02.10.2018 Views

matbaa_teknik_ekim_2018

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İstanbul Sanayi Odası 27. Grup Basım Yayın Sanayi Meslek Komitesi Başkanı<br />

Zekeriya Acar, BASEV tarafından gerçekleştirilen toplantıda söz aldığında şöyle<br />

demişti: “Matbaa okullarımızdan mezun olan çocuklarımızın yüzden sekseni<br />

meslek dışına kaçıyor.” Bu tespit Acar’ın bizzat okullar ile ilgili araştırmasının<br />

sonucuydu. Bu konu ile ilgili olarak diğer STK ile birlikte Ekim başında bir de<br />

toplantı gerçekleştireceklerini de yine Acar’ın ifadesiyle öğreniyoruz.<br />

Bu rakam çok büyük. Yani her bir okul yılda ortalama 150 – 200 öğrenci mezun<br />

ediyor ama biz sadece otuz ilâ kırkını sektöre kazandırabiliyoruz. Bunun<br />

elbette sebepleri var. Piyasa koşulları ve dedikoduları, mesleği sevdirmeyi<br />

başaramayan eğitimciler ve benzeri.<br />

Ancak en önemli etken öğrencilerin on birinci sınıftan itibaren <strong>matbaa</strong>larda<br />

yaptıkları stajlar.<br />

Öğrencilerin önemli bir kısmı bu stajlar vasıtasıyla <strong>matbaa</strong>lardaki çalışma<br />

şartları ile birebir karşı karşıya kalıyorlar. Daha önceki sınıflarda yapılan <strong>teknik</strong><br />

geziler fevkalade iyi ve eğitici ve mesleğe teşvik edici olmakla beraber stajda<br />

karşılaşılan durumla hiç örtüşmüyor.<br />

Bunun da en önemli sebebi öğrencilerimizi emanet ettiğimiz usta kalfa ya da<br />

usta öğreticiler.<br />

Şimdi burada klasik ayak işi yaptırılan stajyer sohbetine girmeyeceğim. Ancak<br />

altı çizilmesi gereken bazı önemli noktaları belirtmek eskimiş de olsa bir <strong>matbaa</strong><br />

öğretmeni olarak benim adıma da elzem bir mükellefiyet.<br />

Şimdi ki cümleler kendilerine öğrenci emanet edilmiş usta ya da kalfalara ve belki<br />

de maalesef çıraklara:<br />

Staj yapmak demek bir işyerindeki en zor şartlarda terbiye edilmek değildir.<br />

Çıraklıktan ustalığa uzanan yolda yaşadıklarınızı yaşatacağınız günler de değildir.<br />

Kendimden örnek vereyim. Lise üçüncü sınıfta Milsan’da staj yapmıştım.<br />

Sene 1980. Bir gazete baskı tesisi olan Milsan’da baskı öncesi montaj, kalıp ve<br />

nihayetinde web baskı makinesi ile tamamlanan bir staj süresi geçirmiştim.<br />

Şartlar 15 yaşındaki bir çocuk için oldukça ağırdı. Yoruluyordum. Eh biraz<br />

da küçük işler yapıyordum. Astrolon silmekten, merdane yıkamaya, bobin<br />

mili takmaya kadar. Ama üretime dahil olmuştum. Ellerimdeki developer ve<br />

mürekkepleri çıkarmak için her akşam arap sabunu ve gazdan oluşan sıvı ile dolu<br />

kovalara elimi sokmak zorunda kalıyordum ama günün şartlarına göre oradaki<br />

usta dahil herkesin yaşadığı bir zorunluluktu. Yani zorluk vardı ama işin zor<br />

kısımları olarak vardı. Yoksa ayak işi olarak değil.<br />

Yapılan üretimin her bir aşamasında yapılacak ağır işler vardır. Bu işleri<br />

stajyerler de yapmalıdır. Ama stajyerler ortacı olmamalıdır, mesela, Götür getir,<br />

çay söyleyiverci de olmamalıdır. Çünkü onlar orada onuncu sınıfta teorik olarak<br />

gördüklerini ve on bir on iki de görmeye devam ettiklerini, pratikte pekiştirmek<br />

için oradalar. Lütfen stajyerlere tavrınızı buna göre belirleyin. Ailelerinin<br />

el üstünde tuttuğu ve iki sene sonra <strong>matbaa</strong> açabilir belgesi ya da meslekî<br />

yeterlilik belgesi olarak da kullanabileceği bir diplomayla piyasaya çıkacak<br />

gençler onlar. Daha işin başında alaylı geçmişinin getirdiği kompleksler varsa<br />

-ki çoğu ustanın da olduğunu sanmıyorum, lütfen öğrencilerimiz, stajyerleriniz<br />

üzerinde harekete geçirmeyin. Onlar da bu mesleğin ezilecekleri bir meslek<br />

olduğuna inançla Acar’ın deyimiyle “meslek dışına kaçmasınlar.”<br />

Saygılarımla<br />

Çocuklara<br />

Sahip Çıkın!<br />

8<br />

EKİM | OCTOBER | <strong>2018</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!