04.11.2014 Views

Layout 2 - Yürüyüş

Layout 2 - Yürüyüş

Layout 2 - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

şı direnmeyi “provokasyona gelmek” diye nitelemek, daha<br />

baştan kendini eylemsizliğe mahkum etmektir.<br />

Bu anlayış sadece meydanları, sokakları faşizme terketmekle<br />

de sınırlı kalmayacak, devrimcilere, ilericilere<br />

"sağduyu" çağrıları yapmaya, mücadele hakkından vazgeçmeye<br />

zorlayacaktır. Olan da budur. Kürt ulusal hareketine<br />

"silah bırakma" çağrıları bunun için yapılıyor.<br />

"Her türlü şiddete karşıyız" söylemleri bunun için gündeme<br />

getiriliyor.<br />

Tüm bu saldırılar ve kafa karışıklığı arasında boğulan<br />

Kürt halkının talepleridir. Boğulan Türkiye halklarının<br />

demokrasi ve bağımsızlık istemidir. Halklarımızın<br />

haklar ve özgürlükler mücadelesidir.<br />

Bu mücadeleleri nasıl geliştiririz sorusunu tartışmak<br />

yerine, tartışılan; “barış, sağduyu, hoşgörü, provakasyona<br />

gelmemek” ve benzeridir.<br />

Tartışma yanlış zeminde yapıldığı için, politika ve mücadele<br />

de oligarşinin çizdiği sınırlara hapsedilmektedir.<br />

Bu tarz, bu anlayış halklarımızı kurtuluşa götüremez. Bu<br />

anlayış hak ve özgürlükler için mücadele edemez.<br />

Halka gitmeli,<br />

halkı örgütlemeliyiz<br />

Oligarşinin halka verebileceği hiçbir şey yoktur. Oligarşinin<br />

ahlakı, adaleti, vicdanı yoktur. Oligarşinin değeri<br />

yoktur. Onun tek değeri sömürüsünün devamıdır.<br />

Emperyalizm uşaklığıdır, vatanı satmak, halkına ihanet<br />

etmektir onun değeri.<br />

Güçlü olan, meşru olan, haklı olan devrimcilerdir.<br />

Devrim davasıdır. Haklar ve özgürlükler mücadelesidir.<br />

Bu mücadeleyi büyütmek halka gitmektir. Halkı örgütlemektir.<br />

Bu mücadeleyi büyütmek, "meydanlar bizim",<br />

"meydanları faşistlere terketmeyeceğiz" demektir.<br />

Bu mücadeleyi büyütmek, halkın örgütlü gücüyle birleşmiş<br />

şiddetini geliştirmektir.<br />

Oligarşi halkı kendi ideolojik etkisi altına almaya çalışıyor.<br />

Oligarşi demokratik mücadeleyi, direnme hakkını<br />

yok etmek istiyor. Oligarşi mücadeleyi, devrimi, kitle<br />

çalışmasını bitirmek istiyor.<br />

Biz daha fazla örgütlenme, daha yaygın kitle çalışması,<br />

mevzilerimizi korumak ve yeni mevziler kazanmak<br />

için direniş demeliyiz.<br />

Önderimiz Dursun Karataş'ın şu çağrısı, gerekliliği<br />

ortaya koyuyor:<br />

“Örgütlenmek, daha çok örgütlenmek ve halk kitlelerinin<br />

doğrudan söz ve karar sahibi oldukları halk örgütlenmelerini<br />

yaratmak ve halkı savaştırmak, savaşı<br />

halklaştırmak bugünkü vazgeçilmez yakıcı sorunumuzdur.”<br />

Faşist yaygarayı, demagojiyi bozacak olan tek gerçek<br />

bunlardır. Bağımsız, demokratik bir ülkeyi gerçekleştirecek<br />

olan yol buradan geçmektedir.<br />

Savaşan<br />

Kelimeler<br />

“SOKAĞA DÖKÜLMEK”<br />

Devlet zam yapar, zulmeder, hakkımızı yer, işkence yapar,<br />

katleder, aç-işsiz bırakır, hastane kapısında ölmemizi izler,<br />

kıdem tazminatımızı gasp eder, sendikalıysak işten atar,<br />

sınav cevaplarını kendi adamlarına verir ve daha bir dolu halk<br />

düşmanlığı yapar... Biz bunların hesabını sormak istediğimizde<br />

de, “insanlar sokağa döküldü” derler.<br />

Eylemin içini boşaltmak için “sokağa döküldüler” diyerek<br />

aşağılarlar. Halk su mudur ki sokağa dökülüyor. Ya da çöp<br />

müdür?<br />

Halk BAŞ KALDIRMIŞTIR, MEYDANLARA ÇIK-<br />

MIŞTIR! Bunun doğrusu budur. Halk, hesap sormak için, hakkını<br />

aramak için meydanlara çıkmıştır. O meydanlarda kanlarını<br />

dökmüştür... Canlarını şehit vermiştir. Taksim alanını 1 Mayıs<br />

Alanı yapan, 1 Mayıs ’77 şehitleridir. Basit bir “sokağa dökülme”<br />

değildir bunlar. Yüz binlerin hesap sorma eylemidir.<br />

Ama burjuvazi aşağılamak için, örgütsüzlüğü vurgulamak<br />

için, kendiliğinden bir hareketmiş görüntüsü vermek için bilinçli<br />

olarak çarpıtma yapar.<br />

“Sokağa dökülmek” kendiliğinden bir harekettir. Burjuvazinin<br />

medyasında, örgütlü eylemlerden söz edilirken kullanılan<br />

dil, aslında örgütsüzlüğü beslemeye yöneliktir. Halk<br />

yerine sokaktaki insan; eylem yerine sokağa dökülme...<br />

Kendiliğindenci, gelişi-güzel, aniden, örgütsüz gelişen bir<br />

biraraya gelme halidir “sokağa dökülmek” olarak ifade edilen<br />

durum. Bu kelimelere eşlik eden görüntüler de genelde<br />

dağınık insanların görüntüsüdür. Görüntüler de aynı sebeple,<br />

dikkatle seçilir. Kitlesel görüntüler kullanılmaz. Televizyonları<br />

başında izleyenler, en kitlesel eylemi dahi bu kelimelerin<br />

eşliğinde izlediğinde, önemsemeyecektir. Tek tük insanlar<br />

sokağa çıkıp bağırıp çağırıp gitmişler diye düşüneceklerdir.<br />

Halkın meydanlara çıkıp hesap sorduğunu söyleseler; kime,<br />

niçin yapıldığını da söylemek zorunda kalacaklardır. İzleyenler,<br />

sokağa çıkanların üç-beş kişi olmadığını, halk olduğunu ve<br />

bir araya geldiklerinde nasıl güçlü olabildiklerini göreceklerdir.<br />

Ne kadar kalabalık olduklarını, aslında kendileriyle aynı sorunları<br />

yaşayan ne kadar insan olduğunu göreceklerdir.<br />

Karşı çıkan, boyun eğmeyenlerin olduğunu görecekler, bundan<br />

güç bulacaklar, oligarşi ve işbirlikçi iktidar teşhir olacaktır.<br />

Halkın devlete baş kaldırmasından korktukları için kelimeleri<br />

ve anlamlarını değiştirmeye çalışıyorlar. Korkuyorlar!<br />

Devletin yenilmezliği düşüncesi sarsılırsa diye, büyüğü küçük,<br />

genişi dar, çoğunluğu azınlık, meydana çıkmayı sokağa<br />

dökülme yapıyorlar...<br />

İşte kelimeler bu yüzden çok önemli. Bizi yanlış kelimelerle<br />

uyutmaya çalışmalarına izin vermemeliyiz. Burjuvazinin kullandığı<br />

kelimelere karşı dikkatli ve seçici olmalıyız. Kendi<br />

dilimizi de bunlardan arındırmalıyız.<br />

MEYDANLARA ÇIKMAYI, HESAP SORMAYI “sokağa<br />

döküldüler” diye aşağılamalarına izin vermemeliyiz. Söyleyenleri,<br />

yazanları uyarmalıyız.<br />

Sayı: 279<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

31 Temmuz<br />

2011<br />

BOYUN EĞMEYECEĞİZ 2 7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!