hasan selim gönen görmek için gözümüz - Yürüyüş
hasan selim gönen görmek için gözümüz - Yürüyüş
hasan selim gönen görmek için gözümüz - Yürüyüş
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Halkın<br />
Hukuk<br />
Bürosu<br />
Türki̇ye’de İşkence ve İnfaz<br />
Devlet Gerçeği̇ni̇n Ayrılmaz Bi̇r Parçasıdır!<br />
Hasan Selim Gönen ve<br />
Sultan Işıklı, isimleri bir polisin öldürülmesi<br />
olayının failleri olarak afişe<br />
edilmeden önce kendi hayatlarına<br />
devam eden iki genç devrimciydi.<br />
CMK 250. Madde kapsamında<br />
soruşturulan her olay gibi bu dosyada<br />
da gizlilik kararı vardı. Yani<br />
bu dosya hakkında yayın yapmak,<br />
şüphelileri ve delilleri hakkında<br />
açıklama yapmak kanunen yasaktı.<br />
Aksi halde davrananlar Türk<br />
Ceza Kanununun ilgili maddelerince<br />
cezalandırılmalıydı.<br />
Ama ülkemizde kanunları en çok<br />
ve en önce kanunu uygulamakla görevli<br />
olduğu söylenenler çiğner. Soruşturma<br />
savcısının gözetiminde bu<br />
iki devrimcinin isimleri ve resimleri<br />
Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şubesi tarafından<br />
basına servis edildi. Karakollara<br />
hapishanelere ve kamu binalarına<br />
asıldı ve emniyet mensuplarına<br />
dağıtıldı. Öyle ki olayın failleri olarak<br />
gösterilen bu iki kişinin basın açıklamalarında<br />
veya kişisel elektronik haberleşme<br />
ağlarında bulunan fotoğraflarını<br />
basına göstererek “işte kayıtlar!”<br />
diyorlardı. Öyle ki o kayıtlar<br />
yalnızca bize gösterilmiyordu.<br />
Ülkemizde infaz ve kaybetmeler<br />
gerçeğini çok yakından bilen bu tür<br />
dosyaları takip etmiş bir büro olarak bu<br />
afişe etmenin ne anlama geldiğini ve<br />
sonuçlarının neler olabileceğini basınla<br />
halkımızla ve cumhuriyet savcıları<br />
ile paylaştık. Bu açık bir infaza davettir<br />
dedik. Bunun anlamı “Bu kişileri<br />
gördüğün yerde vur sana bir şey olmayacak”<br />
demektir ve bir teminattır.<br />
Bu durumda her polis hatta sıradan insan<br />
korktum vurdum diyebilecekti.<br />
Madem insanların isimlerini ve resimlerini<br />
afişe ettin o halde soruşturmada<br />
gizleyecek bir şey kalmamıştır.<br />
O ünlü olay görüntülerini de dağıt ki basın<br />
önünde yargılama tamam olsun.<br />
Şimdi Türkiye bir hukuk devletidir<br />
diyen her kimse cevap vermelidir. İnsanların<br />
isimlerini ve resimlerini afişe<br />
ederek aramak Ceza Kanunlarının neresinde<br />
yazıyor. Yoksa biz Teksas’ın<br />
kovboy kanunlarını mı uyguluyoruz.<br />
Şüpheli ve sanık hakları olarak övündüğünüz<br />
yasalar uygulamak <strong>için</strong> mi var<br />
yoksa Avrupa Birliği’ne rapor vermek<br />
<strong>için</strong> mi? Ceza yargılamasında<br />
herkes suçluluğu ispat edilene kadar<br />
masumdur ilkesini, bu anayasa hükmünü<br />
değiştirin ve bunun yalnızca<br />
adi suçlar <strong>için</strong> geçerli olduğunu her tür<br />
siyasi suç <strong>için</strong> “ben dedim oldu” ilkesinin<br />
geçerli olacağını söyleyin olsun<br />
bitsin.<br />
Hukukçu hukukun uygulanmasını<br />
her alanda temin etmekle görevli<br />
kişidir. Akademisyenler, hakimler,<br />
savcılar, avukatlar nasıl açıklayacaksınız<br />
bu yapılanları. Gözlerinizi<br />
kapatıp kalın kitaplarınızın gölgesine<br />
mi sığınacaksınız?<br />
Ve devlet kademelerindeki her<br />
sorumlu kişi; Demek ki kendi yaptığınız<br />
kanunu çiğnemeden devletin<br />
yargılama görevini yerine getiremiyorsunuz.<br />
Demek ki infaz etmeden<br />
yargılama yapamıyorsunuz.<br />
Sultan Işıklı hastanede yatıyorken<br />
yakınları ve arkadaşları Okmeydanı<br />
Hastanesi’nin kapısının önündeydi.<br />
O hastanenin karşısındaki boş alana onlarca<br />
çevik kuvvet otobüsü çekildi.<br />
Sanki cunta iş başındaydı. Lacivert urbalarını<br />
giymiş postallarını geçirmiş<br />
küfür ediyorlardı. Sultan’ın kapı önünde<br />
bekleyen yakınlarının tuvalete gitmesini<br />
engellemek bahanesi ile başlattılar<br />
olayları. Okmeydanı SSK Hastanesi’nin<br />
acil servisi önünde, evet yanlış<br />
duymadınız bir sağlık kurumunun<br />
önünde gaz sıkarak işkence etti<br />
AKP’nin polisi. O hastanenin Hipokrat<br />
yemini etmiş doktorları ve çalışanları<br />
korku ve sükun <strong>için</strong>de seyrettiler<br />
olayları. Kimse çıkıp burası bir hastane<br />
burada bunu yapamazsınız demedi.<br />
AKP’nin polisi orada bulunan biri<br />
muhabir dört kişiyi gözaltına aldı. Saatlerce<br />
çevik arabalarında işkence etti.<br />
Daha sonra karakolda sürdü işkence.<br />
Müvekkilerini <strong>görmek</strong> isteyen avukatı<br />
iftardan sonra gel diyerek geri göndermek<br />
istediler. Buna haklarının olmadığını<br />
ve avukatın müvekkilleri<br />
ile yakalandığı andan itibaren görüşme<br />
hakkının bulunduğunu söylediğinde<br />
ise onu yaka paça dışarı attılar.<br />
İkisi çocuk dört kişi adli tıp raporları<br />
ile belgeli bir şekilde işkence<br />
gördüler. İçlerinden bir kız çocuğu<br />
cinsel tacize uğradı ve bu cinsel taciz<br />
doktor raporu ile belgelendi.<br />
Şimdi Türkiye’de işkence yoktur<br />
diyen devlet görevlileri ne cevap verecekler.<br />
Bu ülkede kadınlar çocuklarını<br />
polis geliyor diye korkuturlar ve<br />
haklıdırlar. Aksini düşünenler bu gerçeği<br />
nasıl açıklayacaklar; AKP nin polisi<br />
sadece 18 yaşından küçük bir çocuğa<br />
işkence yapmış ve cinsel tacizde<br />
bulunmuştur.<br />
En çok da Türkiye’de İşkence azaldı<br />
diyen “İnsan Hakları uzmanları” ve<br />
“hukukçular” şunu bilsinler. Türkiye’de<br />
işkence yapısal bir olaydır. Polis,<br />
asker, gardiyan gibi devlet görevlileri<br />
işkence yapmadan duramazlar. Yargı<br />
bunları cezalandırırsa devlet güç kaybeder.<br />
İşte o yüzden 19 Aralık katliamının<br />
sorumluları, Urfa, Pozantı işkence<br />
hanesinin sorumluları terfi ettirilmiştir.<br />
Bu yüzden işkence cezalandırılmaz.<br />
Mehmet Ağarlar doksanlarda nasıl<br />
işkenceyi infazı meşru görüyor ve<br />
bürokratlar sözümona hukukçular ne<br />
yapalım bu şartlarda başka çare yok<br />
diyorlarsa bugün de Hasan Selim’in<br />
infazını öyle açıklıyorlar. Bugün de<br />
Sultan’a yapılan işkenceyi öyle açıklıyorlar.<br />
38 Dersim, 93 Sivas 19 Aralık katliamları,<br />
90’larda köy yakmalar, infazlar<br />
hangi mantıkla açıklanıyorsa<br />
bugün de işkence ve infaz öyle meşru<br />
görülüyor. Ama direndiler, ama<br />
devletin bekası, yapmasaydık neler<br />
olurdu, vatandaş tepkisi...<br />
Yani Türkiye’de dünden bugüne<br />
faşist devlet gerçeği değişmedi; işkence<br />
ve infaz da bu gerçeğin ayrılmaz<br />
bir parçasıdır.<br />
En son İstanbul Emniyet Müdürlüğü<br />
Terörle Mücadele Şube Müdür<br />
Yardımcılığına işkence yapmaktan<br />
iki kez mahkum olan Sedat Selim<br />
Ay’ın getirilmesi AKP iktidarının<br />
gerçek niteliğini ortaya koymaktadır.<br />
DEVRİM İÇİN SÖZÜMÜZ, SAVAŞMAK İÇİN ANDIMIZDIR!<br />
Sayı: 323<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
29 Temmuz<br />
2012<br />
13