Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı: 305<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
26 Şubat<br />
2012<br />
8<br />
Adalet Bakanlığı Önce ‘Özür’ Diledi<br />
Şimdi İşkenceyi İnkar Ediyor!<br />
Engin Çeber polis kurşunu ile<br />
vurulan Ferhat Gerçek’in sesini duyup,<br />
onun için adalet isterken işkenceyle<br />
gözaltına alındı. Gözaltının<br />
her aşamasında işkence gördü ve<br />
işkence gördüm dediği için tutuklandı.<br />
Tutuklanıp gönderildiği Metris<br />
hapishanesinde işkenceyle katledildi.<br />
Engin Çeber’in katili devletin şiddet<br />
araçları olan karakol ve hapishanelerin<br />
işkence merkezi olduğunu bir kez<br />
daha gösterdi bize. Çünkü karakollarda<br />
ve hapishanelerde kişinin biat<br />
etmesi ya da diz çökmesi için terör<br />
uygulanır. Bu terör insanları sindirmek,<br />
onları sessiz ve ruhsuz bırakmak<br />
içindir.<br />
Engin Çeber AKP iktidarının ‘demokratik<br />
açılımları’ döneminde yani<br />
liberalleri, sahte solcuları yanına çekmeye<br />
çalıştığı dönemde katledildi.<br />
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin,<br />
Engin Çeber’in işkence gördüğünü<br />
kabul etti. ‘<strong>Dev</strong>letim ve hükümetim<br />
adına özür diliyorum’ dedi. ‘İşkenceye<br />
sıfır tolerans, ileri demokrasi’<br />
söylemlerinin Engin Çeber’in katledilmesi<br />
ve arkadaşlarına yapılan işkenceye<br />
ilişkin yargılamanın her aşamasında<br />
sahte olduğunu, halkı yalanlarla<br />
yönetmenin bir aracı olduğunu<br />
gördük. Soruşturma, halkın yeterli<br />
bilgi almasını engellemek amacıyla<br />
gizli yürütüldü. Failler kamera<br />
görüntülerini silmeye çalıştıkları gibi<br />
tutuklu ve hükümlü olan tanıkları,<br />
gerçeği söylememeleri yönünde tehdit<br />
ettiler. AKP İktidarı, bilirkişilere<br />
sahte raporlar hazırlatıp işkence sanıklarını<br />
özel hapishanelerde tuttu.<br />
Bu hapishane müdürleri, hakkını arayan<br />
aileyi, ‘terörist’ ilan eden resmi<br />
yazıları art arda mahkemeye gönderdi.<br />
Türkiye hapishanelerinde ‘mesleki<br />
dayanışma’ adına katiller için para<br />
toplandı.<br />
Yapılan yargılama sonunda sanıkların<br />
‘işkenceyle adam öldürmek’<br />
ve ‘işkence yapmak’ suçlarından<br />
cezalandırılmalarına karar ve-<br />
rildi. 1 Haziran 2010 tarihinde verilen<br />
bu kararın Yargıtay tarafından bozulmasıyla<br />
işkencecilerin tahliyesinin<br />
önü açılmış oldu.<br />
Öte yandan Adalet Bakanlığı Engin<br />
Çeber’in ailesinin açtığı tazminat<br />
davasına verdiği cevapta, Engin Çeber’in<br />
28 Eylül 2008 tarihinde gösteriye<br />
katıldığını, GBT sorgusunda<br />
DHKP-C üyesi olmaktan kaydının<br />
bulunduğunun tespit edildiğini, görevi<br />
yaptırmamak için direnme nedeniyle<br />
gözaltına alındığını ve tutuklandığını,<br />
7 Ekim 2008 tarihinde rahatsızlanması<br />
üzerine Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma<br />
Hastanesi’ne sevk edildiğini ve travmaya<br />
bağlı beyin kanaması teşhisi<br />
ile yoğun bakıma alındığını ve bu<br />
nedenle öldüğünü anlatmaktadır.<br />
Görüldüğü gibi Adalet Bakanlığı’nın<br />
cevabında işkence yapıldığına<br />
ilişkin tek kelime yok. “Beyin travması”<br />
deniliyor, ama beyin travmasının<br />
neden kaynaklandığı sorusunun<br />
cevabı yok.<br />
Hani Adalet Bakanı karakol ve<br />
hapishanede işkence yapıldığını kabul<br />
etmiş, bakanlığı ve hükümeti adına<br />
özür dilemişti? Buna rağmen Bakanlık<br />
adına verilen dilekçede gerçeklik<br />
çarpıtılarak işkence yapıldığı<br />
yok sayıldı. Bakanlık birkaç yıl önce<br />
dilediği özrün yerine inkarı seçti.<br />
Engin Çeber temel ve vazgeçilmez<br />
bir hakkını kullandığı için haksız<br />
yere gözaltına alınmıştı. Elbette haksız<br />
gözaltına direnecek ve hakkını savunacaktı.<br />
Haksız yere gözaltına alındığı<br />
gerçeğini gizlemek için, ‘araması<br />
olması sebebiyle’ gözaltına alındığı<br />
söylendi. Ortaya çıkan belgeler polisin<br />
gerekçesini de yalanladı.<br />
Yine Adalet Bakanlığı’na göre<br />
Engin rahatsızlandığı için hastaneye<br />
kaldırılmıştı. Peki, Engin neden rahatsızlanmıştı?<br />
Hapishane ve karakollarda<br />
işkence yapılmıyor muydu?<br />
Engin’i kim, neden öldürdü, Adalet<br />
Bakanı özür dilememiş miydi? Bu<br />
ENGİN ÇEBER’İN<br />
soruların hiç birisi yanıtlanmamıştır.<br />
Adalet Bakanlığı’nın dava dilekçesinde<br />
yazdığı cevap, AKP iktidarının<br />
gerçek yüzüdür. Halkı yalan ve sahtekarlıkla<br />
yönetiyor, riyakarca karşımızda<br />
duruyorlar.<br />
Engin’in ailesinin açtığı tazminat<br />
davasında bilirkişinin tespit ettiği<br />
36,200 TL maddi tazminat bedeli<br />
ise yargının işkenceye nasıl yaklaştığını<br />
gösteren bir başka örnektir.<br />
Yaralama olayında dahi tespit edilen<br />
tazminat bedeli bu değerin çok üstündedir.<br />
Oysa açılan tazminat davası<br />
aynı zamanda işkenceyi mahkum<br />
eden bir anlayışla değerlendirilmeli,<br />
maddi ve manevi tazminat miktarı<br />
da ona göre belirlenmeliydi. Belirlenen<br />
tazminat değerinin ne kadar<br />
yüksek olduğu Engin Çeber’in katlinin<br />
yarattığı öfke ve acıyı azaltmayacaktır.<br />
Ancak işkencenin mahkum<br />
edilmesi olacaktı. Fakat 36.200 TL’lik<br />
tazminat bedeli bir kez daha göstermiştir<br />
ki, işkence devletin tüm kurumları<br />
tarafından sahiplenilmektedir.<br />
Bu devletin yargısı, devletin işkencelerini,<br />
katliamlarını aklayan,<br />
‘hukuki’ zemine oturtan bir işlev<br />
görmektedir. Bu kararın “işkenceye<br />
devam edin” demekten başka bir<br />
anlamı yoktur. “Ben parasını verir<br />
işkence yaparım” demekten başka<br />
bir anlamı yoktur. Bir kaç işkenceciye<br />
göstermelik cezalar verilirken diğer<br />
tüm işkencecilere “arkanızda devletiniz<br />
var, korkmayın, işkenceye devam”<br />
demektir.<br />
Adalet Bakanı’nın ekran karşısında<br />
özür dilediği günden bu yana<br />
‘özür değil adalet istiyoruz’ demiştik.<br />
Engin Çeber’in işkenceyle<br />
katledilmesi ve arkadaşlarına işkence<br />
yapılması hakkında gerek ceza davası<br />
gerek tazminat davası bir kez daha<br />
düzenin yargısının işkencelerin bir<br />
parçası olduğunu ve adaletin yargı<br />
eliyle değil, halkın adalet mücadelesi<br />
ile sağlanacağını göstermiştir.