22.03.2013 Views

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

o_001043_2012-05-27-234408_e-kitap-arsivi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

çabalarken, beyaz kasımpatlarının taç yapraklarının ürperişinden, mor<br />

yıldızların fısıltısından, camlar arkasındaki orkidelerin hüzünlü, çekingen<br />

bakışlarından anladım. Çocukluk anılarında kalmış bahçelerde sevgiyle,<br />

özenle büyüttüğün küpeler, hanımelleri, yediveren gülleri, pembe mavi<br />

ortancalar çoktan solmuş da olsalar, hıdırellez geceleri gül fidanlarının<br />

dibine kurduğun küçük evler çoktan yıkılmış, eski bahçeler dağılmış, eski<br />

türküler susmuş da olsa, bir çınar yaprağının döne döne toprağa düşüşünden<br />

toprağın ürperişinden, anladım.<br />

Çiçek labirentinin turuncu köşesine, yıldızların arasına saklandım. Bir<br />

tren geçti uzaklardan, düdüğünü duydum. Bir faytonun çıngırakları çalmaya<br />

başladı, atların nal sesleri yaklaştı. Bu kez telgrafsız, habersiz geliyorsun<br />

belki de. Kesinlikle o eski bavul vardır elinde. Ve kesinlikle en güzel<br />

masallarla en süslü bebe elbiselerini getiriyorsundur.<br />

Çevremdeki çiçeklerin yapraklarına usulca dokundum. Parmaklarımın ucuyla<br />

duydum sessiz türkülerini. Karanlığın yavaş yavaş indiği ılık yaz akşamlarında,<br />

bir pencerenin önünde, günün son ışıklarından yararlanmaya çalışarak başını<br />

dikişine eğmiş söylediğin o hüzünlü eski türkü...<br />

Havada hafif bir şebboy kokusu, bir gül esintisi, saf ipek giysilerin serin<br />

hışırtısı; havada toprağı delip çıkan marul fidelerinin, taze soğanların,<br />

baharlı tere yapraklarının, ekşi buruk çakal eriklerinin tazeliği;<br />

parmağında, yüzünü yine dikişine eğdiğin bir gün, kumaşa damlayıveren bir<br />

damla yaştan yapılmış bir inci yüzük...<br />

"Neden ağlıyorsun teyzeceğim?"<br />

"Ağlamak mı? Sen varken, kızım yanımdayken, niye ağlayacakmışım ben?"<br />

"Ama bak, dikişin ıslandı."<br />

"Đlahi çocuk! Görmüyor musun? Müteahhit beyin hanımının balo elbisesine<br />

inciler işliyorum."<br />

Kötü kalpli devin kapattığı kulede, ağladıkça gözyaşları inci olan güzel<br />

prensesin masalı...<br />

Acıları masala, pişmanlıkları şakaya, eziklikleri sabra, özlemleri sevgiye<br />

dönüştürmenin sırlarını bilir miydin gerçekten? Issız ve karanlık yollarda<br />

tek başına söylenen bir türkü gibi yaşamanın, çiçekleri okşayarak baştan<br />

çıkarmanın, gerçekle hayal arasındaki keskin ve belirsiz çizgiyi aşabilmenin<br />

büyülü anahtarına sahip miydin?<br />

Çocukluğumun tren düdükleri, fayton çıngırakları, gece garları, mutlu<br />

kavuşmaları, çaresiz ayrılıkları dışında, gül fidanlarının dibine kuruluveren<br />

üç gözlü evcikler, içine saklanan bir küçük kürk parçası, ucuza dikilen<br />

dikişlere<br />

damladığında inciye dönüşen gözyaşları, elin değince havai fişekler gibi<br />

patlayan saksı çiçekleri dışında, doksan yıl dur durak bilmeden, başını koyup<br />

dinleneceğin bir limana varmadan sürmüş bu uzun yolculuğun getirdiği gitme,<br />

kaçma isteği dışında, içimdeki bu geç kalmış sevgi, bu kurşuni keder dışında,<br />

gerçekten yaşadın mı sen?<br />

BĐR GÜNEŞ, BĐR KAR, SAYIKLAMALARI<br />

Mandalina bahçelerinin üzerinde bir güneş, bir kar. Havada deniz, toprak,<br />

ıslak zeytin kütüğü kokusu. Dönemeçli, dar, kaygan yolda ilerleyen<br />

arabanın camlarında buğu; içinde söylenmemiş sözlerin, yaşanmamış aşkların,<br />

itiraf edilmemiş kopuşların dayanılmaz ağırlığı... Ön cama vuran -hayır<br />

vuran değil konan- kelebek hafifliğindeki kar taneciklerine eşlik eden uçucu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!