22.03.2013 Views

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Gazeteleri bir tomar halinde uzatıyor postacı. Lapa lapa kar yağıyor. "Bu<br />

yıl kış yine sert geçti," diyor. "Yaz belki de güzel olur. Yaz tatili için<br />

yer ayırttınız mı? Ben bu yıl Đtalya'ya gidecegim." Đşte postacımın tüm<br />

evreni, Đtalya'da bitiveren tüm ufku!.. On bir aylık hayallerin, turizm<br />

broşürlerinin, on bir ayın tüm tasarrufunun bir ayda öğütüleceği<br />

tatil değirmeni. Bizim de artık alışmaya başladığımız tatil yapma zorunluluğu,<br />

tatil görevi!<br />

Postacıyı, alışkanlığın, eli mahkûm olmanın doğurduğu o çaresiz, kısır, acı<br />

sevgiyle sevmeye başladığımı düşünüyorum. Pek aceleci görünmemeye çalışarak -hep<br />

o kendini kollama, açık vermeme içgüdüsüyle- uzanıyorum gazetelere, dergilere;<br />

mektuplara.<br />

Postacı karşı kaldırıma geçiyor. Karşıda, iki kavruk kavağın yanındaki<br />

demir kapıda şimdi. Elimdeki gazetelerin tarihlerine bakıyorum. Yine<br />

gecikmiş hepsi. Acılar, sevinçler, eski dostların fotoğraflarda yaşlanan<br />

yeni yüzleri; bir zamanlar bizim olan kentlerin bildik sokaklarının gün<br />

günden tanınmaz oluşu; grevler, işkenceler, savaşlar, zindanlar, satırların<br />

arasından cımbızla çekip yarattığımız geri dönüş umutları; koskoca bir<br />

Đstanbul, koskoca bir Türkiye; yani geçmişimiz ve geleceğimiz, yani tüm<br />

yaşamımız, hepsi gecikmiş.<br />

Ağır ağır uzaklaşıyor postacı. Elimde bir kağıt tomarı. Elimde sınıfımızın<br />

ilk ölüsünün cesedi, elimde senin inanılmaz yaşlılığın, elimde bütün<br />

bir sürgün. Postacının omuzları düşük. Kar yağıyor karşı kavaklara. Elimdeki<br />

kağıt tomarına, çam ağacının yeşil dallarına, Frankfurt'a, sınıfımızın<br />

ilk ölüsünün üzerine, senin şakaklarına, daha kaç yıl bekleyeceğimizi<br />

bilmediğimiz bir istasyona kar yağıyor.<br />

Postacının itip götürdüğü tekerlekli çantası ağır, çok ağırmış gibi geliyor<br />

şimdi bana. Arkasından koşuyorum karların içinde düşe kalka. "Dur postacı,<br />

dur ucundan tutayım. Dur! Çantan ağır. Çantanda yıllar, çantanda ülkeler var.<br />

Çantanda tüm gençliğimiz, tüm umutlarımız, tüm savaşlarımız ve yenilgilerimiz<br />

var. Dur! Belki bir gazete daha kalmıştır çantanın bir köşesinde. Bir ölü<br />

daha vardır belki şu elime bıraktığından başka. Dur! Orada dostlarım, orada<br />

umutlarım, orada ölülerim ve belki de -kimbilir- orada, çantanın bir köşesinde<br />

adı Umut olan bir çocuğun doğum ilanı var.<br />

BĐR DURAKTIR FRANKFURT<br />

Bir şehir değildir Frankfurt...<br />

Dünyanın dört bir yanına kalkan bütün trenlerin çoktan kaçtığı, kederli,<br />

biraz da korkulu bir gece garıdır. Kırk yılın yenilgilerinin yüküyle ağırlaşmış<br />

eski bavullar üstünde, geciken bir şafağın sabırla beklendiği bir sabahçı<br />

kahvesidir. Betonlar arasına sıkışmış tek bir ağacın dallarında yaşanan<br />

dört mevsimin boğucu bir Alman disipliniyle yıllar boyu ardarda dizildiği,<br />

tiyatro dekoru bir penceredir. Odadan odaya sinirli, huysuz, eğreti dolaşan<br />

-kediler yerleşikliği severler- adsız bir kara kedidir. Yalnızlığımızdan,<br />

yabancılığımızdan duyduğumuz sinsi korkuyu yenmek için dudağımızın kenarına<br />

iliştirdiğimiz ve artık bir kas kasılmasına dönüşüp uykuda bile bizi<br />

terketmeyen, mahçup, iki yüzlü bir gülümsemedir.<br />

Bir duraktır Frankfurt...<br />

Yıllardır geciken bir otobüsü, donmuş ayaklarımız, buz kesmiş ellerimizle -<br />

tıpkı<br />

çocukluğumuzda okul paydoslarında bizi evlerimize götürecek otobüsü<br />

beklediğimiz gibi- umutla beklediğimiz bir durak. Yaşanmamış bir zaman<br />

parçası; beklerken geçmişe dalıp gidilen bir an; bir yerlere yetişmek için<br />

koştururken rastlanıveren bir dosta, ayaküstü iğreti bir merhaba; her yeri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!