You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
içinde olma hedefimiz varsa. Ki var!<br />
O zaman meslek liselerinin önünde bulunan engeller bir an önce<br />
kaldırılmalı. İmam hatip liselerini bahane ederek önü kapanan<br />
meslek eğitimi, neticede ülkemizin ayaklarına vurulmuş<br />
pranga, en büyük zulümdür. İmam hatip lisesi kompleksiyle de<br />
bu meslek liseleri konusunu ötelemek, önüne engeller koymak<br />
da ülkeye yapılmış en büyük ihanettir. Türkiye’de büyümenin itici<br />
gücü özel sektördür. Özel sektöre de meslek lisesi mezunu,<br />
nitelikli elemanlar gerekmektedir. İstihdamda ciddi artış var. Tabii<br />
bu Türkiye'nin büyümesine paralel gelişen bir neticedir. Girişimci<br />
sayının da artması gerekmektedir ki istihdamı artıralım,<br />
işsizliği aşağıya çekelim. Eğer insanların karnının aç olması istemiyorsa,<br />
girişimcilere göz bebeğimiz gibi bakmalıyız.<br />
Günümüzde en önemli sorunumuz işsizlik ve mesleksizliktir.<br />
Ayrıca meslek liseleri ikinci sınıf liselermiş gibi algı oluşturuldu<br />
son yıllarda. Konuyu imam hatip liseleri bağlamında çok bir anlamının<br />
olmadığı da anlaşıldı. Meslek liseleri Türkiye’nin birincil<br />
meselesi olmalı. Meslek liselerine gidenlerin yüzde 100'ü nerdeyse<br />
mutsuz. Çünkü okulu bitirdiğinde önünün kapalı olduğunu<br />
biliyor. Hâlbuki Türkiye’nin koyduğu hedefler içerisinde, nitelikli<br />
meslek sahibi gençlere fazlasıyla ihtiyaç duymaktadır. Üniversitelerimizin<br />
ve sanayicilerimizin işbirliği de çok önemlidir.<br />
Üniversiteler biz sadece öğretim kurumlarıyız diyemez, dememelidir.<br />
İşbirliğini artırıcı her fırsatı değerlendirmeliler. Genç nüfusa<br />
sahip ülkemiz ciddi gelecek vaat etmektedir, bir hata yanlış<br />
yapılmazsa. AB'nin ve gelişmiş dünyanın elinde olmayan güç,<br />
enerji, potansiyel genç nüfus Türkiye'de mevcuttur. Eğer bu genç<br />
nüfus istihdama katılır değer üretirse gelecekte ülkemizin önü<br />
açık olacak, en büyük ekonomilerle de baş edecek seviyelere<br />
ulaşacaktır.<br />
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi, “Zaman bendedir ve<br />
mekan bana emanettir” diyen, cesaretli, nitelikli, hayatın gerçekleriyle<br />
barışık gençlere ihtiyacımız var. Gençlerimiz ülkemizin<br />
geleceğini inşa edeceklerinin bilinciyle yetişmeleri konusunu<br />
dikkate almalıyız.<br />
Uzun dönemli büyüme performanslarımızı belirleyen temel unsur<br />
özellikle de müteşebbis insan varlığı ve gücüdür. Gençlerimize<br />
bu olguyu da aşılamalıyız.<br />
İhracatımızın yüzde 65 gelişmiş batı ülkelerine yapmayı, dünyanın<br />
en gelişmiş piyasalarıyla rekabeti sürdürmek hatta artırmak<br />
istiyorsak nitelikli meslek sahibi gençlere ihtiyacımız giderek artacaktır.<br />
Ülkemizdeki imam hatip lisesi mezunlarına benzer önyargıyı,<br />
Almanya'da Türk gençleri de yaşamaktadır. Bu önyargının<br />
kalkması, gençlerin iyi eğitim alması için çalışan ve mücadele<br />
veren gençler organize olarak kurdukları 'Deukische Generation'<br />
(Türk-Alman Kuşağı) adlı dernek ile kendilerinin varlığının<br />
mücadelesini veriyorlar. Kimseyi öteki gibi görmemeliyiz. Birbirini<br />
seven, barış içinde yasamaya gayret eden, aynı fikirde olmasa<br />
da anlayış gösteren, empati kuran, dünya ve Türkiye’deki adaletsizliklere<br />
karşı durabilen bir gençlik oluşmalı. Güçlünün haklı<br />
olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye ve dünya için<br />
çaba gösterebilecek gençliğe ihtiyaç var.<br />
Girişimcilerimizin azlığı sorununun temeli geçmişe dayanmaktadır.<br />
1912’de ülkemizi ziyaret eden yabancı bir yazar ülkemizin<br />
yapısını tasvir ederken şu sözlerle ifade etmiştir. “Yalnız memurluk<br />
etmek, askerlik yapmak, ticaret ve sanayiye rağbet göstermemek,<br />
Türkleri eksiltmiş ve fakirleştirmiştir. Teşebbüs fikri ve<br />
gayreti olmayınca da kazançları sınırlı kalmıştır.”<br />
Türkiye'de her yıl işgücü piyasasına yeni giren 700 bin gencimize<br />
iş olanağı sağlamanın tek yolu, girişimci sayımızı artırmak, özel<br />
sektörümüzün hacmini büyütmektir. Ülkemizin nüfusunun<br />
gençliği ciddi avantajlarımızdandır. Türkiye nüfusunun yüzde 65’i<br />
30 yaşın altında, iş üretme potansiyeli yüksek gençlerden oluşmaktadır.<br />
Avrupa'da en genç nüfusa sahip olan ülkemizin elindeki<br />
bu büyük gücün farkında olmalıyız.<br />
“Balık verme, balık tutmayı öğret” sözü hiçbirimiz için yabancı<br />
değil. Gençlerimize meslek edindirip balık tutmalarına imkan<br />
vermeliyiz. Geleceğin rekabetçi dünyasında önlerde, hedef, gündem<br />
belirleyen ülke olmak için insan kaynağımızı en etkin şekilde<br />
kullanmak zorundayız.<br />
Gelecekten çok umutlu olmamızı gerektiren bir nedense günümüz<br />
gençlerinin çok daha eğitimli ve donanımlı yetişmeleri, ancak<br />
bu tek boyutlu olmamalı.<br />
Teorinin yanında pratikten de haberdar olunmalı ki üretilen değer<br />
kullanılabilir olsun. Gençlerin geleceği ülkenin, ülkenin geleceği<br />
de gençlerin geleceğine bağlıdır.<br />
OCAK-fiUBAT 2011 63