27.11.2014 Views

19 ARALIK'IN HESABINI SORACAĞIZ! - Yürüyüş

19 ARALIK'IN HESABINI SORACAĞIZ! - Yürüyüş

19 ARALIK'IN HESABINI SORACAĞIZ! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kendi kültürünü yaratır. Bu da direnmemenin kültürüdür,<br />

teslimiyetin kültürüdür...<br />

Sınıflar savaşı böyledir. Turnusol görevi görür. Kim<br />

sol, kim değil. Kim devrimci, kim değil. Kim halkını<br />

vatanını seviyor, kim sevmiyor, açığa çıkartır. Bize megofonla<br />

teslim ol çağrısı yapanlar düşmanın cephesinde<br />

olduklarının dahi ayırdında değillerdi. Bizim yanımızda<br />

değil, katillerimizin yanında bize çağrı yapan durumdalardı.<br />

İşte direnmemek böyle pespaye hale getiriyordu.<br />

Düşmanın saldırılarını dizginsiz hale getirdiği, ölüm<br />

orucu eyleminin düşmanın demagoji ve yalanlarını<br />

yüzüne çarptığı, çatışmanın en kızgın anında biz, sonuna,<br />

sonsuza, sonuncumuza kadar direneceğiz kararlılığındayken,<br />

onlar buraya kadar deyip direnişi bıraktılar. Direnmemenin<br />

teorisini yaptılar.<br />

Devrimciler için söz namustur. Ne söylediysek yaptık,<br />

ne yaptıysak savunduk. Özü sözü bir olduk. Sözlerimizde<br />

abartı yoktur. Sahtelik yoktur. Ancak onlar biz “blöf<br />

yaptık” diyenlerdi. MKP Ölüm Orucu Savaşçısı Ali<br />

İhsan Özkan, Bursa Hapsihanesi’nde Parti-Cephe ölüm<br />

orucu savaşçıları gibi operasyona karşı bedenini ateşe<br />

verdi. <strong>19</strong> Aralık katliam saldırısı öncesinde böyle bir<br />

karar alınmıştı. Ve Ali İhsan da bu kararını uygulamıştı.<br />

MKP, daha sonra yaptığı açıklamada bu kararlarının<br />

“blöf” olduğunu söyleyerek değersizleşmede geldikleri<br />

noktayı ortaya koyuyordu.<br />

Çürüme devam edecekti.<br />

“Biz ayrı mahalledeniz” diyordu bir ÖDP’li. Devrimcileri<br />

aşağılıyor ve burjuvazinin ağzıyla konuşuyordu…<br />

Oligarşinin icazetine sığınıp parti binalarını da<br />

bizlere kapatmışlardı. “Farkımızı koyduk iyi oldu”<br />

diyordu Kürt milliyetçileri. Farkını koyduğunu göstererek<br />

oligarşiye “bakın biz uslu çocuklarız, devrimcilerle<br />

bizim bir ilgimiz yok” diyorlardı. “Bizi cepte keklik mi<br />

sandınız?” diyordu EMEP’liler. Dostluğu, dayanışmayı<br />

çoktan defterlerinden silmişlerdi. Onlarda sıradan, düzen<br />

ağzıyla konuşuyorlardı. Öyle ya devrimciliği yitirmişlerdi.<br />

Pratik bitmiş, söylemde de devrimcilik terk edilmişti artık.<br />

“Direnişi seçenler, yenilseler de yok olmazlar” gerçeği<br />

tersinden de işliyordu. Tarihsel süreçlerde, önemli dönemeçlerde,<br />

sınav anlarında bedel ödemeyi göze almayıp<br />

direnmeyenler yok olmaya mahkumdurlar. <strong>19</strong> Aralık<br />

2000’lerden bugüne geçen 12 yıllık süreç bu bitişin ifadesidir.<br />

Bugün geldikleri durum süpriz değildir.<br />

Oportünizm, devrimcileri değil reformizmi örnek<br />

aldı. Direnmeyi değil teslimiyeti seçti. İdeolojik mücadelemiz<br />

karşısında tıpkı direnişten kaçtığı gibi muhasebeden<br />

de kaçtı. <strong>19</strong> Aralık’ta direndiğini kanıtlamaya<br />

çalıştı. Oportünizm o gün de direnmedi esasında. Bizim<br />

direnişimizin gölgesinde durumu kurtarmaya çalıştılar.<br />

O günkü tavırları sonraki süreçlerini de belirledi. Bedel<br />

ödemeyi göze alan direnişler oportünizmin artık çok<br />

uzağındadır. O gün “blöf” diyenler, megafonla çağrı yapanlar<br />

bugün ellerinde silahlarla düşmanın teslim olun<br />

çağrısı karşısında topluca silahlarıyla birlikte teslim oluyorlar.<br />

“Güç ideolojidedir.” Bu ideoloji teslim olmamaktır.<br />

Bu ideoloji değerleri için ölmesini bilmektir. Bu ideoloji<br />

bedelleri göze almaktır. Bu çizgiden kopanlar, “kaymak<br />

tabakayı koruma” teorileri yapanlar yenilmeye, çürümeye<br />

mahkumdurlar. İşte geldikleri nokta. Sınıf mücadelesinin<br />

hiçbir cephesinde yokturlar.<br />

Biz o gün direndiğimiz için bugün varız. Oportünizm,<br />

reformizm o gün direnmediği, kaçtığı için bugün yoktur.<br />

AFFETMEYECEĞİZ HESAP<br />

<strong>SORACAĞIZ</strong> KORKULARINI<br />

BÜYÜTECEĞİZ<br />

<strong>19</strong> Aralık katliamın, direnmenin adıdır dedik. <strong>19</strong><br />

Aralık aynı zamanda katillerden hesap sormanın da adıdır.<br />

12 yıl boyunca <strong>19</strong> Aralık katliam davasının peşini bırakmadık.<br />

Düzenin mahkemelerinden adalet beklediğimiz<br />

için değil. Tersine adaletsizliklerinin, katilliklerinin peşini<br />

bırakmayacağımızı haykırmak içindi.<br />

Katiller, gelemediler, gelmediler duruşmalara. Görünmediler<br />

ortalarda. Tutanaklara imzalarını atmaktan<br />

bile korktular. Sahte isim kullandılar tutanaklarda.<br />

Sorumlu katilleri değil, göstermelik birkaç askeri<br />

mahkemelere getirterek korumak istediler katilleri.<br />

Davada kararı vermişlerdi. Karar daha başından belliydi.<br />

Düzenin adaleti böyle işliyordu: Katillerin düzeni kendisini<br />

yargılayamazdı. Faşizmin demokrasi şalı bir dava açmıştı.<br />

Davanın varacağı yer zamanaşımından başka bir şey olmayacaktı.<br />

Bu faşizmin hesabıdır. Onun yargısı ve adaletinin<br />

hükmüdür. Ancak bir de halkın adaletinin hükmü<br />

vardır. Halkın adaletinde de bu davanın gideceği yer<br />

bellidir.<br />

Şehitlerimizin kömürleşmiş bedenlerini unutmayacağız,<br />

unutmuyoruz. Yoldaşlarımızın alevler içinde yanarken<br />

ki görüntülerini unutmayacağız, unutmuyoruz. Gözleri<br />

arkada kalmayacak.<br />

Unutmayan sadece biz değiliz. Katiller de unutamayacaklar.<br />

Unutamıyorlar. “Terör örgütünün hedefi durumunda<br />

olduklarını” söyleyerek mahkemelere gelmiyorlar,<br />

korumalar talep ediyorlar. Korkuyorlar. Korkuları onları<br />

mezarlarına kadar takip edecektir hiç kuşkusuz.<br />

Katillerden Engin Hoş, öldü de kurtuldu!<br />

Her <strong>19</strong> Aralık yaklaştığında Hikmet Samileri, Sadettin<br />

Tantanları, Zeki Bingölleri, katliam emrini veren askeri,<br />

siyasi erkan korkuyorlar. Düzenin MİT’i, iti, polisi adeta<br />

teyakkuza geçiyorlar. 81 ilin emniyet müdürlüklerine<br />

gizli ibareli yazılar gönderiyorlar.<br />

Evet bu ülkenin her karış toprağı bizimdir. Bu<br />

memleket bizimdir. Her ili, her ilçesi, her köyünde bizi<br />

göreceksiniz, bizim soluğumuzu hissedeceksiniz. Çünkü<br />

biz halkız. Korkuyu sadece <strong>19</strong> Aralık günlerinde değil,<br />

her gün duyacak ve yaşayacaksınız. Adalete susayan bu<br />

topraklar adalete elbet doyacaktır, doyuracağız.<br />

Sayı: 344<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

23 Aralık<br />

2012<br />

<strong>19</strong> ARALIK’IN <strong>HESABINI</strong> <strong>SORACAĞIZ</strong>! 9

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!