You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Temmuz 2006 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ<br />
<br />
Castleblair’de<br />
yaşananlar...<br />
Biz İskoçya kökenli bir tekstil<br />
firması olan Castleblair’in<br />
işçileriyiz. 90 yıllık bir<br />
firma olan Castleblair dünyanın<br />
en önemli mağazacılık gruplarından<br />
35 ülkede 700’ün üzerinde<br />
mağazası olan Marks&Spencer’ın<br />
üreticisi.<br />
Castleblair, Marks&Spencer fiyatları<br />
daha düşürelim dediği için<br />
İskoçya’daki fabrikalarını kapattı<br />
ve işçi sınıfının örgütsüz olduğu,<br />
ücretlerinin düşük olduğu ülkelerde<br />
fabrikalar kurmaya başladı.<br />
Türkiye’de Kıraç’taki fabrika da<br />
Castleblair için paha biçilmez kaftandı.<br />
Ancak işler patronların istediği<br />
gibi gitmedi ve bizler DİSK<br />
Tekstil Sendikasında örgütlenmeye<br />
başladık. Bu örgütlenme yoğun<br />
mücadeleler sonucunda başarıya<br />
ulaştı. Fakat işveren örgütlülüğü<br />
dağıtmakta kararlıydı. Çünkü<br />
Marks&Spencer maliyetleri düşürmek<br />
ve daha fazla kar etmek için<br />
buraya gelmişti. Saldırıları yoğunlaştırdı.<br />
İşten atılmalar yaşandı.<br />
Kapının önünde bir dizi arkadaşımız<br />
mücadeleyi sürdürdü. Sendika<br />
destek vermedi.<br />
Sözleşemede hiçbir kazanım<br />
yok!<br />
Sendikalaştığımız zaman koşullarımızın<br />
daha iyi olacağını düşünmüştük.<br />
Ancak şartlarda değişen<br />
bir şey olmadı. İki yıl önceki<br />
kötü sözleşmenin ardından DİSK/<br />
Tekstil’den Muharrem Kılıç koşullarınızı<br />
bir dahaki sözleşmede<br />
düzelteceğiz demişti. Aradan 2 yıl<br />
geçti. Yeni sözleşme geldi. Ama<br />
Kılıç sözünü tutmadı. İşverenin<br />
yüzde “O” önerisini işçilere kabul<br />
ettirmeye çalıştı. Bizleri ikna edemeyince<br />
ilk altı ay için yüzde 4,<br />
ikinci altı ay için yüzde 3 önerisi<br />
geldi. Bir önceki sözleşmeden de<br />
kötü bir sözleşme önümüze getirildi.<br />
Ve sendika tarafından başka<br />
çaremiz yokmuş havası yaratıldı.<br />
Sadece düşük ücret nedeniyle değil,<br />
ikramiyelerin durumu, performans<br />
değerlendirmeleri gibi konularda<br />
da işverenin çok geri taleplerle<br />
gelmesi nedeniyle bu sözleşmeyi<br />
kabul etmeyeceğimizi açıkladık.<br />
Sendika ise oldu bittiye getirip<br />
sözleşmeyi imzalamak istiyordu.<br />
Bizim tepkimiz karşısında işveren<br />
35 işçiyi diğer işçilerden ayırarak<br />
üst kata çıkardı. Amacı bizi<br />
bölmek ve dağıtmaktı. Sendika yöneticileri<br />
ise bu olaya her zamanki<br />
gibi işverenin hakkıdır kanunsuz<br />
bir şey yapmayın diyerek patronun<br />
rahat davranmasının önünü<br />
açmış oldu.<br />
Bütün bunlar yetmezmiş gibi işveren<br />
işten çıkmak isteyen arkadaşlarımıza<br />
kıdemlerini ödemeye<br />
başladı. Bu nedenle birçok arkadaş<br />
istifa etti. Patron ayrıca bizi sıkıştırmak<br />
için ücretlerimizi de ödememeye<br />
başladı. Amaç belliydi,<br />
parasızlıkla bizi sıkıştırıp, tazminatımızı<br />
alıp gitmemizi istiyordu.<br />
Örgütlü, deneyimli işçilerden kurtulursa<br />
sendikayla anlaşır, işçileri<br />
rahat rahat sömürmeye devam<br />
ederim diye düşünüyordu. Ve yaklaşık<br />
3 aydır bizler, avanslarımızı,<br />
maaşlarımızı ve vergi iademizi alamıyoruz.<br />
Eylemler Artıyor<br />
Bu duruma karşı işyerinde ve dışarıda<br />
eylemlere başladık. İşverenle<br />
sendika arasındaki görüşmelerde<br />
de uyuşmazlık kararı çıktı.<br />
Arabulucu sürecinden de bir sonuç<br />
alınamadı. Patronun makinelerin<br />
bir kısmını dışarıya çıkarmak istemesi<br />
üzerine fabrikanın üst katına<br />
çıkarılan bizler üretimi durdurduk.<br />
Alt kattaki arkadaşlarımız da<br />
bize katıldı. Patron da buna cevap<br />
olarak 31 kişiyi senelik izne<br />
çıkarmak istedi. Biz çalışmak istediğimizi<br />
söyledik. Ama sendikatemsilciler<br />
her zamanki gibi patronun<br />
yanında saf tutarak bizleri<br />
yalnız bırakınca bizler de izinleri<br />
bir şartla kabul ederiz dedik: verilmeyen<br />
tüm haklarımızın verilmesi<br />
kaydıyla 33 arkadaşımız<br />
izne çıktı. Bizse ertesi gün kapının<br />
önüne geldik. İçeriye girmeye<br />
çalıştık. Jandarma ve özel güvenlikler<br />
girmemizi engellemeye çalıştı.<br />
Sendika yöneticisi Muharrem<br />
Kılıç bu patronun yasal hakkıdır<br />
diyerek, işçileri koruyacağına patronu<br />
korudu. Biz, kararlı bir şekilde<br />
kapıları zorlayarak içeri girdik.<br />
Bizim içeri girmemiz yasaktı.<br />
Ancak patronun aylardır paramızı<br />
ödemesi serbestti.<br />
Aynı gün işverenin makineleri<br />
kapıya yanaştırması üzerine fabrika<br />
önünde nöbet tutmaya başladık.<br />
O gün bugündür de fabrika<br />
önünde 24 saat nöbet tutuyoruz.<br />
Aynı hafta Perşembe günü bütün<br />
sendikacıların ve işçilerin katıldığı<br />
bir toplantı yapıldı. Toplantıda<br />
sözleşme sandığa getirildi. 43 işçi<br />
sözleşmeye “hayır” derken 18 işçi<br />
“evet” dedi. Bu greve “evet” anlamına<br />
gelen bir oylamaydı.<br />
Sendika Oyalıyor<br />
Bu karara rağmen sendika grev<br />
kararını asmadı. Patronla uzlaşmaya<br />
çalıştı.<br />
İşçilere neredeyse hiçbir katkı<br />
sunmazken süreci işverenin istediği<br />
gibi sürdürmeye çalışmanın<br />
yanı sıra danışmanlık hizmetinde<br />
de kusur etmedi.<br />
Muharrem Kılıç işçilerin temsilcisi<br />
değil de patronun temsilcisinden<br />
daha iyi temsil ediyordu.<br />
İşveren ücretlerimizi ödemezken,<br />
işyerinden istifa edenlerin parasını<br />
ödemeye devam etti. Bu aslında<br />
örgütlülüğümüzün her gün<br />
daha fazla erimesine neden oluyordu.<br />
Bir yandan belirsizlik, bir<br />
yandan parasızlık dayanma gücümüzü<br />
kırmaya başladı. Sendika ve<br />
temsilcileri, işçilerin işten çıkmalarını<br />
teşvik ediyorlardı.<br />
Hatta bazı siyasi grup temsilcileri<br />
daha önceki deneyimlerde<br />
Muharrem Kılıç tarafından ihanete<br />
uğramalarına rağmen bugün<br />
bu sendikacının yanında saf tutmalarının<br />
bizce açıklanabilir bir<br />
yanı yoktur. Çünkü sendikacıların<br />
bu fabrikada patronla anlaşmalı<br />
bir şekilde örgütlü işçi istemedikleri<br />
açıkça ortadadır. Çünkü ilk<br />
sözleşme döneminde de aynı oyun<br />
sahnelendi.<br />
Sözleşme sabahı 6 mücadeleci<br />
işçi işten atılıyor, sendikacıların<br />
cevabı: Patron yasal haklarını verdikten<br />
sonra biz bir şey yapamayız<br />
oldu. Patron ve sendikacılar belli<br />
ki aynı oyunu sahneye koydular.<br />
Biz ise, bu belirsizliğe dur demekte<br />
ve örgütlülüğü savunmakta<br />
kararlıydık. Aç da kalsak mücadeleyi<br />
sonuna kadar götürecektik.<br />
Patronla işbirliği yapan sendikacılara,<br />
onların borozanlığını yapan<br />
temsilcilere ve hatta sendika ağalarıyla<br />
iyi ilişkiler geliştirmek için<br />
patron sözcülüğüne soyunan bazı<br />
sözde siyasi işçilere rağmen mücadelemizi<br />
onurlu bir şekilde vermekte<br />
kararlıyız.<br />
İşvereni sıkıştırmak ve belirsizliği<br />
ortadan kaldırmak için sendikamıza<br />
gittik. Ağalardan bu<br />
işi sonuçlandırmalarını istedik.<br />
Patronun merkezine Yenibosna’ya<br />
gittik. Patron paramızı 2 gün<br />
sonra ödeyeceğini söyledi, ancak<br />
hala ödemedi. Biz de eylemlerimizi<br />
sürdürdük. İşçi arkadaşlarımızı<br />
istifa ettirip tazminatlarını<br />
aldırtmaya çalışan temsilcilere<br />
inat DİSK’e gittik ve grev kararını<br />
asmalarını istedik. Patron, sendika<br />
işbirliği sonucunda onlarca<br />
arkadaşımız istifa etti. Geriye yaklaşık<br />
20 kişi kaldık. Sınıf sendikacılığı<br />
yaptığını söyleyen bazı siyasi<br />
işçiler de tazminatlarını alıp çekip<br />
gittiler.<br />
20 işçiyle sendikaya gittik.<br />
Süleyman Çelebi bizleri görünce<br />
birden bire ortalıktan kayboldu.<br />
Muharrem Kılıç ise bizlere “gidin<br />
paranızı alın, fabrika kapatacak”<br />
dedi. Bizler de “o zaman patronun<br />
fabrikayı kapatacağına dair gönderdiği<br />
kağıdı görmek istiyoruz”<br />
dedik. Sendikacının cevabı: Patron<br />
böyle bir kağıt vermek zorunda değil<br />
oldu.<br />
Sendikadan sonra toplu olarak<br />
patronla görüşmeye gittik.<br />
Patrondan paralarımızın yatırılmasını<br />
istedik. “Para yok, fabrika<br />
kapanacak” dediler.<br />
Biz de “kapanacaksa yasal prosedürü<br />
uygulayın, gerekli yerlere bildirimde<br />
bulunun” dedik. Patronun<br />
cevabı “biz bildirimde bulunacaktık<br />
ama sendikacılar istemediler”<br />
dedi. Birincisi, şimdi sendikanın<br />
neden işçilerin işten ayrılması için<br />
baskı yaptığı ortaya çıkmış oldu.<br />
İkincisi bu nasıl bir sendikal anlayıştır<br />
ki sendikacı patrona bu konuda<br />
kefil olabiliyor? Bu kefil olmanın<br />
diyetini bizler mi ödeyeceğiz?<br />
Patron ve sendikacılar mücadeleci<br />
işçilerden kurtulmak için elbirliğiyle<br />
iyi çalıştılar.<br />
Sendikacıların yanında saf tutan<br />
sözde siyasi çevre ise, bundan<br />
sonra kimin yanında saf tutacağını<br />
böylece belli etmiş oldu. Bunu<br />
işçi sınıfı adına yapan bu anlayışı<br />
kınıyoruz.<br />
Muharrem Kılıç’ın ipliği böylece<br />
pazara çıkmış oldu. Peki, DİSK<br />
Tekstil neden grev kararını asmamıştır?<br />
Neden bizleri oyalamıştır?<br />
O da mı işçilerin örgütlülüğünün<br />
dağıtılmasından yanadır? Bütün<br />
işçiler ayrıldıktan sonra sözleşmenin<br />
imzalandığı mı söylenecekti?<br />
Patronun amacı belli, örgütlü işçileri<br />
işten atmak, yani örgütlülüğü<br />
dağıtmak. Yoksa işverenin DİSK<br />
Tekstil Sendikası ile bir sorunu<br />
yok. Sorunu bizle, yani mücadeleci<br />
örgütlü işçilerle mi?<br />
Biz, bu mücadelemizi sadece<br />
kendimiz için değil, bölgedeki tüm<br />
işçiler için veriyoruz. İşverene,<br />
sendikaya ve tüm bozgunculara<br />
rağmen inatla bu mücadeleyi gücümüz<br />
oranında sürdürmeye kararlıyız.<br />
3 aylık parasızlığa, belirsizliğe,<br />
her tür saldırılara rağmen<br />
inatla direndik.<br />
Bizler, direnen onurlu işçiler olarak<br />
mücadelemizi burada noktalarken<br />
patrona ve patronlara danışmanlık<br />
yapan sendika bürokratlarına,<br />
sendika koltuğu peşinde<br />
koşan siyasi gruplara karşı, bu mücadeleye<br />
verdikleri zararı tüm işçi<br />
ve emekçilere anlatmayı bir görev<br />
biliyoruz. Bu güne kadar bizimle<br />
birlikte olan veya destek sunan<br />
tüm işçi sınıfı dostlarına teşekkür<br />
ederiz.<br />
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!<br />
Yaşasın İşçilerin Birliği!<br />
30.06.2006<br />
Castleblair işçileri <br />
Protesto için:<br />
Castleblair Group LTD Victoria<br />
Works, Pilmuiir St. Dunfermline,<br />
United Kingdom<br />
Tel: 44 01 383 731551<br />
Fax: 44 01 383 723836