29.10.2014 Views

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

pdf indir - YDİ Çağrı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

panorama<br />

mücadelenin işe yaramadığı yönlü<br />

açıklamaları da gözönüne alındığında,<br />

bu seferki ateşkesin, Bask sorununun<br />

çözülmemesi durumunda<br />

da kalıcı olabilme ihtimali büyüktür.<br />

ETA, yeniden silahlı mücadeleye başlamayabilir.<br />

Fakat bu da, İspanya’da,<br />

ya da Bask ülkesinin bağımsızlığını<br />

isteyen kimi yeni silahlı grupların<br />

ortaya çıkmayacağı anlamına gelmiyor.<br />

NELER OLABİLİR?<br />

ETA’nın sürekli-kalıcı ateşkes ilanı<br />

esas olarak burjuvazinin temsilcileri<br />

tarafından sevinçle içiçe temkinli bir<br />

tavırla karşılandı. Barış görüşmeleri<br />

sürecinin zor geçeceği üzerine demeçler<br />

verildi, neler olabileceği üzerine<br />

tahminlerde bulunuldu.<br />

İspanya Başbakanı Zapatero kapalı<br />

kapılar ardında yürütülen görüşmelerle<br />

ETA’nın ateşkes ilan etmesini<br />

sağlayan kişi olarak gösterilip puanlarını<br />

yükseltirken barış görüşmelerinin<br />

aşama aşama olacağını ve kafasında<br />

bir yol haritası olduğunu açıkladı.<br />

Zapatero kendisini sağlam kazığa<br />

bağlamak için de meclisten ETA ile<br />

görüşmeler için onay istedi ve meclisteki<br />

çoğunluk bu isteği onayladı. Aşırı<br />

milliyetçi Halk Partisi dışındaki partiler<br />

esas olarak Zapatero’nun ETA<br />

ile görüşmelerine destek veriyor.<br />

Görüşmelerin ise iki ayrı temelde<br />

yürütüleceği görülüyor. Hükümet<br />

ETA ile yürüteceği görüşmelerde,<br />

esas olarak silahların bırakılmasını<br />

sağlamaya çalışacak. ETA’nın silahları<br />

bırakıp bırakmayacağı ise görüşmelerin<br />

sonucunda ETA’nın taleplerine<br />

ne kadar yanıt verilip verilmeyeceği<br />

tarafından belirlenecek.<br />

ETA, Batasuna’nın yasağının kaldırılmasını,<br />

kendi taraftarlarının cezaevlerinden<br />

bırakılmasını da istediğinden,<br />

görüşmelerde bu noktalar<br />

da gündeme gelecektir. Batasuna’nın<br />

yasağının kaldırılması ve kimi ETA<br />

tutuklularının serbest bırakılması işi<br />

en kolay çözülecek işlerdendir.<br />

Görüşmelerin yürütüleceği ikinci<br />

temel ise, İspanya hükümet yetkililerinin<br />

Bask ülkesinin legal siyasi<br />

temsilcileriyle Bask bölgesinin geleceği<br />

üzerine görüşmeler yürütmesidir.<br />

Yani Bask ülkesinin kaderi, sadece<br />

ETA ile yürütülen görüşmelerde<br />

tartışılmayacak. Esas olarak merkezi<br />

hükümet ile yerel hükümet ve siyasi<br />

partiler arasındaki görüşmelerde belirlenecek.<br />

Bu temellerde yürütülecek<br />

pazarlıkların yaz tatili sonrasında<br />

başlayacağı tahmin ediliyor.<br />

Sonuçta, ateşkes ilanının kendisi<br />

resmi görüşmelerin başlatılmasının<br />

yolunu açmıştır ama sorunun<br />

çözümünü getirmekten uzaktır.<br />

Görüşmelerin hükümet temsilcileri<br />

tarafından mümkün olduğunca uzatılmaya<br />

çalışılacağına kesin gözüyle<br />

bakılabilir.<br />

Görüşmelerde Bask ülkesinin kaderini<br />

Bask halkının belirlemesi talebi<br />

kabul edilse de –ki bu demokratik<br />

bir hakkın kabulüdür– sorunun<br />

özü Bask halkının seçimine sunulacak<br />

olan alternatifin ne olduğudur.<br />

Örneğin Katalan halkına otonominin<br />

genişletilmesi için ne<br />

düşündüğü konusunda<br />

referandum hakkı verildi<br />

ve gerçekleştirildi de.<br />

Bask ülkesi bağlamında<br />

ise bilinçte tutulması gereken<br />

esas mesele, sadece<br />

otonomi haklarının genişletilmesi<br />

değildir.<br />

Bask ülkesi İspanya ve<br />

Fransa tarafından ilhak<br />

edilen ve parçalanan bir<br />

ülke olduğu sürece ve<br />

Bask ulusunun ayrı devlet<br />

kurma hakkı tanınmadığı<br />

sürece Bask ulusal<br />

sorunu da varlığını<br />

sürdürecektir. Fransa<br />

ile Bask temsilcileri arasında<br />

herhangi bir görüşme falan<br />

yok. Tersine Fransa Basklılara karşı<br />

saldırganlığını, ETA taraftarı olduğu<br />

iddiasıyla onlarca insanı tutuklama<br />

biçiminde sürdürüyor.<br />

Görüşmeler sürecinin zor ve çelişkili<br />

geçeceği tespiti doğrudur. ETA<br />

ile görüşmelere karşı olanların provokasyonlarının<br />

yaşanacağı; ya da<br />

ETA’nın pazarlık gücünü azaltmak<br />

için kimi bomba eylemleri gerçekleştirilerek<br />

ETA’nın suçlandığı, güvenilir<br />

olmadığının propagandası yapıldığı<br />

bir süreç yaşanabilir. Bunun<br />

nasıl olacağını da hep birlikte göreceğiz.<br />

Açık olan şey, ETA’nın “terörist örgüt”<br />

olarak ilan edilmesi yerine, sisteme<br />

entegre etme siyasetinin öne<br />

çıktığıdır. Bunun için de IRA örneği<br />

öne çıkarılmaktadır. Uluslararası<br />

burjuvazinin şu ya da bu biçimde varolan<br />

silahlı muhalefet gücünü, sistemi<br />

tehdit etme potansiyelini ortadan<br />

kaldırma, şiddet tekelini tümüyle<br />

kendi elinde toplama siyaseti,<br />

sorunların çözümü adına değişik<br />

kanallardan uygulanmaktadır. ETA<br />

bağlamındaki tartışmalarda aslında<br />

bilince çıkarılması gereken temel sorun<br />

da budur.<br />

26 Haziran 2006 <br />

- DEMOKRATİK KONGO CUMHU<br />

Seçim bahane, işgal<br />

Eğer yeniden<br />

ertelenmezse, Kongo’da<br />

parlamento ve başkanlık<br />

seçimlerinin birinci<br />

turu 30 Temmuz’da<br />

gerçekleşecek. Sözkonusu<br />

seçimler, yıllarca süren iç<br />

savaş ve çatışmalara son<br />

verme ve “savaştan barış<br />

dönemine geçiş süreci”<br />

olarak düşünülen, ama<br />

seçim koşulları ve ortamı<br />

–esas olarak güvenlik<br />

ve teknik nedenlerden–<br />

olmadığı söylenerek<br />

birçok kez ertelendi.<br />

Birleşmiş Milletler’e bağlı<br />

17.000 civarında “mavikasklı”<br />

işgal gücü yıllardır Kongo’da.<br />

Kongo’da ise bu güçlere rağmen, yürüyen<br />

çatışmalarda, 1998’den bu<br />

yana beş milyon civarında insan yaşamını<br />

yitirmiştir. Yönetimde ise savaş<br />

ağaları arasında anda en güçlü<br />

savaş ağası olan Kabila var. Kabila<br />

askeri bir rejimle ve emperyalistlerin<br />

desteğiyle ülkeyi yönetiyor.<br />

Kabila’nın yönetimde olması ama<br />

ülkenin değişik bölgelerinde, kendi<br />

bölgesinde egemen olan savaş ağalarının<br />

varlığını ortadan kaldırmıyor.<br />

Özellikle başkanlık seçimlerinde<br />

aday olan savaş ağalarının seçimi<br />

kaybeden tarafı, seçimde sahtekarlık<br />

olduğunu iddia ederek kendisine<br />

bağlı silahlı güçleri devreye sokma<br />

ve çatışmalara yol açması büyük bir<br />

olasılık olarak görülüyor. Örneğin<br />

Kabila yeniden seçilmediği durumda<br />

kendisine bağlı 15.000 civarındaki<br />

“Başkanlık muhafız kıtası” güçlerini<br />

harekete geçirebilir. Diğer kimi savaş<br />

ağalarının da binlerce silahlı gücü –<br />

ve evet bunlar arasında çocuk askerler<br />

de var– vardır. Bu durumda seçimlerin<br />

yapılmasının yeni çatışmaların<br />

dönüm noktası olabilme ihtimali<br />

büyüktür. Bu durumda aslında<br />

BM’nin ve Avrupalı emperyalistlerin<br />

seçimlerin yapılmasında ısrar etmesinin,<br />

“demokrasiye geçiş” için mi,<br />

yoksa ülkeyi daha fazla karışıklığa<br />

sokup “barışı sağlamak” adına daha<br />

fazla işgal gücünü Kongo’ya göndermenin<br />

zeminini mi yaratmak istediği<br />

sorusu ortaya çıkmaktadır.<br />

Birleşmiş Milletler Güvenlik<br />

Konseyi 25 Nisan 2006 tarihinde<br />

yaptığı toplantıda Kongo’daki ortamı<br />

“dünya barışını ve uluslararası<br />

güvenliği tehdit eden bir durum” olarak<br />

değerlendirmiş ve 1671 sayılı kararla,<br />

AB’nin Kongo’daki seçimlerin<br />

güvenliğini sağlamak için BM güçlerine<br />

destek vermesi gerektiği kararını<br />

almıştır. Böylece 2003 yılında<br />

Kongo’daki ilk görevinden sonra<br />

AB’nin askeri gücü yeniden devreye<br />

sokuldu. AB ise yürüttüğü tartışmalar<br />

ertesinde Kongo’ya 2000 civarında<br />

asker göndermeyi kararlaştırdı.<br />

AB’nin başını çeken emperyalist<br />

güçlerden Almanya ve Fransa başta<br />

olmak üzere kimi diğer AB ülkeleri<br />

görev süreci seçimlerden önce başlayıp<br />

seçimlerden sonra dört ay sürecek<br />

olan askeri gücün gönderilmesi<br />

kararını 12 Temmuz’dan itibaren<br />

gerçekleştirecek. Seçimlerden dört ay<br />

sonra ise bu sürecin uzatılması gündeme<br />

gelecektir.<br />

Emperyalistlerin her zamanki gibi<br />

başvurduğu sahtekârlıklar Kongo<br />

somutunda da gündeme gelmektedir.<br />

Kendileri militaristleşme adımlarını<br />

ilerletirken ve işgal güçlerini<br />

başka ülkelere gönderirken, kendilerini<br />

“barışı koruyan”, “demokrasiye<br />

geçişi sağlayan” ve “yardım meleği”<br />

olarak göstermektedirler. Bu “yardım<br />

melekleri” gerçekte askeri güç olarak<br />

dünyanın en güçlüleri arasında başa<br />

oynuyor. Dünyanın yeniden paylaşımı<br />

dalaşında pastadan pay alma savaşı<br />

yürütüyor.<br />

Yaptıkları sahtekârlıklardan biri<br />

de şu ya da bu ülkede gerçekleştirilen,<br />

ya da gerçekleştirilecek seçimlerle<br />

ilgili. Somut olarak Kongo’da<br />

yapılması planlanan seçimlerin “hür<br />

ve demokratik” seçimler olacağı propagandasını<br />

yapmaktadırlar. “Hür ve<br />

demokratik” seçimleri güvenlik altına<br />

almak için de ek olarak askeri güç

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!