29.10.2014 Views

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çak oranının, OECD ortalaması düzeyine<br />

çekilmesi durumunda bile<br />

nükleer santralden sağlanacak enerjinin<br />

birkaç katı elde edilebileceği belirtildi.<br />

Nükleer santral kurarak nükleer<br />

teknolojiye sahip olunacağı iddiasının<br />

Türkiye’nin izlediği bugünkü<br />

enerji politikalarına bakıldığında bir<br />

hayal olduğunu tüm mühendisliği ve<br />

teknik detaylarını yurtdışından almak<br />

durumunda kalacağımız için<br />

göbekten uluslar arası tekellere bağımlı<br />

olacağımız bir proje ile teknoloji<br />

sahipliğinin mümkün olamayacağını<br />

ve dahası nükleer santrallerden<br />

vazgeçilen dünyada daralan pazar<br />

baskısıyla şirketlerin eski nükleer<br />

teknolojileri satma arayışları, ülkemizin<br />

nükleer bir çöplük haline getirileceğini<br />

gösterdiği belirtilen açıklamada<br />

kamusal denetim üzerindeki<br />

baskılar nedeniyle mevcut durumda<br />

bile çevresel denetimlerin ne kadar<br />

yetersiz olduğunu İskenderun, Sinop<br />

ve Tuzla’daki atık felaketleriyle ortaya<br />

çıktığı açıklandı.<br />

İktidarı elinde tutan hakim sınıfların<br />

böyle etkin bir çevresel denetimi<br />

yapma niyetlerinin olmadığı son olarak<br />

çıkarılan Çevre Yasası’nda yapılan<br />

değişiklikle çevrenin korunması,<br />

çevre kirliliğinin önlenmesi<br />

ve çevre sorunlarının çözümüne<br />

yönelik gerekli teknik, idari, mali<br />

ve hukuki düzenlemelerin Çevre<br />

Bakanlığı’nın koordinasyonunda yapılacağı<br />

bu konuda Türkiye Atom<br />

Enerjisi Kurumu’nun nükleer santralın<br />

kurulumunda bile çevresel denetim<br />

yetkisinin olmadığını belirten<br />

NKP, nükleer santraller için dünyada<br />

ve ülkemizde lobi faaliyetlerinin kapalı<br />

kapılar ardında yürütüldüğünü<br />

belirtti.<br />

Basın açıklamasının sonunda halkın<br />

karşı çıktığı, pahallı, dışa bağımlı<br />

nükleer santral kurma projelerinin yaşama<br />

geçirilmesine çalışıldığı belirtilerek,<br />

29 Nisan 2006 günü Türkiye’nin<br />

dört bir yanından Sinop’a gelip nükleer<br />

santralleri hem dünyada hem de<br />

ülkemizde istemeyen binlerce kişiyle<br />

bundan sonra da Akkuyu, İğneada’da<br />

ve Sinop’ta NKP olarak nükleer santral<br />

kurma girişiminden vazgeçilinceye<br />

kadar mücadelelerini sürdüreceklerini<br />

açıkladılar.<br />

Eylem, İstanbul halkına NKP tarafından<br />

İstanbul’un bir çok semtinde<br />

açılan nükleer karşıtı imza standlarında<br />

imza vermeleri için çağrıda bulunularak<br />

sona erdirildi.<br />

Haziran 2006 <br />

26 Haziran, dünya işkenceye karşı mücadele ve<br />

İşkence görenlerle<br />

dayanışma günü<br />

Bi rle ş m i ş M i l le t ler 2 6<br />

Haziran’ı 1997 yılında “işkenceye<br />

karşı mücadele<br />

ve işkence görenlerle dayanışma<br />

günü” olarak ilan etmiştir. Bu yıl 26<br />

Haziran’da da İzmir’de çeşitli kurumların<br />

düzenlediği etkinlikler göstermiştir<br />

ki dünyada ve Türkiye’de<br />

işkence olgusu halen acı bir gerçek<br />

olarak önümüzde durmaktadır.<br />

Düzenlenen etkinliklerden biri, yıllardır<br />

işkenceye karşı mücadele yürüten<br />

ve işkence görenlerin ruhsal ve fiziksel<br />

rehabilitasyonlarını gerçekleştiren<br />

bir kurum olan Türkiye İnsan<br />

Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği tarafından<br />

yapıldı. Saat 12:00’de Kıbrıs<br />

Şehitleri’nde kurulan standda önce<br />

bir basın açıklaması yapıldı ardından<br />

ise TİHV tarafından hazırlanan<br />

bir spot film tüm gün boyunca gösterildi.<br />

TİHV İzmir Temsilcisi Dr.<br />

Veli Lök tarafından yapılan açıklamada;<br />

halen 150 ülkede işkence<br />

ve kötü muamele uygulamalarının<br />

sürdüğünü, işkencenin sadece askeri<br />

diktatörlüklerde ve otoriter rejimlerde<br />

değil, “demokratik” ülkelerde<br />

de uygulandığını uluslar arası verilerin<br />

gösterdiğini belirtti. Özellikle<br />

ABD’nin altına imza attığı “İşkence<br />

ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı<br />

veya Onur Kırıcı Muamele ve Cezaya<br />

Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”<br />

ni, Afganistan ve Irak hapishanelerinden,<br />

Guantanamo’ya ve işkence<br />

uçaklarına kadar bir çok yerde tutuklulara<br />

yönelik işkence haberlerinin<br />

yoğunluğunun gösterdiği gibi<br />

hiçe saydığını söyleyen Lök, ardından<br />

Türkiye’deki olguları şöyle değerlendirdi:<br />

“Özellikle TMY tasarısı<br />

ve Mart ayı sonunda Diyarbakır’da<br />

meydana gelen olaylarda gözaltına<br />

alınanların maruz kaldığı işkenceler,<br />

işkenceye sıfır tolerans anlayışından<br />

işkenceciye tolerans noktasına gelindiğini<br />

göstermektedir. 1990-2005<br />

arasında işkence ve kötü muameleye<br />

maruz kaldığı için TİHV’e toplam<br />

10.449 kişi başvurmuş ve tedavi görmüştür.<br />

TİHV dökümantasyon verilerine<br />

göre 2005 yılı içerisinde beş kişi<br />

gözaltında ölmüştür. Diyarbakır’da<br />

yaşanan olaylarda dördü çocuk ondört<br />

kişi öldürülmüştür. Yasal ve<br />

idari uygulamalardaki aksaklıklar<br />

yetmiyormuş gibi yeni TMY tasarısı<br />

ile şüphelilerin gözaltında avukat<br />

erişimine çeşitli kısıtlamalar getirilmektedir.”<br />

Bir diğer basın açıklaması ise<br />

İstanbul- Kartal’da KESK’e bağlı<br />

Eğitim ve Bilim Emekçileri<br />

Sendikası EĞİTİM- SEN’in<br />

İstanbul 5 Nolu Şubesi bir Basın<br />

Açıklaması yaparak Kartal Milli<br />

Eğitim Müdürlüğünün eğitim emekçisi<br />

öğretmenlere yaptığı baskı, sürgün,<br />

hak gasplarını v.b. protesto etti.<br />

Bu Basın Açıklamasında verilen<br />

bilgiye göre Türkiye’de tüm siyasi iktidarların<br />

yaptığı gibi eğitimi kendi<br />

siyasi- ideolojik görüşleri doğrultusunda<br />

şekillendirme işini AKP’nin<br />

de hükümete geldiğinin ilk günlerinden<br />

beri 1041 eğitim yöneticisinin<br />

görevden alınmasıyla başlattığını,<br />

ırkçı- gerici kadrolaşmanın Bakanlık<br />

merkez, Talim Terbiye Kurulu’nu ve<br />

taşra teşkilatlarını da içine alacak şekilde<br />

sürdürdüğünü söyledi.<br />

İlçe Milli Eğitim’de hukuksuzlukla<br />

sürdürülen ırkçı-gerici kadrolaşmaya;<br />

açık, ilan edilmeden Müdür<br />

ve Müdür yardımcısı atamaları ve<br />

kadrosu olmamasına rağmen vekaleten<br />

atanan Şube Müdürlerinin durumu<br />

(Şubede 4 Şube Müdürü kadrosu<br />

olmasına rağmen yandaşı 7 Şube<br />

Müdürü alınmış!) örnek gösterildi.<br />

Açıklamada sendika üyesi ve işyeri<br />

temsilcisi olan öğretmenlerin AKP<br />

yandaşı ırkçı- gerici müdürler tara-<br />

gündem<br />

İzmir Barosu tarafından yapıldı.<br />

Açıklamada dünyadaki işkence olaylarına<br />

değinilmesinin ardından Baro<br />

tarafından işkence ve kötü muamele<br />

mağdurlarına verilen hukuki hizmet<br />

anlatılarak haziran 2005-haziran<br />

2006 arasında alınan başvuruların<br />

değerlendirildiği bir istatistik dağıtıldı.<br />

Dağıtılan istatistikte işkence ve<br />

kötü muamele mağdurlarına tayin<br />

edilen avukatlar tarafından yapılan<br />

suç duyurularından %79’unun takipsizlikle<br />

sonuçlandığı, sadece %21’inde<br />

dava açıldığı belirtildi.<br />

ÇHD ve İHD İzmir Şubeleri ise<br />

26 Haziran nedeniyle İzmir Adliyesi<br />

önünde yaptıkları basın açıklamasının<br />

ardından ABD’nin işkence uçaklarının<br />

Türkiye hava sahasının ve<br />

bazı hava alanlarının kullandırılması<br />

konusunda başta Başbakan R. Tayyip<br />

Erdoğan olmak üzere ilgili yetkililer<br />

hakkında “işkence” ve “kişi hürriyetinden<br />

yoksun bırakma” isnadıyla<br />

suç duyurusunda bulundular. Basın<br />

açıklamasını okuyan Av. Ali Koç;<br />

İşkenceye “sıfır tolerans” diyerek iktidara<br />

gelen AKP hükümetinin, 2006<br />

yılında geldiği nokta işkence yapılmasına<br />

yasal olanak yaratma çalışmalarına<br />

dönüştüğünü belirterek, işkencenin<br />

engellenmesi ve cezalandırılması<br />

için hiçbir çalışma yürütmeyen<br />

hükümetin; Adalet Komisyonu’ndan<br />

geçmiş bulunan TMY ile işkencenin<br />

olanaklarını yaratmaya çalışmaktadır<br />

dedi.<br />

İzmir’den bir okur <br />

Eğitim Emekçileri:<br />

“Baskılar Bizi Yıldıramaz!”<br />

fından fiili saldırılara uğradıklarını,<br />

saldıranların ödüllendirildiğini saldırıya<br />

uğrayan üyelerinin ise başka<br />

okullara sürgün edildikleri anlatıldı.<br />

Basın Açıklamasının sonunda şu<br />

talepler ileri sürüldü:<br />

“Sürgün kararları derhal geri çekilmelidir.<br />

Yapılan hukuksuz atamalar geri<br />

alınmalıdır.<br />

Eğitim çalışanlarının güvenini<br />

kaybetmiş, tarafsızlığını yitirmiş,<br />

Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü görevden<br />

alınmalıdır.”<br />

YDİ ÇAĞRI Gazetesi olarak genelde<br />

kamu emekçilerine özel olarak<br />

eğitim emekçilerine yapılan<br />

baskı, sürgün vb. faşist saldırıları<br />

kınıyor, kamu emekçilerinin Grevli<br />

Toplusözleşmeli Sendika Hakkı için<br />

mücadelesinde yanında olduğumuzu<br />

belirtiyor, eğitim emekçilerinin mücadeleci<br />

gerçek demokrasiyi isteyen<br />

sendikasının hakim sınıfların “laik<br />

anti-laik” dalaşında tarafmış gibi görülmesine<br />

neden olacak tavırlardan<br />

uzak durmasının daha iyi olacağını<br />

ifade etmek istiyoruz.<br />

Bir YDİ Çağrı okuru<br />

Haziran 2006 <br />

17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!