22.03.2013 Views

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tadından, zar zor taşıdığımız geçmişimizden, yenilgilerimizden,<br />

yanılgılarımızdan<br />

kaçmak içindi.<br />

Kaçabileceğimizi sanıyorduk. Yer yatağı serdiği odaya girene kadar,<br />

kaçabileceğimi sanıyordum. Gözüm duvardaki düğün fotoğrafına takılana kadar,<br />

hüznü bile yenebilecek güçte bir uykuya sığınabileceğimi sanıyordum.<br />

Biraz titrek, biraz solgun, buğulu, belli ki küçük bir amatör fotoğraftan<br />

büyütülmüş düğün resmi, iyi bir ev sahibi olarak yatağımı gösterirken takıldı<br />

gözüme.<br />

Yirmi kadar delikanlının arasında, süssüz, düz beyaz gelinlikli, telli<br />

duvaklı, çiçek taçlı, elinde inci çiçekleriyle incecik, gencecik, 1930'ların<br />

kasaba fotoğrafçılarının camekanlarındakine benzer bir gelin...<br />

Delikanlıların kimisi takım elbiseli, kimisi parkalı, kimisinin yüzü gölgede<br />

kalmış, kimisi de vesikalık fotoğraf kadar net.<br />

Mahçup bir gülümsemeyle: "Düğün fotoğrafımız!"<br />

Đncecik gelinin yanında ufak tefek de olsa filinta gibi bir delikanlı.<br />

Unutmuşum... Düğünler yapılırdı cenaze törenlerinin ardından. Sevişilirdi<br />

iki ölüm arasında.<br />

Sadece yayın, bildiri değil, silah da taşırdı genç gelinler. Unutmuşum<br />

genç yüreklerin ölmeyi bildiği gibi sevmeyi de bildiğini. Ne çok şey<br />

unutmuşum, ne çok şey yitirmişim buralarda, bu yabancı ırmakların kenarlarında,<br />

bu yabancı kentlerin sokaklarında...<br />

"Gelinle sen tamam. Ötekiler?"<br />

Sormamalıydım. Uykuya sığınabilmek için, hüznün kedere, kederin acıya,<br />

acının korkuya, korkunun çaresizliğe dönüşmesini engelleyebilmek<br />

için, sormamalıydım. Susmalıydı ya da. Susmalıydı ki vicdanımız rahat<br />

unutabilelim. Susmalıydı ki suç ortaklığından kurtulabilelim. Susmalıydı ki<br />

Avrupa'nın bu en zengin, en rahat, en düzenli, en sinsi metropollerinin kenar<br />

mahallelerinde kaygısız olmasa bile, dingin yaşayabilelim. Ama susmuyor:<br />

"Şu sağdan ikinci, bıyıklı olan, asılanlardan."<br />

Sesi, "Babanın en iyi arkadaşı kim?" sorusuna hep aynı yanıtı veren küçük<br />

kızın sesi kadar tekdüze, solgun, anlamsız.<br />

"Şu son sırada yan yana duran parkalıların ikisi de vuruldu. Biri 12 Eylül'den<br />

önce, nikahımızdan birkaç gün sonra; biri 12 Eylül'de... Gelinin hemen sol<br />

yanındakini tanıdın mı? Açlık grevinde öldü, anımsarsın. Şu önde çömelmiş<br />

olan, bir de uzun boylusu idamlık. Ama kurtarırlar sanırım. Kolunu benim<br />

omzuma atmış karayağız delikanlı kayıp. Her yerde aradık. Hayatta olsa<br />

bulurduk. En önde uzanmış yatan, dört yıl önce vuruldu..."<br />

Neyse ki ilk işçi tramvaylarının çan ve ray sesleri geliyor dışarıdan.<br />

Neyse ki kedi odaya girmek için kapıyı tırmalıyor. Birden, ne kadar dost<br />

olmaya çalışsak, ne kadar yakınlaşsak, şu geçen yıllar boyunca ne kadar<br />

değişmiş olsak, ne kadar anlasak birbirimizi, aramızda hep aşılamayan bir<br />

uzaklık, bir boşluk kalacağını, aynı dili konuştuğumuzu sandığımız anda bile<br />

aramızda bu ölülerin olacağını kavrıyorum. Duvardaki düğün fotoğrafı bir<br />

idam fermanı gibi, ölüm mangasının önüne dizilmiş, çaresiz, kaçak askerlerin<br />

arşivlerde saklanacak son fotoğrafları gibi, bir korku filminin bakmaya<br />

cesaret edemeyip gözlerimizi yumduğumuz cinayet sahnesi gibi... Gencecik<br />

gelinin beyaz duvağı Ölüm'ün uzun beyaz örtüsüne, elindeki inci çiçekleri<br />

Ölüm'ün orağına dönüşüyor. Küçük odanın tüm duvarını kaplayıveriyor ölüm

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!