29.10.2014 Views

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

18<br />

okuyucu mektubu<br />

Demokratik Toplum Partisi<br />

1. Kongresi yapıldı<br />

Kongreye damgasını vuran demokratik bir Türkiye için çatışmaların durması,<br />

toplumsal uzlaşma ve barış talebiydi. Kongre, Cudi’nin, Besta’nın, Gabar’ın,<br />

Dersim’in dağlarında günlerden beri süren askerlerin tutuşturduğu orman<br />

yangını, yürek yangını koşullarında yapıldı. Ama buna rağmen yirmi bine yakın<br />

yürek öc almanın değil, barışın, demokrasinin, uzlaşmanın mesajlarını verdiler.<br />

DTP Kongresi bölgeden ve<br />

Türkiye’den gelen yirmi bine<br />

yakın insanın katılımıyla<br />

saat 10.00’da Ankara 19 Mayıs Spor<br />

Salonu’nda başladı. Devlet güçleri tarafından<br />

engellendikleri için gelemeyenleri<br />

de burada belirtmek gerekiyor.<br />

Kongrede bu dile getirildiğinde<br />

“Yuh, yuh!” sesleri salonu inletti.<br />

Kongre açılış konuşmasını Hasip<br />

Kaplan yaptı. DTP’yle mücadelenin<br />

baskı, gözaltı, tutklama şeklinde ele<br />

alındığını belirten Kaplan, bu yaklaşımın<br />

1994 seçimlerinde meclise giren<br />

Kürt parlamenterlere uygulanan<br />

dışta tutma, muhatap almama şeklindeki<br />

politikadan farklı olmadığını,<br />

bunun Türkiye’nin demokratikleşmesine<br />

bir fayda getirmediğini,<br />

getirmeyeceğini, bu politikalardan<br />

vazgeçilmesi gerektiğini savundu.<br />

Kürt halkının savaş değil barış istediğini,<br />

bunun için silahların susması,<br />

Kürt sorununa demokratik bir<br />

çözüm bulunması gerektiğinin altını<br />

çizdi.<br />

Hasip Kaplan’dan sonra kürsüye<br />

DTP eşbaşkanı Ahmet Türk geldi.<br />

Türk, yeryüzünde bir yandan bu<br />

tip sorunlara özgürlük, eşitlik, kardeşlik<br />

temelinde yaklaşıldığını ve<br />

çözüldüğünü, ancak ülkemizde otuz<br />

yıldır kanın, gözyaşının, ölümlerin<br />

dinmediğini belirtti.<br />

İspanya, İngiltere, Endonezya,<br />

Nepal’de sorunun görüşmeler yoluyla<br />

çözüldüğünü, ancak Türkiye siyasetçilerinin<br />

Kürt halkının sorunlarına<br />

sessiz kaldıklarını belirtti. Amasya<br />

protokolünde Kürtlerin kimliklerini<br />

geliştirmesinin, bölge ekonomisinin<br />

koşulların iyileştirilmesinde<br />

kullanılmasının yer aldığını, ancak<br />

Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında<br />

tek dil, tek millet, tek bayrak, tek kültürün<br />

savunulduğunu belirtti.<br />

Türk-Kürt sorunun tarihsel, sosyolojik<br />

bir sorun olduğunu, bunun<br />

baskı ve s<strong>indir</strong>meyle çözülmeyeceğini,<br />

çözüm için a)TMY’nin geri çekilmesi;<br />

b) siyasi yaşamın demokratikleşmesi<br />

için Genel Af’ın çıkarılması,<br />

F Tiplerinin kaldırılması; c)<br />

boşaltılan, yakılan köylerin tanzim<br />

edilerek geri dönüş koşullarının yaratılması;<br />

d) bölgedeki işsizliğin ve<br />

yoksulluğun son bulması için, tarıma,<br />

hayvancılığa, sanayiye yatırım<br />

programının çıkarılması; e) eğitimkültür-yayın<br />

hakkının önündeki yasal<br />

engellerin kaldırılması; f) isimleri<br />

değiştirilen köy, tarihi yerlerin eski<br />

isimlerinin iade edilmesi; g) koruculuğun<br />

kaldırılması gerektiğini savundu.<br />

Bunların gerçekleşmesi için DTP<br />

olarak üç öneri sunduklarını:<br />

1) Silahlı operesyonların durdurulması,<br />

PKK’nin silahları susturması;<br />

2) demokratik, siyasal taleplerin yaşama<br />

geçirilmesi; 3) PKK’nin tümüyle<br />

silahsızlanıp demokratik yaşama<br />

katılması.<br />

Türk bu talepleri taraflara sunduklarını<br />

belirtti.<br />

Türkiye’nin demokratikleşmesinde<br />

Kopenhag kriterlerine uymanın önemine<br />

değinen Türk, halkının iradesiyle<br />

gelenlerin, bürokratın, polisin,<br />

askerin üzerinde olması gerektiğini,<br />

ırkçılıkla mücadele yasasının çıkarılması,<br />

polis ve askerin haksızlıklarına<br />

karşı şikayetlerin belirtilebileceği,<br />

yasal bir ortamın oluşturulmasını<br />

elzem bir sorun olarak gündeme<br />

getirdi.<br />

Partinin belediye başkanlarının<br />

Şemdinli, Newroz, Diyarbakır olaylarında<br />

sağduyulu yaklaştığını, halkı<br />

sükunete davet ettiklerini, ancak<br />

başbakanın 7’sindekine de, 70’indekine<br />

de kurşun sıkılmasını meşru<br />

gösteren anlayışını kendilerinden de<br />

beklediğini, bu anlayışın halklar arasında<br />

kopuştan başka bir şeye yaramayacağını<br />

savundu.<br />

Demokratikleşme sorununu aşmış<br />

bir Türkiye’nin Ortadoğu’da örnek<br />

teşkil edeceğini, kendilerinin sorunların<br />

çözümünün yeri olarak parlamentoyu<br />

gördüklerini, bunun için de<br />

hiç bir Avrupa ülkesinde uygulanmayan,<br />

%10 seçim barajının kaldırılması<br />

veya %3 gibi makul bir seviyeye<br />

<strong>indir</strong>ilmesini talep etti, bir önceki seçimde<br />

barajın %5 olması halinde bile<br />

parlamentoda şu an 260 AKP, 115<br />

CHP, 56 da DTP milletvekili olacağının<br />

altını çizdi.<br />

Bu koşulların olmadığı bir ülkede<br />

halkın iradesinin parlamentoya yansıtılamayacağını<br />

%56’lık bir iradenin<br />

meclisin dışında kalacağını, bunun<br />

büyük bir haksızlık, anti-demokratik<br />

uygulama olduğunu belirtti.<br />

Tüm bunların gerçekleşmesi için<br />

‘halkımıza ve bizlere’ büyük görev<br />

düştüğünü, bunu gerçekleştirecek<br />

olanın sözde değil, özde vatandaşlar<br />

olduğunu, bunların da burada olduğunu<br />

vurguladı.<br />

Ahmet Türk’ten sonra konuşan<br />

DTP eşbaşkanı Aysel Tuğluk’un<br />

farklı olarak üzerinde durduğu konular<br />

şöyleydi:<br />

Tuğluk birinci olarak eşbaşkanlığın<br />

kadınların siyasete katılmasında<br />

çok önemli bir uygulama olmasına<br />

rağmen, Yüksek Seçim Kurulu’nun<br />

yasada yeri olmadığı gerekçesiyle bu<br />

uygulamaya son vermelerini istediğini,<br />

bunu yasalardan dolayı yapacaklarını,<br />

ama fiili olarak eşbaşkanlığı<br />

devam ettireceklerini belirtti.<br />

Sorunların çözümünde demokratik<br />

ve barışçıl yöntemlerin esas alınmasını,<br />

çatışma, yok etme siyasetine<br />

son verilip diyalog yoluna gidilmesini,<br />

savaşan iki taraftan birinin PKK<br />

olduğunu, devletin PKK ile aralarına<br />

mesafe koymalarını istemek yerine,<br />

aralarındaki mesafeyi kaldırıp, diyalog<br />

yolunu çözümün tek yolu olarak<br />

görmesi gerektiğinin altını çizdi.<br />

Aksi taktirde çatışmaların yaygınlaşacağına,<br />

halklar arasında büyük<br />

uçurumlar açılacağına, böyle bir durumdan<br />

sonra barıştan da bahsedilemeyeceğine<br />

vurgu yaptı.<br />

Tuğluk, Kürt sorunu çözülürse<br />

Türkiye’nin çok onurlu bir yüze kavuşacağını;<br />

Kürt dilinin 1-2 kilometre<br />

ileride resmi dil olduğunu,<br />

Türkiye’de ise yok sayıldığını, bu inkar<br />

ve imha politikasından vazgeçilmesini<br />

savundu. Tuğluk yabancı konuklara<br />

da seslenerek bu sorunun<br />

aynı zamanda AB’nin de bir sorunu<br />

olduğunu belirtti.<br />

Aysel Tuğluk sözlerine “Yaşasın barış,<br />

yaşasın kardeşlik, yaşasın özgürlük”<br />

sloganıyla son verdi.<br />

Söz alan konuklardan Sosyalist<br />

Enternasyonal Kürt Çalışma Grubu<br />

Başkanı Conny Frederiksen de çatışmaların<br />

son bulmasını, BASK örneğinde<br />

olduğu gibi barışçıl mücadelenin<br />

mümkün olduğunu dile getirdi,<br />

Kürt halkının mücadelesinin yanında<br />

olacaklarını söyledi, Kürt halkının<br />

mücadelesinde başarılar diledi.<br />

BASK temsilcisi Gorka Elejabarrieta<br />

ise kendilerinin de yıllardan beri barıştan<br />

uzak yaşadıklarını, ama mücadeleden<br />

yılmadıklarını, göz altılara,<br />

işkencelere, tutuklamalara, öldürmelere<br />

karşı direndiklerini, bunun<br />

sonucunda ve İspanya’da Sosyalist<br />

Parti’nin iktidara gelmesiyle, barışçıl<br />

bir sürece girdiklerini, bunun Türk<br />

devletine örnek olması gerektiğini,<br />

kendilerinin ve Kürt halkının var olmaya<br />

devam edeceğini, haklarına kavuşacaklarını<br />

savundu.<br />

Sinn Fein temsilcisi Philip McGuigan<br />

konuşmasında İrlanda halkının da<br />

Kürtler gibi haksızlıklara maruz kaldığını,<br />

öldürüldüklerini ama yok edilemediklerini,<br />

şu anda barış sürecine<br />

girdiklerini, aynı şeyi Kürt halkına da<br />

dilediklerini belirtti.<br />

Avrupa Özgür İttifak sözcüsü ise<br />

Kürtlerin 20 milyon nüfusuyla devlet<br />

olamamış büyük bir ulus olduğunu,<br />

bir sürü haksızlıklara maruz<br />

kaldıklarını, sürekli olarak Kürt halkının<br />

mücadelesinin yanında olacaklarını<br />

ve bir dahaki Kongre’de az<br />

da olsa Kürtçe sesleneceğini söyledi.<br />

Sorunun çözümü için barıştan başka

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!