sınırlarda tutulması, görmenin <strong>ve</strong> işitmenin düzeltilmesi<br />

nörolojik problemlerin değerlendirilmesi, yaşam ortamının gü<strong>ve</strong>nli hale getirilmesi,<br />

yürümeye yardımcı aletlerin, kalça koruyucularının kullanılması düşme riskini azaltır.


3.3.5. Yeterli Kalsiyum Alımının Sağlanması<br />

Önerilen günlük elemental kalsiyum alımı 1200 mg’dır. Günde 1200-1500 mg’dan fazla<br />

kalsiyum alımının yararı açık değildir. Böbrek taşı, nefrokalsinosis, kardiyovasküler<br />

hastalık riskini arttırabileceğine dair <strong>ve</strong>riler mevcuttur.<br />

Günlük kalsiyum ihtiyacı beslenme ile sağlanmaya çalışılmalıdır. Batılı tarz beslenmede<br />

ortalama günlük kalsiyum alımı 600-700 mg düzeyindedir. Basitçe günlük kalsiyum<br />

alımı aşağıdaki hesaplama ile öngörülüp günlük alım 1200 mg’ın altında kalıyorsa<br />

replase edilmelidir.<br />

Kalsiyumdan zengin ürünler dikkate alınarak günlük kalsiyum alımının tahmini:<br />

Ürün Kalsiyum içeriği (mg)<br />

Süt (300 cc) 300<br />

Yoğurt (250 cc -1 kase) 300<br />

Peynir (1 kibrit kutusu) 200<br />

Lor (1 kibrit kutusu) 400<br />

Kaşar (1 kibrit kutusu) 350<br />

Günlük diyette kalsiyum alımı = Bir günde alınan süt ürünlerinin porsiyon miktarı üzerinden<br />

hesaplanan kalsiyum alımı + 250 mg ( süt ürünü dışındaki besinlerden kalsiyum alımı)<br />

3.3.6. Yeterli Vitamin D Alımının Sağlanması<br />

Beslenme ile D vitamin alımı yetersizdir. Postmenapozal kadınlarda günde<br />

1500-2000 IU D vitamini alımı gereklidir.<br />

Serum 25(OH)D düzeylerini 30 ng/ml üzerinde olması hedeflenmelidir. Serum 25(OH)D<br />

düzeyi ≤ 20 ng/ml olanlarda D vitamini yüklemesi (50000 IU/hafta, 8 hafta süre ile toplam<br />

400 000 IU olacak şekilde) yapılması ardından 1500-2000 IU/gün D vitamini ile takviye<br />

edilmelidir. D vitamini düzeyi >20 ng/ml üzerindeki tüm postmenapozal kadınlara<br />

1500/2000 IU /gün Vitamin D <strong>ve</strong>rilmelidir<br />

3.3.7. Farmakolojik <strong>Tedavi</strong><br />

50 yaşın üzerindeki postmanopozal kadınlar için aşağıdaki durumların varlığında<br />

farmakolojik tedavi düşünülmelidir:<br />

• Kalça <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebra kırığı (klinik <strong>ve</strong>ya morfometrik)<br />

• Sekonder nedenler ekarte edildikten sonra Femur boynu <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebra totol<br />

T-skoru ≤ -2,5 SD olması.<br />

• Düşük kemik kütlesi (femur başı <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rtebral T-skoru -1,0 SD <strong>ve</strong> -2,5 SD) <strong>ve</strong> en<br />

az bir risk faktörü olması<br />

• FRAX ile 10- yıllık kalça kırığı riski ≥%3 <strong>ve</strong>ya 10-yıllık majör osteoporoza bağlı<br />

kırık olasılığı ≥%20 üzerinde olan olgular).<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

11


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

12<br />

3.3.7.1. Bisfosfonatlar<br />

Hem oral <strong>ve</strong> hem de intra<strong>ve</strong>nöz yolla kullanılan bisfosfonatlar osteoporoz tedavisinde<br />

ilk tercihtir. Bu ilaçlar kemik kütlesini artırırak kırık riskini önemli ölçüde azaltırlar.<br />

Osteopooroz tedavisinde kullanılan başlıca bisfosfonatlar:<br />

Alendronat (10 mg/g <strong>ve</strong>ya haftada 70 mg, po)<br />

Risedronat (5 mg/g, haftada 35 mg <strong>ve</strong>ya ayda 150 mg po)<br />

İbandronat (Ayda 150 mg <strong>ve</strong>ya her 3 ayda bir 3 mg i.v)<br />

Zoledronik asit (yılda bir kez 5 mg i.v)<br />

Bisfosfonatlar oral yoldan çok az emilir, bu yüzden emilim oranını artırmak için aç<br />

olarak alınmalıdır. Emilimin artırılması <strong>ve</strong> gastrik yan etkilerin azaltılması için bu ilaçların<br />

kullanılması sırasında bazı kurallara uyulması gereklidir.<br />

- Bisfosfonatlar aktif üst gastrointestinal hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır.<br />

- Özofajit semptomu gelişen hastalarda ilaç kesilmelidir.<br />

- Bisfosfonatlar sabah aç karına 200-300 cc. su ile birlikte tek başına alınmalıdır.<br />

İlacın alımından sonra hastalar en az 30 dk. başka bir yiyecek, ilaç, içecek <strong>ve</strong>ya<br />

ek besin maddesi almamalıdır.<br />

- Reflu riskinin azaltılması için ilacın alımından sonraki 30 dk. hastalar yatmamalı,<br />

ayakta <strong>ve</strong>ya oturur pozisyonda kalmalıdır.<br />

Bisfosfonatlar i.v uygulanmalarından sonra grip-benzeri semptomlar <strong>ve</strong> hipokalsemiye<br />

neden olabilirler. Grip benzeri semptomların önlenmesi için asetaminofen <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Hipokalsemi daha çok vitamin D eksikliği olan hastalarda görülür, bu yüzden kalsiyum<br />

<strong>ve</strong> vitamin D replasmanı ile büyük ölçüde azaltılabilir. Vitamin D eksikliği olanlar, infüzyon<br />

öncesinde tedavi edilmelidir. İnfüzyonu takiben 5-7 gün kadar kalsiyum alımının<br />

artırılması (olağan dozun 2 katına çıkarılması ) hipokalsemi gelişme riskini azaltabilir.<br />

Zoledronik asit kreatinin klirensi ≤35 ml/dk olan hastalarda kullanılmamalıdır. Her<br />

zoledronik asit infüzyonundan önce serum kreatinin düzeyi ölçülmeli <strong>ve</strong> hastaların<br />

yeterince hidrate olmalarına dikkat edilmelidir. Diğer nefrotoksik ilaçlar <strong>ve</strong>ya diüretikleri<br />

kullanan hastalarda infüzyon sonrası periyodik kreatinin ölçümü yapılmalıdır.<br />

Uzun süreli bisfosfonat tedavisi alan hastalarda çene kemiğinde ağrı, şişme, çene<br />

kemiğinin lokal enfeksiyonu <strong>ve</strong> çenenin patolojik kırığı ile giden çene kemiği<br />

osteonekrozu görülebilir. Çene kemiği osteonekrozu gelişmesi için risk faktörleri<br />

intra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonat kullanımı, kanserli olmak <strong>ve</strong>ya anti-kanser tedavi alıyor olmak,<br />

diş çekimi, diş implantları, glukokortikoid kullanıyor olmak, sigara içimi, bisfosfonatlara<br />

uzun süreli maruziyet <strong>ve</strong> önceden mevcut diş hastalığı varlığıdır.<br />

Uzun süreli bisfosfanat kullanımının atipik kırıklar oluşturduğuna dair literatür <strong>ve</strong>rileri<br />

bulunmaktadır. Bu konuda güçlü kanıtlara gereksinim vardır.<br />

İntra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonat kullanımı atriyal fibrilasyon gelişme riskini artırabileceğine ilişkin<br />

bazı <strong>ve</strong>riler olması nedeniyle altta yatan ciddi kalp hastalığı <strong>ve</strong>ya önceden geçirilmiş<br />

atriyal fibrilasyon öyküsü olan hastalarda dikkatli olunmalıdır


Bisfosfonat alan hastalar ek olarak kalsiyum <strong>ve</strong> vitamin D preparatları kullanmalıdır.<br />

Bununla birlikte, kalsiyum içeren ilaçlar bisfosfonatların emilimini önleyebileceğinden<br />

bisfosfonat alımından sonraki 1 saat içerisinde alınmamalıdır.<br />

Bisfosfonatların kreatinin klirensi 30-35 ml/dk.nın altında olan hastalarda kullanılması<br />

önerilmez.<br />

Nadir bazı hastalarda ilaçların başlanmasından günler, aylar, hatta yıllar sonra<br />

başlayabilen <strong>ve</strong> ilacın kesilmesiyle tamamen düzelmeyen kas iskelet sistemine ait ağrı<br />

yakınması görülebilir.<br />

Nadir olarak bisfosfonatlarla gözde ağrı, bulanık görme, konjunktivit <strong>ve</strong> ü<strong>ve</strong>it vs<br />

şeklinde bazı oküler yan etkiler görülebilir.<br />

Vertebral <strong>ve</strong>ya non <strong>ve</strong>rtebral kırıkların akut döneminde iyileşmeyi geciktirebileceğinden<br />

kiriktan 15 gün sonra başlanmalidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> süresi: Henüz bisfosfonatların ne kadar sürdürülebileceği konusunda bir<br />

konsensus olmamakla birlikte, düşük riskli hastalarda 5 yıldan sonra tedavinin<br />

kesilmesi uygun bir yaklaşımdır. Kesilmesinden sonraki 5 yıl boyunca ilacın kemik<br />

mineral yoğunluğu <strong>ve</strong> kırık riski üzerindeki etkileri devam eder. Ancak yüksek kırık riski<br />

taşıyan hastalarda tedavi 10 yıla kadar sürdürülebilir<br />

Mevcut bisfosfonat preparatları:<br />

Alendronate: (10 mg/gün <strong>ve</strong> 70 mg/haftalık alendronat tablet) <strong>ve</strong> (70 mg alendronat<br />

+ 2500 IU D vitamin/haftalık)<br />

Ibandronat: 2,5 mg tb/gün, 150 mg aylık tablet, Ibandronate sodium 3 mg/3 aylık<br />

intra<strong>ve</strong>nöz injeksiyon<br />

Risedronate: 5 mg günlük tablet, 35 mg haftalık tablet, 150 mg aylık tablet<br />

Zoledronik asit: 5 mg flakon (i.v yıllık)<br />

3.3.7.2. Stronsyum Ranelate<br />

Yanlızca Avrupada osteoporoz kullanımında onay almıştır. Postmenapozal<br />

asteoporozun tedavisinde ilk basamakta kullanılacak ilaçlar arasındadır. <strong>Kemik</strong><br />

yıkımını azaltıp kemik yapımını artırabilen bir ilaçtır. Nadir bazı olgularda hipersensivite<br />

sendromu gelişebileceğinden, cilt reaksiyonu gelişen hastalarda tedavinin kesilmesi<br />

önerilir. Stronsiyum tedavisi sırasında kemik mineral yoğunluğundaki artışın önemli bir<br />

kısmı stronsiyumun kemik dokusundaki fiziksel etkisine bağlıdır. Bu yüzden kemik<br />

mineral yoğunluğundaki artışın düzeyi kırık riskindeki aynı ölçüde azalmayı göstermez.<br />

3.3.7.3. Parathormon<br />

PTH(1-34), Teriparatide, kırıklarla seyreden ciddi osteoporoz olguları için tercih edilmesi<br />

önerilir. Rekombinant insan parathormonu <strong>ve</strong>ya fragmanlarının aralıklı olarak <strong>ve</strong>rilmesi<br />

kemik yapımını kemik yıkımına göre önemli ölçüde artırarak kemik kütlesini artırır.<br />

Günde 20μg sc. yolla uygulanır. <strong>Tedavi</strong> süresi 18 ay ile sınırlandırılmıştır.<br />

POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

13


POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZ<br />

14<br />

3.3.8. Hormon Replasman <strong>Tedavi</strong>si<br />

Osteoporoz tedavisinde bir seçenek değildir. Çeşitli nedenlerle HRT tedavisi (Kombine<br />

östrojen/progesteron) <strong>ve</strong>ya tek başına östrojen (E2) tedavisinin (ERT) postmenopozal<br />

kadınlarda kemik kaybını önlediği <strong>ve</strong> kalça <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebra fraktürü riskini azaltabildiği<br />

gösterilmiştir. Ancak, östrojen/progesteron tedavisinin meme kanseri, <strong>ve</strong>nöz<br />

tromboemboli, inme <strong>ve</strong> muhtemelen koroner arter hastalığı riskini artırdığı<br />

belirlendiğinden hormon replasman tedavisi günümüzde osteoporozun tedavisinde<br />

bir tedavi seçeneği değildir. Osteoporoz dışı endikasyonlar nedeni ile alanlarda<br />

antiosteoporotik olarak ta devam edilebilir. Antirezorptif tedavi endikasyonu olup bu<br />

ilaçların tolere edilememesi de ERT endikasyonudur. <strong>Tedavi</strong>nin en düşük etkin dozda<br />

<strong>ve</strong>rilerek en fazla 5 yılda kesilmesi önerilir.<br />

3.3.9. Selektif Östrojen Reseptör Modülatörleri (SERM)<br />

Raloksifen osteoporozun tedavi <strong>ve</strong> önlenmesinde kullanılan dokuya seçici bir östrojen<br />

reseptör modülatörüdür. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunu artırarak, <strong>ve</strong>rtebra kırık riskini<br />

azaltabilir. Verebra dışı kırık riski üzerine anlamlı bir etkisi yoktur. Raloksifen aynı zamanda<br />

meme kanseri riskini azaltabilir <strong>ve</strong> endometriyum hiperpazisi <strong>ve</strong>ya vajinal kanamaya<br />

neden olmaz, ancak <strong>ve</strong>nöz tromboemboli riskini artırır.<br />

Roloksifenin tromboembolik olay riskini <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlardaki sıcak basması gibi<br />

vazomotor semptomları artırabileceği hasta seçiminde göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin 8 yıla kadar <strong>ve</strong>rilmesi mümkündür.<br />

3.3.10. Kalsitonin<br />

<strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu üzerine etkisi daha düşük olup kırık önleme açısından<br />

bisfosfonatlar <strong>ve</strong> paratiroid hormonu ile karşılaştırıldığında olumlu fakat daha zayıf<br />

etkiye sahiptir. Akut kırıklarda analjezik olarak ağrı tedavisi olarak oldukça etkindir.<br />

3.4. <strong>Tedavi</strong>nin İzlenmesi<br />

<strong>Tedavi</strong>ye yanıt kemik mineral yoğunluğu ölçümleri ile izlenir. KMY ölçümleri yılda bir kez<br />

tekrarlanmalıdır. Stabil <strong>ve</strong>ya tedaviyi tamamlamış vaklarda takip aralıkları uzayabilir.<br />

<strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun değişmemesi <strong>ve</strong>ya artış göstermesi tedaviye yanıt<br />

alındığını gösterir. <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğundaki bir değişikliğin anlamlı kabul<br />

edilebilmesi için kullanılan dansitometrenin ‘Least significant change’ (en düşük anlamlı<br />

değişim) değerinden daha büyük olması gerekir. <strong>Tedavi</strong> edilen bir hastada takiplerde<br />

kemik mineral yoğunluğunda bu değerden daha fazla bir düşme olması katkıda<br />

bulunabilecek gastrointesitinal emilim kusuru, tedaviye uyumsuzluk, yeterince kalsiyum/<br />

vitamin D alınmaması gibi osteoporoza yol açabilecek diğer etkenlerin <strong>ve</strong> sekonder<br />

nedenlerin gözden geçirilmesini gerektirir. Gerekirse tedavi düzenlemesi yapılabilir.<br />

<strong>Tedavi</strong>ye başlandıktan sonra KMY <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> kalçadan DXA ölçümü ile 1 yıl sonra<br />

tekrarlanmalıdır. Eğer KMY stabil <strong>ve</strong>ya düzelme gösteriyor ise daha uzun aralıklarla<br />

yapılan DXA ölçümleri ile izlenebilir.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin izlenmesinde kemik döngüsü belirteçleri de kullanılabilir. Özellikle ilaç<br />

kullanımında düzensizlik olan <strong>ve</strong>ya emilim kusuru olan hastalarda tercih edilebilir.


Postmenapozal Osteoporoz <strong>Tedavi</strong>si<br />

TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozlu tüm postmenopozal kadınlar 1500-2000 IU/gün vitamin D <strong>ve</strong><br />

1200 mg/gün kalsiyum almalıdır.<br />

• Egzersiz yapılmalı, sigara <strong>ve</strong> yoğun alkol alımı kesilmelidir.<br />

• Osteoporoz tanısı almış <strong>ve</strong>ya frajilite fraktürüolan tüm kadınlar yaşam tarzı<br />

değişimlerine ek olarak farmakolojik bir ajanla tedavi edilmelidir.<br />

• Farmakolojik tedavi T skorları -1 ile -2.5 SD arasında olan yüksek riskli<br />

hastalarda <strong>ve</strong>ya FRAX ile 10 yıllık kalça kırığı riski >%30 <strong>ve</strong>ya 10 yıllık major<br />

osteoporotik kırık riski >% 20 olan vakalarda planlanmalıdır.<br />

• Postmenopozal osteoporozlu hastalarda bisfosfonatlar ilk basamak tedavi<br />

olarak seçilmelidir.<br />

• Oral bisfosfonatları tolere edemeyen <strong>ve</strong>ya ilaç kullanımı önerilerine uyum<br />

sağlayamayan hastalarda parenteral bisfosfonatlar tercih edilebilir.<br />

• Frajilite fraktürüolmayan <strong>ve</strong> bisfosfonatları kullanamayan postmenopozal<br />

kadınlarda Stronsiyum Ranelat <strong>ve</strong>ya Raloksifen kullanılabilir.<br />

• Ciddi osteoporozu olup (T skoru


ERKEK OSTEOPOROZU<br />

16<br />

4.1. <strong>Tanı</strong><br />

Erkeklerde postmenapozal kadınlarda olduğu kadar iyi standardize olmasa da Dünya Sağlık<br />

Örgütü DXA ile kemik mineral yoğunluğu ölçümlerine göre tanı konmasını önermektedir.<br />

50 yaş üzeri erkeklerde osteoporoz tanısı KMY ölçümlerinde T skoruna göre konulur.<br />

Osteopeni : T skoru> -2.5 SD


4.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Erkeklerde osteoporoz genel olarak asemptomatiktir. Ancak frajilite (düşük düzeyde<br />

travmaya bağlı) kırığına bağlı ağrı ile kendini gösterebilir. Bunun yanında son 5 yılda<br />

3.0 cm’den daha fazla boy kısalması <strong>ve</strong>rtebral kompresyon fraktürlerinin bulgusu<br />

olabilir. Vertebral kemik kırıklarının değerlendirilmesi için <strong>ve</strong>rtebra grafileri çekilmelidir.<br />

4.1.2. Laboratuar <strong>Tanı</strong><br />

Serum kalsiyum, kreatinin, karaciğer fonksiyon testleri, 25(OH)D düzeyi, TSH, tam kan<br />

sayımı <strong>ve</strong> total testosteron içermelidir.<br />

Klinik şüphe varsa, serum protein elektroforezi <strong>ve</strong>ya idrarda Bence-Jones proteini<br />

(monoklonal gammopati), anti-doku transglutaminaz antikorları endomisiyal antikorlar<br />

(Çölyak hastalığı), 24 saatlik idrarda serbest kortizol <strong>ve</strong>ya kalsiyum (Cushing <strong>ve</strong>ya Primer<br />

Hiperparatiroidi açısından) <strong>ve</strong> anti- HIV bakılması sekondar nedenlerin ayırımı için<br />

gerekir. PHP düşünülüyorsa ön kol KMY ölçümüde yaplımalıdır.<br />

<strong>Kemik</strong> döngü belirteçlerinin ölçümü klinik sonlanımlar açısından anlam teşkil<br />

etmediğinden tanıda önerilmemektedir.<br />

4.2. <strong>Tedavi</strong><br />

4.2.1. Hayat Tarzı Değişiklikleri<br />

Direnç egzersizleri (yürüyüş, koşu, merdi<strong>ve</strong>n çıkma, dans <strong>ve</strong> tenis) <strong>ve</strong> kas güçlendirme<br />

egzersizlerinin kemik mineral yoğunluğunda artışa yol açtığı gösterilmiştir. Ayrıca denge<br />

egzersizleri yaşlı erkeklerde düşme riskini azaltmaktadır.<br />

4.2.2. Sekonder Nedenlerin <strong>Tedavi</strong>si<br />

Testosteron tedavisi-kemik mineral yoğunluğunda artışa yol açsa da kırık azaltma riski<br />

üzerindeki etkisi bilinmemektedir. Düşük doz östrojen <strong>ve</strong>ya SERM’ler, SARM’lar, DHEAS<br />

kullanımı konusunda şu an için çelişkili <strong>ve</strong>riler mevcut.<br />

Sigara <strong>ve</strong> aşırı alkol tüketiminden uzak kalınması


ERKEK OSTEOPOROZU<br />

18<br />

4.2.4. Teriparatid (PTH 1-34)<br />

İleri osteoporozu olan <strong>ve</strong> daha önceden osteoprotik kırığı olanlarda <strong>ve</strong>ya kırık için multipl<br />

risk faktörü olanlarda <strong>ve</strong>ya tedaviye dirençli vakalarda önerilmektedir.<br />

Ülkemizde ilacın geri ödemesinin yapılabilmesi için T skorlarının


5.1. Genel Bilgi<br />

Vitami D ile güçlendirilmemiş besinler hariç besinlerde D vitamini düzeyi düşüktür <strong>ve</strong><br />

günlük ihtiyacı karşılayamamaktadır.<br />

Vitamin D deriden ultraviole radyasyon ile sentezlenir. Ülkemizin bulunduğu enlemde<br />

Vitamin D sentezi mayıs-kasım ayları arasında gerçekleşir. Sentez için cilde direkt güneş<br />

ışını teması gereklidir. Uygun ışın açısı saat 10 00-15:00 arasında mevcut olduğundan bu<br />

saatler arasında güneşlenilirse D Vitamini sentezletebilir. Cam <strong>ve</strong> tül arkasından<br />

güneşlenilmemelidir. Güneş koruyucu krem kullanılmamalıdır. Uygun saatlerde vücudun<br />

%70’inin 1 minimal eritem dozunda (cillte pembeleşme) ~10000-25000 IU D vitamini<br />

sentezlenebilir. Kol <strong>ve</strong> bacakların 0,5 eritem dozunda güneşlenmesi ~3000 IU D vitamini<br />

sentezine yol açar. Cilt rengi açık olan bir insanda minimal eriten dozuna 15 dakikada<br />

ulaşılabilirken, koyu ciltli bir kişide 3-4 katı süre olabilir.<br />

5.1.1. D vitamini eksikliğinin nedenleri<br />

Kutuplara yakın bölgelerde yaşamak (kuzey yarım kürede 33. paralel üstü)<br />

Güneşe maruziyet azlığı<br />

Koyu cilt<br />

Yaşlanma<br />

Güneş koruyucu kremler<br />

Obezite<br />

Vitamin D metabolizmasının artması (hiperparatiroidi, lenfoma)<br />

Malabsorbsiyon<br />

Nefrotik sendrom- kronik böbrek yetmezliği<br />

İlaçlar (antikonvulzan)<br />

5.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

VİTAMİN D<br />

Tan›m: Vitamin D sekosteoid yapıda bir hormondur.<br />

Serum 25(OH)D düzeylerine göre vitamin D durumu:<br />

>30 ng/ml yeterli<br />

20-30 ng/ml vitamin D yetmezliği<br />


VİTAMİN D<br />

20<br />

5.3. Laboratuar <strong>Tanı</strong><br />

25(OH)D yarı ömrü 2-3 hafta olup vitamin D düzeylerini yansıtan belirteçtir <strong>ve</strong> D vitamini<br />

rezervini göstrerir. <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavide 25(OH)D düzeyinin kullanılması önerilir. 1,25(OH) 2D yarı<br />

ömrü kısa olması (4 saat), kan konsantrasyonunun çok düşük olması <strong>ve</strong> nedeni ile rezervi<br />

yansıtmaz tanı <strong>ve</strong> tedavi takibinde kullanılması önerilmez.<br />

1,25(OH) 2D düzey ölçümünün tercih edilmesi gereken durumlar: kronik böbrek yetmezliği,<br />

kalıtımsal fosfat kaybettiren hastalıklar, onkojenik osteomalazi, D vitamin dirençli raşitizm,<br />

granülomatöz hastalıklardır.<br />

HPLC, likid kromatografi, mass spektorografik metod ile ölçümler gü<strong>ve</strong>nilirdir.<br />

D vitamini yetersizliği için toplum taraması önerilmemektedir. Yüksek riskli kişilerde<br />

25(OH)D düzeyi ölçülmesi önerilir.<br />

D vitamini eksikliği riski yüksek olanlar:<br />

Osteomalazi-raşitizm<br />

Osteoporoz<br />

Kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği<br />

Malabsorbsiyon sendromları<br />

Hiperparatiroidi<br />

İlaçlar (antiepileptikler, GK, AIDS ilaçları)<br />

Koyu cilt rengine sahip olanlar<br />

Gebelik <strong>ve</strong> uzun laktasyon dönemi<br />

Düşme dengesizlik öyküsü olanlar<br />

Nontravmatik kırıkları olanlar<br />

Obezler (VKI>30 kg/m2) Granülomatöz hastalıklar ( sarkoidoz, tbc, histoplazmoz..)<br />

Lenfoma v.b.<br />

Yaşlılık <strong>ve</strong> bakım evinde yaşayanlar<br />

D Vitamini Eksikliği <strong>Tanı</strong>sı-TEMD Önerisi<br />

• D vitamini yetersizliği için toplum taraması önerilmemektedir. Yüksek riskli<br />

kişilerde 25(OH)D düzeyi ölçülmesi önerilir.<br />

• D vitamini eksikiği yaygın olmasına karşın taraması önerilmez, yüksek riskli<br />

kişilerde ölçülmelidir.<br />

• <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> takipte 25(OH) D düzey ölçümleri kullanılmalıdır.<br />

• D vitamini ölçümü için HPLC, likid kromatografi, mass spektorografik metod ile<br />

ölçümler gü<strong>ve</strong>nilirdir.


5.4. D vitamini Eksikliğinin Önlenmesi <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si<br />

19-70 yaş arasında kemik <strong>ve</strong> kas sağlığı için gerekli minimum günlük D vitamini ihtiyacı<br />

600 IU serum 25(OH)D düzeyini 30 ng/ml düzeyinde tutacak ihtiyaç ise 1500-2000 IU dir.<br />

70 yaş üzerinde 800 i.v, 65 yaş üzerindekilerde düşmeleri önlemek için 800 i.v/gün<br />

gereklidir. Günlük ihtiyacın karşılanması gıda <strong>ve</strong> güneş yanında D vitamin takviyesi<br />

gerektirir. D vitamin eksiklik riski taşıyanlarda önerilen dozlarda takviye yapılmalıdır.<br />

25(OH)D düzeyi >88 ng/ml çıktığında hiperkalsiüri izlenir. Günlük gü<strong>ve</strong>nli D vitamini limiti<br />

4000 IU’dir.<br />

Verilen her 100 IU (2.5mg) D vitamini serum 25(OH)D düzeyini 1 ng/ml artırır.<br />

Kronik karaciğer hastalarında D vitamini yetmezliğini tedavi etmek için alfakalsidiul<br />

kronik böbrek yetmezliğinde kalsitriol (0,25-0,50 ug/gün) kullanılmalıdır. Kalsitriolün yarı<br />

ömrü 6 saat olup hiperkalsemi riski yüksektir. Serum kasliyum düzeyleri takip edilmelidir.<br />

D vitamini ile birlikte yeterli kalsiyum alımı sağlanmalıdır ( 19-70 y 1000 mg /gün, >70 y<br />

1200 mg/gün)<br />

<strong>Tedavi</strong>de hedef, serum 25(OH)D vitamin düzeyini 30-50 ng/ml seviyesinde tutmaktır.<br />

<strong>Tedavi</strong>de D2 <strong>ve</strong> D3 tipleri kullanabilir ancak daha etkin olması <strong>ve</strong> tedaviyi standardize<br />

etmek açısından D3 kullanımı tercih edilmelidir. D vitamini emilimi besinlerden etkilenmez.<br />

25(OH)D düzeyi 20 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesi yapılmalıdır.<br />

5.4.1. D vitamini Eksikliğinin Önlenmesi <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si<br />

Yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez 50000 IU vitamin D <strong>ve</strong>rildikten sonra<br />

günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda yükleme <strong>ve</strong> idame dozu 2-3 kat fazla<br />

olmalıdır ( 8 hafta 100.000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame ).<br />

5.3.2 D vitamini İdamesi<br />

25(OH)D düzeyi 30 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesine gerek yoktur.<br />

İdame doz ile (1500-2000 IU vitamin D) tedaviye başlanılır.<br />

5.4. Hipervitaminosis D<br />

D vitamini serum düzeyi 150 ng/dl üzerinde olması D vitamini intoksikasyonu<br />

olarak tanımlanır.<br />

En sık nedeni yüksek doz D3, D2 kalsitriol <strong>ve</strong>ya D vitamini analogları (kalsipotriol)<br />

alınmasıdır. Klinik belirtileri hiperkalsemiye aittir. Kalsitrilal bağlı hiperkalsemi ilacın yarı<br />

ömrünün kısa olması nedeni ile ilaç kesildikten 1-2 gün içinde geriler. Bu süre içinde<br />

serum fizyolojik <strong>ve</strong> diüretik ile serum kalsiyum düzeyleri kontrol altına alınabilir.<br />

D3-D2 kullanımına bağlı hiperkalsemi GK, Bisfosfonat kullanımını gerektirebilir.<br />

VİTAMİN D<br />

21


VİTAMİN D<br />

22<br />

5.5. Mevcut Vitamin D Preparatları (2012 itibarı ile)<br />

Jenerik adı Kısaltma Preparat adı Etki süresi<br />

Kolekalsiferol D 3 Devit-3 damla 50 000 IU/15 ml 1-3 ay<br />

Devit-3 ampul 300 000 IU<br />

Kalsitriol 1,25(OH) 2 D 3 Rocaltrol kapsül 0.25 µg-0.5 µg<br />

Osteo D kapsül 0.25 µg-0.5 µg 2-5 gün<br />

Calcijex ampul 1 µg - 2 µg<br />

Alfakalsidiol 1α 25(OH) 2 D 3 Alpha D3 kapsül 0.25 µg -1 µg 2-5 gün<br />

One Alpha kapsül 0.25 µg – 1 µg<br />

D Vitamini Eksikliği Önlenme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• D vitamini düzeyinin


6.1. <strong>Tanı</strong><br />

OSTEOMALAZİ<br />

Tan›m: Erişkinde yeni oluşan osteoidin mineralizasyonunda bozulma <strong>ve</strong><br />

mineralize olmamış osteoidin kemikte birikimi ile karakterize metabolik bir<br />

kemik hastalığıdır.<br />

Osteomalazi tanısı hastanın klinik, laboratuvar <strong>ve</strong> radyolojik bulgularına dayanır. Bu<br />

nedenle ayrıntılı öykü <strong>ve</strong> dikkatli fizik muayene önemlidir.<br />

6.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Osteomalazi genelde asemptomatiktir. Yaygın vücut ağrıları bulunabilir. Başlıca<br />

semptomları yaygın kemik ağrısı, kemik hassasiyeti(geceleri <strong>ve</strong> baskı ile artan), proksimal<br />

kas güçsüzlüğü <strong>ve</strong> kas dokusu kaybıdır.<br />

<strong>Kemik</strong> ağrısı <strong>ve</strong> kas güçsüzlüğü yürümeyi tamamen engelleyebilir. Erişkinde iskelet<br />

deformiteleri sık değildir. Ağır <strong>ve</strong> uzun süreli osteomalazide kifoz, skolyoz, bacaklarda<br />

eğilme <strong>ve</strong> asetabulum protrüzyonu gibi deformiteler oluşabilir. Parestezi, tetani,<br />

konvülzyonlar, mental bozukluklar gibi hipokalsemi bulguları nadiren görülür.<br />

6.1.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Hipokalsemi, hipofosfatemi artmış ALP <strong>ve</strong> iPTH düzeyi osteomalazinin klasik laboratuvar<br />

bulgularıdır.<br />

Alta yatan nedene <strong>ve</strong> osteomalazinin derecesine göre laboratuvar bulguları değişebilir.<br />

Osteomalazi şüphesi olan hastalarda serum kalsiyum, fosfor, iPTH, alkalen fosfataz,<br />

kreatinin, <strong>ve</strong> 25(OH) vitamin D düzeyi ölçümü yapılmalıdır.<br />

6.1.3. Radyolojik Bulgular<br />

• Vertebrada yükseklik azalması, çerçe<strong>ve</strong> işareti (Radyografide, 2 ile 5 mm<br />

genişliğinde sklerotik kenarlı, radyolusen çizgiler <strong>ve</strong>ya bantlar olarak görülür)<br />

• Sekonder hiperparatiroidiye bağlı (falankslarda subperiostal rezorbsiyon, kemik<br />

kistleri, klavikula <strong>ve</strong> humerus gibi uzun kemiklerin distal ucunda) rezopsiyon<br />

bulguları<br />

• Pelvis <strong>ve</strong> femurda lineer ayrılmamış kırık hatları Looser zonu (Milkman fraktürü,<br />

pseudofraktürler)<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun osteomalazi tanısında yeri olmamakla birlikte,<br />

tedaviye başlamadan önce ölçülmesi önerilir DXA ölçümlerinde <strong>Kemik</strong> mineral<br />

yoğunluğunda azalma bulguları izlenir. DXA ile KMY osteoporoz <strong>ve</strong> osteomalaziyi<br />

ayıramaz.<br />

Osteomalazi tanısı konduktan sonra altta yatan neden araştırılmalıdır<br />

OSTEOMALAZİ<br />

23


OSTEOMALAZİ<br />

24<br />

6.2. Osteomalazi Nedenleri<br />

Vitamin D metabolizması bozuklukları Mineralizasyon bozuklukları<br />

1. Yetersiz alım <strong>ve</strong> emilim<br />

• Beslenmeyle ilgili<br />

• Güneş ışığına yetersiz maruziyet<br />

• Malabsorbsiyon<br />

• Gastrektomi<br />

• İnce barsak hastalığı<br />

• Pankreas yetmezliği<br />

2. Defektli 25-hidroksilasyon<br />

• Biliyer siroz<br />

• Alkolik siroz<br />

• Antikonvülzanlar<br />

3. Vitamin D bağlayıcı protein kaybı<br />

• Nefrotik sendrom<br />

4. Defektli 1 alfa hidroksilasyon<br />

• Hipoparatiroidi<br />

• Böbrek yetmezliği<br />

• Tip 1 vitamin D bağımlı raşitizm<br />

5. Kalsitriol’e bozuk hedef organ cevabı<br />

• Tip II vitamin D bağımlı raşitizm<br />

(herediter vitamin D dirençli<br />

raşitizm)<br />

1. Anormal matriks<br />

• Kronik böbrek yetmezliği<br />

• Osteogenezis imperfekta<br />

• Fibrogenezis imperfekta<br />

• Aksiyel osteomalazi<br />

2. Enzim eksikliği<br />

• Hipofosfatazia<br />

3. Mineralizasyon inhibitörlerinin varlığı<br />

• Flör<br />

• Aluminiyum<br />

• Bisfosfonatlar<br />

Fosfat eksikliği<br />

1. Azalmış alım<br />

• Antiasitler<br />

2. Bozulmuş renal geri emilim<br />

Primer defektler<br />

• X-bağlı hipofosfatemik raşitizm<br />

(vitamin D dirençli raşitizm)<br />

• Hiperkalsiürüli herediter<br />

hipofosfatemik raşitizm<br />

• Sporadik edinilmiş<br />

hipofosfatemik raşitizm<br />

• Fankoni sendromu-Wilson<br />

hastalığı, sistinozis, multipl myelom<br />

Sekonder defektler<br />

• Primer hiperparatiroidi<br />

• Sekonder hiperparatiroidi (renal<br />

tubuler asidoz, tip 1 <strong>ve</strong> vitamin<br />

D metabolizması bozuklukları<br />

• Onkojenik osteomalazi<br />

En sık neden Vitamin D eksikliğidir. D vitamini eksikliği tanısı 25(OH)D düzeylerine göre<br />

konulur. 25(OH)D düzeyi:<br />

20-30 ng/ml vitamin D yetmezliği<br />


6.3. Osteomalazi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Osteomalazi <strong>Tanı</strong> TEMD Önerisi<br />

• Düşük normal kalsiyum, düşük <strong>ve</strong>ya normal fosfor, yüksek iPTH, düşük<br />

25(OH)D düzeyi (30 ng/ml seviyesinde tutmaktır.<br />

Osteomalaziyi önlemek için 25(OH)D düzeyini >20 ng/ml düzeyinde tutulması önerilir.<br />

<strong>Kemik</strong> <strong>ve</strong> kas sağlığı için optimal düzey > 30 ng/ml olmalıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>de D2 <strong>ve</strong> D3 tipleri kullanabilir ancak daha etkin olması <strong>ve</strong> tedaviyi standardize<br />

etmek açısından kolekalsiferol (D3) kullanımı tercih edilmelidir. D vitamini emilimi<br />

besinlerden etkilenmez.<br />

Vitamin D eksiklği olan tüm yetişkinler için yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez<br />

50000IU vit D <strong>ve</strong>rildikten sonra günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda doz malabsorgsiyon durumlarında 2-3<br />

kat olmalıdır (8 hafta 100000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame)<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

İntestinal malabsorbsiyonu olanlarda 300.000 IU vitamin D i.m olarak yapılmalı, üç ayda<br />

bir doz tekrarlanmalıdır.<br />

Karaciğer, böbrek hastalığı olanlarda kalsidiol 0,05-0,125 mg 6mg/dl) hastalarda fosfat alımı


OSTEOMALAZİ<br />

26<br />

Vitamin D dirençli hipofosfatemik raşitizme bağlı osteomalazide 1-4g/gün fosfat iki<br />

bölünmüş dozda <strong>ve</strong> tolere edilebilen dozlarda kalsitriol 1-3 mgr/gün <strong>ve</strong>rilir. Ektopik<br />

kalsifikasyon yönünden dikkat edilmelidir.<br />

6.3.1. <strong>Tedavi</strong> takibi<br />

D vitamini fazlalığı hiperkalsemi, hiperfosfatemi, hiperkalsiüri, nefrolitiazis, ektopik<br />

kalsifikasyonlara <strong>ve</strong> nefrokalsinoza neden olabilir. Bu nedenle tedavi sırasında yakın klinik<br />

<strong>ve</strong> laboratuvar takip gereklidir. Başlangıçta (ilk üç ay) 2-4 haftada bir, sonra 3-6 ayda bir<br />

serum kalsiyum, fosfor takip edilmelidir. ALP <strong>ve</strong> PTH düzeyi 3-6 ayda bir takip edilmelidir.<br />

İdrar kalsiyum atılımı tedavi başlangıcında 1-3 ayda, takipler sırasında 6-12 ayda bir<br />

bakılmalıdır.<br />

D vitamini dozunun ayarlanması için 3 ile 6 ayda bir 25(OH)D düzeyi kontrol edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> alırken idrar Ca düzeyi 100-250 mg/gün tutulmalıdır. İdrar Ca >250 mg/gün<br />

üzerine çıkarsa D vitamini <strong>ve</strong> kalsiyum dozu düşürülmelidir<br />

D Vitamini Eksikliğine Bağlı Osteomalazi<br />

<strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• 50000 IU kolekalsiferol haftada bir (oral) 8 hafta boyunca <strong>ve</strong>rilir. Ardından 1500-<br />

2000 IU/gün idame doz ile devam edilmelidir.<br />

• Malabsorbisyonu olanlar, antiepileptik glukokoritikoid kullananlarda vitamin<br />

D ihtiyacı 2-3 kat fazladır. Bu kişilerde 8 hafta 100.000 IU/hafta, ardından<br />

3000-6000 IU/gün idame önerilir.<br />

• D vitamini dozunun ayarlanması için 3 ile 6 ayda bir 25(OH)D düzeyi kontrol<br />

edilmelidir. <strong>Tedavi</strong>ye başlandığında 2-4 haftada bir, sonra 3-6 ayda bir serum<br />

kalsiyum, fosfor bakılmalıdır. Alkalen fosfataz <strong>ve</strong> iPTH düzeyi 3-6 ayda bir<br />

değerlendirilmelidir.<br />

• <strong>Tedavi</strong> alırken idrar Ca düzeyi 100-250 mg/gün tutulmalıdır. İdrar Ca >250<br />

mg/gün üzerine çıkarsa D vitamini <strong>ve</strong> kalsiyum dozu düşürülmelidir.<br />

• Kronik renal yetmezlikte aktif D vitamini (kalsitirol) <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğu ölçümü, osteoporozun tedavi takibinde kullanılabilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Bhan A, Rao AD, Rao DS. Osteomalacia as a result of vitamin D deficiency. Endocrinol Metab Clin<br />

North Am 2010;39:321-31.<br />

2. Menkes CJ. Diagnosis and treatment of osteomalacia. http://www.uptodate.com/2010<br />

3. Lorenzo JA, Canalis E, Raisz LG . Metabolic Bone Disease. Rickets and osteomalacia. In:<br />

Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook of Endocrinology,<br />

11th ed., Philadelphia: Saunders Elsevier; 2008. p.1290-3.<br />

4. Bingham CT, Fitzpatrick LA. Noninvasi<strong>ve</strong> testing in the diagnosis of osteomalacia. Am J Med<br />

1993;95:519-23.


Hipoalbüminemik vakalarda düzletilmiş kalsiyum düzeyinin değrlendirmede<br />

kullanılması gerekir. Albümin düzeyindeki her 1 g/dL’lik azalma için serum total kalsiyum<br />

düzeyine 0.8 mg/dl eklenir.<br />

7.1. TANI<br />

7.1.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

HİPERKALSEMİ<br />

Tan›m: Plazma kalsiyum konsantrasyonunun ölçümün, yapılacağı laboratuarın<br />

normal aralığının üst sınırından 0,1 mg /dl fazla olmasıdır.<br />

Serum kalsiyum düzeylerine göre hiperkalsemi sınıflaması<br />

Normal serum kalsiyum 8.5 - 10.5 mg/dl’dir<br />

Hafif hiperkalsemi 10.5 - 12 mg/dl – (genellikle asemptomatik)<br />

Orta hiperkalsemi 12 - 15 mg/dl<br />

Ağır hiperkalsemi ≥ 15 mg/dl – Hiperkalsemik kriz<br />

Total kalsiyum düzeyi 12 mg/dl’nin altında olan kişiler genellikle semptomsuzdur.<br />

Kalsiyum bu seviyelerin üzerine çıktığında Tablo 1’de özetlenen semptom <strong>ve</strong> bulgular<br />

görülür.<br />

Hiperkalseminin semptom <strong>ve</strong> bulguları<br />

Nörolojik Renal<br />

Kas güçsüzlüğü Aşırı susuzluk<br />

Halsizlik Çok idrara gitme, çok su içme<br />

Baş ağrısı Nefrolitiazis<br />

Letarji Nefrokalsinozis<br />

Konfüzyon Böbrek yetmezliği<br />

Stupor Kardiyovasküler<br />

Koma Aritmi<br />

Gastrointestinal Bradikardi<br />

Kabızlık Hipertansiyon<br />

İştahsızlık QT intervalinde kısalma<br />

Bulantı Kardiak arrest<br />

Kusma Venöz tromboz<br />

Karın ağrısı İskelet sistemi<br />

Pankreatit <strong>Kemik</strong> ağrıları<br />

Peptik ülser Artralji<br />

HİPERKALSEMİ<br />

27


HİPERKALSEMİ<br />

28<br />

7.1.2. Hiperkalsemi Ayırıcı <strong>Tanı</strong>sı<br />

Primer hiperparatiroidi (PHP) <strong>ve</strong> malign hastalıklara bağlı hiperkalsemi, tüm olguların<br />

%90’dan fazlasını teşkil etmektedir. Hastanede yatmayı gerektirecek klinik ağırlıkta<br />

hastalığı olanlarda en sık hiperkalsemi nedeni kanserlerden, poliklinik hastalarında ise<br />

en sık neden PHP’dir. Hiperkalsemi nedenleri özetlenmiştir.<br />

7.1.2.1 Hiperkalsemi Nedenleri<br />

Malign hastalıklarla ilişkili hiperkalsemi İlaçlar<br />

Lokal osteolitik hiperkalsemi Tiazid<br />

Humoral hiperkalsemi Lityum<br />

Ektopik 1.25(OH)D üretimi D vitamini<br />

Diğer humoral faktörler A vitamini<br />

Alüminyum intoksikasyonu<br />

Parathormonla ilişkili hiperkalsemi<br />

Primer hiperparatiroidi<br />

Tersiyer hiperparatiroidi<br />

Familyal hipokalsürik hiperkalsemi Diğer<br />

Endokrinopatiler (hipertiroidi,<br />

adrenal yetmezlik)<br />

Granülomatöz hastalıklar Feokromositoma<br />

Sarkoidoz Süt-alkali sendromu<br />

Tüberküloz Renal yetmezlik<br />

Kandidiyazis İmmobilizasyon<br />

Histoplazmozis Parenteral nütrisyon<br />

Wegener granülomatozis<br />

7.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Laboratuvar incelemesinde öncelikli amaç hiperkalseminin, parathormon (PTH) tarafından<br />

oluşturulup oluşturulmadığının belirlenmesidir. intakt PTH ölçümü tercih edilmelidir.<br />

Serum kalsiyum düzeyi yüksek iken artmış ya da normal/normalin üst sınırında bir PTH<br />

saptanırsa, PHP öncelikli olarak düşünülmelidir. PTH düzeyleri düşük ölçülürse paratiroid<br />

hormon aracılığıyla oluşturulmayan antiteler düşünülmelidir.<br />

PTH dışı nedenler düşünülüyorsa etyolojiye yönelik tetkikler yapılmalıdır.<br />

7.2.1. Familyal Hipokalsiürik Hiperkalsemi (FHH)<br />

PHP ile karıştırılma riski çok yüksektir. FHH vaklarının çoğu asemptomatiktir. Kalsiyum<br />

düzeyleri yükselmesine rağmen PTH uygunsuz olarak normal <strong>ve</strong>ya hafif yükselmiştir.<br />

İdrar kalsiyum atılımı PHP <strong>ve</strong> malignite ilişkili hiperkalsemide yüksek <strong>ve</strong>ya normalin üst<br />

sınırına yakın olmasına rağmen FHH’de genellikle günde 100 mg’ın altındadır. PHP ile<br />

ayırımı bu şekilde yapılır. 24 saatlik idrarda kalsiyum/ kreatinin klirensi oranı


7.2.2. Malignite ile İlişkili Hiperkalsemi<br />

Malign hastalık kapsamında ortaya çıkan hiperkalsemiler hayatı tehdit eden ciddi<br />

komplikasyonlara (ör. kardiak arrest vb) yol açabileceğinden, hızla tanınıp tedavi edilmelidir.<br />

7.2.3. D Vitamini İntoksikasyonu<br />

D vitamini intoksikasyonu günde 50.000 Ü’den fazla D vitamini alımında ortaya çıkabilir.<br />

Bakılan serum 25-OH-D3 düzeyi bu durumda 150 ng/ml’nin üzerinde çıkar. Bu durum<br />

vitamin D’nin kesilmesiyle düzelebilmekle birlikte bazen intra<strong>ve</strong>nöz serum fizyolojik <strong>ve</strong><br />

steroid <strong>ve</strong>rilmesini gerektirebilir.<br />

7.2.4. İlaçlar:<br />

Tiazidler altta yatan kemik rezorbsiyonu ya da hiperparatiroidi varlığında hiperkalsemiye<br />

yol açarlar. Genellikle ilacın kesilmesiyle hiperkalsemi düzelir.<br />

Yüksek doz A vitamini ya da analoglarının kullanımı da, kemik rezorbsiyonunu artırarak<br />

hiperkalsemiye neden olabilmektedir.<br />

Lityum kullanımında orta düzeyde bir hiperkalsemi görülebilir. Lityum PTH sekresyonu için<br />

eşiği yükseltir, yani PTH sekresyonunu baskılamak için daha yüksek kalsiyum seviyelerine<br />

ihtiyaç duyulur.<br />

7.3. Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

7.3.1. Sıvı Replasmanı <strong>ve</strong> Yoğun Diürez<br />

Hastalara öncelikle sıvı replasmanı %0,9 NaCl ile yapılmalıdır. Aksi halde hacim<br />

kontraksiyonu ile ciddi dehidratasyon <strong>ve</strong> böbrek yetmezliğine dek giden bir süreç ortaya<br />

çıkabilir . İnfüzyon hızı başlangıçta saatlik 250-500 cc. Olarak planlanabilir. Ancak volüm<br />

replasmanı serum kalsiyumunu normale getirmek için tek başına yeterli değildir. İdame<br />

sıvı tedavisinde replasmanın yeterliğine referans olarak saatte yaklaşık 150-200 cc idrar<br />

çıkışının elde edilmesi alınabilir. Eşlik eden kardiyak ya da renal hastalığı olan yaşlılarda<br />

sıvı replasmanı dikkatli <strong>ve</strong> daha yavaş olarak yapılmalıdır. Yeterli sıvı <strong>ve</strong>rildikten sonra,<br />

idrarla kalsiyum atılımını hızlandırmak amacıyla loop diüretikleri (furosemid 2 saatte bir<br />

20-40 mg i.v) kullanılabilir.<br />

7.3.2. Bisfosfonatlar<br />

Pamidronat <strong>ve</strong> zoledronik asit maligniteye bağlı hiperkalsemi tedavisinde yararı gösterilmiş<br />

ilaçlardır. Pamidronat 90 mg, zoledronat 4 mg i.v uygulandıktan sonra olguların yaklaşık<br />

olarak %70’inde kalsiyum düzeyi kontrol altına alınabilir. Hastaların uygulama öncesi<br />

vitamin D yetmezliği içinde olmamalarına dikkat edilmelidir, aksi takdirde uygulama sonrası<br />

derin hipokalsemiler meydana gelebilmektedir. Bisfosfonatların kalsiyum düşürücü etkileri<br />

uygulamadan birkaç günden sonra meydana gelir.<br />

7.3.3. Kalsitonin<br />

Ciddi hiperkalsemilerde <strong>ve</strong>ya ameliyat öncesi dönemde 1-3 gün 6-8 saatte bir 6-8 Ü/kg<br />

kalsitonin <strong>ve</strong>rilmesi kalsiyum düzeylerinde hızlı <strong>ve</strong> geçici azalamaya yol açar. Ancak<br />

antika semik etkisine 3 günden sonra direnç geliştiği akılda tutulmalıdır.<br />

HİPERKALSEMİ<br />

29


HİPERKALSEMİ<br />

30<br />

7.3.4. Glukokortikoidler<br />

Malign hastalıklara eşlik eden hiperkalsemilerin tedavisinde yararlı olabilmektedir.<br />

Özellikle hematolojik <strong>ve</strong> lenfoproliferatif neoplazilerde (ör myelom, Hodgkin hastalığı vs.)<br />

<strong>ve</strong> bazı meme kanserlerine eşlik eden hiperkalsemilerin tedavisinde faydalı<br />

olabilmektedir. Ayrıca D vitamini intoksikasyonunda faydalıdır. Metilpednisolon 20-40<br />

mg/gün dozlarında hiperkalsemi bulguları kaybolona kadar devam edilmelidir.<br />

Acil hiperkalsemilerde (hiperkalsemik kriz) <strong>ve</strong> özellikle eşlik eden böbrek yetmezliği<br />

durumlarında hemodiyaliz uygulanabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus,<br />

diyalizat sıvısının kalsiyumdan fakir olma zorunluluğudur.<br />

Kaynaklar<br />

Hiperkasemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Hiperkalsemik bir hastanın değerlendirilmesinde, iPTH, P, 25(OH)D düzeyi<br />

istenmelidir.<br />

• Hiperkalseminin nedeni <strong>ve</strong> derecesine göre tedavi şekline karar <strong>ve</strong>rilir.<br />

• Serum kalsiyum düzeyleri >14 mg/dl olanlar acil tedavi edilmelidir.<br />

• Familiyal hipokalsiürik hiperkalsemi de tedaviye gerek yoktur.<br />

• Ana tedavi şekli güçlü diürez <strong>ve</strong> Sıvı Replasmanıdır. Gerekli hallerde i.v<br />

bisfosfanat kullanılabilir.<br />

• D vitamini entoksikasyonu <strong>ve</strong> granulömatöz hastalıklarda steroid <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

1. Bilezikian JP, Khan AA, Potts JT Jr. Third International Workshop on the Management of<br />

Asymptomatic Primary Hyperthyroidism, Guidelines for the management of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: summary statement from the third international workshop. J Clin<br />

Endocrinol Metab 2009;94:335-9.<br />

2. Shane E, Irani D. Hypercalcaemia: Pathogenesis, Clinical Manifestations, Differential Diagnosis<br />

and Management. In: Favus MJ (Ed). Primer on the Metabolic Bone Diseases andDisorders of<br />

Mineral Metabolism, American Society for Bone and Mineral Research, USA, 2006, pp 176-180.<br />

3. Hamdy NA, Papapoulos SE. Management of malignancy-associated hypercalcaemia. Clinical<br />

Reviews in Bone and Mineral Metabolism 2002;1:65-76.<br />

4. Papapoulos SE. Bisphosphonates: how do they work? BestPract Res Clin Endocrinol Metab<br />

2008;22:831-47.<br />

5. Lips P, van Schoor NM, Bra<strong>ve</strong>nboer N. Vitamin D-related Disorders. In: Rosen CJ (Ed). Primer on<br />

the Metabolic Bone Diseases and Disorders of Mineral Metabolism, American Society for Bone<br />

and Mineral Research, USA, 2008, p. 329-35.


Tan›m:<br />

8.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

Primer hiperparatiroidi: Yüksek PTH <strong>ve</strong> hiperkalsemiye özgü klinik semptom <strong>ve</strong><br />

bulgular ile karakterize klinik tablodur.<br />

Asemptomatik hiperparatiroidi: Yüksek PTH <strong>ve</strong> hiperkalsemiye özgü klinik<br />

semptom <strong>ve</strong> bulguların olmadığı durumdur.<br />

Normokalsemik hiperparatiroidi: Başka bir nedene bağlanmayan PTH<br />

yüksekliği ile birlikte normal kalsiyum düzeyi, düşük <strong>ve</strong>ya normal fosfor düzeyi<br />

ile karakterizedir.<br />

Hiperkalseminin en sık nedenlerinden birisidir. Kan kalsiyum ölçümlerinin rutin tarama testleri<br />

içinde değerlendirilmesinden sonra sıklığı artmıştır. Bir <strong>ve</strong>ya birden daha fazla sayıda<br />

adenom, hiperplazi <strong>ve</strong> karsinom neden olmaktadır<br />

Ailesel vakalar multiple endokrin neoplazi (MEN)-1 (%2-4), MEN 2A (daha nadir) <strong>ve</strong><br />

hiperparatiroidi çene tümör sendromu içinde tanımlanmaktadır.<br />

Hastaların çoğu asemptomatiktir. Hastalığın erken evrelerinde kemik tutulumları hafif<br />

olabilir <strong>ve</strong>ya kemik hastalığına ait bulgu saptanmayabilir. <strong>Kemik</strong> yoğunluğu ölçümlerinde<br />

1/3 distal radius değerlerindeki düşüklük dikkat çekicidir. Erken dönemde kalça <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rtebra kemik mineral yoğunluklarında belirgin düşmeler gözlenmez. İleri evre<br />

olgularda çok sayıda kemik kistleri olabilir <strong>ve</strong> kah<strong>ve</strong>rengi seröz <strong>ve</strong>ya mukoid sıvı içerebilir.<br />

Metakarpların, kostaların <strong>ve</strong> pelvisin santral medüller bölgesinde oluşmaya eğilimlidir <strong>ve</strong><br />

kortekse ilerleyip kemik korteks bütünlüğünü bozabilir. Osteoklastom (brown tümörü),<br />

stromal hücreler <strong>ve</strong> matrikle çok nukleuslu osteoklastların (dev osteoklastlar) oluşturduğu<br />

görünümdür. Çenenin trabeküler parçasında, uzun kemiklerde <strong>ve</strong> kostalarda görülür.<br />

Patojik fraktürler, kafatasında buzlu cam görünümü, tuz-biber görünümü, subperiostal<br />

rezorpsiyon radyolojik olarak görüntülenebilir.<br />

Böbrekte, nefrolitiyazis <strong>ve</strong> nefrokalsinozis gelişebilir. Bozulmuş konsantrasyon yeteneği ile<br />

son dönem böbrek yetersizliği, poliüri, polidipsi <strong>ve</strong> ağrı sık görülen renal semptomlardır.<br />

Böbrek kalsiyum taşlarının %5’inden daha azının nedeni hiperparatiroididir. Hiperkalsiüri<br />

%40 olgu gözlenmektedir.<br />

Nöropsikiyatrik bulgular olarak, güçsüzlük, yorgunluk, apati, konsantrasyon zorluğu,<br />

depresyon, demans, psikoz, koma, irritabilite, hafıza kayıpları, emosyonel labilite<br />

görülebilir.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

31


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

32<br />

Nöromüsküler bulgular olarak, simetrik proksimal güçsüzlük, yürüyüş bozuklukları, kas<br />

atrofisi, karakteristik EMG bulguları, jeneralize hiperrefleksi, dil fasikülasyonları gözlenebilir.<br />

Kardiyovasküler bulgular hipertansiyon, sol <strong>ve</strong>ntrikül hipertrofisi <strong>ve</strong> aritmilerdir.<br />

Asemptomatik PHP’de endotelyal fonksiyon değişiklikleri, intravasküler gerginlikte artma,<br />

diyastolik disfonksiyon ile kardiyovasküler hastalık gelişme riskinin arttığı bilinmektedir.<br />

Diğer komplikasyonlar, konjuktival kalsifikasyonlar, band keratopati, peptik ulkus, akut<br />

<strong>ve</strong>ya kronik pankreatitdir.<br />

8.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Primer hipeparatirodide laboratuvar bulguları:<br />

• Hiperkalsemi (total <strong>ve</strong> iyonize kalsiyum değerleri yüksek)<br />

• iPTH yüksek, <strong>ve</strong>ya normalin üst sınırında<br />

• Fosfor düşük <strong>ve</strong>ya normal alt sınırında<br />

• Hafif hiperkloremik asidoz<br />

• Yüksek, kemik alkalen fosfataz düzeyi<br />

• Üriner kalsiyum atılımı tanı kriterleri arasında bulunmamakla birlikte atılımının<br />

bilinmesi önemlidir. Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi ayırıcı tanısı için üriner<br />

kalsiyum atılımı değerlendirilmelidir.<br />

İmmunoradyometrik ölçüm (IRMA) ile intakt PTH’nın biyolojik aktif, tam uzun formu (1-84)<br />

ölçümü gü<strong>ve</strong>nilir yöntem olarak bulunmaktadır [normal değer 10-65 pg/ml (ng/L)] PTH’nın<br />

optimum değerlendirilebilmesi için renal fonksiyonlar kadar, 25(OH)D düzeyi de bilinmelidir.<br />

PHP’de D vitamini yetersizliği sıktır. Bu nedenle 25(OH)D düzey ölçümü rutin olarak istenmesi<br />

önerilir. Özellikle normokalsemik hiperparatiroidide 25(OH)D düzeyleri bilinmelidir.<br />

Böbrek taşının olmadığı durumlarda hiperkalsiüri (>400mg/gün) cerrahi indikasyonlar<br />

içinde bulunmamaktadır.<br />

Glomerül filtrasyon hızı renal osteodistrofi ayırıcı tanısında <strong>ve</strong> tedavi kararlarında<br />

önemlidir. GFR 60 ml/dak. altı, kronik böbrek hastalığı sınırıdır. Glomerül filtrasyon hızı<br />

ölçümü için The National Kidney Foundation Kidney Disease Outcomes Quality<br />

Initiati<strong>ve</strong> (KDOQI) 24 saatlik idrar toplamak yerine antropometrik ölçümlerin (yaş,<br />

cinsiyet, ırk, kilo) kullanıldığı MDRD <strong>ve</strong>ya Cockcroft-Gault yönteminin kullanılmasını<br />

önermektedir.<br />

Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi (familyal benign hiperkalsemi) kalsiyuma duyarlı gen<br />

mutasyonu nedeniyle hem böbrekte hem de paratiroid bezde kalsiyum reseptör<br />

algılamasının bozulduğu herediter bir hastalıktır. Serum kalsiyumu hafif yüksek,<br />

hipofosfatemi, hipermagnezemi, normal <strong>ve</strong>ya hafif yüksek PTH <strong>ve</strong> hipokalsiüri (atılım 50<br />

mg/günden az) görülür. Ca/Creat-Klirensi 0,01’den düşüktür.<br />

Lityum tedavisi de edinsel bir kalsiyum reseptör duyarsızlığına yol açar. Ayırıcı tanıda<br />

mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.


8.3. Radyolojik <strong>Tanı</strong><br />

Biyokimyasal tanıdan emin olunduktan sonra lokalizasyon yapılmalıdır. USG, boyun<br />

paratiroid genişlemeleri için oldukça etkili, ama mediasten için yetersizdir. Lokalizasyon<br />

için mediasten düşünülüyorsa magnetik rezonans görüntüleme <strong>ve</strong>ya bilgisayarlı<br />

tomografi kullanılmalıdır.<br />

Tc99m-sestamibi görüntüleme Minimal invaziv paratiroidektomi öncesinde sestamibi <strong>ve</strong><br />

yüksek çözünürlüklü ultrasonografi ile preoperatif lokalizasyon <strong>ve</strong> intraoperatif PTH<br />

ölçümü yapılmalıdır.<br />

8.4. TEDAVİ<br />

8.4.1. Cerrahi<br />

Primer Hiperparatiroidi <strong>Tanı</strong> TEMD Önerisi<br />

• Primer hiperparatirodi tanısı için aşağıdaki iki parametrenin varlığı<br />

gereklidir: Serum Kalsiyum normal değerinin 0,1 mg/dl üzerinde olması Serum<br />

iPTH Düzeyinin Laboratuvar Normalinden Yüksek <strong>ve</strong>ya Yüksek Normal olması<br />

• Kan kalsiyumu sabah aç karnına (gece 8 saatlik açlığı takiben) alınan kan<br />

örneklerinde çalışılmalıdır. Turnike uygulanmadan (staz olmadığından emin<br />

olunarak) kan alınması önerilir<br />

• PHP’de D vitamini yetersizliği sıktır. Bu nedenle 25(OH)D düzey ölçümü<br />

yapılmalıdır.<br />

• Böbreğin kalsiyum yükünü belirlemek <strong>ve</strong> familial hipokalsiürik hiperkalsemi<br />

ayırıcı tanısı için 24 saatlik idrarda kalsiyum düzeyi ölçülmelidir.<br />

• <strong>Tanı</strong> sırasında antero-posterior lomber, femur, önkol kemik mineral yoğunluk<br />

ölçümleri (DXA) yapılmalıdır.<br />

• Hiperparatirodi tanısı laboratuvar olarak konduktan sonra lokalizasyon<br />

çalışmaları yapılmalıdır. Lokalizasyon için ultrasonografi <strong>ve</strong> Tc99m-sestamibi<br />

yöntemi kullanılmalıdır<br />

• Genetik inceleme Rutin olarak değil genetik sendromlar düşünüldüğünde<br />

istenmelidir.<br />

Laboratuvar olarak hiperparatiroidisi gösterilmiş <strong>ve</strong> hastalığa ait spesifik semptom <strong>ve</strong><br />

bulgular taşıyan tüm hastalara cerrahi tedavi önerilir. Asemptomatik hastalarda ise<br />

cerrahi tedavi indikasyonlar varlığında değerlendirilir.<br />

Paratiroidektomiyle biyokimyasal bulgular <strong>ve</strong> KMY’de düşüş düzelmekle birlikte PHP’li her<br />

hastaya cerrahi tedavi uygulanmamaktadır. Asemptomatik vakalarda cerrahi tedavi<br />

indikasyonları aranmalıdır. Medikal takibe alınan hastaların belli periyodlarda<br />

gözlenmeleri gerekmektedir. Cerrahi uygulanmayan vakaların üçte birinde PHP 15 yıl<br />

içinde ilerlemektedir.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

33


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

34<br />

Primer hiperparatiroidinin belirgin bulguları olan hastalar (aşağıdaki bulgulardan en az<br />

birininin varlığında operasyon düşünülmelidir):<br />

• Nefrolitiazis<br />

• Başka nedenlerle açıklanamayan kreatinin klirensi (GFR) düşüklüğü<br />

• Hiperparatiroidik kemik hastalığının radyolojik bulguları<br />

• Hiperparatiroid nöromüsküler hastalık bulguları<br />

• Hiperkalsemiye bağlanan semptomlar<br />

• Hayatı tehtid eden hiperkalsemi atakları<br />

Asemptomatik Primer Hiperparatiroidili hastalarda (aşağıdaki kriterlerin en az birinin<br />

varlığında operasyon düşünülmelidir):<br />

• Serum kalsiyum konsantrasyonunun üst limitin 1 mg/dl üzerinde olması,<br />

• Hesaplanan kreatinin klirensinin 60 ml/dak altında olması,<br />

• <strong>Kemik</strong> mineral yoğunluğunun Lumbar <strong>ve</strong>rtebra, total kalça, femoral boyun <strong>ve</strong> 1/3<br />

radius alanında T skorunun -2.5 SD daha düşük olması <strong>ve</strong>ya öncesinde frajilite kırığı<br />

varlığı,<br />

• 50 yaş altı hasta.<br />

8.4.1.1. Postoperatif Takip<br />

Operasyondan sonra serum kalsiyum düzeyi 24-36 saatlerde en düşük düzeye iner. Bu<br />

nedenle kalsiyum yönünden monitörizasyon yapılmalıdır. Postoperatif dönemde<br />

izlenebilecek akut tablo aç kemik sendromudur.<br />

Aç kemik sendromu: Artmış osteoklastik <strong>ve</strong> osteoblastik aktivite nedeni ile gelişen<br />

hipokalsemi, hipofosfatemi, hipomagnezemi ile karakterize klinik bir tablodur, genellikle<br />

birkaç haftada düzelir. Hipokalsemi genellikle geçicidir. Aç kemik sendromun<br />

gelişmesindeki riskler: Büyük adenom, operasyon öncesi yüksek kalsiyum, yüksek iPTH,<br />

yüksek alkalen fosfataz, yüksek BUN düzeyleri, osteitis fibroza sistika varlığı, ileri yaş<br />

olarak belirlenmiştir. Post operatif dönemde olguların %12-20 sinde görülür.<br />

Postoperatif hipokalsemi izlemi<br />

iPTH tam rezeksiyon yapıldığında hızla düşer <strong>ve</strong> ölçülemeyecek düzeylere iner. Normale<br />

30 saat kadar sonra döner. Fakat hipokalsemiye paratiroid hormon cevabı haftalar sonra<br />

başlar. Postoperatif hipoparatiroidiyi araştırma amaçlı PTH düzey tayini en erken 48 saat<br />

sonra ölçülmelidir.<br />

Serum kalsiyumu 7mg/dl altında <strong>ve</strong>ya 7.5 mg/dl altında + hipokalsemi bulguları varsa<br />

(%10 kalsiyum glukonat) <strong>ve</strong>rilir.<br />

Serum kalsiyumu 7-7.5 mg/dl arasındaysa kalsiyum infüzyonu + kalsitriol (1-4 µg /gün)<br />

<strong>ve</strong> oral kalsiyum (kalsiyum karbonat 1-4gr /gün) ila<strong>ve</strong> edilir.<br />

Serum kalsiyumu 8.5-9.5 mg/dl arasında tutulacak şekilde oral replasman düzenlenir.


Fosfat replasmanı düzey 1 mg/dl altına inmedikçe planlanmaz. Dirençli hipokalsemilerde<br />

magnezyum oral tedavi 1500 mg/gün idame tedavide eklemelidir. Kalsitriol PTH gen<br />

transkripsiyonunu baskılar. Kalan paratiroid dokusu için sorun oluşturabilir. Özellikle<br />

ototransplante edilen paratiroid dokusunun gelişimini engelleyebilir.<br />

Hedef düşük-normal serum kalsiyum düzeyidir (8.4 mg/dl’ye kadar çıkmak).<br />

8.4.2. Medikal <strong>Tedavi</strong><br />

Hiperkalsemik bir hastada genel önlemler olan yeterli hidrasyon (izotonik sodyum klorür<br />

ile), diüretik kullanımı <strong>ve</strong> immobilizasyondan kaçınma, gıda ile alınan kalsiyum 800 mg/<br />

günü geçmemesi uygulaması başlatılır.<br />

Bisfosfanatlar kemik mineral yoğunluğu osteoporoz sınılarında olan ancak <strong>ve</strong> cerahiye<br />

gidemeyecek hastalarda kullanılmalidır<br />

Kalsimimetik bir ajan olan cinacalcet kalsiyum hafif hiperparatiroidili hastaların çoğunda<br />

kalsiyum düzeylerini normalleştirir. Hiperparatirodili hiperkalsemik <strong>ve</strong> cerrahiye<br />

gidemeyecek hastalarda alternatif olabilir<br />

8.4.2.1. Cerrahi <strong>Tedavi</strong> Uygulanmayan Asemptomatik Primer Hipertiroidili<br />

Hastanin Takibi<br />

Dehidratasyondan kaçınılması, günde 2000 ml sıvı alımının sağlanması önerilir. Cerrahi<br />

tedavi planlanmayan hasta takibe alınır. Serum kalsiyum <strong>ve</strong> serum kreatinin düzeyinin<br />

her yıl bakılması önerilir. Üriner kalsiyum atılımı <strong>ve</strong> kreatinin klirensi takibi düzenli<br />

abdominal USG <strong>ve</strong>ya radyolojik görüntüleme önerilmez. <strong>Kemik</strong> yoğunluğu<br />

değerlendirmesi hastanın gereksinimine göre değişmekle birlikte 1-2 yıllık aralarla üç<br />

alandan (önkol, femur, lomber) yapılması önerilmektedir.<br />

Osteoporoz varlığında antirezorptif tedavi önerilir. Cerrahi yapılamayan hiperkalsemik<br />

hastalarda cinacalcet kullanılabilir.<br />

Başka nedenlerle tiazid, furasemid kullanan hastalarda dikkatli olunmalıdır.<br />

PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

35


PRİMER HİPERPARATİROİDİ<br />

36<br />

Primer Hiperparatiroidi <strong>Tedavi</strong>: TEMD Önerisi<br />

• Laboratuvar olarak hiperparatiroidisi gösterilmiş <strong>ve</strong> hastalığa ait spesifik<br />

semptom <strong>ve</strong> bulgular taşıyan tüm hastalara cerrahi tedavi önerilir.<br />

• Asemptomatik hastalarda ise cerrahi tedavi, uygun endikasyon varsa<br />

düşünülür.<br />

• Asemptomatik Primer Hiperparatiroidili hastalarda şu kriterlerden birinin<br />

varlığında operasyon düşünülmelidir.<br />

Serum kalsiyum konsantrasyonunun üst limitin 1 mg/dl üzerinde olması<br />

Kreatinin klirensinin 60 ml/dak altında olması<br />

KMY ölçümlerinde osteoporoz <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı varlığı<br />

50 yaş yaşından genç olması<br />

• Operasyondan hemen sonra serum kalsiyum <strong>ve</strong> PTH değeri ölçülmelidir.<br />

• Postoperati<strong>ve</strong> dönemde PTH düzeyinin düşük normal bulunması operasyonun<br />

başarılı olduğunu gösterir. PTH yüksek bulunması halinde gözden kaçan <strong>ve</strong>ya<br />

ektopik paratiroid adenoma/hiperplazisi düşünülmelidir.<br />

• Cerrahi endikasyonu olmayan kişilerde yılda bir kez serum kalsiyum <strong>ve</strong> serum<br />

kreatinin düzeyleri <strong>ve</strong> 2 yılda bir KMY ölçümü önerilir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Sil<strong>ve</strong>rberg SJ, Lewiecki EM, Mosekilde L, Peacock M, Rubin MR. Presentation of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009; 94:351-65.<br />

2. Eastell R, Arnold A, Brandi ML, Brown EM, D'Amour P, Hanley DA, Rao DS, Rubin MR, Goltzman D,<br />

Sil<strong>ve</strong>rberg SJ, Marx SJ, Peacock M, Mosekilde L, Bouillon R, Lewiecki EM. Diagnosis of asymptomatic<br />

primary hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009;94: 340-50.<br />

3. Blezikian JP, Khan AA, Potts JT. Guidelines fort he management of asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: Summary statement from third international workshop. J Clin Endocrinol<br />

Metab 2009; 94: 335-9.<br />

4. Udelsman R, Pasieka JL, Sturgeon C, Young JE, Clark OH. Surgery for asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol Metab<br />

2009; 94: 366-72.<br />

5. Khan A, Grey A, Shoback D. Medical management of asymptomatic primary<br />

hyperparathyroidism: proceedings of the third international workshop. J Clin Endocrinol Metab<br />

2009;94:373-81.


HİPOKALSEMİ<br />

Tan›m: Hipokalsemi serum kalsiyum düzeylerinin normalin altında<br />

olmasıdır. Total kalsiyum düzeyleri


HİPOKALSEMİ<br />

38<br />

Magnezyum yetersizliği: Magnezyum eksikliğinde PTH fonksiyonları <strong>ve</strong> PTH salınımı geri<br />

dönüşümlü değişikliğe uğrar. Ilımlı düşme PTH salınımını artırır. Ciddi magnezyum<br />

eksikliğinde (


9.3. Laboratuvar Bulguları<br />

Hipokalsemi varlığında, fosfor, PTH, 25(OH) D vitamini, kreatinin, albümin düzeyleri<br />

birlikte değerlendirilmelidir.<br />

9.4. Hipokalseminin Ayırıcı <strong>Tanı</strong>sı<br />

Hipokalsemi diğer nedenler araştırılırken bulundu ise serum proteinleri bakılmalı <strong>ve</strong><br />

ionize kalsiyum değerlendirilmelidir. Hipoalbüminemide total serum kalsiyum düşük,<br />

iyonize kalsiyum düzeyleri normaldir. İyonize kalsiyum doğrudan hesaplanabilir ya da<br />

hipoalbümineminin etkisi aşağıdaki şekilde kabaca düzeltilebilir.<br />

Düzeltilmiş serum kalsiyum= ölçülen serum kalsiyum+ (0.8)(4-ölçülen serum albumin).<br />

Akut kalsiyum değişikliklerinde hiper<strong>ve</strong>ntilasyon sendromu (respiratuvar alkaloz),<br />

massif kan transfüzyonu (sitrat), rabdomiyolize neden olan travma, kemoterapi sonu<br />

tümör lizis sendromu, İV infüzyon ya da lavmanla fosfat <strong>ve</strong>rilmesi akla gelmelidir.<br />

Re<strong>ve</strong>rsibl hipoparatiroidizm hipomagnezemi ile sıklıkla birliktedir. Steatore, karaciğer<br />

hastalıkları, ya da böbrek yetersizliği vitamin D metabolizma bozukluğunu gösterir.<br />

Pratikte hipokalsemi, hiperfosfatemi, PTH yükselmesi <strong>ve</strong> AHO ile birlikte ya da tek<br />

başına D vitamini metabolitlerinin normal olması PTH’ya direnci gösterir.<br />

9.5. Hipokalseminin <strong>Tedavi</strong>si<br />

Amaç hiperkalsemi, hiperfosfatemi, hiperkalsiüri, nefrolitiyazis ya da ektopik<br />

kalsifikasyona neden olmadan klinik, biyokimyasal <strong>ve</strong> radyolojik anormallikleri ortadan<br />

kaldırmaktır. Oral kalsiyum tuzları <strong>ve</strong> vitamin D analogları hipokalsemik hastaların<br />

tedavisinde temeldir.<br />

Ciddi hipokalsemide serum kalsiyumu ilk tedavi ayında günlük, orta şiddetli hipokalsemide<br />

haftalık kontrol edilmelidir, <strong>Tedavi</strong> başlangıcından sonra serum PTH <strong>ve</strong> 24 saatlik idrar<br />

kalsiyum atılımı 2-4 hafta içerisinde incelenmelidir. Düşük idrar kalsiyum tedaviye kötü<br />

uyumu, kalsiyumun yetersiz absorbsiyonunu <strong>ve</strong> artmış kemik uptake’i gösterir. İdrar<br />

kalsiyum ölçümü nefrolitiazisten sakınmak için de yararlıdır. <strong>Tedavi</strong>den sonra 1-3 ay<br />

arasında bu parametreler kontrol edilmelidir.<br />

9.5.1. Akut Hipokalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Tetani, laringospazm ya da konvulziyon varsa acil tedavi edilmelidir. Kalsiyum glukonat<br />

ya da kalsiyum klorür şeklinde irritan olduğu için dilue ederek <strong>ve</strong>rilmelidir. İnfüzyon hızı<br />

dakikada 10 ml’yi aşmamalıdır. Hızlı <strong>ve</strong>rilirse kardiyak arrest gelişir. %10’luk kalsiyum<br />

glukonatın 10 ml’si yaklaşık 93 mg, kalsiyum klorürün ise 272 mg .elemental kalsiyum<br />

sağlar. İnfüzyona belirtiler kayboluncaya kadar ya da serum kalsiyum düzeyi 7 mg/dL<br />

üzerine çıkıncaya kadar yavaş olarak devam edilir. Ciddi hipokalsemide 10 dakika<br />

içerisinde 200 mg elemental kalsiyum <strong>ve</strong>rilebilir. Oral tedavi etkili oluncaya kadar 400-<br />

1000 mg/24 saat dozunda olacak şekilde kalsiyum infüzyonu yapılabilir. Elemental<br />

kalsiyum (10-15 mg/kg) 6-8 saat üzerinde infüze edilmeli, serum kalsiyum düzeyleri<br />

ölçülmelidir. Digital kullananlarda dikkatli <strong>ve</strong>rilir. Akut hipokalsemide aynı zamanda oral<br />

kalsiyum <strong>ve</strong> kısa etkili D vitamini başlanmalıdır.<br />

HİPOKALSEMİ<br />

39


HİPOKALSEMİ<br />

40<br />

9.5.2. Kronik Hipokalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Hedef kalsiyum düzeylerini 8,5-9,5 mg/dL civarında tutmak, idrar kalsiyum atılımının 400<br />

mg/günün altında olmasını sağlamaktır. Daha düşük düzeylerde hiperfosfatermiye bağlı<br />

katarakt eğilimi ortaya çıkar. Kronik hipokalsemide oral kalsiyum tuzları <strong>ve</strong>rilir. Kalsiyum<br />

karbonat tercih edilmelidir, %40 elementer kalsiyum içerir. en ucuzudur. Kalsiyum<br />

glukonat %9, kalsiyum laktat %13, kalsiyum sitrat %21, trikalsiyum fosfat ise %39<br />

elemental kalsiyum içerir. Ama yeterli emilim için asidifikasyon gerekir. Aklorhidride <strong>ve</strong><br />

gastrik asid sekresyonunu inhibe eden ilaç kullanımında önemlidir. Kalsiyum karbonat 1<br />

g ya da daha az bölünmüş dozlarda gıda ile, narenciye içeren içeceklerle <strong>ve</strong>rilirse<br />

maksimal absorbsiyon sağlar. Görece yüksek doz kalsiyum tuzları (1500-3000 mg günlük<br />

elemental kalsiyum tedavisi) önerilir.<br />

9.5.3. Vitamin D <strong>ve</strong> Metabolitleri ile <strong>Tedavi</strong><br />

Oral kalsiyum tedavisi hipokalsemi semptomlarını hafifletir. Buna karşın birçok hastada D<br />

vitamini ya da metabolitleri ile tedavi gerekir.<br />

25(OH)D düzeyi 20 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesi yapılmalıdır.<br />

Yükleme olarak 8 hafta boyunca haftada bir kez 50000 IU vitamin D <strong>ve</strong>rildikten sonra<br />

günde 1500-2000 IU idame ile devam edilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong> başlandıktan 3-6 hafta sonra serum 25(OH)D düzeyi ölçülmelidir. Eğer hedef<br />

düzeye ulaşılamamışsa ek doz <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Serum seviyesi 30 ng/ml altında kalanlarda gastrointestinal emilim problemleri <strong>ve</strong>ya<br />

tedavi uyumsuzluğu düşünülmelidir. Obezlerde, vitamin D metabolizmasını hızlandıran<br />

ilaç (glukokortikoid, antiepileptik) ilaç kullanlarda yükleme <strong>ve</strong> idame dozu 2-3 kat olmalıdır<br />

(8 hafta 100000 IU/hafta ardından 3000-6000 IU idame).<br />

25(OH)D düzeyi 30 ng/ml altında olan yetişkinlere D vitamini yüklemesine gerek yoktur.<br />

İdame doz ile (1500-2000 IU vitamin D) tedaviye başlanılır.<br />

Böbrek hasarı gibi 1α- hidroksilaz eksikliğinde, hipoparatiroidizm (PTH direnci), ya da<br />

vitamin D-dependan raşitizm kalsitriol 0.25-1 µg/gün ya da dihidrotaşisterol (AT 10) 0.2-1<br />

mg/gün <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Kalsitriol <strong>ve</strong> 1α-(OH)D hızlı etkilidir <strong>ve</strong> ilaç kesilince etkisi daha çabuk azalır. Dihidrotaşisterol<br />

PTH etkisi olmayan hastalarda da aktifdir, maliyeti düşüktür. Dezavantajı plazma<br />

düzeylerinin ölçülememesidir. Kalsitriol <strong>ve</strong> alfakalsidiolun etkisinin başlaması 1-2 gün, bitişi<br />

2-3 gün; ergokalsiferolün 4-7 gün, dihidrotaşisterolün 4-7 gün, etki bitişi ise<br />

ergokalsiferolde haftalar-aylar, dihidrotaşisterolde ise 7-21 gün sürer.<br />

D vitamini toksisitesinden sakınmak için kalsiyum düzeyi monitorize edilmeli <strong>ve</strong> <strong>ve</strong> tedavi<br />

bireyselleştirilmelidir. Serum kalsiyum, idrar kalsiyum <strong>ve</strong> serum kreatinin düzeyleri sıklıkla<br />

ölçülmelidir. Asemptomatik hiperkalsiüri ile erken toksisite tanımlanabilir. Daha ciddi<br />

vitamin D intoksikasyonu semptomatik <strong>ve</strong> asemptomatik hiperkalsemi ile birliktedir.<br />

Toksisite sırasında renal fonksiyonlar bozulabilir <strong>ve</strong> tekrarlayan vitamin D toksisitesi<br />

progressif renal yetersizliğe neden olur. Hiperkalsemi olursa, vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum<br />

kesilmelidir.


Hipokalsemi ile hipomagnezemi varsa magnezyum <strong>ve</strong>rilmelidir. İV, 100 mEq 24 saatin<br />

üzerinde <strong>ve</strong>rilmelidir. Paranteral magnezyumun büyük kısmı idrarla atıldığı için vücut<br />

depolarını yenilemek için oral magnezyum preparatları kullanılır. Böbrek hasarında<br />

magnezyum dozları azaltılmalıdır..<br />

9.5.4. Komplikasyon<br />

En sık komplikasyon yetersiz tedavi ya da aşırı tedavidir. Hiperkalsemide böbrek taşları<br />

gelişebilir. 6 ayda bir idrarda kalsiyum kontrolu yapılmalıdır. İdrarı dilüe etmek için özellikle<br />

yatarken de aşırı sıvı alınmalıdır.<br />

9.5.5. Diğer İlaçların Etkisi<br />

Tiazid diüretikler renal kalsiyum reabsorbsiyonunun artırır <strong>ve</strong> vitamin D <strong>ve</strong> kalsiyum<br />

alanlarda hiperkalsemiyi presipite edebilir. Hafif hipoparatiroidili hastalarda sodyum<br />

kısıtlaması ile uzun etkili tiazid diüretik total <strong>ve</strong> ionize serum kalsiyum düzeylerini artırır.<br />

Fosfat bağlayan antiasidler serum fosfat düzeyini azaltırlar hipoparatiroidizmli<br />

hastalarda kullanılır; çünkü renal fosfat klirensi arttıkça serum kalsiyum düzeyleri de artar.<br />

Kaynaklar<br />

TEMD Önerisi:<br />

• Hipokalsemi varlığında fosfor, PTH, 25(OH)D, kreatinin, albümin düzeyleri<br />

birlikte değerlendirilmeli <strong>ve</strong> nedene göre tedavi planlanmalıdır.<br />

1. Jan de Beur SM, Streeten EA, Levine MA.Hypoparathyroidism and other causes of<br />

hypocalcemia. In: Becker KL, ed, Principles and Practice of Endocrinology and Metabolism.<br />

Lippincott Williams and Wilkins, Philadelphia:2001;586-603<br />

2. Bringhurst FR, Demay MB, Kronenberg HM. Hormones and disorders of Mineral Metabolism.<br />

In:Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook of<br />

Endocrinology.Saunders, Philadelphia:2008; 1241-9<br />

3. Shoback D, Marcus R, Bikle D. Metabolic bone disease. In: Greenspan FS, Gardner DG,eds.<br />

Lange Medical Books/McGraw-Hill, New York:2004;324-30<br />

HİPOKALSEMİ<br />

41


HİPOPARATİROİDİ<br />

42<br />

10.1. Hipoparatiroidi Nedenleri<br />

HİPOPARATİROİDİ<br />

Tan›m: Hipoparatiroidi, Paratiroid hormonu (PTH) yetersizliği ile oluşan klinik tablodur.<br />

Psödohipoparatiroidi, dokulardaki PTH direnci nedeniyle klinik belirtiler hipoparatiroidi<br />

ile benzer fakat serum PTH seviyesi normaldir.<br />

Hipoparatiroidi ya paratiroid bezlerinin yeterli hormon sentez edememesi ya da çok<br />

daha nadir olarak PTH reseptör direnci nedeni ile gelişir. Kazanılmış hipoparatiroidi<br />

cerrahi, otoimmünite, radyasyon, metaztaz, ağır metallerin depolanmasına bağlı<br />

paratiroid hücrelerinin hasarlanması sonucu gelişebilir. Ayrıca paratiroid hormonun<br />

sentezlenmesinde kofaktör olarak rol alan magnezyumun şiddetli eksikliği durumlarında<br />

hipoparatiroidi görülebilir.<br />

Edinsel hipoparatiroidi en sık olarak boyun bölgesine uygulanan cerrahi sonrası görülür.<br />

Operasyon sırasında paratiroid bezlerin tamamının istenmeden çıkarılması, <strong>ve</strong>ya<br />

hasarlanması nedeni ile oluşabileceği gibi daha sıklıkla kan akımının kesilmesi<br />

sonucunda ortaya çıkar. Boyun bölgesine uygulanan her çeşit cerrahi girişim sonrasında<br />

gelişebilir. Paratiroidektomiler sonrası ortaya çıkabileceği gibi, daha sıklıkla özellikle total<br />

tiroidektomiler sonrasında <strong>ve</strong>ya boyun disseksiyonları sonrasında gelişebilir. Total<br />

tiroidektomi operasyonlarından sonra %10 oranında geçici hipoparatiroidi görülebilir.<br />

Kalıcı hipoparatiroidi operasyondan 6 ay sonra hipoparatiroidinin sebat etmesi olarak<br />

tanımlanır.<br />

10.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Hipoparatiroidide karşılaşacağımız klinik tablo hipokalsemidir. El <strong>ve</strong> ayaklarda uyuşma<br />

hissi, kabızlık, karıncalanma, karpopedal spazm gibi yakınmalar olabileceği gibi hayati<br />

tehdit edecek düzeyde tetaniler, laringeal spazm, bronko spazm, konfüzyon, deliryum<br />

<strong>ve</strong>ya konvülsiyonlar ile karşılaşılabilir. Hipokalsemi konjestif kalp yetmeliğine yol açabilir<br />

<strong>ve</strong>ya uzamış QT mesafesi ile birlikte çeşitli tipte aritmilere neden olabilir. <strong>Tedavi</strong>lere dirençli<br />

<strong>ve</strong> etyolojisi belirlenemeyen konjestif kalp yetemezliklerinde hipokalsemi akla gelmelidir.<br />

Hipokalsemi aşikar olmadığı durumda Trousseau belirtisi denilen muayene yöntemi ile<br />

aşikar hale getirilebilir. Tansiyon aletinin manşonu sistolik basıncın 20 mmHG kadar<br />

üzerinde şişirilerek beklenir. Üç dakika içinde parmaklarda ebe eli görüntüsü olarak<br />

adlandırılan karpal spazmın gelişmesi pozitif, yani hipokalsemi varlığı olarak kabul edilir.<br />

Hipokalseminin diğer bir göstergesi Chvostek belirtisidir. Kulak önünde zigomatik<br />

kemiğin hemen altında olan fasiyal sinir trasesi üzerine yapılan perküsyon ile ağız, burun<br />

<strong>ve</strong> göz kenarında olan çekilme halinde Chvostek belirtisi pozitif kabul edilir.


10.3. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Hipokalsemi belirtilerinin varlığı ile serum kalsiyum seviyesi her zaman paralel değildir.<br />

Akut gelişen hipokalsemide durumlarında serum kalsiyum seviyeleri normalin çok az<br />

altındaki olsa bile semptomlar görülebilir. Buna karşın kronik hipokalsemi durumlarında<br />

çok daha düşük serum kalsiyum seviyelerinde bile, hastalarda hiçbir semptom<br />

görülmeyebilir. Klinik belirtilerin ortaya çıkmasında diğer önemli bir faktör de arterial pH<br />

seviyesidir. Asidoz durumlarında iyonize fraksiyon arttığı için hastalar asemptomatik<br />

olabilirken, alkoloz durumlarında normal serum kalsiyum seviyelerinde bile hipokalsemi<br />

semptomları görülebilir.<br />

Hipokalsemi saptanmış bir kişinin fizik muayenesinde dikkat edilecek ilk bulgu boyun<br />

bölgesinde skar izi olup olmadığıdır. Poliglandüler sendromlar açısından kandidiyazis<br />

<strong>ve</strong>ya vitiligo varlığı ipucu olabilir. Metal depolanması açısından generalize bronz<br />

görünüm, karaciğer yetmezliği belirtileri saptanabilir.<br />

Hipokalsemi saptanan hastada albümin ölçümü ile düzeltilmiş kalsiyum hesabı<br />

yapılmalıdır. Hipokalsemi varlığı da düşük-normal PTH, hipoparatiroidi için klasiktir.<br />

Psödo-hipoparatiroidide hipokalsemi <strong>ve</strong> hiperfosfatemiyle birlikte yüksek PTH seviyesi<br />

izlenir. Hipomagnezemiye bağlı hipoparatiroidide PTH düşüklüğü ile birlikte genellikle<br />

hafif bir hipokalsemi görülür. Serum magnezyum seviyesi çok düşük bulunmayabilir.<br />

Hipokalsemili bir hastada fosfor, PTH, albümin ile birlikte serum vitamin D seviyesi de<br />

ölçülmelidir. D vitamini yetersizliğine bağlı hipokalsemide serum fosfor seviyesi düşük <strong>ve</strong><br />

PTH seviyesi yüksektir.<br />

10.4. <strong>Tedavi</strong><br />

Hipoparatiroidi tedavisi semptomların varlığına, derecesine göre düzenlenir.<br />

Asemptomatik olan hipokalsemi durumlarında tedavi genellikle oral ilaçlar ile yapılırken,<br />

yaşamı tehdit eder semptomların varlığında hipokalsemi acil olarak düzeltilmelidir.<br />

Karpopedal spazm, tetani, konvülsiyon gibi belirtilerin varlığında hemen müdahale<br />

edilmeli <strong>ve</strong> intra<strong>ve</strong>nöz kalsiyum infüzyonu yapılmalıdır. Bu amaçla 1-2 ampul kalsiyum<br />

glukonat yavaş infüzyon ile (yaklaşık 10 dakika) intra<strong>ve</strong>nöz olarak uygulanabilir. Bu<br />

uygulama 2-3 saat süre ile serum kalsiyum seviyesinin normal seviyelerde kalmasını<br />

sağlar. Bu nedenle uzun süreli tedavi için intra<strong>ve</strong>nöz infüzyon devam ettirilmelidir.<br />

10 ampul %10’luk kalsiyum glukonat (10 cc de 90 mg elemental kalsiyum) %5 dextroz ile<br />

1000 cc ye tamamlanarak mililitresinde 1 mg elemental kalsiyum içeren solusyon<br />

hazırlanmış olur. Saatte yaklaşık 50 ml ile infüzyona başlanır. saatlik aralıklarla serum<br />

kalsiyum seviyesi kontrol edilerek infüzyon hızı ayarlanır. Hastaların gereksinimleri genel<br />

olarak 0.5-3 mg/kg/saat arasındadır. Oral tedavi başlandıktan sonra serum kalsiyum<br />

seviyeleri kontrol edilerek infüzyon yavaş yavaş kesilir.<br />

Semptomları belirgin olmayan <strong>ve</strong> serum kalsiyum seviyesi hafif düşük olan hastalarda<br />

intra<strong>ve</strong>nöz tedavi uygulanmadan oral olarak tedavi başlanabilir. Uzun süreli<br />

hipokalsemisi olan hastalarda derin sayılabilecek seviyelerde (


HİPOPARATİROİDİ<br />

44<br />

Uzun süreli tedavi için oral kalsiyum preperatları kullanılır. Bu amaçla kullanılan kalsiyum<br />

preperatlarının elemental kalsiyum içerikleri farklıdır. Genel olarak günlük gereksinim 500-<br />

2000 mg elemental kalsiyum kadardır. Kalsiyum preparatları kalsiyum tuzları olduğundan<br />

elemental kalsiyum içeriği dikkate alınmalıdır. Kalsiyum preperatlarının emiliminin iyi<br />

olabilmesi için yemekler ile birlikte <strong>ve</strong>rilmesi önerilir. Konstipasyon en sık yan etkisidir.<br />

Serum kalsiyum seviyesini yükseltmek için oral kalsiyum preperatları yanında<br />

gastrointestinal emilimi artıracak D vitamini tedavisi de <strong>ve</strong>rmek gerekir. Kolekalsiferol<br />

(vitamin D3) kullanılabilir. Günlük doz 20000-100000 arasında olmalıdır. Aktif D vitamini<br />

1-25 dihidroksi kolekalsiferol (calcitriol) <strong>ve</strong>ya 1 alfa hidroksi kolekalsiferol (alfacalcidiol)<br />

etkinliği daha hızlı olarak ortaya çıkan preparatlardır. Ancak stabil doz aralığını tutturmak<br />

daha güç olabilir. Aktif D vitamini tercih edildiğinde günde 1 <strong>ve</strong>ya 2 kez olmak üzere 0,25-<br />

1,0 ug dozunda kullanılmalıdır. D vitamini tedavisinde en önemli sorun D vitamini<br />

toksisitesi ile karşılaşılmasıdır.<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini tedavisine karşın serum kalsiyum seviyesi yeterli yükseltilemeyen<br />

<strong>ve</strong> özellikle hiperkalsiüri nedeni ile risk altında olan hastalarda renal kalsiyum atılımını<br />

azaltmak için tedaviye thiazide gurubu diüretikler eklenebilir. Hiperfosfatemisi belirgin<br />

olan hastalarda fosfattan zengin gıdaların tüketimi azaltılır. Ayrıca fosfat bağlayıcı ilaç<br />

tedavisi önerilebilir.<br />

Hipoparatioridi olgularında serum kalsiyum seviyesi 8-8,5 mg/dl civarında tutulmalıdır.<br />

Stabil olgularda takiplerin 6 aylık periodlar ile yapılması önerilir. Kontrollerinde serum<br />

kalsiyum, fosfor <strong>ve</strong> kreatinin yanında 24 saatlik idrarlarında da kalsiyum <strong>ve</strong> kreatinin<br />

kontrol etmek gerekir. İdrar kalsiyum atılımı 300 mg/dl altında olmalıdır. Hiperkalsiüri<br />

durumlarında tedaviye tiazide gurubu diüretik eklenebilir.<br />

Yumuşak doku kalsifikasyonlarının gelişmemesi için serum kalsiyum <strong>ve</strong> fosfor düzeyleri<br />

çarpanları 55 den az olması istenir.<br />

Hipoparatiroidi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Hipoparatiroidi tanısı hipokalsemi, düşük PTH düzeyleri ile konur<br />

• Hipoparatiroidi tedavisi, semptomların varlığına <strong>ve</strong> derecesine göre<br />

düzenlenir.<br />

• Asemptomatik olan hipokalsemi durumlarında tedavi oral kalsiyum<br />

preparatları <strong>ve</strong> D vitamini ile yapılır.<br />

• Yaşamı tehdit eden semptomların varlığında hipokalsemi acil olarak<br />

intra<strong>ve</strong>nöz yoldan düzeltilmelidir.<br />

• Hipoparatiroidi olgularında serum kalsiyum seviyesi 8-8,5 mg/dl civarında<br />

tutulmalıdır.<br />

• Stabil olgularda takipler 6 aylık periodlar ile yapılmalıdır. Kontrollerinde<br />

serum kalsiyum, fosfor <strong>ve</strong> kreatinin yanında 24 saatlik idrar da kalsiyum <strong>ve</strong><br />

kreatinin atılımı ölçülmelidir.


Kaynaklar<br />

1. Weisenger JR, Bellorin-Font E. Magnesium and phosphorus. Lancet 1998;352:391-6.<br />

2. Halevy J, Bulvik S. Se<strong>ve</strong>re hypophosphatemia in hospitalized patients. Arch Intern Med.<br />

1988;148:153-5.<br />

3. Amanzadeh J, Reilly RF Jr. Hypophosphatemia: an evidence-based approach to its clinical<br />

consequenses and management. Nat Clin Pract Nephrol. 2006; 2(3):136-1484-Gaasbeek A,<br />

Meinders E. Hypophosphatemia:An update on its etiology and treatment. The Am J Med<br />

2005;118:1094-101.<br />

HİPOPARATİROİDİ<br />

45


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

46<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

Tan›m: Gebelikte serum kalsiyumunun üst sınırı 9.5 mg/dl alt sınırı 8.1 mg/dl<br />

olarak kabul edilmektedir.<br />

11.1. Genel Bilgiler<br />

Gebelik boyunca anneden fetüse 25-30 gr kalsiyum transferi olur. Bunun %80’i üçüncü<br />

trimesterde gerçekleşir. Total kalsiyum düzeyi fizyolojik hipoalbüminemi nedeniyle<br />

azalmakla birlikte iyonize kalsiyum düzeyi değişmez. Bu nedenle, gebelikte kalsiyumun<br />

üst sınırı 9.5 mg/dl kabul edilmektedir.<br />

Plasenta <strong>ve</strong> renal 1,25(OH)2D yapımında <strong>ve</strong> PTHrP artış olur, buna bağlı olarak da<br />

gastrointestinal sistemden kalsiyum emilimi artar. Parathormon düzeyi gebelik boyunca<br />

düşer, PTHrP artar.<br />

İdrarda kalsiyum atılımı da artar. Artmış kalsiyum emilimi <strong>ve</strong> artmış kalsiyum atılımı<br />

“absorptif hiperkalsiüri” olarak adlandırılır. Tüm bu değişiklikler fetusa kalsiyum transferi<br />

için gereklidir.<br />

11.2. Gebelikte Hİperkalsemi<br />

Serum kalsiyumunun normalin üst sınırını aşması durumudur. Gebelikte fizyolojik<br />

hipoalbüminemi nedeniyle total kalsiyum düşeceğinden kalsiyum üst sınırı 9.5 mg/dl<br />

kabul edilmektedir.<br />

Gebe bir kadında serum kalsiyumunun 9.5 mg/dl’nin üstüne çıkması <strong>ve</strong>ya iyonize<br />

kalsiyumun yüksek çıkması hiperkalsemi olarak tanımlanır. Gebelerde Primer<br />

hiperparatiroidizm <strong>ve</strong> İmmobilizasyon (yatak istirahati vs…) en sık nedendir.<br />

11.2.2. Primer Hiperparatiroidizm<br />

Total kalsiyumun 9.5 mg/dl’den fazla olması <strong>ve</strong>ya iyonize kalsiyumun normalin üst sınırı<br />

geçmesi <strong>ve</strong> parathormon düzeyinin yüksek <strong>ve</strong>ya yüksek-normal bulunması tanı<br />

koydurur. Gebelikte çoğunlukla semptomatik olmasına karşın düşünülmediği için tanı<br />

atlanabilir. Semptomlar gebelik semptomları ile karışabilir. Bulantı, kusma <strong>ve</strong> anoreksi<br />

hiperemezis gravidarumla karışabilir. Yorgunluk, kas güçsüzlüğü, başağrısı, konfüzyon,<br />

duygu durum değişiklikleri sıklıkla görülür. Nefrolitiazis <strong>ve</strong> pankreatit sıklığı gebelerde<br />

artmıştır. Uzayan bulantı, kusma, karın ağrısı olan gebelerde mutlaka hiperkalsemi <strong>ve</strong><br />

pankreatit düşünülmelidir.


Asemptomatik hiperparatiroidizmli gebelerde de hiperkalsemik kriz görülebilir. Neonatal<br />

komplikasyonlar; polihidramnios, prematür doğum, ölü doğum, neonatal hipokalsemi<br />

<strong>ve</strong> neonatal ölümdür. Kalsiyumun 10.5 mg/dl üstündeki düzeyleri fetal kayıp oranını<br />

doğrusal olarak artırmaktadır. Familyal hipokalsiürik hiperkalsemiden idrar kalsiyum<br />

atılımının normal <strong>ve</strong>ya yüksek olması <strong>ve</strong> aile öyküsünün bulunmaması ile ayırt edilir.<br />

11.2.3. Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si<br />

Gebeliğin hangi dönemi olursa olsun kalsiyum düzeylerinin çok yükseldiği (≥12 mg/dl)<br />

hiperkalsemik kriz pankreatit, mental durum değişiklikleri <strong>ve</strong> aritmi gibi hayatı tehdit eden<br />

komplikasyonlarda acil tedavi gerekir. Bu hastaları hospitalize edip, acil fetal<br />

değerlendirme yapmak gerekir.<br />

Acil tedavide ilk basamak izotonik sodyum klorür ile sıvı kaybını yerine koyduktan sonra<br />

renal tübüler kalsiyum reabsobsiyonunu engellemek için, aralıklı intra<strong>ve</strong>nöz furosemid<br />

<strong>ve</strong>rmektir.<br />

İntra<strong>ve</strong>nöz bisfosfonatlar plasentayı geçerler <strong>ve</strong> fetüsün kemik gelişimini olumsuz<br />

etkilerler. Gebelikte kontrendikedirler. Ancak hayatı tehdit eden hiperkalsemilerde<br />

kar/zarar oranı hesaplanarak <strong>ve</strong>rilebilirler.<br />

Subkutan kalsitonin <strong>ve</strong> oral fosfat gebelikte kategori C olarak bildirilmiştir, zorunlu<br />

olmadıkça kullanılmamalıdırlar. Kalsitonin plasentayı geçmez, acil durumlarda<br />

kalsiyumu akut düşürmek için <strong>ve</strong>rilebilir ancak taşiflaksi riski kullanımını kısıtlamaktadır.<br />

Taşiflaksi 2-3 gün içinde gelişebilir.<br />

Primer hiperparatiroidizm varlığında, serum kalsiyumu hayatı tehdit eden düzeylerde ise<br />

yukarıdaki öneriler doğrultusunda acil tedavi uygulandıktan sonra trimestere<br />

bakılmaksızın paratiroid cerrahisi yapılmalıdır.<br />

Acil tedavi gerektiren durumlar dışında gebelikte primer hiperparatiroidizmin tedavisi 2.<br />

trimesterde cerrahidir. Üçüncü trimesterde cerrahi konusunda çelişkili yayınlar vardır.<br />

Üçüncü trimesterde perinatal komplikasyonların arttığını bildiren çalışmalar olmasına<br />

karşın, başarılı sonuç bildiren çalışmalar da vardır.<br />

Paratiroid galndların değerlendirmesinde Ultrasonografi tercih edilmesi gereken<br />

yöntemdir. Sestamibi ile paratiroid sintigrafisi radyasyon riski nedeniyle gebelikte<br />

kontrendikedir. Magnetik rezonans görüntüleme yapılabilir.<br />

Gebelikte bezi görüntüleme yöntemlerinin yardımıyla minimal invaziv cerrahi de<br />

yapılabilir. Bu esnada yapılan intraoperatif parathormon ölçümleri yol göstericidir.<br />

Gebelikte asemptomatik primer hiperparatiroidizmin tedavisi konusunda görüş birliği yoktur.<br />

Asemptomatik olgularda bile komplikasyonların arttığı bilindiğinden cerrahi önerilmektedir.<br />

Cerrahi yapılmayan olguların ise yakın takibi gerekmektedir. Bu vakalara bol hidrasyon <strong>ve</strong> sık<br />

kalsiyum ölçümleri gereklidir. Operasyon yapılmayanlarda yakın fetal takip gerekir.<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

47


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

48<br />

Gebelikte Hiperkalsemi <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Acil hiperkalsemi tedavisinde ilk seçenek izotonik sodyum klorür ile hidrasyon<br />

<strong>ve</strong> furosemiddir. Kalsitonin <strong>ve</strong> oral fosfat kategori C düzeyinde önerilir.<br />

• Bisfosfonatlar gebelikte kontrendikedir, ancak hayatı tehdit eden<br />

hiperkalsemilerde başka tedavilerle kalsiyum düşmüyorsa kullanılabilirler.<br />

• Primer hiperparatiroidizmde ilk tedavi seçeneği 2. trimesterde cerrahidir.<br />

Ancak hayatı tehdit eden hiperkalsemide, trimestere bakılmaksızın kalsiyum<br />

düzeyleri acil tedavi ile stabilize edildikten sonra operasyon önerilir.<br />

• Asemptomatik olgularda bile komplikasyonların arttığı bilindiğinden cerrahi<br />

önerilmektedir.<br />

11.3. Gebelikte Hipokalsemi<br />

11.3.1. <strong>Tanı</strong>m<br />

Serum kalsiyum düzeylerinin normalin alt sınırından düşük olmasıdır. Gebelikte serum<br />

kalsiyumunun alt sınırı 8.1 mg/dl kabul edilmektedir. Bu değerlerin altı hipokalsemi tanısı<br />

koydurur.<br />

Total kalsiyum sonuçları albümin düzeylerine göre düzeltilmelidir:<br />

Düzeltilmiş kalsiyum = Ölçülen kalsiyum + 0,8 x (4 - serum albümin)<br />

Gebelikte hipokalseminin en sık nedeni hipooalbüminemi, hipoparatiroidizm,<br />

psödohipoparatiroidizm, magnezyum sülfat tedavisi, magnezyum metabolizması<br />

bozuklukları, vitamin D eksikliğidir.<br />

Hipoparatiroidizm: Semptomlar gebe olmayan kadınlarla aynıdır. <strong>Tanı</strong> düşük serum<br />

kalsiyumu, yüksek serum fosfatı <strong>ve</strong> düşük parathormon düzeyi ile konur. Alkalen fosfataz<br />

genellikle normaldir.<br />

Önceden hipoparatiroidizm varlığı bilinen gebelerde, gebelik sırasında serum kalsiyumu<br />

gebelik öncesine göre yüksek çıkabilir, semptomlar azalır <strong>ve</strong> kalsiyum ihtiyacı azalır . Bu<br />

durum artmış 1,25(OH)D düzeylerinin intestinal kalsiyum absorbsiyonunu artırmasına<br />

bağlı olabilir. Ayrıca gebeliğin geç dönemlerinde artan PTHrP nedeniyle hiperkalsemiye<br />

eğilim olabilir.<br />

Gebelikte hipoparatiroidizm tedavi edilmezse intrauterin fetal hiperparatiroidizme <strong>ve</strong> fetal<br />

ölüme neden olabilir. Ayrıca vitamin, D eksikliği nedeniyle fetal gelişme geriliği <strong>ve</strong><br />

neonatal raşitizm görülebilir .<strong>Tedavi</strong>si gebe olmayan hastalarla aynıdır. Kalsiyumdan<br />

zengin diyet, 50000-150000 IU/gün vitamin D <strong>ve</strong>ya 1-3 µg/gün kalsitriol önerilir. Önerilen<br />

kalsiyum miktarı 1200 mg/gündür. D vitamini olarak mümkünse kalsitriol <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Teratojenik değildir, terapötik aralığı geniş <strong>ve</strong> yarı ömrü kısa olması nedeni ile<br />

intoksikasyon halinde ilaç kesildiği zaman hiperkalsemi kısa sürede (2-7 gün) düzelir.


Serum kalsiyum düzeylerini düşük-normal aralıkta tutacak şekilde yakın kalsiyum takibi<br />

yapılmalıdır. Postpartum dönemde PTHrP artacağından hiperkalsemi gelişebilir. Bu<br />

nedenle doz ayarlaması yapılmalıdır. Ayrıca vitamin yüksek oranda anne sütüne<br />

geçeceğinden yenidoğanda vitamin D intoksikasyonu yapabileceği akılda tutulmalıdır.<br />

Vitamin D Eksikliği: Vitamin D eksikliği gestasyonel diabetes mellitus <strong>ve</strong> preeklampsi ile<br />

ilişkili bulunmuştur. Vitamin D eksikliği olan kadınların bebeklerinde neonatal<br />

hipokalsemi <strong>ve</strong> sekonder hiperparatiroidizm görülebilir. Bu anne bebeklerinde Tip 1 DM<br />

gelişmesi sıktır. Vitamin D eksikliği olan gebelerde <strong>ve</strong>rilmesi gereken doz günlük<br />

2000 IU/gün vitamin D’dir.<br />

Gebelikte Hipokalsemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavi önerisi<br />

TEMD Önerisi<br />

• Gebelikte acil hipokalsemi tedavisi gebe olmayanlarla aynıdır. 10-20 ml %10<br />

kalsiyum glukonat intar<strong>ve</strong>nöz 5-10 dakika içinde <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Serum kalsiyum düzeyine göre aralıklı infüzyonlar tekrarlanabilir <strong>ve</strong>ya<br />

1 mg/kg/saat olacak şekilde %5 dekstroz <strong>ve</strong>ya izotonik serum fizyolojik içinde<br />

sürekli infüzyon şeklinde <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

• Acil müdaheleden sonra kalıcı tedavi spesifik etyolojiye göre planlanmalıdır.<br />

• Gebelikte hipokalsemi tedavisi gebe olmayanlarla aynıdır. Acil tedaviden sonra<br />

oral kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini başlanmalı, gebelikte doz ihtiyacı her trimesterde<br />

değişkenlik göstereceğinden kalsiyum takibi sık aralıklarla yapılmalıdır.<br />

• Kalsiyum düzeyleri düşük-normal aralıkta tutulmalıdır.<br />

• Gebelikte serum kalsiyumunun 8,1 mg/dl altında <strong>ve</strong>ya ionize kalsiyum<br />

duzeyinin duşuk olması hipokalsemi olarak kabul edilir.<br />

• Gebelikte hipokalseminin tanı <strong>ve</strong> ayırıcı tanı algoritması gebe olmayanlarla<br />

aynıdır. hipokalsemi varlığında ilk duşunmesi gereken tanı hipoparatiroidi <strong>ve</strong><br />

vitamin D eksikliğidir.<br />

GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

49


GEBELİKTE KALSİYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI<br />

50<br />

Kaynaklar<br />

1. Mestman JH. Parathyroid disorders of pregnancy. Semin Perinatol 1998; 22: 485-96.<br />

2. Pothiawala P, Levine SN. Parathyroid surgery in pregnancy: review of the literature and<br />

localization by aspiration for parathyroid hormone le<strong>ve</strong>ls. J Perinatol 2009; 29: 779-84.<br />

3. Schnatz PF, Curry SL. Primary hyperparathyroidism in pregnancy: evidence-based management.<br />

Obstet Gynecol Surv 2002; 57: 365-76.<br />

4. Kovacs CS, Kronenberg HM. Maternal-fetal calcium and bone metabolism during pregnancy,<br />

puerperium and lactation. Endocr Rev 1997; 18: 832-72.<br />

5. Evaluation, Treatment, and Pre<strong>ve</strong>ntion of Vitamin D Deficiency: An Endocrine Society Clinical<br />

Practice guideline. J Clin Endocrinol Metab, 2011, 96:1911-30.


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Çoğu gebelikte KMY’de bir miktar düşme olsa da gebeliğe bağlı<br />

osteoporoz nadir rastlanan bir durumdur. Gebelik <strong>ve</strong>ya hemen sonrasında<br />

genellikle <strong>ve</strong>rtebral kırıkla belirti <strong>ve</strong>rir.<br />

12.1. Gebelikte <strong>Kemik</strong> Metabolizması<br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyonda kemik mineral dansitesindeki (KMY) değişimleri değerlendirmenin<br />

metodolojik, teknik <strong>ve</strong> etik sorunları vardır. Osteoporoz tanısında günümüzde altın standart<br />

kabul edilen dual enerji x-ray absorpsiyometre (DXA) radyasyon maruziyeti nedeniyle<br />

gebelikte önerilmemektedir.<br />

Gebelikte kemik döngüsü <strong>ve</strong> trabeküler kemik kaybı artmaktadır. <strong>Kemik</strong> döngü<br />

belirleyicilerinden kemik yıkım belirteçlerinin gebelik boyunca arttığı; yapım belirteçlerinin<br />

gebeliğin erken döneminde azalıp, daha sonra arttığı gösterilmiştir.<br />

Laktasyon Döneminde kemik metabolizması: Laktasyon sırasında trabeküler kemik<br />

kaybının fazla olduğu gösterilmiştir. Laktasyonu uzun süren kadınlarda kemik kaybı daha<br />

fazla bulunmuştur. Postpartum emziren kadınlarda ilk 3-6 ayda lomber <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong><br />

kalçada %3-10 kemik kaybı saptanmıştır. Bu kayıp, gebelikteki kayıptan daha fazladır.<br />

Laktasyonun kesilmesi <strong>ve</strong>ya azalması <strong>ve</strong> menstrüasyonun tekrar başlamasıyla KMY 6-18<br />

ay içinde erken postpartum KMY değerlerine tekrar ulaşır.<br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyon döneminde ortaya çıkan kemik kaybının uzun dönemde kemik<br />

frajilitesine yol açıp açmadığı bilinmemektedir. Ancak bazı gruplar risk altındadır:<br />

• İkiz/çoğul bebek emziren anneler<br />

• Adölesan anneler<br />

• Menapoza yakın anneler<br />

• O<strong>ve</strong>r fonksiyonları gebelik öncesi bozuk olan anneler<br />

• Gebelik öncesi KMY’si düşük olan anneler<br />

12.1.2. TANI<br />

12.1.2.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Gebeliğin son dönemlerinde <strong>ve</strong>ya erken postpartum dönemde şiddetli sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı,<br />

boyda kısalma osteoporotik kırığı düşündürmelidir. Semptomlar genellikle gebelik<br />

döneminde başlasa da, tanı gebelikten sonra konmaktadır. Bu hastalar direk grafiler <strong>ve</strong><br />

DXA ölçümleriyle değerlendirilmelidirler. Bu hastalarda lomber <strong>ve</strong>rtebra KMY’sinin yaşa<br />

göre %50-75 daha düşük olduğu gösterilmiştir. Proksimal femur KMY’si de bir miktar<br />

düşebilir ancak apendiküler KMY genellikle normaldir.<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

51


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

52<br />

12.1.2.3. <strong>Tedavi</strong><br />

Gebelik <strong>ve</strong> laktasyona bağlı osteoporoz genellikle kendi kendini sınırlayan bir durumdur.<br />

Laktasyonun bitmesiyle KMY artmaya başlar. Şiddetli vakalarda kalsiyum, vitamin D <strong>ve</strong><br />

kalsitonin <strong>ve</strong>rilebilir. Bisfosfonatlar gebelik <strong>ve</strong> laktasyonda kontrendikedir.<br />

Gestasyonel <strong>ve</strong> Laktasyon Döneminde Osteoporoz <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Gebelik <strong>ve</strong> laktasyon doneminde rutin kemik taraması onerilmemektedir.<br />

• Gebeliğin son donemlerinde <strong>ve</strong> postpartum donemde şiddetli sırt <strong>ve</strong> bel<br />

ağrısı olan kadınlar postpartum donemde direk grafiler <strong>ve</strong> DXA ile<br />

değerlendirilebilir<br />

• Genellikle kendi kendini sınırladığı için tedavi gerekmez.<br />

• Önerilen günlük kalsiyum alımı: 19-50 yaş için minimum 1000 mg,<br />

maksimum 2500 mg.<br />

• Günlük vitamin D miktarı: minimum 2000 IU maksimum 4000 IU.<br />

• Şiddetli vakalarda kalsitonin de <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

• Bisfosfonatlar kontrendikedir. Ancak şiddetli vakalarda laktasyon kesilerek<br />

antiresorptif tedavi <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

12.2. KALÇANIN GEÇİCİ OSTEOPOROZU<br />

Gebeliğin idyopatik osteoporozu olarak da adlandırılır. Gebeliğin özellikle 3. trimesterinde<br />

ortaya çıkan unilateral <strong>ve</strong>ya bilateral kalça osteoporozudur. Femur başında ağrı <strong>ve</strong><br />

demineralizasyon ile seyreder.<br />

12.2.1. <strong>Tanı</strong><br />

Gebeliğin 3. trimesterinde unilateral <strong>ve</strong>ya bilateral kalça ağrısı <strong>ve</strong>ya kırığı olanlarda <strong>ve</strong><br />

kalça hareketleri kısıtlı olanlarda şüphelenilmelidir. Daha önceden bir travma öyküsü <strong>ve</strong>ya<br />

eşlik eden bir hastalık öyküsü yoktur. Ayırıcı tanıda; osteonekroz, enfeksiyon, inflamatuvar<br />

hastalık, primer <strong>ve</strong>ya metastatik karsinom, villonodöler sinovit düşünülmelidir. <strong>Tanı</strong><br />

genellikle klinik bulgular <strong>ve</strong> öyküye dayansa da görüntüleme yöntemleri ayırıcı tanıda<br />

gerekli olabilir.


• Direk grafiler: Gebelikten hemen sonra çekilebilir.<br />

• Gebeliğin gecici kalca osteoporozu 6-12 ay icinde kendiliğinden duzelir. Yatak<br />

istirahati, progresif ambulasyon <strong>ve</strong> analjeziklerle semptomatik tedavi<br />

uygulanmalıdır. Kalca kırığı olan vakalarda ise ortopedi konsultasyonu istenerek<br />

gerekirse reduksiyon uygulanmalıdır.<br />

• DXA: Gebelikten hemen sonra çekilebilir.<br />

• Magnetik rezonans görüntüleme: Gebelik sırasında <strong>ve</strong> laktasyonda çekilebilir.<br />

<strong>Kemik</strong> dansitesinde düşüklük <strong>ve</strong> eklem aralığında efüzyon görülebilir.<br />

• Ultrasonografi: Eklem aralığında efüzyonu gösterebilir.<br />

• Nadiren teknisyum difosfonatlı radyonüklid incelemesi osteonekroz, enfeksiyon <strong>ve</strong><br />

inflamatuvar hastalıklardan ayırt etmek için gerekebilir.<br />

• Bazı hastalarda idrar hidroksiprolin, serum alkalen fosfataz <strong>ve</strong> eritrosit<br />

sedimentasyon hızında hafif artış <strong>ve</strong> kalsitriol düzeylerinde hafif düşüklük saptansa<br />

da laboratuvar bulguları genellikle normaldir.<br />

12.2.2. <strong>Tedavi</strong><br />

Genellikle kendi kendini sınırlayan bir durumdur. Postpartum 6-12 ay içinde kendiliğinden<br />

düzelir. Doğumdan hemen sonra semptomların düzeldiği vakalar da bildirilmiştir.<br />

Semptomatik düzelmeyle birlikte radyolojik bulgular da düzelir. Çok ciddi ağrısı olan <strong>ve</strong><br />

bilateral tutulumu olan vakalara elektif sezaryen önerilebilir. <strong>Tedavi</strong>de yatak istirahati <strong>ve</strong><br />

progresif ambülasyon önerilir. Ağrı için nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tli<br />

analjezikler <strong>ve</strong>rilebilir. Kalça kırığı olan vakalarda internal fiksasyon ile kapalı <strong>ve</strong>ya açık<br />

redüksiyon bildirilmiştir .<br />

Kalçanın Geçici Osteoporozu <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Üçüncü trimester sonlarında <strong>ve</strong> erken postpartum dönemde unilateral<br />

<strong>ve</strong>ya bilateral kalça ağrısı <strong>ve</strong> kalça hareketlerinde kısıtlılık olan kadınlarda<br />

postpartum erken dönemde çekilen direkt grafi, DXA <strong>ve</strong>ya magnetik<br />

rezonans görüntüleme ile tanı konabilir.<br />

12.3. Gebelikte Rastlanan Diğer Durumlar<br />

12.3.1. Heparine Bağlı Osteoporoz<br />

Gebelikte tromboembolik olay riski artmaktadır <strong>ve</strong> endikasyonu olan kadınlar uzun süre<br />

heparin kullanmak zorunda kalmaktadır. Bu da heparine bağlı osteoporoz <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral<br />

kırık sıklığında artış ile ilişkilidir.<br />

Bu hastalarda heparinin mümkün olan en düşük dozda kullanılması önerilmektedir. Bazı<br />

çalışmalarda düşük molekül ağırlıklı heparinin daha koruyucu olduğu gösterilmişse de bu<br />

konudaki kanıtlar yetersiz kalmaktadır. Heparine bağlı osteoporozda suplemental<br />

kalsiyum, D vitamini <strong>ve</strong>ya kalsitriolün etkinliği kanıtlanamamıştır.<br />

GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

53


GEBELİK VE LAKTASYONA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

54<br />

12.3.2. Magnezyum Sulfata Bağlı Osteoporoz:<br />

Preterm eylemi geciktirmek için kullanılan magnezyum sulfatın uzun süreli <strong>ve</strong>rilmesinin<br />

hipokalsemi, hiperkalsiüri, infantil osteopeni <strong>ve</strong> konjenital raşitizme yol açtığını bildiren<br />

yayınlar mevcuttur. Magnezyum sulfatın KMY üzerine uzun dönem etkileri<br />

bilinmemektedir. Ayrıca bu hastalarda uzun süreli immobilizasyon, gebelikte meydana<br />

gelen KMY değişiklikleri <strong>ve</strong> heparin <strong>ve</strong> kortikosteroid gibi tedavilerin <strong>ve</strong>rilmesi magnezyum<br />

sulfatla osteoporoz arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır.<br />

Kaynaklar<br />

1. Gambacciani B, Spinetti A, Gallo R, Cappagli B, Teti GC, Facchini V. Ultrasonographic bone<br />

characteristics during normal pregnancy. Am J Obstet Gynecol 1995; 173: 890-893.<br />

2. Karlsson MK, Ahlborg HG, Karlsson C. Maternity and bone mineral density. Acta<br />

Orthopaedica 2005; 76:2-13.<br />

3. Kovacs CS. Calcium and bone metabolism during pregnancy and lactation. J Mammary Gland<br />

Biol Neoplasia 2005; 10: 105-118.<br />

4. Laskey MA, Prentice A, Hanratty LA, Jarjou LM, Dibba B, Beavan SR, Cole TJ. Bone changes after<br />

3 mo of lactation: influence of calcium intake, breast-milk output, and vitamin D-receptor<br />

genotype. Am J Clin Nutr 1998; 67: 685-92.<br />

5. Karlsson MK, Ahlborg HG, Karlsson C. Female reproducti<strong>ve</strong> history and the skeleton- a review.<br />

BJOG 2005; 112: 851-6.<br />

6. Kalkwarf HJ, Specker BL, Bianchi DC, Ranz J, Ho M. The effect of calciım supplementation on<br />

bone density during lactation and after weaning. N Engl J Med 1997; 337: 523-528.<br />

7. Wagman RB, Marcus R. Osteoporosis associated with pregnancy. In: Marcus R, Feldman D,<br />

Nelson DA, Rosen CJ (eds). Osteoporosis Volum 2, 3rd edn. Elsevier Academic Press, San Diego,<br />

CA, 2008; 1375-85.<br />

8. Liel Y, Atar D, Ohana N. Pregnancy-associated osteoporosis: preliminary densitometric evidence<br />

of extremely rapid reco<strong>ve</strong>ry of bone mineral density. South Med J 1998; 91: 33-5.<br />

9. Dunne F, Walters b, Marshall T, Heath DA. Pregnancy associated osteoporosis. Clin Endocrinol<br />

1993; 39:487-90.


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK<br />

BOZUKLUKLARI<br />

Tan›m: Kronik böbrek yetersizliği (KBY) evre 3-5 düzeyinde olan hastalarda<br />

görülen kemik yapı <strong>ve</strong> fonksiyon bozukluğudur. Fosfat retansiyonu, hipokalsemi,<br />

vitamin D eksikliği, sekonder hiperparatiroidinin oluşturduğu mineral<br />

metabolizması bozukluğu, kemik yapısında bozulma ile beraber vaskuler<br />

<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya yumuşak doku kalsifikasyonları bileşenlerinden oluşan klinik tablodur.<br />

‘Renal Osteodistrofi’ yerine ‘Kronik Böbrek Hastalığı-Mineral <strong>ve</strong> <strong>Kemik</strong><br />

Bozuklukları’ [Chronic kidney disease-mineral and bone disorders (CKD-MBD)<br />

terimi de kullanılmaktadır.<br />

13.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Böbreklerdeki hasar düzeyini <strong>ve</strong> glomeruler filtrasyon hızını esas alan 5 kademeli böbrek<br />

yetersizliği sınıflamasının 3. evresinde (orta düzeyde parankim kaybı, GFR:30-59 ml/dk)<br />

mineral <strong>ve</strong> kemik hastalığına ait laboratuvar değişiklikleri başlar. Bu değişiklikler;<br />

hiperfosfatemi, hipokalsemi, 1,25(OH)D3 yapımının azalmasıdır. Bunların sonucu da<br />

PTH’nun artışıdır (sekonder hiperparatiroidi). KBY’de parathormonun yükselmesine yol<br />

açan başka birçok faktör daha vardır <strong>ve</strong> mineral-kemik hastalığının temelinde yatan en<br />

önemli patofizyolojik faktör de sekonder hiperparatiroididir. Devam eden yüksek PTH<br />

düzeyi kemik hastalığına <strong>ve</strong> paratiroid glandda büyümeye yol açar.<br />

Renal Osteodistrofi kemik döngüsü, mineralizasyonu <strong>ve</strong> hacmindeki değişikliklerle<br />

karakterizedir. Renal osteodistrofideki bu değişikliklerin oluşturduğu klinik tablolar:<br />

• Osteitis fibrosis cystica (osteoblast <strong>ve</strong> osteoklast sayısının <strong>ve</strong> döngüsünün artışı <strong>ve</strong><br />

kemik iliği fibrozisi),<br />

• Adinamik kemik hastalığı (düşük kemik döngüsü, normal mineralizasyon),<br />

• Osteomalasi (düşük kemik döngüsü, anormal mineralizasyon),<br />

• ‘Mixed’ üremik osteodistrofidir (yüksek kemik döngüsü, anormal mineralizasyon).<br />

13.1.1. Klinik Bulgular<br />

<strong>Kemik</strong> <strong>ve</strong> eklem ağrıları: Hareketle, ağırlık kaldırmakla artar. Kalça <strong>ve</strong> bacaklarda sıktır.<br />

Kas ağrıları, kas güçsüzlüğü: Kas enzimleri normal, EMG nonspesifiktir.<br />

Kaşıntı, gözlerde kanlanma, cilt <strong>ve</strong> yumuşak doku kalsifikasyonları: Özellikle uzun dönem<br />

hemodiyaliz uygulanan hastalarda daha sıktır. Periartiküler, viseral <strong>ve</strong> vaskuler<br />

olabilmektedir. Kalsifik periartrit akut artirit tablosuna yol açabilmektedir. Viseral<br />

kalsifikasyonlar genellikle akciğerler, kalp, böbrekler, iskelet kası <strong>ve</strong> böbreklerde<br />

görülmektedir. Vaskuler kalsifikasyonlar koroner arterlerde <strong>ve</strong> kalp kapaklarında<br />

gözlenebilmektedir <strong>ve</strong> bu durum kardiyovaskuler mortaliteyi artırmaktadır.<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

55


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

56<br />

Kalsiflaksi: Deri, subkutan yağ dokusu <strong>ve</strong> kaslarda iskemik nekroz görülmesidir.Bu<br />

hastalarda hiperfosfatemi, trombotik diyatez <strong>ve</strong> koagulasyon bozukluklarına sık rastlanır.<br />

13.2. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

<strong>Tanı</strong>da temel olarak laboratuvar testleri kullanılmakla beraber hastalığın bileşenlerini<br />

değerlendirmede görüntüleme yöntemlerinden de yararlanılmaktadır.<br />

Hastalığın tanısı <strong>ve</strong> tedaviye cevabın izlenmesinde serum kalsiyum, fosfor, kemik spesifik<br />

alkalen fosfataz <strong>ve</strong> parathormon düzeyi ölçülmelidir.<br />

<strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> tedavide biyokimyasal göstergelerin ölçülme sıklıkları<br />

Parametre KBY Evre 3 KBY Evre 4 KBY Evre 5<br />

(Diyaliz hastaları)<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> fosfor: 6-12 ay 3-6 ay 1-3 ay<br />

PTH: Başlangıçta <strong>ve</strong> evre<br />

ilerlemesinde<br />

6-12 ay 3-6 ay<br />

Alkalen fosfataz: - Her 12 ay Her 12 ay <strong>ve</strong>ya<br />

<strong>ve</strong>ya PTH PTH arttıkça<br />

arttıkça<br />

daha sık<br />

daha sık<br />

13.2.1. Direkt <strong>Kemik</strong> Grafileri<br />

Kırıkları, deformiteleri değerlendirmek amacıyla yapılır. Klinik bulgular mevcutsa,<br />

vaskuler kalsifikasyonları değerlendirmek amacıyla lateral abdominal grafi çekilebilir.<br />

13.2.2. <strong>Kemik</strong> Mineral Yoğunluk Ölçümü<br />

<strong>Kemik</strong> kırık riskini göstermede normal populasyondaki kadar yeterli olamaması <strong>ve</strong> renal<br />

osteodistrofi tipini gösterememesi nedeniyle rutin yapılması önerilmez. Laboratuvar<br />

bulgularının (fosfor yüksekliği, PTH yüksekliği gibi) olduğu hastalarda yapılması<br />

önerilmektedir.<br />

13.2.3. <strong>Kemik</strong> Biyopsisi<br />

Renal osteodistrofi tipini, özellikle de ‘Adinamik <strong>Kemik</strong> Hastalığını’ tanımada altın<br />

standarttır. Histomorfometrik olarak kemik döngüsü, mineralizasyonu <strong>ve</strong> volümü<br />

değerlendirilebilir. İnvaziv olması nedeniyle rutin yapılmamalı, seçilmiş hastalarda<br />

yapılması önerilmektedir. <strong>Tedavi</strong>ye yanıtın değerlendirilmesinde yol gösterici<br />

olabilmektedir. KBY olan hastalarda osteoporoz gelişimi durumunda, bisfosfonat tedavisi<br />

endikasyonunun konması <strong>ve</strong>ya kullanımlarının planlanması ya da tedavinin<br />

izlenmesinde, özellikle ‘Adinamik kemik hastalığı’ varlığını göstermek açısından kemik<br />

biyopsisi kullanılmalıdır. Adinamik kemik hastalığı varlığında bisfosfonatların kontrendike<br />

olacağı unutulmamalıdır.


13.3. TEDAVİ<br />

13.3.1. <strong>Tedavi</strong>de Amaçlar<br />

Hiperfosfateminin düzeltilmesi, sekonder hiperparatiroidizm yönetimi, ekstrasellüler iyon<br />

dengesinin sağlanması, normal kemik döngüsünün sağlanmasıdır.<br />

KBY’de hedef laboratuvar değerleri:<br />

Serum fosfor 3.5-5.5 mg/dl (Evre 5)<br />

2.7-4.6 mg/dl (Evre 4)<br />

Serum kalsiyum 8.4-9.5 mg/dl<br />

CaxP < 55 mg2 /dl2 PTH düzeyi 150-300 pg/ml<br />

Hiperfosfateminin <strong>Tedavi</strong>si<br />

13.3.2. Diyetle Alınan Fosforun Kısıtlanması<br />

Hafif <strong>ve</strong> orta dereceli böbrek yetersizliklerinde fosfor alımının 1000mg/gün’ dan az<br />

olması gerekmektedir.<br />

Fosfat bağlayıcı ajanlar<br />

İlaç<br />

Kalsiyum karbonat<br />

(%40 elementer Ca)<br />

Kalsiyum asetat }<br />

Avantajları<br />

Ucuz, etkin, hipokalsemi<br />

için de etkili<br />

İstenmeyen etkileri<br />

Hiperkalsemi/kalsifikasyon<br />

<strong>ve</strong> PTH’nun fazla baskılanma<br />

riski, GIS yakınmaları<br />

(%25 elementer Ca)<br />

}<br />

Sevalemer- HCl Etkin, kalsiyum/metal Pahalı, kalsiyum desteği<br />

(Renagel) içermez, vaskuler kalsifikasyonu gerektirir, serum bikarbonatını<br />

azaltır, LDL-kolesterolü azaltır azaltabilir, GIS yakınmaları.<br />

Günümüzde kalsiyum karbonat <strong>ve</strong> kalsiyum asetat tercih edilmektedir. 4-7g/gün dozuyla<br />

başlayıp fosfor düzeyine göre artırılıp azaltılabilir.<br />

• Sevalemer: Polialliamindir. Kalsiyum düzeyini değiştirmeden fosfat bağlar.<br />

• Aluminyumlu bağlayıcılar: Aluminyum toksisitesi <strong>ve</strong> adinamik kemik hastalığına yol<br />

açmaları nedeniyle artık tercih edilmemekle beraber hastaların %10-20’sinde<br />

gerektiğinde kullanılır. Bu ajanlar kullanılırken, aluminyum emilimini artıran sitratlı<br />

ilaçlar özellikle de kalsiyum sitrat kullanılmamalı.<br />

• Diyaliz sayısının <strong>ve</strong> süresinin artırılması.<br />

• Karşılaştımalı çalışmalar, kalsiyumlu fosfat bağlayıcılarının fosforu düşürmede<br />

Sevalemer’e benzer etkinliğe sahip olduklarını, ancak serum kalsiyumunu daha fazla<br />

yükseltip PTH’u daha fazla baskıladıklarını göstermişdir.<br />

• Sevalemer’in koroner arter kalsifikasyonunu <strong>ve</strong>ya kardiyovaskuler mortaliteyi<br />

azalttığına dair bulgular yoktur.<br />

KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

57


KRONİK BÖBREK HASTALIĞINDA MİNERAL VE KEMİK BOZUKLUKLARI<br />

58<br />

13.3.3. Sekonder Hiperparatiroidinin Kontrolü<br />

PTH yüksekliğinin tedavisi için hiperfosfatemi <strong>ve</strong> hipokalseminin düzeltilmesi yanında<br />

spesifik olarak parathormona etkili olan kalsitriol, D vitamini analogları <strong>ve</strong> kalsimimetikler<br />

kullanılabilmektedir.<br />

KBY’de hedeflenen PTH düzeyi<br />

KBY evresi GFR (ml/dk/1.73m2) PTH (pg/ml)<br />

3 30-59 35-70<br />

4 15-29 70-110<br />

5 (diyaliz) < 15 110-300<br />

Aktif vitamin D (Kalsitriol): <strong>Tedavi</strong>ye düşük dozlarda başlanmalı <strong>ve</strong> serum kalsiyum seviyesi<br />

10-10.5 mg/dl düzeyinde tutulmalı. Hemodiyaliz hastalarında her seferinde 3-4 mcg<br />

olarak haftada 3 gün <strong>ve</strong>rilen kalsitriol PTH düzeyini azaltabilmektedir. Aktif D vitamini<br />

tedavisinin en önemli yan etkisi hiperkalsemidir.<br />

Alfakalsidiol (One-alpha): Etkindir. Ancak karaciğerde hidroksillenmesi gerekir.<br />

Hiperkalsemi yaratma riski vardır.<br />

Kalsimimetikler (Cinacalcet): Sadece diyalize giren hastalarda kullanılır. Paratiroid<br />

glanddaki kalsiyuma duyarlı reseptörleri akti<strong>ve</strong> ederek PTH salınımını engeller.<br />

Uygulamadan sonra 1-2 saat içinde PTH düzeyi düşer. Bulantı, kusma, ishal, kas ağrısı,<br />

iştahsızlık, hipokalsemi yapabilir.<br />

• Cinacalcet’in aktif D vitaminin tedavisi ile kalsiyum, fosfor, PTH’nun kontrol altına<br />

alınamadığı durumlarda kullanılması önerilmektedir.<br />

• Cinacalcet’in paratiroidektomi, fraktür <strong>ve</strong> hospitalizasyon olasılıklarını azaltabildiği<br />

bilinirken mortalite <strong>ve</strong> kardiyovaskuler olaylar üzerine olumlu etkilerini göstren<br />

çalışmalar yoktur.<br />

Paratiroidektomi: Endikasyonlar;<br />

- <strong>Tedavi</strong>ye karşın devam eden hiperkalsemi (Serum kalsiyumunun > 11.5-12 mg/dl oluşu),<br />

- Fosfat kısıtlamasına karşın CaxP sonucunun 75-80 olması nedeniyle iskelet dışı<br />

kalsifikasyon, şiddetli kemik ağrıları, fraktürler, kalsiflaksis durumlarından bir <strong>ve</strong>ya<br />

birkaçının olması,<br />

- Diyaliz <strong>ve</strong> diğer tedavilere cevap <strong>ve</strong>rmeyen pruritis.<br />

Aluminyum ile ilgili kemik hastalıklarında düşük doz kalsitriolle bile ciddi hiperkalsemi<br />

olabildiğinden operasyon kararı <strong>ve</strong>rmeden önce serum aluminyum düzeyi kontrol<br />

edilmelidir.<br />

Hiperkalsemiye neden olabilecek diğer nedenler dışlanmalıdır.


Kaynaklar<br />

Renal Osteodistrofi TEMD <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> Önerisi<br />

• Hastalığın klinik bileşenleri saptanmalıdır<br />

• <strong>Kemik</strong> danistometresi rutin olarak önerilmez. Laboratuvar<br />

bulgularının (fosfor yüksekliği, PTH yüksekliği gibi) olduğu hastalarda<br />

bakılması önerilmektedir.<br />

• Hastalığın tanısı <strong>ve</strong> tedaviye cevabın izlenmesinde serum kalsiyum,<br />

fosfor, kemik spesifik alkalen fosfataz <strong>ve</strong> parathormon düzeyi<br />

ölçülmelidir.<br />

• Adinamik kemik hastalığı varlığında bisfosfonat kullanılmamalıdır.<br />

• Bisfosfonat tedavisi: Keratinin kilrensi


TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

60<br />

14.1. TANI<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: Pre <strong>ve</strong> post transplant döneminde ortaya çıkan metabolik kemik<br />

hastalığıdır.<br />

Organ transplantasyonları son dönem böbrek yetmezliği, akut <strong>ve</strong> kronik karaciğer<br />

yetmezliği, tip 1 diyabet, çeşitli kalp <strong>ve</strong> akciğer hastalıkları, hematolojik hastalıklar <strong>ve</strong><br />

daha pek çok organ yetmezliğinin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Pre <strong>ve</strong><br />

post transplant dönemindeki hastalarda osteoporoz riski yüksektir<br />

<strong>Kemik</strong> kaybı transplantasyon öncesinde altta yatan kronik hastalığa bağlı olarak<br />

gelişebilir. Altta yatan kronik hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar loop diuretikleri,<br />

warfarin <strong>ve</strong> heparin gibi ilaçların da kemik üzerine olumsuz etkileri mevcuttur.<br />

Transplantasyon sonrası uygulanan immünsüpresifler: Glukokortikoidler (GK) <strong>ve</strong><br />

kalsinörin inhibitörleri kemik kaybına yol açarlar. GK’lere bağlı kemik kaybı en çok<br />

transpantasyon sonrası 3-12. aylar arasında olur. Trabeküler kemikler en fazla etkilenir.<br />

Radyoterapi <strong>ve</strong> kemoterapiler: Radyoterapiler (RT) <strong>ve</strong> kemoterapiler (KT) özellikle<br />

erkeklere göre daha duyarlı olan kadınlarda hipogonadizme neden olabilir. RT <strong>ve</strong> KT<br />

uygulanan kadınların çoğunda o<strong>ve</strong>r yetmezliği gelişir. Erkeklerde de testosteron<br />

düzeyi transplantasyon sonrası dönemde azalabilir.<br />

Organ transplantasyonu yapılması planlanan hastalar transplantasyon yapılmadan önce<br />

öykü <strong>ve</strong> fizik muayene ile ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Olası kırıkları tespit etmek için<br />

direk grafiler (spinal), kemik kaybının belirlenmesi <strong>ve</strong> osteoporozun tanısı için ise kalça <strong>ve</strong><br />

<strong>ve</strong>rtebral kemik mineral yoğunluğu ölçümleri (DXA) kullanılmalıdır. Pre <strong>ve</strong> post transplant<br />

dönemde DXA, kalsiyum,fosfor, PTH, 25(OH)D düzeyleri ile değerlendirilmelidir.<br />

14.2. TEDAVİ<br />

Transplantasyon sonrası erken dönemde kemik kaybı <strong>ve</strong> kırık riski en fazla olduğu için<br />

tedaviye erken başlanması, kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ile kombine edilmesi, gerektiğinde<br />

altta yatan hastalığa göre tedavinin düzenlenmesi <strong>ve</strong> kemik kaybına yol açabilecek<br />

ilaçların mümkün olduğu kadar az kullanılması tedavinin temelini oluşturmaktadır<br />

14.2.1. Böbrek Transplantasyonu<br />

Böbrek transplantasyonu sonrası 6-18. aylarda kemik kaybı en fazladır <strong>ve</strong> kırıklar ise<br />

daha çok ilk 3 yıl içinde oluşur. Kalça, uzun kemikler <strong>ve</strong> ayak bileği kırıkları <strong>ve</strong>rtebra<br />

kırıklarından daha fazla görülür kemik kaybını önlemeye yönelik herhangi bir tedavi<br />

alan hastalarda kırık riskinde %49’luk bir azalma gösterilmiştir. Bisfosfonadlar kemik<br />

kaybını önlemede daha etkili bulunmuşlardır. Greft rejeksiyonları beklenmedik bir<br />

şekilde bisfosfonat alanlarda daha az görülmüştür. IV bisfosfonatların kullanımında<br />

böbrek fonksiyonlarına göre doz ayarlamaları yapılmalıdır. Kreatinin 2 mg/dl’nin<br />

üzerine çıkarsa ya da GFR %30’un altına düşerse doz yarıya düşürülmelidir.


<strong>Kemik</strong> resorbsiyonu <strong>ve</strong> kemik döngüsü artmış hastalarda antiresorptif tedaviler<br />

önerilmekte iken, düşük kemik döngülü hastalarda antiresorptif tedavi kullanılması<br />

önerilmez.<br />

14.2.2. Karaciğer Transplantasyonu<br />

Karaciğer transplantasyonu (KT) sonrasında kemik kaybı en fazla ilk altı ay-bir yıl<br />

içerisinde görülür. Kırıklar daha çok kosta <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebrada olmak üzere görülmektedir.<br />

Transplantasyon öncesi primer biliyer sirozu olan kadınlar <strong>ve</strong> kemik hastalığı<br />

olanlarda kırık riski daha da artmaktadır. Transplantasyon öncesi düşük kemik<br />

döngüsü, sonrasında ise yüksek kemik döngüsü tabloya egemen olmaktadır<br />

Oral <strong>ve</strong> i.v bisfosfonatların karaciğer transplantasyonu sonrası kemik kaybını azalttığı<br />

gösterilmiştir. Bisfosfonatlara bağlı gelişebilecek hipokalsemiyi önlemek için<br />

transplantasyon öncesinde D vitamini eksikliği varsa mutlaka düzeltilmelidir.<br />

14.2.3. <strong>Kemik</strong> İliği Transplantasyonu<br />

<strong>Kemik</strong> iliği transplantasyonu (KİT) sonrası görülen kemik kaybının önemli<br />

nedenlerinden biri uygulanan kümülatif GK <strong>ve</strong> siklosporin A dozlarıdır. Greft <strong>ve</strong>rsus<br />

host reaksiyonunun da, kemik üzerine direk etkisi bulunmaktadır. Miyeloablatif tedavi<br />

<strong>ve</strong> KİT sitokin salınımını uyarırlar <strong>ve</strong> osteoprogenitör hücreleri olumsuz etkilerler.<br />

Osteosit canlılığı azalır. Bu konu ile ilgili Zoledronik asid (i.v) <strong>ve</strong> risedronatla yapılmış<br />

kontrollü çalışmalarda her iki ilacın da omurga <strong>ve</strong> proksimal femurda kemik kaybını<br />

azalttıkları gösterilmiştir.<br />

14.2.4. Kalp Transplantasyonu<br />

Kalp transplantasyonu yapılan hastalarda en fazla kemik kaybı ilk bir yılda görülür. İlk<br />

altı ayda <strong>ve</strong>rtebral KMY’de kayıp oluşur. D vitamini eksikliği <strong>ve</strong> erkek hastalarda<br />

testosteron eksikliği varsa kayıplar çok daha fazla gözlenmektedir. Kullanılan GK<br />

miktarı da kemik kayıpları ile ilişkilidir. Kalp transplantasyonu sonrasındaki 3 yıllık<br />

dönemde <strong>ve</strong>rtebral kırıklar %33-36 oranında görülmektedir .<br />

Kalp transplantasyonu yapılan hastalarda kalsitiriol ile yapılan bir çalışmada bu ilacın<br />

özellikle femur boynundaki kemik kaybını önlemede etkili olduğu gösterilmiştir. Bir<br />

başka çalışmada ise alendronat (10mg) <strong>ve</strong> kalsitriol 0,25 mcg sadece kalsiyum <strong>ve</strong> D<br />

vitamini alan gruba göre kemik kaybını önlemede daha etkili bulunmuştur. Kalp<br />

transplantasyonundan bir yıl sonra hızlı kemik kaybı olmayan hastalarda antiresorptif<br />

tedavi kesilebilir ancak bu hastalar yakın takip edilmelidir.<br />

14.2.5. Akciğer Transplantasyonu<br />

Akciğer tranplantasyonundan sonraki bir yıllık süreçte lumbar <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> femur<br />

boynundan kemik kaybı oluşmaktadır. Bu dönemde kemik kırığı görülme sıklığı da<br />

artmış görülmektedir<br />

Pamidronat <strong>ve</strong> alendronat ile yapılan çalışmalarda bu ilaçların akciğer transplantasyonu<br />

sonrasında <strong>ve</strong>rtebra <strong>ve</strong> femur boynundaki kemik kaybını azaltıkları gösterilmiştir<br />

TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

61


TRANSPLANT HASTALARINDA OSTEOPOROZ<br />

62<br />

Kaynaklar<br />

Transplantasyon Osteoporozu <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Transplantasyon planlanan tüm hastalar mutlaka altta yatan kronik<br />

hastalıklar, kemik kaybına yol açabilecek potansiyel ilaçlar açısından<br />

değerlendirilmelidir. Sekonder osteoporoz tespit edildiğinde; mümkün ise<br />

transplantasyon öncesi tedavi edilmelidir.<br />

• Transplantasyon önce <strong>ve</strong> sonrasında Ca, P, iPTH, 25(OH)D düzeyleri <strong>ve</strong><br />

KMY ölçümü yapılmalıdır.<br />

• Ayrıca transplantasyon öncesi KMY’si normal olanlar da transplantasyondan<br />

olumsuz etkilenebilecekleri için tüm hastalar başlangıç KMY’lerinden<br />

bağımsız olarak tedavi yönünden değerlendirilmelidir.<br />

• <strong>Kemik</strong> kaybı <strong>ve</strong> kırıklar en çok transplantasyon sonrasındaki ilk aylarda<br />

oluştuğu için trasplantasyon sonrası erken dönemde tedaviye başlanmalıdır.<br />

• Tüm pre <strong>ve</strong> post transplant hastları 2000 IU/gün D vitamini almalıdır.<br />

D vitamin düzeyi düşük olan hastalara transplantasyon öncesi D vitamini<br />

düzeyi 30 ng/ml olacak şekilde yükleme yapılmalıdır.<br />

• Özel bir kısıtlama yoksa çoğu beslenmeden karşılacak şekilde 1200-1500<br />

mg/gün kalsiyum alımı sağlanmalıdır (günlük beslenmede kalsiyum alımı<br />

hesaplanıp günlük ihtiyacı tamamlayacak çekilde kalsiyum preparatı <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

KMY ile osteoporoz tanısı alan vakalara bisfosfonat tedavisi başlanabilir.<br />

• Bisfosfonatların kullanımında böbrek fonksiyonlarına göre doz<br />

ayarlamaları yapılmalıdır. Kreatinin 2 mg/dl’nin üzerine ya da GFR


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

15.1. İlaca Bağlı Osteoporozun Değerlendirilmesi<br />

Bir bireyin riskini belirlemede ilk basamak geçmişte <strong>ve</strong> halihazırda kullandığı ilaçlarla<br />

ilgili eksiksiz bir anamnez almaktır. Eskiye ait ilaç öyküsünü bilmek KMY kaybının önceki<br />

tedavilerden kaynaklandığını göstermede büyük önem taşımaktadır.<br />

Osteoporoz riski taşıyan ilaç kullanalarda diğer risk faktörlerininde değerlendirmesi<br />

yapılmalıdır. FRAX programı kullanılarak kırık riski hesaplanabilir.<br />

Osteoporoz riskini arttıran ilaç kullananlarda yaş sınırı aranmaksızın DXA ile kemik<br />

dansitometre ölçümü yapılmalıdır.<br />

FRAX ® aracı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hastalardaki kırık riskini değerlendirmek<br />

için geliştirilmiştir. Klinik risk faktörleriyle ilişkili kırık riski ile femur boynu kemik mineral<br />

yoğunluğu(KMY) ölçümünün birleştirildiği bireysel hasta modellerini temel alır. FRAX ®<br />

modelleri toplum temelli kohort çalışmalarına dayanarak geliştirilmiştir.<br />

FRAX ® aracı bilgisayarla çalıştırılan <strong>ve</strong> http://www.shef.ac.uk/FRAX/ web sitesinde yer alan<br />

ücretsiz erişilebilen bir programdır. Bilgisayara indirilip kullanılabilir. Bu sitede mevcut risk<br />

faktörlerinin sayısına göre, daha basit çizelgeler de bulunmaktadır <strong>ve</strong> bunlar klinikte<br />

kullanılmak için bilgisayara indirilebilir.<br />

FRAX ® algoritmaları, 10 yıllık kırık olasılığını <strong>ve</strong>rmektedir. Elde edilen sonuç, 10 yıllık kalça<br />

kırığı <strong>ve</strong> majör bir osteoporotik kırık geçirme olasılığını göstermektedir (klinik <strong>ve</strong>rtebra, önkol,<br />

kalça <strong>ve</strong>ya omuz kırığı).<br />

FRAX ® değerlendirmesi size kimi tedavi edeceğiniz hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmez, bu klinik yargı ile<br />

birlikte <strong>ve</strong>rilmesi gereken bir karardır.<br />

15.1.1. Osteoporoz Yapan İlaçlar<br />

Antiepileptikler (fenitoin, karbamazepin, fenobarbital, valproik asid)<br />

Antineoplastik ajanlar (anastrozol)<br />

Aromataz inhibitörleri (letrozol, anastrozol, exemestan)<br />

Siklosporin<br />

Furosemid<br />

GnRH agonistleri (leuprolid, goserelin)<br />

Metotreksat (yüksek dozlarda)<br />

Levotiroksin (aşırı dozlarda)<br />

Lityum<br />

Proton pompa inhibitörleri<br />

SSRI lar<br />

Sistemik glukokortikoidler (prednison, prednisolon, metilprednisolon, deksametason)<br />

Tiazolidindionlar (pioglitazon, rosiglitazon)<br />

Heparin <strong>ve</strong> warfarin<br />

Antiretroviral tedavi<br />

Vitamin A (> 1.5 mg/gün retinol )<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

63


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

64<br />

15.2. GLUKOKORTİKOİDLER<br />

Osteoporoz Glukokortikodilerin dozu <strong>ve</strong> kullanım süresi ile ilişkilidir Glukokortikoid dozu<br />

<strong>ve</strong> süresi arttıkça kırıklar artmaktadır. 2,5 mg/gün kadar düşük dozlarda bile kırık riski<br />

artmakta, bundan hem kadınlar hem de erkekler etkilenmektedir.<br />

GK’ e bağlı OP için bireyi daha yüksek risk kategorisine taşıyabilen klinik faktörler<br />

• Vücut kütle indeksinin düşük oluşu<br />

• Ailede kalça kırığı öyküsü<br />

• Sigara içiyor olmak<br />

• ≥3birim/gün alkollü içecek<br />

• Günlük GK dozunun yüksek olması<br />

• Kümülatif GK dozunun yüksek olması<br />

• İV. Pulse GK kullanımı<br />

• Santral KMY ölçümünde azalma (en az anlamlı değişikliği aşan)<br />

15.2.1. GK Kullanımında Farmokolojik <strong>Tedavi</strong> Endikasyonu<br />

Postmenapozal kadınlar <strong>ve</strong> >50 yaş erkeklerde:<br />

GK tedavisi başlanan <strong>ve</strong> tedavi altındaki tüm post menapozal kadınlar <strong>ve</strong> >50 y erkeklerde<br />

osteoporoz/kırık risk faktörleri değerlendirilir. FRAX programı ile kırık olasılığnın<br />

değerlendirilmesi önerilir.<br />

Düşük riskli kişilerde: GK dozu < 7,5mg/gün ise farmakolojik tedaviye gerek yoktur.<br />

GK dozu≥ 7,5 mg/gün ise bisfosfonat başlanmalıdır.<br />

Orta riskli kişilerde: Bisfosfonat başlanmalıdır.<br />

Yüksek riskli kişilerde: GK dozu < 5mg/gün <strong>ve</strong> süre ≤1 ay ise bsfosfonat başlanmalıdır<br />

GK dozu ≥ 5mg/gün, süre ≤ 1 ay <strong>ve</strong>ya herhangi bir GK dozu > 1ay kullanımında,<br />

bisfosfonatlar <strong>ve</strong>ya teriparatid kulllanılabilir.<br />

Genel olarak frajilite kırığı öyküsü olanlar farmakolojik tedavi almalıdır<br />

GK’e bağlı OP’un önlenmesinde <strong>ve</strong> tedavisinde başlıca Bisfosfonatlar kullanılır. Erkeklerde<br />

<strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda ilk seçenek, bisfosfonatlardır. Oral <strong>ve</strong>ya intra<strong>ve</strong>nöz formları<br />

kullanılabilir. Bisfosfonatlar hiçbir şekilde tolere edilemiyorsa teriparatide kullanılabilir.<br />

Premenopozal (doğurganlık çağındaki) kadınlar GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa, hipogonadizmi<br />

varsa <strong>ve</strong> kontrendikasyon yoksa estrojen/ progesteron replasmanı önerilir.<br />

Premenopozal (doğurganlık çağındaki) kadınlar normal gonadal fonksiyonlara sahipse,<br />

7,5 mg prednizolon eşdeğeri ile ≥ 3 ay GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa ; frajilite fraktürü varsa<br />

<strong>ve</strong>ya hızlı kemik kaybı varsa (≥%4/yıl) bisfosfonat önerilir. Bu kadınlara epifizler tamamen<br />

kapalı ise alternatif olarak teriparatid <strong>ve</strong>rilebilir.Her iki tedavi sırasında da fetusa<br />

potansiyel zarar nedeniyle dikkatli olunmalıdır.<br />

Semptomatik hipogonad erkeklerde testosteron için kontrendikasyon yoksa replasman<br />

önerilebilir.Asemptomatik hipogonad erkekler yüksek doz GK alıyorsa, potansiyel<br />

yararları nedeniyle testosteron önerilebilir.<br />

Doğurganlık çağındaki kadınlarda GK ‘e bağlı OP tedavisinde kullanılırken yarar zarar<br />

oranı göz önünde bulundurularak karar <strong>ve</strong>rilmelidir.


15.3. AROMATAZ İNHİBİTÖRLERİ<br />

GK Osteoporozu <strong>Tedavi</strong>si - TEMD Önerisi<br />

• Glukokortikodid almakta olan <strong>ve</strong>ya en az 3 ay >7,5 mg prednisolon<br />

eşdeğeri steroid alacak ise sigara kesilmesi <strong>ve</strong> egzersiz önerilmelidir.<br />

• 1200 mg/gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU vitamin D başlanmalıdır.<br />

• ≥50 yaş erkekler <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda osteoporoz varsa<br />

(t skoru≤-2,5 SD) <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı varsa; GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa (süre <strong>ve</strong><br />

doz önemsiz) farmakolojik tedavi önerilir.<br />

• ≥50 yaş erkekler <strong>ve</strong> postmenopozal kadınlarda t skoru -1 SD ile -2,5 SD<br />

arasında <strong>ve</strong> birlikte yüksek risk varsa ; GK alıyor <strong>ve</strong>ya alacaksa (süre <strong>ve</strong> doz<br />

önemsiz) ise farmakolojik tedavi önerilir.<br />

• Premenopozal kadınlarda ovaryan fonksiyonlar normalse, GK alırken<br />

(7,5 mg/gün prednizolon <strong>ve</strong> eş değeri, ≥ 3 ay) frajilite kırığı varsa <strong>ve</strong>ya<br />

hızlanmış kemik kaybı varsa (≥%4/yıl), bisfosfonat <strong>ve</strong>ya teriparatid<br />

kontrendikasyonu yoksa antirozorptif /anabolik tedavi önerilir.<br />


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

66<br />

Aromataz İnhibitörlerine Bağlı Osteoporoz <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• Aromataz inhibitörü başlanmadan önce risk faktörleri, bazal KMY, vitamin D<br />

durumu <strong>ve</strong> kalsiyum alımı değerlendirilmelidir.<br />

• KMY’si normal olan <strong>ve</strong> diğer risk faktörleri bulunmayan kadınlarda ,ilaç<br />

kullanımı sırasında risk <strong>ve</strong> KMY değerlendirmesi her yıl tekrarlanmalıdır,<br />

• İki ya da daha fazla risk faktörü olan <strong>ve</strong> önceden osteopenisi olan <strong>ve</strong>ya<br />

osteoporozu tespit edilmiş olan kadınlarda bisfosfonat tedavisi<br />

başlanmalıdır.<br />

15.4. GnRH AGOSİTLERİ<br />

Prostat kanserinde antiandrojenik etkilerinden yararlanmak üzere kullanılırlar. İki-4<br />

haftada hipofiz bezine etkiyle testosteron salınımını tamamen bloke ederler <strong>ve</strong><br />

sonuçta ortaya çıkan hipogonadizm erkek osteoporozu için majör risk faktörü olarak<br />

rol oynamaktadır.<br />

GnRH agonistleri kadınlarda endometriozis <strong>ve</strong> premenopozal meme kanserinde<br />

kullanılmaktadır. Östrojen salınımını baskılar <strong>ve</strong> kemik kaybına neden olurlar. <strong>Tedavi</strong><br />

sırasında %6 oranında KMY azalması görülmekte, ilacın bırakılması ile de iyileşme<br />

olmaktadır. KMY’ si normal olan kadınlarda bu ajanlarla tedavi frajilite kırık riskini<br />

artırmayabilir.<br />

Alendronat <strong>ve</strong> iv. Zoledronik asit ile yapılmış çalışmalarda bir miktar KMY artışı görülmüş<br />

olmakla birlikte kırık önleyici etkileri ile ilgili kanıt bulunmamaktadır.<br />

GNRH Agonistleri Osteoporoz Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• <strong>Tedavi</strong> başlamadan önce ostoeporoz riski değerlendirilmelidir<br />

• Normal KMY’si olan erkekler için yeterli kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini alımı<br />

sağlanmalı, yılda bir KMY ölçümü yapılmalıdır.<br />

• KMY’de osteopeni saptanırsa kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong> olarak başlanmalı,<br />

6-12. aylarda KMY tekrar değerlendirilmelidir.<br />

• Osteoporozu olan <strong>ve</strong>ya frajilite kırığı gelişen erkeklerde kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini<br />

takviyesi yapılmalı <strong>ve</strong> bisfosfonat tedavisi başlanmalıdır.


15.5. TİROTOKSİKOZ<br />

Hipertiroidizm <strong>ve</strong> aşırı tiroid hormonu <strong>ve</strong>rilmesi, kemik rezorbsiyonunda artırır kemik<br />

kaybında artışa <strong>ve</strong> kırıklara neden olmaktadır. Yaşlı kadınlarda TSH’ nın 0,1 IU/I den daha<br />

az olması durumunda, <strong>ve</strong>rtebral kırık oranı 4,5 kat, kalça kırığı oranı ise 3,6 kat artmıştır.<br />

Aşırı TSH supresyonu KMY’ de azalmaya neden olduğu için yıllık TSH ölçümleri yapılmalı,<br />

tiroid hormon replasmanı TSH 1,5-1,8 IU/I nin üzerinde olacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />

Kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si yapılmalıdır, kırık riski yüksek olgular antirezorbtif ilaçlar ile<br />

tedavi edilmelidir. Bununla birlikte, uzun süreli TSH supresif tedavi bisfosfonatların KMY<br />

üzerine olumlu etkilerini azaltabilirler.<br />

Tiroid Hormon Replasman <strong>Tedavi</strong>si Sırasında <strong>Kemik</strong> Koruması<br />

TEMD Önerisi<br />

• Yıllık TSH ölçümleri yapılmalı, tiroid hormon replasmanı TSH 0,5-2,5 IU/I<br />

olacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />

• 1000 mg Kalsiyum <strong>ve</strong> 1000-2000 IU D vitamini <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Kırık riski yüksek olan <strong>ve</strong> osteoporozu olan olgular antirezorbtif ilaçlar ile<br />

tedavi edilmelidir.<br />

15.6. ANTİEPİLEPTİKLER<br />

Osteoporoza neden olan antiepileptik eski ajanlar (Fenitoin, Fenobarbital, Primidon,<br />

Karbamazepin gibi) <strong>ve</strong> yeni ajanlardan Okskarbazepin karaciğer enzim indüksiyonu<br />

yaparlar. Valproik asit karaciğer enzimlerini inhibe eder. KMY <strong>ve</strong> kırık üzerine etkileri<br />

değişkendir Antiepileptik ilaçların KMY azaltıcı <strong>ve</strong> kırık riskini artırıcı etkileri D vitamini<br />

metabolizması üzerine etkileri yoluyla olmaktadır. antiepileptik ilaçlar osteoporotik kırık<br />

relatif riskini 2,2 kat artırmışlardır.<br />

TEMD Önerisi<br />

• Osteoporoz riski yüksek olan bireylerde eski antiepileptik ajanların yerine<br />

kemik üzerine daha gü<strong>ve</strong>nilir olan yeni antiepileptiklerin başlanması<br />

düşünülmelidir.<br />

• Belirli antiepileptikler D vitamini eksikliğine neden oldukları için 25(OH)D<br />

vitamin düzeylerini takip etmek <strong>ve</strong> günde 2000-4000 ünite civarında<br />

D vitamini alımını sağlamak gereklidir.<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

67


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

68<br />

15.7. ANTİDEPRESANLAR<br />

Düşme riskini arttırarak kırık riskini artırırlar. Serotoninin kemik remodelingi üzerine<br />

negatif etkisi de bu grup ilaçların kemik kırılganlığını artırıcı etkisine katkıda bulunur.<br />

Epidemiyolojik çalışmaların değerlendirildiği bir metaanalizde herhangi bir<br />

antidepresan ile kırık relatif riskinin %60 olduğu, riskin SSRİ kullanımıyla diğer<br />

antidepresanlardan %35 daha fazla olduğu rapor edilmiştir.<br />

15.8. TİAZOLİDİNDİONLAR<br />

Tiazolidindionlar (TZD), PPAR-gama nükleer transkripsiyon faktörünün agonistleridir.<br />

Tip 2 diyabetin tedavisinde kullanılmaktadır. Osteoblast diferansiasyonunu <strong>ve</strong><br />

foksiyonunu bozarak kemik formasyonunu etkilerler. 10 randomize kontrolü çalışmanın<br />

metaanalizinde TZD kullananlarda kontrol grubuna göre kırık için relatif risk artışı %45<br />

olarak bulunmuştur. Erkeklerde risk artışı görülmezken, kadınlarda kırık riski iki kat<br />

artmış olarak bulunmuştur. Uzun süreli TZD tedavisiyle postmenopozal kadınlarda <strong>ve</strong><br />

erkeklerde kırık riskinin 4 kata kadar arttığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.Risk artışı<br />

tedavi süresiyle ilişkili olup, 12-18 ay kullanım sonrasında anlamlıdır.<br />

15.9. HEPARİN VE WARFARİN<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu <strong>ve</strong> osteopenisi olan <strong>ve</strong> kırık riski yüksek olan hastalarda<br />

TZD’lardan kaçınılmalıdır, kullanıyorsa kesilmelidir.<br />

Venöz tromboembolizmi önleme <strong>ve</strong> tedavide kullanılmaktadır.İn vivo heparin kemik<br />

yapımını azaltır, kemik rezorbsiyonunu artırır. Günde 15 000 ünitenin üzerinde <strong>ve</strong> 3<br />

aydan fazla kullanımda kemik üzerinde olumsuz etkileri ortaya çıkmaktadır. %2-3<br />

oranında kırık, %30 civarında KMY azalması rapor edilmektedir. Düşük molekül ağırlıklı<br />

heparinin iskelet üzerine etkileri heparine benzer olmakla birlikte kemik kaybı daha az<br />

oranda görülmektedir. Warfarin’in KMY’ ni azalttığına <strong>ve</strong> kırk oranını artırdığına dair <strong>ve</strong>ri<br />

bulunmamaktadır.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu olan <strong>ve</strong>ya yüksek riskli kişilerde uzun dönem antitrombotik <strong>ve</strong>ya<br />

antikoagülan tedavi gereksinimi olduğunda, kemik kaybını azaltmak için<br />

düşük molekül ağırlıklı heparin <strong>ve</strong>ya warfarin tercih edilmelidir.<br />

• Fondaparin kemik kaybına neden olmadığından osteoporotik hastalarda<br />

heparine alternatif olarak kullanılabilir.


15.10. LOOP DİÜRETİKLERİ<br />

<strong>Kemik</strong> üzerine olumlu <strong>ve</strong> olumsuz olmak üzere kompleks bir etki söz konusudur. Kırık<br />

artışı <strong>ve</strong> KMY azalması ile ilgili çalışma sayısı yeterli değildir. Mevcut çalışmaların<br />

sonuçları da birbiriyle çelişkilidir. Bazı çalışmalarda uzun süre bu ilaçların kullanımıyla<br />

postmenopozal kadınlarda <strong>ve</strong> erkeklerde KMY’ nin azaldığı, kırık riskinin arttığı<br />

gösterilmiştir.<br />

15.11. PROTON POMPA İNHİBİTÖRLERİ<br />

Proton pompa inhibitörleri (PPİ) üst gastrointestinal sistem hastalıklarında mide asidini<br />

azaltmak amacıyla kullanılırlar. Kalsiyum emilimi üzerine olumsuz etkiyle sekonder<br />

hiperparatiroidizme <strong>ve</strong> kemik rezorbsiyonunda artışa neden olmaktadırlar. İlacın<br />

dozuna <strong>ve</strong> tedavi süresine bağlı olmak üzere KMY’ de azalmaya <strong>ve</strong> kırık riskinde artışa<br />

neden olurlar. Kırık riski tedavinin bırakılmasından 1 yıl sonra azalmaktadır.<br />

15.12. KALSİNÖRİN İNHİBİTÖRLERİ<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Kullanılırken yarar zarar oranı göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Osteoporozu olanlarda ihtiyaç halinde H2 reseptör blokörleri tercih edilebilir<br />

• PPI kullananlarda kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si yapılmalıdır. Emilimi asitten<br />

bağımsız olan kalsiyum sitrat preparatları da tercih edilebilir.<br />

Organ transplantasyonu uygulanan hastalarda glukokortikoidlerle birlikte kullanılan<br />

immünsupresan ajanlardır. Siklosporin <strong>ve</strong> takrolimus in vivo kemik rezorbsiyonunu<br />

artırarak kemik kaybına neden olmaktadırlar. Kırık riski hastanın yaşı <strong>ve</strong> altta yatan<br />

hastalığıyla ilişkilidir. <strong>Kemik</strong> kaybı tedavinin ilk aylarında ortaya çıktığı için tedavi<br />

erkenden başlanmalıdır. <strong>Kemik</strong> kaybına karşı kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si ile<br />

antirezorbtif tedavi düşünülmelidir.<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Kullanacak /kullanmakta olan kişilerde Ca, P D vitamini PTH düzeylerinin<br />

kalsinörin inhibitörleri ölçümü <strong>ve</strong> KMY değerlendirmesi önerilir.<br />

• Osteoporosu olanlar osteopenisi olup yüksek risk taşıyanlar için bisfosfonat<br />

<strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• 1200 mg /gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU/gün D vitamini alımı sağlanmalıdır.<br />

İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

69


İLACA BAĞLI OSTEOPOROZ<br />

70<br />

15.13. ANTİRETROVİRAL TEDAVİ<br />

Human İmmün Deficiency virusu (HİV)’ ndan etkilenen bireylerde morbidite <strong>ve</strong> mortalite<br />

üzerine olumlu etkileri olan ilaçlardır. <strong>Kemik</strong> rezorbsiyonunu artırıp, yapımını azaltarak<br />

KMY’ ni azaltırlar. kalsiyum <strong>ve</strong> D vitamini ila<strong>ve</strong>si ile alendronat <strong>ve</strong>ya zoledronik asit ile<br />

antirezorbtif tedavi başlanır.<br />

Kaynaklar<br />

Önleme <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Bisfosfonatlar ilaçla birlikte başlanabilir.<br />

• 1200 mg /gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1500-2000 IU/gün D vitamini alımı sağlanmalıdır.<br />

1. O'Connell MB, Borgelt LM, Bowles SK, Vondracek SF. Drug-induced Osteoporosis in the Older<br />

Adult. Aging health. 2010;6:501-18<br />

2. RMR Pereira, JF de Carvalho,E Canalis. Glucocorticoid-induced osteoporosis in rheumatic<br />

Diseases.Clinics. 2010;65:1197-205<br />

3. Mazziotti G, Canalis E, Giustina A. Drug-induced Osteoporosis: Mechanisms and<br />

Clinical Implications.The American Journal of Medicine .2010; 123, 877-84<br />

4. Grossman JM, Gordon R, Ranganath VK, Deal C, Caplan L, Chen W, Curtis JR,et al. American<br />

College of Rheumatology 2010 Recommendations for the Pre<strong>ve</strong>ntion and Treatment of<br />

Glucocorticoid-Induced Osteoporosis. Arthritis Care & Research. No<strong>ve</strong>mber 2010:62:11,1515-26<br />

Shahinian VB, Kuo YF, Freeman JL, Goodwin JS: Risk of fracture after androgen deprivation for<br />

prostate cancer. N. Engl. J. Med. 2005;352:154–64 .<br />

5. Smith MR, Egerdie B, Hernandez Toriz N et al. Denosumab in men receiving androgendeprivation<br />

therapy for prostate cancer. N. Engl. J. Med. 2009;361:745–55.<br />

6. Bauer DC, Ettinger B, Nevitt MC, Stone KL. Risk for fracture in women with low serum le<strong>ve</strong>ls of<br />

thyroid-stimulating hormone. Ann. Intern. Med. 2001;134:561–8.<br />

7. Takkouche B, Montes-Martinez A, Gill SS, Etminan M . Psychotropic medications and the risk of<br />

fracture: a meta-analysis. Drug Saf. 2007;30:171–84.<br />

8. van den Brand MW, Samson MM, Pouwels S et al.Use of anti-depressants and the risk of<br />

fracture of the hip or femur. Osteoporos. Int. 2009; 20:1705–13.<br />

9. Loke YK, Singh S, Furberg CD. Long-term use of thiazolidinediones and fractures in Type 2<br />

diabetes: a meta-analysis. CMAJ 2009;180:32–9.


SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

İNFLAMATUVAR BAĞIRSAK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

Tan›m: İnflamatuvar barsak hastalığı (İBH) Crohn hastalığı (CH) <strong>ve</strong> ülseratif<br />

kolit (ÜK)) olanların %18-42'sinde osteoporoz <strong>ve</strong>ya %22-77’sinde osteopeni<br />

tanımlanmıştır.<br />

16.1 Genel Bilgiler<br />

İntestinal tutulumun genişliği, cerrahi rezeksiyon, vitamin D/kalsiyum malabsorbsiyonu,<br />

malnütrisyon, tedavide kullanılan ilaçlar (kolestiramin, steroid tedavileri vb.) inflamatuar<br />

bağırsak hastalığında osteoporoz gelişiminde önemli rol oynar.<br />

Yetişkinlerde inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı konulur konulmaz osteoporoz <strong>ve</strong> kırık<br />

riskli açısından değerlendirmeli <strong>ve</strong> DXA ölçümleri yapılmalıdır<br />

İzlem:Yüksek riskli hastalarda (aktif hastalığı olan, >%10 kilo kaybı varlığı, VKI


SİSTEMATİK HASTALIKLARDA OSTEOPOROZ<br />

72<br />

Kaynaklar<br />

İBH Osteoporoz <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong> TEMD Önerisi<br />

• Yetişkinlerde inflamatuar bağırsak hastalığı tanısı konulur konulmaz<br />

osteoporoz <strong>ve</strong> kırık riskli açısından değerlendirmeli <strong>ve</strong> DXA ölçümleri<br />

yapılmalıdır<br />

• Yüksek riskli hastalar yılda bir DXA ölçümü ile izlenmelidir.<br />

Aktif hastalığı olmayan premenapozal kadın <strong>ve</strong> 50 yaş <strong>ve</strong> postmenapozal kadın İBH'lı hastalar,<br />

KMY, T skoru < -2.5 SD <strong>ve</strong>ya frajilite kırık öyküsü olanlar, KMY'de;<br />

T-skoru -1.0 SD <strong>ve</strong> -2.5 SD arasında olup osteoporoz <strong>ve</strong> kırık için risk faktörlerinin<br />

olması <strong>ve</strong>ya 3 aydan uzun >5 mg predinoson kortikosteroid kullanımı.<br />

1. Bernstein, CN, Leslie, WD, Leboff, MS. AGA technical review on osteoporosis in gastrointestinal<br />

diseases. Gastroenterology 2003; 124: 795.<br />

2. Lewis, NR, Scott, BB. Guidelines for Osteoporosis in Inflammatory Bowel Disease and Coeliac<br />

Disease. London: British Society of Gastroenterology 2007.<br />

3. Abitbol V, Roux C, Chaussade S, Guillemant S, Kolta S, Dougados M, Couturier D, Amor B.<br />

Metabolic bone assessment in patients with inflammatory bowel disease. Gastroenterology<br />

1995; 108: 417-22.


KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIĞI<br />

Tan›m: Kronik karaciğer hastalıklarında hepatik osteodistrofi, osteoporoz <strong>ve</strong><br />

osteomalazi görülebilir.<br />

17.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Kırık için risk faktörleri; ileri derecedeki karaciğer hastalığı, düşük VKI (5 mg/gün prednizolon 3 aydan fazla),<br />

fiziksel inaktivite, önceden frajlite kırığı varlığı, annede kalça kırığı, prematür menapoz<br />

(yaş


KRONİK KARACİĞER HASTALIKLARINDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

74<br />

Kronik Karaciğer Hastalığında <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong><br />

TEMD Önerisi<br />

• Frajilite kırığı öyküsü olanlara, uzun süreli glukokortikoid kullananlara,<br />

tranplantasyon öncesi <strong>ve</strong> sirozlu, bililubini 3 kat yüksek olan hastalara<br />

uygulanır. Primer biliyer sirozu (PBS) olan hastalara tanı sırasında DXA'nın<br />

yapılması önerilir.<br />

• KMY değeri normal <strong>ve</strong>ya osteopenik olanlarda hastaya ait risk fakltörlerinin<br />

valığına göre 1- 2 yılda bir. Transplant hastalarında 6 ayda bir KMY ölçümü<br />

onerilir. Bisfosfanat tedavisi alanlarda yılda bir.<br />

• Serum 25(OH)D, kalsiyum, <strong>ve</strong> fosfor düzeyleri ölçülmelidir.<br />

• 25(OH)D düzeyleri düşük olanlarda, bilirübini yüksek olanlada emilim<br />

bozukluğu olanlarda paranteral <strong>ve</strong>rilmesi uygundur. D vitamini düzeyi<br />

normal olanlarda 1500-2000IU/gün po önerilir.<br />

• Günlük kalsiyum 1000-1200 mg /gün önerilir. (Beslenme ile alınan kalsiyum<br />

alımı da dikkate alınarak).<br />

• Endikasyon durumunda oral bisfosfanatların kullanımı sirozlu hastalarda<br />

gastrik irritasyon yapabileceğinden i:v bisfosfonat tercih edilmelidir.<br />

• Transplantasyon önce /sonrasında İV bisfosfanat tercih edilmelidir.<br />

Kaynaklar<br />

1. AGA technical review on osteoporosis in hepatic disorders. Gastroenterogy 2003; 125: 941- 966.<br />

2. Collier JD, Ninkovic M, Compston JE. Guidelines on the management of osteoporosis<br />

associated with chronic li<strong>ve</strong>r disease. Gut 2002; 50(suppl 1):1-9.<br />

3. Hay, JE. Bone disease in cholestatic li<strong>ve</strong>r disease. Gastroenterology 1995; 108: 276- 83.<br />

4. Arase Y, Suzuki F, Suzuki Y, Akuta N, Kobayashi M, Kawamura Y, Yatsuji H, Sezaki H, Hosaka T,<br />

Ikeda K, Kumada H. Prolonged-efficacy of bisphosphonate in postmenopausal women with<br />

osteoporosis and chronic li<strong>ve</strong>r disease. J Med Virol 2008; 80: 1302-7.


ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK<br />

KEMİK HASTALIĞI<br />

Tan›m: İnflamatuvar romatolojik hastalıklardan. Romatoid artritde (RA)<br />

ankilozan spondilitde (AS) osteoporoz görülür.<br />

18.1. Kırık Riskinin Değerlendirilmesi<br />

Kalça kırığı riski; hastalığın uzun süresi, düşük BKİ <strong>ve</strong> oral glukokortikoidlerin kullanımıyla sıkı<br />

ilişkilidir. Vertebra kırığı riski; yaş, fonksiyonel yetersizlik, düşük BKİ, önceki <strong>ve</strong>rtebra dışı kırık,<br />

uzun süreli hastalık seyri <strong>ve</strong> uzun dönem glukokortikoid kullanımıyla artış gösterir.<br />

AS de erkek cinsiyet, düşük BKİ, hastalık aktivitesi, yüksek oranda sindesmofit formasyonu<br />

<strong>ve</strong> hiperkifoz ile risk artar .<br />

18.2. Osteoporoz <strong>Tanı</strong>sı<br />

Aktif hastalığı olanlar 3 aydan fazla glukokortikoid tedavisi planlanan hastalarda KMY<br />

ölçümü yapılabilir. Diğer KMY ölçüm endikasyonlar bu grup için de geçerlidir.<br />

AS <strong>ve</strong>rtebra defektleri (sindesmofit, hiperkitoz) nedeni ile KMY ile <strong>ve</strong>rtebra incelemeleri<br />

yanlış olarak normal <strong>ve</strong>ya anormal çıkabilir. Bu vakalarda QCT ile ölçüm önerilebilir.<br />

18.2.1. <strong>Tedavi</strong><br />

18.2.1.1. Non-medikal Yöntemler<br />

Düzenli egzersiz (her gün en az 30 dakika ağırlık taşıyıcı tarzda), sigaranın kesilmesi, alkol<br />

alımının kısıtlanması <strong>ve</strong> düşmelerin önlenmesi sağlanmalıdır.<br />

18.2.1.2. Medikal Yöntemler<br />

Uzun süreli (3 aydan fazla) 5 mg/gün <strong>ve</strong>ya 3 aydan fazla süreli 7.5 mg/gün prednizon<br />

kullanımında; 1000- 1200 mg/gün kalsiyum <strong>ve</strong> 1000-2000 IU/gün D vitamini <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

Kortikosteroid kullanıyorken, menstrasyon düzensizliği (oligomenore <strong>ve</strong>ya amenore) olan<br />

premenapozal kadınlarda kontrendikasyon yoksa oral kontraseptif önerilir.<br />

Hipogonadizmi (kortikosteroid kullanımına bağlı) olan erkekler testosteron tedavisinden<br />

fayda görür.<br />

Üç ay <strong>ve</strong> daha fazla >5 mg/gün prednison tedavisi altında olan <strong>ve</strong> KMY değeri (lomber<br />

<strong>ve</strong>ya kalça) T skoru -1.0 SD altında olan hastalarda kemik kaybının önlenmesi için tedavi<br />

önerilir.<br />

Romatolojik hastalıkların seyrinde, glukokortikoid kullanırken alendronatın (35 mg/hafta<br />

önlem amacıyla <strong>ve</strong> 70 mg/hafta tedavi amacıyla) <strong>ve</strong> rizedronatın (35 mg/hafta önlem<br />

<strong>ve</strong>ya tedavi amacıyla), <strong>ve</strong>rtebra kırık riskini azalttığı gösterilmiştir.<br />

Gerektiğinde i.v bisfosfonat <strong>ve</strong>ya endikasyonu varsa teriparatide kullanılabilir.<br />

ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

75


ROMATOLOJİK HASTALIKLARDA METABOLİK KEMİK HASTALIĞI<br />

76<br />

TEMD Önerisi<br />

• Üç aydan uzun süre glukokortikoid kullanacak hastalara DXA ile KMY<br />

ölçümü yapılmalıdır. Ankilozan spondilitli olgularda sindezmofitler lomber<br />

<strong>ve</strong>rtebra KMY’sini yüksek göstereceğinden kalça <strong>ve</strong>ya femur boyun<br />

KMY’sini ölçmek daha uygun olacaktır.<br />

• KMY’si düşük olan hastalarda kırık için diğer risk faktörleri de<br />

değerlendirilmeli <strong>ve</strong> bazal laboratuar testleri de istenmelidir.<br />

Kaynaklar<br />

1. Roux C. Osteoporosis in inflammatory joint diseases. Osteoporosis Int 2011; 22: 421-33.<br />

2. van Staa TP, Geusens P, Bijlsma WI, Leyfkens HGM, Cooper C. Clinical assessment of the longterm<br />

rhisk of fracture in patients with rhematoid arthritis. Arthritis Rheum 2006; 54: 3104-12.<br />

3. Solomon DH, Katz JN, Jacobs JP, La Tourette AM, Coblyn J. Management of glucocorticoidinduced<br />

osteoporosis in patients with rheumatoid arthritis: rates and predictors of care in an<br />

academic rheumatology practice. Arthritis Rheum 2002; 46: 3136-42.<br />

4. Grossman JM, Gordon R, Ranganath VK, Deal C, Caplan L, Chen W, Curtis JR, Furst DE,<br />

McMahon M, Patkar NM, Volkmann E, Saag KG. American College of Rheumatology 2010<br />

recommendations for the pre<strong>ve</strong>ntion and treatment of glucocorticoid-induced osteoporosis.<br />

Arthritis Care Res (Hoboken) 2010; 62: 1515-26.


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

Tan›m: Paget hastalığı bazı kemiklerde lokal olarak artmış kemik döngüsü <strong>ve</strong><br />

organize olamamış kemik dokusu ile karakterize kronik metabolik bir kemik<br />

hastalığıdır.<br />

19.1. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Paget hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ailesinde Paget hastalığı<br />

bulunanlarda riskin 7-10 kat arttığı gözlemlenmiştir. Hastaların %15’inde aile hikayesi<br />

vardır.<br />

Genel semptomlar olarak baş dönmesi, halsizlik, çabuk yorulma, tutukluk, eklem<br />

hareketlerinde kısıtlanma görülebilir. Vakaların %50’si asemptomatiktir. Paget hastalığı<br />

her kemiği tutabilirse de, en çok sakrum <strong>ve</strong> pelvis, <strong>ve</strong>rtebra, femur <strong>ve</strong> kafatası, tibia,<br />

humerus kostalar <strong>ve</strong> klavikulada görülür. Eller, ulna, ayaklar, skapula, mandibula,<br />

sternum <strong>ve</strong> yüz kemikleri çok nadiren tutulur. Paget lezyonlarının bulunduğu kemik<br />

bölgesindeki lokal ağrılar, mikrofraktürlerden kaynaklanabilir. Tutulan kemiklerin<br />

üzerinde lokal sıcaklık artışı olur. Yaygın kranyum tutulumu olan hastaların 2/3’ünde<br />

işitme kaybı olmaktadır.. Vakaların üçte birinde tutulan kemiklerde derin <strong>ve</strong> zonklayıcı bir<br />

ağrı olur. Ağrı devamlıdır <strong>ve</strong> gün içinde devam etmektedir, dinlenmekle geçmez.<br />

Ağrının en sık sebeplerinden biri de sekonder artrozdur. Gerçek Paget ağrısının<br />

osteoartrozdakinden ayırıcı bir özelliği, ağrının geceleri artmasıdır. Lezyonun üzerine<br />

basmakla <strong>ve</strong>ya lezyonun üzerine yük binmesiyle tipik Paget ağrısı ortaya çıkar. Kasların<br />

gerilimi <strong>ve</strong> hızlanmış osteoartrit sebebiyle postür bozulur; tibia <strong>ve</strong> femurdaki eğrilmeler<br />

de postür bozukluğunu artırır. Periartiküler kemiğin hastalığı sebebiyle özellikle kalçada<br />

eklem deformiteleri meydana gelebilir. Femur başları, yumuşamış pelvis içine doğru<br />

kayarak (protrusio acetabuli), kalçada fleksiyon kontraktürlerine yol açabilir. Kollardaki<br />

deformiteler günlük aktiviteleri engelleyebilir. Paget Hastalığı ile birlikte osteoporoz <strong>ve</strong><br />

kırıklar görülebilir. Vertebra büyümesi sonucu sinir köklerinde bası semptomları ortaya<br />

çıkar. Medulla spinalis giderek sıkışabilir. Vertebra tutulumlarında vasküler çalma<br />

sendromları, ağrı, dizestezi, felç, radikülopati meydana gelebilir. Kranyumdaki<br />

ostiumların daralması ile kranyal sinirler bası altında kalır (özellikle 2. <strong>ve</strong> 8. sinirler).<br />

Fizik muayene sırasında kafatasında büyüme dikkati çekebilir. Çene kemiklerinin<br />

tutulması ile diş etleri şişer <strong>ve</strong> infekte olabilir. Protezler zarar görür. İmmobilizasyon<br />

durumlarında hiperkalsemi <strong>ve</strong> hiperkalsiüri görülür. Kafa tabanı tutulumunda platibazi<br />

meydana gelerek uzun traktuslarda hasara sebep olabilir. Obstrüktif hidrosefali,<br />

<strong>ve</strong>rtebrobaziler yetersizlik, beyin sapı sıkışması ortaya çıkabilir. Karpal tünel, tarsal tünel<br />

sendromlarına rastlanabildiği bildirilmiştir. Restriktif akciğer hastalığı ortaya çıkabilir.<br />

Oküler fundusta anjioid çizgiler oluşması Paget için tipiktir. Paget Hastalığında yüksek<br />

kemik döngüsüne bağlı olarak ürik asit artışı <strong>ve</strong> gut hastalığı görülebilir. Çok uzun süre<br />

devam eden yaygın Paget lezyonlarında, osteojenik sarkoma dönüşüm olabilir.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

77


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

78<br />

Sarkoma dönüşüm %0,2 vakada görülmektedir. Fibrosarkom, kondrosarkom <strong>ve</strong><br />

retikülosarkom <strong>ve</strong> dev hücreli malign tümörler de bildirilmiştir. Uzun süre devam eden<br />

Paget hastalığında ağrının giderek şiddetini artırması, yeni kemiklerin tutulması,<br />

yumuşak dokuyu infiltre eden kütlelerin çıkması <strong>ve</strong> birden ortaya çıkan kırıklar habis<br />

dönüşümün ip uçlarıdır.<br />

Paget hastalığının kardiyovasküler komplikasyonları: Tutulan kemiklerde kanlanmanın<br />

aşırı artışı ile yüksek debili kalp yetmezliği meydana gelebilir. Damarlarda media<br />

kalsifikasyonları <strong>ve</strong>ya aterosklerotik kalsifikasyonlar, aort kapağı <strong>ve</strong> inter<strong>ve</strong>ntriküler<br />

septumun kalsifikasyonu, endokard kalsifikasyonu gibi durumlar Paget Hastalığına eşlik<br />

edebilir. Sternum tutulumu olduğunda by-pass zorlukları <strong>ve</strong> mammaria internayı<br />

kullanma güçlükleri bildirilmiştir.<br />

19.2. Labaratuvar <strong>Tanı</strong><br />

Paget Hastalığı artmış kemik döngüsü ile karakterizedir. Serumda alkalen fosfataz artışı,<br />

hastalığın aktivitesini gösterir <strong>ve</strong> daha sonra tedaviye cevabı takip etmek için kullanılır.<br />

Monostotik olan <strong>ve</strong>ya küçük kemiklerin tutulduğu vakalarda total alkalen fosfataz<br />

artmayabilir, fakat sadece kemik kökenli alkalen fosfataz artmış olabilir. Ayrıca karaciğer<br />

hastalıkları gibi total alkalen fosfatazı artırabilecek başka hastalıklar varsa, kemik alkalen<br />

fosfatazı bakılmalıdır. Ağır deformiteleri olan hastalarda immobilizasyon hiperkalsemisi <strong>ve</strong><br />

hiperkalsiüri görülebilir. Bazan birlikte primer hiperparatiroidi bulunduğu için de<br />

hiperkalsemi meydana gelebilir. Osteoklastik kemik rezorpsiyonunu yansıtan<br />

hidroksiprolin, piridinolin <strong>ve</strong> deoksipiridinolin çapraz bağları, tip I kollajenin karboksi<br />

terminal (CTx) <strong>ve</strong> aminoterminal (NTx) telopeptidleri artar. Ürik asit de her vakada<br />

ölçülmelidir.<br />

19.3. Radyolojik <strong>Tanı</strong><br />

Paget hastalığının tanısı direkt radyografik tetkik ile konulabilir. Hastalığın yaygınlığını<br />

anlamak için bir dizi direkt grafi çekmektense, kemik sintigrafisi ile tutulan tüm kemikleri<br />

saptamak uygundur. Düz grafilerde skleroz, lizis, kalınlaşmış trabeküller <strong>ve</strong> kortikal<br />

kalınlaşma, kemiklerin irileşmesi ile Paget Hastalığı tanısı kolayca konulabilmektedir.<br />

Hastalığın başlangıcında kranyum tutulduğunda, osteoklastik aktivitenin artışını gösteren<br />

lokal bir radyolusent alan görülür (osteoporosis circumscripta). Genelikle oksipital <strong>ve</strong><br />

frontal bölgelerde yer alır. Tübüler kemiklerde osteoliz, subkondral bölgelerde başlar. Alt<br />

ekstremitelerde metafizde başlayan rezorpsiyon alanı V şeklinde aşağıya doğru iner.<br />

<strong>Kemik</strong>ler zamanla irileşir <strong>ve</strong> eğilme meydana çıkar. Vertebra cisimleri büyür <strong>ve</strong>ya homojen<br />

yoğunluk artışı gösterirler. Birlikte osteoartroz da görülür. Paget lezyonları üzerinde<br />

osteojenik sarkom gelişirse tipik ‘güneş patlaması’ görünümü ortaya çıkar.


19.4. TEDAVİ<br />

PAGET Hastalığının <strong>Tanı</strong>sı TEMD Önerisi<br />

• Açlık Alkalen fosfataz yüksekliği <strong>ve</strong> direkt grafilerdeki tipik görünüm<br />

Paget hastalığı tanısı koymak için yeterlidir.<br />

• Paget Hastalığı tanısının konulmasında kemik biopsisine çok nadiren ihtiyaç<br />

duyulur. <strong>Tanı</strong> esas olarak klinik, radyolojik, biyokimyasal <strong>ve</strong> sintigrafik özellikler<br />

esas alınarak konulabilir. Osteoblastik metastaz <strong>ve</strong>ya osteosarkom ayırıcı<br />

tanısında kemik biyopsisinin yeri vardır.<br />

• Paget Hastalığında total alkalen fosfataz tanı <strong>ve</strong> tedavi takibinde yeterlidir.<br />

Paget hastalığının var olduğunun bilinmesine rağmen, total alkalen fosfatazın<br />

artmadığı vakalarda kemiğe özgü alkali fosfataz ölçülmelidir. Total alkali<br />

fosfatazı yükselten başka hastalıkların varlığında, kemiğe özgü alkalen<br />

fosfataz bakılmalıdır<br />

• Direkt grafiler hastalığın tanısının konulmasını sağlar. Hastalığın yaygınlığının<br />

araştırılmasında direkt grafilerden çok, tüm vücut kemik sintigrafisinin<br />

kullanılması daha uygundur. Tüm Paget hastalarında kemik sintigrafisi<br />

çekilmelidir.<br />

<strong>Tedavi</strong>nin amaçları: Ağrının kesilmesi, kemik döngüsü <strong>ve</strong> histolojinin normalleşmesi, litik<br />

Paget lezyonlarının iyileşmesi (çünkü bu lezyonlar sağlam kemik bölgelerine ilerler),<br />

hayat kalitesinin düzeltilmesi, komplikasyonların önlenmesi (nörolojik yetersizlik, kırık,<br />

osteoartrit, osteojenik sarkom), ameliyat öncesi kanlanmanın azaltılmasıdır.<br />

<strong>Tedavi</strong>ye yanıtın değerlendirilmesi kemik sintigrafisi ile yapılmamalıdır.<br />

Paget Hastalığının başlıca semptom <strong>ve</strong> bulguları kemik ağrıları, deformiteler, patolojik<br />

fraktürler <strong>ve</strong> sekonder osteoartrittir. Önemli morbidite <strong>ve</strong> mortaliteye yol açan<br />

kardiyovasküler sistem kafa tabanı tutulumu, dikkatle izlenmelidir.<br />

19.4.1. Genel Önlemler<br />

Uygun hidrasyon <strong>ve</strong> hastanın mobilizasyonu önemlidir. Ağrıların Paget hastalığı ile mi<br />

yoksa osteoartritik lezyonlarla mı ilgili olduğunu anlamak kolay değildir. Ağrı, artmış<br />

kemik döngüsü ile ilgili ise antirezorptiflerle geçer. Sinir basısı <strong>ve</strong>ya osteoartrozdan<br />

dolayı oluşan ağrılar bisfosfonat tedavisi ile geçmez. Bu durumda steroid olmayan<br />

anti-inflamatuvar (NSAİ) ilaçlar <strong>ve</strong> analjezikler, hatta opioidler <strong>ve</strong>rilebilir. Fonksiyonel<br />

bozuklukları önlemek için atel uygulaması, rehabilitasyon tedavisi, ayakkabı<br />

yükseltmeleri <strong>ve</strong> eklem protezleri gibi ortopedik girişimler düşünülebilir. Bunun yanı sıra<br />

akupunktur, transkutanöz elektriksel sinir uyarısı, fizyoterapi uygulanabilir. Paget<br />

hastalığı genellikle yaşlılarda teşhis edilmektedir. Bu yaş grubunda D vitamini eksikliği<br />

de çok sıktır. Bu hastalara bisfosfonat başlanınca hipokalsemi <strong>ve</strong> sekonder<br />

hiperparatiroidi gelişebileceğinden, her hastaya 500-1000 mg kalsiyum<br />

suplementasyonu <strong>ve</strong> 1000-2000 IU D vitamini <strong>ve</strong>rilmesi gerekir. Bilhassa intra<strong>ve</strong>nöz<br />

bisfosfonatların uygulanmasını takiben kemik rezorpsiyonu baskılanmakta, kemik<br />

formasyonu arttığından kalsiyum ihtiyacı belirginleşmektedir.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

79


KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

80<br />

19.4.2. Bisfosfonatlar<br />

İlk tercihtir. yüksek kemik döngüsü olan bölgelerde yoğunlaştıkları için Paget tedavisinde<br />

özel bir yere sahiptirler. <strong>Kemik</strong> döngüsünün baskılanması ile ağrı azalır, nörolojik<br />

komplikasyonlar düzelebilir, osteolitik lezyonlar geriler.<br />

19.4.3. Zoledronat<br />

Paget hastalığı tedavisinde ilk seçenek olmalıdır. Zoledronat tedavisinin etkileri uzun<br />

dönemde oral bisfosfonatlardan daha etkin bulunmuştur. Aminobisfosfonatlarla, özellikle<br />

de zoledronat ile çene osteonekrozu görülebileceğini akılda tutmak gerekir.<br />

Oral bisfosfonatlardan alendronat, risedronat, Paget Hastalığı tedavisinde kullanılabilir. Doz<br />

osteoproroz tedavisinden daha yüksektir. Risedronat 2 ay süreyle günde 30 mg olarak<br />

<strong>ve</strong>rilebilir. Alkalen fosfatazda yeterli supresyon olmazsa tedavi 1-2 ay daha uzatılabilir.<br />

Alendronat günlük 40 mg dozunda 6 ay süreyle kullanılabilir. Vakaların %70-80’inde alkalen<br />

fosfataz baskılanmaktadır. İlaç kesildikten 1 sene sonrasına kadar remisyon devam<br />

etmektedir. Hafif vakalarda tiludronat 400 mg dozunda 3 ay <strong>ve</strong>rilebilir. Bisfosfonatlar ağrıyı da<br />

geçirmektedir. Bunun yanı sıra intra<strong>ve</strong>nöz pamidronat 60 mg olarak serum içinde en az 4<br />

saatte infüze edilebilir. Bu doz iki haftada bir 3 kez olarak <strong>ve</strong>ya iki haftada bir 30 mg dozunda<br />

6 kez tekrarlanır. Vakaların %20’sinde ateş, myalji ile gribe benzer bir tablo ortaya çıkmaktadır.<br />

Pamidronat ile vakaların %50-80’inde alkalen fosfataz normalleşmektedir. Bisfosfonatların<br />

kesildikten sonra da etkileri aylar, hatta bazen yıllarca devam edebilir.<br />

19.4.5. Kalsitonin<br />

Kalsitonin, sadece bisfosfonat kullanımının kontrendike olduğu <strong>ve</strong>ya bisfosfosfonatlara<br />

cevapsızlık görüldüğü durumlarda kullanılmalıdır. Kalsitonin parenteral olarak hergün<br />

50-100 İÜ dozunda semptomlar düzelene kadar kullanılabilir. Daha sonra haftada 3 gün<br />

50-100 İÜ kalsitonin ile idame tedavisine geçilmekte <strong>ve</strong> tedaviye 3-6 ay devam edilmektedir.<br />

PAGET Hastalığı <strong>Tedavi</strong>si TEMD Önerisi<br />

• Günümüzde Paget Hastalığının tedavisinde ilk seçenek, eğer bilinen bir<br />

kontrendikasyonu yoksa 5 mg zoledronat infüzyonu olmalıdır.<br />

• Oral bisfosfonatlardan Alendronat günlük 40 mg dozunda 6 ay süreyle ,<br />

Risedronat 2 ay süreyle günde 30 mg olarak kullanılabilir<br />

• Yeterli kalsiyum (1000 mg) <strong>ve</strong> D vitamini (1000-2000 IU) <strong>ve</strong>rilmelidir.<br />

• Ağırlık taşıyan kemiklerde, ekleme yakın bölgelerdeki lezyonlarda <strong>ve</strong> kranyum<br />

tutulumunda semptomlar beklenmeden tedavi başlanmalıdır..<br />

• Daha önce tedavi görmüş Paget Hastasında alkalen fosfatazın, normal referans<br />

değerleri içinde kalsa bile %25 oranında artışı, hastalığın nüksü olarak kabul<br />

edilmelidir.<br />

• Paget hastaları tedavi edildikten 3-6 ay sonra kontrol edilmeli, alkalen<br />

fosfatazın tamamen normal sınırlara indiği gösterilmelidir. Takipte kemik<br />

yapım belirteçleri kullanılmalı, 6 ay sonra tedaviye yanıtsız vakalar tekrar tedavi<br />

bakımından değerlendirilmelidir.


Kaynaklar<br />

1. Ralston SH, Langston AL, Reid IR. Pathogenesis and management of Paget’s disease of bone<br />

(seminar). Lancet 2008; 372: 155-63.<br />

2. Selby PL, Davie MWJ, Ralston H, Stone MD. Guideline on the management of Paget’s disease of<br />

bone. Bone 2002; 31;10-9.<br />

3. Colina M, Corte RL, Leonardis FD, Trotta F. Paget’s disease of bone (review). Rheumatol Int 2008;<br />

28: 1069-75.<br />

4. Seton M, Moses AM, Bode RK, Schwartz C. Paget’s disease of bone : the skeletal distribution,<br />

complications, and quality of life as percei<strong>ve</strong>d by patients. Bone. 2011;48:281-5.<br />

5. Devogelaer JP, Bergmann P, Boutsen BY, Goemaere S, Kaufman JM, Reginster JY, Rozenberg S,<br />

Boonen S. Management of patients with Paget’s disease: a consensus document of the Belgian<br />

Bone Club. Osteoporosis International 2008; 19: 1109-117.<br />

6. Reid IR, Hosking DJ. Bisphosphonates in Paget’s disease (review). Bone. 2011;49:89-94.<br />

KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI (OSTEİTİS DEFORMANS)<br />

81


HİPOFOSFATEMİ<br />

82<br />

20.1. Hipofosfatemi Nedenleri:<br />

Hipofosfatemi düşük, normal <strong>ve</strong>ya yüksek total vücut fosfat düzeylerinde görülebilir. Son<br />

iki durumda ekstrasellüler alandan, intrasellüler alana kaçış vardır. Diğer taraftan fosfor<br />

eksikliği normal, düşük <strong>ve</strong>ya yüksek serum fosfor düzeyleri varlığında gözlenebilir. Fosfat<br />

eksikliği total vücut fosfatının azalması ile olur.<br />

Barsaktan azalmış fosfat emilimi<br />

- Diyetle ciddi fosfat kısıtlaması<br />

- Fosfat bağlayıcı antiasitler<br />

- D vitamini eksikliği <strong>ve</strong>ya direnci<br />

- Sekretuvar diyare, steatore<br />

- Kusma<br />

Ekstrasellüler alandan intrasellüler alana kaçış<br />

- Malnütrisyonun iyileşme dönemi<br />

- Diyabetik ketoasidoz tedavisi sırasında<br />

- Solunumsal alkaloz (sepsis, anksiyete, mekanik <strong>ve</strong>ntilasyon, salisilat zehirlenmesi,<br />

hepatik koma, gut, alkoliklerde alkol yoksunluğu)<br />

- Hormonlar <strong>ve</strong> diğer ilaçlar (insülin, glukagon, epinefrin, dopamin, beta-2 agonistler,<br />

steroidler, ksantin türevleri)<br />

- Hızlı hücre yapımı (aç kemik sendromu, akut lösemi, Burkitt lenfoması)<br />

İdrarla kayıp<br />

HİPOFOSFATEMİ<br />

Tan›m: Serum fosfor seviyesinin 2.5 mg/dl den az olması hipofosfatemidir.<br />

Hipofosfatemi Derecelendirmesi:<br />

orta: serum fosfor 1-1.2 mg/dl (0.32-0.8 mmol/L)<br />

ciddi: serum fosfor < 1mg/dl (


20.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Hipofosfatemi hastaları genelde asemptomatiktir. Genellikle plasma fosfor seviyesinin 1<br />

mg/dl’nin altında olması durumunda semptomlar gözlenir.<br />

Kronik fosfat eksikliği proksimal myopati, güçsüzlük <strong>ve</strong> kemik ağrısına neden olabilir.<br />

Ancak hipofosfatemili hastalarda fosfat eksikliği akut rabdomyolize neden olmaz. Kronik<br />

fosfat eksikliği üzerine eklenen akut hipofosfatemide rabdomyoliz görülebilir.<br />

Hipofosfatemik hastalarda aşikar rabdomyoliz genellikle kronik alkolizmi olan hastalarda<br />

ortaya çıkar. Bu kişilerde alkol kas hücrelerinde harabiyete neden olmaktadır.<br />

Hipofosfatemiye bağlı olarak myokardi <strong>ve</strong> diyafragmanın fonksiyon bozukları <strong>ve</strong> sonuçta<br />

solunum yetmezliği oluşabilir.<br />

Semptomlar uzun süre ağız yoluyla beslenemeyen hastaların yeniden beslenme<br />

dönemlerinde daha sıkdır. Periferik <strong>ve</strong> santral nöropati, paresteziler, tremor,<br />

nöropsikiyatrik bozukluklar, ATP azalmasına bağlı olarak hemoliz konvülziyon, koma,<br />

görülebilir.<br />

Ciddi hipofosfatemi, normal plazma serum fosfor konsantrasyonunun sağlanabilmesi<br />

için kemik mineral mobilizasyonuna neden olur<br />

20.3. Laboratuvar <strong>Tanı</strong><br />

idrar fosfat atılımının ölçülmesi yardımcı olabilir. Fosfat atılımı 24 saatlik idrardan<br />

ölçülebildiği gibi spot idrardan süzülen fosfatın fraksiyonel atılımının (FEPO4)<br />

hesaplanması ile de bulunabilir.<br />

FE PO4 =(idrar fosfatı x serum kreatinini x 100) / (serum fosfatı x idrar kreatinini)<br />

Fizyolojik şartlarda FE PO4 %5 ile %20 arasındadır. Düşük plasma fosfat<br />

konsantrasyonlarında FE PO4 %5’den az olmalıdır. Düşük fosfat seviyesine karşın FE PO4<br />

%5 den fazla ise hipofosfateminin nedeni böbrekten fosfat kaybıdır. Serum kalsiyum<br />

seviyesine göre böbrekten 3 tip fosfat kaybı vardır: Primer hiperparatiroidi (serum<br />

kalsiyumu yüksek), sekonder hiperparatiroidi (serum kalsiyumu düşük), <strong>ve</strong> primer renal<br />

fosfat kaybı (serum kalsiyumu normal). Böbrek fosfat emilinin uygun olduğu ( FE PO4


HİPOFOSFATEMİ<br />

84<br />

20.4. TEDAVİ<br />

Hipofosfatemi varlığı, acilen fosfat tedavisi yapmayı gerektirmez. <strong>Tedavi</strong> gerekliliğine<br />

karar <strong>ve</strong>rmede hipofosfateminin nedenini ortaya koymak gerekir. Hipofosfatemi, neden<br />

olan hastalığın tanı <strong>ve</strong> tedavisi ile genellikle düzelir. <strong>Tedavi</strong>de en gü<strong>ve</strong>nli yol oral yoldur,<br />

sodyum <strong>ve</strong> potasyum fosfat kullanılabilir. Ortalama bir hastada vücut depolarını tekrar<br />

doldurmak için 1000-2000 mg (32-64 mmol) fosfat, 7-10 gün boyunca <strong>ve</strong>rilmelidir. Oral<br />

fosfat ile birlikte <strong>ve</strong>rilen kalsitriol (15-30 ng/kg/gün) böbrekle fosfat kaybı olan genetik<br />

hastalıklarda fosfor seviyelerini normale getirirken kemik ağrısını da hafifletir. Oral fosfat<br />

tedavisinin önemli bir yan etkisi ishaldir.<br />

Klinik olarak aşikar hipofosfatemi semptomları (hemoliz gibi), ciddi hipofosfatemisi<br />

[


Kaynaklar<br />

1. Weisenger JR, Bellorin-Font E. Magnesium and phosphorus. Lancet 1998;352:391-6.<br />

2. Halevy J, Bulvik S. Se<strong>ve</strong>re hypophosphatemia in hospitalized patients. Arch Intern Med.<br />

1988;148:153-5.<br />

3. Amanzadeh J, Reilly RF Jr. Hypophosphatemia: an evidence-based approach to its clinical<br />

consequenses and management. Nat Clin Pract Nephrol. 2006; 2(3):136-1484-Gaasbeek A,<br />

Meinders E. Hypophosphatemia:An update on its etiology and treatment. The Am J Med<br />

2005;118: 1094-101.<br />

HİPOFOSFATEMİ<br />

85


HİPERMAGNEZEMİ<br />

86<br />

21.1. Hipermagnezemi Nedenleri<br />

HİPERMAGNEZEMİ<br />

<strong>Tanı</strong>m: Serum magnezyum düzeyinin >2,4 mg/dl üzerinde olmasıdır.<br />

Hipermagnezemi derecelendirmesi<br />

Hafif hipermagnezemi: serum Mg düzeyi 2,4-3,6 mg/dl<br />

Orta hipermegnezemi: serum Mg düzeyi 3,6-6,0 mg/dl<br />

Ağır hipermegnezemi: serum Mg düzeyi >6,0 mg/dl<br />

Hafif hipermagnezemi kronik renal yetmezlikte izlenebilir. Renal fonksiyonların normal<br />

olduğu durumda hafif hipermagnezemi familial hipokalsiurik hiperkalsemi, adrenal<br />

yetersizlik, hipotiroidi <strong>ve</strong> hipotermi ayrıcı tanıda düşünülmelidir.<br />

Hipermagnezemi; Primer olarak iki durumda sıklıkla, renal yetersizlik fonksiyon yetersiz<br />

olduğunda <strong>ve</strong> /<strong>ve</strong>ya büyük bir magnezyum yükü i.v, oral <strong>ve</strong>ya enema olarak <strong>ve</strong>rildiğinde<br />

görülür. Magnezyum artışı, laksatif-purgatif <strong>ve</strong>ya antiasitler olarak <strong>ve</strong>rilen oral<br />

magnezyum tuzlarının büyük miktarlarının alımından <strong>ve</strong>ya travma, sepsis,<br />

kardiyopulmoner arrest, yanıklar <strong>ve</strong>ya şok lu hastalarda aşırı yumuşak doku iskemisi<br />

<strong>ve</strong>ya nekrozundan oluşabilir. Magnezyum tuzlarının parenteral <strong>ve</strong>rilmesinden de<br />

hipermagnezemi, oluşabilir.<br />

Magnezyum preparatları renal yetmezlikte kontrendikedir. Hipermagnezemi, genellikle<br />

renal yetersizlik ortamında hospitalize hastaların %10-15 inde görülebilir.<br />

21.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

Magnezyum düzeyleri ile görülebilecek hipermagnezemi belirtileri arasında uygun bir<br />

korelasyon vardır. Hipermagnezeminin en yaygın klinik belirtileri, vazodilatasyon <strong>ve</strong><br />

nöromuskuler geçişin hem pre <strong>ve</strong> postsinaptik inhibisyonuyla ilgili olabilen<br />

nöromusküler blokajla ilgilidir.


21.2.1 Hipermagnezeminin klinik belirtileri<br />

Mg seviyesi Klinik belirtiler<br />

4.8-7.2 mg/dl Bulantı, kusma, ciltte kızarıklık, başağrısı,<br />

Letarji, reflekslerde azalma<br />

7.2-12 mg/dl Somnolans, hipokalsemi, hipotansiyon,<br />

Bradikardi, derin tendon reflekslerinin kaybı<br />

(EKG değişiklikleri: QT intervalinde uzama,<br />

İntra<strong>ve</strong>ntriküler ileti gecikmesi)<br />

12 mg/dl Kas paralizisi, koma, solunum depresyonu,<br />

AV blok, kardiyak arrest<br />

21.3. <strong>Tedavi</strong><br />

Hipermagnezeminin tedavisi magnezyum kaynaklarının belirlenmesini <strong>ve</strong> kesilmesini, <strong>ve</strong><br />

ekstrasellüler sıvıdan magnezyum klirensini artıracak önlemlerin alınmasını kapsar. Mg<br />

tedavisine bağlı hipermagnezemide renal fonksiyonu normal olanlarda, magnezyum<br />

tedavisinin kesilmesi, normal magnezyum seviyelerinin derhal düzelmesine izin<br />

<strong>ve</strong>recektir. Renal yetersizlikli hastalar magnezyum ihtiva eden medikasyonlar<br />

alınmamalıdır <strong>ve</strong> herhangi bir sebep için parenteral magnezyum alan hastalar dikkatli <strong>ve</strong><br />

sık olarak kontrol edilmelidirler. Magnezyumsuz laksatif-purgatif <strong>ve</strong>ya lavmanlarının<br />

kullanılması, gastrointestinal traktusdan alınan magnezyumun temizlenmesinde<br />

yardımcı olabilir. Eğer uygunsa güçlü i.v hidrasyon yapılmalıdır. Loop diüretikleri<br />

eklenebilir. Renal fonksiyon bozukluğunda, peritoneal <strong>ve</strong>ya hemodiyaliz plazma<br />

magnezyum konsantrasyonunu etkili biçimde düşürecektir .<br />

Ciddi semptomları olan bir hastada magnezyumun toksik etkilerini daha hızlı ortadan<br />

kaldırmak için i.v kalsiyum bir magnezyum antagonisti olarak kullanılabilir. 1-2 saatte,<br />

100-200 mg dozlarda i.v infüzyonla <strong>ve</strong>rilen kalsiyumun, hipermagnezeminin bulgu <strong>ve</strong><br />

semptomlarında geçici bir düzelme sağladığı bildirilmiştir.<br />

Hipermagnezemi <strong>Tanı</strong> <strong>ve</strong> <strong>Tedavi</strong>, TEMD Önerisi<br />

• Hipermagnezemi renal fonksiyon yetersizliğinde <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya büyük miktarlarda<br />

magnezyum alımında görülür.<br />

• Magnezyum düzeylerine göre hipermagnezemi belirtileri değişir.<br />

• Magnezyum preparatları renal yetmezlikte kontrendikedir.<br />

• Hipermagnezemi tedavisinde öncelikle magnezyum alımı durdurulur,<br />

gereğinde IV hidrasyon uygulanır. Renal fonksiyon bozukluğunda peritoneal<br />

<strong>ve</strong>ya hemodiyaliz, ciddi semptomların varlığında i.v kalsiyum kullanılabilir.<br />

HİPERMAGNEZEMİ<br />

87


HİPERMAGNEZEMİ<br />

88<br />

Kaynaklar<br />

1. Bringhurst FR, Demay MB, Kronenberg M. Hormones and disorders of mineral metabolism. In<br />

Williams Textbook of Endocrinology. Eds: Kronenberg HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR.<br />

Chapter 27, 11th ed. Saunders, Philadelphia 2008;1203-68.<br />

2. Agus ZS. Causes and treatment of hypermagnesemia. Section ed: Goldfarb S. UpToDate 2011.<br />

3. Agus ZS. Regulation of magnesium balance. Section ed: Goldfarb S. UpToDate<br />

4. Schelling JR. Fatal hypermagnesemia. Clin Nephrol 2000;53: 61.<br />

5. Agus ZS. Symptoms of hypermagnesemia. Section ed: Goldfarb S. UpToDate 2011.<br />

6. Moe SM. Disorders involving calcium, phosphorus, and magnesium. NIH Public Access, Prim<br />

Care 2008;35: 215-34.


22.1. Hipomagnezemi Nedenleri<br />

Gastrointestinal: Malabsorbsiyon sendromları, bağırsak rezeksiyonu, kısa barsak<br />

sendromu, kronik diyare <strong>ve</strong>ya uzun süreli laksatif kullanımı, malnutrisyon, akut pankreatit,<br />

uzun süreli proton pompa inhibitörlerinin kullanılması,<br />

Renal: Magnezyum kaybının arttığı durumlar, Kronik alkolizm, renal obstrüksiyon sonrası<br />

diürezin artması, akut tubuler nekrozun poliürik fazı, renal tubuler asidoz, hiperkalemi,<br />

İlaçlar: (Tiazid, loop diüretikleri, aminoglikozidler, amfoterisin B, siklosporin, alkol, sisplatin,<br />

uzun süreli proton pompa inhibitörü )<br />

Endokrin <strong>ve</strong> metabolik hastalıklar: Primer <strong>ve</strong>ya sekonder hiperaldosteronizm, hipertiroidi,<br />

diabetes mellitus, hiperkalsemi, metabolik asidoz<br />

Konjenital sendromlar: Bartter sendromu ,Gitelman sendromu<br />

22.2. Klinik <strong>Tanı</strong><br />

HİPOMAGNEZEMİ<br />

Tan›m: Serum normal magnezyum 1.7 -2.4 mg/dl arasındadır.<br />

Hipomagnezemi derecelendirmesi:<br />

Hafif hipomagnezemi: serum Mg düzeyi 1,2-1,7 mg/dl<br />

Ağır hipomagnezemi: serum Mg düzeyi


HİPOMAGNEZEMİ<br />

90<br />

22.4. TEDAVİ<br />

Hafif magnezyum düşüklüklerinde <strong>ve</strong>ya asemptomatik olgular da diyet <strong>ve</strong> peroral<br />

magnezyum ile tedavi edilebilir.<br />

Ağır hipomagnezemili <strong>ve</strong>ya semptomatik olgularda tedavi parenteral olarak yapılır.<br />

Magnezyum tedavisine başlanılmadan önce hastada böbrek fonksiyonları kontrol<br />

edilmelidir.<br />

Hipomagnezemi, potasyum <strong>ve</strong>ya kalsiyum eksikliği ile birlikte olduğu durumlarda yeterli<br />

magnezyum replasmanı yapılmadan potasyum <strong>ve</strong>ya kalsiyum eksikliğine ilişkin belirtiler<br />

düzeltilemez.<br />

22.4.1. Peroral Magnezyum <strong>Tedavi</strong>si<br />

Oral magnezyum tuzları (MgCl 2, MgO <strong>ve</strong>ya Mg(OH) 2) iki doz halinde 40-60 mEq/gün<br />

(480-720 mg/gün) <strong>ve</strong>rilmesi yeterlidir.<br />

Malabsorbsiyonlu <strong>ve</strong>ya üriner magnezyum kaybının devamlı <strong>ve</strong> fazla olduğu<br />

durumlarda magnezyum replasman tedavisine sürekli olarak devam edilmesi önerilir<br />

Kronik böbrek yetmezlikli olgularda Mg’un absorbsiyonunda da bozukluk olacağı için<br />

oral magnezyum ile birlikte aktif D-vitaminini kullanırken çok dikkatli olunmalıdır.<br />

Parenteral magnezyum tedavisi: Renal fonksiyonları normal olan ciddi hipomagnezemili<br />

erişkin olgularda kullanılmalıdır. %50’lik MgSO4, serum fizyolojik <strong>ve</strong>ya dextrose içinde,<br />

intra<strong>ve</strong>nöz (IV) olarak 50-100 mEq/gün (2-4 mEq/saat dozunda) infüzyon şeklinde serum<br />

Mg düzeyi 2-3 mEq/L oluncaya kadar <strong>ve</strong>rilir. Genellikle iki gün süreyle 100 mEq/gün<br />

dozunda uygulanan tedavi yeterli olmaktadır. %50’lik 2mL MgSO 4 8 mEq; 1gram MgCl<br />

ise 10 mEq magnezyum içermektedir.<br />

Konvulsiyon ile seyreden acil durumlarda 10-20 mEq MgSO4 bolus tarzında birkaç<br />

dakika içinde i.v olarak <strong>ve</strong>rildikten sonra infüzyon ile, 10-15 mEq/saat’te gidecek şekilde,<br />

tedaviye 1-2 saat devam edilir. Böbrek fonksiyonları normal olan bir bireyde uygulanan<br />

bu tedavi ile, ortalama 400 mEq/gün magnezyum renal yoldan ekskrete edilerek<br />

hipermagnezminin oluşması da önlenmiş olur.<br />

Ancak renal yetmezlikli olgularda, idrar ile atılan magnezyum miktarının yeterli<br />

olmaması nedeniyle, hipermagneziminin gelişmemesi için serum Mg düzeylerinin sık<br />

aralıklarla izlenmesi gerekir. Mg düzeyleri normale gelene kadar günlük düzey kontrolü<br />

yapılmalıdır.<br />

Ağrı <strong>ve</strong> izlemde zorluk nedeni ile MgSO4’ın intramuskuler olarak kullanılması önerilmez.


22.4.2. <strong>Tedavi</strong> Etkinliğini Değerlendirilmesi<br />

<strong>Tedavi</strong>nin etkinliğini değerlendirmek için, tedavi sırasında günlük idrarla atılan<br />

magnezyum düzeylerinin yakından izlenmesi önerilmektedir.<br />

Serbest SO 4 iyonları, kalsiyumun idrar ile atılımını arttırdığı için, özellikle hipokalsemik<br />

olgularda Mg SO 4 yerine magnezyum klorid <strong>ve</strong>ya magnezyum glukonat formlarının<br />

intra<strong>ve</strong>nöz olarak kullanılması daha uygun olabilir.<br />

Hipomagnezemili olgularda Mg tedavisine ila<strong>ve</strong>ten kalsiyum, fosfat <strong>ve</strong> potasyumunda<br />

eklenmesi gerekebilir. Hipomagnezemi, vitamin-D eksikliği ile birliktelik gösterebilir.<br />

D-vitamininin eksikliği için genellikle Po <strong>ve</strong>ya Pe, 25(OH)D <strong>ve</strong>rilmesi yeterlidir.<br />

Hipomagnezemiyi kötüleştirebileceği için 1,25(OH) 2D’nin kullanılması önerilmez.<br />

22.4.3. Magnezyum Sülfat <strong>Tedavi</strong>sinin Yan Etkileri<br />

Yüksek dozlarda magnezyum replasmanına bağlı olarak diyare gelişebilir, çoğu kez<br />

önemsizdir. Magnezyum glukonatın (1 gram magnezyum glukonat =58 mg Mg içerir)<br />

diyare yapıcı etkisi daha azdır.<br />

Aşırı <strong>ve</strong> yüksek doz kullanımında gelişen hipermagnezemiye bağlı olarak; bradikardi,<br />

diplopi, kızarma (flushing) periferik vazodilotasyona bağlı olarak hipotansiyon, bulantı,<br />

nefes darlığı, konuşma zorluğu, kusma <strong>ve</strong> nöromuskuler blokaj sonucunda derin tendon<br />

refleks kaybı, solunum depresyonu, kardiyak aritmi <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya arest görülebilir.<br />

22.4.4. Magnezyum Sülfat <strong>Tedavi</strong>sinin Kontrendike Olduğu Durumlar<br />

Kalp bloğu, böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi


HİPOMAGNEZEMİ<br />

92<br />

Kaynaklar<br />

1. Maria Laura De Feo. Magnesium disorders:clinical experience and review of the literature.<br />

Clinical cases in mineral and bone metabolism. 2009;6: 220-2.<br />

2. Moe SM. Disorders of calcium, phosphorus and magnesium metabolism. Am J Kidney Dis.<br />

2005;45: 213-8.<br />

3. David R. Mouw, Robyn A. Latessa, What are the causes of hypomagnesemia? The Journal of<br />

Family Practice. 2005;54:172-6.<br />

4. Shoback D., Sellmeyer D and Bikle D.D Metabolic Bone Disease. in Gardner DG & Shoback D,<br />

editors, Greenspan’s Basic&Clinical Endocrinology. 8th Edition The McGraw-Hill<br />

Companies.2007; 281-345.<br />

5. Augus ZS. Hypomagnesemia. J Am Soc Nephrol. 1999;10:1616-22.<br />

6. Rude RK, Singer FR, Magnesium deficiency and excess. Annu Rev Med 1981;32:245-59.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!