Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
üzerini örterler. "Kazanıyorum ama<br />
halka ekmek de veriyorum" derler.<br />
Halka "bir lokma, bir hırka"yı layık<br />
görürler, kendileri bir gecede onlarca<br />
emekçinin bir ayda kazanabileceği<br />
kadar parayı har vurup harman savururlar.<br />
Diğer bir yanı ise, halkı muhtaç<br />
bırakarak daha kolay yönetirler.<br />
Çünkü muhtaç durumundaki insan çaresizdir,<br />
acizdir. Her türlü kandırmacaya,<br />
sömürüye açıktır.<br />
<strong>AKP</strong>'nin yıllardır iktidarda kalabilmesinin<br />
yöntemlerinden biridir<br />
bu. Halkı yoksullaştırarak, dilencileştirerek,<br />
sadece seçim zamanlarında<br />
kömür, erzak, para dağıtarak halkın<br />
oylarını almaktadırlar. Tüm iktidarlar<br />
içinde <strong>AKP</strong>, bu polikitayı en büyük<br />
ustalıkla ve alçaklıkla yürüten iktidardır.<br />
Zavallılık, acizlik gurursuzlaştırır.<br />
Oysa yoksulun, ezilmişlerin bir gururu<br />
vardır; olmalıdır. Yoksulluğun sebebi<br />
olana, kendisine zulmedene el<br />
açmak, yalvarmak, üç beş kuruştan<br />
medet ummak gurursuzluktur.<br />
Ekmeği, aşı üreten biziz, kömürü,<br />
petrolü çıkaran, işleyen biziz, demiryolunu,<br />
karayolunu döşeyen biziz,<br />
iktidarların sahip oldukları tüm zenginlikleri<br />
üreten biziz.<br />
Bizim emeğimiz üzerinden zenginleşiyor,<br />
karlarına kar katıyorlar.<br />
Biz üretmezsek kazanamazlar, biz<br />
üretmezsek mahvolurlar! Bu nedenle<br />
biz onlara muhtaç değiliz; onlar bize<br />
muhtaçtır. İşte sahip olmamız gereken<br />
onur budur, emeğimizin, alınterimizin<br />
onurudur. Üretenler olarak sahip<br />
olduğumuz büyük gücün onurudur.<br />
Zavallı olan, aciz olan burjuvazidir.<br />
Kadercilik, Tevekkül,<br />
Hoşgörü Zulme Ortak<br />
Olmaktır<br />
Burjuvazinin kadercilikle birlikte<br />
halka benimsetmeye çalıştığı en büyük<br />
demagojilerden biri de hoşgörüdür.<br />
Halka "hoşgörülü olmak gerektiği"<br />
üzerine sayıp dökerler. Halk<br />
ne kadar zulüm görürse görsün hoşgörülü<br />
olmalıdır. Herkesin eşit olduğu,<br />
aynı gemide olduğu yalanını söylerler.<br />
Tayyip Erdoğan'ın oğlu ile bir<br />
işçinin oğlu eşit olabilir mi İdris<br />
Naim Şahin halk çocuklarının ölümü<br />
için "nasip" diyor; acaba kendi çocukları<br />
askere gitmiş mi Sıcak savaşın<br />
içinde, kurşunların arasında<br />
kalmış mı Afyon'daki patlamada<br />
ölen askerlerin kaçının ailesin milyarları,<br />
trilyonları vardı Neden hiç<br />
zenginlere, holding patronlarına, iktidardakilere<br />
nasip olmaz mayınlara<br />
basarak ölmek Bu kadar büyük adaletsizlikler,<br />
zulüm, aşağılama hoşgörülebilir<br />
mi<br />
Halka "hoşgörülü olun" diyen iktidarlar,<br />
halka en acımasız zulmü<br />
reva görenlerdir. Onların halka karşı<br />
hoşgörülerinin sınırı Uludere'de 35<br />
köylünün bombalarla parçalanarak<br />
katledilmesidir. Onların hoşgörülerinin<br />
sınırı her gün sokak ortasında uydurma<br />
gerekçelerle halk çocuklarının<br />
kurşun sıkılarak katledilmesidir. Onların<br />
hoşgörülerinin sınırı halkın her<br />
geçen gün yoksullaşması, açlığa ve<br />
sefalete sürüklenmesidir.<br />
Çöpten yiyecek toplayan, küçük<br />
elleriyle en ağır işlerde çalışmak zorunda<br />
kalan çocuklarımızın yaşadığı<br />
sömürüdür hoşgörülerinin sınırı. Hoşgörmek,<br />
tüm bunlara sessiz kalmak,<br />
ortak olmaktır.<br />
Yoksulluğumuz, açlığımız kader<br />
değildir. İş cinayetlerinde, sellerde,<br />
depremlerde ölen hep halktır, halkın<br />
çocuklarıdır. Biz adaleti, huzuru,<br />
mutluluğu bu dünyada istiyoruz, geleceğimizi<br />
güvenle umutla kurmak istiyoruz.<br />
Ürettiğimize sahip olmak<br />
istiyoruz.<br />
Kaderimizde, geleceğimizde örgütlü<br />
güç olmak örgütlü yaşamaktan<br />
geçmektedir.<br />
Bunun için bizi kadercilikle teslim<br />
almalarına izin vermemeliyiz. Halkımızı<br />
bir bataklığa çekmelerine izin<br />
vermemeli karşı durmalıyız. Ahlaksızlığı<br />
göklere çıkarmalarına, dolandırıcılığın,<br />
kumarbazlığın propagandasını<br />
yaparak halkı yozlaştırmalarına<br />
izin vermemeliyiz. Bize reva görülen<br />
bu kader anlayışına karşı mücadele<br />
etmeli, halkı örgütlemeliyiz.<br />
Sevgili Devrimci Okul okuyucuları,<br />
hesap sorma, adaletsizliğe teslim<br />
olmama anlayışıyla bu haftaki konumuzu<br />
burada sonlandırıyoruz. Haftaya<br />
yeni bir konuda buluşmak üzere<br />
hoşcakalın.<br />
Sayı: 339<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
18 Kasım<br />
<strong>20</strong>12<br />
ARADAN KAÇ YIL GEÇERSE GEÇSİN<br />
KAYIPLARIMIZIN MEZARINI BULACAĞIZ!<br />
TAYAD’lı Aileler Ayhan Efeoğlu’nun cenazesinin nerede<br />
olduğunu sormaya devam ediyorlar. 9 Kasım günü<br />
İstanbul Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan Aileler<br />
“Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı<br />
Nerede Cevap Alıncaya<br />
Kadar Susmayacağız”<br />
pankartı açtılar. Taşınan dövizlerin<br />
üzerinde “Kaybeden Devlettir! Hesap Soracağız!”<br />
ve “Ayhan Çarkın Ayhan Efeoğlu’nun Mezarını Nereye<br />
Gömdü” yazıyordu. Sloganlarla birlikte İstiklal Caddesi<br />
üzerinden Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüyüş yaptılar.<br />
<strong>Yürüyüş</strong> boyunca halka, Ayhan Efeoğlu’nun nasıl kaybedildiği<br />
anlatıldı. 30 kişinin katıldığı eylemde Galatasaray<br />
Lisesi önüne gelindiğinde bir açıklama yapıldı. Che’-<br />
nin cesedinin yoldaşları tarafından 30 yıl sonra bulunduğunun<br />
belirtildiği açıklamada, “Kaç yıl geçerse geçsin,<br />
biz de Ayhan Efeoğlu’nun cenazesini bulacağız!” denildi.<br />
EVLERİMİZİ HAPİSHANEYE ÇEVİRMEK İSTİYOR! 23