You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
afından oluşturulan bir zeka kusuru olduğunu kavramaya<br />
başlamıştım. İnsan hoş bir varlıktı belli ki.<br />
Benlik ise, başka benliklerin ellerinde kabiliyetsizce<br />
yoğrulan ayıplı bir karmaşaydı sadece. Ruhundaki<br />
karışıklığın farkına varan benim gibi birisi, bu karışıklığı<br />
anlayıp gidermek için uğraştıkça ayrı düşmeye<br />
başlıyordu diğerlerinden. Bu, kaçınılmazdı. Ben ve<br />
diğerleri olmaktaydık yavaş yavaş. Sokaktan geçen<br />
adam anlamayacaktı beni biliyorum. Ona benliğimin<br />
zedelenmiş yönlerinden bahsedemez, hayatın yaşanılası<br />
olmadığını kanıtlayacak farklı gerekçeleri ona<br />
anlatamaz, sırtımı döndüğüm anda itkilerinden tiksineceğim<br />
birinin yüzüne gülemezdim. Kim olduğu<br />
fark etmezdi diğerinin. Bakkal olabilirdi, çocuk olabilirdi,<br />
eşim olabilirdi, kardeşim veya profesör olabilirdi;<br />
onaylanmış yahut tecrit edilmiş bir karakter<br />
olabilir, kitlelerce sevilip göndere çekilen tapılası bir<br />
mevcudiyet haydi haydi olabilirdi. Diğerleri herkesti,<br />
diğerleri hepinizdiniz.<br />
İşler planlanmış gibi ilerliyor ve beni her nasılsa içine<br />
çekiyordu. Düşünecek vakit yoktu. Olayların bir yerinde<br />
–bu en durgun veya hareketli yeri olabilir- “Ne<br />
yapıyorum ben?” diye soruyordum kendime. Yaptığım<br />
şuydu: İşleyen, didinen, yırtınan ve yıpranan insanlara;<br />
makine, sokak ve şehirlere; doğaya, topluma<br />
ve zamanın bir kısmına uslu gölgeler misali yayılıyor,<br />
karartmak niyetiyle değil de kimseyle görüşüp yüzleşmemek<br />
adına karanlığıma esir oluyordum. Düzenin<br />
karşısında değil merkezindeydim. Bu da beni<br />
daha tehlikeli bir vatandaş yapıyordu. Sistemin çarklıları<br />
ifşa olmuştu. Kaidelerin aksine hareket etme<br />
lüksüne sahip olmasam bile, ruhumun derinliklerinden<br />
fışkıran arıtıcı bir kaynak bu cesarete sahipti. Nitekim<br />
döngüye sekte vurmaya yeminli bir muhalife,<br />
bükülmez bir engele dönmüştüm.<br />
O sıralar kendimin ne olduğunu bilmeden yaşıyordum<br />
ben. Bu düşünceler benim miydi? Yoksa insani<br />
dürtülerin, başkası tarafından tasarlanmış imgelerin<br />
ve hafızama inşa edilmiş çok katlı şablonların diktesiyle<br />
mi sürükleniyordum? Siz olsanız ne yapardınız?<br />
Sahibi olmadığınız düşünceler tarafından dürtüldüğünüzde<br />
başkasının ektiği fikirleri biçmenin peşinde<br />
mi koşardınız? Öyleyse benim gibisiniz demektir.<br />
Öyleyse hepimiz birbirimiz gibiyiz demektir. Hatta<br />
öyleyse, birbirimizden pek farkımız yok demektir ve<br />
bu kıstırılmışlığın habercisidir.<br />
Ümidi öldürmemeliydim. Mücadeleyi sürdürmeli,<br />
çoğaltıp işe yarar kılmalıydım. Bunun için savaştım,<br />
didindim, yırtındım ve bilinç cevherine uzanan ebedi<br />
bir yolculukla uyumlandı akıbetim, uyandım. Öyleyse<br />
siz de günün birinde bu kımıltısız komadan uyanabilir<br />
ve o vakte dek işaret edilen maksatların gayri<br />
aşinalığı ile yüzleşebilirsiniz. Mazide kalan davranışlarınızdan<br />
utanacağınızı, hatta bazılarını düşmanca<br />
bulacağınızı söylemeliyim. Kullanıldığınızı da hissedeceksinizdir<br />
bir miktar. Coşkun duyguların dinmesinden<br />
sonra ise an gelir, kendinizle barışırsınız. Ne<br />
yazık ki kendiyle dahi barış imzalamak kendi özünden<br />
vermeyi, yani özveriyi gerektirir. Uyumluluk gafleti<br />
içindeki benliğinizi besleyen damarları düğümlediğinizde<br />
diğerlerinin vaatlerine olan düşkünlüğünüz ve<br />
bu düşkünlük neticesinde ortaya çıkan şuursuz haz<br />
yanlılığınız artık kangren olmuştur. Öz benliğiniz de<br />
cıscıbıldaktır. Kurumlu ve doygun budalaların arasında<br />
kayıpsınızdır. Bildiklerinizi bilmedikleri için<br />
onlara acır, hedefi ıskalayan kibirli bakışlarını ve budalaca<br />
kurgulanmış incelikli lakırtılarını görmezden<br />
gelirsiniz.<br />
Bir yandan direnişinize alkış tutulmasını bekleyip<br />
öte taraftan alkış tutanların beğenilerine düşman<br />
kesilmek, komadan yeni uyanmış her benliğin öncül<br />
handikaplarındandır. O esnada hangi koşulda olursanız<br />
olun, kreşendo şahlanacakken araya giren es<br />
komutu gibi akışı aksatacağınız kesin. Nasıl bunca<br />
emin konuştuğumu merak ediyorsanız söyleyeyim;<br />
oradaydım ve yaşadım, yaşamadığım hiçbir deneyimin<br />
sözcüsü olmadım ben. Oysa yaşamama rağmen<br />
anlatamadığım öyle çok şey var ki.<br />
Düşünsenize, birgün gözlerimi açtım ve gözlerimi<br />
çoktandır açık buldum. Gözlerimi açtığım iddiası<br />
böylece tutarsızlaştı. Önceki yaşantımda güvenilmez<br />
biri olsam gerek. Diğer yandan, gözlerinin açıldığı<br />
iddiasında bulunan biri olarak onların aslında uzun<br />
zamandır açık olduğunu belirtmem ve bunun bir tutarsızlık<br />
barındırdığını itiraf etmem iddiama ne denli<br />
güvendiğimi ve hakikati sindirebilen biri olduğumu<br />
gösteriyor olmalı. Serzenişlerinizi duyar gibiyim, hayır<br />
serzenmeyin.<br />
Usturupsuz çıkışım sizi bana karşı sakıngan kılacak,<br />
belki de beni küçümsemenize neden olacaktır.<br />
Okuduklarınızın ukalalık olduğunu, satırlarda ortalık<br />
karıştıracak agresif bir üslup takınıldığını söyleyip<br />
burun kıvırmanız da büyük olasılık. Buna benzer<br />
düşüncelerin kafanızı karıştıracağını bildiğim için o<br />
düşüncelerin sizin olmadığını ve aklınıza gelen her<br />
fikre, kalbinizde doğan her hisse güvenmemeniz gerektiğini<br />
birkaç paragraf yukarıda vurguladım. İçime<br />
düşen tümörün alelade yargılarla tanımlanabilecek<br />
kadar iyi huylu olmadığını bilmelisiniz.<br />
Hakikatin sıkıcı fakat şaşmaz sürekliliğinden çok<br />
kez bahsetmişimdir. Oysa insan, onun anlaşılır biçimde<br />
dile getirilmesini bekler. Hakikat ise nasıl ve<br />
kim tarafından olduğu fark etmeksizin insan zihninde<br />
dolanıp kabul görmeyi beklemektedir. Hakikat ve<br />
siz, karşılıklı bekleşmektesiniz. Bir zamanlar ben de<br />
çok beklemiştim. O günlerden pek fotoğraf kalmadı<br />
elimde. Ara sıra iç çekmeme neden olan hoş ama alçaltıcı<br />
hatıralardan imtiyazlı seçkiler belki. Gerisi silinip<br />
gitti. Halbuki hakikat kalıcıdır.<br />
Sadece doğru hamleler yapıp sizi köşe sıkıştırmamdan<br />
dolayı değil; sizi köşeye sıkıştırmak gibi hastalıklı<br />
bir düşünceye kapıldığımı itiraf etmemden dolayı<br />
da sözlerimi ciddiye almanızı dilerim. Ancak önce<br />
kendimi ciddiye alsam iyi olacak. Çünkü bir süredir<br />
gözlerimi hakikatin sıra dışı parlaklığıyla imtihan<br />
ediyorum. Gelişme kaydettiğimi kabullenmeliyim.<br />
Baktıklarımız aynı olabilir ama gördüklerimiz artık<br />
oldukça farklı.<br />
59