Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ha yaygınlaştırılması açısından büyük önem arz etmektedir.<br />
Emek piyasası ile ilgili bir diğer yapısal sorun<br />
da işgücü maliyetlerinin yüksekliği ve buna paralel<br />
olarak ele alınması gereken kayıt dışı istihdamdır.<br />
İşgücü maliyetlerinin yüksekliği derken Türkiye'de<br />
işgücünü hem istihdam etme hem de işten çıkarma<br />
maliyetleri oldukça yüksektir. İşgücü üzerinde<br />
yüksek oranda salınmış vergi ve primlere ilave<br />
olarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve iş güvencesi<br />
uygulamalarının da dengeli biçimde ele alınmayışı<br />
işgücü maliyetlerini işveren açısından oldukça<br />
yüksek hale getirmiştir. Bir de yaklaşık yüzde 40'lar<br />
civarında olduğu düşünülen kayıtdışı istihdam gözönüne<br />
alındığında bunun haksız rekabet doğuran ve<br />
kanunlara uyan işçi ve işverenleri adeta cezalandıran<br />
bir sistem olduğu aşikardır. Bu sebeple son dönemde<br />
uygulanmaya başlayan prim indirimleri ve istihdam<br />
teşvikleri işveren üzerindeki yükleri hafifletmeyi<br />
ve işgücü maliyetlerini düşürmeyi hedeflemektedir.<br />
Buradaki amaç hem işçilerin haklarını korumak<br />
ve kayıt dışı istihadamı önlemek hem de işverenlerin<br />
rekabet gücünü yükseltmektir.<br />
Diğer yandan tarımda çalışan nüfusun durumu ve<br />
eskisine oranla azalsa bile halen devam etmekte<br />
olan köyden kente göç de önemli bir yapısal sorundur.<br />
Tarımda çalışan nüfus hem önemli ölçüde gizli<br />
işsizliğe hem de yüksek oranlarda mevsimsel işsizliğe<br />
sebep olmaktadır. Köylerden kentlere doğru yaşanan<br />
göç dalgaları kırsal kesimlerde ücretsiz aile<br />
fertleri olarak çalışıyor görünen ancak marjinal verimliliği<br />
sıfır olan gizli işsizlerin büyük şehirlerin çeperlerinde<br />
açık işsizlere dönüşmesine yol açmaktadır.<br />
Bölgesel kalkınmışlık seviyeleri arasındaki farklar<br />
fakir ve geri kalmış bölgeler lehine azaldıkça<br />
göçlere bağlı işsizliğin de azalması beklenebilir.<br />
İşsizliğin yapısal sebepleri içinde son olarak ele almak<br />
istediğim husus Türkiye'nin demografik yapısı<br />
ile ilgilidir. Malum Türkiye diğer OECD ülkeleri veya<br />
AB ile karşılaştırıldığında mukayeseli olarak genç<br />
bir nüfusa sahiptir. 2 Bu durum Türkiye'nin önüne<br />
önemli fırsatlarla birlikte çözüm bekleyen meseleler<br />
de getirmektedir. Zira söz konusu genç nüfusun eğitilmesi<br />
ve işgücüne aktif ve verimli biçimde kazandırılması<br />
göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Ancak<br />
unutulmamalıdır ki söz konusu genç nüfus Türkiye'nin<br />
en stratejik kaynağı ve en önemli ekonomik ve<br />
sosyal dinamiğidir. Bu nüfus şayet eğitilebilir ve verimli<br />
biçimde istihdam edilebilirse Türkiye'nin kalkınmasında<br />
anahtar unsurlardan biri olarak yerini<br />
alması beklenmektedir.<br />
Bütün bu saydığımız sebeplerden ötürü Türkiye'de<br />
işsizlik meselesinin çözümünde iktisadi krizlerin<br />
oluşturduğu geçici anaforlardan ziyade kronik bir<br />
vaziyette yıllardan beri süregelen yapısal sebepler<br />
üzerinde durmak gerekmektedir. Zira ekonomik<br />
krizlerin tetiklediği arızi işsizlik dalgaları ekonominin<br />
toplarlanması ile birlikte kısa sürede bertaraf<br />
edilmektedir. Ancak yapısal sebepler ortadan kaldırılmadıkça<br />
kronik işsizlik devam etmektedir. Nitekim<br />
hükümet tarafından ortaya konulan işsizlikle<br />
mücadele eylem planının üçüncü ve son aşaması da<br />
büyük ölçüde işsizliğin yapısal sorunlarını çözmeyi<br />
hedef almaktadır. Ancak işsizlik meselesinin çözümünü<br />
tek başına hükümetten beklemek kanaatimce<br />
doğru değildir. Bu konuda şirketlerin, sivil toplum<br />
kuruluşlarının, başta üniversiteler olmak üzere eğitim<br />
müesseselerinin, medyanın ve toplumun diğer<br />
kesimlerinin aynı duyarlılıkla hareket etmesi ve işsizlikle<br />
mücadelenin bir seferberlik gibi algılanması<br />
gerekmektedir.<br />
1<br />
www.tuik.gov.tr<br />
2<br />
ww.oecd.org<br />
Genç nüfusun<br />
eğitilmesi ve işgücüne<br />
aktif ve verimli<br />
biçimde kazandırılması<br />
göründüğü kadar kolay<br />
bir iş değildir. Ancak<br />
unutulmamalıdır ki,<br />
söz konusu genç nüfus<br />
Türkiye'nin en stratejik<br />
kaynağı ve en önemli<br />
ekonomik ve sosyal<br />
dinamiğidir. Bu nüfus<br />
şayet eğitilebilir ve<br />
verimli biçimde<br />
istihdam edilebilirse<br />
Türkiye'nin<br />
kalkınmasında anahtar<br />
unsurlardan biri olarak<br />
yerini alması<br />
beklenmektedir.<br />
OCAK-fiUBAT 2011 47