Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
tadından, zar zor taşıdığımız geçmişimizden, yenilgilerimizden,<br />
yanılgılarımızdan<br />
kaçmak içindi.<br />
Kaçabileceğimizi sanıyorduk. Yer yatağı serdiği odaya girene kadar,<br />
kaçabileceğimi sanıyordum. Gözüm duvardaki düğün fotoğrafına takılana kadar,<br />
hüznü bile yenebilecek güçte bir uykuya sığınabileceğimi sanıyordum.<br />
Biraz titrek, biraz solgun, buğulu, belli ki küçük bir amatör fotoğraftan<br />
büyütülmüş düğün resmi, iyi bir ev sahibi olarak yatağımı gösterirken takıldı<br />
gözüme.<br />
Yirmi kadar delikanlının arasında, süssüz, düz beyaz gelinlikli, telli<br />
duvaklı, çiçek taçlı, elinde inci çiçekleriyle incecik, gencecik, 1930'ların<br />
kasaba fotoğrafçılarının camekanlarındakine benzer bir gelin...<br />
Delikanlıların kimisi takım elbiseli, kimisi parkalı, kimisinin yüzü gölgede<br />
kalmış, kimisi de vesikalık fotoğraf kadar net.<br />
Mahçup bir gülümsemeyle: "Düğün fotoğrafımız!"<br />
Đncecik gelinin yanında ufak tefek de olsa filinta gibi bir delikanlı.<br />
Unutmuşum... Düğünler yapılırdı cenaze törenlerinin ardından. Sevişilirdi<br />
iki ölüm arasında.<br />
Sadece yayın, bildiri değil, silah da taşırdı genç gelinler. Unutmuşum<br />
genç yüreklerin ölmeyi bildiği gibi sevmeyi de bildiğini. Ne çok şey<br />
unutmuşum, ne çok şey yitirmişim buralarda, bu yabancı ırmakların kenarlarında,<br />
bu yabancı kentlerin sokaklarında...<br />
"Gelinle sen tamam. Ötekiler?"<br />
Sormamalıydım. Uykuya sığınabilmek için, hüznün kedere, kederin acıya,<br />
acının korkuya, korkunun çaresizliğe dönüşmesini engelleyebilmek<br />
için, sormamalıydım. Susmalıydı ya da. Susmalıydı ki vicdanımız rahat<br />
unutabilelim. Susmalıydı ki suç ortaklığından kurtulabilelim. Susmalıydı ki<br />
Avrupa'nın bu en zengin, en rahat, en düzenli, en sinsi metropollerinin kenar<br />
mahallelerinde kaygısız olmasa bile, dingin yaşayabilelim. Ama susmuyor:<br />
"Şu sağdan ikinci, bıyıklı olan, asılanlardan."<br />
Sesi, "Babanın en iyi arkadaşı kim?" sorusuna hep aynı yanıtı veren küçük<br />
kızın sesi kadar tekdüze, solgun, anlamsız.<br />
"Şu son sırada yan yana duran parkalıların ikisi de vuruldu. Biri 12 Eylül'den<br />
önce, nikahımızdan birkaç gün sonra; biri 12 Eylül'de... Gelinin hemen sol<br />
yanındakini tanıdın mı? Açlık grevinde öldü, anımsarsın. Şu önde çömelmiş<br />
olan, bir de uzun boylusu idamlık. Ama kurtarırlar sanırım. Kolunu benim<br />
omzuma atmış karayağız delikanlı kayıp. Her yerde aradık. Hayatta olsa<br />
bulurduk. En önde uzanmış yatan, dört yıl önce vuruldu..."<br />
Neyse ki ilk işçi tramvaylarının çan ve ray sesleri geliyor dışarıdan.<br />
Neyse ki kedi odaya girmek için kapıyı tırmalıyor. Birden, ne kadar dost<br />
olmaya çalışsak, ne kadar yakınlaşsak, şu geçen yıllar boyunca ne kadar<br />
değişmiş olsak, ne kadar anlasak birbirimizi, aramızda hep aşılamayan bir<br />
uzaklık, bir boşluk kalacağını, aynı dili konuştuğumuzu sandığımız anda bile<br />
aramızda bu ölülerin olacağını kavrıyorum. Duvardaki düğün fotoğrafı bir<br />
idam fermanı gibi, ölüm mangasının önüne dizilmiş, çaresiz, kaçak askerlerin<br />
arşivlerde saklanacak son fotoğrafları gibi, bir korku filminin bakmaya<br />
cesaret edemeyip gözlerimizi yumduğumuz cinayet sahnesi gibi... Gencecik<br />
gelinin beyaz duvağı Ölüm'ün uzun beyaz örtüsüne, elindeki inci çiçekleri<br />
Ölüm'ün orağına dönüşüyor. Küçük odanın tüm duvarını kaplayıveriyor ölüm